• Sonuç bulunamadı

1.4. ADIYAMAN İLE İLGİLİ GENEL BİLGİLER

1.4.7. Türbeler

Anadolu’da yaygın olan en önemli manevi halk inancı ise hiç şüphesiz türbe, tekke, yatır ve diğer ziyaret yerleri ile ilgili inançlar olup, halk zaman zaman bu tekke ve türbelere giderek dualar etmekte, adaklar adamakta, oralarda verilen bir şeyleri yemekte, sulardan içmekte, yatmakta, bazılarına ise bez bağlamaktadır.164

Anadolu’nun birçok bölgesinde olduğu gibi Adıyaman’da da, çok sayıda türbe mevcuttur. Bunlardan 26 tanesi yaygın olarak bilinir. Bunların çoğu İslam dininin ileri

162 Ayse Özcamus (Yavuz), “Adıyaman Merkez ve Çevrelerindeki Adak Yerleri ve Uygulamaları”, (Yayınlanmamış Yüksek Lisan Tezi), Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türk Halk Bilimi Anabilim Dalı, Ankara – 2007, s.40.

163 Ahmet Altun, “Adıyaman’da Kutsal Mekânlar: Zerban û Qazxan Ziyaretleri/ Li Semsûrê Cihên Pîroz Du Mînak: Ziyaretên Zerban û Qazxan”, (Yayımlanmamış Tezsiz Yüksek Lisans Projesi) Artuklu Üniversitesi Türkiye’de Yaşayan Diller Enstitüsü Kürt Dili ve Kültürü Anabilim Dalı, Mardin 2017.

164 Sevgi Şar, “Anadolu’da Rastlanan Halk Hekimliği Uygulamalarına Genel Bir Bakış”, Türkiye Klinikleri Tıp Etiği-Hukuku-Tarihi Dergisi, 2005;13 (2), s.1167.

53

gelenleri (sahabe, ermiş vb.) olarak bilinir ve kabul edilir. Fakat çoğu hakkında kesin bir bilgi olmayıp rivayetlere dayanan bilgiler mevcuttur. Ebu-zer Gaffari, Mahmut-el Ensari, Mısırlı Şah Ahmet, Yel Baba, Şeyh Abdurrahman Erzincani, Safvan bin Muattal, Gazihan Dede, Zeynel Abidin, Şah Hüseyin bunlardan birkaçıdır. Adlarından da anlaşılacağı üzere, bu kişiler İslam dininin farklı mezheplerinin ileri gelenlerindendir. Kürtler arasında, Alevilerin yoğun olduğu bölgelerde kutsal şahsiyetlere ait türbelere sıkça rastlanmaktadır. Safevi Devletinin Şii mezhebini yaymaya yönelik politikaları sonucu Anadolu’daki Türk ve Kürt nüfusun bir bölümü Aleviliği benimsemiştir. Bazı kaynaklara göre Kürt nüfusunun yüzde 20’si Alevi mezhebine mensuptur.165 Peter Alford Andrews’e göre Alevi nüfusun Kürtler arasındaki toplam nüfusa oranı yüzde 30’dur.166

Halk farklı zamanlarda ve farklı amaçlarla türbeleri ziyaret eder, orada geceler, dua eder, dilekte bulunur, adak adar, kurban keser veya lokma dağıtır. Aşağıda kutsal kabul edilen türbelerden bazılarına ilişkin bilgiler verilmiş ve halk hekimliği açısından bu türbeler değerlendirilmiştir. Elde edilen verilerin çoğu yapılan yüz yüze görüşmelere dayanmaktadır. Arkeolog, tarihçi ve antropologlar tarafından yapılacak bilimsel arşiv araştırmaları sonucu bu bilgilerin doğruluğu ya da yanlışlığı teyit edilebilir. Ancak bu çalışmanın amacı bu ziyaret yerleri veya türbelerin bilimsel olarak ele alınması değil, halk arasında var olan inanış ve uygulamaları belirlemek, halk inançları ve halk hekimliği bağlamında değerlendirmektir.

