• Sonuç bulunamadı

4. TÜRKİYE-RUSYA SİYASİ VE TİCARİ İLİŞKİLERİ (1991 2001)

4.4. Türkiye İçin Rusya Federasyonu’nun Önemi ve Karşılıklı Ticaret

4.4.1. Türkiye Rusya Federasyonu Arasındaki Ticaret Hacmi

İki ülke arasındaki ticaret hacmi 1991 yılından başlayarak hızlı bir şekilde artmış, kriz öncesi 1997 yılında en yüksek seviyesine çıkmıştır. 1998-1999 yıllarında daralan ticaret hacmi, 2000 yılında tekrar 1997’deki seviyeyi yakalamıştır. Rusya’nın ihracat rakamlarının dünya ihracatı içerisindeki payı Türkiye’ye oranla daha yüksektir. Her iki ülkenin ihracat oranları giderek artmakla birlikte, bu konuda Rusya’nın ihracatı daha hızlı artış eğilimindedir. Rusya’nın, yaşadığı krizlere rağmen 1995 yılında Dünya ihracatı içerisindeki payı, % 1.62’den, 2000 yılında % 1.67 oranına ulaştığı görülmektedir. Türkiye’nin ihracat payı ise bu yıllar boyunca % 0.42 oranında kalmıştır.139 Rusya ve Türkiye’nin ithalat rakamları karşılaştırıldığı zaman bize ilginç

sonuçlar sunmaktadır. Her iki ülkenin dünya ithalatı içerisindeki paylarına bakıldığı zaman, Rusya’nın payının 1995 yılından 2000 yılına kadar geçen süreçte düştüğü görülürken, Türkiye’nin payı ise bu süreçte artmıştır. Buna göre, Rusya’nın ithalat payı 1995 yılında % 1.32 iken, 2000 yılında bu oran % 0.75, 2001 yılında ise % 0.94 olarak gerçekleşmiştir. Türkiye’nin ithalat payı ise 1995 yılında % 0.69, 2000

138 Cemalettin Kalaycı, “Rusya Federasyonu İle Ticarette Türkiye’nin Açmazları”, Eskişehir

Osmangazi Üniversitesi İİBF Dergisi, VIII/1, Nisan 2013, s. 38-42.

yılında artarak % 0.82, 2001 yılında ise krizin etkisi ile % 0.69 şeklinde gerçekleşmiştir. 2000 yılından itibaren ise tersi bir durum yaşanmış, Rusya ithalatının dünya ithalatının içindeki payı yükselirken Türkiye’nin ithalat payı ise azalma eğilimine girmiştir. 1994 yılında TL’nin yüksek oranda değer kaybetmesine rağmen, Türkiye’nin uluslararası piyasalardaki rekabet gücü bundan olumlu etkilenmiş, ihracat 1994’te % 18 ve TL’nin reel açıdan değer kazandığı 1995’te ise % 19,5 oranında artış kaydetmiştir. İstikrarlı olmayan bu ihracat artış hızı, 1995 yılından başlayarak gerilemeye başlamıştır. 1997 yılında Uzakdoğu borsa krizi olarak başlayan mali piyasalardaki kriz 1998 yılında Moskova Krizine dönüşecektir. 1998’de dünya ekonomisindeki büyüme oranı % 2,2 seviyesinde kalırken, dünya ihracat oranı da % 1,6 seviyesine gerilemiştir. Bundan Türkiye’nin ihracatı da olumsuz şekilde etkilenmiş, özellikle krizin Türkiye’nin en önemli pazarları arasında bulunan Rusya’ya sıçraması nedeniyle ihracatın artışı bundan olumsuz etkilenmiştir. Bu dönemde dünya talep eğrisindeki düşüş, dünyadaki mal fiyatlarında da düşüşe neden olduğu için Türkiye’nin dış ticareti bundan önemli derecede ölçüde etkilenmiştir. 1998’de % 2,7’lik artışla 27 milyar dolara gelmiş olan Türk ihracatı, 1998 yılındaki küresel krizin etkilerine ilave olarak 1999 yılında 17 Ağustos ve sonrasında yaşanan depremlerle ülke ekonomisi -%6,1 kadar daralmıştır. İhracat da bundan olumsuz etkilenerek 1999’de % 1,4 oranında azalmış ve 26,6 milyar dolar seviyesine gerilemiştir. İhracat rakamları, 2000 yılından başlayarak yeniden artış eğilimine girmiştir.140

