• Sonuç bulunamadı

Alan yazında kaynaştırma uygulamalarını inceleyen pekçok araştırma bulunmaktadır. Eğitimin en önemli aktörleri arasında yer alan öğretmenlerin görüşlerinin incelenmesi de alanda yer almıştır. Kaynaştırmada eğitimine yönelik uygulamaları inceleyen araştırmalar arasında öğretmen görüşlerini inceleyen araştırmalar arasında öğretmen görüşlerinin olumlu olduğu görülürken (Van Reusen, Shosho ve Barker, 2000) bir kısım araştırmada öğretmen görüşlerinin olumsuz olduğu görülmüştür (Avradimis ve Norwich, 2002; Şahbaz ve Peker, 2008). Bu bağlamda, öğretmen görüşlerini inceleyen araştırmalara bakıldığında farklı branşlardan öğretmen görüşlerine yer verildiği görülmektedir. Bu branşlar arasında okul öncesi eğitim öğretmenliğin, sınıf öğretmenliği, hatta beden eğitim öğretmenliği yer almaktadır. Yine farklı branşlar arasında yer alan rehber öğretmenlerin ve özel eğitim öğretmenlerinin de görüşlerine başvurulduğu görülmektedir. Kaynaştırma uygulamalarına yönelik görüşleri inceleyen araştırmalara da okul müdürlerinin, rehberlik araştırma merkezi personelinin ve farklı birim yöneticilerinin de görüşleri yer alırken yabancı dil öğretmenlerinin kaynaştırma uygulamasına yönelik görüş ve önerilerine ilişkin araştırma sayısı oldukça sınırlıdır (Zeybek, 2015).

Kaynaştırma öğrencileri ve yabancı dil eğitimi konulu çalışmalardan biri Çulha (2010) tarafından yapılan çalışmadır. Zihinsel yetersizliği olan ilkokul 4. sınıf kaynaştırma öğrencilerinin yer aldığı bu araştırmada, kaynaştırma öğrencilerine İngilizce derslerinde bireysel destek için kullanılan eşzamanlı ipucularının etkililiği

18

ile derslerde kullanılan araçlar arası izleme ve genelleme etkisi incelenmiştir.

Araştırmada, İngilizce derslerinde eşzamanlı ipucuyla yapılan bireysel destek eğitiminin, çalışmaya katılan kaynaştırma öğrencileri üzerinde etkili olduğunu belirtilmiştir. Araştırmaya katılan kaynaştırma öğrencileri öğrendikleri İngilizce kelimeleri farklı egzersizlerde kullanarak genelleyebildiklerini gösterebilmişlerdir.

Bu araştırmada ayrıca, eş zamanlı ipucu tekniği ile yapılan bireysel destek eğitiminin farklı eğitim setleri arasındaki genellemede ve öğretim sonrası kalıcılıkta etkili olduğunu da görülmüştür.

Yabancı dil öğretimini ve kaynaştırma eğitimini konu alan başka bir çalışmada, Koçbeker (2003) OSB tanılı çocuklarla çalışmıştır. Bir örnek olay incelemesi olan araştırmada anadili Türkçe olmayan OSB tanılı çocuğa verilen yabancı dil olarak Türkçeyi öğrenme süreci ele alınmıştır. Altı ay süre ile çocuğa bireysel özelliklerine uygun olarak geliştirilen yabancı dil olarak Türkçe Eğitimi programı uygulanmıştır. Uygulama sonunda programın çocuk üzerindeki etkileri değerlendirilmiş ve araştırmanın sonunda, çocuğun kendi ana dili ile beraber yabancı bir dil olan Türkçeyi de öğrenebildiği ortaya çıkmıştır. Bu çalışma dikkat çeken noktalardan birisi yabancı bir dil öğrenmenin OSB’li bireyler için kolay olmadığı, bu bireylerin yabancı bir dil öğrenmeye başlamadan önce erken yaşlarda ana dilinde konuşma terapisi almasının gerekliliğidir. OSB’li bireyin kendi anadilini konuşmayı bilmesi ve zihinsel bir engelinin bulunmaması Türkçeyi öğrenmesinde etkili olmuştur. Araştırmadan çıkarılabilecek en önemli sonuç olarak OSB’li çocuklar için yabancı dil öğrenmek kolay olmamasına rağmen uygun öğrenme ortamında ve çocuğun bireysel özelliklerine uygun yaklaşımlarla bu çocukların yabancı dil öğrenebileceğidir.