Şah Mehmet Mısırlı Türbesi (Êrikê Komîrê)

Şah Ahmet Mısırlı Türbesi, yöre halkı arasında “Êrikê Komîrê” olarak bilinmektedir. Türbe, Adıyaman’ın kuzeydoğusunda, il merkezine yaklaşık 24 km uzaklıkta yer alan Kömür beldesinde bulunmaktadır. “Êrikê Komîrê”, çevredeki 12 köye ait arazilerin sulandığı büyük bir su kaynağının Kömür Çeşmesi (Kaniya

Komîrê)’nin üzerine kuruludur. Kaynak suyu güneydoğu, güney ve güneybatı olmak

üzere üç koldan akmaktadır. Bu kollardan her biri, bir aşirete ait toprakların bulunduğu arazileri sulamaktadır. Su kaynağının hemen yanı başında yaşı tam olarak

165 Izady, Bir El Kitabı Kürtler, s.272.

54

bilinmemekle beraber türbe ile yaşıt olduğu söylenen büyük bir çınar ağacı bulunmaktadır.167 Rivayete göre Şah Mehmet ve Şah Ahmet, Mısır’dan gelen iki

kardeştir. Şah Ahmet Sivas’a gitmiş; Şah Mehmet ise Kömür köyünde kalmıştır.168

Bu türbe ile ilgili bir başka rivayete göre çeşmeyi sahiplenmek isteyen iki aşiret kavga etmek üzere hazırlıklara girişmişlerdir. Kavganın yapılacağı günün öncesinde, gece boyunca şiddetli bir yağmur yağmıştır. Halk kavgaya tutuşmak üzere kaynağın civarında toplandığında hiç kimsenin kaldıramayacağı kadar dev bir kaya kütlesinin suya düşerek kaynağı üçe böldüğünü görmüşlerdir. Bunun üzerine herkes payına düşene razı olup kavga etmekten vazgeçmiştir. Bu olay, “Dana Xwedê” (Allah vergisi) olarak kabul edilmiş ve kayanın üzerine yöre halkı tarafından türbe inşa edilmiştir.169 Türbenin bekçiliğini yapan bir aile bulunmaktadır.

Yöre halkı hemen her türlü hastalıkta şifa bulmak amacıyla bu türbeyi ziyaret etmektedir. Özellikle de yağmurun kıt olduğu dönemlerde bahar aylarında halk kendi imkânları ölçüsünde bulabildiği yiyecekleri alıp Cuma günü türbeyi ziyaret eder. Bütün yiyecekler bir araya getirilerek lokma pişirilir, yenir ve dağıtılır. Daha sonra çeşmeye inerek birbirlerine su atarlar ve dua ederler. Böylece yağmurun yağacağına inanılır.170 Son yıllarda çeşmenin kuzeyinde bulunan dağlık bölgede açılan çok

sayıdaki mermer ocağı ve yapılan sondaj çalışmaları nedeniyle suda belirgin bir azalma ve kirlilik gözlemlenmektedir. Yöre halkı, kutsal olarak kabul ettiği bu suyun zarar görmesine tepki göstermekte, bu amaçla ilgili mercilere başvurmaktadır.

Zeynel Abidin Türbesi (Zênel Evdî)

Adıyaman’da aynı adı taşıyan iki türbe bulunmaktadır. Bunlardan biri Kâhta ilçesi yakınlarında, diğeri ise merkeze bağlı Kınık köyündedir. Rivayetlere göre Kınık köyündeki türbede yatan zat, Hazreti Ali’nin torunudur.171

167 Kaynak Kişi: 7, 12, 19.

168 Nuran Çetin, “Adıyaman İli ve Çevresindeki Manevi Halk İnançlarının Dinler Tarihi Açısından Değerlendirilmesi”, (YayımlanmamışYüksek Lisans Tezi), Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalı Dinler Tarihi Bilim Dalı, Konya 2007, s.25-26.

