• Sonuç bulunamadı

1. BÖLÜM: TIP VE TIP ALANINDA KÜTÜPHANE

1.1. Kütüphane Tarihçesi

1.3.7. Türkiye

Orta Asya’dan gelen Türkler yerleştikleri yerler nedeni ile Çin ve Hint bilimsel görüşlerinin etkisinde kalmışlardır. Yine Şamanizm ve Budizmin’de Orta Asya Türklerinin hekimlik ve sağlık uygulamalarında etkileri görülmektedir. X. yüzyıldan başlayarak Müslüman olan Türkler İslam bilimi ve hekimliği yanında bilim dili olarak Arapça’yı da aldılar. 88

Büyük Selçuklular’ın bir kolu sayılabilecek olan Anadolu Selçuklu Devleti 11. yüzyılın sonlarına doğru kuruldu. 89

Vakıf düzeninin yaygın olarak ilk kullanılışı Anadolu Selçukluları dönemine rastlamaktadır.90 Anadolu Selçukluları döneminde camii, mescit ve medreselerde kitaplarla dolu kütüphanelerin bulunduğunu öğreniyoruz. Bu konudaki araştırmaların yetersiz olmasından dolayı söz konusu kütüphanelerdeki kitapların sayısı ve içeriği hakkında fikir sahibi değiliz.91

87 Landau, a.g.e., s. 566.

88 Nevzat Eren, Çağlar Boyunca Toplum Sağlık ve İnsan, Ankara, 1996, s.244. 89 Eren, a.g.e., s.244.

90 Eren, a.g.e., s.244.

91 A. Süheyl Ünver, Atatürk Konferansları II 1964-1968, 2. bs. , Ankara, Atatürk, Kültür Dil ve

Sağlıkla ilgili önemli vakıflar, 1206 yılında Kayseri’de açılan Gevher Nesibe Hatun Hastahanesi, 1217 yılında Sivas’ta açılan Keykâvus Hastahanesi, 1219- 1233’de açılan Konya Hastahaneleri, 1235’de Çankırı’da açılan Atabey Ferruh Hastahanesi, 1272’de Kastamonu’da açılan Ali Pervane Hastahanesi, 1275’de Tokat’da açılan Pervane Bey Hastahanesi ve 1288’de Turan Melik Sultan’ın Divriği’de yaptırdığı hastahanedir.92

Arslan Terzioğlu, 1400’lü yılların başında Bizans İmparatoru II. Manuel’in Fransa ve İngiltere gezisi sonrası Kariye Camii civarında Prodromus Pedra Manastırı ve Ksenon Tou Kralou hastahanesinde tıp ağırlıklı olarak kurulan ilk Bizans Üniversitesi’nin kalıntılarında ve Zeyrek’te 1136’da kurulan ünlü Pantakrator hastahanesinin kalıntılarında, fetihten sonra tıp eğitiminin İstanbul’daki bu ilk Türk Üniversite kuruluşunda devam etmiş olabileceğini bazı kaynaklarla dayandırmıştır.93

İstanbul’un fethi ile beraber önce medrese, tekke ve camilerde kitap dolapları sonra başlı başına kitaplıklar kurulmuştur. Fatih Sultan Mehmet, Eyüp ve Fatih camilerinin kitaplıklarına ikişer bin kadar kitap vakfetmiştir.94 Fatih kütüphanelerinde tıbba ait ne kadar eser olduğunu tahmin etmek imkansızdır. Ancak her kütüphanede ortalama 3 ilâ 10 arasında kitap bulunduğu biliniyor. Bu durumda toplam kitap sayısının 200 kadar olduğunu tahmin edebiliriz.95

İshak Bey’in oğlu İsa Bey tarafından Üsküp’te bir medresede 1469’da kurulan kütüphanenin zengin koleksiyonu vardır. Bu koleksiyon tefsir, hadis ve fıkıh gibi dini ilimlerin yanında bazı edebiyat ve tıp eserlerini de içerir. 300’den fazla eserden oluşan koleksiyonun korunması için günlüğü iki akçe ile ücretlendirilen bir hafız-ı kütüb tayin edilmiştir.96

92 Eren, a.g.e.,s.245.

93 Arslan Terzioğlu, “Kuruluşunun 550. Yılında İstanbul Üniversitesi ve Avrupa Üniversiteleri

Simpozyumu”, İstanbul Tıp Fakültesi Mecmuası, C. 66, no:2, 2003, s.2.

