• Sonuç bulunamadı

1.3. TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ

1.3.1. Tedarik Zinciri Yönetiminin Tarihsel Süreç İçerisindeki Gelişimi

Lojistik yönetimi olarak uygulanan tedarik zinciri faaliyetleri, tarih öncesi dönemlerden itibaren yapılmaktadır. Avlanmış hayvanların taşınması, toplanmış meyvelerin ve diğer gıdaların yeniden kullanılabilmesi için muhafaza edilmesi veya bir yere tekrar nakledilmesi gibi işlemler bu zincirin halkalarını oluşturmaktadır. Yerleşik düzen sonrasında üretilen gıda ve ihtiyaç malzemelerinin taşınma işlemi, önceleri kervanlarla sonra da gemilerle yapıldığı için limanlar, karayolları ve depolar inşa edilmiştir. Buhar ve motor gücünün deniz, kara ve demir yolu taşımacılığında

yer almasıyla birlikte ticareti yapılan ürünlerin çeşitleri artmış ve daha fazla hammadde ve ürünün taşınmasına başlanılmıştır (Bayhan, 2005: 21).

Sanayileşmenin gelişmesi ile birlikte 1900 yılında Gilbreth’in Zaman Etüdü, 1901 yılında Gannt’ın Çizelgeleme, 1911 yılında Taylor’un Bilimsel Yönetim, 1915 yılında Circa’nın Ekonomik Sipariş Miktarı adlı çalışmaları, üretim yönetimini bir bilim dalı haline getirmiştir. 1927 yılında Mayo’nun İnsan İlişkileri kavramını ortaya atması ve özellikle otomotiv sanayisinde kullanılmaya başlanılan montaj hattı çalışmaları ile üretim tekniklerindeki ilerlemeler, 1930 yılında Ford’un T-Model otomobilinin üretim tekniğinde ulaştığı mükemmellik Kitlesel Üretim Modeli’ni yaratmıştır (Elagöz, 2006: 46-47).

Bu gelişmelerin akabinde patlak veren II. Dünya Savaşı’nın ardından küreselleşme olgusunun ivme kazanmasıyla deniz aşırı ticaretin önemi artarak taşıma faaliyetleri ve hammadde teminin taşıdığı önem artmıştır. Bunun için daha büyük gemiler ve uçaklar üretilerek, taşıma ve üretim maliyetleri düşürülüp küresel rekabet ortamında maliyet üstünlüğü elde edilmeye çalışılmıştır (Bayhan, 2005: 21).

1950’li ve 1960’lı yıllara geldiğimizde kitle üretimine önem veren işletmeler, yavaş bir seyir izleyen yeni ürün geliştirme çalışmalarını kendi teknolojisi ve kapasitesine dayalı olmaktaydı. İşletmeler, müşterilerle ve tedarikçilerle teknoloji ve uzmanlık paylaşımını riskli gördüğü için stratejik alıcı-tedarikçi ilişkisine gereken önem verilmemekteydi. Bu dönemde satın alma fonksiyonu üretime yönelik bir hizmet olarak görülmekteydi ve yöneticiler satın almayla ilgili konulara gereken önemi vermemekteydiler (Yön, 2007: 6).

1970’li yıllarda ortaya çıkan Malzeme İhtiyaç Planlaması ile yöneticiler, süreç içi çalışmaların üretim maliyeti, kalite, yeni ürün geliştirme ve teslimde tedarik zamanları üzerine olan etkisinin farkına varmışlardır. İşletmeler lojistik faaliyetlerini ayrı bir şekilde ele almak yerine, sistemin tamamında birleştirilmesinin gerekliliği anlamışlardır. Bunun sonucunda, depolar arası depolama ve taşıma fonksiyonları ile müşteri hizmet seviyeleri entegre edilerek TZY gelişiminin ilk aşaması olarak adlandırılan fiziksel dağıtım yönetimi aşamasına geçilmiştir (Yılmaz, 2006: 51).

1980’lere gelindiğinde küresel rekabetin sürekli bir şekilde artması işletmeleri düşük maliyetli yüksek kalitede güvenilir ürünler sunmaya zorlamıştır (Karasu, 2006: 9). Bu dönemde rekabet aracı olmaktan çıkmış olan kalite faktörü, işletmelerin var olmaları için temel bir ihtiyaç haline dönüşmüştür. Rekabet avantajı bu dönemde üretimin etkinliği kavramına kaymıştır. Yalın üretim, üretebilirlilik tasarımı ve stoksuz üretim devreye girmiş olup; hammaddenin ürüne dönüşüp tüketiciye ulaşması için gerekli sürenin üçte ikisinden fazlası depolama ve taşıma sırasında harcandığı için TZY kavramı bu dönemlerde ortaya atılmıştır (Karabay, 2006: 17) ve Tedarik Zinciri Yönetiminde lojistiğin bütünleşmesi aşamasına geçilmiştir (Karasu, 2006: 9).

