• Sonuç bulunamadı

1.4. Osmanlı Topraklarındaki Ermeni Nüfusu

1.4.1. Osmanlı Nüfus ve Kaynakları

Osmanlı hükümeti, İmparatorlukta yaşayan Hıristiyan kesimin nüfus sayımında Bulgar, Rum ve Ermeni tebaalarını Hıristiyan reaya, Hıristiyan Kıptilere Kıpti reayası olarak kabul etmiştir. Yahudiler de nüfus ta ayrıca belirtilmiştir. Reaya,

54 Mufassal Osmanlı Tarihi, C.VI, Güven Basımevi, İstanbul 1963, s.3363

55 Mehmet Saray, Ermenistan ve Türk-Ermeni İlişkileri, AAM, Ankara 2005, s.91.

17

cizyeye müstehak olan reaya ve cizyeye müstehak olmayan reaya olarak ikiye ayrılmış ve sayım bu şekilde gerçekleşmiştir.56

Osmanlı Devletinde ‘’ Memalik-i Mahrüse-i Şahanede Mevcut Nüfus Defteri’’ olarak bilinen ilk nüfus sayımı,1831 yılında Dahiliye Nezareti’ne bağlı Ceride-i Nüfus idaresi tarafından, askere alınacak potansiyel nüfusu tespit etmek ve dahil de vergi toplanması amacıyla yapılmıştır. Nüfus sayımı sadece erkeklere ve din esasına göre yapılmıştır. Rumeli ve Anadolu’da Müslüman erkekler, aşiretler ve Kıptiler ayrı olarak ve Hıristiyan erkekler ırk dil farkı olmadan sayılmıştı. Bu sayıma göre Müslüman erkekler Anadolu’da 2 000 000, Rumeli’de 400 000, Hıristiyan erkek nüfusu Anadolu’da 400 000, Rumeli’de 800 000 ve az sayıda Yahudi ve Kıpti olduğu tespit edilmiştir.57

Osmanlı İmparatorluğu’nda modern anlamda hiçbir zaman nüfus sayımı yapılamadığı öne sürülerek, Babıâli’nin verdiği rakamlar Ermeniler tarafından kabul görmemiştir. Padişah Abdülhamit,1886 yılında, yeni Amerikan sefirini huzurunda kabul ettiğinde sefirin kendisine Amerika’da yapılan son nüfus sayımından ve bunun faydalarından bahsedince, konuya ilgi göstermiş; bu maksatla Osmanlı’da bir teşkilat kurulmasına yardımcı olup olamayacağını sormuş ve sefirin müspet cevabı üzerine modern sayım için gerekli hazırlıklar sefirin yardımıyla tamamlanmıştır.58 Bundan sonra Ermeni meselesinin yoğun olarak gündeme geldiği zamanlar 1893 ve 1914 yıllarında iki nüfus sayımı yapılmıştır. Bu sayımlara göre, 1893 yılında Osmanlı Ermenilerinin İstanbul ve çevresi dâhil nüfusu 1.001.465 tespit edilmiş; bu rakamlara Katolik ve Protestan Ermeniler dahil edilmemiştir. Aynı nüfus sayımına göre Osmanlı Protestan nüfusu 16.628 kadın ve 18.791 erkek olmak üzere toplam 35.419 olarak kaydedilmiştir. Buna İstanbul ve çevresindeki çoğu Ermeni olan 819 Protestan eklendiğinde 36.238 sayısına ulaşılmıştır.1877-78 Osmanlı Rus savaşından sonra Doğu bölgelerindeki Türk tarafında kalan topraklara Kafkas Müslümanları göç etmiş; buna mukabil Ermenilerin de Rus tarafına göç ettikleri bilinmektedir.

