• Sonuç bulunamadı

Bu bölümde çalışmada elde edilen sonuçların yapılan benzeri çalışmalarda elde edilen sonuçlarla benzer yönleri ve farklılıkları tartışılmıştır.

Yabancı dil öğretmenlerinin derslerinde kullandıkları yöntemler konusunda yaptıkları araştırmada Memiş ve Erdem (2013), farklı dönemlerde ortaya çıkan çok sayıda yabancı dil öğretme ve öğrenme yöntemleri olmasına rağmen ideal bir yöntemin varlığından söz edilemeyeceği sonucuna varmışlardır. Çalışmamızda elde ettiğimiz sonuçlarda görüştüğümüz öğretmenlerinde ideal bir yöntemi savunamadıkları, hatta çoğu zaman kullandıkları kitapların hazırlanış sistemine göre yöntem takip ettikleri görülmüştür.

Yabancı dil öğretmenlerinin sınıflarındaki bireysel farklılıkları göz önünde bulundurarak birden fazla yöntemi ve tekniği bir arada kullanabilmeleri öğrencilerin gelişimine faydalı olabilir. Yabancı dil öğretmenlerinin bir arada kullandıkları farklı yöntem ve teknikler konusunda detaylı bir çalışma bulunmamakla birlikte yapılan bazı farklı çalışmalarda sınırlıda olsa bu konuya değinilmiştir. Memiş ve Erdem’e (2013) göre kullanılan yöntemlerin ve tekniklerin başarıya ulaşabilmesi bu yöntemlerin kullanım özellikleri ve çalışılan öğrencilerin öğrenme stillerinin iyi bilinmesi önemlidir. Öğretmenler gerekli durumlarda yöntemlerini ve uygulama şekillerini öğrenci kitlesine ve öğrenme ortamına göre değiştirebilmelidir. Dil eğitiminde farklı yöntem ve tekniklerin bir arada kullanılması eklektik yöntem olarak bilinmektedir. Bilinçli uygulandığında başarılı sonuçlar alınabilmektedir ancak bu yöntemi uygulayabilmek için bilinen tüm yöntemler hakkında fikir sahibi olunmalıdır (Teke, 2016). Yöntemler konusunda yapılan bir araştırmada dil öğretim yöntemlerinin ana probleminin, her yöntemin sadece kendisi için önemli olan dil edinme ve öğretme yaklaşımını göz önünde bulundururken diğer yöntemlerin kullanılabilecek noktalarını göz ardı etmesi olduğu görülmüştür (Gür & Gür, 1995).

62

Yabancı dil öğretmenlerinin özel eğitim konusunda almış oldukları eğitim konusunda özel eğitim ve doğrudan etkilediği kaynaştırma uygulamaları konusunda çalışmaya katılan öğretmenlerin büyük bir kısmının eğitim açığı olduğunu göstermektedir. Symeonidou ve Phtiaka (2009) Güney Kıbrıs’ta yürüttüğü çalışmaya katılan öğretmenlerin kaynaştırma uygulamaları konusunda lisans düzeyinde hiçbir eğitim almadıkları için kaynaştırma konusunda kendilerini yetersiz hissettikleri için bu uygulamaya ters baktıkları sonucuna ulaşmışlar ve öğretmenlerin üniversite eğitimleri sırasında özel eğitim konusunda eğitim almaları gerektiğini öneriler kısmına eklemişlerdir. Zeybek (2015) tez çalışmasında görüşme yapığı öğretmenlerin lisans eğitimleri sırasında ve sonrasında görev yaparken de kaynaştırma ve özel eğitim konusunda yeterli eğitim almadıkları bulgusuna ulaşmıştır. Aynı şekilde Çankaya ve Korkmaz’da (2010) yaptıkları çalışmada özel eğitim konusunda eğitim almış öğretmenlerin kaynaştırma konusunda kendilerini daha yeterli gördüklerini ancak çalışmaya katılan öğretmenlerin büyük bölümünün özel eğitim konusunda yeterli eğitim almadıkları sonuçlarına ulaşmışlardır. Yapılan diğer çalışmalarda özel eğitim öğretmenlerinin sayısal eksikliği ön plana çıkmış ve bu açığın ancak sınıf öğretmeni ve branş öğretmenlerine de özel eğitim konusunda alacakları eğitimle kapatılabileceği ön görülmüştür (Üre, 2002).

