• Sonuç bulunamadı

2.2. Türkiye’ye Göçün Nedenleri ve Çeşitleri

2.2.2. Türkiye’ye Göçün Çeşitleri

2.2.2.2. Kitlesel Göç ve Geçici Koruma

Kitlesel sığınmanın, literatürde genel bir tanımı bulunmamaktadır. Sadece 1967 tarihli Birleşmiş Milletler Ülkesel Sığınma Bildirisi’nde kitlesel sığınma yer almıştır ve herhangi bir tanımı yapılmamıştır. AB Geçici Koruma Yönergesinde ise, kitlesel sığınma “belirli bir ülke ya da coğrafyadan gelen yerinden edilmiş çok sayıda kişinin” AB’ ye ulaşması şeklinde ifade edilmiştir (Çiçekli, 2009, s. 115). Kitlesel sığınmadan bahsedebilmek için, ülkenin sınırına fazla sayıda mültecinin gelmesi ve sorumluluk sahibi ülke için, söz konusu bireysel mülteci statüsünün tanınamaması durumunun gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu durum, kitle şeklinde gelen sığınmacıların sayılarının fazlalığından dolayı ev sahibi ülkenin şartlarını zorlayan durumun ortaya çıkması ve bireysel sığınma uygulamasının yetersiz kalmasına sebep olmaktadır.

1951 Cenevre Sözleşmesi geçici koruma ve toplu iltica ile ilgili genel bir hüküm içermemektedir. Ancak geri göndermeme ilkesi teamül hukukunun bir parçası olduğundan her ne şekilde olursa olsun gelenler geri gönderilmemelidir. Bu şekilde kitle halinde gelenler, mülteci statüsü almadıkları için 1951 Cenevre Sözleşmesinin tanıdığı hakların sağlanması zorunluluğu bulunmamakla birlikte, en az da olsa temel hakların sağlanması zorunluluğu bulunmaktadır. AB Konseyi’nin toplu göçleri düzenleyen 20 Temmuz duydukları barınma ihtiyaçlarını karşılamak için olanaklar yaratmak durumundadırlar. Özel durumu olanların ihtiyaçlarını karşılamak

durumunda olduğu belirtilmiştir. Ayrıca bu direktifte menşe ülkede kalanlardan kimlerin aile üyesi olduğu da belirlenmektedir. Geçici koruma sağlananlara, çalıştıkları işlerde, o işle ilgili fırsatlar sağlanacak ve mesleki eğitim veya benzeri imkânlardan yararlanma olanağı da sağlanacaktır. Anlaşılacağı üzere insani bakış açısı sebebiyle, minimum hakların ve fırsatların sağlanması gereklidir. İhtiyaç dâhilinde barınma, ısınma, yiyecek, tıbbi bakım gibi temel ihtiyaçların karşılanması ve özel durumlarından ötürü zor durumda olanların, özel ihtiyaçlarının karşılanması gereklidir sonucu çıkarılabilinir (Acer, Kaya, & Gümüş, 2010, s. 165).

Türkiye, Cenevre Sözleşmesinin 1. maddesinin (B) fıkrasının 1. bendi gereğince, koymuş olduğu coğrafi sınırlamadan ötürü, Avrupa dışından gelenlere mülteci statüsü tanımadığı ve “şartlı mülteci” statüsünü de kitle halinde gelen çok sayıda insana sağlayamayacağı için kitlesel göçle Avrupa dışından gelenlere geçici koruma statüsü tanımaktadır. YUKK’nun 91. maddesinde, “Ülkesinden ayrılmaya zorlanmış, ayrıldığı ülkeye geri dönemeyen, acil ve geçici koruma bulmak amacıyla ‘kitlesel olarak sınırlarımıza gelen veya sınırlarımızı geçen yabancılara geçici koruma sağlanabilir’ şeklinde ifade edilmektedir (YUKK, m.91). Bu kanunun, 2011 sonrası kitle halinde gelen Suriyelilerin statü durumunu çözüme kavuşturmak için çıkarılmıştır. Coğrafi sınırdan dolayı mülteci statüsü tanınamayan Suriyelilere, kitle halinde gelmelerinden ötürü “şartlı mülteci” statüsü de tanınamadığı için “geçici koruma” statüsü sağlanması uygun bulunmuş ve bu statülerin tanınması için 2013 yılında YUKK resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.

