• Sonuç bulunamadı

Türkiye’de Şubesi Bulunan Dar Mükellefiyete Tâbi Yabancı Bankaların Elde Ettikleri Faiz Gelirleri

Makro Bir Analiz

K. V.’nun ilgili maddelerinde; 1’inci maddedeki kurumlarla “benzer nitelikteki yabancı kurumlar” da bunlar gibi sayılarak kurumlar vergisine tâbi olduğu açık bir şekilde

3.1.2.2. Türkiye’de Şubesi Bulunan Dar Mükellefiyete Tâbi Yabancı Bankaların Elde Ettikleri Faiz Gelirleri

Dar mükellefiyete tâbi kurumların, Türkiye’de T.T.K. hükümlerine göre açılan şubelerinde elde edilen kazançlarda vergilendirme esasları aşağıda alt başlıklar halinde açıklanmaktadır.

3.1.2.2.1. Türkiye’de Bulunan Şubede İcra Edilen Ticari Faaliyetler Dolayısıyla Elde Edilen Kazançlar

Türkiye’de şube açarak faaliyet gösteren yabancı bankaların şube faaliyetleri neticesinde elde ettiği bütün kazanç ve iratlar ticari kazanç olarak kurumlar vergisine tâbi tutulacaktır. Bu hususta tam mükellefiyete tâbi bankalar ile dar mükellefiyete tâbi yabancı banka şubelerinin vergilendirilmesi arasında herhangi bir fark bulunmamaktadır.

Bu kapsamda Türkiye'de şubesi bulunan yabancı bir bankanın başka bir dar mükellefiyete tâbi bankanın şubesinde bulunan hesapları üzerinden elde ettiği faiz gelirleri ticari kazanca dahil edilmek suretiyle vergilendirilecektir. Faiz gelirleri üzerinden tevkif suretiyle herhangi bir verginin ödenmesi durumunda ise ödenen vergiler beyanname üzerinden hesaplanan vergiden mahsup edilecektir.

3.1.2.2.2. Türkiye’de Bulunan Şubede Ticari Faaliyet İcra Edilmediği Hallerde Elde Edilen Faiz Gelirlerinin Vergilendirilmesi

Dar mükellefiyete tâbi kurumlarca Türkiye’de açılan şubede herhangi bir hesap döneminde ticari faaliyette diğer bir ifadeyle ticari faaliyet kapsamındaki bankacılık faaliyetinde bulunulmadığı durumlarda şube kanalıyla Türkiye’de elde edilen gelirler yine ticari kazanç olarak yıllık beyan esasında vergilendirilecektir.

Mesela, dar mükellefiyete tâbi yabancı bankalarca Türkiye’de açılan şubede 2010 hesap döneminde bankacılık işlemlerinde bulunulmaması, ki şube açan bankalarda bankacılık işlemlerinde bulunulmaması ancak şubelerin kapatılması veya faaliyetlerinin durdurulması veya tatil edilmesi halinde mümkün olabilecektir, ilgili hesap döneminde banka şubelerince elde edilen faiz gelirleri yine ticari kazanç olarak yıllık kurumlar vergisi beyannamesi ile beyan edilmelidir.

Bu konuda geçmişte yaşanan ihtilaflar söz konusu olmuştur. Ancak Danıştay vermiş olduğu son kararda “Türkiye’de Bulunan Şubede Ticari Faaliyet İcra Edilmediği Hallerde Elde Edilen Faiz Gelirlerinin” ticari kazanç çerçevesinde vergilendirilmesine hükmetmiştir. Böylece yine Danıştay’ın eski kararlarında da yer alan “menkul sermaye iradı geliri olarak sadece stopaj suretiyle vergilendirilmesi” görüşünü terk etmiştir. Bilindiği üzere Vergi İdaresi de öteden beri “Türkiye’de şube faaliyetinde bulunan yabancı bankaların tüm gelirlerini kurum kazancı (Ticari Kazanç) olarak değerlendirmektedir.

