• Sonuç bulunamadı

Dünyanın en büyük yüzölçümüne sahip ülkesi olan Rusya Federasyonu, zengin doğal kaynakları, 145,5 milyonu bulan nüfusu ile önemli bir ülke konumundadır. Türkiye için derin tarihsel bağı ve komşuluk ilişkisi nedeniyle bu önemi daha da artmaktadır. İncelediğimiz dönem açısından istikrarlı bir ticari ve ekonomik yapıya geçiş sürecini yaşayan olan Rusya Federasyonu, serbest pazar ekonomisinin geliştirilmesi doğrultusunda çeşitli reformlar ve dönüşümler yaşarken büyük oranda küresel ekonomiye ayak uydurmuştur. Bu çabalarının sonucunda 2014 yılına gelindiğinde GSYİH 2 trilyon dolarının üzerine çıkmış, Nominal GSYİH bakımından da dünyanın 9. büyük ülkesi ve satın alma gücü paritesi bakımından kişi başına düşen 25 bin dolarlık GSYİH ile dünyanın 6. büyük ekonomisi haline gelmiştir. 2009 yılı küresel ekonomik kriz nedeniyle ekonomisi % 9 daralsa da 2010 yılından sonra devamlı büyüme göstermiştir.

Dünyanın en fazla doğalgaz rezervine, petrol bakımından sekizinci ve kömürde ise ikinci büyük rezerve sahip ülkesi olan Rusya ekonomisine bakıldığında enerji sektörü hemen kendini göstermektedir. Avrupa’nın en önemli petrol ve doğal gaz tedarikçisi olması sebebiyle ihracatının da büyük bir kısmını doğal gaz ve ham petrol satışı oluşturmaktadır. Dünyanın ikinci büyük doğal gaz üreticisi olan Rusya Federasyonu, elektrik enerjisi üretimi bakımından da üçüncü sıradadır.

Yüzyıllara yayılan Türkiye-Rusya ilişkilerinde genel görünüme hâkim olan yıpratıcı savaşlar uzun komşuluk ilişkilerinin iktisadi boyutunu çoğu kere gölgede bırakmıştır. Soğuk Savaş’ın iki kutbundan birini oluşturan Varşova Paktı’nın çöküşü ve Sovyetler Birliği’nin dağılması, karşıt pakta yer alan ve NATO’nun ağır askeri yükümlülükleri altında iktisadi kaynaklarının büyük bir bölümünü güvenliğe harcamak zorunda kalan Türkiye için yeni bir dönemin kapısını açmıştır. Siyasi, toplumsal ve kültürel ilişkilerden belki de daha öncelikli olarak iktisadi ilişkiler bu yeni dönemin belirleyicisi olarak kendini göstermiştir.

Hammadde ve enerji kaynakları bakımından oldukça zengin bir ülke olan Rusya Federasyonu, Sovyet geçmişinden gelen savunma ve uzay sanayi gibi sektörlerde önemli yatırımlara ve deneyime sahiptir. Buna karşılık temel gereksinimler ile tüketim malları üretimine yönelik yatırımlar ise zayıf kalmıştır. Türkiye ise Rusya piyasasının çok gereksinim duyduğu başta gıda ve tekstil gibi temel tüketim mallarınım üretiminde iyi bir konumdadır. Cumhuriyet boyunca beş yıllık kalkınma planları çerçevesinde sanayileşme yolunda uzun mesafe alan Türkiye ise Rusya’nın ihraç ettiği hammadde ve enerji kaynaklarına gereksinim duymaktadır. Rusya’da 1992 yılından itibaren piyasa ekonomisine geçiş süreci devam etmiş, buna bağlı olarak Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkiler oldukça hızlı bir ilerleme göstermiştir. Hizmet sektöründe büyük gelişme göstermiş olan Türkiye aynı zamanda Rus turizm piyasasının en büyük alıcısı durumundadır. Bu yönüyle iktisadi olarak bir birini tamamlayan bir görünüme sahip olan iki ülke ekonomik ilişkilerinin daha da ileri götürülmesi her iki ülkenin de yararınadır. Türkiye’nin Serbest piyasa ekonomisine büyük oranda uyum sağladığı bir dönemde Sovyetler Birliği’nin dağılması ardından onu oluşturan geniş bölgenin ayrı ayrı serbest piyasa ekonomine yönelmiş olması Türkiye- Rusya iktisadi ilişkilerinde Türkiye’yi avantajlı bir konuma getirmiş durumdaydı. Türk ekonomisinin başat sektörünü oluşturan inşaat sektörü ise bu ilişkiler sürecinde en temel işlevi görmesi şaşırtıcı değildir. Türk girişimcilerinin Rusya pazarını keşfettiği bu dönemde, en önde gelen girişimci kesimini kuşkusuz müteahhitler oluşturmaktaydı.

