• Sonuç bulunamadı

B) ez-Zemahşerî’nin İlmi Kişiliği

I. BÖLÜM

1.2. ZEMAHŞERÎ TEFSİRİ’NİN RİVAYETLERİNİN KAYNAKLARI VE

1.2.1. ez-Zemahşerî’nin Rivayetlerinin Kaynakları

1.2.1.2. Tefsir Kaynakları

Diğer müfessirlerin de yaptıkları gibi ez-Zemahşerî, tefsirinde kendisinden önceki tefsirlerden yararlanmıştır. Her müfessir gibi o da yazılmış eserlerden yararlanma, etkilenme gibi, kendisinden sonraki eserleri de etkileme safhalarından geçmiş eleştirme ve eleştirilme gibi kaçınılmaz durumla da karşı karşıya kalmış bir müfessirdir.

Ayrıca yaptığımız çalışmada tespit edebildiğimiz kadarı ile ez-Zemahşerî’nin müfessir olması sebebiyle hadis kitaplarından daha ziyade rivayet kaynağı olarak tefsir kitaplarını görmekteyiz. Bu düşüncemize, müfessir olması ile birlikte Keşşaf Tefsiri’ni yazdığı zaman ve zemin gibi unsurlar sebep olmuştur.

el-Keşşâf‘ın kaynaklarını, adından söz edilenler ve edilmeyenler olmak üzere iki grupta incelenmenin daha isabetli olacağı düşünülmekte ve derlemelerin de buna göre yapılması doğru olmaktadır.

1.2.1.2.1. Adını Zikrettiği Kaynaklar

ez-Zemahşerî genellikle eserlerinde kaynağın veya müellifin adını zikretmemekle birlikte çok az da olsa bazı kaynakların adından bir âdet olarak sözetmektedir. Bu âdet, zaman zaman yazarın veya eserin adını söylemekle kendini göstermektedir. ez-Zemahşerî, bu kaynaklar içerisinde Mukātil (ö. 150/767), Ebu Ubeyde (ö. 210/825), el-Ferrâ’ (ö.

207/823), ez-Zeccâc (ö. 311/923) ve et-Tahâvî’ (ö. 321/933) gibi ilim adamlarının adından veya eserinde sözetmektedir.

57

1.2.1.2.1.1. Mukātil b. Süleymân (ö. 150/767)

Belh şehrinde 80’li yıllarda doğan akaid ve tefsir alanında yetişen Mukātil b.

Süleymân,220 ilk tefsirlerden olan, kendisinden sonra yazılan tefsirlere de kaynaklık eden

“et-Tefsirü’l-Kebir/Tefsir-i Mukātil”in sahibidir. ez-Zemahşerî, yaklaşık 19 yerde

“Mukātil” diye adından söz etmekte,221 bir yerde de “Mukātil b. Süleymân” diye belirtmektedir.222 Bunun yanında yaklaşık olarak 172 rivayete de bu tefsir kaynaklık etmektedir. Bütün bunlar bu eserin ez-Zemahşerî’nin kesin kaynakları arasında yer aldığını göstermektedir.

Bunların yanında birçok yerde de tek rivayet kaynağı durumundadır. ez-Zemahşerî, Tevbe Sûresi’ndeki; “ٌاوُمَقَنٌاَمَوٌاوُلاَنٌَيٌْمَلٌاَمِبٌاوُّمَهَوٌْمِهِم َلاْسِاٌَدْعَبٌاوُرَفَكَوٌِرْفُكْلاٌَةَمِلَكٌاوُلاَقٌْدَقَلَوٌاوُلاَقٌاَمٌِ ٰ للهاِبٌ َنوُفِلْحَي

وُسَرَوٌُ ٰ اللٌَُّمُهيٰنْغَاٌ ْنَاٌ َّلاِا

ٌْنُّدلاٌىِفٌا ميلَاٌا باَذَعٌُ ٰ اللٌَُّمُهْبِّذَعُيٌا ْوَّلَوَتَيٌ ْنِاَوٌْمُهَلٌا رْيَخٌُكَيٌاوُبوُتَيٌ ْنِاَفٌهِلْضَفٌ ْنِمٌُهُل

ٌْمُهَلٌاَمَوٌِةَرِخٰ ْلااَوٌاَي

ٌٍريصَنٌ َلاَوٌ ٍّىِلَوٌ ْنِمٌِضْرَ ْلااٌىِف” “Bir şey söylemediklerine dair Allah’a yemin ediyorlar. Hâlbuki o küfür sözünü söylediler ve (sözde) Müslüman olduktan sonra inkâr ettiler. Ayrıca başaramadıkları şeye (peygamberi öldürmeye) de yeltendiler. Sırf, Allah ve Resûlü kendi lütfu ile onları zengin kıldığı için intikam almaya kalktılar. Eğer tövbe ederlerse, kendileri için hayırlı olur. Şayet yüz çevirirlerse, Allah onları dünyada ve ahirette elem dolu bir azaba çarptıracaktır. Artık onlar için yeryüzünde ne bir dost, ne de bir yardımcı vardır.”223

220 Ömer Türker, “Mukātil b. Sülyman”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, (Ankara: TDV. Yay, 2006), 31/134-136.

221 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 1/183; 1/401; 1/542; 2/148.

222 “ٌىتحٌىفنٌرخلآاوٌ،ناميلس نب لتاقمٌوهوٌ،لثمٌىتحٌهبشٌ:امهدحأٌ،نلاجرٌناسارخٌنمٌجرخٌ:ةديبعٌىبأٌنعو ناوفصٌ نبٌ مهجٌ وهوٌ لطع” “Ebu Ubeyd’den: Horasan’dan iki adam çıktı, biri müşebbihe hatta mümessile diğeri de sıfatları yok sayıcı hatta iptal edicidir. Biri Mukātil b.

Süleymân diğeri de Cehm b. Safvan’dır.” ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 4/582.

223 et-Tevbe 9/74.

58

ayetini yorumlarken küfür sözünü söyleyenin kim olduğu hakkında kaynağını belirtmeksizin bir rivayet aktarır. “ٌهيلعٌلزنيٌنيرهشٌكوبتٌةوزغٌيفٌ ملسوٌهيلعٌاللٌَّىلصٌاللٌَّلوسرٌ ماقأ

نيقفانملاٌبيعيوٌ،نآرقلا

ٌ

ٌلوقيٌامٌناكٌنئلٌاللَّوٌ:سلاجلاٌلاقفٌ.ديوسٌنبٌسلاجلاٌمهنمٌ،مهنمٌهعمٌنمٌعمسيفٌنيفلختملا

ٌ:سلاجللٌىراصنلْاٌسيقٌنبٌرماعٌلاقفٌ.ريمحلاٌنمٌرشٌنحنفٌ،انفارشأوٌانتاداسٌمهوٌمهانفلخٌنيذلاٌانناوخلإٌ اقحٌدمحم .رامحلاٌ نمٌ رشٌ تنأوٌ قداصلٌ ادمحمٌ نإٌ اللَّوٌ ،لجأ” “Rasûlullah (sav) Tebuk’ta iki ay konakladığı esnada da ona Kur’an nazil oluyordu. Onun yanında kalan münafıklar ayetlerin savaştan geride kalan münafıkları ayıpladığını dinliyorlardı. Onlardan biri Cellas b. Süveyd’di.