Dolayisiyle bu bölgede yaşanan hadiselerden ötürü demografik değişiklikler sıklıkla

56 Enver Ziya Karal, Osmanlı İmparatorluğunda ilk Nüfus Sayımı 1831, TC, BDIE, Ankara, 2010, s.19.

57 Enver Ziya Karal, Osmanlı Tarihi, C.V,Ankara 2011, s.155-156.

58 Kamuran Gürün a.g.e., s.144.

18

yaşanmıştır. 1895 tarihli başka bir belgede ise Ermeni nüfusu 1.031.824 olarak verilmiştir. Katolik ve Protestan Ermenileri hakkında gene bilgi yoktur. Yine 1897 yılında hazırlanan bir başka raporda 1.042.374 Ermeni kaydedilmiştir. Aynı şekilde Katolik ve Protestan Ermeniler hakkında herhangi bir açıklamada bulunulmamıştır.59

Hariciyenin 7 Kasım 1896’da Paris Büyükelçiliğine yazdığı şifreli mektup da, dönemin Fransız dışişleri bakanı M.Hanotaux’nun yaptığı konuşmada Ermeni nüfusunun iki buçuk milyon civarı olduğunu belirttiğini, gerçekte tüm Osmanlı topraklarında ancak dokuz yüz bin civarı nüfus olduğu belirtilmiştir. Nüfusun bu derece fazla gösterilmesinin Devlet açısından çok sakıncalı olduğu belirtilmiştir.601914 Osmanlı nüfus sayımına göre toplam Ermeni nüfusu 1.229.000 olarak tespit edilmişti. Buna mukabil Ermeni Patrikhanesinin 1913 yılında, Ermeni nüfusunu 1.915.651 olarak bildirmiş, Osmanlı nüfus sayımlarında büyük hataların yapıldığı vurgulanmıştır.

Bu dönemde Osmanlı hükümetinin ve Patrikhane istatistiklerinin doğruluğu üzerine büyük bir mücadele yaşanıyordu zira Doğu’da yapılması planlanan reformların geleceği de Ermeni nüfusunun sayısıyla doğrudan ilişkiliydi.61

Bu derece büyük bir fark olmasının mümkün olamıyacağı düşünülürse, Ermenilerin nüfuslarını bu derece artırmalarının sebebi, bir buçuk milyon Ermeni’nin katledildiği tezini doğrultma amacıyla yapıldığı ortaya çıkmaktadır.62

59 Hikmet Özdemir, Kemal Çiçek, Ömer Turan, Ramazan Çalık, Yusuf Halaçoğlu, Ermeniler Sürgün ve Göç, TTK, Ankara 2010, s.10.

60 Osmanlı Belgelerinde Ermeni Fransız İlişkileri, C.I, Ankara 2002, s.74.

61 Raymond Kevorkian, a.g.e., s.387.

62 Yusuf Halaçoğlu, Sürgünden Soykırıma Ermeni İddiaları, Babıali yayıncılığı, İstanbul 2006, s.33.

19

Tablo 1. 1914-1918 Osmanlı, Patrikhane, Amerikan, İngiliz İstatistikleri Karşılaştırmalı Nüfusu63

63 Yusuf Halaçoğlu, a.g.e., s.34.

Patrikhane 1914 David Magie 1914 Osmanlı 1914 İngiliz 1919

Adana-Mersin 119.000 35.000 50.400 80.000

Bitlis 218.000 185.000 114.704 15.000

Erzurum-Erz 219.000 205.000 125.657 205.000

Van 110.000 190.000 67.792 190.000

20 1.4.2.Salnameler

Osmanlı nüfus sayımında önemli kaynaklardan biri salnamelerdir. Sayım olmayan yıllar için önemli bir kaynak teşkil eder. Çünkü bulunduğu vilayetin memuru, ekonomik faaliyetleri, eğitim ve nüfus alanında bilgiler mevcuttur.

Ankara’nın 1904/05 tarihli salnamesinde toplam Ermeni nüfusu 74.856’dır 1910/11 nüfus sayımında ise Ermeni nüfus 89.780’dir. 1905 tarihli Diyarbakır Salnamesi’nde 48.225 Ermeni kaydedilmiştir. Nüfus sayımında ise 43610 Ermeni vardır. Erzurum vilayeti genelinde ise 1900 yılı Salnamesine göre 61.272 erkek ve 55710 kadın olmak üzere 116.982 Ermeni nüfus verilmektedir. 1910/11 sayımında ise Ermeni nüfusu 109.310’dur. Bu sayımlara da bakarak Salnamelerin sonuçları nüfus sayımlarına yakınlık göstermektedir.64

1.4.3.Nüfus istatistik Defterleri

Babıali, 4 Eylül 1881 tarihli Sicil-i Nüfus Nizamnamesi yayınlamış,bu kanuna göre nüfus sayımlarının nasıl yapılacağına dair düzenlemeler getirilmiştir.