Uluslararası pazarlara açılma süreci 1972 yılında Libya ile başlayan Türk müteahhitlik firmaları, bu süreçte en fazla Rusya Federasyonu olmak üzere Libya, Kazakistan ve Türkmenistan’da ağırlıklı olarak müteahhitlik hizmetleri verilmeye çalışılmıştır. Bu bölgelerin dışında Türk müteahhitlik firmaları Orta Doğu’da da önemli projeler üstlenmiştir. Türk müteahhitlik hizmetlerinde düşük maliyet avantajı sektöre yurtdışında rekabetçi teklif fiyatları ile çok sayıda projeyi üstlenme avantajı sunmuştur. Bunun en önemli nedeni ise rekabetçi firmalara göre düşük istihdam bedellerine sahip olunmasıdır. Bu konuda Thomas gelişmekte olan ülkelerde

yüklenici tercihinde düşük işgücü maliyetlerinin parametreler içinde önemli olduğunu vurgulamıştır.188

İnşaat işçilerinin verimliliğinin yüksek olması da bu süreçte Türk müteahhitlik firmalarının güçlü taraflarıdır. Mühendislerin eğitim seviyesinin yüksekliği, öneticiler ve işçiler arasındaki iletişimin kolay olması da projelerin tamamlanma sürecine olumlu katkılar yapmıştır.189 Yöneticilerin yetenekleri uluslararası projelerin

başarıyla tamamlanmasında önemli bir etkendir. Uluslararası başarıda etkisi olan olumlu etkenlerin yanında projelerin gerçekleştirilme süresince çeşitli sorunlar da yaşanmaktadır. Bunların başında Türk müteahhitlik firmalarının yurtdışı pazarlardaki tecrübe eksikliğidir. Bu nedenle yurtdışı pazarlara açılan firmalar ilk yıllarda gümrük, vize ve teminat mektupları, mobilizasyon alanında sorun yaşamışlardır. Çalışanların bir kısmı iyi iletişim ve verimli üretkenlik becerisine sahip olmasına rağmen yabancı dil sorunu ve uyum sorunu yaşamışlardır. Bu yurtdışı projelerde Türk yönetici ve işçilerin istihdamında problem olarak görülmüştür. Bu sektörün rekabetçiliğini olumsuz şekilde etkilemiştir. Türk müteahhitlik firmalarının en önemli dezavantajı projelerin gerçekleştirildiği ülkelerin koşullarını tam olarak bilmemeleridir.190

Türk müteahhitlik firmalarının 1990’lı yıllarda edinmiş oldukları tecrübeler ile sonraki uluslararası projelerde kendi aralarında rekabete girişmişlerdir. Bu firmaların iç pazar dışında uluslararası pazarda da birbirlerine rakip olmalarına neden olarak, Türkiye’nin rekabet gücüne olumlu etkiler yapmıştır. Üç kıtanın merkezinde bulunan Türkiye’nin sağladığı bölgesel avantaja ek olarak müteahhitlerin aşağıda sıralanan özellikleri de küresel rekabet ortamında başarı elde edilmesini sağlamıştır:

-Uluslararası standarttaki hizmeti rakiplerden daha uygun fiyatlarla sunabilmek -Yüksek oranda müşteri memnuniyeti sağlamak

-Güvenilir iş ortakları olunması

-Çeşitli projelerde kazanılan zengin uluslararası deneyim sahibi olmak

188 Thomas, H. R., 2000 peurifoy lecture: Construction practices in developing countries. Journal of Construction Engineering and Management, 128, 1, 1–7, 2000.