Rusya’nın dış ticaretinde BDT ülkeleri dışında, AB ülkeleri ilk sıralarda yer almaktadır. Rusya’nın 1998 yılı genel ihracat sıralamasında Almanya 5,7, Ukrayna 5,5, ABD 5,1, Beyaz Rusya 4,6, Polonya 2,2 milyar dolar ile ilk on sırayı izlemektedir. Bu tarihte Türkiye ise 1.93 milyar dolarla ancak 13. sırada yer almaktadır. Rusya’nın ithalatında da 5,5 milyar dolar ile yine Almanya yine başta yer alırken, 4,5 milyar dolarla Beyaz Rusya, 4,1 milyar dolarla ABD, 3,2 milyar dolarla Ukrayna sıralanır. 10. sırada ise 1,1 milyar dolarla Çin yer alırken Türkiye ise 519,3 milyon dolarla ancak 21. sırada yer bulmuştur.141 Bu dönem Rus dış ticaret verilerine

140 DİE, 2002 141 UN, 1998

bakıldığında Türkiye, ilk onda yer bulamazken aynı yıl Türkiye’nin dış ticaretinde Rusya, ithalatta 3. ihracatında ise 7. sıradadır.142

Günümüzde Türk Rus ilişkilerinin içeriği önemli oranda ekonomik konulardan meydana gelmektedir. Türkiye ve Rusya arasındaki siyasi ilişkiler henüz ekonomik ilişkiler kadar gelişme gösterememiş, siyasi ilişkilerde yaşanan sorunlar da ekonomik ilişkilerin arzu edilen seviyeye ulaşmasını önleyen bir rol oynamaktadır. Türkiye ve Rusya arasındaki ekonomik ilişkiler gelişen en önemli işbirliği alanını meydana getirmektedir. 1984 yılında imzalanan doğalgaz anlaşmasının etkileri ile SSCB tarafından izlenen liberalleşme politikaları birleştiğinde iki ülkenin arasında resmi ve gayri resmi ticarette patlama olmuştur. Bu ticaret artışının Sovyetlerin dağılmasından sonra da sürmesi nedeniyle Rusya Federasyonu Türkiye’nin ticari ortakları arasında önemli bir konuma gelmiştir. 1997 yılındaki verilere göre Rusya Federasyonu Almanya’nın ardından en önemli ikinci ticari ortağı konumuna gelerek, ikinci ihracat pazarı olmuştur. 1997 yılında Türkiye’nin Rusya’ya yaptığı ihracat miktarı yaklaşık 2 milyar dolar olarak gerçekleşirken, ithalat miktarı da yaklaşık aynı oranda gerçekleşmiştir. Bu miktarlara taahhüt işlerini ve bavul ticaretini de eklediğimizde karşımıza 8-10 milyon dolarlık önemli bir ticaret hacmi çıkmaktadır. Türk Rus ticari ve ekonomik ilişkileri her iki ülke açısından önem kazanmıştır. Örneğin Türk inşaat firmalarının Rusya’daki yabancı inşaat hizmetleri içinde % 50 oranında bir pay sahibidir. Fakat bu dönemde Rusya Federasyonunda henüz modern ekonomik politika oluşturma sürecinin ve piyasa ekonomisi açısından gerekli alt yapının oluşturulamaması açısından Türk inşaat firmalarının pek çok sorunla başetmeleri gerekmiştir. Küresel seviyede piyasaları ciddi oranda sarsan 1998’deki ekonomik kriz Rus ekonomisini derinden etkilemiştir. Bu süreçte Rusya’da iş yapan Türk inşaat firmalarının sigorta güvencesine alınması, Eximbank gibi kanallar yardımıyla sağlanan krediler ile desteklenmesi gerekmektedir. Türkiye yıllık oranda toplam döviz gelirinin yaklaşık %13-15 kadarını Rusya ile gerçekleşen dış ticaretinden karşılamaktadır. Ekonomik krizin Rusya’da uzun süreli olması karşısında Türkiye’de bundan olumsuz şekilde etkilenebilir.143

