• Sonuç bulunamadı

3. AYNÎ HAKLARIN TÜRLERİ

3.1.3. Mülkiyet Hakkının Türleri

3.1.3.1. Taşınmaz Mülkiyeti

3.1.3.1.4. Taşınmaz Mülkiyetinin Kaybı

Bir hak bir kişiden diğerine geçtiğinde yeni hak sahibi hakkı iktisap ederken, eski hak sahibi hakkını kaybetmektedir. Bu durum hakkın nisbȋ kaybıdır. Devren iktisap, intikâl olayının hakkı devralan açısından görünüşünü gösterirken, nisbȋ kayıp ise hakkı devreden açısından görünüşünü ifade etmektedir. Bir hakkın kaybı, hakkın tamamen ortadan kalkması şeklinde olursa bu durumda hakkın mutlak kaybı gerçekleşmiş olur. Hakların mutlak kaybı hukukî olay, hukukî fiil veya hukukî işlemle meydana gelir. Örneğin, taşınmazın kamulaştırılması halinde onun üzerindeki mülkiyet hakkı sona erecektir (OĞUZMAN ve BARLAS, Yıl: 2011 s. 225).

Bir taşınmaz üzerindeki mülkiyet, terkin (Terkin, bir tescilin çizilerek etkisiz hale getirilmesi işlemidir, bkz. GÜRSOY vd. Yıl: 1984 s. 316; OĞUZMAN vd. Yıl: 2013 s. 213; L. SİRMEN, Yıl: 2013 s. 212. Terkin, şerhin de hükümden düşürülmesi için yapılmaktadır, bkz. AKİPEK ve AKINTÜRK, Yıl: 2009 s. 33. Terkin hak sahibi tarafından yapılabilmektedir.) Alman Hukuku (Alman Medeni Kanunu § 875) gibi pek çok hukuk sisteminde bu esas benimsenmiştir. “Tapu sicili

üzerinde yapılacak terkinler, terkin edilecek hakla ilgili kaydın üzerinin kırmızı mürekkepli kalemle çizilmesi ve altındaki satıra yine kırmızı mürekkepli kalemle "terkin edildi" ibaresi ile tarih ve yevmiye numarasının yazılması ve müdürün veya görevlendireceği tapu görevlisinin imzalamasıyla olur” [Tapu Sicili Tüzüğü m.

66

70/1]) veya taşınmazın tamamen yok olmasıyla sona ermektedir (TMK m. 717/1). Kamulaştırma hâlinde mülkiyetin ne zaman sona ereceği konusu ise, özel kanunla belirlenecektir (TMK m. 717/2). Taşınmaz mülkiyetinin kaybı çeşitli şekillerde gruplandırılabilir. Mülkiyetin tescille kazanılması ve tescilden önce kazanılmasına paralel yapılacak gruplandırmaya göre, mülkiyetin terkin ile ya da terkinden önce kaybı; mülkiyetin bir kişiden diğerine geçmesi sebebiyle önceki malik için sona erdiği halleri belirtmek üzere, mülkiyetin mutlak kaybı-nisbȋ kaybı şeklinde gruplanabilir (OĞUZMAN vd. Yıl: 2013 s. 463). Doktrindeki temel ayrım taşınmaz mülkiyetinin nisbȋ kaybı-mutlak kaybı şeklinde olduğunu söylemek mümkündür. Pek çok yazar bu sınıflandırmayı tercih ederek konuyu işlemiştir (Bu sınıflandırmanın tercih edildiği eserler için bkz. AKİPEK ve AKINTÜRK, Yıl: 2009 s. 505 vd.; AYAN, Yıl: 2012 (a) s. 387 vd.; OĞUZMAN vd. Yıl: 2013 s. 463 vd.; L. SİRMEN, Yıl: 2013 s. 407 vd.).

Hak kayıpları için yapmış olduğumuz açıklamaları taşınmaz mülkiyetinin kaybına indirgediğimizde; taşınmaz mülkiyeti bir malikten diğerine geçiyorsa, bu durumda taşınmaz mülkiyetinin nisbî kaybı -devren kazanma hallerinde, taşınmaz mülkiyetini devreden taraf açısından- söz konusu olmaktadır. Zira, taşınmaz mülkiyetinin nisbȋ kaybında, mülkiyet hakkı sadece şimdiki malik tarafından ortadan kalkmış olmaktadır (AKİPEK ve AKINTÜRK, Yıl: 2009 s. 507; OĞUZMAN vd. Yıl: 2013 s. 463). Taşınmaz mülkiyetinin nisbȋ kaybında, taşınmaz üzerindeki mülkiyet sona ermemekte; taşınmaz sahipsiz duruma gelmemektedir (L. SİRMEN, Yıl: 2013 s. 408).

Miras ya da iki ortaklığın birleşmesi hâlinde ise, önceki malik ölüm ya da birleşme sonucunda hak sahibi olma vasfını yitirmektedir. Bu durumda önceki malikin mülkiyet hakkı yok olmamakta sadece ölümle mirasçılara ya da ortaklıkların birleşmesinde ise, yeni ortaklığa geçmektedir (OĞUZMAN vd. Yıl: 2013 s. 463).