Kaynaştırma uygulamaları ile ilgili öğretmen görüşlerini içeren bazı araştırmalara aşağıda yer verilmiştir.

Uysal (1995), yaptığı çalışmada yarı yapılandırılmış görüşme sorularından faydalanmıştır. Araştırmasında zihinsel engelli çocuklara uygulanan kaynaştırma eğitimi sırasında öğretmen ve yöneticilerinin karşılaştıkları sorunlara ilişkin görüşleri incelenmiştir. Araştırmada ençok dikkat çeken sonuç kaynaştırma uygulamasının öğretmen ve yöneticiler tarafından tam anlamıyla anlaşılmadığı ve bu nedenle doğru uygulanmadığıdır. Araştırmaya katılan öğretmen ve yöneticiler kaynaştırma

19

uygulaması ile ilgili yeterli danışmanlık hizmeti almadıklarını ve hazırlanan bireyselleştirilmiş eğitim programlarının dikkatli uygulanmadığını belirtmişlerdir.

Ayrıca öğretmenlerin kaynaştırma konusunda yeterli eğitim almadıkları, rehberlik konusunda eksiklikleri olduğu ve yasal alt yapının yeterli olmaması nedeni ile denetim eksikliği olduğu görülmüştür.

Öğretmen görüşlerinin incelendiği başka bir çalışmada Varlıer (2004), okul öncesi öğretmenlerinin kendi okullarındaki özel gereksinimli öğrencilerin eğitiminde kaynaştırma uygulamalarına ilişkin görüşleri ile ilgili bir araştırma yapmıştır.

Araştırmaya Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı ilköğretim okulları ve anaokullarında görev yapan daha önce kaynaştırma öğrencisi ile çalışmış ve/veya çalışan 30 okul öncesi öğretmeni katılmıştır. Araştırma sonucunda, öğretmenler kaynaştırma uygulaması konusunda kendilerini yeterli bulmadıklarını ayrıca çalıştıkları okullardaki fiziki ve teknik olumsuzlukları dile getirmişlerdir. Araştırmada elde edilen en önemli sonuç çalışmaya katılan öğretmenlerin tamamının okul öncesi eğitimde mutlaka kaynaştırmanın gerektiği ve özel öğretime ihtiyaç duyan bireylerin okul öncesi eğitiminden faydalanmasının gerekli olduğu görüşüdür.

İl milli eğitim yöneticilerinin yer aldığı çalışmasında Yıkmış (2006) Batı Karadeniz Bölgesi’ndeki okullarda yapılan kaynaştırma uygulamasına yönelik görüşlerini belirlemek istemiştir. 10 milli eğitim yöneticisiyle yapılan çalışmada yarı yapılandırılmış görüşme tekniği kullanılmıştır. Araştırma sonucunda yöneticilerin kaynaştırma uygulamasının yasal alt yapısını yeterli buldukları görülmüştür.

Çalışamaya katılana yöneticilerin çoğu kaynaştırma eğitimlerine tüm engelli bireylerin katılması gerektiğini belirtirken, bazıları da sadece ortopedik engelli bireylerin katılmasının daha uygun olacağını belirtmiştir. Araştırmada dikkat çeken bir sonuç ise yöneticilerin kaynaştırma eğitiminin doğasına aykırı bir şekilde Millî Eğitim Bakanlığı’ndan engelli bireyler için ayrı okullar açmasını beklemeleri olmuştur. Ayrıca araştırmada yöneticilerin kaynaştırma eğitiminin faydalarına inandıkları ve okullarda çalışan yönetici ve öğretmenlerinde kaynaştırma eğitiminin faydalarına inanmaları gerektiğini düşündükleri görülmüştür. Son olarak, yöneticilerin büyük bölümü kaynaştırma eğitiminde derse girecek öğretmenlerin önceden bilgilendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.

