• Sonuç bulunamadı

3. SOVYETLERİN DAĞILMASI SONRASINDA RUSYA’DA SİYASİ VE

3.1. Siyasi Durum (1991 2001)

Sovyetlerin dağılması beraberinde içinde barındırdığı sistemi de çökertmiş ve yeni bir sistemin kurulmasını ihtiyaç kılmıştır. Tarih boyunca bütün köklü değişimler şüphesiz ki ilk önce siyasi değişimlerle mümkün olabilmiştir. Siyasi değişimi ele aldığımızda da çok partili sistemin ne olduğunu kısaca vurgulamak gerekir. Çok partili düzen; toplumda birden çok partinin varlığı, bu partilerin birbirleriyle etkileşimleri, mücadeleleri ve oy kullanma hakkına sahip olan vatandaşların bu partilerden istediklerine oy verebilme özgürlüklerinin olduğu bir sistemi ifade eder. Öte yandan sistemleri geçiş öncesi hazırlık, geçiş ve geçişi tamamlama olarak üç evre ile kategorize edersek Rusya federasyonu mevcut düzeni henüz geçiş evresindedir. Bununla beraber çağdaş Rus toplumunda siyasi yol arayışı hala devam etmekte olup gerek akademik gerekse de politik anlamda birçok uğraş mevcuttur. Bu modernizasyon çalışmalarını çevreleyen görüşler ise genel olarak; Batıcı- Liberaller, yerli ve milliyetçiler, Avrasyacı ve Antikapitalistler olarak sıralayabiliriz.79

Geçerli sistemin iktisadi ve siyasi temelleri ise 1992 yılında Yeltsin döneminde atılmıştır. Özellikle dönemin Maliye ve Ekonomi bakanı Yegor Gaydar salt liberalci reformlar uygulamış 1998 ekonomik bunalımına kadar ısrarla devam ettirmiştir. Yeltsin’in 1992 döneminde imzaladığı kararname ile ekonomin başına getirilen Yegor Gaydar çok hızlı bir şekilde reform hareketlerine başlamıştır. Ona göre ülke acilen serbest piyasa ekonomisini benimsemeli özel sektör devlet eliyle teşvik edilip banka kredileri yoluyla sübvanse edilmeliydi. Ama öncelikle özel sektör özendirilmeliydi bunun içinde düşük vergi politikaları devlet müdahalesinin asgariye indirilmesi gerekmekteydi. İlgi programın başarısı için gayrisafi milli hasılanın kamu harcamalarına oranı düşürülmeli, eski Sovyet Rusya’da uygulanan tüm sosyal politikalardan vazgeçilmesi şarttı. Serbest piyasanın getireceği enflasyon tehlikesi ise devlet harcamalarında yapılan kısıntılarla baskı altına alınması öngörülmekteydi. Rublenin ise küresel bir değere kavuşması için konvertibilite şartlarına uygun hale

79 Merve İrem Yapıcı, Rus Dış Politikasını Oluşturan İç Etkenler, Usak yayınları, Ankara 2010, s.146- 160; Cumhur Kaygusuz, “Sovyetler Birliği Sonrası Rus Siyasal Sisteminin Değişim Ve Gelişim

Süreçleri (1992-2004)” Cappadocia Journal Of History And Social Sciences, Vol.11-October-

2018, ss. 126- 141; Abdulkadir BAHARÇİÇEK ve Osman AĞIR, “Rusya’nın Başarısız

getirilmesi gerekmekteydi. Tüm bu iktisadi temellerin üstüne uygun bir hukuk düzeni kurulacağına, tam demokrasinin sağlanacağına, çok partili sistemin sağlıklı bir şekilde işleyeceğine tüm vatandaşların mevzubahis sistemde eşit olarak temsil edileceğine inanılmaktaydı. Bu akılcı ve mantıklı görünen klasik liberal yaklaşıma geçiş kağıt üzerinde her ne kadar kusursuz gözükse de Rusya’nın tarihi- kültürel gelenekleri, sosyal ve siyasi yapısı yıllardır alışılagelmiş Sovyet tipi monopol piyasanın toplum üzerinde oluşturmuş olduğu etkilerin göz ardı edilmiş olması, bu kadar büyük radikal değişimler isteyen bir sistemin dar bir vakit içerisinde alınması bu politikayı başarısız kılmıştır. Ayrıca uygulanan Monetarist (parasalcı) politikalar rublenin ani değer kaybetmesine ve Rus milyarderlerin ruble cinsinden aktiflerini Amerikan dolarına dönüştürerek yurt dışına çıkmalarına neden olmuş krizi daha da derinleştirmiştir. Dolayısıyla Gaydar’ın yeni ekonomik programının Rusya halkı için ağır sonuçları olmuştur. Yürütülen programın başarısızlığı üzerine yoğun baskı ve eleştirilere maruz kalan Yeltsin yönetimi, Yegor Gaydar’ı görevden alarak yerine 14 Aralık 1992 tarihinde Sovyetler Birliği Gaz Endüstrisi eski bakanı ve Gazprom’un ilk başkanı olan Viktor Çernomırdin’i başbakanlık görevine atamıştır.80