Yabancı dil öğretmenlerinin özel eğitim ve kaynaştırma öğrencileri hakkındaki düşünceleri hakkında yapılan çalışmalarda birebir yabancı dil öğretmenleri ile yapılan çalışmalar az olmakla birlikte genel olarak branş öğretmenlerinin kaynaştırma uygulamalarına olumsuz baktıkları görüşü ön plana çıkmaktadır. Çetinkol’un (2019) branş öğretmenlerinin kaynaştırma uygulamalarına yönelik görüşlerinin belirlenmesine yönelik yaptığı araştırmada öğretmenlerinin kaynaştırma uygulamalarına ve öğrencilerine yönelik olumsuz görüşlere sahip olduğu görülmektedir. Araştırmada bunun ana sebebinin sınıf mevcutlarının kalabalıklığı, kaynaştırma uygulamaları ve öğrencileri hakkında yeterli bilgi sahibi olmadıkları sonucu ortaya konmuştur. Branş öğretmenlerinin kaynaştırma uygulamaları sırasında yaşadıkları sorunları araştırmak için yaptıkları çalışmada Duman ve Şekercioğlu (2010), öğretmenlerin kaynaştırma uygulamalarından özellikle sınıflarında kaynaştırma öğrencisi olmasından memnun olmadıkları sonucuna ulaşmıştır. Benzeri bir şekilde Batu, Çolak ve Odluyurt (2014) öğretmenlerin kaynaştırma uygulamalarına olumsuz bakmaları ve isteksiz

63

tutumlarının kaynaştırmanın başarısını olumsuz etkilediğini belirtmiştir. İlgili diğer araştırmalarda da öğretmenlerin kaynaştırma uygulamalarına olumsuz baktıkları ayrıca zorunlu durumlarda hafif düzeyde engelli öğrencilerin ağır düzeyde engelli öğrencilere tercih edildiği görülmüştür (Jenkinson, 1997, s. 30; Sodak, Podell ve Lehman, 1998, Orhan, 2010).

Yabancı dil öğretmenlerinin sınıflarda bulunan kaynaştırma öğrencisi sayısı ve bu durumda karşılaşılan durumlar incelendiğinde yaptığımız çalışmada bu durumun ortaya çıkardığı olumsuz sonuçlar ortaya çıkmamıştır. Ancak benzeri araştırmada (Çetinkol, 2019) öğretmenler sınıfların kalabalıklığı ve bu nedenle ortaya çıkan problemlerden şikâyetçi olduğu görülmüştür. Literatürdeki benzer çalışmalarda kaynaştırma uygulanan sınıfların kalabalıklığının öğretmenlerin görüş ve tutumlarını olumsuz olarak etkilediği görülmektedir (Akkoyun, 2007; Bilen, 2007;

Uzun, 2009; Orhan, 2010) .

Öğretmenlerin kaynaştırma öğrencilerine daha iyi katkıda bulunabilmesi için düşünceleri ile ilgili başka çalışmalarda eğitimde aksayan noktaların maddi yetersizliklerden daha çok öğretmenlerin kaynaştırma öğrencileri için gerekli yöntem ve tekniklerini yeterli ve etkin kullanmadıklarını görülmektedir (MacFarlane ve Woolfson (2013). Ayrıca farklı araştırmalarda kaynaştırma uygulamalarına sadece sınıf içi uygulamaların yeterli olmayacağı, okul yönetiminin, rehberlik uygulamalarının ve ailelerinde uygulamanın paydaşları olması gerektiği görülmüştür (Zeybek, 2015, Bilen, 2007, Özen, 2014)

Kaynaştırma öğrencilerine yabancı dil eğitimi verilmesi konusundaki düşüncelerine çalışmaya katılan öğretmenler daha önemli dersler olacağı düşüncesi ile yabancı dil derslerini bu uygulamada gereksiz olabileceği görüşleri ortaya çıkmıştır. Benzeri araştırmada (Çetinkol, 2019) yabacı dil öğretmenlerinin ve diğer branş öğretmenlerinin çoğunun kaynaştırma uygulamasını kaynaştırma öğrencisinin sosyalleşmesi olarak gördüklerini ve öğrenciye akademik olarak herhangi bir katkıda bulunmadığı sonucu ortaya çıkmıştır. Bunun sonucu olarak ülkemizde yapılan kaynaştırma eğitiminin tam anlamıyla etkin olmadığı söylenebilir.

BEP hakkında bilgileri sorulduğunda çalışmaya katılan öğretmenlerin genel olarak özel eğitim konusunda yetersiz eğitim aldıkları için uygulama eksikleri olduğu görülmektedir. Benzeri şekilde yaptığı tez çalışmasında Burunsuz (2019)

64

öğretmenlere BEP konusunda verilen hizmet içi eğitim ve seminerlerin yetersiz olduğu sonucuna varmıştır.

Öğretmenlerin araştırma konusunda eklemek istedikleri düşünceleri belirlemek üzere sorulan araştırma sorusundan elde edilen bulgulara göre öğretmenlerin daha sık görüşlerinin sorulması gerektiği, düzenli olarak hizmetiçi eğitim verilmesi gerektiği ve okullara daha fazla maddi destek sağlanması gerektiği ortaya çıkmıştır. Literatür çalışmalarında kaynaştırma uygulamaları konusunda öğretmenlerin genel olarak beklentileri, yeterli ve düzenli eğitim, okul ve sınıfların yeterli eğitim materyalleri ile donatılması, yönetim ve rehberlik desteği, aile katılımı ve maddi destek olarak ön plana çıkmaktadır (Çetinkol, 2019, Burunsuz, 2019, Zeybek, 2015, Duman ve Şekercioğlu, 2010, Uzun, 2009)