• Sonuç bulunamadı

Erken dönem sosyal etkileşim ve iletişim becerilerinden biri olarak kabul edilen taklit, araştırmacılar tarafından bir modelin jestlerini, hareketlerini veya sözlerini kopyalamak olarak tanımlanmaktadır (Warreyn & Roeyers, 2014). Alanyazında taklide yönelik ilgi son 20 yılda artarak devam etmektedir. Buna rağmen farklı disiplin alanlarında çalışan araştırmacılar tarafından elde edilen geniş bilginin yanında birbiri ile çelişen bulguların yer aldığı da görülmektedir. Alanyazında gerçekleştirilen araştırmalar incelendiğinde farklı seviyelerdeki kopyalama davranışlarını ayırt etmek için farklı ifadelerin kullanıldığı görülmektedir. Sevlever ve Gillis (2010) taklit performansına yönelik alanyazında çelişkili bulguların yer almasının nedeninin faklı seviyelerdeki kopyalama davranışlarını tanımlamak için kullanılan kavram farklılıklarından kaynaklandığını savunmakta ve tanımlardaki çeşitliliğin farklı araştırma yöntemleri uygulamaları ve bulgularıyla sonuçlanmasının sürpriz olmadığını açıklamaktadır. Bu durumun sonucunda ise taklit çalışmalarından elde edilen bulguların taklide ilişkin bilgi birikimini genişletmek yerine taklit alanyazına yönelik bütüncül sonuçlar elde edilmesini engellediğini savunmaktadır.

Kopyalama davranışları çevresel ipuçlarını kullanılarak diğerleri ile bağlantı kurmamızı ve diğerlerinden farklılaşan seviyelerde öğrenme deneyimi gerçekleştirmemizi sağlamaktadır.

Alanyazında farklı seviyelerdeki kopyalama davranışlarını ayırmak için farklı sınıflandırmalar bulunmaktadır (Byrne & Russon, 1998; Sevlever & Gillis, 2010; Vivanti

& Hamilton, 2014; Want & Harris, 2002). Genellikle kopyalama davranışları; sosyal genişletme (social enhancement), uyaran genişletme (stimulus enhancement), amacın taklit

edilmesi (emulation), otomatik taklit (mimicry/automatic imitation) ve taklit (doğru taklit/true imitation) olarak sınıflandırılmaktadır.

Sosyal genişletme (social enhancement) gözlemcinin, modelin sergilediği davranışa farklı bir davranış ile katılım göstermesi olarak tanımlanmaktadır. Modelin sergilediği davranışı gözlemlemeksizin, gözlemcinin davranışı sergileme olasılığı bulunmamaktadır. Örneğin gözlemci modelin bir fincan kahve aldığını görür ve bu gözlem kendi çayına biraz süt koyma ile sonuçlanır. Bu durumda hareketin kendisi kopyalanmamaktadır. Model ve gözlemcinin amaçları farklıdır. Fakat gözlemcinin sergilediği süt koyma davranışı modelin sergilediği davranış sonucunda oluşmuştur (Vivanti & Hamilton, 2014).

Uyaran genişletme (stimulus enhancement) hareketin sergilenmesinin bir uyaranın gözlenmesine dayalı olduğu aksi takdirde fark edilmeyebildiği durumlara karşılık gelmektedir (Byrne & Russon, 1998; Sevlever & Gillis 2010; Vivanti & Hamilton, 2014).

Uyaran genişletmede gözlemcinin dikkati belli bir uyarana ya da belli bir yere diğer bir kişi tarafından çekilmektedir. Bu ise uyarana ya da yere özgü bir hareket ile sonuçlanmaktadır.

Örneğin gözlemci elinde top ile oyun parkından ayrılan çocuğu görür ve kaydıraktan kaymak amacıyla parka girmeye karar verir. Model parktan çıkarken gözlemci parka girer.

Bu durumda hareketin kendisi ve amacı kopyalanmamıştır.

Amacın taklit edilmesinde, davranışın formundan ziyade sergilenen hareketlerin sonucu ya da amacı kopyalanmaktadır (Byrne & Russon, 1998; Vivanti vd., 2014). Amacın taklit edilmesi sırasında gözlemci modelin davranışlarını izleyerek amaca ulaşmaktadır. Fakat amaca ulaşmak için kendi yönetici işlemlerini kullanmaktadır (Vivanti, vd., 2014). Örneğin çocuk hareketli bir oyuncağı çalıştırmak için yetişkinin parmakları ile düğmeye bastığını gözlemler. Çocuğun oyuncağa erişimi sağlandığında ise çocuk yetişkinin oyuncağı çalıştırma davranışındaki amacını kopyalarken farklı bir strateji kullanarak butona ayağı ile basmayı tercih edebilir. Bu seviyedeki kopyalama da sergilenen hareketin amacına yönelik büyük bir bağlılık bulunurken aynı amacı başarmak için farklı bir motor yol denenmektedir.

