• Sonuç bulunamadı

3.3. Türkiye’deki Kent Mültecilerin Sosyal İçermelerinde Belediyelerin Rolü

3.3.1. Türkiye’deki Belediyeler ve Mülteci Politikaları

Ülke yönetim kuruluşları içinde yer alan yerel yönetim kuruluşlarından biri de 1982 Anayasası’nın 127. Maddesinde belirtilen belediyelerdir. Belediyeler, “belde sakinlerinin mahallî müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan ve karar organı seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan, idarî ve malî özerkliğe sahip kamu tüzel kişisidir” (5393 Sayılı Belediye Kanunu, 2005, s. md.3).

Son yıllarda mültecilere hizmet sunumunda belediyelerin sorumluluğunun olup olmadığı, varsa neler olduğu konusunda çalışmalar yapılmakta ve yayınlanmaktadır. Bu anlamda da kent mülteciliği durumu kavramsal bir zemine oturmuştur. Yapılan çalışmalardan en önemlileri; ilk olarak Murat Erdoğan, “Kopuştan Uyuma Kent Mültecileri: Suriyeli Mülteciler ve Belediyelerin Süreç Yönetimi: İstanbul Örneği” isimli çalışmasında İstanbul’daki belediyelerin mülteciler üzerinden uyguladığı hizmetleri ve bu hizmetlerin yasal dayanağını değerlendirirken örneklemini Suriyeli kent mültecileri üzerinden ele almıştır. İkinci bir çalışmada ise, İstanbul Politikalar Merkezi’nden Woods ve Kayalı’nın “Engaging Syrian Comunities: The Role of Local Governments in Istanbul” başlıklı raporlarında belediyeler ve kaymakamlıkların mültecilerin hizmet erişimi ve uyum sürecinde

üstlendikleri roller değerlendirilmiştir. Üçüncü çalışma olan Marmara Belediyeler Birliği’nin “Kent Mültecilerine Hizmette Belediyelerin Rolü” çalıştay raporunda ise yerel yönetimlerin kent mültecilerine hizmet sunumunda yaşadıkları sorunlar ve kent mültecilerinin sahip olduğu problemler tespit edilip, çözüm önerileri sunulmuştur. Son olarak Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi’nin hazırladığı “Kent Mülteciliği ve Planlama Açısından Yerel Sorumluluklar Değerlendirme Raporu” Suriyeli mültecilerin İstanbul’daki durumunu belediyelerin hizmet sunumu çerçevesinde detaylıca ele almaktadır.

Yukarıda bahsi geçen çalıştay ve raporlardan yola çıkılarak. Belediyelerin kent mültecilerine hizmet sunarken, hangi yasal çerçeveye dayandırılarak gerçekleştirdiği incelenecektir. Bu açıdan, belediyelere merkezi yönetim tarafından tanınan, bazı yetki ve imtiyazlara göz atmak da fayda vardır. Bu yetki ve imtiyazlardan biri şu şekildedir, “Belde sakinlerinin mahallî müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla her türlü faaliyet ve girişimde bulunmak” (5393 sayılı Kanun, m.15). Belde sakinlerinin ihtiyaçlarını karşılamak, her türlü faaliyet ve girişimde bulunmak için belediyelere, merkezi bütçe tarafından gelir sağlanmaktadır. Yerel yönetimlerin yaşadığı en büyük problemlerden biri, kendi gelir kaynağını yaratmada yaşadığı sıkıntılar ve merkezi yönetimden gelen bütçeyle kendisini idare ettirmeye çalışmasıdır. Bu konuya daha sonra kent mültecilerine sağlanan yardımlar bölümünde ayrıca incelenecektir.

