• Sonuç bulunamadı

2. ERMENİ MESELESİNİN ORTAYA ÇIKIŞI

2.3. Ermeni Örgüt ve Komiteleri

2.3.2. Taşnaktsutyun Komitesi (Ermeni Devrimci Federasyonu)

Hınçaklar içerisinde liderlik kavgaları devam ederken bu durumdan memnun olmayan Kristapor Mikarlian, Stepan Zorian ve Simon Zavarian adlı cemiyet üyeleri 1890’ da Troşag (Bayrak) isimli bir gazete çıkarmışlar; daha sonra Hınçaklardan ayrılan bu cemiyet Kafkasya’da Taşnaktsutyun adı altında yeni bir birlik oluşturmuştur. Rus yanlısı olan Taşnakların öncelikli amacı Tiflis’de kurulmuş olan Genç Ermenistan Oluşumunu, merkezi Van’da bulunan Ermenistan Cemiyeti, Armenaganlar ve Hınçaklarla birleştirmek ve Türkiye’ye geçen çetelere yardım etmekti.145

1892 yazında toplanan genel kongrede alınan karara göre, partinin resmi organı olarak Troşag gazetesinin yayınına başlandı. Taşnakların programı, ihtilalci guruplar vasıtasıyla partinin isyan yolu ile amacına ulaşmaktı ki bu da Rus Nihilistlerinin yolundan gidileceğini belli ediliyordu.

144 Sadi Koçaş, a.g.e., s.153.

145 Sadi Koçaş, a.g.e., s.154.

46

Hedeflerini isyanlar çıkartmak suretiyle Türkiye Ermenistan’ı için siyasi ve iktisadi bağımsızlık elde etmek şeklinde ifade ediyorlardı. Osmanlı devleti içinde nüfuslarının yoğun olduğu bölgelerde isyan çıkarmak suretiyle, Bulgaristan ve Lübnan’da olduğu gibi bir idari muhtariyet elde etmek istiyorlardı. 146

Komitenin teşkilata verdiği emir ‘’Türk’ü Kürd’ü her yerde her türlü şart altında vur. Mürtecileri, ahdinden dönenleri, Ermeni hafiyelerini hainleri öldür intikam al ’’ şeklinde idi.

Ermeni yazar Sempad Kaprielyan Ermeni buhranı ve tekrar doğuşu isimli eserinde; İhtilâlcı Ermenilerin kendisinden para istediklerini, karşılığında verdiği cevapta “Ben kendi paramla memleketimin cellâdı olmak istemem” dediğini belirtmiştir. Moskova’da bir Ermeni yetimhanesinin tüm masraflarını karşılayan Jamharyan adlı zengin bir Ermeni de, aynı sebeplerle Taşnaklara karşı geldiği için öldürülmüştü. Yine aynı sebeplerle İzmir’de Balyozyan öldürüldü. Komitenin tehdit mektuplarıyla istediği parayı vermeyen Rus Ermenisi Bahalyan’da Novorosisk’de;

komiteye karşı çıkan, onların hareket tarzını beğenmediğini söylemek cesaretinde bulunan Vartabet Tohmalayan’da şehir dışına kaçırılarak öldürülmüştür.147

Bu şekilde kurulduğu andan beri Taşnak partisi bir terör örgütü olarak ortaya çıkmıştı. Hınçak Partisi’nin Türk-Rus-İran Ermenilerinden oluşacak siyasi bakımdan bağımsız bir Ermenistan istemesine karşılık 1892 Taşnak programında bağımsızlık kelimesi kullanılmamıştır. “Taşnakların politik hedeflerinin, Patrik Nerses’in Berlin Kongresinde sunduğu Islahat programının aynı olduğu, Troşag’ın birinci makalesinde belirtilmiştir.” 1919 yılında 9. Genel Kongrelerinde, Taşnaklar programlarını genişleterek, Türk ve Rus Ermenistanlarını birleştirip müstakil ve bağımsız bir Cumhuriyet kurmak görüşüne gelmişlerdir.148

Varantyan, Taşnaktsutyun Tarihi eserinde; bu oluşumun entellektuel gençlik kitlelerine dayandığını özgürlük, bağımsızlık fikirlerini ve demokrasiyi esas aldığı şeklinde belirtiyordu. Ermeni zenginleri bu oluşumdan daima uzak kalmışlardır.