94 Jale Baysal, Kütüphanecilik Alanında Yeni Kavramlar Araçlar ve Yöntemler, İ.Ü. Edebiyat

Fakültesi Yayınları, İstanbul, 2. bs., 1987, s. 9.

95 A. Süheyl Ünver, “Fatih’in Tıbba Merakı ve Hususi Kütüphanesi”, Türk Tıp Arkivi, C. 5, no. 19-

20, 1942, s. 6.

96 İsmail Erünsal, Türk Kütüphaneleri Tarihi II, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu

Fatih kütüphanesi ve içindeki tıp kitapları, Türklerde ilimler ve tıp tarihleri ile ilgili araştırmalar için çok önemlidir. Fatih, İstanbul’un fethinden sonra kütüphanedeki tıp kitaplarını, kurduğu üniversitede görevli hekimlerin tavsiyeleriyle ya da onlar yararlansın diye bulundurmuştur.97

XVIII. yüzyılda Osmanlı hekimleri kendi kütüphanelerini henüz kurmaya başlamışlardı. Bunların sayısı XIX. yüzyıl sonuna kadar gittikçe çoğalmıştır. Bu koleksiyonların bir tanesi bile günümüze ulaşabilmiş olsaydı, her zaman el altında bulunan tıbbi kitapların içeriğini ve dolayısıyla ilmi kimliklerini daha iyi kavrayabilirdik.98

Türklerde tıp literatürünün zenginleşmesinin çeviri ve telif ile başladığı söylenebilir. (Örneğin, halen Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nde bulunan ilk resimli Türkçe tıp el yazması Cerrâhiyetü’l Hâniye, resimli ilk tıp yazması olması nedeniyle tıp literatürü için ayrı bir önem taşır.) Günümüz Türkiye’sinde tıp literatürünün zenginleşmesi, geleneksel yayıncılığa elektronik dergi yayıncılığın da eklenmesiyle devam etmektedir.

Tıp eğitiminin günümüzdeki anlamıyla kurumsallaşması, 14 Mart 1827’de Şehzadebaşı’ndaki Tulumbacıbaşı Konağı’nda ‘Tıphane ve Cerrahhane-i Amire’nin kurulması ile başlamıştır. Günümüzde, 14 Mart’ın tıp bayramı olarak kutlanması da buradan gelmektedir. 99 1838’de Viyana’dan Prof. Bernard gelerek, bu okulun gelişimine katkıda bulunmuştur. Hekimbaşı Abdullah Molla, mektep nazırı olarak atanmış ve okul yeni bir isimle ‘Darül-ulum-ül Hikemiye-i Osmaniye ve Mekteb-i Tıbbiye-i Aliye-i Şahane olarak, Galatasaray’da açılmıştır.100

97 Ünver, a.e., s. 8.

98 A. Süheyl Ünver, “Osmanlı Hekimlerinin Hususi Kütüphaneleri”, Dirim, C. 50, no.6, 1975, s. 400. 99 Akdur, a.g.e., s.86.

100 İlhan Tekeli, Selim İlkin, Osmanlı İmparatorluğu’nda Eğitim ve Bilgi Üretim Sisteminin

Dr. Bernard, görevlendirildiği Galatasaray’daki Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane adlı askeri tıp okulunu Viyana’daki Josephinum’u örnek alarak düzenlemiştir. 1842’de 1300 cilt Fransızca tıp kitabından oluşan bir kütüphane, botanik bahçesi ve tabiat müzesi oluşturmuştu. 20 Temmuz 1842’de Hopital d’Instruction denilen dahiliye, cerrahi ve göz kliniklerinden oluşan 150 yataklı bir uygulama eğitim hastahanesi hizmete açılmıştı.101

Tıp okulunun ilk kütüphanesi, okulun kuruluşundan 10 sene sonra kurulmuştur. Prof. Bernard geldikten bir sene sonra 1839’da kütüphane yeniden düzenlenmiş ve koleksiyona katılan mühim ve klasik eserlere 1839 tarihli mühür basılmıştır. Bu mühürlü kitapların çoğu 1848 yangınında yok olmuştur. Yangından sonra kitapların geri kalan kısmı Hasköy’de Humbarahane kışlasına taşınmış ve kitaplara 1848 tarihli bir mühür basılmıştır. Prof. Bernard ders kitaplarının bir kısmını çoğalttırarak öğrencilere geçici olarak vermiştir. Kütüphanede ayrıca yangından önce ve de sonra bazı alet ve edevatlar da bulunmaktaydı. Ancak bunların kaybolması tıp fakültesi müzesinin bu açıdan fakir kalmasına da neden olmuştur.102