Türkiye’de göç politikaları üretmek ve uygulamak konusunda asıl yetkili kurum merkezi idareye bağlı olan Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’dür ve yanında da AFAD ve Kızılay da gerekli görülen durumlarda yardımcı olan kuruluşlar vardır. Ancak daha çok kent merkezlerinde yaşayan mültecilerin, ihtiyaçlarının sağlanmasında belediyelerin sahip olduğu “hizmette yerellik” ilkesinden çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğinde bazı yasal boşlukların olduğu ve bir takım belirsizliklerin varlığı genel olarak kabul edilmektedir. Ancak 5393 sayılı Belediye Kanunu ve 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu, belediyelerin mültecilere yönelik uygulanabilecek hizmet ve sorumluluklarının neler olabileceği konusunda dayanak oluşturmaktadır.

5393 sayılı Belediye Kanunu temelinde, “vatandaşa sunulacak hizmet” alanında birleşmiştir. Genelde belediyelerin yetki ve sorumlulukları sıralanırken bu sorumlulukların “vatandaş olana” uygulanması üzerinde durulmuştur. Vatandaş olanın dışında tutulduğu “hemşehri” kavramının incelenmesi mültecileri de kapsadığı için bu kavrama değinmek ve açıklamak yerinde olacaktır. Hemşehri Hukuku, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 13. maddesinde şu şekilde düzenlenmiştir:

“Herkes ikamet ettiği beldenin hemşehrisidir. Hemşehrilerin, belediye karar ve hizmetlerine katılma, belediye faaliyetleri hakkında bilgilenme ve belediye idaresinin yardımlarından yaralanma hakları vardır… Belediye, hemşehriler arasında sosyal ve kültürel ilişkilerin geliştirilmesi ve kültürel değerlerin korunması konusunda gerekli çalışmalar yapar” (5393 Sayılı Belediye Kanunu, 2005, m.13).

Ancak bu madde de hemşehri sayılabilmek için ikamet etme zorunluluğu bulunmaktadır. İkamet edenlerin ancak, belediye karar ve organlarına katılabilme ve belediye faaliyetleri hakkında bilgi alabilmelerinin önü açıldığı görülmektedir. Bu durumda vatandaş olmayan mültecilerin hemşehri hukukundan faydalanabilmeleri için ikamet etmelerinin gerekli olması durumu, mültecilere uygulanacak hizmetin zora girdiği ve uygulamada sıkıntıların yaşandığı görülmektedir.

5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 14. maddesinde, “Belediye hizmetleri, vatandaşlara en yakın yerlerde ve en uygun yöntemlerle sunulur. Hizmet sunumunda engelli, yaşlı, düşkün ve dar gelirlilerin durumuna uygun yöntemler uygulanır” (5393 Sayılı Belediye Kanunu, 2005, s. md.14). Bu çerçevede mülteciler bu maddeden yararlanamamaktadır. Belediye hizmetlerinden yararlanmak için 5393 Sayılı Belediye Kanunu’nda belirtildiği üzere vatandaş olma şartı bulunmaktadır. Engelli, yaşlı, düşkün ve yoksullar, yani ihtiyaç sahibi kişiler sıralanırken, bu şekilde dezavantajlı grubun Türk vatandaşı olduğu varsayılarak uygun yöntemlerin uygulanacağı belirtilmektedir.

Marmara Belediyeler Birliği ile BMMYK işbirliğinde 25-26 Kasım 2015 tarihlerinde gerçekleştirilen ve Marmara Belediyeler Birliği bünyesindeki 21 belediye, İstanbul Valiliği ve İstanbul İl Göç İdaresi Müdürlüğü yetkilileri ile uzman ve akademisyenlerin katıldığı “Kent Mültecilerine Hizmette Belediyelerin Rolü” başlıklı çalıştay raporunda, mültecilere yardım yapan belediyeler, yardımlarını ulusal yasal

çerçeveye dayandırırken aşağıdaki durumlar üzerinden gerçekleştirmektedir, sonucu çıkmıştır.