Ortada yalnız mütefekkir halk kitlesi, demokrat kitle vardı. Gerek Kafkasya gerek

146 Sadi Koçaş, a.g.e., s.154.

147 Sadi Koçaş, a.g.e., s.61-62.

148 Kamuran Gürün, a.g.e., s.194.

47

Osmanlı’dan köylü, sanatkâr, papaz, esnaf, öğretmen, öğrenciler, daha sonra, müstahkemler, üniversiteler, küçük memurlar, doktorlar bu oluşumda görev almışlardı. Zira bu fikirleri yayanlar Alişan, Nalbantyan gibi halktan gelme Ermeni ihtilalinin halk nezdinde fikir önderleriydi. Taşnaktsutyun, Hınçaklarla da anlaşmak istemişti. Ancak Hınçaklar Rus gençliğinin sosyal demokrat programını uyguluyor;

Osmanlı’da aynı esasla Karl Marks’ın prensipleri üzerine Ermeni proletaryası namına çalışıyorlardı. Bu yüzden Taşnaktsutyun, nasyonal-sosyalist bir siyaset güdecekti; Hınçaklar, birleşme için sosyalizm’in esas alınmasını şart koşmuş buna mukabil Taşnaktsutyun ise sosyalizm’in sırf insani bir manada kabulüne razı olmakla beraber, Osmanlı Ermenilerinin buna razı olmadıklarını ve bu tezin kabulünün mümkün olamıyacağını ileri sürmüşlerdi.149

Dış ilişkiler olarak kıyaslandığında Taşnaktsutyun, Hınçaklardan daha başarılı olduğu görülmüştür. Taşnak, Ermeni olmayanları da üyeliğe almış, Kürtler lehine de propaganda girişimlerinde bulunmuştur. Kürt çeteleri, Makedon komiteleri, Bulgar santralistleri ve Jön Türkler ile anlaşmalar yapmışlardır.150

Taşnaktsutyun Cemiyeti, Osmanlı Devleti üzerinde dış baskıyı artırmak amacıyla Osmanlı Bankası saldırısı ve Yıldız suikastı ile başkentte diğer terör olaylarının planlayıcısı olmuştur. Suikastı tertipleyen Taşnak Rus Ermenisi Hristofor Mikaeliyan, kızı Robina, bir başka Rus Ermenisi Konstantin Kabluyan ve İstanbul’da Singer firmasında çalışan Belçika’lı bir terörist bağımsız Ermenistan hayalinin önünde engel olarak gördükleri II. Abdülhamid’i öldürmek amacıyle 21 Temmuz 1904 vuma günü Hamidiye cami yakınına zaman ayatlı patlayıcı yerleştirilmiş araç ancak Padişahın Cami’den geç çıkmasından ötürü bombanın erken patlaması neticesinde suikast tesadüfen başarısız olmuş ancak caminin önünde birçok insan ölmüştü.151

149 Sadi Koçaş, a.g.e., s.132.

150 Ercan Karakoç, Geçmişten Günümüze Ermeni Komiteleri ve Terörü, IQ Yayıncılık, İstanbul 2009, s.79.

151 Mufassal Osmanlı Tarihi, C.VI, Güven Basımevi, İstanbul 1963, s.3394.

48 2.4. Ermeni Cemiyetlerin İsyanları

2.4.1.Erzurum Ayaklanması (20 Haziran 1890)

