• Sonuç bulunamadı

Rusya Federasyonu-Türkiye Arasında Ticari İşbirliği ve Müteahhitlik hizmetler

4. TÜRKİYE-RUSYA SİYASİ VE TİCARİ İLİŞKİLERİ (1991 2001)

4.3. Rusya Federasyonu-Türkiye Arasında Ticari İşbirliği ve Müteahhitlik hizmetler

Tarihte pek çok siyasi mücadeleler ve savaşlara tanıklık etmiş olan ilişkiler iki ülkenin kuruluşu olan 1920’li yıllarda belirli bir yakınlaşma ile sonuçlanmıştır. Cumhuriyetin kurulmasıyla beraber Türkiye hem ekonomik ve ticari politikaları hem de siyasi politikaları açısından önemli bir yere sahip olan eski SSCB ile olan ilişkiler, 1992 yılıyla birlikte Rusya Federasyonu kurulmasıyla ülkedeki piyasa ekonomisine geçiş süreciyle daha fazla önem kazanmıştır. Bu bölgenin siyasi ve ekonomik açıdan istikrara kavuşmasında da belirleyici bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkiye, 1929 yılında ortaya çıkan Büyük Ekonomik Bunalımının yarattığı etkilerle dış ticareti sınırlayıcı ve aşırı korumacı bir ticaret politikası benimsemiş ve 1980’lerin başına kadar uygulamıştır. 1980’li yıllar ve daha sonrasında serbest piyasa ekonomisine geçiş başlatılmış uygulanan ithal ikameci politikalardan vazgeçilmiştir. Yerine ihracatı teşvik eden ve özel sektörü destekleyen politikalara ağırlık vermiştir.

Alınan kararlar neticesinde ihracat artmış ancak ithalattaki artış daha fazla oranda arttığı için ciddi cari açıklara neden olmuştur. Türk Rus ticari ve ekonomik ilişkilerindeki dönümün noktası 1967 yılında imzalanmış ve SSCB tarafından sanayi tesislerinin inşa edilmesi için Türkiye’ye 200 milyon dolarlık kredi açılması, bu kredinin yıllık taksit ve faizinin geri ödemelerinde Türk menşeli malların kullanılması esasına dayalı antlaşma olmuştur. Özel Hesap diye bilinen uygulama, SSCB piyasasına Türk ihraç mallarının girmesinde, iki ülkenin ticaret hacminin geliştirilmesinde önemli bir etki yapmııştır. 1995 yılının sonunda tasfiye edilmiş düzenleme çerçevesinde Türkiye açısından o zaman önem arz eden Seydişehir alüminyum tesisleri, İskenderun demir çelik fabrikası, Orhaneli termik santrali, Aliağa petrol rafinerisi gibi önem arz eden sanayi kuruluşlarının tesisinde finansman sağlanmıştır. 1984 yılında imzalanmış doğalgaz anlaşması ile Türkiye ve SSCB arasındaki ekonomik boyut farklı bir yere taşınmıştır. Bu anlaşma Türk Rus ticari ilişkilerine damgasını vurmuştur. Bu aşamadan itibaren iki ülke arasındaki ticari ve ekonomik ilişkilerin gelişmesi siyasi ilişkilerden bağımsız hale gelmiştir.127

1991 yılında Sovyetlerin dağılmasından 2002 yılına kadar devam eden süreçte Türkiye başta Rusya Federasyonu olmak üzere Orta Asya Türk devletleri ve

Kafkasya ile yakın ilişkiler kurmuştur. Onun öncesinde Türkiye ve Rusya arasındaki ilişki tarih boyunca rekabet ve çatışma şeklinde geçmiştir. Soğuk savaş döneminde Türk Rus ilişkisinde temelde gergin ve mesafeli bir ilişki yaşanmıştır. 1990’lı yıllarda oluşan yenidünya düzeni sayesinde ilişkiler farklı bir boyuta taşınmıştır. Soğuk savaşın sona ermesiyle birlikte Türkiye Rusya arasındaki ilişkiler de önemli bir değişime uğramıştır. Buna rağmen değişim beraberinde ikileme de neden olmuştur. 128