Yaşanan iktisadi buhran toplumda Stalin döneminde uygulamaya konulan baskıcı politikaları hatırlatmış, bu durumdan istifade eden bazı gruplar da ’’milli ayrımcılık’’ ve “vatandaşlar arası fiili eşitsizlik” gibi kavramları savunarak kendi bölgelerine özgü birtakım yeni haklar talep etmişlerdir. Rusya federasyonu içerisinde yer alan Tataristan, Başkurdistan, Udmurtiya, Yakutistan gibi bölgeler de fedaral bütçeye aktarmaları gereken vergi gelirlerini ya zamanında aktarmamış ya da toptan kesmiştir. Yaşanan olaylara paralel olarak Çeçenistan Cumhurbaşkanı Cahar Dudayev bağımsızlık ilan etmiştir. Söz konusu Federasyonun ayrılmaz parçaları olan cumhuriyetler ve belli başlı grupların talep ettiği özel statüler ve bağımsızlık ilan ederek federasyondan ayrılma olasılıkları ülkeyi parçalanma tehlikesi ile karşı karşıya getirmiştir. Söz konusu dönemde Yeltsin yönetimi bir takım politikalar uygulasa da statü isteyen ve ülkeyi parçalanmaya götüren oluşumlara finansal destek olmaktan öteye gidememiştir. Ülkenin bölünmesine karşı atılan ilk tedbir ise 31 Mart 1992 yılında Çeçenistan ve Tataristan’ın dışında kalan cumhuriyetlerin ve diğer unsurların imzaladığı Federal Antlaşma olmuştur. İmzalanan antlaşma kapsamında

federasyon içerisinde faaliyet gösteren federal kurumların ve dairelerin yetkilerini önemli ölçüde kısıtlanmaktaydı. Bundan sonraki süreçte önlem diyebileceğimiz diğer bir tedbir ise 12 Aralık 1993 yılında halk oylaması sonucu kabul edilen ilk Anayasada devlet organlarının yetkilerini kısıtlayan ve federasyon içerisinde yaşayan tüm halkın eşitliğinin net bir biçimde belirtilmesidir. Mevzubahis önlemler tüm sıkıntılara deva olmasa da ülkenin parçalanmasına yönelik girişimleri bertaraf etmiştir.81

Yeltsin yönetiminin ısrarla Gaydar’ın liberal dönüşüm programına desteklemiş olması Yeltsin yönetimini Rusya Yüksek Konseyi ile karşı karşıya getirmiştir. Politik açmazı ortadan kaldırmak amacıyla 25 Nisan 1993 yılında referanduma giden Rusya’da kutuplaşmanın ne kadar ciddi boyutlara ulaştığının göstergesidir. Sonuç olarak yasama ve yürütme erkleri arasındaki bu cepheleşme daha radikal kararlar alınmasına neden olmuş siyasi krizin çözümünü Boris Yeltsin ülkeyi başkanlık rejimine taşıyacak yeni bir anayasanın kabulü ile aşmak istemiştir. Yönetiminin aldığı kararlar nedeniyle ters düştüğü Rusya Federasyonu Yüksek Konseyi’ni 1400 sayılı ‘’Aşamalı Anayasa Reformu Hakkında Kararname’’ ile feshetmiş, yeni anayasa metnine ilişkin referandumun 12 Aralık 1993 tarihinde gerçekleştirilmesine onay verilmiştir. Ancak muhalif milletvekillerinin girişimleri sonucu Anayasa Mahkeme Heyeti acil toplanarak Boris Yeltsi’nin icraatlarını anayasaya aykırı bulmuştur. 1400 sayılı kararnamenin de darbe girişimine zemin hazırladığı yönünde hüküm verip ilan etmiştir. Bu gerekçe ile 22 Eylül 1993 tarihinde kabul edilen 5780-I sayılı “Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Boris Yeltsin’in Yetkilerinin Feshedilmesi Hakkında Karar” ile görevden azledilmesine karar vermiştir. Hemen ertesi gün toplanan olağanüstü genel kurul Sovyetler Birliği Kahramanı nişanı sahibi emekli Hava Pilot Tuğgeneral Aleksandr Rutskoy yemin töreniyle Devlet Başkanlığına getirilmiştir. Rutskoy’a bağlı muvazzaf ve emekli ordu mensupları parlemento binası olan “Dom Sovetov’’ (Belıy Dom) civarında silahlı gruplar oluşturmuş ve olası müdahaleye karşı ciddi mühimmat ve cephane depolanmıştır. Boris Yeltsin görevden azledilmesine rağmen siyasi gücünü yitirmemiş ülkenin