Hükümet, Ermeni olaylarının en kritik dönemi 1897-1903 yılları arasında Mıgırdiç Sınabyan adlı Ermeni vatandaşı İstatistik umum müdürlüğüne atamıştır. Mıgırdiç Sınabyan’dan öce Fethi Franko adlı Yahudi, daha sonra Robert isimli Amerikalı müdürlük yapmıştı.65

Bu defterlerde Osmanlı nüfus ve arazi kayıtları yer almıştır. Bunlardan birkaç tanesi şu şekildedir;66

1.) 1886/87 yılında yayınlanan “1302 (1886/87) Senesinde ve 1307 (1891/92)’de Türkiye Vilâyetinde Bulunan Mebâni, Arazi ve Nüfusun Tezayüd ve Tenakusunu gösteren istatistik

2.) Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye’nin 1313(1897/98) Senesine Mabsus İstatistik-i Umumisidir, İstanbul 1316

64Hikmet Özdemir, Kemal Çiçek, Ömer Turan, Ramazan Çalık, Yusuf Halaçoğlu, Ermeniler Sürgün ve Göç, TTK, Ankara 2010, s.13.

65 A.Güler,S.Akgül, a.g.e., s.72.

66 Hikmet Özdemir v.d., a.g.e., s 14.

21

3.) 1326 (1910/11) İbsaiyâtı Mâliye, 1326

4.) Memalik-i Osmaniyye’nin 1330 (1914) senesi Nüfus istatistiği, Dersaadet 1336

1.4.4.Patrikhane İstatistikleri

1878 nüfus sayımı, Berlin görüşmesi öncesi Patrik Nerses’in talebi üzerine Başpiskopos Karekin Srvantsdiyants ve iki yardımcısı tarafından gerçekleştirilmiştir.67Ancak bulunan rakamların abartılmış olduğu bizzat Patrik tarafından da kabul edilmiştir. Nitekim İngiltere büyükelçisi rakamlardaki tutarsızlıklar nedeniyle Patrik Nerses’ten bir açıklama istemesi üzerine, Patrik 1880 yılında orijinal listeden farklı yeni bir liste sunmuştur.

Ancak bu liste de büyükelçi Goschen tarafından da güvenilir bulunmamıştır.

Patrik, bu listede 1880 yılında Sivas vilayeti Hıristiyan nüfusunu toplam 605.065 ve Ermenileri 199.245 olarak bildirirken, Sivas Ermeni Piskoposu Rumlar dahil toplam Hıristiyan nüfusu 201.245 olarak vermiştir. Berlin konferansında bu rakamlar göz önüne alınmıştır.68

67 Raymond Kevorkian, Ermeni Soykırımı, İletişim yayınları, İstanbul 2015, s:383.

68 Hikmet Özdemir, Kemal Çiçek, Ömer Turan, Ramazan Çalık, Yusuf Halaçoğlu, Ermeniler Sürgün ve Göç, TTK, Ankara 2010, s.23.

22

Tablo 2.Patrikhane İstatistikleri69

Vilayet 1882 1912 1914

Van 400 000 185 000 110 000

Bitlis 250 000 180 000 218 000

Diyarbekir 150 000 105 000 107 000

Erzurum Erzincan 280 000 215 000 219 000

Mamuret-ül Aziz 270 000 168 000 124 000

Sivas 280 000 204000

Adana 280 000 119 000

Halep 100 000 190 000

Trabzon 120 000 73 000

Bursa 60 000 119 000

Aydın 50 000 21 000

İzmit 65 000 62 000

Ankara Kastamonu Konya 120 000

Suriye Beyrut Musul Bağdat Basra

40 000

İstanbul çevresi 135 000 164 000

Edirne 50 000 22 000

Trakya 10 000 8 000

TOPLAM 2 660 000 2 100 000 1 914 000

69 Kemal H. Karpat, Osmanlı Nüfusu, Timaş, İstanbul 2010, s.149.

23 1.4.5. İngiliz İstatistikleri

Birinci Dünya savaşı sürerken Osmanlı topraklarını paylaşım amacıyla İngilizler tarafından, vilayet ve sancakları esas alan bir nüfus çalışması yaptırılmıştır.