BMMYK Türkiye’nin, Suriyelilere geçici koruma statüsü tanıdığı için az sayıda kişiye, mülteci statüsü kayıt ve işlemlerini yapmaktadır. Bu statüyü belirlerken de bir takım şartların sağlanıp sağlanmadığına bakarak karar vermektedir. Sadece özel durumu olan, az sayıdaki insanın mülteci statüsü alarak üçüncü bir ülkeye gittiği bilinmektedir.

Geçici koruma da diğer statülerden ayrılan durum, hatırı sayılır sayıda ülkesini terk etmek zorunda kalan vatansız insanın, acilen güvenlikli ve insani şartlara yakışan hizmetin sağlanabilmesi için gelen insanları koruma altına almak için üretilmiş mekanizmadır. Geçici koruma statüsü, bireylere mültecilik statüsünün sağlanmasındaki uzun ve karmaşık süreci kısa sürede çözebildiği için ev sahibi ülkeye

ve gelen kitleye kolaylık sağlamaktadır (Kara, 2015, s. 163). YUKK’a göre bu kişilerin;

“Türkiye’ye girişleri, Türkiye’de kalışları, sahip oldukları hak ve yükümlülükleri, Türkiye’den çıkarken yapılacak işlemleri, kitlesel hareketlere karşı ulusal ve uluslararası alınacak tedbirler ve ülkedeki taşra, merkez arasındaki görev dağılımı ve bu kuruluşların yetkilerinin belirlenmesi, İçişleri Bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenmektedir” (YUKK, 2013).

Özellikle son yıllarda Türkiye’nin maruz kaldığı kitlesel göç hareketinden dolayı, çıkarılmış ve uygulamaya geçirilmiş geçici koruma statüsüyle birlikte çok sayıda insan Türkiye’de bu statüyle yaşamakta ve üçüncü bir ülkeye mülteci statüsü alıp gidinceye veya kendi ülkesine dönünceye kadar Türkiye’de yaşamaya devam edecektir. Türkiye’de yıllara göre geçici koruma kapsamındaki Suriyelilerin sayıları incelendiğinde;

Tablo 5:Yıllara Göre Geçici Koruma Kapsamındaki Suriyeliler

2019 3.651.635 2018 3.623.192 2017 3.426.786 2016 2.834.441 2015 2.503.549 2014 1.519.286 2013 224.655 2012 14.237 2011 0

Kaynak: Göç İdaresi Genel Müdürlüğü, “Yıllara Göre Geçici Koruma Kapsamındaki Suriyeliler”

http://www.goc.gov.tr/icerik6/gecici-koruma_363_378_4713_icerik 21.03.2019 Bakanlar Kurulu kararıyla Ekim 2014 tarihinde “Geçici Koruma Yönetmeliği” çıkmıştır. YUKK’un 91. maddesi çerçevesinde uluslararası koruma talebi bireysel şekilde değerlendirilmeye alınamayan kişilerin, Türkiye’de kalışları, hakları, sorumlulukları, Türkiye’den çıkarken yapılacak işlemlerin düzenlenmesine dair

yapılacak işlemler ve geçici koruma statüsü verilenler için merkez ve taşrada görevlendirilmiş kurum ve kuruluşların belirlenmesi amacıyla çıkarılmıştır. Bu yönetmeliğin uygulanmasında AFAD, İçişleri Bakanı, İçişleri Bakanlığı görevlendirilmiştir. Bu yönetmelikte ülkeye ilk girişte yapılacak işlemler, kayıt işlemi ve geçici koruma kimlik belgesinin verilme şartlarından bahsedilmektedir. Geçici korunanlara sağlanacak sağlık, eğitim, iş piyasasına erişim hizmetleri, sosyal yardım ve tercümanlık hizmetleri düzenlenmiştir. Örneğin, Geçici Koruma altındaki kişilerin eğitimle ilgili düzenlemelerini Milli Eğitim Bakanlığı kontrolünde gerçekleştirme, yükseköğretimle ilgili düzenlemeleri ise YÖK ilgilenmektedir. Ayrıca geçici koruma kapsamındaki kişiler gönüllü geri dönüş ve üçüncü bir ülkeye çıkış yaptıkları zaman uygulanan düzenlemelerden bahsedilmektedir (2014 Türkiye Göç Raporu, 2014, s. 73).