20

Normal gelişim gösteren 18 ortaokul öğrencisinin kaynaştırma uygulamaları ile ilgili düşüncelerini öğrenmek için çalışma yapan Turhan (2007), bu çalışmasında kaynaştırma öğrencileri ile yaşanan sorunlara çözüm önerilerini incelemek istemiştir.

Araştırma sonucunda çalışmaya katılan öğrencilerin büyük bölümünün sınıflarında kaynaştırma öğrencisi bulunmasına karşı oldukları görülmüştür. Normal gelişim gösteren öğrenciler bu görüşlerine gerekçe olarak kaynaştırma öğrencilerinin ders akışını bozarak onların konsantrasyonlarını bozduklarını ve bu yüzden sınıfın başarı ortalamasının düşmesini ortaya koymuşlardır. Normal gelişim gösteren öğrenciler kaynaştırma öğrencilerinin zihinsel yetersizliklerinden ötürü olumsuz davranış göstermelerinin ve bu davranışların hem öğretmenlerinin hem de kendilerinin dikkatini dağıttığı için aynı sınıfta bulunmak istemediklerini belirtmişlerdir.

Öğrencilerin büyük bölümü kaynaştırma öğrencilerinin ayrı bir sınıfta ya da kaynaştırma öğrencilerine özel bir okulda öğrenim görmeleri gerektiğini ifade etmişlerdir. Öneriler bölümünde en çok dikkat çeken öneri normal gelişim gösteren öğrencilerin kaynaştırma uygulamaları ve kaynaştırma öğrencilerinin özellikleri ile ilgili bilgilendirilmeleri ve bu bilgilendirme sonucunda bakış açılarının olumlu yönde değişebileceği olmuştur.

Batı Karadeniz Bölgesi’nde yapılan bir başka çalışmada Akkoyun (2007), Rehberlik ve Araştırma Merkezi Müdürlüklerinde çalışan 13 yönetici ve 22 rehber öğretmenin kaynaştırma uygulamalarına ilişkin görüşlerini incelemiştir. Bu araştırmadan elde edilen sonuçlara göre, RAM’larda çalışan yönetici ve rehber öğretmenlerin kaynaştırma uygulamaları hakkında yeterli bilgiye sahip oldukları görülmüştür. Ancak RAM personelinin uygulama sırasında bazı sorunlarla karşılaştıkları ortaya çıkmıştır. Bu sorunlar arasında ön plana çıkanlar RAM personelinin okullarda kaynaştırma öğrencileri ile çalışacak öğretmenlere tanılama, yönlendirme, yerleştirme, izleme ve özel eğitim alanında danışmanlık yapmalarına rağmen, öğretmenlerin sınıf içi ve destek odası alanlarında sorun yaşamalarıdır.

RAM personeli öğretmenlerin BEP hazırlamada ve hazırladıkları BEP’leri uygulamada bilgi eksikliğine dayalı sorun yaşadıklarını belirtmişlerdir. Yine araştırmanın sonuçlarına göre, başarılı bir kaynaştırma uygulaması için okullarda görev yapan öğretmenlerin eğitim almaları gerektiği, okullardaki özel eğitim öğretmenlerinin sayısının artması gerektiği, donanımlı destek eğitim odalarının

21

açılması gerektiği ve destek eğitim öğretmenlerinin ek ders ücretinin artması gerektiği ifade edilmiştir.

Öğretmenlerinin kaynaştırma uygulamaları sırasında karşılaştıkları sorunlarla ilgili olarak Bilen’in (2007), yaptığı çalışmaya 120 sınıf öğretmeni katılmıştır.