1890 yılı Haziran ayı başlarında Erzurum’daki Ermeni Kilisesi ve Sansaryan Ermeni okulunda silah imâl edilip depolandığına dahi Erzurum valisi Samih Paşa’ya gelen ihbar üzerine mahkemenin arama izni ile kilise papazının ve okul müdürünün denetiminde binada arama yapılır. Baskın yapılacağını haber alan komitacılar sakladıkları zararlı yayınları, silah ve cephaneleri başka yere taşıdıkları tespit edilmiştir. Bu komite üyeleri Ermeni halkı kışkırtarak, ayaklanma başlatmak istediler. Ermeni çetelerinin Osmanlı askerinin üzerine ateş açması neticesinde çıkan çatışmada bir subay ile iki asker yaralanmış sekiz Ermeni ölmüş ve iki Türk şehit olmuştur.152

Ermeni isyanlarının özellikle Erzurum’da başlatılmasının ana sebebi bölgenin Rus Ermenilerinin geçiş güzergâhında olmasıydı. Dolayısiyle bu kritik bölgede hükümetin etkisini azaltmak ve idarenin kendi otoritelerinde olmasını isteyen Rusya ve Ermeni komitacılar bölgede bulunan ılımlı dini liderleri değiştirterek, yerine şiddet yanlısı ve hükümete karşı olan komite üyeleri getirtmiştir.

Erzurum, hem karayoluyla Kafkasya’dan, hem Trabzon yoluyla Batum, Köstence ve diğer şehirlerden çok rahatlıkla silah sevkiyatının yapıldığı transit bir merkezdi. Bu bölgede çıkarılan Ermeni isyanlarında Rus ve İngiliz konsoloslarının oldukça etkili oldukları bilinmektedir. Ermeni halkını önce silahlandırılıp sonra isyan ettiren Ermeni teröristlerin yaptıkları katliamlar sonucunda yakalanacaklarını anladıklarında ilk sığındıkları yer bu konsolosluklar olmuştur. Buralarda saklanan teröristler daha sonra yeniden silahlanarak Osmanlı Devletinin başka bölgelerinde isyan çıkarmaya çalışmışlardı.153 Dikkati çeken başka bir husus, bu isyanlar, aynı zamanda Ermenilerin silah imal edecek kadar profesyonelleştiğinin göstergesiydi.

Aralık 1898 yılında Serasker Rıza Paşa, Ermeni çetelerden Malazgirt’te yakalanan silahlar üzerindeki Ermenice harflerden ve alametlerden, bu silahların komite

152 Ömer Karayumak, Ermeni İsyanları Ermeni Katliamları, Vadi Yayınları, Ankara 2007, s.150.

153 Ömer Karayumak, a.g.e., s.151.

49

tarafından imal edildiğinin anlaşıldığı belirtmiştir154. Erzurum isyanı ile bölgede birçok cinayet işlemiş halka zulümler yapmış yüzlerce Müslüman katledilmiştir.

2.4.2. Kumkapı olayları (15 Temmuz 1890)

Erzurum isyanından istediği sonucu alamayan Ermeni terör örgütleri bir ay sonra İstanbul’da yeni bir isyana giriştiler. Kumkapı Kilisesinde, Kumkapı Ermeni Patriği Aşıkyan bir kalabalığa hitap ederken Hınçak Komitesi üyelerinden Harutyun Cangülyan, padişahı ve Osmanlı Hükümetini muhatap alan bir Hınçak protestosunu okumaya başlamış. Patrikhanedeki Padişahın tuğrasını parçalayarak olayları başlatan göstericiler bütün telgraf tellerini keserek Yıldız sarayına doğru yürüyüşe geçmiş ancak direnişçilerinin önü kolluk kuvvetleri tarafından kesilince çıkan çatışmada her iki taraftan ölenler olmuştur. Patrik Aşıkyan olayları tasvip etmese de Sultan’a bildiriyi sunmak için saraya zorla gönderilmişti. Patrik, devletle uyum içinde çalışan, ılımlı Patrik Horen Aşıkyan, bazı komitecileri idareye ihbar ettiği düşüncesiyle, Hınçaklar tarafından hain ilan edilmiş, 1894 yılında kendine düzenlenen suikastten şans eseri kurtulmuştu.155Gösterinin lideri Harutyün Cangülyan diğer elebaşları tutuklanıp idama mahkûm edilmiş; İngiliz yönetiminin baskısıyla ilan edilen genel af neticesinde Cangülyan ve bir Türk askerini öldüren başka bir Ermeni’nin cezası müebbede çevrilmiştir.156