1920 yılı başında bu nüfus çalışmasının sonuçları el kitapları dizisi olarak bastırılmış ve Paris konferansına gönderilen İngiliz ve müttefik ülke delegasyonlarının hizmetine sunulmuştur. Dışişleri Bakanlığı eski başkanlarından G.W. Prothero’nun editörlüğünde ve ilgili bütün birimlerin katkısıyla hazırlanan bu el kitaplarında, Avrupa Türkiye’si, Anadolu, Ermenistan-Kürdistan ve Suriye-Filistin bölgeleri hakkında sivil ve asker İngiliz görevli ve uzmanlarca tespit edilen ayrıntılar, değerlendirmeler ve nüfus bilgileri bulunmaktadır.70

İngilizler nüfus sayımı ile Osmanlı Devleti’nin ayrıntılı bir şekilde nüfus kaydını yapmışlardır. Bu sayım bizlere Ermenilerin katledilme iddialarını yalan olduğunu en iyi şekilde göstermektedir.

Osmanlı topraklarında yaşadığı belirtilen Ermeni nüfus için verilen 1.602.000 rakamı, büyük bir çelişkiye işaret etmektedir. Bu da 1919’daki tespitin, Ermeni Patrikhanesi’nin ve Londra Dışişlerinde hayli etkili olan Ermeni yanlısı lobinin çalışmalarıyla abartılmış olduğu açıklanabilir.71

1.4.6. Amerikan İstatistikleri

Birinci Dünya Savaşı sonlarında ABD’li Prof. David Magie tarafından hazırlanmıştır. 1919 yılında Paris Konferansı’na ABD delegasyonunun bir üyesi olarak katılan Magie, 1918 yılı sonlarında gerçekleştirdiği bir çalışmada, Osmanlı Ülkesinde yaşayan etnik grupların nüfusunu belirlemiştir. Dikkat ettiği noktalar şöyle açıklanmaktadır: Müslüman erkek nüfusu, askerlik yaptıkları için mevcut listelerden tespit edilmiştir. 1908’den önce yalnızca Müslüman erkekler askerlik yaptığından bu kolay olmuştur. Müslüman kadınlar ayrı bir listede bulunmaktadır. Ancak pek çok Müslüman ailenin dini gerekçelerle kadınların kayıtlarını yaptırmadığı belirtilmiştir.

Magie yaptığı incelemeler neticesinde, Osmanlı idaresinin yaptığı nüfus

70 Hikmet Özdemir v.d., s.25.

71 Hikmet Özdemir v.d., a.g.e., s.28.

24

sayımlarındaki eksikliklere rağmen Osmanlı verilerinin temel alınması gerektiğini vurgulaması dikkat çekicidir. Öte yandan Magie çalışmasında, Osmanlı resmi yayını olan Bulletin de Statistique’in (1911) askerlik yükümlülüğü getirmesinden sonra gayrimüslim erkek nüfusta da düzeltmelere yer verilmesinden dolayı gerçeğe en yakın rakamları içerdiğini kabul etmekte ve kadınlar başta olmak üzere birçok grup ve kişinin kayıt dışı kaldığı iddiasıyla resmi nüfus rakamlarının arttırılmasını önermektedir. Patrikhanenin rakamlarını ise çok yüksek olduğunu kabul etmektedir.

Patrik Ormanian’ın rakamlarının %5 oranında azaltılması gerektiğini önermiştir.72 Magie’nin elde ettiği sonuçlar, Osmanlı nüfus sayımlarındaki eksikler göz önüne alınacak olursa, tarafımızdan gerçeğe en yakın rakamlar olarak değerlendirilmektedir. Buna karşılık İstanbul nüfusunun eklenmesiyle Magie’nin tespit ettiği Ermeni nüfusu 1.500.000’i biraz geçmektedir.73 Lozan konferansında da İtilaf devletleri ve Türk makamlarınca Magie’nın rakamları, kabul görülerek değerlendirmeye alınmıştır.