169 Kaynak Kişiler: 26, 28, 34. 170 Kaynak Kişiler: 7, 19, 143, 145.

55

Erkek çocuğu olmayan aileler, bu türbeyi ziyaret eder ve dilekte bulunur. Erkek çocuklarının doğması durumunda çocuğun adını “Zênel (Zeynel)”, “Evdî (Abidin)” veya “Zênel Evdî” (Zeynel Abidin) koyacaklarını vaat ederler. Çocuk doğduktan sonra yakın akrabalarla beraber türbeyi ziyaret edip daha önceden adamış oldukları kurbanı keser, lokma dağıtırlar. Bu türbe, Adıyaman’da hem Alevi hem de Sünni toplumu tarafından kutsal olarak kabul edilir ve sık sık ziyaret edilir.172 Bu türbe de diğer

türbelerde olduğu gibi toplum arasında imzalanan dini ve kültürel bir antlaşma görevi görmektedir.

2017 yılında Adıyaman valiliği tarafından türbe restore edilmiştir. Türbeye ek olarak kurban kesim yeri ve abdesthane yapılmış, bahçesi yeniden düzenlenmiştir. Çocuklar ve yetişkinler için dinlenme alanları hazırlanmıştır.173

Yel Baba (Êl Bawa- Ziyareta Bê)

Adıyaman’da Yel Baba (Êl Bawa- Ziyareta Bê) adı taşıyan 3 türbe bulunmaktadır. Bunlardan biri, Samsat ilçesinde Kızılcapınar köyünde; biri Adıyaman il merkezine 1 km uzaklıktaki Pirin (Pirîn) köyünde; diğeri de il merkezindeki Musalla Mahallesindedir. Romatizma (Ba) şikâyeti bulunan kişiler perşembeyi cumaya bağlayan gece türbeyi ziyaret eder; türbeye el sürerek ağrıyan bölgelerini ovarlar. Bazıları türbe etrafındaki topraktan alır, eve getirir; toprağı suya karıştırarak dinlendirdikten sonra suyla yıkanır. Bu suyun kendilerini iyileştireceğine inanılır.174

Şeyhullah Ziyareti (Êrikê Şêxella)

Kömür (Komîr) ile Bölükyayla (Mazêl) köyleri arasında, il merkezine yaklaşık 25 km uzaklıkta yer alır. Etrafı yığma duvarla örülü olan bir bahçenin içinde, mezar taşı olduğu düşünülen belirli bir şekle sahip birkaç taş bulunmaktadır. erhangi bir sanduka, tabela vb. olmadığından dolayı ziyaret (Êrik) hakkında herhangi bir bilgi mevcut değildir. Ziyaretin avlusunda birkaç tane meşe ağacı ve suyu çekilmiş küçük bir su kuyusu bulunmaktadır. Son yıllarda türbenin yola bakan kenarına küçük bir

172 Fevzi Rençber, “Adıyaman Alevilerinde Türbe ve Yatır Ziyaretleri”, Türk Kültürü ve Hacı Bektaşı Veli Dergisi, 2014;71, s.216.

173 http:www.adiyaman.gov.tr, zeynel-abidin-hazretleri-turbesinin-cevre-duzenlemesi-yapildi (30.11.2018).

56

betonarme oda yapılmış olup içinde mutfak malzemeleri ve kilim bulunmaktadır. Bu türbeyi diğerlerinden ayıran en önemli özellik, ilkbaharda ve Çarşamba günleri ziyaret ediliyor olmasıdır. Bölgede yaşayan yaşlı bireylerden aldığımız bilgilere göre türbe daha önceleri Ezidi inancına mensup bireyler tarafından ziyaret edilirmiş.175

“Çarşema Sor ev e’ydeke gelekî kevnare, di k’ûraya qur’nava te û di nav miletên r’ohilata Navînda hatîye û tê pîrozkirinê çawa e’yda Serê Salê. Çarşema Sor bi navê E’yda Tawisî Melek, Çarşema serê nîsanê, Çarşema serê Salê jî tê navkirinê. Ev e’yd tê pîrozkirinê piştî 13- ê meha nîsanê çarşema e’wil.” 176

(Ortadoğu’da yılbaşı (Serê Salê) bayramı olarak da bilinen Çarşema Sor bayramının kökeni çok eski tarihlere kadar uzanır. Melek Tavus (Tawisî Melek), 13 Nisan’dan sonraki ilk Çarşamba günü kutlanır. Çarşema Serê Salê olarak da bilinir.)