2.4.3.Yozgat, Çorum ve Merzifon Olayları

Horen Aşıkyan’dan sonra, Ermeni komitecilerin desteğiyle,1894 yılı sonlarında, 75.İstanbul Ermeni Patriği seçilen, kavgacı tavırlarıyla bilinen Mateos İzmirliyan döneminde İstanbul dahil Anadolu’nun her bölgesinde isyanlar hızla artış göstermişti. Ermeni komitacılar Kayseri, Develi, Yozgat, Çorum, Merzifon, Aziziye gibi şehir ve kasabalarda faaliyetlerini artırmışlar; Merzifon’daki merkezden idare edilen çeteler posta araçlarının yollarını kesip, posta sürücü ve muhafızlarını öldürüp, birçok masum insanı katledilmişti.157

154 Muhammet Veysel Zortul,Son Serasker,İskenderiye Kitap, İstanbul 2015, s.135.

155 Recep Karacakaya,a.g.e., s.86.

156 Ömer Karayumak, a.g.e., s.154.

157 Altan Deliorman, Türklere Karşı Ermeni Komitecileri, Bayrak Basım, İstanbul 2011, s.23.

50

Bu yörede yaşayan Dr. Green, Dr.Fransworth ve Dr.Dodd’un ifadelerinin bulunduğu bir mektupta, bölgedeki Ermeni komitecilerin korkunç faaliyeti anlatılarak, günahsız Ermeni halkına dahi zulmettikleri ileri sürülüyor. Ermeni meselesi hakkında Avrupa’nın dikkatini çekmek için yazın yeniden silahlanıp dağa çıkacakları bildiriliyordu.

Amerikalı doktorlar bölgede Müslüman halkı savunacak bir merci bulunmadığını, çok zülüm gördüklerini, Ermeni çetelerin Rus ajanlar tarafından yönlendirildiğini belirtiyorlardı.158

158 Altan Deliorman, a.g.e., s.23.

51 3. FRANSA VE ERMENİLER

3.1 Osmanlı Devleti, Fransa İlişkileri Ve Fransa’nın Ermeniler İle Bağlantıları

Kanuni Sultan Süleyman zamanında başlayan Fransa, Osmanlı siyasi, ekonomik ilişkilerinde ağırlıklı Hıristiyan azınlıkların istek ve talepleri belirleyici olmuştur. Bu ilişkilerin müspet ve menfi yönde ilerlemesinde Rum ve Ermeni azınlıkların temel aktör oldukları görülmektedir.

Ermeni milleti ile ilk resmi ilişkileri olan Avrupa devleti Fransa olmuştur.

1604 yılında Sultan I. Ahmet ve IV. Henry arasında yenilenen kapitülasyona göre, Papa Sixt Quint’in de desteğiyle Fransa, Katolikleri himayesi altına almış oluyordu.159 Daha sonra Fransa Kralı XIV. Louis Osmanlı devletinde yaşayan Ermenilerin hem kendilerinin, hem Fransa’nın çıkarları için mezheplerini değiştirmek yani Katolikliği seçmeleri için propaganda yapmıştır. Bu dönemde, Fransız Katolik misyonerlerin katkılarıyla sadece İstanbul’da, 1691 yılından itibaren 30.000 Ermeni mezheplerini değiştirerek Katolik olmuşlardır. Fransa Katolik Ermeni talebelerin Fransız okullarında eğitim görmelerinde ve tüccarların faaliyetlerinde kolaylıklar sağlamıştır.160