Buna göre Türk firmalarının Rusya’da Moskova merkezli yatırım yapmak yerine federasyonun diğer bölgelerine de yatırım yapmasının önünün açılması, gelecekte iki

142 Kılıçbeyli, a.g.e., s. 235-243. 143 Teor, a.g.e., s.18.

ülkenin ekonomik ilişkilerini olumlu yönde etkileyecektir. Sovyetlerin dağılmasından önce Rusya Federasyonu ile yapılan 1991 tarihli Ticaret ve Ekonomik İşbirliği Anlaşmasının sonuçlandırılmasıyla, 1992 yılında bazı belgeler ile SSCB ile imzalanan anlaşma ve protokollerin Rusya Federasyonu tarafından üstlenilmesi bakımından mutabakatın sağlanması, iki ülke ilişkilerinin devamlılığının sağlanmasına ülkelerin verdiği önemin açık bir göstergesidir.144

SSCB ile 1984 yılında imzalanan ve devamında Rusya Federasyonu ile sürdürülen doğalgaz anlaşmasının 1996 yılında yıllık 530 milyon dolarlık bir büyüklüğü ifade etmesi, iki ülkenin arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerinin önemli bir boyutudur. Türkiye 1967 yılında sanayi tesisleri inşası için finansman olarak kullanılmak üzere SSCB’den aldığı krediyi 1989 yılında Eximbank aracılığıyla kredi kullandırarak borçlu ülkesi olma konumundan kurtularak, kredi veren ülke konumuna ulaşmıştır. Türk Eximbank 1989-1991 yılları arasında toplamda 800 milyon dolar alıcı ülke kredisi açmış, fakat daha sonra kredi geri ödemesinde yaşanan sorunlardan dolayı kredilerin sadece 599 milyon dolarlık bölümü kullandırılmıştır. Yine Eximbank tarafından 1990 yılındaki anlaşma gereğince Rusya Federasyonuna açılması öngörülen 350 milyon dolar yatırım kredisinin kullanma esaslarını belirlemeye ilişkin protokol ise 1995 yılında imzalanmıştır. Buna göre Vosstanya oteli ve iş merkezi projesi dâhilindeki kredi anlaşması da 1996 yılında Aralık ayında yürürlüğe girmiştir. Bu anlaşmalar çerçevesinde önce SSCB daha sonra Rusya Federasyonu ile diğer BDT ülkeleriyle yürütülen ikili ekonomik ve ticari ilişkilerde ciddi oranda gelişmeler olmuştur. SSCB ile 1991 yılında 1991 yılında 1,7 milyar dolarlık dış ticaret hacmi, Sovyetlerin dağılmasıyla birlikte artan bir boyut kazanmış ve 1995 yılında dış ticaret hacmi 5,4 milyar dolar civarına yükselmiştir. Bu dış ticaret hacminin % 61,7 kadarını içeren 3,3 milyar dolarlık bölümünün Rusya Federasyonu ile yapıldığı göz önüne alınırsa, Rusya Federasyonunun Türkiye bakımından önemi daha net bir şekilde anlaşılacaktır.145 Türkiye’nin Rusya Federasyonu ile 1992

yılındaki 438,5 milyon dolarlık ihracatı 1995 yılında yükselerek 1,2 milyar dolar seviyesine çıkmıştır. İthalat oranları ise aynı dönemde 1 milyar dolardan yükselerek 2,1 milyar dolar seviyesini yükselmiştir.146