189 Günhan, S., Arditi, D., Factors affecting international construction. Journal of Construction Engineering and Management, 131, 3, 273-282, 2005.

190 Ostler, C.H., Country analysis, its role in the international construction industry’s strategic planning procedure: In: Peerce C, editor. Proceedings of First International Construction Marketing Conference, Construction Management Group, School of Civil Engineering, University of Leeds, Leeds, UK, 1998.

-Çevredeki ülkelerdeki iş ortamlarına aşinalık, iş ortamları hakkında bilgi sahibi olmak

-Nitelikli insan gücünün olması -Risk alma kapasitesine sahip olmak

Müteahhitlik firmalarının faaliyet gösterdikleri pazarlar ele alındığında pek çok pazarın yüksek riskli ülkeler olduğu görülmektedir. Ancak pazar koşullarının yeterince bilinmemesi ve risk seviyeleri pazarlara girilmesine engel teşkil etmemiş, aksine risk alma sonucunda olumlu bir süreç yaşanmıştır. Ancak bazı pazarlarda nakit akışı gibi beklenmeyen sorunlar da yaşanmıştır. Türk müteahhitlik firmalarının risk yönetimi açısından eksiklikleri, uluslararası pazarda tecrübe eksiklikleri, ortak girişim ve iş birliği alanındaki yetersizlikler başarısızlığa yol açmıştır. Türk müteahhitlik firmalarının rekabet gücünü etkileyen güçlü yönler yüksek üretkenlik, düşük maliyetler, personel ile iyi iletişim becerilerinin olması, iyi müşteri ilişkileri, tecrübeye dayalı öğrenme süreci, müşteri memnuniyetinin yüksek olması, pazarlarda risk alma yetisinin olması olarak sayılabilir. İnşaat sektörünün zayıf yönleri de yüksek risk taşıyan pazarlarda risk yönetiminin eksikliği, işçilerin yabancı dil yetersizliği, yüksek personel devir oranları, destekleyici kültür eksikliğinin olması, kalifiye işçi yetersizliği olarak gösterilebilir.

İnşaat sektörünün ülkemizin temel sektörleri arasında olduğu bilinen bir gerçektir. Hem yüksek istihdam olanağı sağlamakta hem de katma değer üreten sektör olmasıyla dikkat çekmektedir. Türk müteahhitlik hizmetlerindeki kalite standartlarının arttırılmasıyla inşaat sektörünün en iyi yerlere gelebilmesi açısından, sektörün yapısal temellerinin kurulması, bunun için yasal alt yapı çalışmalarının yapılması gerekmektedir. Bu yüzden sektörle ilgili yasalar sektörün kalite standartlarını geliştirecek düzeyde, sektörün yurtdışında rekabet etmesini, gelişmiş ülkelerin standartlarına ulaşmasını sağlayacak nitelikte olmalıdır. İnşaat sektörü GSYH oranının % 5,9 kadarını oluşturan, geniş bir istihdam hacmine sahip olan bir sektördür. Bu sektör Türkiye’nin kalkınması açısından önemli bir role sahiptir. Ayrıca diğer sektörlerin üzerindeki doğrudan ve dolaylı etkiler de göz önüne alınırsa inşaat sektörü Türk ekonomisinde % 30 paya sahip olup, tarım dışı istihdam açısından da % 10 paya sahiptir.