Fransa’nın Ermeni halkıyla ilk resmi münasebeti Napolyon döneminde olmuş; Napolyon 1798 yılında Mısır’ı istila ettiğinde Ermeni asıllı bazı Memlüklüleri hizmetine almış,1802’de verdiği buyrukta: ’’İstanbul’daki Fransız elçisi Suriye ve Ermenistan Ermenilerini koruyuculuğu altına almalıdır ‘’demiştir.161

1830 yılı başlarında Osmanlı Devletine bağlı bir eyalet olan, yeraltı zenginliklerine sahip Cezayir’i, Fransa egemenliğine almak istemiş ve dönemin yöneticisi Dayı Hüseyin Paşanın alacak yüzünden bazı Fransız gemilerine el

159 Şenol Kantarcı,’’Tarih Boyunca Türk Ermeni İlişkileri ve Ermeni Sorununun Ortaya Çıkışı’’,Tarihte Türkler ve Ermeniler, C.IX, TTK, Ankara 2014,s.201.

160 Şenol Kantarcı,’’Katolik Ermenilerin Anadolu’daki Faaliyetleri’’, Tarihte Türkler ve Ermeniler, C.IX, TTK, Ankara 2014, s.67.

161 Salahi.R.Sonyel,a.g.e., s.237.

52

koymasını ve Fransız diplomatına hakaret ettiğini ve bu hareketlerin Fransa’nın şerefine atılmış bir tokat olduğunu öne sürerek bölgeyi kuşatma altına almıştır.162

Fransa’nın Osmanlı Ermenileri üzerinde hâkimiyet kurması, onların koruyuculuğunu yapması, Ermeniler üzerinde yarattığı tesirlerle daha sonra doğacak Ermeni sorununun temelleri atılmış oldu.163 Ancak Fransa’nın Ermenileri Katolikleştirme faaliyetlerinin etkilerinden rahatsız olan Gregoryen Ermenileri bu durumu Babıali’ye şikayet etmişlerdi. Bunun sonucunda 1828 yılında İstanbul’daki Katolik Ermeniler Anadolu‘ya sürülmek istenmiş, ileri gelenleri idama mahkum edilmişti. Kendini Katoliklerin hamisi gören Fransa, Babıali’ye baskı yaparak, bu yapılanların Fransa’ya karşı yapılmış olduğunu belirterek artık Katolik Ermenilerin bir cemaat olarak kabul edilmesini, ayrı bir Patriklik makamının olması gerektiğini dile getirmiştir. 1830 yılında, Sultan II. Mahmut, Fransa’nın da zorlamasıyla, verdiği fermanla Katolik Ermenileri ayrı bir cemaat olarak tanımıştır. Fransa, Katolik Ermenilerin İstanbul’da Patrikhane’ye sahip olmalarında etkili olmuş, İngiliz ve Rusların da devreye girdiği kutsal yerler meselesinde aktif bir şekilde rol oynamıştır.

Sonuç olarak ilk Patriklik merkezi Kilikya bölgesinde Adana olmuş; 22 Aralık 1831’de Hagopos Çukuryan ilk Katolik Ermeni Patriği olarak seçilmiştir.164

Osmanlı’ya ilk gelen Amerikalı misyonerlerden Eli Smith, Katolik misyonerlerin, Katolik Ermenilere milliyetçilik yerine mezheplerin ön plana çıkartmaya çalıştıklarını belirtmiştir. Misyonerlerin etkisiyle Katolik Ermenilerin Avrupa lisanlarını öğrenme istekleri, Gregoryenlere oranla Avrupalılara daha yakın olmalarına sebebiyet vermiştir.165Katolik, Katoliği tercih etmektedir.