Çalışmaya katılan 54 erkek ve 66 kadın öğretmene sınıflarındaki kaynaştırma öğrencisi sayısı, karşılaştıkları problemler ve bu problemler karşısındaki tutumlarını içeren yarı yapılandırılmış sorular sorulmuştur. Elde edilen sonuçlarda öğretmenlerin çalıştıkları okullardaki sınıf mevcutlarının, kaynaştırmaya uygun olmadığını ön plana çıkmıştır. Öğretmenlerin okul idaresinden ya da rehberlik servisinden yeterli destek almadığı, okulun fiziki yapısının kaynaştırma için uygun olmadığı sonuçlar arasındadır.

Velilere yönelik yapılan bir araştırmada Yigen (2008), ilkokul sınıflarında eğitim gören kaynaştırma öğrencilerinin anne-babaları ile kaynaştırma uygulamaları ile ilgili düşüncelerini öğrenmek amacıyla 28 anne ve babaya yarı yapılandırılmış anket soruları sormuştur. Çalışmada anne ve babalara kaynaştırma uygulamaları ile ilgili görüş ve beklentileri incelenmiştir. Araştırma sonucunda kaynaştırma öğrencilerinin anne ve babalarının mevcut kaynaştırma uygulamalarından çocuklarına yaşıtları ile aynı ortamda eğitim görme fırsatı tanıdığı için memnun oldukları ortaya çıkmıştır. Beklentilerine yönelik olarak ortaya çıkan sonuçlarda sınıf mevcutlarının azaltılması ve çocukların gerçek hayata daha iyi hazırlanabilmesi daha iyi bir eğitim programı geliştirilmesi olmuştur.

Beden eğitimi öğretmenlerinin kaynaştırma uygulamaları ile ilgili görüşlerini araştırmak için Ertunç (2008), ortaokulda görev yapan beden eğitimi öğretmenleriyle yarı yapılandırılmış görüşme soruları kullanarak anket uygulamıştır. Bu araştırmanın en çarpıcı sonucu olarak çalışmaya katılan beden eğitimi öğretmenlerinin okullarında ve sınıflarında bulunan kaynaştırmalarına karşı olumlu bakış açıları olmasına rağmen kaynaştırma konusunda yetersiz bilgiye sahip olmaları ortaya çıkmıştır.

Uzun (2009), İstanbul’da görev yapan 17 ilköğretim okul müdürü ile okullarındaki kaynaştırma uygulamaları ile ilgili tutumlarını incelemek üzerine bir araştırma yapmıştır. Araştırmaya katılan okulu müdürlerinin tamamı kaynaştırma uygulamalarının faydalı olduğunu belirtmişlerdir. Okul müdürlerinin kaynaştırma uygulamaları ile yaşadıkları en büyük problemleri velilerle yaşadıkları ortaya

22

çıkmıştır. Hem kaynaştırma öğrencilerinin hem de normal gelişim gösteren öğrenci velilerinin sınıf mevcutlarından, okuldaki fiziksel eksikliklerden ve öğretmenlerden memnun olmamaları okul müdürlerinin problem olarak belirttiği durumlar arasındadır. Okul müdürleri kaynaştırma uygulamalarında başarının artması için okulda çalışan yönetici ve öğretmenlerin kaynaştırma uygulamaları ile ilgili düzenli eğim alması gerektiğini önermişlerdir. Ayrıca sınıf mevcutlarının azaltılması, destek eğitim odalarının açılması, rehber öğretmenlerin daha aktif çalışması, okullara özel eğitim öğretmenlerinin atanarak destek hizmetlerinin sağlanması ve daha fazla maddi kaynak sağlanarak fiziksel ortamın daha uygun hale getirilmesi gerektiğini belirtmişlerdir. Araştırmada ortaya çıkan önemli sonuçlardan birisi de okul müdürlerinin kaynaştırma eğitiminde en önemli görevin okulda çalışan rehber öğretmenlere düştüğü düşüncesi olarak görülmesidir.

Özengi (2009), yaptığı araştırmada ilköğretim okullarında çalışan ve çalıştıkları okullarda kaynaştırma uygulaması olan rehber öğretmenlerle çalışmıştır.