1849 yılında hekimbaşılık kaldırılmış ve yetkileri ‘Tıbbiye Nezareti’ (Sağlık bakanlığı)ne verilmiştir.1862 yılında hekimlik işlerinin uygulanış biçimlerine ilişkin bir tüzük yayınlanmıştır. 1870 yılında yeni bir tüzük yayınlanarak sivil sağlık hizmetlerini yönetmek için Mekteb-i Tıbbiye Nezareti’ne bağlı ‘nezaret-i Tıbbiye-i Mülkiye (Sivil Tıp Bakanlığı) kurulmuştur.103

1863’de Bâb-ı Hümayun civarında, bir kimyahane, bir nümunehane ve 4.000 ciltlik bir kütüphane kurulmuştur. 1866’da Askeri Tıbbiye binasında ‘Mekteb-i Tıbbiye-i Mülkiye’ açılmıştır. Askeri Tıbbiye’den farklı olarak eğitim dilinin Osmanlıca ve eğitim süresinin beş yıllık olması öngörülmüştür. 104

101 Terzioğlu, a.g.e., s.3.

102 A. Süheyl Ünver, “Türk Tebabeti Tarihi; Tıp Fakültesi Kütüphanesi Tarihine Dair”, Tedavi

Seririyatı ve Laboratuarı, C. 4, 1934, s. 49-50.

103 Eren, a.g.e., s.248. 104 Tekeli, a.g.e., s. 70-71.

Kırım savaşı sırasında İstanbul’da bulunan İngiliz, Fransız, İtalyan vb. yabancı hekimler 1856’da ‘Cemiyet-i Tıbbiye-i Şahane’yi kurmuşlardır. Cemiyetin resmi dili Fransızcaydı. Her hafta toplanan cemiyet üyeleri, Osmanlı cephesindeki hastalıklar ve ülke sağlık sorunlarıyla ilgilenmiş ve 1875’de Gazete Medicale d’Orient dergisini çıkarmaya başlamışlardır.105

1861’de ‘Cemiyet-i İlmiye-i Osmaniye’nin kuruluşundan sonra her ay ‘ulum ve maarif ve ticaret ve sanayi hakkında ‘Mecmua-i Fünun’ yayınlanmaya başlamıştır. Osmanlı İmparatorluğunda yayınlanan bu ilk bilim dergisi daha çok Batıdaki bilimsel gelişmeleri tanıtmayı amaçlamaktaydı. Dergi çıktıktan sonra çiçek pazarında tahsis edilen taş mektepte bir kütüphane kurulmuştur.106

Eğitimin Franzsızca olduğu dönemde yazılan tıp kitapları da Fransızcadır. Bu dönemde ilk süreli yayınlar çıkmaya başlamıştır. 1849-51 arasında Gazete medicale de Constantinople (Türkçe’si ayrıca Vakâyi-i Tıbbiye adıyla yayınlanmıştır) ve 1857’de Gazete Medicale d’Orient yayınlanmıştır.107

Mekteb-i Tıbbiye-i Askeriye-i Şahane, 1867’de açılan sivil tıbbiye Mekteb-i Tıbbiye-i Mülkiye ile, Gülhane’nin başına getirilen Prof. Dr. R. Reider’in önerilerine göre Haydarpaşa’da inşa edilen binada Darülfünün-ı Osmani Tıp Fakültesi adı altında 1909’da birleştirilinceye kadar eğitime devam ederek Türk tıbbının batılılaşmasında büyük bir rol oynamıştır. Cumhuriyet’in ilanından sonra İstanbul Darülfününu Tıp Fakültesi olarak faaliyetine devam etmiştir.108

1887’de Selanikli doktorlar ‘Societe De Medicine De Salanique’, 1903’te İstanbul’daki yabancı hekimler ‘Club de Constantinople’ adlı bir dergi yayınlamışlardır.109 Türkçe olarak ilk eczacılık dergisi Nail Halit (Tipi) tarafından yayınlanmıştır. Dergi 1911 ile 1927 yılları arasında yayınlanmıştır. 1923 yılında adı 105 Tekeli, a.g.e., s. 74. 106 Tekeli, a.e., s.75. 107 Tekeli, a.e.,s. 149. 108 Terzioğlu, a.g.e., s.3. 109 Tekeli, a.e., s. 83.