1980’li yıllardaki hızlı büyümeden sonra 1999-2001 döneminde yaşanan ekonomik krizlerden dolayı inşaat sektörü de olumsuz etkilenmiştir. Bu süreçten sonra sektörün büyümesi yeniden başlamıştır. Ekonomik istikrarın artması, döviz kurunun azalması, faiz oranları, uzun vadeli kredi olanakları ile konut talebinin artması, yurtdışı faaliyetlerinin hızlanması nedeniyle Türk müteahhitlik firmalarının sektöre katkı yapmasına destek olmuştur.

Türk firmalarının yurtdışı faaliyetlerinde üç bölge ön plana çıkmaktadır. Bunlar: -BDT

-Orta Doğu Ülkeleri -Afrika ülkeleridir.

Yurtdışında özelikle 1972-2010 yıllar arasında Türk müteahhitlik şirketlerinin aldığı ihalelere bakıldığında Rusya Federasyonu’nun (%18,0) gibi bir istatistikle öncülüğünü sürdürdüğü, hemen ardından Libya’nın ve Türkmenistan'ın sırasıyla (%14,1) ve (%11,0) yüzdeyle Rusya Federasyonu’nu takip ettiğini görmekteyiz. Son zamanlarda yaşanan ulusal finansal krizlerin derinliği nedeniyle Rusya Federasyonun da toplam iş hacminin payının daralmasına rağmen Türk inşaat firmaları bu pazarda konumunu korumaktadır. Son çeyrek asırlık dönem içerisinde emek yerine teknoloji yoğun ve uzmanlık gerektiren alanlara geçiş yapılmış, Türk inşaat firmalarının aldığı ihalelerin niteliği de yükselmiştir. Hatta rekabet ettikleri piyasada ürünlerini çeşitlendirmişler, güvenilirliği artan bir kısım şirketler uluslararası pazarda, demiryolları yapımı ve kentsel yeraltı ulaşımı sistemleri gibi uzmanlık isteyen proje türlerinde kendini geliştirmiştir. Türk müteahhitlik firmalarının 1972-2014 yılları arasında 104 ülkedeki 7684 projeyi üstlenmesi, proje tutarlarının 300 milyar dolar seviyesine çıkması umut vericidir. Coğrafi konumu itibarıyla Türkiye’de müteahhitlik hizmetlerinin küresel rekabet gücü olumlu şekilde etkilenmektedir. Uluslararası standarda sahip olan hizmet rakiplere göre daha uygun fiyatlara sunulmakta, müşteri memnuniyeti üst düzeyde olmakta, çok sayıda projede kazanılan uluslararası deneyim, güvenilir iş ortaklığı, çevre ülkelerde iş ortamlarına aşina olma, nitelikli insan gücü Türk müteahhitlik firmalarını rekabette üstün kılmaktadır.

Yüzyıllara yayılan ve dönem dönem yavaşlayan Türkiye Rusya iktisadi ilişkileri yakın dönem için 1984 yılında yapılan doğalgaz anlaşmasıyla yeniden ivme kazanmıştır. SSCB’nin 1991 yılında dünya sahnesinden silinmesi ile iki ülke

arasındaki ilişkiler gerek iş adamlarımızın cesareti gerek atılan doğru adımlar sayesinde katlanarak devam etmiş, 2000’ i yıllarda ihracatımızda 9. Sırada yer alan ülke, 2013 yılına gelindiğinde 4. Sıraya yükselmiştir. Aynı durum ithalat kalemimizde de etkisini göstermiş, 2000 yılına kadar 4. sıraya yükselen Rusya, 2007 yılından itibaren hep ilk sırlarda yer almıştır. Daha önceleri bavul ticareti gibi düzensiz ve plansız bir şekilde girilen ve potansiyelin çok altında kalan ihracat rakamlarımız düzenli ve planlı bir ihracat politika uygulanmasının ardından 7 milyar dolar gibi bir seviyeye ulaşmıştır. Bu gelişmeler ışığında görülüyor ki bu iki ülkenin ekonomik anlamda ilerleyeceği daha çok durak bulunmaktadır. Türkiye’nin Rusya Federasyonu ile dış ticaret hacmi 2008 yılında zirve yaparak 38 milyar dolara yaklaşmıştır.