1990’lardan sonra dünya literatüründe kendinden sıkça bahsettirmeye başlayan Tedarik Zinciri ve Tedarik Zinciri Yönetimi kavramları, işletmelerin tedarik ve satış anlayışlarında büyük değişikliklere sebep olmuştur (Elagöz, 2006: 49). Yöneticiler, portföylerindeki müşterilerin ihtiyaçlarını karşılamada tedarikçiler tarafından temin edilen mal ve hizmetlerin etkisinin önemli olduğunu anlamışlardır. Üretilen ürünün kalitesi tek başına yeterli olmamakta ve ürünlerin müşteriye ne zaman, nerede, nasıl ve istenen miktarda etkin bir maliyet yöntemiyle ulaştırılması gerekli olmuştur. Bu gelişmeleri takiben yöneticiler, işletmelerine girdilerin tedarikini sağlayan yukarı yöndeki bütün işletmelerin ve müşterilerine ürünleri ulaştırarak satış sonrası hizmetlerin verilmesini sağlayan aşağı yönlü bütün işletmelerin yer almakta olduğu tüm ağın yönetiminde yer almaları gerektiğini anlamışlardır (Topçubaşı, 2007: 8).

Şekil 1.7. Dört Yönetim Dönemi

Kaynak: Demiryürek, 2007: 23.

Tedarik Zinciri Yönetiminde yer alan bir sonraki adım “Süper Tedarik Zinciri Yönetimi” olarak adlandırılmaktadır. Bu adımda ürün gelişimi, pazarlama ve müşteri hizmetleri gibi birçok fonksiyon ileri iletişim, daha iyi ve daha fazla kullanıcı uyumlu bilgisayar karar destek sistemleri ile birleştirilmektedir. Bu sayede sipariş öncesi ve sipariş esnasındaki bilgiler tüm tedarik zinciri katılımcılarına iletilmekte ve böylece katılımcıların daha çabuk ve doğru cevap verebilmeleri sağlanmaktadır (Şen, 2007: 15-16).

Tedarik Zinciri Yönetimi ile ilgili yapılan çalışmalardan bazılarına baktığımızda Towill (1991) “Supply Chain Dynamics” isimli çalışmasında, tedarik zincirlerinin komplike bir yapıya sahip olmalarının yerine sade bir yapıya sahip olmaları gerektiğini belirtmektedir. Bu bağlamda tedarik zincirlerinin operasyonlarını ve talep patlamalarına maruz kalınmaması durumlarını çalışmasında incelemiştir.

Lee ve Billington (1992) tedarik zinciri yönetimi envanterinde on dört adet tehlikeyi ve bazı fırsatları belirtmiştir. Bu tehlikelerden hiçbir tedarik zincirinin performansının ölçülmemesi, müşteri hizmetlerinin yetersiz tanımı, doğru olmayan teslimat durumu verileri, yetersiz bilgi sistemleri bilgi tanımı ve tedarik zinciri yönetimi ile ilgili olan problemler; belirsizliklerin etkisini dikkate almama, basit stok

1960’lara kadar I. Dönem

1970’ler-1980’ler

II. Dönem 1980’ler-1990’lar III. Dönem 1990’lar-2000’ler IV. Dönem

Depolama ve Nakliyat Yönetim Odağı Operasyon Performans Organizasyon Düzeni Dağıtık Fonksiyonlar Toplam Maliyet Yönetimi Yönetim Odağı Operasyon Maliyeti ve Müşteri Hizmetinin Optimizasyonu Organizasyon Düzeni Merkezileşmiş Fonksiyonlar Bütünleşik Lojistik Yönetimi Yönetim Odağı Taktik/Stratejiler Lojistik Planlama Organizasyon Düzeni Lojistik Fonksiyonların Entegrasyonu Tedarik Zinciri Yönetimi Yönetim Odağı Tedarik Zinciri Vizyonları, Amaç ve Hedefler Organizasyon Düzeni Ortaklık, “Virtual Sanal” Organizasyon, Pazarın Karma Gelişimi

politikaları envanteri, iç müşterilere karşı yapılan ayrım, zayıf koordinasyon, tamamlanmamış sevkiyat metotları analizleri operasyonel problemler; yatırım maliyetlerinin yanlış bir şekilde değerlendirilmesi, organizasyonel engeller, tedarik zincirini dikkate almadan yapılmış olan ürün ve süreç tasarımı, tedarik zinciri tasarımının operasyonel kararlardan ayrı tutulması, tamamlanmamış tedarik zinciri ise stratejik ve dizayn ile ilgili problemler olarak gruplanmıştır. Bu tehlikelerin yanı sıra tedarik zincirinin tasarlanması, verilerin tedarik zinciri ile entegre edilmesi, destek sistemlerinin kontrol ve planlama ile entegre olması, organizasyonel teşviklerin yeniden tasarlanması, tedarik zinciri performansının ölçülmesi, tedarik zinciri görüşünün genişletilmesini ise fırsatlar olarak tanımlamışlardır.