4.3.1. Türk- Rus Ticari İlişkilerine Doğal Gaz Antlaşmasının Etkisi Sovyetler ve Türkiye ile 18.09.1984 tarihinde imzalanmış olan Doğalgaz anlaşmasıyla Sovyetler 1987 yılından itibaren 25 yıl süre ile Türkiye Cumhuriyeti’ne doğalgaz sevkini yapmayı taahhüt etmiştir. Anlaşma çerçevesinde Türkiye ise doğalgaz bedellerinin serbest döviz şeklinde ödemeyi, Rus tarafı da aldıkları ödemeleri genellikle Türk mallarının alımında kullanmayı hedeflemiştir. Doğalgaz anlaşmasının imza edildiği dönemde doğalgaz alımının karşılığında mal ihraç edilmesi uygulaması ile ihracatta geleneksel Türk mallarının ihracı ile birlikte Türk sanayi ürünlerinin ihracat rakamlarının yükseltilmesi amaçlanmıştır. Türkiye açısından doğalgaz anlaşmasının önemli bir tarafı da ödenecek doğalgaz bedellerinin bir bölümünün Türk müteahhitlik firmaları tarafından Rusya’da gerçekleştirilen projelerin finansmanı için kullanılmasıdır. Bu konuda 1986 yılında imzalanmış olan 9. Dönem KEK protokolü içinde hükümler yer almaktadır. Türkiye’nin Rusya’dan ilk doğalgaz alımı 1987 yılında başlamış, bu ılım tutarı 1994 yılına kadar 1,9 milyar dolar tutarına ulaşmıştır. Doğalgaz ithalatının yapıldığı bu dönemde belirlenen mal listeleri kapsamında kayıtlı ihracat tutarı ise 271 milyon dolar seviyesinde gerçekleşmiştir. Bu dönemde gerçekleştirilen müteahhitlik hizmetleri tutarı da 609 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Fakat bu doğalgaz hesabı uygulaması maalesef 1994 yılından sonra devam ettirilememiştir. Bu süreç içinde Türkiye’de de doğalgaz kullanımı her geçen gün artmıştır. 1990 lı yıllarda oluşan ihtiyaç yüzünden doğalgaz ithalatının arttırılması amacıyla Türkiye tarafından bazı çalışmalar yapılmıştır. 1994 yılındaki protokole göre 6 milyar metreküp mevcut doğalgaz alımı 1995 yılından başlayarak tedricen arttırılmış, 1998 yılından itibaren 10,5 milyar metreküp

128 Merve İrem Yapıcı, “1990’lar Boyunca Türkiye-Rusya İlişkileri: İstikrarsızlık İçinde İstikrar”,

yapılmasını öngörülmüştür. 1996 yılındaki protokol ile de Batı hattından alınacak ek doğalgaz miktarı 8 milyar metreküp olarak belirlenmiştir. Bunun yanında Batı hattına ek Rusya Federasyonundan ithal edilen doğalgazın Karadeniz’in altından geçerek getirilmesine ilişkin anlaşma da 1997 yılında imza edilmiştir.129 Bu anlaşma Mavi

Akım olarak tanımlanmıştır. Karadeniz’in altından Türkiye’ye 16 milyar metreküp doğalgaz getirilmesine karar verilmiştir.

Tablo 10: İthal edilmesi öngörülen doğalgaz miktarı ve bedeli ile müteahhit firmalara ayrılacak miktar

- Kaynak: Dünya İnşaat (1988e: 9)

-Ruslar ile 18.09.1984 tarihinde imzalanmış olan doğalgaz antlaşması Sovyet tarafına 1987 yılından başlayarak 25 yıl süre ile Türkiye Cumhuriyeti’ne doğalgaz sevki yapmayı garanti etmektedir. Türk tarafı da aynı süre içinde doğalgaz ithalatı yapmayı taahhüt etmiştir. Antlaşmanın koşullarına göre doğalgaz bedelleri Türkiye tarafından serbest döviz olarak ödenecek, Ruslar da bu ödemeleri genellikle Türk mallarının alımında kullanmayı hedeflemiştir. Antlaşma tarihinde doğalgaz karşılığında mal ihracının uygulanmasıyla geleneksel Türk ihraç ürünlerinden çok Türk sanayi ürünlerinin ihracatının arttırılmasına yeni bir olanak sağlamıştır.