İki ülke arasındaki ticaret hacmine baktığımız zaman dengenin büyük bir oranda Rusya’nın lehine oluştuğu görülmekte, Türkiye açısından büyük bir dış açık vermektedir. Bunun başlıca nedeni ise Türkiye’nin enerji sektöründe dışa bağımlı olması ve ihtiyacının büyük bir kısmını da Rusya’dan karşılıyor olmasıdır. Buna karşın Rusya’nın ihtiyaç duyduğu tüketim mallarının pek azını Türkiye’den ithal ediyor olması da bunda etkilidir.

İki ülke arasındaki dış ticaret açığı, Türkiye’nin bu ülkeye daha fazla mamul mal ihraç etmesiyle dengelenebilecektir. Türkiye Rusya ile ticaretinde gıda, tekstil, inşaat malzemeleri, elektrikli ev aletleri ve tüketim malları ihracatını artırılması yanında özellikle Rusya Federasyonu’nda müteahhitlik hizmetleri üstlenen Türk girişimcilerinin payının yükselmesi beklenebilir. Türk Rus iktisadi ilişkileri değerlendirildiğinde müteahhitlik sektörü önemli bir alan olarak karşımıza çıkmaktadır. Müteahhitlik hizmetleri hem yurtdışı istihdam açısından hem de ülkeye döviz geliri açısından turizm ve enerji sektörleri kadar önemli bir alandır.

İnşaat sektörü, hızla büyüyen yurtdışı ve yurtiçi projelerle Türk ekonomisine ciddi oranda katkı yapmaktadır. Türk müteahhitlik hizmetleri özellikle uluslararası alanda elde ettiği başarılarıyla dikkat çekmektedir. Türk müteahhitlik firmaları 1972

yılından itibaren 2011 yılına kadar 93 ülkede gerçekleştirdikleri 6442 proje ve 206 milyar dolarlık ekonomiye katkı bulunmaktadır.191

1991-2001 yılları arasında Türk Rus iktisadi ilişkilerinde müteahhitlik hizmetleri konusunu ele aldığımız bu çalışmada iki ülkenin ilişkileri ekonomik, ticari, sosyal ve siyasi boyutlarıyla birlikte değerlendirilmiştir. Bu alanlardaki ilişkilerin birbiriyle bağlantılı olduğu görülmüş, müteahhitlik hizmetlerinin de Türk Rus ilişkilerinde çok önemli bir yerde olduğu da vurgulanmıştır. Bu dönemde toplam proje bedeli dikkate alındığında sayıları 430’u bulan yurtdışındaki Türk müteahhitlik firmalarınca üstlenilen 1991 adet projenin 712’si yani yaklaşık dörtte birini oluşturan ağırlığı ile Rusya ilk sırada yer almaktadır. Proje bedelinin 47,878 milyar dolarlık toplamı içerisinde 12,871 milyar doları Rusya Federasyonu’na aittir. 2002 yılı verilerine göre Rusya Federasyonu’nda sayıları 18 bini aşan Türk vatandaşının istihdamının önemli bir kısmı inşaat sektöründe faaliyet göstermektedir. Bu yönüyle Suudi Arabistan’dan sonra en çok Türk işçisi istihdam eden ülke konumundadır. Ayrıca Ruslar Türk konut piyasasının en önemli alıcıları arasındadır. Gelecekte daha yüzyıllarca birlikte yaşayacak olan Türkiye ve Rusya’nın sektörel olarak birbirini tamamlayan yapısı, iktisadi ilişkilerin gelişmesinin her iki ülkenin de yararına olduğunu gösterdiği gibi dünya barışı ve istikrarına da hizmet edeceği açıktır.

