• Sonuç bulunamadı

Türkiye’de İktidar Olan Hükümetler Açısından Politik Bütçe Döngüleri

Politik bütçe döngülerinin ortaya çıkışları ve politik bütçe döngüleri kapsamında geliştirilen modellere çalışmanın önceki kısmında ayrıntılı bir şekilde değinilmiştir. Politik bütçe döngülerine geçmeden önce ise politik bütçe döngüleri konusundaki literatürün esas itibariyle politik konjonktür dalgalanmaları teorilerine dayandıkları ifade edilmiş ve bu konuda açıklamalarda bulunulmuştur. Bu doğrultuda politik konjonktür dalgalanmalarının fırsatçı ve partizan konjonktür dalgalanmalar olmak üzere ikiye ayrılmış olduğu ve fırsatçı teorinin Nordhaus (1975), partizan teorinin ise Hibbs (1977) tarafından yapılan çalışmalara dayandığı ifade edilmiştir (Kouvavas, 2013: 3-4). Daha sonraki dönemlerde, özellikle 1980’li yıllarda yapılan çalışmalarda ise geleneksel politik konjonktür dalgalanmaları teorilerine rasyonel beklentiler hipotezi eklenerek modern konjonktür dalgalanma teorileri ile ilgili literatür geliştirilmiştir (Alesina vd.,

46 7 Haziran 2015'te yapılan seçimlerden sonra hükümet kurulamadığı için seçimlerin yenilenmesine karar verilmiş ve geçici bakanlar kurulu niteliğinde olan 63. Hükümet, 62. Hükümetin de başbakanı olan Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu tarafından kurulmuştur.

157

1989: 63). Nitekim politik bütçe döngülerinin ortaya çıkış zamanları da yine 1980’li yıllara yani modern teorilerin ortaya atıldıkları döneme rastlamaktadır.

Gerek fırsatçı teori gerekse partizan teori ve bu teorilerin rasyonel beklentiler hipotezi eklenmiş versiyonları olsun bütün politik konjonktür dalgalanma teorileri belirli varsayımlara dayanmaktadır. Söz konusu varsayımlara çalışmanın bir önceki kısmında her bir teori için ayrıntılı olarak ayrı ayrı değinilmiş olup, teorilerin sahip oldukları benzer varsayımlar ve farklı varsayımları açık bir şekilde ortaya konulmuştur (Alesina ve Roubini, 1992: 666-670). Teorilerin benzer varsayımlara sahip oldukları durumlara ise oldukça fazla rastlanmıştır. Çünkü Nordhaus (1975) tarafından ortaya atılan fırsatçı teori, politik konjonktür dalgalanma teorilerinin temelini oluşturmuş, Nordhaus’un çalışmasını takip eden çalışmalar da yazarlar kendilerince Nordhaus’un çalışmasının eksik buldukları yönlerini tamamlamaya çalışmışlardır. Bu nedenle temelde politik konjonktür dalgalanma teorileri çoğunlukla Nordhaus’un çalışmasında yer vermiş olduğu varsayımları kabul etmekle birlikte bazı noktalarda farklı varsayımlara sahip olmaktadırlar (Roman vd., 2009: 191).

Politik konjonktür dalgalanma teorileri olan geleneksel fırsatçı teori, geleneksel partizan teori ve rasyonel fırsatçı teori ile rasyonel partizan teori tarafından ortak kabul gören varsayımlar göz önünde bulundurulduğunda söz konusu ortak varsayımlardan bir tanesinin siyasi parti sayıları ile ilgili olan varsayım olduğu görülmektedir. Söz konusu varsayıma göre politik konjonktüre bağlı bütçesel dalgalanmaların yani iniş-çıkışların yaşanabilmesi için ilgili ülkede iktidar ve muhalefet olmak üzere en az iki tane siyasi parti bulunmalıdır. Diğer bir ifade ile politik konjonktür dalgalanmaları teorisi birden fazla sayıda siyasi partinin bulunduğu yani ülkede tek partinin hüküm sürmediği, siyasi partiler arasında rekabetin yaşandığı demokratik ortamlarda ortaya çıkmaktadır. Bu varsayım ülkemiz açısından değerlendirildiğinde ülkemizin bazı dönemlerde söz konusu varsayımı sağlayacak koşullara sahip olduğu, bazı dönemlerde ise sağlamayacak koşullara sahip olduğu anlaşılmaktadır. Şöyle ki Türkiye Cumhuriyeti’nde geçmişten günümüze kadar yapılmış olan genel seçimlerle ilgili birtakım bilgilerin yer verildiği Tablo 5’te görüldüğü üzere Cumhuriyet’in ilan edildiği 1923 yılından 1946 yılına kadar yapılan genel seçimlerde seçime sadece tek bir siyasi parti katılmış, meclise tek bir siyasi parti girebilmiş ve dolayısıyla hükümet tek bir siyasi partiyi temsil etmiştir. Böylece Türk siyasi hayatında bu döneme “Tek Parti Dönemi” ismi verilmiştir. Bu nedenle ülkemiz politik konjonktür teorilerinin ortak varsayımlarından birisi olan en az