Cellas şöyle dedi: “Şayet geride kalan bizim efendilerimiz ve şereflilerimiz hakkında Muhammed’in (sav) dedikleri gerçekse bizler eşeklerden daha kötüyüz! Ensarlı Kays’ın oğlu Âmir: “Evet! Vallahi Muhammed (sav) doğrudur ve sen de eşekten daha aşağılıksın.”

dedi.”224 Bu rivayete benzer şekilde et-Taberî,(ö. 310/923)225 Mâtürîdî (ö. 333/944)226 ve İbn Ebî Hâtim’ de (ö. 327/938)227 isim verilmeksizin bir münafık diye söz eden rivayetler aktarırlar. Ancak Mukātil (ö. 150/767)’in rivayeti kadar benzerlik arz etmemektedir.228 Bütün bunlar ez-Zemahşerî’ye kaynaklık ettiğini göstermektedir.

224 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 2/281.

225 et-Taberî, Câmiʿu’l-Beyân, 13/363.

226 Ebû Mansûr Muhammed b. Muhammed b. Mahmûd el-Mâtürîdî es-Semerkandî, Teʾvîlâtü’l-Ḳurʾân, thk. Mecdî Bâslûm (Beyrut: Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, 1426/2005), 1/322.

227 Ebû Muhammed Abdurrahmân b. Muhammed b. İdrîs er-Râzî, Tefsîrü’l-Ḳurʾâni’l-ʿAẓîm Müsneden ʿani’r-Resûl ve’ṣ-Ṣaḥâbe ve’t-Tâbiʿîn, thk. Esed Muhammed et-Tayyib (Suudi Arabistan: Mektebetü nezzâr, 1419/1998), 6/1826.

228 Mukātil’in rivayeti şöyledir: “ٌهيلعٌ لزنيٌ نيرهشٌ كوبتٌ ةازغٌ يفٌ ماقأٌ-ملسوٌ هيلعٌ اللٌَّ ىلصٌ-يبنلاٌ نأ يبنلاٌ عمٌ ازغٌ نمٌ عمسفٌ اسجرٌ مهلعجٌ ،نيفلختملاٌ نيقفانملاٌ بيعيوٌ ،نآرقلا

-ٌ ملسوٌ هيلعٌ اللٌَّ ىلص

-ٌ م

ٌ،نيقفانملاٌ ن

ٌنبٌورمعٌينبٌنمٌيراصنلْاٌسيقٌنبٌرماعٌعمسٌدقو:تماصلاٌنبٌديوسٌنبٌسلاجٌلاقفٌنيفلختملاٌمهناوخلإٌاوبضغف انناوخلإٌاقحٌدمحمٌلوقيٌامٌناكٌنئلٌاللَّو:لوقيٌسلاجلاٌ،فوع

ٌ

ٌنمٌرشأٌنحنلٌانفارشأوٌانتارسٌمهوٌمهانفلخٌنيذلا

59 1.2.1.2.1.2. el-Ferrâ (ö. 207/822)

Ebu Bekir Yahya b. Zekeriyya el-Ferrâ’, bir dilci olması dolayısıyla ez-Zemahşerî’nin dil konusunda en çok yararlandığı şahsiyetlerden birisidir.229 Dil ve gramerin yanında adından söz edilerek bazı rivayetlere de kaynaklık etmektedir. Mesela ez-Zemahşerî, “ٌلاَفٌ َنْفَرْعُيٌ ْنَأٌىنْدٌَأٌ َكِلذٌ َّنِهِبيِبلاَجٌ ْنِمٌ َّنِهْيَلَعٌ َنيِنْدُيٌ َنيِنِمْؤُمْلاٌ ِءاسِنَوٌ َكِتانَبَوٌ َكِجاوْزَ ِلٌْ ْلُقٌ ُّيِبَّنلاٌاَهُّيَأٌاي

يِحَرٌ اروُفَغٌ ُ َّاللٌَّ َناكَوٌ َنْيَذْؤُي

ام ” “Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve Mü’minlerin

kadınlarına söyle, dış örtülerini üstlerine alsınlar. Bu, onların tanınıp incitilmemelerine de daha uygundur. Şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.”230 ayetini yorumlarken örtünmenin nasıl olması gerektiği konusunda “ٌ اهينيعٌ ىدحإٌ ىطغتٌ نأٌ :ىدسلاٌ نع .نيعلاٌ لاإٌ رخلآاٌ قشلاوٌ ،اهتهبجو” “Süddi’den: iki gözünden biri, alnını ve gözü hariç diğer yanağını da kadının örtmesi gerekir”231 şeklindeki Süddî’nin rivayetini aktarır. Bu rivayetin tek kaynağı Meâni’l-Kur’an’dır. Fakat ez-Zemahşerî’ye göre bu rivayet Süddî’ye (ö.

127/745) aitken, Ferrâ’ya göre de İbn Sîrîn’e(ö. 110/729) ait olarak ifade edilse de ortak

ٌ نبٌ رماعٌ لاقفٌ .ريمحلا

رامحلاٌ نمٌ رشأٌ تنلْوٌ ،قدصمٌ قداصلٌ ادمحمٌ نإٌ ،اللَّوٌ لجأٌ :سلاجللٌ سيق ” Ebü’l-Hasen Mukātil b. Süleymân b. Beşîr el-Ezdî el-Belhî, et-Tefsîrü’l-kebîr, thk. Abdullah Mahmud Şahâte ( Beyrut: Dâru İhyâi’t-Turâs, 1423/2002), 2/182.

229 Yaklaşık 18 yerde adı çeşitli şekil ve kalıplarda geçmektedir. Mesela bir yerde ءارفلاٌدنعو (ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 1/102); altı yerde “ءا رفلاٌلاق” (ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 1/240;

2/ 698; 2/ 728; 3/12; 4/ 719; 4/ 747); bir yerde “ءارفلاٌهاورو” (ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 2/ 335); beş yerde “ءارفلاٌ نعو” (ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 1/530; 2/598; 3/ 339; 4/249-255); bir yerde “ءارفلاٌزاجأو” Zemahşerî, el-Keşşâf, 4/293); bir yerde “ءارفلاٌىكحو” (ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 3/434); bir yerde “ءارفلاٌز وجو” (ez-(ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 4/142);

ve bir yerede de “ءارفلاٌلوقلٌله” (ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 4/527.)

230 el-Ahzâb 33/59.

231 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 3/543.

60

kaynakların çokluğu ve adından söz edilmesi232 de göstermektedir ki Ferrâ da ez-Zemahşerî’nin kesin kaynakları arasında yer almaktadır.233

1.2.1.2.1.3. ez-Zeccâc (ö. 311/923)

el-Ferrâ (ö. 207/822) gibi dil ve gramer bilgini olan Ebû İshâk İbrâhîm b. es-Serî b.