Çalışmada rehber öğretmenlerin çalıştıkları okullardaki kaynaştırma uygulamaları ile ilgili görüş ve önerilerini belirlemek için yarı yapılandırılmış görüşme soruları ile anket çalışması yapmıştır. Araştırmanın sonucunda rehber öğretmenlerin karşılaştıkları en önemli sorunların başında zaten oldukça fazla işyükü olan rehber öğretmenlerin, kaynaştırma uygulamaları ile ilgili olarak son yıllarda yasal düzenlemelerle yapılan değişikliklerle görev ve sorumluluklarının artması gelmektedir. Rehber öğretmenler, yasal değişiklik sonucu ortaya çıkan iş yükü sonucu ortaya çıkan problemlerle karşı yetersiz hissettiklerini belirtmişlerdir.

Karşılaştıkları diğer önemli problem ise çeşitli nedenlerden ötürü RAM raporu almayan ya da olmayan ancak yetersizlik gösteren öğrencilerle ilgili büyük sorunlar yaşadıkları ve bu çocuklarla sistemli çalışma yapamadıkları olarak ortaya çıkmıştır.

Güney Kıbrısta yaptıkları araştırmada Symeonidou ve Phtiaka (2009) 521 sınıf öğretmeni ile kaynaştırma uygulamaları ile ilgili bir anket çalışması yapmıştır.

Araştırmada sınıf öğretmenlerin kaynaştırma uygulamalarıyla ilgili görüşleri incelenmiştir. Araştırmaya katılan öğretmenlerin oldukça önemli bir bölümünün kaynaştırma uygulamaları ile ilgili yetersiz bilgiye sahip olduğu ve buna neden olarak ta özellikle üniversite eğitimleri sırasında kaynaştırma konusunda hiçbir ders almadıkları olmuştur.

23

103 ortaokul öğretmeninin kaynaştırma uygulamalarına yönelik görüşlerini incelemek üzerine Chhabra, Srivastava ve Srivastava’nın (2010) yaptıkları araştırmada öğretmenlerin önemli bir bölümünün kaynaştırma eğitimini desteklemediği ortaya çıkmıştır. Öğretmenlerin çoğu maddi yetersizlikler, malzeme eksikliği, destek hizmeti eksikliği ve uzman desteği eksikliği nedenlerinden sınıflarında kaynaştırma öğrencisi istememektedir. Araştırmaya katılan öğretmenler öneri olarak kaynaştırma uygulamalarına yönelik eğitim çalışmalarının çoğalması ve öğretmenlerin bu eğitimlere erişimlerin kolaylaştırılması olmuştur.

1360 gibi oldukça büyük bir katılımla ilkokul öğretmenlerinin kaynaştırma uygulamalarına yönelik yaptıkları araştırmada Cagran ve Schmidt (2011), öğretmenlerin kaynaştırmaya ile ilgili görüşlerinin eğitimi alan öğrencilerin yetersizlik türü ve derecesine göre değişkenlik gösterdiği sonucuna ulaşmışlardır.

Buna örnek olarak öğretmenlerin çoğunun, kaynaştırma sınıflarında zihinsel yetersizliği olan öğrenciler yerine fiziksel yetersizliği olan öğrencileri tercih ettikleri gösterilmiştir. Araştırmada öne çıkan diğer bir önemli sonuç ise kaynaştırma konusunda daha önce eğitim almış öğretmenlerin almamış öğretmenlere kıyasla kaynaştırma uygulamasına daha olumlu bakmaları olmuştur.

