• Sonuç bulunamadı

4. AYNȊ HAKLARDAN DOĞAN UYUŞMAZLIKLARDA AÇILABİLECEK

4.2. İstihkak Davası

Türk Medeni Kanunu m. 683/2’de;“Malik, malını haksız olarak elinde

bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü düzenlenmiştir. Bu nedenle malik mülkiyet

hakkına dayanarak istihkak ve elatmanın önlenmesi davasını açabilecektir.

146

Kökeni Roma Hukuku’ndaki “Rei Vindicatio” ya dayanan (ERDOĞMUŞ, Yıl: 2006 s. 95; NICHOLAS, Yıl: 2008 s. 100) istihkak davası ( İstihkak davası ile tapu sicilinin düzeltilmesi davası (TMK m. 1025) arasındaki farklar ve benzerlikler için bkz. KURT, Yıl: 2004 s. 178 vd) (TMK m.683/2; İsviçre Medeni Kanunu m. 975), dolaysız zilyet durumunda olmayan malikin, malik olmayan dolaysız haksız zilyede karşı açtığı bir davadır. Bu dava bir eda davası olup, malik eşyanın geri verilmesini istemektedir (AKİPEK ve AKINTÜRK, Yıl: 2009 s. 446; EREN Yıl: 2014 s. 32; OĞUZMAN vd Yıl: 2013 s. 275-276; L. SİRMEN, Yıl: 2013 s. 270. SEROZAN, istihkak davasının mülkiyet davası olarak bilinmesine rağmen, davanın sınırlı aynî hakka da dayanabileceğini dikkate alarak zilyet olmayan aynî hak sahibinin (başta malik) zilyet olup da aynî hak sahibi olmayana karşı açtığı dava şeklinde tanımlamayı tercih etmektedir. SEROZAN, Yıl: 2014 s. 212).

İstihkak davası aynî hakka dayanan bir davadır. Bu dava, zilyetliğe dayanan bir dava olmadığından, davacının zilyetliğini ispat etmesi değil, aynî hakkını ispat etmesi gerekmektedir (OĞUZMAN vd. Yıl: 2013 s. 277; SEROZAN, Yıl: 2014 s. 212; L. SİRMEN, Yıl: 2013 s. 270).

İstihkak davasını sadece aynî hak iddia edenler açabilir. Hâlbuki taşınır davasını aynî hak iddia edenler açabileceği gibi, zilyet de (örneğin kiracı) açabilmektedir ( L. SİRMEN Yıl: 2013 s. 104).

Tapuya kayıtlı taşınmazlarda (Tapuya kayıtlı olmayan taşınmazlar için de istihkak davası açılabilecektir, bkz. EREN, Yıl: 2014 s. 37; L. SİRMEN, Yıl: 2013 s. 272) istihkak davasının fonksiyonunu, tapu sicilinin düzeltilmesi davası yerine getirmektedir OĞUZMAN vd Yıl: 2013 s. 276). Uygulamada tapu sicilinin düzeltilmesi davası ile tescilin yapılması-istihkak davası- aynı dilekçe ile yapıldığından, usul ekonomisi açısından pratik ve hızlı sonuçlar alınmaktadır. Ancak bu iki davanın ayrı ayrı açılması da mümkündür( EREN, Yıl: 2014 s. 38).

147

Davacı taşınmaz malı tapuda kayıtlı olan ya da olmayan kimse olabilir (EREN, Yıl: 2014 s. 38). Davanın temeli mülkiyet hakkına dayanmaktadır. Bu nedenle, üçüncü bir kişi çekişmeli malın mülkiyetini kazanmışsa artık ona karşı istihkak davası açılamayacaktır. Örneğin, tapu siciline güven (TMK m. 1023) ve kazandırıcı zamanaşımı (TMK m. 712-713) kurallarına göre bir kimse söz konusu taşınmaza malik olmuşsa, artık ona karşı istihkak davası açılamayacaktır (EREN, Yıl: 2014 s. 41).

İstihkak davası çeşitli sebeplerle açılabilmektedir. Örneğin, bir kimsenin başkasına bir malın mülkiyetini devretmek için zilyetliği kendi iradesi ile devretmiş olmasına rağmen, devrin sebebini oluşturan hukukî işlemin hükümsüz olması hâlinde açabileceği dava, istihkak davasıdır ( L. SİRMEN, Yıl: 2013 s. 97).