Sehl ez-Zeccâc el-Bağdâdî (ö. 311/923) de ez-Zemahşerî’nin en çok yararlandığı kaynaklardan birisidir. Zeccâc’ın adı yaklaşık olarak 44 kez zikredilmektedir. ez-Zemahşerî, En çok “جاجزلاٌ لاقو” ifadesini kullanırken,234 üç kez “جاجزلاٌ ركذو” kalıbını,235 dört kez “جاجزلاٌ زوجو” ifadesini, birer kez de “جاجزلاٌ لوق ; جاجزلاٌ نعو ; جاجزلاٌ هفطعو ; ٌهدرو جاجزلا ; جاجزلاٌ ههبشو ; جاجزلاٌ هلعج ” kavramlarını kullanmıştır.236 Öyle ki Zeccâc’dan sıkça bahsetmekte olması Şemsettin el-İsfahanî’nin yanılmasına neden olmuştur. Zira İsfahanî, el-Keşşâf‘ın tek temel kaynağının ez-Zeccâc’ın (ö. 311923) Meâni’l-Kur’ân tefsiri olduğu kanaatine varmıştır.237 Fakat bunun doğru olmadığı ilerde görülecektir. Zira her ne kadar birçok gramer, yorum ve dil açısından sıkça ez-Zeccâc’dan yararlanılmış olsa da ondan

232 Burada dikkat çeken husus ez-Zemahşerî Süddi’nin sözü olarak aktarırken Ferrâ’ bunu İbn Sîrin’den rivayet eder. “ٌىدحإٌي طَغُتٌ َلاَقٌ:اذكهٌ َّنِهِبيِب َلاَجٌ ْنِمٌ َّنِهْيَلَعٌ َنيِنْدُيٌ:هلوقٌيِفٌنيريسٌنباٌنَع .نيعلاٌ لاإٌ،رخلآاٌقِّشلاوٌاهتهبجوٌاهينيع” el-Ferrâ’. Meʿâni’l-Ḳurʾân, 3/276.

233 Yaklaşık 5 rivayete tek kaynaklık, 30’un üzerinde ki rivayetlere de ortak kaynaklık etmektedir.

234 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 1/16, 504, 625; 2/154, 512, 678, 695; 3/165, 182, 199, 289, 298, 409, 462, 559, 565, 574; 4/16, 22, 160, 183, 256; 305, 314, 506, 568, 656, 659, 710, 744.

235 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 1/16; 3/351- 582.

236 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 4/144, 183, 221, 261; 3/25; 2/84, 89.

237 Özek, “el-Keşşaf”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, 25/329.

61

daha fazla yararlanılan ve adından da söz edilmeyen başka bir başucu kaymak bulunmaktadır.238

Günümüz bilimsel veya akademik çalışmalarında kullanılan atıf sisteminden uzak olan klasik eserler, kendilerine ait bir sistem geliştirmişlerdir. Geliştirdikleri bu metot içerisinde sistemli bir şekilde kaynak göstermek görülmese de tamamen kaynak göstermeden de uzak değillerdir. Onların kaynak göstermeleri ya müellifin ismini vererek veya müellifin kitabının adını kullanarak kaynak göstermek şeklindedir. Çoğu zaman kaynak gösterme ihtiyacı da duymazlar. Müfessir ez-Zemahşerî de bu durumdan müstağni değildir. Keşşaf Tefsir’ni dikkatlice okuyan her okuyucu zaman zaman İstişhad olarak gramer, dil ve diğer yönden rivayetlerle karşılaşacaktır. Bu İstişhad hangi kaynaktan alınmış diye merak edip bakıldığında ez-Zemahşerî’nin rivayetler için bir kaynak belirtmediği görülecektir.239 Tefsirin tamamı okunduğunda tekbir hadis kitabının adına (daha önce Müslim olduğu belirtilmişti) rastlanacaktır. Bunun dışında hiçbir hadis kitabı ve kaynağı göstermeyen müfessir, birkaç müfessirin adından söz etmektedir. Bu meyanda en çok ez-Zeccâc’ın adını, Ferrâ’(ö. 207/822), Mukātil (ö. 150/767) ve Tahâvî’nin(ö. 321/933) adlarını da zikretmiştir.

238 Çünkü Zemahşerî, peygamber ve sahabe rivayetlerinin hangisi olursa olsun- hadis rivayetlerinin, kahir çoğunluğunu -dil, gramer ve lügat verilerini es-Sa’lebî’nin tefsirinden aldığı görülecektedir. Bu nedenle “el-Keşşâf’ın asıl kaynağı el-Keşf ve’l-Beyân’dir” diyebiliriz.

239 Zemahşerî’de bulunan rivayetlerin kaynağını Muhaddislerimiz bir gayret içerisine girerek kaynaklarıyla birlikte dipnot şeklinde göstermeye çalışmışlardır.

62

ez-Zeccâc (ö. 311/923), ez-Zemahşerî’nin rivayetlerinden birçoğuna tek rivayet ve ortak rivayet olmak üzere kaynaklık etmektedir.240 Bütün bunlar ez-Zemahşerî’nin kesin kaynakları arasında yer aldığını göstermektedir.

1.2.1.2.1.4. Diğerleri

Bu müfessirlerin dışında adından söz ettiği Mücahit (ö. 104/722), el-Kurazî (ö.

108(726),241 Katade (ö. 117/735)242, İbn Ebi Müleyke (ö. 117/735)243, Â’maş (ö.

148/765),244 İbn İshak (ö. 151/768), Halil b. Ahmed (ö. 170/786),245 Ebi Hatim es-Sicistanî (ö. 183/799),246 Sibeveyh (ö. 194/809),247 Vakidî (ö. 207/823), Ma’mer (ö. 209/824),248 Ebu

240 Altmışın üzerinde tek kaynak olmak üzere 180 rivayete ortak kaynaklık etmektedir.

241 Tabiinden olan Muhammed b. Ka’b el-Kurâzî’nin rivayetleri bir önceki tefsirlerden nakledilerek kayıt altına alınmıştır. ez-Zemahşerî ismini vererek 12 yerde rivayetine kaynak olarak göstermiş olup tabiin rivayetleri arasında değerlendirilmiştir. ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 1/441-451; 2/327-340; 4/11-12; 4/54-56.

242 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 4/709.

243 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 4/709.

244 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 4/633.

245 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 4/513.

246 “Ebu Hâtim Sehl b. Muhammed b. Osman es-Sicistanî, Arap Dili ve Edebiyatı, Kur’an ilimleri, Hadis ve Ahbâr alimi ve aynı zamanda bir ravidir. 165 yıllarında Sicistan’da doğdu ve 255 yılında da vefat etti. Zülfikar Tüccar, Ebu Hatim es-Sicistanî, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedis1i, (Ankara: TDV. Yay, 2009), 37/139. ez-Zemahşerî iki yerde adından söz etmektedir. Kıraatle ve gramerle ilgili olduğundan rivayet kaynaklarından görülmesi mümkün görülmüyor. ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 2/30- 32;

2/503-523.

63

Ubeyde (ö. 209/824), İbn Kuteybe (ö. 276/889),249 İbn Keysan (ö. 299/912),250 el-Âhfeş (ö.

315/927) ve Atiyye (ö. 407/1016)251 gibi bazı ravi, dilci ve müfessirlerin adından söz etmektedir. Bunlardan Katade, İbn Ebi Müleyke ve Mücahit252 hariç diğerleri rivayete kaynaklık edebilecek düzeyde değillerdir. Çünkü yeteri derecede bu eserlerde ez-Zemahşerî’nin rivayetlerine tek kaynak olacak derecede rivayet mevcut değildir.