1856 yılında ilan edilen Islahat Fermanıyla, vicdan hürriyeti yani mezhep değiştirme serbestliğini içeren maddelerine dayanarak, İngiltere ve Fransa misyonerlik faaliyetlerini daha geniş ölçüde ve özgürce yapmaya devam etmişlerdir.1661890’lı yıllarda Avrupa’da tekstil endüstrisinde önemli gelişmeler olmuş, tekstil hammaddesi pamuk ise İngiltere’nin sömürgeleri Hindistan ve

162 Eşref Hilmi Açık, Geçmişten Günümüze Türkiye Fransa ilişkileri, IQ yayıncılık,İstanbul 2008, s.330.

163 Yılmaz Durmuş, Fransa’nın Türkiye Ermenilerini Katolikleştirme Siyaseti, Konya 2001, s.58.

164 Şenol Kantarcı, ’’Katolik Ermenilerin Anadolu’daki Faaliyetleri’’, Tarihte Türkler ve Ermeniler, C.IX, TTK, Ankara 2014, s.69.

165 Ömer Turan, Ermeni Soykırım İddiaları, Cedit Neşriyat, Ankara 2006, s.203.

166 Enver Ziya Karal, a.g.e., C.VIII, s.128.

53

Mısır’da bulunuyordu. Fransa pamuğu İngiltere ve Amerika’dan almak zorunda kalıyordu. Bu iki ülke yüksek satış fiyatları uygulayarak Fransa’nın rekabet gücünü kırıyordu. Bu yüzden Fransa’nın öncelikli hedefi verimli pamuk üretim bölgesi olarak bilinen yerlerden biri Çukurova idi. Fransa’nın o dönemde senelik pamuk ihtiyacı 250 000 ton civarı, Osmanlı’da üretilen senelik pamuk üretimi ise ortalama 50000 ton idi. Fransız dokuma sanayi, Osmanlı topraklarında büyük bir Ermeni topluluğunun yaşadığı bu bölgede yeterli işgücünün bulunduğunu ve burada kesinlikle Fransa’nın etkili olmasını istiyordu. Kendi pamuğuna sahip olmak ve İngiltere ile rekabet etmek isteyen Fransa bölgeye egemen olabilmek için, buradaki Ermeni nüfusunu kullanmak istemiştir.167 Fransa’nın bu bölgeye ilgi duymasının bir başka sebebi ise, ziraat madencilik ve doğal kaynaklardan yoksun olmasına rağmen, stratejik açıdan önemli bir konumda olan Suriye idi. Fransa bu bölgeye ağırlığını koymak amacı ve Arap hegemonyasını azaltmak maksadıyla, 220 okul, hastane, yetimhane, düşkünler evi gibi 100 tesis yapmış ayrıca 20.yüzyıl başına kadar 1300 km demiryolu inşa etmişti.168

Ortadoğu bölgesinin ekonomik önemi gösteren bir başka husus, Sultan Abdülhamit’in 1890 yılında İstanbul’lu Ermeni Sarkis Gülbenkian’a Musul ve Bağdat topraklarında petrol arama izni vermesiydi. Bu husus, İngilizlerinin bölgeye olan ilgisini daha da artırmıştı.169İngiltere ve Fransa, Mondros mütarekesinde aralarında anlaşarak, İngiltere’nin Bağdat ve Musul’dan çıkaracağı petrolü, Fransa’nın hakim olacağı Suriye limanlarından rahatlıkla Avrupa’ya taşınabileceğini planlamışlardır.

Fransa ve İngiltere Kilikya bölgesi için paylaşım hesapları yaparken, 1894-1896 yıllarında ortaya çıkan Ermeni isyanları esnasında yaşanan olayların ardından, Paris’te bulunan Hınçak komitesi liderlerinden Sabah–Gülyan Fransız kamuoyunun desteğini almak için, ilk olarak Ecole Science Politique (Siyasal Bilgiler Fakültesi ) doğu uzmanı hocası Anatole Leroy-Beaulieu’ü ikna ederek ‘Ermenistan ve Ermeni Sorunu’ başlıklı bir konferans düzenletmişti. Bu konferansta seyirci olarak bulunan

167Gürbüz Evren, Uluslararası Ermeni Sempozyumu, İstanbul Uni. Rektörlüğü, İstanbul 2001,s.284.