158

iki siyasi partinin gerekli olduğu koşulu tek parti dönemi için sağlayamamaktadır. Ülkemiz açısından söz konusu varsayım her ne kadar tek parti dönemi için sağlanamıyor olsa da 1946 yılında yapılan genel seçime üç siyasi partinin katılmasıyla yani “Çok Partili Dönem” olarak adlandırılan döneme geçilmesiyle birlikte politik konjonktür teorilerinin geçerli olması için gerekli olan en az iki siyasi partinin varlığı koşulu sağlanmıştır.

Özetle politik bütçe döngüleri teorisinin geçerliliğini ülkemiz açısından değerlendirirken ülkemizde çok partili siyasi hayatın resmen başladığı 1946 yılı ile günümüze kadar olan dönem dikkate alınmalıdır. Çünkü çok partili dönemden önce ülkemizde hâkim olan tek partili dönem politik bütçe döngüleri teorisinin kabul ettiği önemli varsayımlardan birisi olan en az iki siyasi partinin var olması gerektiği yönündeki varsayımı sağlamamakta, söz konusu varsayım günümüzde de geçerli olan çok partili dönem için sağlanmaktadır. Öte yandan her ne kadar ülkemiz açısından çok partili siyasi hayatın 1946 yılında başlamış olduğu kabul edilse de 21 Temmuz 1946 tarihinde yapılan genel seçimde açık oy, gizli sayım yöntemi kullanıldığı ve seçimlerin denetimi yürütmeye bırakıldığı için tartışmalar ortaya çıkmıştır. Yani çok partili dönemde yapılan ilk seçimlerde seçim rekabeti hususunda sorunlar yaşanmış, bir sonraki seçim olan 14 Mayıs 1950 tarihinde yapılan seçimde bu sorunlar ortadan kalkmış ve 1950 yılı seçimi tek dereceli, eşit, genel, gizli oy, açık tasnif usulüne göre adli denetim altında yapılan ilk demokratik seçim olarak Türk siyasi tarihine geçmiştir. Bu nedenle ülkemiz açısından politik bütçe döngülerinin araştırıldığı çoğu çalışmada başlangıç yılı olarak 1950 yılı kabul edilmiş ve bu doğrultuda analizler yapılmıştır. Nitekim Akalın ve Erkişi (2007) birlikte yaptıkları çalışmalarında Nordhaus (1975) tarafından geliştirilen geleneksel fırsatçı politik konjonktür dalgalanma teorisini Türkiye açısından 1950-2006 dönemi içerisinde yapılan genel seçimleri ele alarak analiz etmişlerdir. Akalın ve Erkişi çalışmalarında incelenen dönem başlangıcı olarak 1950 yılını almışlar ve tercih nedeni olarak daha önceki dönem için veri bulunamamasını ve 1950 yılının çok partili siyasal hayata geçiş yılı olmasını göstermişlerdir (Akalın ve Erkişi, 2007: 95). Sezgin (2007) politik konjonktür dalgalanmaları teorisinin Türkiye açısından geçerliliğini incelediği çalışmasında 1950-2003 dönemini analiz etmiştir. Sezgin de çalışmasında incelediği dönem için başlangıç yılı olarak 1950 yılını temel almış ve 1950 yılından önce yapılan seçimlerin politik rekabet içinde yapılmadıklarını ifade ederek Türkiye'de çok partili hayata geçildikten sonraki dönemi analiz etmiştir

159

(Sezgin, 2007: 142-143). Altun (2014) tarafından Türkiye’de siyasal karar alma sürecinde yer alan politik aktör ve kurumların bütçe süreci içindeki yerlerinin ve kamu harcamalarına etkilerinin araştırıldığı çalışmada da Türkiye’de çok partili demokratik parlamenter hayatın fiilen başlamış olduğu yıl olan 1950 yılından 2010 yılına kadar olan dönemde yaşanan gelişmeler incelenmiştir (Altun, 2014: 5).

3.5. Politik Konjonktür Dalgalanmaları Teorilerinin Türkiye Açısından