1.2.1.2.2. Adından Söz Etmediği Tefsir Kaynakları

ez-Zemahşerî’nin her ne kadar adından söz etmese de birçok kaynaktan yararlandığı görülmektedir. ez-Zemahşerî’nin kaynak olabilecek kadar rivayet aldığı halde kaynaklarının adından söz etmemesinin herhangi bir sebebi var mıdır?

Bu soruya kesin delilimiz olmasa da bazı cevaplar verebilmek için bir takım tahminlerde bulunmak mümkündür. Ancak tahminler yerine kesin delillerle konuşmak daha doğru olmaktadır. Bu nedenle cevaplandırmanın doğru olmadığı kanaatinde olup gerçek cevabı bir türlü ortaya çıkaramadığımızı itiraf etmek isteriz.

247 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 4/513-574.

248 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 4/614.

249 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 4/673.

250 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 4/673-709.

251 Atiyye diye bir müfessir bulamadım. Sanırım ez-Zemahşerî, Âta (ö. 114/732) ile karıştırmıştır. Veya tabiinden Atiyye b. Bişr (b. Said) kastedilmiş olmaktadır. “ٌرحنٌ:رحنلاو .ىنمبٌ رحنلاوٌ ،عمجبٌ رجفلاٌ ةلاصٌ يهٌ :ةيطع نعو ،ندبلا” ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 4/802. Aynı tefsiri bir de Taberî’ de vermektedir. “.ندبلاٌرحناوٌ،رجفلاٌةلاصٌ:لاقٌ) ْرَحْناَوٌَكِّبَرِلٌِّلَصَف(ٌ:ءاطع نع”

et-Taberî, Câmiʿu’l-Beyân, 24/653.

252 Mücahidin riveyetleri diğer tefsir kaynaklarından alınmıştır.

64 1.2.1.2.2.1. et-Taberî (ö. 310/922)

Ebu Cafer Muhammed b. Cerir b. Yezid et-Taberî’nin yazdığı Camiü’l-Beyan An Te’vîl’i Âyi’l-Kur’an adlı tefsiri, ez-Zemahşerî dâhil müfessirlerin ana kaynağı olmuş, olmaya da devam etmektedir. Bundan dolayı ez-Zemahşerî’nin söz konusu kaynaktan yararlanmaması elbette düşünülemez. Zira her ne kadar adından söz etmese de birçok rivayete tek kaynaklık yapmakla birlikte, ortak kaynaklık yaptığı da görülmektedir.253 Örneğin: “ٌ ِتاَو ٰمٌَّسلاٌىِفٌ ْتَلُقَثٌ َوُهٌ َّلاِاٌاَهِتْقَوِلٌاَهي لَجُيٌ َلاٌى بَرٌ َدْنِعٌاَهُمْلِعٌاَمَّنِاٌ ْلُقٌاَهي ٰسْرُمٌ َناَّيَاٌ ِةَعاَّسلاٌ ِنَعٌ َكَنوُلٌَاٌْسَي

ٌْسَيٌ ةَتْغَبٌ َّلاِاٌ ْمُكيتْاَتٌ َلاٌ ِضْرَ ْلااَو

ٌَوٌِ ٰ اللٌَّ َدْنِعٌ اَهُمْلِعٌ اَمَّنِاٌ ْلُقٌ اَهْنَعٌ ٌّىِفَحٌ َكَّنَاَكٌ َكَنوُلٌَا

ٌَنوُمَلْعَيٌ َلاٌ ِساَّنلاٌ َرَثْكَاٌ َّنِكـٰل ” “Sana

kıyâmetin ne zaman kopacağını soruyorlar. De ki: Onun bilgisi ancak Rabb’imin katındadır. Onu vaktinde ancak O (Allah) ortaya çıkaracaktır. O göklere de, yere de ağır basmıştır. O, size ancak ansızın gelecektir. Sanki senin ondan haberin varmış gibi sana soruyorlar. De ki: Onun bilgisi sadece Allah katındadır. Fakat insanların çoğu bilmiyorlar.”254 ayeti tefsir edilirken “ٌ ةَتْغَبٌ َّلاِاٌ ْمُكيتْاَتٌ َلا/O, size ancak ansızın gelecektir”

kısmını bir rivayetle yorumlar. “ٌحلصيٌلجرلاوٌسانلابٌجيهتٌةعاسلاٌنإ«ٌ ملسوٌهيلعٌاللٌَّىلصٌيبنلاٌنعو

»هعفريوٌ هنازيمٌ ضفخيٌ لجرلاوٌ ،هقوسٌ يفٌ هتعلسٌ م وقيٌ لجرلاوٌ ،هتيشامٌ ىقسيٌ لجرلاوٌ هضوح ” “Peygamber (sav), “Kıyâmet, İnsan havuzunu tamir ederken, hayvanlarını sularken, malını satmak için pazara dizerken ve terazinin başında ölçüp tartarken insanları heyecanlandırarak telaşlandırır.” buyurdu.”255 Bu rivayete uyan tek kaynak Taberî’deki rivayettir.256 Ayrıca

253 Yaklaşık 80 küsur rivayete tek kaynaklık,(bazıları için bkz: et-Taberî, Câmiʿu’l-Beyân, 3/395-4/119-285; ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 1/24-221-240) 862 rivayete de ortak olmuştur.

254 el-A’râf 7/187.

255 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 2/177.

256 Bu rivayete benzer es-Sa’lebî ve İbn Ebî Hâtim’de de görülse de lafızlar ve kelime dizilişlerinde farklılıklar vardır.

65

ifadelerde aynen korunmuştur. “ٌلجرلاوٌسانلابٌجيهتٌةعاسلاٌنإٌ:لوقيٌناكٌملسوٌهيلعٌاللٌَّىلصٌاللٌَّيبنٌنأ .هعفريوٌهنازيمٌضفخيٌلجرلاوٌ،قوسلاٌيفٌهتعلسٌميقيٌلجرلاوٌ،هتيشامٌيقسيٌ ُلجرلاوٌ،هضوحٌحِل ْصُي”257 Yahudi azgınlarını dize getiren şu ayette öğüt verici olmakla birlikte aynı zamanda peygamberin Kur’an dışı vahiy aldığına dair delil olacak güzel bir örnektir. ez-Zemahşerî, Haşr Sûresi’ni yorumlarken “ٌَنيقِساَفْلاٌ َىِزْخُيِلَوٌِ ٰ اللٌَِّنْذِاِبَفٌاَهِلوُصُاٌىٰلَعٌ ةَمِئاَقٌاَهوُمُتْكَرَتٌْوَاٌٍةَنيلٌ ْنِمٌْمُتْعَطَقٌاَم” “(Savaş gereği,) hurma ağaçlarından her neyi kestiniz yahut (kesmeyip) kökleri üzerinde dikili bıraktınızsa hep Allah’ın izniyledir. Bu da fasıkları rezil etmesi içindir.” 258 ayetinde ki “ٌ َىِزْخُيِلَو

ٌَنيقِساَفْلا/Bu da fasıkları rezil etmesi içindir” kısmını açıklarken şöyle der: “ٌمهظيغيوٌدوهيلاٌلذبلو اهعطقٌيفٌنذإ/Yahudilerin feragat etmesi ve kesme emri vererek onları kızdırmak içindir.”259 Bu yorumunu bir rivayetle destekler: “ٌمهلخنٌعطقتٌنأٌرمأٌنيحٌملسوٌهيلعٌاللٌَّىلصٌاللٌَّلوسرٌ نأٌكلذو قٌ،دمحمٌايٌ:اولاقٌقرحتو

ٌ؟اهقيرحتوٌلخنلاٌعطقٌلابٌامفٌ،ضرلْاٌيفٌداسفلاٌنعٌىهنتٌتنكٌد

ٌنمٌنينمؤملاٌسفنٌيفٌناكف ءيشٌ كلذ

تلزنفٌ . ” “Şöyle ki, bu durum Rasûlullah (sav)’ın hurma ağaçlarını kesmeyi ve ağaçları yakmayı emrettiği sırada (Yahudiler şöyle) seslendiler: Ey Muhammed! Hani sen yeryüzünde bozgunculuğu yasaklardın. Hurma ağaçlarını kesmek ve yakmak ta ne oluyor?