Lee ve Billington (1993) Hewlett-Packard üretim müdürleri ile tedarik zincirlerinde ihtiyaç duyulan malzeme akışı ile ilgili bir karar destek sistemini tanımlamışlardır. Bir ürünün (DeskJet Printer) tedarikindeki ihtiyaçlar için bir model inşa edilerek bu modelin, uygulamada yer alan diğer modeller ve metotlarla karşılaştırılıp geliştirilmesi hususu ele alınmıştır.

Lee vd. (1997) tedarik zincirinde bilgi akışında meydana gelen bozulmanın nedeni olan kırbaç etkisini incelemişlerdir. Kırbaç etkisine neden olan sebepler incelenmiş, kanal koordinasyonu aktiviteleri için yönetimsel çıkarımlar ele alınmıştır.

Huang vd. (2005) SCOR modeli ile bilgisayar destekli araçlarla tedarik zinciri dişli şemasını her bir SCOR spesifikasyonu ayarlamıştır ve SCOR modelinin geliştirilebileceği alanlar ele alınmıştır.

Nagurney (2010) tasarlamış olduğu tedarik zinciri ağı modeli, kapasite düzeylerini ve ürün akışı içsel değişkenlerinin ve optimizasyon probleminin rekabet için ön plana çıkan özelliklerle birlikte düzensiz problem değişkenlerine denk kılmaktadır. Bu modelin çözümü ile optimal ürün akışı ve yatırım kapasitelerinde tedarik zinciri ağındaki toplam maliyet minimize edilerek perakende satış noktasındaki talepler tatmin edici bir düzeyde olarak bundan kazanç sağlanmaktadır.

Garg (1999) Tedarik Zinciri Modellemesi ve Analiz Araçlarını (SCMAT – Supply Chain Modeling and Analysis Tool) kullanarak büyük ölçekteki elektronik üreticilerinde Tedarik Zinciri Yönetimi için ürün tasarımı ve süreçlerinin geliştirilmesine yönelik bir çalışma yapmıştır. Bu çalışmada, Tedarik Zinciri Modellemesi ve Analiz Araçları uygulanarak yatırım modellemesi, maliyet analizi ve paketleme tasarımı konuları ele alınmıştır.

Siau ve Shen (2002) Tedarik Zinciri Yönetiminde bilgisayar, televizyon, el bilgisayarı ve cep telefonu gibi araçlarla tedarik zinciri sisteminin istenilen zamanda istenilen yerde ulaşılabilir olmasını, mobil ticaret kavramı ekseninde şekillendirerek incelemişlerdir.

Rota vd. (2002) birkaç tedarik zincirine dâhil olan tedarikçilerin performanslarında alternatif yönetim stratejilerinin etkisini tahmin eden bir model ortaya koymuştur. Bu model işletme siparişlerini, tahmini siparişleri ve tedarikçilerin tedarikçilerinin davranışlarını dikkate alınarak hazırlanan detaylar, karma tamsayılı doğrusal planlama modeli ve simülasyon modeli ile incelenmiştir.

Paksoy (2005) tedarikçiler, üreticiler, dağıtım merkezleri ve müşteri bölgelerinden oluşan çok aşamalı tedarik zinciri için mantık kısıtlarını kullanarak karma tam sayılı bir üretim-dağıtım modeli olarak ele alınan stratejik tedarik zinciri tasarımı problemini doğrusal kısıtlar kullanarak incelemiştir.

Özdemir ve Seçme (2009) tedarikçiler ve üreticiler arasında arz talep ilişkisini ele almıştır. Ele alınan bu ilişkide ulaştırma probleminin gerçeğe en uygun bir şekilde sonuçlanması için bulanık mantık yardımıyla formülasyonu sağlanıp sonuçlar elde edilmiştir.

Akman ve Alkan (2006) otomotiv yan sanayisinde faaliyet göstermekte olan bir işletmenin tedarikçilerinin performansı değerlendirilmeye tabi tutulmuştur. Değerlendirme süreci, tedarikçilerin teknik yeterliliklerini ve performans ölçütlerini içeren kriterler Bulanık Analitik Hiyerarşi Prosesi yöntemi ile değerlendirilmeye tabi tutulmuştur.

Kurtçu (2009), tedarik zinciri optimizasyon modellemesi ile otomotiv sektöründe faaliyet gösteren bir işletmenin sahip olduğu üretim merkezlerinde üretim süreci ve dağıtım merkezlerinden çıkan dağıtım ağını optimize eden bir çalışma yapmıştır.