Ezidilerin her yıl 13 Nisan’dan sonra gelen ilk Çarşamba günü kutladıkları

“Çarşema Sor” bayramının varlığı, Şeyhullah ziyaretinin Êzidi inancına mensup

Kürtlerin kutsal bir mekânı olduğuna dair tezi güçlendirmektedir.

Ebu Zer el-Gıffari (Abuzer Gaffari/Ayzer Xefalî)

Adıyaman’ın 2 km doğusunda küçük bir tepenin üzerine kuruludur. Beş altı metre uzunluğunda üzeri yeşil bir örtü ile kaplı bir sanduka türbenin içerisinde yer almaktadır. Türbenin etrafında mescit, kurban kesim yeri, avlu, mutfak vb. birkaç bölüm vardır. Girişte sağ tarafta, türbenin bekçiliğini uzun yıllardır yapan Boynukara ailesine ait bir mezarlık bulunmaktadır. Gerçek adı Ebu Zer el- Gıffari olan bu zatın adı yörede Türkçe konuşan halk arasında “Abuzer Gafari”; Kürtçe konuşan halk arasında da “Ayzer Xefalî” olarak telaffuz edilmektedir.

Ziyaretin bekçisi Coşkun Boynukara’ya göre, Abuzer Gaffari peygamber efendimizin sahabelerinden biridir. İslamiyet’in ilk yıllarında İslamiyeti yaymak amacıyla bölgeye gelmiştir. Osmanlı padişahı 4. Murat’ın emriyle Bağdat seferinin dönüşünde yapılan türbe uzun yıllar boyunca medrese olarak kullanılmıştır.177 Ancak

İslam Ansiklopedisindeki ilgili madde ’de bu bilgi doğrulanmamaktadır.178Türbenin

175 Kaynak Kişi: 64, 126, 133, 137.

176 Delala Memê R’ecevî, “Çarşema Sor”, http: www.ezidxan.fr, ?p=2880 (25.11.2018). 177 Kaynak Kişi: 106.

178 Abdullah Aydınlı, “Ebû Zer el Gıffârî”, TDV İslam Ansiklopedisi, c.10, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 1994, s.256-269.

57

bekçisi Coşkun Boynukara’ya179 göre, türbede herhangi bir kimse bulunmamaktadır.

Burası Abuzer Gaffari’ye karşı duyulan saygının bir göstergesi olarak yaptırılmıştır. Abuzer Gaffari, Medine’ye döndükten bir süre sonra Rebeze köyünde vefat etmiş ve orada gömülmüştür.180 Yağınlı, Rebeze’de vefat eden ve orada defnedilen zatın Hz. Osman döneminde yaşadığını dolayısıyla Adıyaman’daki Ebu Zer ile aynı kişi olmadığını ifade etmiştir. Ona göre burada yatan kişinin fetih kılıcını taşıyan ve şehit olan askerlerden olduğu düşünülebilir.181

Yöre halkı tarafından çoğunlukla Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri ziyaret edilir. Erkek çocuğu olmayan aileler bu türbeyi ziyaret eder ve dilekte bulunur. Türbeye çıplak ayakla girilir, sandukanın üzerindeki örtü öpülür, dua edilir. Kendilerine uğur getireceğine inanıldığı için bekçinin izniyle küçük bir parça kesilerek alınır. Erkek çocuğu olmayan aileler, çocuklarının doğması durumunda çocuğun adını

“Abuzer, Gaffari veya Abuzer Gaffari” koyacaklarını vaat ederler. Çocuk doğduktan

sonra yakın akrabalarla beraber türbeyi tekrar ziyaret edip daha önceden adamış oldukları kurbanı keserler.182 Adıyaman ve çevresinde Abuzer ismine sıkça

rastlanmasının nedeni budur.