Bundan dolayı Mü’minlerin içlerinde bir (şüphe gibi) şey oldu. Akabinde bu ayet indi.”260

257 et-Taberî, Câmiʿu’l-Beyân, 13/297.

258 el-Haşr 59/5.

259 İki hususu işaret etmektedir. 1. Yahudilerin yola gelmesi için onların insafını beklemek yaptıkları zulmü devam etmelerini sürdürmekten başka bir işe yaramadığının en büyük kanıtıdır. Zira onların ya canları tehlikede olacak veya malları, ancak bu şekilde yola gelir ve zulmü bırakırlar. 2. Şu ağaçları kesin şunları bırakın diye belirten bir ayet olmadığına göre yüce Allah’ın hangi ağacı kesip ve hangi ağacı kesmemeleri konusundaki izni ve emri Kur’an dışı vahiyle gerçekleştiğini göstermektedir.

260 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 4/489.

66

Bu rivayeti yine sadece Taberî’de bulmaktayız.261 Bu ve benzeri birçok rivayete dayanarak Taberî’nin de ez-Zemahşerî ‘nin kaynakları arasında yer aldığını söylemek mümkündür.

1.2.1.2.2.2. İbn Ebî Hâtim (ö. 327/938)

Ebû Muhammed Abdurrahmân b. Muhammed b. İdris İbn Ebî Hâtim (ö. 327/938), Tefsirü’l-Kur’ani’l-Azîm tefsirin sahibi, hadis hâfızı, müfessir ve fakih olup 240’ta (854) Rey’de doğmuştur.262 ez-Zemahşerî’nin rivayetlerine en çok kaynaklık yapan 4’üncü tefsir kitabı, İbn Ebî Hâtim’in bu eseridir. Zira birçok rivayete tek ve bir çpğuna da ortak rivayet kaynağıdır.263 Örneğin; Yûnus Sûresi’ndeki şu ayet; “ٌ َلاٌ اَمٌِ ٰ اللٌَّ ِنوُدٌ ْنِمٌ َنوُدُبْعَيَو

ٌَلْعَيٌ َلاٌاَمِبٌَ ٰ اللٌَّ َنوُئِّبَنُتَاٌ ْلُقٌِ ٰ اللٌَّ َدْنِعٌاَنُؤاَعَفُشٌ ِء َلاُؤٰهٌ َنوُلوُقَيَوٌ ْمُهُعَفْنَيٌ َلاَوٌ ْمُهُّرُضَي

ٌ ِضْرَ ْلااٌىِفٌ َلاَوٌِتاَو ٰمَّسلاٌىِفٌ ُم

ٌُهَناَحْبُس

ٌَنوُكِرْشُيٌ اَّمَعٌ ىٰلاَعَتَو” “Onlar, Allah’tan başka kendilerine ne zarar ne de fayda veremeyen birtakım şeylere tapıyorlar ve İşte bunlar Allah katında bizim şefaatçılarımızdır diyorlar.

De ki: Siz, Allah’a göklerde ve yerde O’nun bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz!? O, onların ortak koştukları şeylerden uzaktır, yücedir”264 yorumlanırken sözü “ٌِء َلاُؤٰهٌ َنوُلوُقَيَو

261 et-Taberî’nin rivayeti şöyle:“ للها ىَّلَص للها لوسر لزن الم :لاق ،نامور نب ديزي انث :لاق ،قاحسإ نب دممح انث :لاق

،نوصلحا في هنم اونصتح يرضنلا نيبب نيعي ،مبه مَّلَسَو ِهْيَلَع ،اهيف قيرحتلاو ،لخنلا عطقب مَّلَسَو ِهْيَلَع للها ىَّلَص للها لوسر رمأف

ِم ْمُتْعَطَق اَم :ّلجو ّزع للها لزنأف ؟اهقيرتحو لخنلا عطق لاب امف ،هعنص نم ىلع هبيعتو داسفلا نع ىهنت تنك دق ،دممح اي:هْودانف ْن َيِقِساَفْلا َيِزْخُيِلَو ِهَّللا ِنْذِإِبَف اَِلِوُصُأ ىَلَع ًةَمِئاَق اَهوُمُتْكَرَ ت ْوَأ ٍةَنيِل” et-Taberî, Câmiʿu’l-Beyân, 23/271.

262 Raşit Küçük, “İbn Ebû Hâtim”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (Ankara:

TDV. Yay, 2009), 19/433.

263 Yaklaşık 33 rivayete tek,( Zemahşerî, el-Keşşâf, 1/542; İbn Ebû Hâtim, 6/1863; ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 2/324; İbn Ebû Hâtim, 3/973.) 423 rivayete de ortak kaynaklık etmektedir.

264 Yunus 10/18.

67

اَنُؤاَعَفُش/İşte bunlar Allah katında bizim şefaatçılarımızdır” cümlesine getirerek şöyle bir rivayet aktarır: “ىزعلاوٌتلالاٌيلٌتعفشٌةمايقلاٌمويٌناكٌاذإٌ:ثرحلاٌنبٌرضنلاٌنعو” “Haris oğlu Nadir

“kıyâmet günü olduğu zaman bana Lât ve Ûzza şefaat eder.” dedi.”265 Bu rivayet yalnızca İbn Ebû Hâtim de bulunmaktadır.266 Bir diğer örnek; “ٌىلامٌ:هلٌتلاقٌهتنباٌنأٌ،ميثخٌنبٌعيبرلاٌنعو

ٌ اتايَبٌانُسْأَبٌ ْمُهَيِتْأَيٌ ْنَأٌهلوقٌدارأٌ،تايبلاٌفاخيٌكابأٌ نإٌ،هاتنبٌايٌ:لاقفٌ،مانتٌكارأٌلاوٌنومانيٌسانلاٌىرأ” “Huseym oğlu Rabi’in kızı ona: “Babacığım ne oluyor? İnsanlar uyuduğu halde sen uyumuyorsun.”

dedi. O da dedi ki; “Kızım! Baban gecelerden korkar.” (bununla) “Memleketlerin halkları geceleyin uyurken kendilerine azabımızın gelmesinden emin mi oldular?”267 ayetini kastetmektedir.”268 Bunun da tek yakın kaynağı İbn Ebî Hâtim’de ki; “ٌ ُت ْعِمَسٌ:َلاَقٌ رَفْعَجٌيِنَثَّدَح

ٌ:َلاَقٌٍراَنيِدٌ َنْبٌ َكِلاَم

؟ُماَنَتٌ َكاَرَأٌلاَوٌ َنوُماَنَيٌ َساَّنلاٌىَرَأٌيِلاَمٌ،ُهاَتَبَأٌاَيٌ:اَهيِبَلٌِْعيِبَّرلاٌُةَنْباٌِتَلاَق

ٌَتاَيَبْلاٌ ُفاَخَأٌيِّنِإٌ:َلاَقٌ ”269

bu rivayettir.270 Böylece ez-Zemahşerî’nin kaynakları arasında yerini almış bulunmaktadır.