3.1.2.2.3. Yabancı Bankanın Türkiye'de Şubesinin Bulunması Halinde Merkez Tarafından Türkiye'ye Yatırılan Fonların Vergilendirilmesi

Yabancı bir ülkede faaliyet gösteren bankanın Türkiye'de şubesinin bulunması durumunda bu kurumun şube faaliyetleri ile ilgili olmaksızın merkezdeki firmanın atıl fonlarının Türkiye'deki bir bankada değerlendirmesi durumunda elde ettiği gelir menkul sermaye iradıdır. Dolayısıyla bu kurumlara yapılacak ödemeler üzerinden ödemeyi yapan banka tarafından kurumlar vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir.

3.1.2.2.4. Türkiye’de Açılan Şubelerde Elde Edilen Kazançların Gelir Vergisi Stopajı Karşısındaki Durumu

G.V.K.’nun 75’inci maddesinin 2’nci fıkrasının (4) numaralı bent hükmünde Türkiye’de elde ettiği kazanç ve iratlardan ötürü yıllık veya özel beyanname veren kurumların kurum kazançları üzerinden ödemeleri gereken gelir vergisi kesintisi ile ilgili bir düzenleme bulunmaktaydı. Bent hükmü aynen şu şekildedir:

“4. (4842 sayılı Kanunun 7’nci maddesiyle değiştirilen ve 24.04.2003 tarihinden itibaren yürürlüğe giren bent) Kurumlar Vergisi Kanunu uyarınca yıllık veya özel beyanname veren dar mükellef kurumların, indirim ve istisnalar düşülmeden önceki kurum kazançlarından, hesaplanan kurumlar vergisi düşüldükten sonra kalan kısmı,”.

4842 sayılı Kanun7 ile değişik mezkûr madde hükmü uyarınca, K.V.K. uyarınca yıllık veya özel beyanname veren dar mükellefiyete tâbi kurumların indirim ve istisnalar düşülmeden önceki kurum kazançlarından, beyanname üzerinden hesaplanan kurumlar vergisi düşüldükten sonra kalan kısmı menkul sermaye iradıdır.

Türkiye’de şube açarak bankacılık faaliyetinde bulunan dar mükellefiyete tâbi kurumlar şube kazançlarını yıllık kurumlar vergisi beyannamesi ile beyan ederek kurum kazançları üzerinden kurumlar vergisi ödeyeceklerdir. Mezkûr madde hükmü gereğince de yabancı bankaların indirim ve istisnalar düşülmeden önceki kurum kazançları üzerinden, beyanname üzerinden hesapladıkları kurumlar vergisini düştükten sonra kalan kısım üzerinden ayrıca gelir vergisi stopajı ödemekle mükelleftirler.

Bunun kanuni düzenlemesi ise G.V.K.’nun 94’üncü maddesinin 1’inci fıkrasının (6) numaralı bendinin (b-iii) alt bendidir. Mezkûr bent hükmüne göre, yabancı banka şubeleri G.V.K.’nun 75’inci maddesinin ikinci fıkrasının (4) numaralı bendinde yazılı menkul sermaye iradının ana merkeze aktarılan tutarı üzerinden %10 oranında gelir vergisi stopajı ödeyeceklerdir8.

G.V.K.’nun 75’inci maddesinin 2’nci fıkrasının (4) numaralı bent hükmünde yer alan düzenleme 5520 sayılı K.V.K.'nun yürürlüğe girmesi ile birlikte mezkûr Kanunun 30'uncu maddesinin (6) numaralı fıkra hükmüne alınmış olup, vergilendirme esasları noktasında herhangi bir değişiklik yapılmamıştır.