191 Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB), Uluslararası Müteahhitlik Hizmetleri, http://www.tmb.org.tr/genel.php?ID=2, 2012

KAYNAKÇA

Aras, B. (2009). Türkiye ve Rusya Federasyonu:Çok Boyutlu Ortaklık. SETA Analiz, X, (http://arsiv.setav.org/Ups/dosya/6743.pdf Erişim 20. 03. 2016). 4-14.

Avdokuşin, E. F. (2001). Mejdunarodnıe Ekonomiçeskie Otnoşeniya. Moskova: Marketing.

Aydın, T. & Bekâr, O. (1997) Türkiye’nin Orta ve Uzun Vadeli Çıkarları Açısından

Türk Rus İlişkileri, TESEV, İstanbul: Boyut.

Aziz, A. (1968). 1964 Yılında Kıbrıs Buhranı ve Sovyetler Birliği. Ankara

Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi.3, 24, 167-210.

Aziz, A. (1969). Sovyetlerin Kıbrıs Tutumu 1965-1970. Ankara Üniversitesi Siyasal

Bilgiler Fakültesi Dergisi, 24, 201-244. Ayın Tarihi. (1936) 31 Haziran. 276.

Baharçiçek, A.& Ağır, O. (2014). Rusya’nın Başarısız Demokratikleşme Tarihi.

Birey ve Toplum, Güz. 4, 8, 5-27.

Balaban, O. (2017) İnşaat Sektörü Neyin Lokomotifi. İnşaat Ya Resulallah, (Derleyen Tanıl Bora), İstanbul: İletişim.

Bayur, Y. H. (1967). Türk İnkılabı Tarihi, III, Ankara: TTK.

Bilge, A. S. (1992) Güç Komşuluk Türkiye- Sovyetler Birliği İlişkileri 1920-1964, Ankara: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.

Büyükakıncı, E. (2012). Türk-Rus İlişkilerinin Değerlendirilmesi: Güvenlik Sorunsalından Çok Boyutlu Derinliğe Geçiş. Sovyetler Birliği’nin Dağılmasından

Yirmi Yıl Sonra Rusya Federasyonu: Türk Dilli Halklar ve Türkiye ile İlişkiler.

(Derleyen Erhan Büyükakıncı & Eyüp Bacanlı) Ankara: Atatürk Kültür Merkezi. 779-842.

Boratav, K. (2018). Türkiye İktisat Tarihi 1908- 2015, Ankara: İmge.

Boratav, K. (1989). Türkiye İktisat Tarihi 1908-1985, İstanbul: Gerçek Yayınevi. Bozbei, Serghei (2006). Rusya Federasyonu’nda Yatırım Yapacak İnşaat Firmaları

İçin Teklif Hazırlama Yöntemleri. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. İstanbul

Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.

BSTS İktisat Terimleri Sözlüğü, (2004).

Çelik, S. (2007). Türk İnşaat sektörü ve İnşaat Sektörünün Ülke Ekonomisine

Etkilerinin Araştırılması. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Beykent Üniversitesi

Sosyal Bilimler Enstitüsü. İstanbul.

Çelikpala, M. (2015). Rekabet ve İşbirliği İkileminde Yönünü Arayan Türk-Rus İlişkileri. Bilig, 72, 117-144.

Çolak, Ö. (2010). Lenin döneminde Türk-Rus ilişkileri (1917-1923), Yayınlanmamış yüksek lisans tezi, Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Isparta. Çulha, E. (2016). Türk-Rus İlişkilerinin Kronolojisi (1991-2017). Marmara Türkiyat

Araştırmaları Dergisi, III, 287-298.

Dayınlarlı, K. (2007). Joint Venture Sözleşmesi. Ankara.

Duman, M.& Samadov, N. (2003). Türkiye ile Rusya Federasyonu Arasındaki İktisadi ve Ticari İlişkilerin Yapısı Üzerine Bir İnceleme. Kocaeli Üniversitesi Sosyal

Bilimler Enstitüsü Dergisi, 6, 2, 25-47.