265 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 2/324.

266 İbn Ebî Hâtim’de şöyle geçer: “ٌ ْتَعَفَشٌِةَماَيِقْلاٌُم ْوَيٌ َناَكٌاَذِإٌ:ِراَّدلاٌِدْبَعٌيِنَبٌ ْنِمٌَوُهَوٌُرْضَّنلاٌَلاَقٌ:َةَمِرْكِعٌ ْنَع ىَّزُعْلاَوٌ ُتلالاٌيِل” İbn Ebî Hâtim, Tefsîrü’l-Ḳurʾâni’l-ʿAẓîm, 3/973.

267 el-A’râf 7/97.

268 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 2/129.

269 İbn Ebî Hâtim, Tefsîrü’l-Ḳurʾâni’l-ʿAẓîm, 5/1438.

270 Bu rivayete biraz benzer olan bir rivayette Şuabu’l-İman’da (2/308) da vardır. Fakat bu rivayetin senedi İbn Ebî Hatim’in senedine benzemektedir. el-Beyhakî’nin buradan yararlanma ihtimali mevcuttur.

68 1.2.1.2.2.3. el-Mâtürîdî (ö. 333/944)

Ebû Mansûr Muhammed b. Muhammed b. Mahmûd el-Mâtürîdî es-Semerkandî (ö.

333/944), Mâtürîdiyye mezhebinin kurucusu, fakih ve müfessirdir.271 Te’vîlâtü’l-Ķur’ân/Te’vîlâtü Ehli’s-Sünne eserin sahibi olan Mâtürîdî, her ne kadar ez-Zemahşerî’yle İtikadî yönden farklı grupta olsa da fıkhi olarak aynı mezhep mensubu olmaktadır.

ez-Zemahşerî’ye zaman zaman bu eserde kaynak olmuştur. ez-Zemahşerî’, birçok rivayete tek ve ortak kaynaklık eden İmam Mâtürîdî’ye272 çok fazla başvurmadığı da görülmektedir.

ez-Zemahşerî’nin Mâtürîdî Tefsiri’ne müracaat ettiğine birkaç örnek verelim. “ٌاَنْتَبْنَأَو

ٌٍنيِطْقَيٌ ْنِمٌ ةَرَجَشٌ ِهْيَلَع” “Ve üzerine kabak cinsinden bir ağaç bitirdik.”273 ayetinde geçen

“ نيِطْقَي/kabak cinsinden” kelimesini şöyle bir rivayetle açıklamaya çalışır. “ٌىلصٌاللٌَّلوسرلٌليقو سنويٌ ىخأٌ ةرجشٌ يهٌ لجأٌٌ :لاقٌ .عرقلاٌ بحتلٌ كنإٌ :ملسوٌ هيلعٌ اللَّ” “denildi ki, “Ya Rasûlallah! Kabak sever misiniz?” buyurdu ki; “Evet! O, kardeşim Yûnus’un ağacıdır.”274 Bu rivayet araştırmalarımız sonucunda sadece Mâtürîdî Tefsirinde şu şekilde yer almaktadır. “ٌهنأٌيور لقعلاٌيفٌديزتٌوهوٌ،سنويٌيخأٌةرجشٌيهٌلجأٌ:لاقٌ؟عرقلاٌبحتلٌكنإٌ،اللٌَّلوسرٌايٌ:ليق” Bu rivayette275 “o, aklı artırır” kısmı fazla olarak yer almaktadır. ez-Zemahşerî’nin bu kısmı almak istemediği görülmektedir. Bir diğer örnekte şöyledir. ez-Zemahşerî, “ٌ َنيِذَّلاَفٌ ْمِهِّبَرٌيِفٌاوُمَصَتْخاٌ ِناَمْصَخٌ ِناَذَه

271 Mâtürîdî’nin hayatı, eserleri ve ilmi kişiliği hakkında bakınız: İsmail Yalçıntaş, Mâtürîdî’de Dini Tekelcilik, (Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2011), 46-48.

272 Yaklaşık 15 rivayete yakın anlamlı da olsa tek kaynaklık, 172 rivayete de ortak kaynaklık etmektedir.

273 es-Sâffât 37/146.

274 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 4/59.

275 el-Mâtürîdî, Teʾvîlâtü’l-Ḳurʾân, 8/589.

69

ٌ ُميِمَحْلاٌ ُمِهِسوُءُرٌِقْوَفٌ ْنِمٌ ُّبَصُيٌٍراَنٌ ْنِمٌ باَيِثٌ ْمُهَلٌ ْتَعِّطُقٌاوُرَفَك

ٌ

ٌِبٌ ُرَهْصُيٌ

ٌ ُدوُلُجْلاَوٌ ْمِهِنوُطُبٌيِفٌاَمٌِه

ٌ

ٌ ْنِمٌُعِماَقَمٌ ْمُهَلَوٌ

ٌٍديِدَح” “İşte iki hasım taraf ki, Rableri hakkında tartışmaya girmişlerdir. Bunlardan inkâr edenler için ateşten giysiler biçilmiştir. Başlarının üstünden de kaynar su dökülür. Onunla, karınlarının içindekiler ve derileri eritilir. Onlar için bir de demirden topuzlar vardır.”276 ayetleri açıklarken şöyle bir rivayet aktarır: “ٌىتحٌ،مهعفرتفٌاهبهلبٌمهبرضتٌرانلاٌ نأٌنسحلاٌنعٌىوريٌام افيرخٌنيعبسٌاهيفٌاووهفٌعماقملابٌاوبرضٌاهلاعأٌيفٌاوناكٌاذإ” “Hasan Basri (ra) den rivayet edilmiştir.

“Şüphesiz ateş alevleriyle onları kamçılayarak/dalgalarıyla onları yükseklere çıkarır.

Ateşin yüzeyine geldiklerinde topuzlarla vurulacaklar. Yetmiş yıl boyunca ateşin dibine düşerler.”277 Bu rivayeti Mâtürîdî küçük farklılıklarla “ٌ،مهعفرتفٌاهبهلبٌمهبرضتٌرانلاٌنإٌ:ْمُهُضْعَبٌَلاَقو .كلذبٌ ملعأٌ َّاللَّوٌ ،اهبهلٌ رفزٌ مهبرضٌ اهلفسأٌ ىلإٌ اوهتناٌ اذإفٌ ،ديدحٌ نمٌ عماقمبٌ اوبرضٌ اهلاعأٌ يفٌ اوناكٌ اذإٌ ىتح”278 şeklinde vermektedir. Bu ve diğer deliller de göz önüne alındığında az da olsa ez-Zemahşerî’nin Mâtürîdî’den yararlandığını söylemek mümkündür.