Bir başka örnek olarak, bir kimse bir başkasına kendi iradesi ile malının zilyetliğini devretmiş olup, devrin sebebini oluşturan sözleşme sona ermiş ise, malik malın geri verilmesini ya bu sözleşmeden doğan geri verme borcunun ifası kapsamında talep edecek ya da istihkak davası açabilecektir. Bu durumda taşınır davası açılamaz. ( L. SİRMEN, Yıl: 2013 s. 97).

Taşınır mülkiyetinin geçişinin sebebe bağlı olduğu kabul edildiğinde (Doktrinde, taşınır mülkiyetini sebebe bağlı olmadığı (soyutluğu) kabul edildiğinde ve borçlanma işleminin hükümsüzlüğünün tasarruf işlemine sirayet etmediği durumlarda istihkak davası değil, sebepsiz zenginleşme davası açılabileceği belirtilmektedir, bkz. SEROZAN, Yıl: 2014 s. 214), mülkiyetin geçişinin hukukȋ sebebini teşkil eden hukukȋ işlemin geçersizliği hâlinde istihkak davasının açılması gerekmektedir.

Taşınır davasının esastan sonuçlandırılarak, üstün hak sahipliğinin kesin hükme bağlanması hâlinde artık istihkak davası açılamayacaktır (L. SİRMEN, Yıl: 2013 s. 105).

148

İstihkak davasında davacı maliktir. Malikin söz konusu mal üzerindeki mülkiyet hakkı, bağımsız olabileceği gibi, paylı ya da elbirliği ile de olabilir. Paylı mülkiyet hakkına sahip olan paydaş, kendi payı için bağımsız bir dava açma hakkına sahiptir. Bunun yanısıra malın tamamı açısından bölünemeyen menfaatlerde, diğer paydaşları temsil hakkını kullanmak sureti ile tek başına dava açması da mümkündür (TMK m. 688/3; TMK m.693/3). Elbirliği mülkiyetinde ise, kural olarak tüm maliklerin birlikte bu davayı açmaları gerekmektedir (TMK m. 702/2). Ancak ortaklardan her biri, topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabilir. Bu korumadan bütün ortaklar yararlanır (TMK m. 702/4).

İstihkak davasını çekişmeli mala hiçbir zaman dolaysız zilyet olmamış bir malik açabileceği gibi, zilyetliği sonradan haksız olarak kaybetmiş dolaylı zilyet durumundaki malik de açabilmektedir. Bu duruma, taşınır bir malını satan malikin, satış sözleşmesi kesin hükümsüzlük sebebi ile geçersiz olmuşsa, malın iadesini

sağlamak için açacağı istihkak davası örnek verilebilir. (EREN, Yıl: 2014 s. 38.

Benzer yönde, OĞUZMAN vd Yıl: 2014 s. 278-279; L. SİRMEN, Yıl: 2013 s. 273).

Sınırlı aynî hak sahiplerinin de istihkak davası açma hakları söz konusu olabilir. Örneğin, rehin alacaklısı ya da intifa hakkı sahibi istihkak davası açabilecektir (GÜRSOY vd, Yıl: 1984 s. 362; EREN, Yıl: 2014 s. 39; SEROZAN, Yıl: 2014 s. 213; L. SİRMEN, L. Yıl: 2013 s. 272).

Malik, haksız zilyede karşı istihkak talebi dışında başka bir hukukȋ ilişkiden dolayı malın geri verilmesini isteme hakkına sahip olabilir. Örneğin, intifa ilişkisi sona erdiğinden, intifa hakkı sahibinin intifa konusu malı geri verme borcu vardır. Bu durumda malikin zilyede karşı istihkak talebi ile intifa ilişkisi nedeniyle geri verme talebinin yarışması söz konusu olur. Her iki talep birbirinden bağımsız doğar ve varlığını sürdürür (OĞUZMAN vd Yıl: 2013 s. 279. Benzer yönde, AKİPEK ve AKINTÜRK, Yıl: 2009 s. 449; EREN, Yıl: 2014 s. 36; L. SİRMEN, L. Yıl: 2013 s. 271).