Çalışmada daha önce belirtilen “hemşehri hukuku”na dayandırılması. 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 38.maddesinin (n) bendince belirtilen “belediye başkanının sosyal yardım için ayrılan yardım bütçesini ilçedeki yoksul ve muhtaçlar için kullanabileceğine” dayandırılması. Ayrıca belediyelerin çoğunluğunun mültecilere yardım dağıtmaya istekli olduğu ve başka paydaş aktörlerle işbirliği gerçekleştirmenin bu süreçte önemli olduğunu görülmektedir. Belediyeler kent mültecileriyle ilgili çalışmalarında, diğer belediyelerle koordinasyonunun bulunmadığını ve belediyelerin ortak standart uygulamalarının olmaması dile getirilmiştir. Katılan belediyelerin çoğu mültecilerin genel ihtiyaçlarını anlamak ve demografik yapıyı tespit etmek için saha çalışması yapılmasını çok önemli bulmaktadır. Ayrıca kent mültecilerinin yersel uyumu konusunda, belediyelerin psiko- sosyal destek ve dil eğitim kurslarının yetersiz olduğu belirtilmiştir.

Marmara Belediyeler Birliği tarafından gerçekleştirilmiş, Kent Mültecilerine Hizmette Belediyelerin Rolü Çalıştayı’nda saptanan en önemli sorunlar arasında mültecilerin ihtiyaçlarının tespiti, hak ve hizmetlere erişimi, yersel uyumda ve sosyal bütünleşme sağlanmasında en önemli sorunun dil bilinmemesinden kaynaklı olduğu tespit edilmiştir. Dil sorununun yerel halkla ve mültecilerin muhatap oldukları kurum ve kuruluşlarda iletişiminin sağlanamaması, bazı sorunlara yol açmaktadır. İkinci olarak çalıştayda hukuki sorunlar üzerinde durulmuştur. Belediye Kanunu ve Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanununda herhangi bir şekilde mülteciler için hukuki açıdan bir yasak bulunmazken, mültecilerle ilgili açık hükümlerin ve net yasal dayanağın olmaması, belediyelerin mültecilere uygulanacak hizmet ve sorumluluğun belirsizliği durumunu ortaya çıkarmaktadır. Ayrıca çalıştayda, belediyelerin kent mültecilerine hizmet sunarken, bütçelerin belediyede yaşayan vatandaş sayısına göre tespit edilip, belirlendiği için, belediyelerin bütçe yetersizliğinin yaşanmasına sebep olduğu belirtilmiştir. Belediye dâhilinde yaşayan ve belediye hizmetlerinden faydalanan kent mültecileri, bu sayının dışında tutulduğu için belediye bütçesine fazladan yük getirdiği söylenmiştir. Belediyeler, vatandaş olmayanlara yapılacak

bütçeden gerçekleşecek harcamalarda, Sayıştay tarafından “usulsüzlük” olarak değerlendirilebileceği gerekçesiyle çekinceleri olduğunu belirtmişlerdir. Ayrıca sağlık konusunda da bir takım sorunların yaşandığı ve salgın hastalıkların yaşanabileceği söylenmiştir. Çalıştayda eğitim, yönetsel, toplumsal sorunların varlığından bahsedilmiş ve çözüm önerileri sunulmuştur (Marmara Belediyeler Birliği, 2015, s. 2- 15).

TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesinin Kent Mülteciliği ve Planlama Açısından Yerel Sorumluluklar Değerlendirme Raporu’nda “hemşehirlik hukuku bağlamında mültecilerin de belediye hizmetlerine erişim hakkı var mı?” sorusu sorulmuştur. Belediye Kanununun 13. maddesi gereği belediyelerin her olguda, mültecilere hizmet verme yükümlülüğünün olduğu sonucuna varılmış ve bu durumun aksi yaşandığında ayrımcılık kavramı çerçevesinde değerlendirilmesi gerekliliği söylenmiştir. Ancak belediyelerin yönetmelik ve bazı düzenlemeler açısından belirli gruplara yardımlarını gerçekleştirirken, kimlere yardım yapılacağının net olması ve mültecilerin bu gruba dahil olmaması halinde, belediyelerin inisiyatif kullanması mümkün değildir (TMMOB Şehir Plancıları Odası, 2017, s. 22)