kolluk kuvvetleri ordu, polis teşkilatı ve federal güvenlik dairesi Boris Yeltsin’in yanında yer alarak kendisinden alınan emirler doğrultusunda hareket etmişlerdir.82

Başkent Moskova’da 3 ve 4 Ekim 1993 tarihlerinde şiddetlenen sokak çatışmalarının yarattığı kargaşa ortamında Yeltsin tüm sorumluluğu üstüne alarak zırhlı birliklerin kent merkezine giderek parlamento binasına ateş emri açılmasını emretmiştir. Civarda konuşlanan tanklardan 4 Ekim sabahı gün boyu aralıklarla binaya ateş açılmıştır. Aynı günün akşam saatlerinde özel harekât timi Alfa’ya mensup subaylar binayı savunan silahlı gruplara güvenlik garantisi vererek teslim olmaya ikna etmiş ve içinde muhalif milletvekillerin de olduğu yaklaşık 700 kişi binayı terk etmiştir. Aleksandr Rutskoy ve Ruslan Hasbulatov ise tutuklanmıştır. Resmi kaynak verilerine göre sokak çatışmalarında hayatını kaybeden sayısı 158 yaralı sayısı da 423 olarak kaydedilmiştir. Bu durum Rusya’ da “Kara Ekim” olarak adlandırılmaktadır.83

12 Aralık 1993 tarihinde toplam seçmen sayısı 105.839.416 olan Rusya da Yeni Anayasanın kabulüne ilişkin referandumda %54.8 oy oranıyla evet oyu çıkmış ve demokratik dönüşüm süreci için büyük bir adım atılmıştır. Yeni Anayasa’nın kabulü ile Rusya resmen Sovyet rejimini terk etmiş yerine sosyal-devlet anlayışını benimseyerek Rusya için yeni bir döneme geçiş yapılmıştır. 1994 yılına gelindiğinde Rusya’da çok fazla parti, siyasi topluluk ve toplumsal hareketlilik mevcuttu. Her biri sonraki seçim için bir takım çalışmalar yapmış ve seçim için kendilerini hazırlamışlardır. 17 Aralık 1995’te Seçim ortamına 43 parti iştirak etmiş bunların çok azı %5 baraj sınırını geçebilmiştir. Seçim sonuçları göz önüne alındığın da Yeltsin’in partisine karşı en büyük başarıyı 157 milletvekili çıkaran Gennadiy Züganov’un lideri olduğu Rusya federasyonu Komünist partisi ve 51 milletvekili çıkaran Jirinovskiy’nin liberal demokrat partisi elde etmiştir. 1996 yılı Haziran ayında ise devlet başkanlığı seçimleri 2 tur halinde gerçekleşmiştir. İlk turda Yeltsin %35, Züganov %32.03 Ve emekli general Lebed %14,52 oy almıştır. 3 Temmuz tarihinde gerçekleşen ikinci turda Züganov %40.31 Yeltsin %52.82 ile zafer ilan

82 Asem Nauşabay Hekimoğlu, Rusya’nın Dış Politikası 1, Vadi yayınları, Ankara 2007, s. 66-77; Cumhur Kaygusuz, a.g.e., s. 132-133; Serghei Bozbozbei, “Rusya Federasyonu’nda Yatırım Yapacak

İnşaat Firmaları İçin Teklif Hazırlama Yöntemleri”, İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri

Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, 2006, s. 6.

etmiştir. Tüm bu sonuçlar ayrışmanın ne kadar derin olduğunu gösterse de eski sisteme geri dönüşün istenmediğinin de bir kanıtıdır.84