Duman, M.& Samadov, N. (2004). Türkiye ile Rusya Federasyonu Arasındaki İktisadi ve Ticari İlişkilerin Yapısı Üzerine Bir inceleme (Problemı Postroyeniya Proizvodstvennıx Funktsıy vossiyskoy Perexodnoy Ekonomika), Analiz Dinamiki

Rossiyskoy Perexodnoy Ekonomiki. M: İnstitut Ekonomiki Perexodnogo Perioda,

VŞE.

Düstur Üçüncü Tertip Cilt 12. (Teşrinisani 1930 - Teşrinievvel 1931), 1014-1037.

Düzyol, M. C. (1997). Türkiye’de Bina İnşaatı Sektörü ve 1990-2010 Dönemi Bölgesel İhtiyaç Tahmini, (DPT Uzmanlık Tezleri). Ankara, Yayın No: DPT: 2484. Glosneck, J. (1988). Kemal Atatürk ve Çağdaş Türkiye-III. İstanbul: Cumhuriyet Yayınları.

Eröz, M. (1981). Atatürk’ün Devletçiliği. Sosyoloji Konferansları, Sayı 19, İstanbul, 149-158.

Gönlübol, M.& Sar, C. (1973). Atatürk ve Türkiye'nin Dış Politikası (1919-1938). İstanbul.

Gündoğdu, A.&Güler, C. (2017). Kazakistan’ın Bağımsızlığının Tanınma Süreci Ve Türk Kamuoyundaki Yankıları. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi

TAD, 36/ 61, , s.75-93.

Günhan, S. & Arditi, D. (2005.) Factors affecting international construction. Journal

of Construction Engineering and Management, 131/ 3, 273-282,

Özbay, F. (2011). Soğuk Savaş Sonrası Türkiye-Rusya İlişkileri: 1992-2010. Bilge

Strateji, II/IV, 67-71.

Gürbüz, M.& Karabulut, M. (2009). SSCB’nin Dağılmasıyla Bağımsızlığına Kavuşan Ülkelerde Sosyo-Ekonomik Benzerlik Analizi. Bilig, 50: 31-50. Gürün, K. (1991). Türk-Sovyet İlişkileri (1920-1923). Ankara: TTK.

Hakov, C. (2000). 1964 Yılında Türk-Sovyet İlişkilerinde Kıbrıs Sorunu. III.

Uluslararası Kıbrıs Araştırmaları Kongresi, 13-17 Kasım 2000, (haz. İsmail

Bozkurt), 3, Gazimagusa: Doğu Akdeniz Üniversitesi, 315-325. Hekimoğlu, A. N. (2007). Rusya’nın Dış Politikası 1. Ankara: Vadi.

Endüstri Dergisi, (1936), 45-46.

İlgazi, A. (1999). 24 Ağustos 1939 Tarihli Alman-Sovyet Dostluk Paktının Türk Dış Politikası Üzerindeki Etkileri. Altıncı Askeri Tarih Semineri Bildirileri II,

Sunulmayan Bildiriler. (Ankara: Genel Kurmay Başkanlığı.

İlliasova, T. S. (2002), Inclusion of the Russian Federation into APEC, Advantages

and Disadvantages with Regard to External Trade, Moscow.

İnönü, İ. (1998). Cumhuriyetin İlk Yılları-I. İstanbul: Cumhuriyet Yayınları.

İsmayıl, E. & Aliyev, B. (2016). Türkiye-Rusya İlişkilerinde Enerjinin Rolü. Ankara: TYB Akademi.

İşcan, İ. H. & Hatipoğlu, Y. Z. (2010). Rusya'nın Serbest Piyasa Anlayışı ve Küresel Kriz. Internatıonal Conference On Eurasian Economies.

İvanova, İ. (2013). Şangay İşbirliği örgütünün Türkiye ve Rusya İlişkilerine Etkileri.

Türkiye Cumhuriyeti Rusya Federasyonu İlişkileri. (edit: Haydar Çakmak-M. S.