1.4.7. Diğer Yabancı Kaynaklar

Vital Cuinet; 19.yüzyıl sonlarında bilim adamı ve seyyah olarak İmparatorluğu dolaşan Vital Cuinet, 1892 de yayınlanan eserinde Osmanlı nüfusunu din ve ırk temelinde ayrıntılı olarak işlemiştir. Akademik çevrelerde Cuinet’nin verdiği nüfus bilgileri güvenilir bulunmuş ve Osmanlı nüfusu araştırmalarında kaynak olarak kabul edilmiştir.74

Cuinet dört ciltlik eserinin önsözünde şöyle yazar: “Bugün okuyucuya takdim ettiğimiz eser, tarafımızdan mahallinde tespit edilmiş istatistik notların bir araya getirilmesidir. Bunlar son on iki senedir yaptığımız seyahatler sonucunda derlenmiştir.” 75

72 Hikmet Özdemir v.d., a.g.e., s.30.

73 Hikmet Özdemir v.d., a.g.e., s.33.

74 Hikmet Özdemir v.d., a.g.e., s.34.

75 Kamuran Gürün, a.g.e., s.143.

25

Tablo 3. Vital Cuinet’e göre Osmanlı Nüfus İstatistikleri76

Müslüman 14 856 118

Ermeni 1 475 011

Sair Hıristiyan 1 285 853

Musevi 123 947

Yabancı ve Sair 170 822

TOPLAM 17 911 751

Lynch; 1901’de yayınlanan iki ciltlik seyahat ve araştırma eserinde, toplam Ermeni nüfusunun ülkelere ve bölgelere göre dağılımı konusunda istatistikler vermiştir.77

Tablo 4. Lynch’e göre Ermeni Nüfusu.78

Ermeni Platosu (Rus ve Türk vilayetleri) 906 984 Kafkasya ve Transkafkasya’nın diğer kısımları 450 000

Astrakan, Besarabya 75 600

Türk Asyası’nın geri kalan kısmı 751 500

Avrupa Türkiye’si 186 000

İran Azerbaycan’ı 28 890

Culfa Kolonisi ve İran’ın diğer kısımları 14 110

Bulgaristan, Doğu Rumeli 5 010

Romanya 8 070

Avusturya 1 230

Toplam 2 427 394

76 Kamuran Gürün, a.g.e., s.143.

77 Hikmet Özdemir v.d., a.g.e., s.35.

78 Kamuran Gürün,a.g.e., s.143.

26

Tablo 5. Ludovic de Constenson

1901 1913

Asya Türkiye’si 1 133 779 1 150 000

AvrupaTürkiye’si 250 000 250 000

Rusya ve Kafkasya’da 1 500 000 1 500 000

İran’da 150 000 150 000

Öteki Bölgeler 60 000 50 000

Toplam 3 093 779 3 100 000

1901 ve 1913 yıllarında basılan iki ayrı eserinde yer alan dünyadaki Ermeni nüfusunu ülkelere göre dağılımlarını yapmıştır.79

Christopher Walker: “Birinci Dünya Savaşından önce Türkiye’de 1.500.000-2.000.000 Ermeni vardı.” demiştir.80

Alexander Powell: Dünya Ermeni nüfusu için 3.000.000’u geçmez demiştir, Türkiye’de 1.500.000, Rusya’da 1.000.000 Ermeni olduğunu belirtmiştir.81

79 Hikmet Özdemir v.d., a.g.e., s.37.

80 Kamuran Gürün, a.g.e., s.142.

81 Kamuran Gürün, a.g.e., s.142.

27

2. ERMENİ MESELESİNİN ORTAYA ÇIKIŞI

2.1 Ermeni Meselesi

1699 Karlofça antlaşmasına kadar, dünya siyasetine egemen olan, tarihe yön veren, nüfus olarak kalabalık, coğrafyası geniş, kültür ve şuuru millileşmiş, iktisaden zengin diyebileceğimiz devletler, Hıristiyan dünyasından, Anglo-Sakson İngiltere, Katolik Fransa, Ortodoks Rusya, Germen Protestan Almanya ve İslam aleminden Türkler idi. Bu beş büyük devlet kendi aralarında bazen savaşarak, bazen diplomasi yoluyla, bazen kurdukları ittifakla dünyaya hakim olup, dünyanın çeşitli bölgelerinde sömürgeler kurarak zenginleşmişlerdir.82 Dört değişik mezhebi teşkil eden Hıristiyan devletlerle, İslam Osmanlı Devleti arasındaki güç dengesi 1774 Küçük Kaynarca antlaşmasından sonra bozulmuş; Osmanlı’nın Hıristiyan devletlerle girdiği savaşlarda uğradığı kayıplar sonucu gücünü kaybeden ve bu devletlerin Osmanlı’yı paylaşım ilişkilerinin ortaya çıkmasına Şark meselesi denilmiştir. Şark Meselesi, Balkanlarda Sırbistan, Yunanistan, Makedonya, Arnavutluk ve Bulgaristan’ın bağımsızlığıyla çözümlenince, bu sefer Anadolu’daki en önemli Hıristiyan unsur Ermeniler Türk hakimiyetinden kurtulma hayaline girmişlerdi.83 Bu defa Ermeni meselesi ortaya çıkarılmıştı.