168 Ulvi Keser,’’Uluslararası Petrol Rekabeti Bağlamında Fransa’nın Ortadoğu Politikası ve Ermeni Politikası’’, Hoşgörüden Yol Ayrımına Ermeniler, C.IV, Erciyes Uni.Yayınları, Kayseri 2008, s.286.

169 Ulvi Keser, a.g.e., s.281.

54

Jön Türkler, Hınçakların düzenlettiği bu konferansın, İmparatorluk iç meselelerinin yabancılar nezdinde tahrik edici bir kampanyaya dönüşmesinden duydukları endişeyi belirtmişlerdir.170 Ermeni’lerin Türkler tarafından katledildiği yalanlarını, başta Fransa olmak üzere tüm kamuoyuna yaymaya başlayan George Clemenceau, Anatole France, Jean Jaurés, Francis de Pressencé gibi gerek yazıları gerekse söylevleri büyük ilgi toplayan bu düşünce ve devlet adamları “Zavallı Ermeni”, “Katliamcı Türk” imajının yerleşmesinde ve güçlenmesinde önemli bir rol oynadılar.171

Öte yandan, Paris’te bulunan İ.T.C.’nin kurucularından Ahmet Rıza bey ve arkadaşları, 1894 -1896 Ermeni olaylarını, II. Abdülhamid’in bir siyasi hatası ve kendi iktidarını devam ettirebilmek için bir tedbir olduğunu, Osmanlı için büyük zararlara sebebiyet verdiği gerekçesiyle padişahı suçlamışlardır.172Fransa, I. Dünya savaşında ve Kurtuluş savaşları döneminde Türkiye’yi parçalama ve bölme politikasını devam ettirmiştir. Fransa, Osmanlı imparatorluğunda Ermeniler vasıtasıyla Anadolu topraklarında kurmak istediği ekonomik nüfus alanı, Ortadoğu ve Akdeniz de güçlü kalabilmek için bu unsuru uzun yıllar “Ermeni Sorunu”

yaratarak, daima kontrol altına almak istemiştir173

Fransız belgeleri arasında bulunan 8 Kasım 1916 tarihli, Boğos Nubar Paşa’nın Fransa Dışişleri Bakanı A.Briand’a yazdığı mesajda Fransa’yı ezilenlerin koruyucusu olarak gördüklerini, inançlarının sarsılmaz olduğunu, onların himayesi altına girmeyi, böylece bölgede kurulacak Ermeni Devletinin Fransa’nın uygarlık ve ekonomik değerlerini taşıyacaklarını bildirmiştir.174

Fransa’nın Ermenileri desteklemesinin birkaç sebebi olduğu söylenebilir:

İlk olarak Osmanlı Devletinin zayıflamaya başlaması sonucunda rakip devletlerin de İmparatorluk sınırları içindeki petrol ve maden gibi kaynaklarından ve verimli topraklardan pay sahibi olma istekleriydi. Ayrıca Fransa’da diğer devletler gibi kendi yatırımcıları için uygun ve kendi kültürlerini yayacak yeni bölgeler

170 Raymond Kevorkian, Ermeni Soykırımı, İletişim yayınları,İstanbul 2015, s.33.

171 Gürbüz Evren, Emperyalizmin Oyuncağı Ermeni Sorunu, Karınca Yayınları, Ankara 2012, s.61.

172 Alpay Kabacalı, a.g.e., s.369.

173 Halil Metin a.g.e., s.65.

174 Hasan Dilan, Fransız Diplomatik Belgelerinde Ermeni Olayları, C.II, TTK, Ankara 2005, s.388.

55

arıyordu. Bunun içinde bulundukları bölge sebebiyeti ile en uygun yer Ermenilerin bulunduğu topraklardı. Ancak bu bölgede İngiltere, Rusya, Almanya gibi güçler kendi menfaatleri için birbirleriyle rekabet halindeydiler. Fransa, özellikle İngiltere ile Avrupa haricinde, Akdeniz’de, Hindistan’da, Afrika’da da savaşmıştı.