Chiner ve Cardona (2013) 68 anaokulu, 133 ilkokul ve 135 ortaokul öğretmeninin katılımı ile kaynaştırma uygulamalarını, öğretmenlerin mesleki deneyimleri, kişisel becerileri, okullarındaki kaynaklar ve destek hizmetleri çerçevesinde incelemişlerdir. Araştırmada anaokulu ve ilkokul öğretmenlerinin ortaokul öğretmenlerine göre kaynaştırma uygulamalarına daha pozitif bir bakış açısıyla yaklaştıkları sunucu elde edilmiştir. Aynı bakış açısı yeterli kaynağa sahip olan ve destek hizmeti alabilen öğretmenlerin alamayanlara göre olan tutumunda da görülmektedir. Ayrıca öğrencilerin yetersizlik düzeylerinin de öğretmelerin kaynaştırma uygulamalarına bakış açısını etkilediği belirtilmiştir. Hafif düzeyde yetersizliği olan öğrencilerle çalışan öğretmenlerin diğerlerine göre kaynaştırma uygulamalarına olan yaklaşımı daha olumlu olarak görülmüştür. Öneriler kısmında diğer pek çok benzeri çalışmada olduğu gibi maddi desteğin arttırılması, hizmet içi eğitimin yaygınlaştırılması ve lisans seviyesinde kaynaştırma uygulamaları hakkında eğitim verilmesi gerekliliği ön plana çıkmaktadır.

24

Kaynaştırma uygulamaları konulu yapılan bir eylem araştırmasında Makoelle (2014), gönüllü 15 öğretmen ile çalışmıştır. Eylem araştırmasında gönüllü öğretmenlerin kaynaştırma uygulamaları hakkında görüş ve tutumları belirlenmeye çalışılmıştır. Ayrıca öğretmenlerin varsa olumsuz görüş ve tutumlarını iyileştirme yolları araştırılmıştır. Araştırmada öğretmenlerin kaynaştırma uygulamalarına olan bakış açısının olumsuz olduğu görülmüştür. Dahası bu konuda bakış açılarını değiştirmeye ve kendilerini geliştirmeye istekli olmadıkları ortaya çıkmıştır.

Makoelle, öneriler kısmında öğretmenlerin kaynaştırma uygulamaları hakkındaki olumsuz bakış açısının değişmesi için formasyon eğitiminde köklü değişiklikler yapılması gerektiği ve lisans seviyesinde yapılacak bu eğitimlerin, öğretmenler göreve başladıktan sonra da hizmet içi eğitimlerle devam etmesi gerektiğini belirtmiştir.

Anaokulu ve okulöncesi öğretmenlerinin kaynaştırma uygulamaları hakkındaki görüşlerini incelemek için Bozarslan ve Batu (2014), 20 öğretmen ile bir araştırma yapmışlardır. Araştırma sonucunda anaokulu ve okulöncesi öğretmenlerinin büyük bölümünün özel gereksinimli çocuklar için tasarlana kaynaştırma uygulamalarına yönelik yeterli bilgi ve donanıma sahip olmadıkları görülmüştür. Bu öğretmenler arasında kaynaştırma uygulamalarına sıcak bakmayan öğretmenlerin buna neden olarak bu bilgi eksikliğini öne sürdükleri görülmüştür.

Öğretmenler öneriler kısmında kaynaştırma uygulamalarına katılan özel gereksinimli çocukların velilerinin kendi çocukları ile daha fazla vakit geçirmeleri ve onlarla daha fazla ilgilenmeleri gerektiğini belirtmişlerdir. Ayrıca tüm öğretmenlere kaynaştırma uygulamaları hakkında düzenli hizmet içi eğitim yapılması gerektiği olmuştur.

Zhalelkanova (2019) 200 Türk ve 200 Kazak öğretmen adayının katılımı ile kaynaştırma eğitiminde yabancı dil öğretmenlerinin görüşlerini inceleyen bir araştırma yapmıştır. Araştırmaya katılan Kazak öğretmen adaylarının kaynaştırma uygulamalarına ve bu sınıflarda ders vermeye Türk öğrencilerden daha olumlu baktıkları görülmüştür. Buna neden olarak yabancı dil öğretmenlerinin lisan eğitimi aşamasında ülkeler arasında kaynaştırma uygulamaları hakkında yapılan eğitim ön plana çıkmaktadır. Ancak iki ülke grubundaki öğretmenlerin büyük bölümünün ortak görüşü olarak zaten yabancı dil derslerinin özellikle küçük yaş gruplarında oyuna ve bol aktiviteye dayanması nedeni ile bir de özel eğitime ihtiyaç duyacak çocuklarında

25

sınıflarda bulunmasının bu oyun ve aktiviteleri daha çeşitli hale getirme zorunluluğu olmuştur.