Millet-i Sâdıka olarak adlandırılan Osmanlı Devletine bu kadar sadık bir millet nasıl olmuş da özellikle Rusya ve İngiltere’nin siyasi telkinleriyle yüzyıllardır bağlı oldukları Devletine isyan etmişti. Öncelikle, ne kadar emperyalist güçlerin etkisiyle denilse de Osmanlı’dan ayrılmış diğer milletler gibi Ermeniler de Fransız İhtilalinin getirmiş olduğu milliyetçilik akımından etkilenmeleri kaçınılmazdı.

Avrupalı Devletlerin Osmanlı devletinde açmış oldukları misyoner okullarında okuyan Ermeni talebelerin bağımsızlık, hürriyet gibi söylemlerle yetiştirilmeleri, Ermeni Patriğinin emperyalist devletlerin baskısıyla halkını yanlış yönlendirmesi, sebeplerden birkaç tanesidir.

82 Bayram Kodaman,’’Türk Ermeni İtilafının Başlangıcı (1878-1897)’’, Tarihte Türkler ve Ermeniler, C.IX, TTK, Ankara 2014, s.244.

83 Bayram Kodaman,a.g.e., s.246.

28

1830’da Yunanistan’ın bağımsızlığını kazanmasıyla, Osmanlı Devlet idaresinde Rumlara duyulan güven sarsılmış, sonucunda Rumlar devlet görevlerinden ayrılmış veya uzaklaştırılmışlardır. Rumlardan boşalan kadrolara Ermeniler alınmış ve başta Osmanlı hariciyesi olmak üzere en hassas makamlara getirilmişlerdir. Osmanlı Tarihinde Ermenilerden 29 Paşa, 22 Bakan, 33 Milletvekili, 7 Büyükelçi, 11 Başkonsolos ve Konsolos, 11 Üniversite Öğretim Üyesi, 41 Yüksek rütbeli memur devletin çeşitli makamlarında görev almışlardır.84

Alman Subayı Helmuth von Moltke, Osmanlı’da bulunduğu yıllarda Ermeniler için’’ Onlara Hıristiyan Türkler denilebilir, Rumların kendi geleneklerini sürdürmelerine rağmen, Ermeniler Türk adet ve dilini benimsemişlerdir’’85

Başkentte, ağırlıklı olarak ticaretle, Anadolu’da ziraat, zanaat ve ticari hayatta geçimini sürdüren, Müslüman halka kıyasla oldukça refah bir hayat süren Ermeniler, Kürt aşiretlerinin münferit saldırıları haricinde durumlarından pek şikayetçi değillerdi. 18.yüzyıldan itibaren Osmanlı Devleti, Ruslar’ın Rumeli’de Hıristiyan Romen, Rum, Sırp ve Bulgar halklarını Anadolu’da Gürcü ve Ermenileri Mandelstam’ın ’’Müslümanın elinden Hıristiyanları kurtaracaksın’’ kışkırtmasıyla karşı karşıya kalmıştı.86 1774 Küçük Kaynarca Antlaşmasından sonra Rusya’nın Gregoryen Ermenileri, İngiltere ve Amerika’nın Protestan Ermenileri himaye etmek istemeleri, Osmanlı sistemindeki dengelerin bozulmasına sebebiyet vermiştir.87Rus Çarı I.Nikola’nın 9 Ocak 1853 'de, St. Petersburg’da verdiği davette İngiliz elçisi Sir Hamilton Seymour' a kollarımızda çok ağır bir hasta var diyerek kastettiği Osmanlı Devleti’ni parçalamak ve nüfuz bölgelerine almak için, batılı devletler bu devletin idaresi altında yaşayan gayrimüslim halkları bazen gizlice, bazen de açıkça isyana teşvik etmeye kalkışmışlardır. İmparatorluğun Avrupa kıtasında yaşayan bu gayrimüslim ırkların, Berlin antlaşmasıyla bağımsızlıklarını kazanmaları, Hıristiyan devletlerinin destekleriyle olmuştur. 1829’da Rumların, bağımsızlık kazanmaları, Ermenileri hem kıskandırmış ve hem de arayışlara sevk ettirmiştir. Öte yandan Türk

84 Cafer Ulu, a.g.e., s.20-21.

85 Necdet Öztürk,’’Osmanlı Toplumunda Birlikte Yaşama Kültürü’’, Tarihte Türkler Ve Ermeniler, C.III, TTK, Ankara 2014, s.190.