Çıplak Baba Türbesi (Ziyareta Çiplêx)

Merkeze bağlı Sarıharman (Selemut) köyünde yer alır. Türbenin içinde Çıplak (Çiplêx) Baba’nın dışında da birkaç mezar bulunmaktadır. Rivayetlere göre, Çıplak Baba, bir ağanın kâhyasıdır. Ağasının hayvanlarının rahat edebilmesi için çıplak bir şekilde ahırda yuvarlanarak zemini düzleştirmeye çalışırmış. Bu nedenle yöre halkı arasında “Çiplêx” (Çıplak Baba) lakabıyla anılmıştır. Yöre halkı arasında Kürtçe olarak anlatılan ve onun ermiş biri olarak kabul edilmesine sebep olan diğer bir rivayetin Türkçe tercümesi aşağı yukarı şöyledir:

179 Boynukara’nın ifadesine göre, atalarından biri Osmanlı padişahı tarafından müderrislik yapmak üzere İstanbul’dan Hısn-ı Mansur’a gönderilmiştir. Abuzer Gaffari türbesinin yanında kurulan küçük bir medresede nesilden nesile müderrislik yapan Boynukara ailesi aynı zamanda türbeye de bekçilik yapmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasından sonra tekke ve zaviyeler kapatılmış, Boynukara ailesi de sadece bekçilik yapmaya devam etmiştir.

180 Kaynak Kişi: 107

181 Yağınlı, Adıyaman Merkez Ağzı ve Kültürü, s.70. 182 Kaynak Kişi: 85, 90, 111, 113.

58

“Üryan Baba’nın ağası bir gün hacca gider. Ağanın hacda dönemde, evde kalan eşi bir gün içli köfte yapar. Kâhyasına acıyarak onu da (Çıplak Baba’yı) yemeğe davet eder. Yemek sırasında ağanın eşi:

- Keşke ağan da burada olsaydı, içli köfteyi çok severdi. Çıplak Baba:

- Hatunum, isterseniz bir tabak verin de ağama götüreyim, der.

Hatun, Çıplak Baba’nın doymadığını düşünerek ona bir tabak dolusu içli köfte uzatarak, al bunu ağana götür, der. Bunun üzerine Çıplak Baba tabağı alarak evden uzaklaşır. Günler sonra ağa hacdan döner. Kendisini ziyarete gelen kişilere, “Benim değil, Çıplak Baba’nın elini öpmelisiniz. Asıl ermiş o’dur. İçli köfteleri soğutmadan bana yetiştirdi.” der ve elindeki boş tabağı gösterir. Bunun üzerine sırrı açığa çıkan Çıplak Baba ortadan kaybolur. Halk onun anısına bu türbeyi inşa eder.”183

Adıyaman halkı öksürük vb. hastalıkların tedavisi ve diğer dilekleri için Çıplak Baba’yı ziyaret eder. Boğmacaya yakalanan çocuklar üç kez ziyaretin kapısından geçirilir. Böylece hastanın iyileşeceğine inanılır. Ayrıca hırsızlık, haksızlık, alacak verecek meselelerinde taraflar bu ziyarete getirilerek yemin ettirilir. Yalan yere yemin eden kişinin çarpılacağına inanılır.184

Hacı Yusuf Türbesi

Adıyaman’a 30 km mesafede Sarıdana (Bozmiş) köyündedir. Kâhta ilçesine bağlıdır. Aslen Kınık köyünden olup Nakşibendi Şeyhlerinden biridir. 1260 yılında vefat etmiştir.185 Geniş bir avluda yer alan türbenin içinde Hacı Yusuf’un dışında başkalarına ait sandukalar da vardır. Türbe mutfak, mescit, abdesthane, misafirhane vb. kompleks bir yapıya sahiptir.