Antlaşmanın üçüncü maddesi doğalgaz ücreti karşılığında ürün alımını içermektedir.130

Doğalgaz anlaşması karşılığında Türkiye’den gıda, tekstil, temizlik ürünleri, demir çelik ile tıbbi maddelerin alınması da ürün listesinde yer almıştır; Listeye alınan mallar içerisinde Tıbbi ilaç ve hammaddeler ile Tıbbi teçhizat ve malzeme kalemleri Türkiye ilaç sanayi açısından umut verici bir gelişmeyi vurgulamaktadır. O tarihe kadar bu malları İsviçre, F. Almanya ve Avusturya'dan almayı tercih eden Sovyetler Birliği'nin ilk kez Türkiye'den bu tür ithalat yapma girişiminde bulunması, ihracatın bu pazarda gelişme imkânları göstermesi bakımından önemli görülmüştür. Nitekim Sovyetler, 1987 yılında sağlık alanına 8,7 milyar Ruble ayırmışken, 1988 yılı programında bu miktar 25,3 milyar Ruble'ye yükseltilmiştir.131

Türkiye ve Rusya arasındaki ticari işbirliği konusunda gerçek bir dönüm noktası olan Doğalgaz Anlaşması’na bağlı olarak 1987 yılından itibaren doğal gaz alımı başlamıştır. Antlaşmanın iki ülke arasındaki ticareti geliştirici yönü; Türkiye’nin Rusya’dan alacağı doğalgazın % 70’ini Türk mal ve hizmetleri ile ödeme yükümlülüğünün kabul edilmiş olmasıdır. Bu Türk şirketlerin ve özellikle müteahhitlik hizmetlerinin Rusya pazarında önünü açan bir işlev görmüştür. Fakat Rusya’nın antlaşmanın bu hükmüne uymakta isteksiz davranması, özellikle son dönemlerde riayet etmemesi yüzünden antlaşma bu işlevini yitirmektedir. Dolayısıyla Türkiye’nin Rusya Federasyonu’ndan doğalgaz ve enerji ithalatı hızla artarken, aynı dönem bu ülkeye yapılan ihracatın artış hızı ise oldukça düşük düzeyde kalmıştır.132

Doğalgaz anlaşmasının Türkiye açısından başka bir önemi de doğalgaz bedellerinin bir bölümünün Türk müteahhitlik firmaları tarafından Rusya’da gerçekleştirilen projelerin finansmanında kullanılacak olmasıdır. Bu konuda 1986 yılında imzalanmış olan 9. Dönem KEK protokolünde hükümler bulunmaktadır. 1987 yılında ilk doğalgaz alımına başlandığı tarihten 1994 yılına kadar toplamda 1,9 milyar dolar seviyesinde doğalgaz ithalatı gerçekleştirilmiştir. Buna karşın belirli mal

130 Buna göre; “İşbu Anlaşmaya göre, T.C.’ye ihraç edilecek gazın bedeli, Sovyetler Birliği Dış ticaret

Kuruluşları tarafından ticari şartlar esasında olmak üzere genelde Türk Mallarının alımında kullanılacak ve Türk tarafının imkânları ve Sovyet Dış ticaret teşekküllerinin ihtiyaçlarına göre pamuk, tahıl, et, nebati yağlar, demir ve demir dışı metaller, demir dışı cevherler ve diğer sanayi mamulleri ile ödenecektir”, Milletlerarası Andlaşma, Resmi Gazete, 20.05.1984

131 İlhan Uludağ-Vildan Serin, S.S.C.B.’ndeki Türk Cumhuriyetlerinin Sosyo-Ekonomik

Analizleri ve Türkiye ile İlişkileri, İstanbul Ticaret Odası 1990, s. 393.

sepetlerinin dâhil edildiği verilerde ihracat rakamı 271 milyon dolar olarak kayıtlara geçirilmiştir. İhraç edilen müteahhitlik hizmetleri ise 609 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. 133

Türkiye’nin artan doğalgaz ihtiyacının karşılanması için Rusya Federasyonu ile 1997 yılında Mavi Akım projesi imzalanmıştır. Bu anlaşmaya göre Türkiye’ye Karadeniz’in altından sevk edilecek olan doğalgaz miktarı 16 milyar metreküp olarak kararlaştırılmıştır. Türkiye bu anlaşma ile 2000’li yıllardaki enerji ihtiyacının büyük bir çoğunluğunu Rusya Federasyonundan sağlamak yönünde tercih tercihini yapmış oluyordu. Bu antlaşma gelecekteki enerji ihtiyacını karşılama konusunda kaynakların çeşitlendirilmesi ilkesinden taviz verildiği ve bu konuda Rusya’nın tekel oluşturacağı yönünde eleştirilere konu olmuştur. Ayrıca yapılan bu tercih yeni dönemdeki Türkiye Rusya ticari ve ekonomik ilişkilerinin de ana eksenini oluşturmakta, bununla bağlantılı olarak iki ülke arasındaki ticaretin arttırılması için Ruble ile ticaret yapılması gündemde olmuştur.134

4.4. Türkiye İçin Rusya Federasyonu’nun Önemi ve Karşılıklı Ticaret