Ancak; bu konuda şu hususun da göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Ana merkeze aktarılacak tutar üzerinden yapılması gereken vergilendirme ile ilgili olarak bazı vergi anlaşmalarında özel bir düzenleme bulunmaktadır. Bu kazançlarla ilgili vergilendirme yaparken anlaşma hükümlerinin de göz önünde bulundurulması ve yabancı kurumların ana merkeze bağlı kaynak aktarımı üzerinden vergilendirme yaparken bu hususa dikkat etmeleri gerekmektedir.

Görüldüğü üzere, madde hükmünde dar mükellefiyete tâbi yabancı banka şubelerinin ödemek zorunda oldukları kurumlar vergisi tevkifatı menkul sermaye iradının ana merkeze transfer edilmesine bağlanmıştır. Dolayısıyla, şube kazançları üzerinden hesaplanan menkul sermaye iradının ana merkeze aktarımı söz konusu değilse bu kurumların kurumlar vergisi stopajı ödemeleri de söz konusu olmayacaktır.

3.1.2.2.5. Türkiye’de Şube Açan Yabancı Bankalar G.V.K.’nun 94’üncü Maddesine Göre Gelir Vergisi Tevkifatı Yapmak Zorunda Mıdır?

G.V.K.’nun 94’üncü maddesinin 1’inci fıkrası hükmünde bu maddede bentler halinde sayılan ödemeler üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapmak zorunda olan kişi, kurum ve kuruluşlar ismen sayılmıştır. Bu nedenle, mezkûr madde hükmünde isimleri sayılmayan kişilerin gelir vergisi stopajına tâbi ödemeleri üzerinden tevkifat yapmalarına gerek bulunmamaktadır.

Mezkûr madde hükmünün tetkik edilmesi neticesinde görüleceği üzere, Türkiye’de şube açan yabancı bankaların yaptıkları ödemeler üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapması gerekeceği yönünde madde hükmünde açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak, madde

hükmünde ticaret şirketlerinin gelir vergisi tevkifatı yapmak zorunda oldukları açık bir şekilde ifade edilmiştir.

Türkiye’de şube açan yabancı bankalar dar mükellefiyet esasında vergilendirileceği için ve bir kurumun dar mükellefiyete tâbi bir kurum olarak nitelendirilebilmesi için K.V.K.’nun 1’inci maddesinde sayılan kurumlara eşdeğer bir kurum olması gerekeceğinden ticaret şirketlerine benzer mahiyetteki yabancı kurumlar da yaptıkları ödemeler üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapmak zorundadır.

3.1.2.2.6. Türkiye’de Şube Açan Yabancı Bankalar K.V.K.’nun 30’uncu Maddesine Göre Kurumlar Vergisi Tevkifatı Yapmak Zorunda Mıdır?

K.V.K.'nun 30'uncu maddesi hükmünde G.V.K.'nun 94'üncü maddesi hükmünde olduğu gibi bu madde kapsamında tevkifat yapacak olan kişi, kurum ve kuruluşlarla ilgili herhangi bir kısıtlama getirilmemiştir. Bu nedenle Türkiye'de şube açan yabancı bankalar başka bir dar mükellefiyete tâbi kuruma K.V.K.'nun 30'uncu maddesi çerçevesinde yapmış oldukları ödemeler üzerinden kurumlar vergisi tevkifatı yapması gerekmektedir.

K.V.K.'nun 30'uncu maddesi hükmüne göre tevkifat yapmak için tevkifat yapacak olan kişi, kurum veya kuruluşun vergi mükellefiyetinin de bulunmasına gerek bulunmamaktadır.

Bu nedenle ilk kuruluş yıllarında faaliyetinin olmaması nedeniyle kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunmayan yabancı banka şubeleri mükellefiyeti bulunmasa dahi dar mükellefiyete tâbi kurumlara yapmış olduğu ödemeler üzerinden kurumlar vergisi tevkifatı yapması gerekmektedir.

3.2. Türkiye’de İşyeri Bulunan Dar Mükellefiyete Tâbi Kurumların Türkiye’de