Gelişmiş ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de, göçmen toplulukların, karar alma süreçlerinde fikirlerini yerel birimlerce kurulmuş olan kent konseylerinde belirtebilme imkânının yasal dayanağı yoktur. Kent Konseyi Yönetmeliği’nde de bu durumla ilgili bir madde bulunmamaktadır. Yönetmeliğin 8/f maddesindeki “kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının, sendikaların, noterlerin, baroların ve ilgili dernekler ile vakıfların temsilcileri” ifadesi, gerektiğinde yabancıları da kapsayabileceğini kesin olarak belirtmemektedir. Daoudov mültecilerin kent konseylerine katılımı konusunda;

“oysa beldenin artık birer parçası durumuna gelen, içinde yaşadıkları mekânlara karşı sorumluluk sahibi, çevre değerlerinin geliştirilip, yaşam kalitesinin yükseltilmesi konusunda çaba sarf eden yabancı uyruklularla birlikte, kentinin sorunlarına hep birlikte sahip çıkan, birlik ve beraberlikle daha yaşanabilir örnek yerleşim alanlarını gerçekleştirmek amacındaki kent konseylerinde yabancı uyrukların da temsil edilmesi, onların yerel halk ile etkileşimini, uyumunu ve neticede de Türk toplumu ile bütünleşmesini beraberinde getirecektir” (Daoudov, 2015, s. 47) tespitinde bulunmaktadır.

Ayrıca belediyelerin, belde de ikamet edenler için uyguladıkları bir takım hizmetler, mültecileri de ilgilendirmektedir. Yapılan su, kanalizasyon, ulaşım, defin, mezarlık hizmetleri, sosyal hizmet ve yardımlar nikâh işlemleri, meslek ve beceri kazandırmak için uygulanan eğitimler, acil yardım ve ambulans hizmeti sağlaması gibi durumlar belediyelerin, herkese sunmuş olduğu hizmetlerdendir. Bu sayılan hizmetlerin, belediyeler tarafından ayrım yapılarak sunulması durumu sosyal belediyecilik anlayışıyla örtüşmeyecektir. Ancak daha önce de belirtildiği üzere belediyeler, bu hizmetleri gerçekleştirirken, merkezi bütçeden belediyenin sahip olduğu nüfus oranına göre pay alabildiği ve kent mültecileri hesaba katılmadığı için bu hizmetlerin uygulanmasında bazı sorunlar yaşanabilmektedir. Bu anlamda sosyal dayanışmayı artırabilmek, hem ihtiyaç sahibi vatandaşların hem de Türkiye’ye çeşitli amaçlarla gelmiş olan göçmenlerin faydalanabilecekleri, 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşmayı ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu’nu 1. maddesinde kanun’un amacı şu şekilde belirtilmiştir:

“Fakr-u zaruret içinde ve muhtaç durumda bulunan vatandaşlar ile gerektiğinde her ne suretle olursa olsun Türkiye’ye kabul edilmiş veya gelmiş olan kişilere yardım etmek, sosyal adaleti pekiştirici tedbirle alakalı gelir dağılımın adilane bir şekilde tevzi edilmesini sağlamak, sosyal yardımlaşma ve dayanışmayı teşvik etmektir ” (Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu, 1986).

Halka hizmet sunumunda en yakın birimin belediyeler olduğu düşünüldüğünde, belediyeler ihtiyaç sahipleri kişilerin de tespitinde oldukça etkilidir. Sosyal yardım yapılacak kişilerin tespitini gerçekleştiren belediyeler; ya dernekler, sivil toplum kuruluşları aracılığıyla ya da kendi imkânlarıyla ihtiyaçların giderilmesini sağlamaktadır.

3.3.2. Kent Mültecilerinin Entegrasyonu ve Yersel Uyum Alanındaki