Kamulaştırma durumunda ise, özel kanun hükümlerine göre taşınmaz mülkiyeti kaybedilecektir (TMK m. 717/2). Kamulaştırma taşınmaz mülkiyetinin

67

idare tarafından kazanılmasıdır (GİRİTLİ vd. Yıl: 2006 s. 743. Taşınır mülkiyetinin idare tarafından kazanılması ise istimvâldir, bkz. GİRİTLİ vd. Yıl: 2006 s. 743. Kamulaştırma kavramı hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. GİRİTLİ vd. Yıl: 2006 s. 743 vd.; GÜNDAY, Yıl: 2004 s. 221 vd.; GÜRBÜZ, Yıl: 2011 s. 205 vd.; YILDIRIM vd. Yıl: 2012 s. 803 vd.). Devlet ve kamu tüzel kişilerinin kamulaştırma hakkı vardır. Kamulaştırma, kamu yararının gerektirdiği hallerde, gerçek karşılıklarını peşin ödemek şartıyla, özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların tamamını veya bir kısmının, kanunla gösterilen esas ve usullere göre kullanıldığı takdirde hukuka uygun olacaklardır (Anayasa m. 46). Anayasa uyarınca sadece taşınmaz mallar kamulaştırmaya tâbi olmaktadır. Kamulaştırılan taşınmaz malda malikin mülkiyet hakkı sona ermiş olur (“Kamulaştırma halinde mülkiyetin ne

zaman sona ereceği özel kanunla belirlenir” [TMK m. 717/2]). Ancak taşınmazda

eski malikin sahip olduğu mülkiyet hakkından yeni ve tamamen bağımsız özel (Özel kişiler lehine yapılan kamulaştırmalar istisnai olarak ortaya çıkmaktadır. Bu kişilerin başında kamu hizmeti imtiyazcıları gelmektedir. Bunun dışında petrol hakkı sahipleri ile maden işletme ruhsatı sahipleri lehine de kamulaştırma yapılabilmektedir, bkz. GÜNDAY, Yıl: 2004 s. 223-224) veya kamu tüzel kişisinin bir mülkiyet hakkı ortaya çıkmaktadır (AKİPEK ve AKINTÜRK, Yıl: 2009 s. 507. AKİPEK ve AKINTÜRK ile L. SİRMEN kamulaştırma konusunu taşınmaz mülkiyetinin nisbȋ kaybı başlığı altında incelerken [bkz. AKİPEK ve AKINTÜRK, Yıl: 2009 s. 507 vd.; L. SİRMEN, Yıl: 2013 s. 408-409]; OĞUZMAN vd. ise konuyu, taşınmaz mülkiyetinin mutlak kaybı başlığı altında incelemiştir, [bkz. OĞUZMAN vd. Yıl: 2013 s. 467 vd]).

Taşınmaz mülkiyetinin mutlak kaybı ise, taşınmazın tamamen yok olması ve taşınmaz mülkiyetinin terk edilmesi halinde gerçekleşmektedir. Taşınmazın tamamen yok olması bazı doğa olayları sonucunda oluşabilmektedir. Taşınmaz mülkiyetinin mutlak kaybından söz edebilmek için, taşınmazın tamamen ve devamlı olarak yok olması gerekir. Örneğin, bir arazinin su baskını sonucu devamlı su altında kalması hâlinde taşınmaz yok olmuş sayılacağından, mülkiyet de sona erecektir. Belirtmek gerekir ki, taşınmaz yok olmayıp ondan yararlanma olanağının kaybolması halinde,

68

taşınmazın mülkiyeti kaybedilmez. Örneğin, bir sel sonucunda arazinin çamur ve taşla kaplanması hâlinde durum böyledir (OĞUZMAN vd. Yıl: 2013 s. 464. Benzer yönde, AKİPEK ve AKINTÜRK, Yıl: 2009 s. 506-507; AYAN, Yıl: 2012 (a) s. 387).

Taşınmaz mülkiyetinin mutlak kaybına yol açan ikinci durum terktir. Terk, tapu idaresine yöneltilen tek taraflı bir irade beyanı ile mülkiyet hakkından feragat edilmesidir. Tapu memurunun tasarruf yetkisine sahip malikin bu beyanına istinaden gerekli işlemleri yapmasıyla taşınmaz mülkiyeti sona ermiş olacaktır. Terk halinde mülkiyet terkin ile sona ermektedir (OĞUZMAN vd. Yıl: 2013 s. 463. Benzer yönde, AKİPEK ve AKINTÜRK, Yıl: 2009 s. 506; EREN, Yıl: 2014 s. 320). Bu durumda mülkiyet hakkı terk edilen taşınmaz, işgal yoluyla kazanmaya elverişli hale gelir ve herhangi bir kimse bu taşınmazı işgal ederse yeni bir mülkiyet hakkı kazanmış olur. (OĞUZMAN vd. Yıl: 2013 s. 465).

Terk, sadece mülkiyet hakkını ortadan kaldırır. Taşınmaz üzerinde olan diğer sınırlı aynî haklar varlıklarını sürdürmeye devam ederler (OĞUZMAN vd. Yıl: 2013 s. 464-465. Benzer yönde, AKİPEK ve AKINTÜRK, Yıl: 2009 s. 506; AYAN, Yıl: 2012 (a) s. 388 vd.; L. SİRMEN, Yıl: 2013 s. 408). Örneğin, bir taşınmaz üzerinde kurulmuş olan intifa hakkı, taşınmaz mülkiyetinin terk edilmesi hâlinde de varlığını sürdürmeye devam edecektir.

3.1.3.2. Taşınır Mülkiyeti

3.1.3.2.1. Taşınır Mülkiyetinin Kazanılması

Taşınır mülkiyeti de taşınmaz mülkiyeti gibi aslen ve devren kazanılabilir. Tekrardan kaçınmak amacıyla aslen ve devren kazanma konularının tanımları üzerinde durulmayacak, taşınır mülkiyetinin kazanılmasına yönelik ortaya çıkabilecek durumlara yer verilecektir.