Hacı Yusuf’un küçüklüğünden itibaren keramet sahibi olduğu, cinler âlemi ile irtibata geçtiği rivayet edilir.186 Bu nedenle bölgede akli dengesini yitiren veya psikolojisi bozulan kişiler buraya getirilerek Perşembeyi Cumaya bağlayan gece türbedeki misafirhanede geçirilir. Gece boyunca dua eder, namaz kılar.187

183 Kaynak Kişi: 34, 42, 143 184 Kaynak Kişi: 12, 25, 144

185 Yağınlı, Adıyaman Merkez Ağzı ve Kültürü, s.19.

186 Nuran Çetin, “Adıyaman İli ve Çevresindeki Manevi Halk İnançlarının Dinler Tarihi Açısından Değerlendirilmesi”, s. 28.

59

Şeyh Abdurrahman-i Erzincani Türbesi (Ziyareta Zagê)

Şeyh Abdurrahman-i Erzincani Türbesi, Adıyaman’ın yaklaşık 7 km kuzeybatısında yer alan İndere (Zag-Zey) köyünde, bir tepenin üzerinde yer alır. Merkeze bağlı olup Türkçe konuşulan nadir köylerden biridir. Köy halkı kendisini Türk olarak tanıtmakla beraber yaşlıların çoğu Türkçenin yanı sıra Kürtçe de bilmektedir. Köyün içinde büyük bir su kaynağı ve Osmanlılar döneminden kalma eski bir cami bulunmaktadır. Görüşme yapılan köy halkının anlattıkları rivayetlere göre Osmanlı padişahı 4. Murat, Bağdat Seferi sırasında (1638-1639) bölgeyi ziyaret ettiğinde, Şeyh Abdurrahman Erzincani’yi de beraberinde getirmiştir. Ordu, burada bir süre konaklamıştır. Bu konaklama sırasında, Şeyh Abdurrahman Erzincani vefat etmiş, bunun üzerine burada defnedilmiştir. Türbenin avlusunda, türbe bekçilerine ait olduğu tahmin edilen mezar taşları bulunmaktadır. Türbenin etrafında mutfak, mescit, abdesthane, misafirhane de inşa edilmiştir.188

Adıyaman çevresinde özellikle felç geçiren, psikolojik sorunlar yaşayan kişiler ve aşırı derecede yaramaz olan çocuklar buraya getirilir. Cuma gecesi ziyarette geçirilir. Bu uygulama üç kez tekrarlanır. Avluda bulunan kuyudan su içilir, türbenin etrafındaki toprak suya konularak banyo yapılır. Dilek gerçekleştikten sonra komşu, dost ve yakın akrabalarla beraber yeniden ziyaret edilir, kurban kesilir ve lokma dağıtılır.189

Nar Ağacı Ziyareti (Êrikî Henarê)

Adıyaman’ın Narince Köyü ile Omeran (Yakacık) köyü arasında bulunan bir bölgede yer alan yaşlı bir nar ağacıdır. Eskiden bu nar ağacının kutsal olduğuna, çevredeki arazilere bekçilik yaptığına inanılırdı. Yöre halkı hemen her türlü dilekleri için bu nar ağacını ziyaret eder, dilek diledikten sonra bu ağaca bez, çaput vs. bağlardı. Son yıllarda bu ağaç arazi sahipleri tarafından kesilmiştir. Arazinin etrafının yüksek duvarlar ve çitlerle örülmesinden dolayı Nar Ağacı Ziyareti (Êrikî Henarê)’ ni ziyaret de ortadan kalkmıştır. 35 yaş altı kişilerin çoğu bu ziyaretten habersizdir.190

188 Kaynak Kişi: 14.

189 Kaynak Kişi: 16, 23, 24, 42. 190 Kaynak Kişi: 1, 8, 14, 40, 130, 136.

60

Bu ziyaret ile ilgili herhangi bir yazılı kaynağa veya belgeye ulaşılamamıştır. Êrikî Henarê’nin bir türbe veya ziyaretin ötesinde bir kült olarak varlığı düşünülmektedir.