26 BÖLÜM 3 YÖNTEM 3.1. Araştırma Modeli

Bu araştırmada, özel ve resmî ilkokul ve ortaokullarda çalışan İngilizce öğretmenlerinin farklı gelişim gösteren çocukların yabancı dil eğitimi üzerine görüşleri değerlendirilmiştir. Araştırma betimsel bir araştırmadır. Araştırma verilerinin toplanmasında yarı-yapılandırılmış görüşme tekniği kullanılmıştır.

Betimsel araştırma; davranışları, görüşleri, demografik özellikleri ve koşulları değerlendirmek amacıyla kullanılmakta ve var olan durumu olduğu gibi betimlemeye dayanmaktadır. Başka bir deyişle, betimsel araştırma “şu anda ne oluyor?’’ sorusuna cevap aramaktadır (Gay, 1996). Araştırmada toplanan verilerin, araştırma problemine ilişkin olarak neleri söylediği ya da hangi sonuçları ortaya koyduğu ön plana çıkmaktadır (Yıldırım ve Şimşek, 2006).

Bu araştırmanın veri toplama sürecinde kullanılacak görüşme, sözlü iletişim yoluyla veri toplama tekniğidir. Karasar (2008) görüşmenin kullanımını açıklarken bireylerin çeşitli konulardaki bilgi, düşünce, tutum ve davranışları ile bunların olası nedenlerinin öğrenilmesinde en kestirme yol tanımını yapmıştır. DeMarris (2004) ise görüşmeyi; görüşmeci ve katılımcının birlikte yer aldığı, araştırma yapılan alana yönelik hazırlanan sorulara odaklanarak birlikte konuşma süreci olarak tanımlamaktadır. Görüşme kendi içinde de farklı sınıflara ayrılabilmektedir (Borg ve Gall, 1963; Kahn ve Cannel, 1957; Kerlinger, 1966; Özgüven, 1980). Bu sınıflamalar; görüşmenin amacına, görüşmeye katılanların sayısına, görüşülmek istenen kişiye ve görüşmedeki kuralların katılığına bağlı olarak yapılmaktadır. En çok kullanılan görüşme çeşidi ise, bir kişinin diğer kişiden bilgi edindiği karşılıklı görüşmedir (Merriam, 2013).

Görüşmeler, uygulanan kuralların katılığına göre; yapılandırılmış, yarı yapılandırılmış ve yapılandırılmamış olmak üzere üçe ayrılmaktadır. Yapılandırılmış görüşme; önceden yapılan ve ne tür soruların ne şekilde sorulup, hangi verilerin toplanacağını en ayrıntılı biçimde saptayan ve görüşme planının aynen uygulandığı görüşme türüdür. Yapılandırılmamış görüşme ise; görüşmeciye büyük hareket ve yargı serbestisi veren, esnek, kişisel görüş ve yargıların kökenine inmeyi sağlayan bir

27

görüşme şeklidir. Ancak, bu iki uç arasında bir ortamda yapılan görüşmelere, yarı yapılandırılmış görüşmeler denmektedir (Karasar, 2008). Yarı yapılandırılmış görüşme, eğitim araştırmacılarınca en çok tercih edilen görüşme tekniğidir. Konu alanında araştırmacının aydınlatmak istediği alana dayanan açık uçlu soruları içerir

görüşme şeklidir. Ancak, bu iki uç arasında bir ortamda yapılan görüşmelere, yarı yapılandırılmış görüşmeler denmektedir (Karasar, 2008). Yarı yapılandırılmış görüşme, eğitim araştırmacılarınca en çok tercih edilen görüşme tekniğidir. Konu alanında araştırmacının aydınlatmak istediği alana dayanan açık uçlu soruları içerir