144 Teor, s.18. 145 Teor, s.18.

1996 yılının başlarında Rusya Federasyonuna yönelik ihracat ise bir önceki yılda aynı dönem kıyaslandığında % 65 düzeyinde artış göstermiş ve 447 milyon dolar yükselmiştir. İthalat oranı ise % 2 düzeyinde artmış ve 551 milyon dolar seviyesinde gerçekleşmiştir.147 Yapılan ihracatın toplamı % 10 düzeyinde artmış, 1996 yılının

başlarında Rusya’ya yönelik ihracat artış miktarının % 65 düzeylerine ulaşması bu ülkenin Türkiye ihracatı bakımından taşıdığı önemin en önemli göstergesidir. Son yıllarda Türkiye Rus ticari ilişkilerine damga vuran başka bir gelişme de bazı hesaplamalara göre 3-5 milyar dolar, bazı hesaplamalara göre de 8-10 milyar dolar düzeyinde olan bavul ticaretidir. Resmi ihracat kayıtlarında yer almayan, genellikle Rusya Federasyonu vatandaşlarına yönelik olan ticaretin miktarlar da ilave edildiğinde ticari ilişkilerin şimdiki durumu oldukça dikkat çekici düzeye ulaşacaktır. Türk Rus ticari ilişkilerinde yaşanan önemli gelişmelere paralel Rusya Federasyonuna 1993 yılında ihracat yapan Türk firmaların sayısı 903 iken bu rakam 1995 yılında 2130 seviyesine çıkmıştır. Bu rakamlara bavul ticareti ile yapılan ticaret şeklindeki firmaların sayısı dâhil değildir. Bunun yanı sıra Moskova Ticaret Müşavirliği kayıtlarında Moskova’da açılmış olan Türk firmaların temsilcilerinin sayısı da 170 üzerindedir.148

Türk müteahhitlik firmalarının da 1987 yılından şimdiye kadar Rusya Federasyonu’nda üstlendiği projelerin sayısı 379, proje tutarları da 7,5 milyar dolar seviyesindedir. Projelerin ortalama 3,1 milyar dolarlık kısmı tamamlanmış, 97 Türk firması ise hala ülkede çalışmalarına devam etmektir. Rusya Federasyonu’nun nüfus yapısına bakıldığı zaman Batı ülkelerinden farklı olarak çeşitli gelir gruplarından oluşan kalabalık bir yapıya sahiptir. Ülkenin tüketim ihtiyacı da gelir gruplarının çeşitliliğine dayalı olarak geniş bir ürün yelpazesini kapsar. Gerek jeopolitik konumumuz gerekse de tüketim malı çeşitliliğimizin olması bize Rusya pazarında önemli bir potansiyel olduğunu göstermektedir. Bu nedenle nüfus içinde her gelir düzeyini kapsayacak şekilde geniş bir ürün yelpazesi ve ülkedeki gelişmiş Moskova ile sınırlı kalmayarak, sanayi ve zengin doğal kaynakları olan Dağıstan, Tataristan, Başkırdistan gibi özerk cumhuriyetler ve diğer bölgeleri de kapsayacak şekilde Rus pazarına hitap edilmelidir. Doğrudan ihracat ve yanında bölgede depo, mağaza, antrepo kurularak bunlar aracılığıyla dağıtım kanalı oluşturmak ve doğrudan

147 Zubarev, s.199 148 Zubarev, s.199

tüketiciye hitap edecek bir sisteme yönelmek gerekir. Bu Türk sanayisinin gelişmesine ve ihracatın arttırılması açısından oldukça önemli bir yaklaşımdır. Rusya Federasyonu, sahip olduğu kalabalık nüfusu ile dünyadaki önemli pazarlar arasında yer almaktadır. Rusya’nın toplam ithalatında Türkiye ihracatındaki olumlu gelişmelerine rağmen sadece % 2 oranındaki paya sahip olması, ülkeye coğrafi olarak yakınlığının da ticarette olumlu etkileri olduğu düşünüldüğünde, iki ülkenin arasındaki ticari ve ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi gerektiği yönündedir.149

Türk firmalarının yurtdışında mağaza açma projeleri desteklenmesi gereklidir. Bu projelere ilişkin Eximbank tarafından 1996 yılında orta vadeli kredi programı dâhilinde Rusya Federasyonunda açılması planlanan mağazaların finansmanına öncelik verilecektir. Buna göre Eximbank Moskova’da inşa edilecek 18.400 metrekare mağaza için 7,5 milyon dolar, 5 milyon dolar da toptancı hali için kredi tahsis edilmesine karar vermiştir. Bu 12,5 milyon dolarlık kredinin Türk mallarının Rusya pazarında yer edinebilmesi açısından önemli adımdır.