1.2.1.2.2.4. es-Semerkandî (ö. 373/983)

Ebû’l-Leys Nasr b. Muhammed b. Ahmed b. İbrahim es-Semerkandî (ö. 373/983), ez-Zemahşerî’nin en çok alıntı yaptığı kaynaklardan biridir. Bahrü’l-Ulûm adlı tefsir kitabının sahibi olan es-Semerkandî’nin, adından söz edilmese de bu kitap, hem tek, hem de ortak birçok rivayete kaynaklık etmektedir.279 Mesela; ez-Zemahşerî, “ٌ ْنِمٌ ةَرِفْغَمٌ ْمُهُؤاَزَجٌ َكِئـٰلوُا

ٌ اَهِت ْحَتٌ ْنِمٌ ىر ْجَتٌ تاَّنَجَوٌ ْمِهِّبَر

ٌَنيلِماَعْلاٌ ُر ْجَاٌ َمْعِنَوٌ اَهيفٌ َنيدِلاَخٌ ُراَهْنَ ْلاا ” “İşte onların mükâfatı onların

276 el-Hac 22/19-21.

277 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 3/147.

278 el-Mâtürîdî, Teʾvîlâtü’l-Ḳurʾân, 7/403.

279 Yaklaşık rivayetler 34 yerde tek, 317 yerde de ortak kaynaklık etmektedir.

70

Rabb’i tarafından bağışlanma ve içinden ırmaklar akan cennetlerdir ki orada ebedî kalacaklardır. (Allah yolunda) çalışanların mükâfatı ne güzeldir!”280 ayetin tefsirinde Hasan Basri’den (ra) bir rivayet aktarır: “ٌاوزوجٌٌ:ةمايقلاٌمويٌىلاعتٌ َّاللٌَّلوقي:هنعٌ َّاللٌَّىضرٌنسحلاٌنعو مكلامعأبٌاهومستقاوٌ،يتمحربٌةنجلاٌاولخداوٌ،يوفعبٌطارصلا” “Hasan (ra) diyor ki; yüce Allah kıyâmet günü şöyle buyuracak: “Affımla Sırat’ı geçin, rahmetimle Cennet’e girin ve onu amellerinize göre paylaşın.” ”281 Bu rivayet sadece tek kaynak olarak es-Semerkandî’nin Bahrû’l-Ûlum’unda yer almaktadır. Ancak bu rivayet bu tefsirde ravisi olmaksızın şöyle bulunur: “ٌ يِتَمْحَرِبٌ َةَّنَجلاٌ اوُلُخْداَوٌ يِوْفَعِبٌ َطارِّصلاٌ اوُزوُج«ٌ :ةمايقلاٌ مويٌ مهلٌ لاقيٌ هنأٌ ربخلاٌ يفٌ يورٌ امكٌ اذهو

ٌْمُكِلاَمْعَأِبٌاهوُمِسَتْقاَو” “Bu durum haberlerde de rivayet edildiği gibi kıyâmet günü şöyle denilir:

“Affımla Sırat’ı geçin, rahmetimle Cennet’e girin ve onu amellerinize göre bölüşün.”282 Lafız itibariyle de bir örtüşme olan bu ve birçok rivayete bakarak ez-Zemahşerî’nin kaynakları arasında görmemiz mümkündür.

1.2.1.2.2.5. es-Sa‘lebî (ö. 427/1035)

Asıl adı Ebu İshak Ahmed b. Muhammed b. İbrahim en-Nîsâbûrî (ö. 427/1035) olan Sa’lebî, III. (IX.) yüzyıl‎ın ortalar‎ında doğmuş olabileceği ihtimal edilmektedir. es-Sa’lebî, el-Ke şf ve’l-Beyân an Tefsîri’l-Kur’ân (et-Tefsîrü’l-Kebîr, Tefsîrü’s- Sa’lebî) adlı eserin sahibidir. Bu eserin önsözünde es-Sa’lebî kullandı‎ğı‎ rivayetlerin isnat zincirlerini zikreder. Mukaddimesinde isnat zincirini vermediği zaman rivayeti aktardığı isnat zincirini

280 Âl-i İmrân 3/136.

281 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 1/408.

282 Ebü’l-Leys Nasr b. Muhammed b. Ahmed b. İbrahîm es-Semerkandî, Bahrû’l-Ulûm, (Kahire: Külliyyetü Dâri’l-Ulûm, 1997), 1/ 516.

71

vermektedir. Kur’an’‎ı Kur’an’la tefsir eder. Bunun yanında sahâbe ve tabiin rivayetlerinden de yararlanan ea-Sa‘lebî, sûrelerin sayısını, ayetlerin sayısını, kelime ve harf say‎ılar‎ını dahi‎

verir. Sûrelerin faziletiyle ilgili hemen hemen her sûrede bir veya birkaç rivayet tefsirde yer alır. “K‎ıraat vecihlerine önem verir. F‎ıkıh ve nahivle konuyu izah etmeye çalışır. Özellikle Kur’an k‎ıssaları‎‎ hakkı‎nda İsrâiliyât denilen birçok veri zikreder. Bu eser birçok müellif taraf‎ndan takdirle anılırken ve sahih olarak kabul edilirken,283 bazıları tarafından ise sûrelerin fazileti için aktardığı rivayetlerin mevzu olması, Şia kaynaklı as‎ıls‎ız bazı rivayetler içermesi ve İsrâiliyât türü hikâye ve bilgilere yer vermesi dolayısıyla da eleş tirilmi ştir.”284

es-Sa‘lebî ’den söz edilmemesine rağmen es-Sa‘lebî , ez-Zemahşerî’nin dil ve rivayet konusunda en büyük kaynağı olmaktadır. Zira Keşşaf Tefsiri’nde bulunan (tekrarlar hariç) yaklaşık 3630 rivayetin285 1585 civarındaki rivayet (bu da rivayetlerin %45’i etmektedir) es-Sa‘lebî ’de bulunmaktadır. Buna Begavî Tefsiri’yle birlikte bulunanları da eklediğimizde (ki, Beğavî’nin kaynağı da es-Sa‘lebî ’dir) bu sayı daha da yükselmektedir.

283 Goldfeld, Müfessirü Şarki'l-A’lemi'l-İslamî fi Erba'ati'l-Kuruni'l-Hicriyyeti'l-Üla, (Akka: 1984), tür.yer.; a.mlf .. "The Tafsir or Abdallah b. Abbas", Isı, LVIIlll (1981).

134.

284 Mehmet Suat Mertoğlu, “Sa’lebî”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, (Ankara:

TDV. Yay, 2009), 34/28.

285 Bu sayıların tespiti nasıl mümkün oldu? Bu sorunun cevabı çalışma yönteminde saklıdır.

el-Keşşaf tefsirinin tekrarlar hariç tüm rivayetleri excel ortamına aktarıldı. Böylece hem rivayetlerin sayısı hemde kaynaklardaki sayıları kolaylıkla hesaplanabildi. Bu nedenle kolayca sayılar hakkında bilgi verilmektedir.

72

Ayrıca yaklaşık 519 rivayetine de Sa’lebi, tek başına rivayet kaynağı olmaktadır.286 Gramer, dil, belagat ve ez-Zemahşerî’nin isim vermesi gibi unsurlar dikkate alınarak el-Keşşâf‘ın en büyük kaynağı ez-Zeccâc’dır287 diyenlerin görüşü bu sebeple doğru değildir.