Lord Curzon Fransa için ‘’Fransa son derece organize bir devlettir, sınırsız cesareti, hayal gücü, Doğulu halklarla ilişki kurmakta da belli bir gücü vardır’’175 yorumuyla Fransa’nın kendileri açısından ne derece önemli bir rakip olduğunu dile getirmiştir.

3.2. Fransa’nın Ermenilere Karşı Faaliyetleri

3.2.1.Fransa’daki Ermeniler ve yardımları

Osmanlı Büyükelçisi Esad Paşa’nın Hariciye Nazırı Arifi Paşa’ya Kasım 1883’de çektiği mesajda Cenevre ve Paris’te ikamet eden siyasi entrikalara pek meyil etmeyen birkaç Ermeni işadamının bulunduğunu, bu işadamlarının maddi imkanı olmayan Ermeni talebelerine yardım ettiklerinden bahsetmiştir.176

Fransa’da yerleşik bazı Ermeni ileri gelenleri, Ermenileri destekleme komiteleri kurarken, aynı tarihlerde Fransız politikacılar bağımsız bir Ermenistan fikrine pek olumlu bakmıyor, sadece Ermenileri Fransa’nın çıkarları için destekliyorlardı. Bu etkiyi kırabilmek ve Berlin Antlaşmasının 61.maddesine göre Fransa’nın desteğini alabilmek için Paris’te bulunan Eknayan ve İskender adındaki iki Tüccar, bir Ermeni-Katolik papazı ve Tıp öğrencisi Timothee Tinghiroğlu Fransa Dışişleri Bakanı Freyeinet’i ziyaret etmişlerdir.177 Ermeni komitelerince saygın ve etkili kişi olarak tanınan Zeytun’lu Ermeni Harutyun Şakiryan’da Londra’dan Paris’e gelerek bu ekibe katılmıştır.178

Fransa Büyükelçisi M. P. Cambon, Dışişleri bakanı Casimir Perier’e gönderdiği mektupta bağımsız bir Ermenistan’ın söz konusu dahi olamıyacağını

175 Margaret Macmillan, Paris 1919, ODTÜ Yayıncılık, Ankara 2004, s.367.

176 Osmanlı Belgelerinde Ermeni-Fransız İlişkileri (1879-1918), C.l, s.6.

177 a.g.e., C.I, s.8.

178 a.g.e., C.I, s.16.

56

belirtmişti. “Bağımsız bir Ermenistan mı? Kesinlikle mümkün olamaz, Ermenistan, Bulgaristan ve Yunanistan gibi tabii hudutlarla çevrili, birleşik bir halk kütlesiyle tarif ve sınırlanmış bir yer değildir. Ermeniler Türkiye’nin her köşesine dağılmış bulunuyorlar ve esas Ermenistan denilen bölgelerde de İslam halklarıyla karışık yaşıyorlar. Buna, Ermenistan’ın Türkiye, İran ve Rusya arasında parçalanmış olduğunu da ilave ediniz. Beklenmeyen bir savaş sonucunda eğer Avrupa bir Ermenistan kurulmasını teklif etmiş bile, yeni hükümetin sınırları tespit etmesi imkânsızdır, aynı zorluk yarı bağımsız bir devlet kurulmasında da söz konusudur.

Ermenistan nerede başlayıp nerede bitiyor? O halde Ermeni sorunu için bir hal çaresi, bir çözüm mümkün değildir.”179

Fransa’da, Kilikya’daki faaliyetler için Ermenilere yardım eden birçok kişi ve komite vardı. Londra ve Marsilya Komiteleri Türkiye’deki Ermeni komitelere

Fransa’da, Kilikya’daki faaliyetler için Ermenilere yardım eden birçok kişi ve komite vardı. Londra ve Marsilya Komiteleri Türkiye’deki Ermeni komitelere