İki ülke arasındaki bavul ticareti ticari ilişkiler açısından önemli bir yere sahip olduğu belirtilmişti. Bavul ticareti özellikle incelediğimiz dönemde hızlı bir gelişme göstermiş artmış ve Türk ekonomisine başta döviz geliri olmak üzere önemli katkılar yapmaktadır. Bavul ticareti ile şimdiye kadar ihraca konu olmayan Türk malları açısından ihraç potansiyeli yaratılmış, sanayicilerin ve küçük esnafın dış pazarlara açılması, bunun gereği olarak kayıtlı ihracata yönelmelerinin kolaylaşması yönünden oldukça önemlidir.

Fakat bavul ticareti kayıt dışı olduğu için kayıtlı ekonominin aleyhine haksız rekabet yaratması, standart ve kalite denetimine tabi tutulması yüzünde de Türk malının imajını zedeleme unsuru da göz önüne alınmalıdır. Bunun yanında Rusya Federasyonunun da bavul ticaretini iç sanayiyi olumsuz şekilde etkilediğini, hükümetin bütçe gelirlerinin önemli bir bölümünü oluşturan gümrük vergisinde ciddi bir gelir kaybı yaşattığını belirtmektedir. Ayrıca bu ticaretteki malların standart ve kalite denetimine tabi tutulmaması yüzünden tüketiciye zarar verdiği öne sürülmektedir. Bu nedenle bavul ticaretine 2000 yılında Ağustos ayından itibaren ağırlık ve değer olarak bazı kısıtlamalar getirilmiştir.Bununla birlikte bavul ticaretinin yasal bir zemine oturtulması, Rusya Federasyonu başta olmak üzere bu

ticaretin yapıldığı tüm ülkelerde alternatif pazarlama yöntemleri geliştirilerek ciddi potansiyel olarak aktif şekilde dış ticarete yönlendirilmesi gerekir. Türk mallarının standart ve kalite denetiminin sağlanarak, gelecek için ciddi bir potansiyel olacak Rusya pazarında Türk malının kaliteli imajının yerleştirilmesi bakımından da çok önemli bir durumdur. Bu nedenle 1999 yılında Aralık ayında o dönem Başbakan olan Tansu Çiller ve Moskova Hükümeti Başkanı olan Yuri Lujkov arasında imzalanmış olan niyet protokolü ile Moskova’da Türk mallarının tanıtılması ve nihai tüketiciye doğrudan sunulması için Türk Ticaret Merkezi kurulmasının çalışmaları başlatılmıştır. Bu kaliteli Türk malı imajının oluşturulmasına yönelik atılan oldukça önemli bir adım olarak görülmektedir.150

Bunun yanı sıra iki ülkenin üretim yapılarının farklı olması nedeniyle iki ülke bakımından önemli bir potansiyel yaratmaktadır. Türkiye’den farklı bir sanayi yapısına ve zengin doğal kaynaklara sahip olan Rusya Federasyonu ile ekonomik ve ticari ilişkilerin geliştirilmesi, ülke ekonomilerin birbirini tamamlayıcı yapıları göz önüne alındığında hem iki ülkenin çıkarlarına hem de bölgenin ekonomik bakımdan kalkınmasına, bölgenin siyasi istikrarında oldukça önemli bir rol oynayacağı açıktır.