Erol). Ankara.

Kalaycı, C. (2013). Rusya Federasyonu İle Ticarette Türkiye’nin Açmazları.

Kavukçu, M. (2008). Merkezi ve Doğu Avrupa Ülkelerinin Avrupa Birliği’ne

Ekonomik Entegrasyonu: Çek Cumhuriyeti Örneği, (Basılmamış Yüksek Lisans

Tezi) Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.

Karpat, K. (2003). Türkiye ve Orta Asya. Ankara: İmge Yayınları.

Kaya, V. Yalçınkaya,Ö. & Hüseyni, İ. (2013). Ekonomik Büyümede İnşaat

Sektörünün Rolü: Türkiye Örneği (1987-2010. Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 27, 4, 148- 167.

Kaygusuz, C. (2018). Sovyetler Birliği Sonrası Rus Siyasal Sisteminin Değişim Ve Gelişim Süreçleri (1992-2004). Cappadocia Journal Of History And Social Sciences, 11,126-141.

Kazgan, G. (2003). Batı İle İlişkilerin Gölgesinde Türkiye- Rusya İlişkileri. Dünden

Bugüne Türkiye ve Rusya, Politik, Ekonomik ve Kültürel İlişkiler. (Derleyenler:

Gülten Kazgan, Natalya Ulçenko). İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 147- 181. Karluk, S. R. (2002). Türkiye Ekonomisi, Tarihsel Gelişim, Yapısal ve Sosyal

Değişim, İstanbul: Beta Basım.

Kılıç, S. (2016). İstiklal Harbi’nde Sovyetler Birliği’nden gelen yardımlar. DTCF

Dergisi, 56. 1, 127-136.

Kılıçbeyli, E. H. (2003). Yeni Dönem Türkiye-Rusya İlişkileri (1994-2000) Dünden

Bugüne Türkiye ve Rusya, Politik, Ekonomik ve Kültürel İlişkiler. (Derleyenler:

Gülten Kazgan, Natalya Ulçenko). İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları. 233-271. Kılıçbeyli, E. H. (2000). Avrasya Dosyası. Uluslararası İlişkiler ve Stratejik

Araştırmalar Dergisi, 6, 4.

Koç, E. (2008). Osmaniye’nin Sosyoekonomik ve Kültürel Yapısı. Adana: Nobel. Kolesnikov, A. (2010). Türk-Sovyet ilişkilerinin kuruluşunun 90. yılı, Atatürk dönemi

Türk-Rus ilişkileri. (Çev. İlyas Kamalov). Ankara: AKDTYK Atatürk Araştırma

Merkezi.

Korhan, T. (2012). Türkiye Cumhuriyeti’nin İlk Yıllarında Türk-Rus Ticari ve Ekonomik İlişkileri Üzerine. Abant İzzet Baysal Üniversitesi Sosyal Bilimler

Enstitüsü Dergisi, 1, 24, 95.

Kosals, L. (1995). Privatizasiya i Vnutrenniy Krizis. Voprosı Ekonomiki-RAN. No:10 Parlak, B.&Caner, C. (2009). Karşılaştırmalı Siyasal ve Yönetsel Yapılar, Bursa: Alfa Aktüel.

Moiseyev, P. (1994). 70-80’li Yıllarda SSCB ve Türkiye’nin Ekonomik İşbirliği. X.

Türk Tarih Kongresi, Kongreye Sunulan Bildiriler, Cilt IV, Ankara, TTK, 1994,

s.3021-3026.

Müderrisoğlu, A. (1994). Kurtuluş Savaşı’nın mali kaynakları. Ankara Üniversitesi

Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, 4, (13), 27-53.

Ofori, G. (2003). Frameworks for analyzing international construction. Construction

Management and Economics, 21/ 4, 379-391.

Onay, Y. (2002). Rusya ve Değişim, Ankara: Nobel.

Ostler, C.H. (1992). Country analysis, its role in the international construction