‘Resimli Eczacı Gazetesi’, 1926 yılında ise ‘Eczacı Gazetesi’ olarak değiştirilmiştir. Osmanlı Hilâl-i Ahmer Cemiyeti tarafından 1921 yılında yayınlanmaya başlayan ‘Osmanlı Hilâl-i Ahmer Mecmuası’ 1923 yılından itibaren ‘Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmuası’ olarak değiştirilmiş ve günümüze kadar ‘Kızılay Dergisi’ adı ile yayınlanmaya devam etmiştir. 1871 yılında ‘Ceride-i Tıbbiye-i Askeriyye’ adı ile yayınlanmaya başlayan ‘Askeri Tıp Mecmuası’, 1998’e kadar ‘Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA) Bülteni’ adı ile yayınlanmaya devam etmiştir.110 1999’dan itibaren ‘Gülhane Tıp Dergisi’ adını almıştır.

Atatürk devrinde, o dönemin Milli Eğitim Bakanı Dr. Reşit Galip’in çalışmaları ile 31 Mayıs 1933’te çıkarılan 2252 sayılı kanunla Üniversite reformu gerçekleşme aşamasına girerek aynı yılın 31 Temmuz’unda Darülfünun kapatılıp, yerine 18 Kasım 1933’te İstanbul Üniversitesi kurulmuştur. Böylece Üniversite içinde İstanbul Tıp Fakültesi de yeniden oluşmuştur. Üniversite reformunun ardından ayrılan eski Darü’l Fünûn hocalarının yerine Alman profesörler tayin edilmiştir. İstanbul Tıp fakültesi’nde 1933 ile 1945 yılları arasında 19 Alman tıp profesörü, klinik ve enstitü direktörü olarak görev almışlardır. Bunların yanı sıra Akil Muhtar Özden, Mahzar Osman, Hulusi Behçet, Tevfik Salim Sağlam Paşa, Neşet Ömer gibi kendi sahalarında ünlü bir çok Türk hocalarının da İstanbul Üniversitesi Tıp fakültesi öğretm kadrosunda yer almış olması sonucunda İstanbul Tıp Fakültesi Avrupa’nın en önemli tıp fakültelerinden biri haline gelmiştir.111

Doktor ve üniversite hocası olan Prof. Dr. Feridun Nafiz Uzluk’un sahip olduğu çok değerli kütüphanesi ve bir kısım özel eşyası 14 Şubat 1975 tarihinde kardeşi tarafından Konya Mevlana Müzesi’ne armağan etmiştir. Bugün bu kitaplar ve eşya, kendi adına hazırlanan kitaplıkta Kültür Bakanlığı Eski Eserler ve Müzeler Müdürlüğü adına muhafaza edilmektedir. Bunların bir bölümü yazma eserlerdir ve önemli bir kısmı da tıbbi konulardadır. Eserler 5.165’i baskı, 346 tanesi yazma olmak üzere toplam 5.511 adettir. Yazma eserler kilitli madeni dolaplarda, baskı eserler

110 Nil Sarı, Gülten Dinç, Ayten Altıntaş, “1910-1928 Yılları Arasında Yayınlanan Eski Harfli

Reklâmlarda Türk Müstahzarâtçılığı”, II. Türk Tıp Tarihi Kongresi, Ankara, Türk Tarih Kurumu, 1999, s. 86.

numaralanmış olarak ahşap raflarda İl Halk Kütüphanesinde muhafaza edilmekte idi. Yazma eserler arasında konularının tıbbi olması muhtemel olan 106 eser bulunmaktadır.112 Günümüzde bu koleksiyon Ankara Üniversitesi Tıp Tarihi Merkezi’nde muhafaza edilmektedir.

“1949 yılında Türk Kütüphaneciler Derneği kurulmuş, 1952’de bugün de yayınını sürdüren olan bir meslek dergisi çıkarmaya başlamıştır.”113

“1987 yılında tıp kütüphanecileri birliğinin kurulması için çalışmalar başlamış, ancak 2000 yılında Üniversite ve Araştırma Kütüphanecileri Derneği’ne (ÜNAK) bağlı alt birim olarak kurulabilmiştir. İnternet ortamında MEDLIB adında elektronik tartışma listesi kurulmuştur.”114

İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Hulusi Behçet Kitaplığı, dünyaca ünlü Türk dermatoloğu Ord. Prof. Dr. Hulusi Behçet'in adını taşımaktadır. Her gün 07.00-23.00 arası hizmet vermektedir. Öğrencilerin ders çalışma ve kaynak tarama gibi gereksinimlerini de karşılamaktadır. Kitaplık, sahip olduğu binlerce cilt kitap ve çok sayıda süreli yayınla öğrenciler ve öğretim üyelerine yaptıkları çalışmalarda destek olmaktadır. Kitaplığın bir özelliği de 17.,18. ve 19. yüzyıldan kalma tarihi değer taşıyan çok sayıda tıbbi esere sahip olmasıdır. Hulusi Behçet Kitaplığı içinde eğitime yardımcı CD kütüphanesi yer almaktadır. Buradaki disklerden öğrenciler dersleri ile ilgili yardımcı bilgiler almaktadırlar. Yine kütüphane içinde bir beceri laboratuarı oluşturulmuş ve faaliyete geçirilmiştir. Beceri laboratuarındaki maketler üzerinde öğrenciler pratik eğitim görmektedirler.115

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kütüphanesi, Fakültenin eğitim ve bilimsel çalışma alanında gereksinim duyduğu bilgi kaynaklarından seçkin bir derme oluşturmak ve bu dermeyi çağdaş kütüphanecilik anlayışına uygun olarak

112 Ayhan Yücel, “Prof. Dr. Feridun Nafiz Uzluk ve Adına Kurulan Kütüphanesindeki Tıbbi Yazma

Eserlerin Listesi”, II. Türk Tıp Tarihi Kongresi, Ankara, Türk Tarih Kurumu, 1999, s. 173.

113 Baysal, a.g.e. s. 10.

114 Sevinç Uşen, “21. Yüzyıl Tıp Kütüphanecilerinin Değişen Rolleri” Bilgi Dünyası, C.3, no. 1,

2002, s.93.

115“İ. Ü. İstanbul Tıp Fakültesinde Eğitim” (Çevrimiçi),

okur ve araştırmacıların hizmetine sunarak istedikleri belgeye ve bilgiye ulaşmalarını sağlamak amacı ile 1972 yılında cerrahi binasının bir köşesinde 3 personel ve 250 kitapla hizmet vermeye başlamıştır. Aynı yıl bugün içinde bulunulan binanın temelleri atılmış 1981 yılında bugün hizmet verdiği binaya taşınmıştır.116

Ankara Hacettepe Üniversitesi Kütüphaneleri, elektronik ortamda tek bir kütüphane olarak hizmet vermektedir. Kullanıcılar, kütüphanenin erişime açmış olduğu, elektronik veri tabanları, dergiler ve tam metin elektronik kaynaklardan 24 saat boyunca yararlanabilmektedir. Hacettepe Üniversitesi kullanıcıları için elektronik bilgi kaynaklarına erişim serbest, kampüs dışından ise IP kontrollü olarak açıktır. Web sayfasında yer alan Hacettepe Üniversitesi Kataloğu ve Süreli Yayınlar Kataloğuyla Tıp Merkez Kütüphanesi ve Beytepe Merkez Kütüphanesinin koleksiyonları aynı sistem üzerinden taranabilmektedir. Tıp Merkezi Kütüphanesi, sağlık bilimleri ile ilgili konularda bilgi kaynaklarını ve bu konulardaki bilgi kaynaklarına erişimi sağlayarak araştırmacıların ve öğrencilerin bilgi gereksinimlerini karşılamayı amaçlamaktadır. Hacettepe Üniversitesi Tıp Merkez Kütüphanesi 1958 yılında Çocuk Hastahanesi Kütüphanesi olarak kurulmuş, 20 dergi, 100 kitaptan oluşan bir koleksiyon ile hizmet vermeye başlamıştır. Koleksiyonda bugün sağlık bilimleri konuları ağırlıklı olmak üzere yaklaşık 40.000 başlık kitap bulunmaktadır. Ayrıca 60.000 cilt süreli yayın ve 10.000 gör-işit materyali vardır. Tıp Merkezi Kütüphanesi'nde, saydam, film, mikrofilm, teyp- saydam programları, gör-işit bölümünde kullanıma sunulmaktadır. Cinsel yolla bulaşıcı hastalıklar, endokrinoloji, enfeksiyon, göz cerrahisi, gastroenteroloji, göğüs hastalıkları, hematoloji, hipertansiyon, immunoloji, kas iskelet sistemi, kardiyoloji, kadın hastalıkları, nefroloji, ortopedi, ortopedik radyoloji, onkoloji, patoloji, pediatri, radyoloji, spor yaralanmaları, spinal hastalıkları konularında saydamlar bulunmaktadır. Koleksiyonda ayrıca, Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri

116 “Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kütüphanesi” (Çevrimiçi)

Enstitüsünde kabul edilmiş 6.000 başlığa yakın yüksek lisans, tıpta uzmanlık ve doktora tezi yer almaktadır.117

1960’ların başlarından itibaren meslekten kütüphaneciler, tıp kütüphaneciliğine özgü bir eğitim almaksızın rastlantı sonucu başladıkları işlerinde, bu alan için gereken bilgi-becerileri edinmişlerdir. Tıp terminolojisini kendi çabalarıyla zaman içinde öğrenmişlerdir. 2000 yılında ÜNAK çatısı altında ‘Tıp Kütüphanecileri Grubu’ oluşturulmuştur. ÜNAK bu grup aracılığıyla seminer ve sempozyumlar düzenleyerek tıp kütüphanecilerinin yetişmesini sağlamaktadır. 118

Tıp kütüphaneciliğinin öncelikle tıp eğitiminin yapıldığı yerlerde gerçekleşeceğinden yola çıkarak ülkemizde bulunan 44 tıp fakültesinin üniversitelerini aşağıdaki tabloda listeledik. (Bkz. Tablo 3)

Abant İzzet Baysal Üniversitesi İnönü Üniversitesi

Adnan Menderes Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi (İstanbul Üniversitesi)

Afyon Kocatepe Üniversitesi Kadir Has Üniversitesi

Akdeniz Üniversitesi Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi

Ankara Üniversitesi Karadeniz Teknik Üniversitesi

Atatürk Üniversitesi Kırıkkale Üniversitesi

Başkent Üniversitesi Kocaeli Üniversitesi

Celal Bayar Üniversitesi Maltepe Üniversitesi

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi (İstanbul Üniv.) Marmara Üniversitesi

Çukurova Üniversitesi Mersin Üniversitesi

Cumhuriyet Üniversitesi Mustafa Kemal Üniversitesi

Dicle Üniversitesi Ondokuz Mayıs Üniversitesi

Dokuz Eylül Üniversitesi Osmangazi Üniversitesi

Ege Üniversitesi Pamukkale Üniversitesi

Erciyes Üniversitesi Selçuk Üniversitesi

Fırat Üniversitesi Süleyman Demirel Üniversitesi

Gata (Gülhane Askeri Tıp Akademisi) Trakya Üniversitesi

Gazi Üniversitesi Ufuk Üniversitesi

Gaziantep Üniversitesi Uludağ Üniversitesi

Gaziosmanpaşa Üniversitesi Yeditepe Üniversitesi

Haccettepe Üniversitesi Yüzüncü Yıl Üniversitesi

Harran Üniversitesi Zonguldak Karaelmas Üniversitesi

Tablo 3: Türkiye’de Tıp Fakültesi Bulunan Üniversitelerin Listesi

117 “Hacettepe Üniversitesi Kütüphaneleri”, (Çevrimiçi)

http://www.library.hacettepe.edu.tr/hakkinda.htm, 20 Eylül 2004.

İkinci bölüme geçmeden önce, ilk bölümün kapsamı olan dünyadaki tıp kütüphanelerinin tarihsel gelişimi ile ilgili olarak şu değerlendirme yapılabilir. Gelişmiş ülkelerin tıp kütüphaneleri politikaları öncelikle kurumların kendi kütüphanelerini bireysel çabalar sonucu kurmalarıyla oluşturulmuş, daha sonra bu bireysel çabalardan oluşan kütüphaneler, bölgelere göre ya da alanlarına göre bir araya gelerek ortak faaliyetler göstermişlerdir. Birlik oluşturmak sureti ile aldıkları kararları, politikaları, uygulama esaslarını bir bütünlük dahilinde gerçekleştirmişlerdir. Özellikle tıp kütüphaneciliği konusunda önde bulunan konumu nedeniyle Amerika Birleşik Devletleri’ndeki kütüphanelerin gelişim seyrine bakıldığında tek başına faaliyet gösteren kütüphanelerin daha sonra birleşerek geliştiğini, tek bir politikayı izleyerek büyüdüklerini ve bugün tıp kütüphaneleri alanında otorite olan National Library of Medicine’ı oluşturduğu gözlenmektedir.

2. BÖLÜM: TIP KÜTÜPHANELERİNDE ELEKTRONİK