Otomatik taklit (davranışın formunun kopyalanması), otomatik ve istemsiz olarak diğerlerinin ifadelerine ve hareketlerine yönelik eşleşen benzer tepkiler vermek olarak tanımlanmaktadır (Vivanti & Hamilton, 2014; Sevlever & Gillis, 2010). Mutlu ya da üzgün birini gördüğümüzde benzer bir ifade takınmamız, birisini hareket ederken gördüğümüzde vücudumuzun benzer tepkiler vermesi otomatik taklide örnek olarak verilebilir. Otomatik

taklitte sergilenen davranışın amacına bakılmaksızın modelin sergilediği motor tepkiler sergilenmektedir (Sevlever & Gillis, 2010). Davranışların formunun kopyalanmasında, davranışın amacının kopyalanmasının aksine hareketi sergileyen kişinin motor tepkileri kusursuz olarak ortaya konulurken davranışın amacının farkına varılmamaktadır. Otomatik taklitte davranışların hızlı bir şekilde farkındalık olmaksızın ortaya çıktığı belirtilmektedir (Moody & McIntosh, 2006; Rogers & Williams, 2006). Yüz ifadelerinin ve seslendirmelerin amaçları olmaksızın taklit edilmesi otomatik taklit sonucunda ortaya çıkarken alanyazında bu durum bukalemun etkisi olarak da ifade edilmektedir (Chartrand

& Bargh, 1999). Bu ise otomatik taklidi, taklitten ayırmaktadır çünkü gözlemci model ile girdiği etkileşimden minimal düzeyde öğrenme gerçekleştirmektedir (Colombi vd., 2011).

Son olarak taklit (doğru taklit) gözlemlenen modelin davranışının hem formunun hem de amacının tekrar üretilmesi süreci olarak tanımlanmaktadır (Sevlever & Gillis, 2010;

Vivanti & Hamilton, 2014). Davranışın formunun ve amacının taklit edilmesi modelin izlendiğinin göstergesi olup, yeni davranışın bir amaç olmaksızın sergilenmesinin oldukça düşük olduğu durumlara karşılık gelmektedir (Byrne & Russon, 1998; Whiten & Ham, 1992). Örneğin gözlemci çubuk ile nasıl yemek yenileceğini modelin sergilediği motor hareketleri tekrarlayarak öğrenmektedir. Bu tür öğrenmelerde gözlemci, modelin sergilediği hem motor hareketlere hem de hareketlerin amacına yüksek düzeyde bağlılık göstermektedir (Vivanti & Hamilton, 2014). Vivanti, Trembath ve Dissanayake (2014) farklı türdeki kopyalama davranışlarını ayırmanın önemine vurgu yaparken, gözlemlenen bireylerin davranışlarını farklı yollar ile kopyalamanın farklı işlevlere karşılık geldiğini ve farklı seviyelerdeki kopyalama davranışlarının altında yatan süreçlerinde farklılaştığını belirtmektedir. Örneğin taklidin (davranışın amacının ve formunun kopyalanması), diğer insanlara katılmaya yönelik motivasyonu yansıttığını ve modelin gözlemci ile bağlantı kurmayı arzuladığında ortaya çıktığını belirtilmektedir (Ingersoll, 2008a; Rogers vd., 2010). Otomatik taklitte sergilenen davranışın formunun amacı olmaksızın sergilenmesi ya da amacın motor tepkilere bağlı kalınmaksızın sergilenmesinin ise hareketlerinin sonuçlarına ve işlevlerine yönelik ilgiyi yansıtabileceği düşünülmektedir (Colombi, 2011;

Rogers vd., 2010). Alanyazında gerçekleştirilen araştırmalar incelendiğinde taklit tanımlarının yanı sıra TGG’li ve yetersizlikten etkilenmiş bireylerin taklit performansını ele alan araştırmaların genellikle taklit sınıflandırmalarından yararlandığı görülmektedir (Gonsiorowski vd., 2016;Heimann vd., 2016).