86 Alpay Kabacalı, Cemal Paşa Hatıraları, Kültür Yayınları, İstanbul 2001, s.364.

87 Kemal Çiçek, Ermeni Soykırım İddiaları, Cedit Neşriyat, Ankara 2006, s.141.

29

halkıyla Anadolu’da daha iç içe yaşayan Arap, Kürt ve Ermeni halklarını da, İngiliz idaresine girmiş olan Mısır’ın yaşadığı ekonomik gelişmeler de imrendirmiştir88

1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı sonucu Rusya’nın İstanbul yakınlarına kadar gelmeleri, Ermenileri cesaretlendirmiş, Patrik Nerses, Edirne’de Grandük Nikola ile görüşerek Ermenilere, Anadolu’dan toprak verilmesi, eğer mümkün olmazsa Bulgar örneğinde olduğu gibi özerklik verilmesi, ya da Ermenilerin yoğun yaşadığı bölgelerde ıslahat yaptırılması talebinde bulunmuştur. Ermeni Meselesi gerçek anlamda işte bu dönemde başlamıştır. Rusya’nın siyaseti kendi kontrolünde oluşacak bu bölgeden güneye, Akdeniz kıyılarına ulaşabilmekti. İngiltere ise Rusların güneye inmesinin önüne geçmek amacıyla Ermenileri kendi hegemonyası altına almayı planlıyordu. Ancak Ermenilerin yarıya yakını 1820’lerden beri Rus idaresi altında yaşadıkları için, İngilizlerin idari otoritesini kabul etmeleri zor olabileceği endişesiyle bu politikalarından vazgeçmişlerdi.89

Mesele, Rusya’nın söz konusu harpte, Anadolu’da Kars, Ardahan ve Erzurum’u işgal etmesiyle, bu bölgede yaşayan Ermenileri menfaatleri doğrultusunda talep ettikleri siyasi düzenlemeler için Osmanlı idaresine karşı tahrik etmesi ile başlamıştır. Mart 1878 yılında imzalanan Ayastefanos antlaşmasında, Ermenilerin taleplerine göre ilave edilen 16.maddesine ve Haziran 1878 Berlin antlaşmasının 61.maddesine göre Ermenilerin yaşadığı yerlerde ıslahat yapılmasına dair hükümler konulması ve bu hükümlere dayanarak, yapılacak iyileştirmeleri kontrol bahanesiyle, Batılı devletlerin Osmanlı’nın iç işlerine müdahalesi ile devam etmişti.90

Rusya’nın Doğu Anadolu’daki Türk topraklarını işgal etmesi, İngiltere’yi rahatsız etmiş; bu rahatsızlığın sebebi Rusların güneye ilerlemesinin kendi idarelerinde olan Süveyş kanalı için tehlike yaratma ihtimaliydi. Buna ilaveten Trabzon, Erzurum, Doğu Anadolu’dan, İran ve Hindistan’a bağlanan ticaret yollarının Rusların kontrolüne geçmesi, İngilizlerin bu ülkelere yapacağı ticaret zorlaştırabilecekti. İngilizlerin 4 Haziran 1878’de Kıbrıs’ı işgal etmesinin sebebi, Rusya Anadolu’yu tekrar işgale kalkışırsa, Osmanlı devletini silahlı kuvvetleriyle

88 Raymond Kevorkian, Ermeni Soykırımı, İletişim yayınları, İstanbul 2015, s.29.

89 Mehmet Saray, Türk-İran İlişkileri, AAM, Ankara 2006, s.97.

90 Enver Ziya Karal, Osmanlı Tarihi, C.VII, TTK, Ankara 2011, s.126.

30

müdafaa etmekti. Bu işgal Rus’ların, Kars ve Ardahan’ı iadelerine kadar sürecek, şayet iade gerçekleşirse onlar da adayı terk edeceklerdi.91 Diğer politikaları da Hazar denizi kıyısındaki Bakü’den, Karadeniz limanı Batum’a gelen petrol sevkiyatını kontrol altına almaktı.