Bölgede hali hazırdaki üretim eksikliği, genel olarak ithalat yoluyla karşılanmakta, aynı zamanda orta vadede sanayiyi geliştirmek için alınan tedbirler gereğince Rusya Federasyonu dışında BDT ülkelerinin tamamında korumacı tedbirler gündeme gelecektir. Bununla Türk firmalarının bu bölgelerde yerel sermaye ile ortak yatırım çalışmalarına yönelmeleri için girişimde bulunmaları, bu girişimlerin de devlet tarafından desteklenmesi Türkiye’ye orta ve uzun vadede ekonomik bakımdan önemli faydalar sağlayacaktır.151

Siyasi ve ticari bakımdan hali hazırda riskli bir ülke olarak değerlendirilen, fakat reformların tamamlanmasıyla beraber oldukça büyük bir potansiyel ortaya koyacak Rusya Federasyonunda ortaklaşa yatırım olanaklarının geliştirilmesi için alınacak önlemler, ülkemizin de bu potansiyelden en iyi şekilde yararlanması açısından oldukça önemli bir durumdur. Bu durumda başta Türk müteahhitleri de olmak üzere Türk yatırımcıların özellikle Rusya ve BDT ülkelerine yapacakları yatırımlara uzun vadeli kredi, garanti ve sigorta desteğini sağlayacak olan Dış Yatırımlar Kredi

150 E. Prokushev, Ekonomika, Moskova, 2002, s.12. 151 Prokushev, s.12.

Garanti ve Sigorta Kurumunun meydana getirilmesi, bu ülkelerde yatırımlarının arttırılması, hızla artan tüketim talebinin Türk firmaları tarafından karşılanması olanağını yaratacak ve Türkiye’nin bu pazarda sağlam bir yer edinmesi açısından önemli bir etken olacaktır.152

Rusya Federasyonu’nda Türk girişimcilerin yatırımları yanında nitelikli insan gücüne sahip olan, enerji dâhil demiryolu elektrifikasyonu, kimya sanayi, metro inşası gibi teknolojik bazı konularda da uzmanlaşan Rus firmaları ile Türkiye’de ortak yatırım olanaklarının geliştirilmesi gerekmektedir. Bununa Türk sanayi Rusya’da var olan yetişmiş işgücünden yararlanma olanağına kavuşturulabilecektir. Bu aşamada doğalgaz anlaşmasına da değinilmesi gerekir. 1987 yılından itibaren 25 yıl süre ile Türkiye’ye doğalgaz sevk edilmesini garanti altına almış olan doğalgaz anlaşması olarak önem taşır. Antlaşma bir yandan yıllık olarak 5-6 milyar m3 doğalgaz sevkiyatını, diğer yandan da doğalgaz bedeli karşılığında Türk mallarının Rusya Federasyonuna ihracatının yapılmasına ilişkin hükümler ile iki ülke arasında ek ticaret olanağı sağlamasıyla ikili ticari ilişkilerin temelini oluşturur.153

Türkiye yıllık 5 milyar dolarlık turizm geliriyle önemli bir turizm ülkesi durumundadır. Bu açıdan özellikle Rus vatandaşlarının da ilgisini çekmektedir. Serbest piyasa ekonomisine geçiş süreciyle ortaya çıkan varlıklı Rus vatandaşlarının tatillerini yurtdışında değerlendirmesiyle, tatil yaptıkları ülkelerdeki yüksek tüketim taleplerinin ciddi bir gelir kaynağı oluşturması, bu vatandaşları Türkiye ve diğer ülkeler bakımından hedef kitle olarak görülmektedir.154Bu açıdan bahsi geçen hedef

kitleye yönelik şekilde etkin tanıtım programının düzenlenmesi, bu ülke vatandaşlarının tatil için Türkiye’yi tercih etmesi için olanakların yaratılması durumunda, kültürel ilişkilerin yanında ticari ilişkiler açısından da önemli gelişmelerin yaşanması için önemli olanaklar yaratılabilir. İki ülke arasında ortak turizm ve havayolu şirketlerinin kurulması turizm faaliyetlerinin geliştirilmesi açısından önemli bir etki yapacaktır. Bunun yanı sıra Rusya Federasyonundaki ekonomik gelişmeler doğrultusunda hızlı bir şekilde artan hizmet sektörü talebi de Türk firmaları bakımından geniş bir potansiyel oluşturmaktadır. Bunun en iyi şekilde değerlendirilmesi açısından ülkenin geneline etkin bir şekilde hizmet verebilecek,