Zira Zeccâc’ın rivayetleri %0,05 yer alırken; gerek dil, belagat, şiir, deyim ve gerekse rivayetlerin daha fazlası Sa’lebî Tefsiri’nde yer almaktadır. Yapılan araştırmalar sonucunda rivayet açısından da Zemahşerî Tefsiri’nde bir hayli Sa’lebi etkisi görülmektedir.

ez-Zemahşerî’nin Sûre faziletleri rivayetlerinin tamamına yakınının kaynağı da Sa’lebi ve Vâhidî olarak görülmektedir.288 Mesela Fatiha sûresiyle ilgili şöyle bir rivayet aktarır: “ٌايضقمٌامتحٌباذعلاٌمهيلعٌ َّاللٌَّثعبيلٌموقلاٌ نإ«ٌ:لاقٌملسوٌهيلعٌ َّاللٌَّىلصٌيبنلاٌ نأٌناميلاٌنبٌةفيذحٌنعو ةنسٌنيعبرأٌباذعلاٌكلذبٌمهنعٌعفريفٌىلاعتٌ َّاللٌَّهعمسيفٌ)نيملاعلاٌبرٌ َّللهٌدمحلا(ٌباتكلاٌيفٌمهنايبصٌنمٌى بصٌأرقيف”

“Yemân oğlu Huzeyfe Peygamberin (sav) “Bir topluma Yüce Allah, kesin bir karar olarak bir azabı mutlaka gönderir. Fakat o toplumun çocuklar zümresinden bir sabi Allah’ın kitabından “Âlemlerin Rabbine hamdolsun” diye okuduğunda yüce Allah bunu işiterek bu azabı da kırk yıl onlardan kaldırır.” 289 Böyle bir rivayet ez-Zemahşerî öncesi eserlerden sadece Sa’lebî ’de bulunur. Sa’lebî, bu rivayeti senediyle birlikte şu şekilde aktarır: “ وبأ انبرخأو

أ نب نومألما انثّدح ،بحاص نب دممح للها دبع وبأ انثّدح بوّيأ نب دممح نب ميهاربإ قاحسإ وبأ انثّدح ،دحمأ نب مساقلا نب دممح نسلحا ،دحم

وسر لاق :لاق ناميلا نب ةفيذح نع نارحم نبا نع يعجشلأا كلام بيأ نع ريرضلا ةيواعم وبأ انثّدح ،للها دبع نب دحمأ انثّدح هيلع للها ىّلص للها ل

286 Yaklaşık 1585 rivayetin 519’unu çıkardığımızda geriye 1066 rivayet ortak kaynak olarak kalmaktadır. Yani Salebi’ de bulunan rivayetlerin %33’u tek rivayet kaynağını, tüm rivayetlerin %44’ünün kaynağını es-Sa’lebî oluşturmaktadır.

287 Şemsettin el-İsfahan’inin yanılmasına neden olmuştur. Zira İsfahanî, el-Keşşâf’ın temel kaynağının ez-Zeccâc’ın Meâni’l-Kur’ân tefsiri olduğu kanaatine varmıştır.

288 Sûre faziletleriyle ilgili toplam rivayet sayısı 129’dur. Bunun 17 rivayeti tek kaynak olarak es-Sa‘lebî ’de yer alırken 93 rivayeti de ortak kaynak olarak yer almaktadır.

289 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 1/29.

73

عفيرف ّلجو ّزع للها هعمسيف َيِمَلاعْلا ِّبَر ِهَّلِل ُدْمَْلحا :باتكلا في منهايبص نم ّبيص أرقيف اّيضقم امتح باذعلا مهيلع للها ثعبيل موقلا نإ :مّلسو ةنس يعبرأ باذعلا كلذ مهنع”290 bu rivayet hem tek kaynak olarak Sa’lebî’ de yer almakta hem de

rivayetin lafızları birbirleriyle birebir (anlam yakınlığı olmadan) örtüşmektedir.

Bir diğer örnek ise şu rivayettir: “ٌهذهٌتئرقٌام:ملسوٌهيلعٌ َّاللٌَّىلصٌهلوقٌهنمٌدروٌامٌاهلضفٌيفٌدرو

ٌلاوٌرحاسٌاهلخديٌلاوٌامويٌنيثلاثٌنيطايشلاٌاهترجتهاٌلاإٌرادٌيفٌةيلآا

ٌكلهأوٌكدلوٌاهملعٌ ىلعٌايٌ،ةليلٌنيعبرأٌةرحاس

اهنمٌمظعأٌةيآٌتلزنٌامفٌ،كناريجو” “Ayetü’l-Kürsi’nin faziletiyle ilgili peygamberden (sav) şu söz bizlere ulaşmıştır: “Bu ayet bir evde okuduğunda şeytanlar otuz gün o evden uzaklaşır. (bu ayetin okunduğu eve) erkek olsun, kadın olsun sihirbaz kırk gün gir(e)mez.(etkisi görülmez.) Ey Ali! Bundan daha büyük bir ayet henüz inmemiştir, onu çocuklarına, ailene ve komşularına öğret.”291 Kaynak göstermediği halde bir soru cevap şeklinde sunulan bu rivayeti Sa’lebî Tefsiri’nde bulmak mümkündür.292

Sûre faziletlerinin dışında tefsirle ilgili bir örnek verecek olursak Meryem sûresindeki; “ٌَنوُحِلْفُمٌْلاٌ ُمٌُهٌ َكِئلوُأَوٌ ِرَكْنُمْلاٌ ِنَعٌ َنْوَهْنَيَوٌ ِفوُرْعَمْلاِبٌ َنوُرُمْأَيَوٌ ِرْيَخْلاٌىَلِإٌ َنوُعْدَيٌ ةَّمُأٌ ْمُكْنِمٌ ْنُكَتْلَو”

“Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır.”293 ayetiyle başlayabiliriz. Bu ayetin “ ٌِرْيَخْلاٌىَلِإٌ َنوُعْدَيٌ ةَّمُأ/Hayra çağıran bir ümmet” ifadesini ez-Zemahşerî, izah ederken Merfu‘ bir rivayet aktarır: “ٌنعو

:ملسوٌهيلعٌ َّاللٌَّىلصٌيبنلا

ٌ

هباتكٌةفيلخوٌ،هلوسرٌةفيلخوٌ،هضرأٌيفٌ َّاللٌَّةفيلخٌوهفٌركنملاٌنعٌىهنوٌفورعملابٌرمأٌنم ”

“Hz. Peygamberden (sav): “her kim ma’rufu emredip çirkinliği yasaklarsa o kişi,

290 es-Sa’lebî, el-Keşf ve’l-Beyân, 2/157.

291 ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, 1/298.

292 es-Sa‘lebî ’nin rivayeti şöyledir: “ ةثلاث ناطيشلا هرجه ّلّإ راد في ةيلآا هذه تأرق ام« :مّلسو هيلع للها ىّلص ّبينلا لاقو اهنم مظعأ ةيآ تلزن امف كنايرجو كلهأو كدلو مّلع يلع اي .ةليل يعبرأ ةرحاس لّو رحاس هلخدي لّو اموي يثلاث لاق وأ مايأ

» ”

es-Sa‘lebî , el-Keşf ve’l-Beyân, 2/228.

293 Âli İmran 3/104.