149

Benzer şekilde, kira, ariyet ya da vedia sözleşmelerinde, haksız fiil ya da sebepsiz zenginleşmede de aynı durum söz konusu olur (EREN, Yıl: 2014 s. 36).

İstihkak davasında davalı, eşyaya haksız olarak el koyan (Davalının zilyetliği malike karşı haklı bir sebebe dayanıyorsa istihkak davası açılamaz. Örneğin, bir mal üzerinde kurulan intifa hakkı ya da malın kiraya verilmesi hâlinde, zilyedin zilyetliği haklı bir sebebe dayanmaktadır, bkz. OĞUZMAN vd. Yıl: 2014 s. 279) ve onu hâlen zilyetliğinde bulundurandır. Çekişmeli malı, haksız olarak davacı malikten ele geçiren zilyet, dolaylı zilyetliği kendinde kalmak sureti ile malın dolaysız zilyetliğini devretmiş olabilir. Örneğin, çekişmeli malı haksız olarak davacı malikten ele geçiren zilyedin bu malı kiraya vermesi gibi. Bu durumda davacı, istihkak davasını her iki zilyet aleyhine açabileceği gibi (dava arkadaşlığı), içlerinden biri aleyhine de açabilecektir (EREN, Yıl: 2014 s. 39-40. Benzer yönde, L. SİRMEN Yıl: 2013 s. 274). Davalı, çekişmeli mala istihkak davası açıldığında zilyet olmalıdır (EREN, Yıl: 2014 s. 40; OĞUZMAN vd. Yıl: 2014 s. 278-729).

Bu anda malı devrettiği için zilyetliği kesin olarak kayıp veya terk etmiş kimse aleyhine istihkak davası açılamaz. Böylesi bir durumda, söz konusu kişi aleyhine ancak TBK m. 49 vd. hükümlerine göre tazminat davası açılabilecektir ( EREN, Yıl: 2014 s. 40).

İstihkak davası açabilecek malik, isterse zilyetlik davası (süresi içinde) açarak da hakkını koruyabilir. Zilyetlik davalarının açılması ve reddedilmesi hâlinde de (zilyetliğe gasp ve saldırı hâlinde açılan davalar) genellikle istihkak davası açılabilecektir. Zira, zilyetlik davalarında genellikle mülkiyet hakkı söz konusu olmamaktadır( AKİPEK ve AKINTÜRK, Yıl: 2009 s. 450).

Aynî nitelikte bir dava olan istihkak davasının açılması herhangi bir süreye tâbi değildir. Bir başka ifadeyle bu davanın açılması için herhangi bir hak düşürücü süre ya da zamanaşımı süresi yoktur (AKİPEK ve AKINTÜRK, Yıl: 2009 s. 448; EREN, Yıl: 2014 s. 34; L. SİRMEN Yıl: 2013 s. 271. Eşyanın sözleşmesel ilişkiye dayalı

150

olarak iadesinin zamanaşımına uğraması nedeniyle dava edilememesi hâlinde, istihkak davasının zamanaşımı ya da hak düşürücü süreye tâbi olmaması önem taşımaktadır, bkz. EREN, Yıl: 2014 s. 35; L. SİRMEN, Yıl: 2013 s. 271. Konuya ilişkin olarak verilmiş bir Yargıtay kararında (Yarg. 2. HD T. 05.05.1987, E. 1987/2302, K. 1987/4143 sayılı kararı, karar için bkz. İNAL, Yıl: 2006) da aynı esas benimsenmiştir. Karara göre; “İstek adi istihkaka ilişkin olup, bu tür davalarda

zamanaşımı sözkonusu olmaz. Ancak şartları gerçekleştiğinde kazandırıcı zamanaşımından söz edilebilir (MY. 777). Böyle bir durum bahis konusu değildir. Bu sebeple davalı tarafın zamanaşımı defi reddedilerek taraf delillerinin toplanması ve sonuca göre bir karar verilmesi zorunludur. Bu yön gözetilmeden ve isteğin niteliğinde yanlışa düşülerek davanın Borçlar Yasasının 66. maddesindeki bir yıl süre geçtikten sonra açıldığından sözedilerek ret edilmesi yasaya aykırıdır”).