152 Prokushev, s.12. 153 Prokushev, s.12.

tüketim eğiliminin artmasından doğrudan etkilenen fast food zincirleri, otelcilik, benzin istasyonu, süpermarketleri, otomobil bakım onarım servisleri gibi alanlarda ortak yatırım yapmakla mümkün olabilir. Rusya Federasyonundaki toplam ithalatın önemli bir kısmını tarım ürünleri ithalatı oluşturmaktadır. Bu açıdan Rusya’nın ihtiyacı olan tarım ürünlerinin başta sebze ve meyve olmak üzere, diğer tarım ürünleri ve gıda sektöründe ciddi bir potansiyele sahip olan Türk firmaları tarafından ortak yatırım ve ihracat ile karşılanması, iki ülkenin ticari ilişkilerinin geliştirilmesi bakımından önemli bir etkendir.

Türkiye ve Rusya ticari ilişkilerinde bilindiği üzere müteahhitlik hizmetleri önemli bir yere sahiptir. Türk müteahhitleri başta Rusya Federasyonu olmak üzere bugüne kadar diğer BDT ülkelerinde üstlendikleri projeleri başarı ile tamamlamış ve kendilerini bu pazarda kabul ettirmiştir. Bu ülkeler önemli bir politik ve ticari unsur içermekte ve bunlara yönelik müteahhitlik hizmetlerinin geliştirilmesi açısından riskleri kapsayacak şekilde geniş kapsamlı sigorta ve garanti programları oluşturulmalıdır. Rusya Federasyonu vatandaşlarının Türk inşaat sektörü açısından önemli bir Pazar olma durumu da bu konunun diğer bir boyutunu oluşturmaktadır. TÜİK verilerine göre yabancılara yapılan konut satışları içerisinde Rusya Federasyonu vatandaşları giderek artan bir grafik izlemekte ve ilk dört içerisinde yer almaktadır.

Diğer yandan zengin doğal kaynakları ile dünyada önemli stratejik merkezlerden biri olan Rusya Federasyonunun doğalgaz kaynaklarının tahmini olarak 49 trilyon metreküp olduğu bilinmektedir. Bu oranın tüm dünyanın rezervlerinin % 35 kadarı olduğunun da belirtilmesi gerekir. Sahip olduğu petrol rezervleri ise Suudi Arabistan ile ABD ardından üçüncü sıradadır. Bunun dışında Rusya Federasyonu Ural Dağları ve Sibirya gibi bazı bölgelerde de önemli doğal kaynakları olan bir ülkedir. Bölgede bulunan demir, altın, nikel, bakır bakımından Rusya dünyadaki önemli ülkeler arasındadır. Bu derece zengin doğal kaynakları olmasına rağmen pazarlama açısından deneyimsiz olduklarından sahip oldukları kaynaklarını dünya piyasasına arz etmekte yetersiz kalmaktadırlar. Rusya ve BDT ülkelerinin bu zengin kaynaklarının pazarlanmasında, uluslararası piyasalardan edinilen kazançlarının ve ülkemizin döviz gelirlerinin arttırılması açısından önemli rol oynayacaktır.

Türkiye ve Rusya Federasyonunu bağlayan gelişmeler arasında 1992 yılında Türkiye’nin öncülük ettiği ve İstanbul Deklarasyonuyla hayata geçirilen Karadeniz Ekonomik İşbirliği (KEİ) olan projedir. Türkiye, Ukrayna, Yunanistan, Arnavutluk, Ermenistan, Rusya Federasyonu, Moldova, Romanya, Gürcistan, Romanya, Bulgaristan, Azerbaycan’ın üye olduğu KEİ projesinde üye ülkelerin ticari ve ekonomik ilişkilerinin geliştirilmesiyle, bölgenin potansiyelinin iyi bir şekilde değerlendirilmesi hedeflenmektedir.155 Rusya Federasyonunun KEİ üyesi olan eski

SSCB ülkeleriyle olan yakın ticari ve siyasi ilişkileri göz önüne alındığında, Rusya ile ilişkilerinin geliştirilmesi KEİ nin kuruluş amaçlarının gerçekleştirilmesi