Berlin Antlaşmasında pek etkili olamayan Fransa ise, 1870 Almanya yenilgisi sonucu Rusya ve İngiltere ile görüş ayrılıklarını çözmüş; Osmanlı’ya karşı ekonomik ve kültürel nüfuzunu artırarak, üçlü politikada aktif rol oynamaya başlamıştır. Bab-ı Ali’den Gregoryen Ermenilere sağlanmış bazı imtiyazlara karşılık Rumlar için de bir takım imtiyazlar isteyerek, Rumlar üzerindeki Fransız tesirini arttırmak ve bu şekilde Lusavorçagan (Gregoryen) Ermeniler arasında gelişmekte olan İngiliz nüfusunu dengelemek istemiştir.92 Ruslarında desteğiyle Ermeni komiteleri, Anadolu ve Rumeli’de vilayet, sancak ve köylere kadar teşkilatlanmaya başladılar. Komitelerin amacı Berlin Antlaşmasının 61.maddesinde Küçük Asya’da Ermenilerin yoğun yaşadığı altı ilde reform ve iyileştirmeler yaptırabilmekti. Osmanlı devleti, Doğu’da yaşayan Müslüman nüfusu huzursuz etmemek için bu reformları erteleme politikası uyguluyordu. Ancak İngiltere’de Ermeni yanlısı Gladstone‘un tekrar iktidara gelmesiyle, İngiltere, Fransa ve Rusya 40 maddelik 1895 Memorandumunu Osmanlı hükümetine sundular.93 Bu metinde ki üç madde olmazsa olmaz (sine qua non) idi:

1.Büyük Devletlerin görüşü alınarak seçilen ve gerekli tüm eylem serbestisine sahip Avrupalı bir vali tayini

2.Ermenilerin memuriyet görevlerine adil bir oranda katılımı.

3.İdari adem-i merkeziyet.94

Bu maddelerin uygulanmasını, Yunanistan, Sırbistan, Romanya, Karadağ, Bulgaristan, Lübnan, Girit örneklerinde olduğu gibi imparatorluktan kopmaya sebep olabileceği endişesiyle Padişah kesinlikle ret ediyordu. Ermeni meselesinin doruğa ulaştığı bu yıllarda kurulmuş olan Ermeni komiteleri, ıslahatların bir an önce

91 Mufassal Osmanlı Tarihi, C.VI ,Güven Basımevi, İstanbul 1963, s.3334.

92 Recep Şahin, Tarih Boyunca Türk idarelerinin Ermeni Politikaları, Ötüken Yayınları, İstanbul 1988, s.188.

93 Marcel Léart, Ermeni Meselesi, İletişim yayınları, İstanbul 2015, s.103.

94 Marcel Léart, a.g.e., s.70.

31

uygulanması için Anadolu’da, İstanbul’da, Trabzon’da bir çok isyan başlatmış; çıkan olaylar neticesinde Müslüman kesimden ve Ermenilerden pek çok insan hayatlarını kaybetmiştir. Lord Byron, Victor Hugo gibi Ermeni yanlısı Avrupalı yazarlar, Ermenilerin Müslümanlar tarafından katledildiği, diğer ölenler Türk ve Müslüman olduğu için bahis konusu bile etmemişlerdir.95Ermeni komiteciler ve İttihatçılar, II.Abdülhamit yönetimin yıkılması, meşrutiyetin tekrar ilan edilmesi ve anayasal

uygulanması için Anadolu’da, İstanbul’da, Trabzon’da bir çok isyan başlatmış; çıkan olaylar neticesinde Müslüman kesimden ve Ermenilerden pek çok insan hayatlarını kaybetmiştir. Lord Byron, Victor Hugo gibi Ermeni yanlısı Avrupalı yazarlar, Ermenilerin Müslümanlar tarafından katledildiği, diğer ölenler Türk ve Müslüman olduğu için bahis konusu bile etmemişlerdir.95Ermeni komiteciler ve İttihatçılar, II.Abdülhamit yönetimin yıkılması, meşrutiyetin tekrar ilan edilmesi ve anayasal