Seçimden zaferle ayrılan Yeltsin ülkede eski otoritesini yakalayamamış özellikle Rusya’nın multimilyonerleri tarafından baskı altında bırakılmıştır. Devlet yönetiminde söz sahibi olmak isteyen oligarklar, Kendilerini devlet üstüne görmüş ve o dönem ciddi sıkıntılara neden olmuşlardır. Finansal güçlerinin aşırı büyümesinden ve yönettikleri sermayenin büyüklüğü sebebiyle devlet yönetiminde söz sahibi olan bazı iş adamlarından; Most grubunun sahibi Vlademir Gusinskiy, Menatep ve Yukos’un başkanı Mihail Hodorkovskiy, Stoliçnıy Bank’ın sahibi Aleksandr Smoleskiy, Oneeximbank’ın sahibi Vlademir Potonin ve Logovaz Otomotiv A.Ş. başkanı Boris Berezovskiy öne çıkan isimlerdi. Tehlikenin farkında olan devlet başkanlığı görevinde ki Viktor Çernomirdin hükümeti bir takım iyileştirmeler yapsa da iktisadi kalkınmaya uzak bir görüntü çizmiştir. 26 Mart 1998 tarihinde Yeltsin tarafından görevinden azledilen Çernomirdin’in yerine 24 Nisan’da atanan 35 yaşındaki Sergey Kiriyenko ve yeni bakanlar kurulu getirilmiştir. Hiç vakit kaybetmeden işe koyulan Başbakan Kiriyenko. Aldığı kararların doğru olmasına karşın geç atılmış adımlar olmasından kaynaklı 1998 krizi patlak vermiştir. Hiç şüphesiz ki Kiriyenko’nun aldığı devaluasyon kararı krizin tetikleyicisi olmuştur. Bir anda 2 buçuk kat değer kaybeden Ruble ve ülkede hiperenflasyonun varlığı ile tüm finansal pazar mekanizmalar kilitlenmiş içinden çıkılamaz bir hal almıştı bunun sonucunda da Kiriyenko ve kabinesinin görevine 23 Ağustos 1998’de son verilmiştir. Muhalefetin baskıları altında kalan Yeltsin göreve parlamentonun adayı olan Yevgeniy Primakov’u Eylül ayında kabinenin başına getirmiştir. Pirimekov siyasi ve iktisadi istikrarın oluşturulmasında büyük rol oynamıştır. Görevine geldiği andan itibaren oligark yapılar, mafya tipi oluşumlar ve üst makamlara kadar ulaşan rüşvet ağlarını hedef alan Pirimikov kısa süreli istikrarı sağlasa da bir takım güç odaklarını rahatsız etmiştir. Son derece gergin olan siyasi ortamda meclisin Yeltsin’i Azletmeye yönelik girişimi Devlet Başkanı Yeltsi’nin Başbakan Primikov’u görevden alınmasına gerekli bahaneyi vermiştir. Primikov’un koltuğundan boşalan görev için yeni bir isim arayan Yeltsin 16 Ağustos 1999 yılında Meclisinde onayladığı Vilademir Putin’i başbakanlık koltuğuna oturturmuşlardır. Meclisin çok kolay

onayından geçen Putin ülke için bir kalkınma planı olmayan ve ülkeyi seçimlere kadar taşıyacak ara adam olarak görülmekteydi. Öngörüler ve hesaplar tutmamış kısa süre içerisinde Putin Popülerlik kazanarak kamuoyunda önemli bir yere gelmiştir. Yeltsin’in iktidarda kalma çabaları yanlış üstüne yanlış yaptırmış siyasi kariyerinin son konuşmasını yılbaşı gecesi televizyon yayınında görevini zamanından önce bıraktığını söyleyerek yapmıştır. Erken seçimin gündeme gelmesi Putin’in seçilme şansını artırmış 26 Mart 2000 tarihinde yapılan başkanlık seçimlerinde %52.90 gibi bir oyla rakiplerini geride bırakarak ülkenin başına geçmiştir.85

Putin’in iktidara gelmesiyle birlikte ülkenin iktisadi kanadında gözle görülür iyileşmeler gözlemlenmiştir. Enflasyon 3 kat düşerken buna bağlı iç pazarda ve tüketici fiyat endeksinde iyileşme görülmüş yabancı yatırımcı için uygun ortam sağlanarak yeni yatırımlar ve kamu harcamalarında artış gözlemlenmiştir. Uzun süredir Ruble ’deki istikrarsızlık ortadan kalkarak finansal bağımsızlığa kavuşan ülke petrol ve doğalgaz fiyatlarının artmasıyla birlikte büyük, güçlü bir ivme yakalamıştır. Tüm bu olumlu gelişmeler ve ülke halkında ki gözle görülür refah artışı yönetime olan memnuniyeti memnuniyet ise siyasi anlamda istikrarı getirmiştir.