61

İKİNCİ BÖLÜM

HAYATIN ÇEŞİTLİ DÖNEMLERİNE GÖRE ADIYAMAN’DA

HALK İNANÇLARI ve UYGULAMALARI

Orhan Acıpayamlı191, Sedat Veyis Örnek192, Petev Naili Boratav193, Erman Altun194, gibi halkbilimciler, insan hayatındaki doğum, evlenme ve ölüm gibi dönemleri “Geçiş Dönemleri” olarak sınıflandırmaktadır. Bu dönemler de kendi içinde alt bölümlere ayrılmaktadır. Her bir ara geçişte birçok gelenek, ritüel, inanç, dinsel uygulamalara yer verilmektedir. Halk, bu geçiş dönemlerinde bağlı bulundukları kültürün beklentilerine ve kalıplarına uygun bir biçimde, geleneksel kurallara uygun olarak, bireyleri yönetmektedir.195 Bunların hepsinin amacı da kişinin bu “geçiş” dönemindeki yeni durumunu belirlemek, kutsamak, kutlamak, aynı zamanda da kişiyi bu sırada yoğunlaştığına inanılan tehlikelerden ve zararlı etkilerden korumaktır.

Doğum, evlenme ve ölüm gibi geçiş dönemleri, insanlar için bir statüden diğer statüye (bebeklikten çocukluğa; çocukluktan ergenliğe geçiş gibi.) geçiş sırasında, toplum tarafından planlanan ve uygulanan geleneksel ritüellerin tümünü ifade eder. Bu ritüeller, kişinin önceki rolünün yerine yeni rollerin başlangıcını; bir anlamda eski rollere yabancılaşmayı kapsar. Yukarıda anılan geçiş dönemlerinin dışında, mesleğe başlama, bir gruba üye olma vb. birçok durumda da farklı ritüeller uygulanır.196 Ancak

bunlar, çalışmanın kapsamı dışında kaldığı için değinilmeyecektir.

191 Orhan Acıpayamlı, Türkiye’de Doğumla İlgili İnanmaların Etimolojik Etüdü, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1961.

192 Sedat Veyis Örnek, Sivas ve Çevresinde Hayatın Çeşitli Safhalarıyla İlgin Bâtıl İnançların ve Büyüsel İşlemlerin Etnolojik Etüdü, Ankara Üniversitesi DTCF Yayınları, Ankara 1966, s. 55.

193 Pertev Naili Boratav, 100 Soruda Türk Folkloru, s. 194. 194 Erman Altun, Türk Halkbilimi, Karahan Kitabevi, Adana 2011.

195 Yılmaz Yeşil, “Türk Dünyası’nda Geçiş Dönemi Ritüelleri Üzerine Tespitler”, 21. Yüzyılda Eğitim ve Toplum, 2014;3 (9), s.119.

196 William Bascom, “Mit-Ritüel Teori”, Selcan Gürçayır (Çev.), Halkbiliminde Kuramlar ve Yaklaşımlar 3 (s. 189-216), Geleneksel Yay., Ankara 2009.

62

İnsan yaşamının devamlılığı üremeye bağlıdır. Bu nedenle insanoğlu, her zaman soyunu devam ettirme çabası içinde olmuştur. Evlendikten hemen sonra çocuk sahibi olmak istemiş, çocuğun beklenen sürede doğmadığı durumlarda halk hekimliği uygulamalarına başvurmuştur. Kadın, gebe kaldıktan sonra, gebeliği sürdürmek için çeşitli önlemler almaya başlamıştır. İnsanoğlu, bebeğin doğumundan sonra, onu ve annesini hastalıklara karşı korumak ve/veya hastalandığında iyileştirmek için her zaman çaba içinde olmuştur. Bebekler ve çocuklar bu dönemde konuşamadıkları gibi hastalıklara karşı da savunmasızdır. Çocuğu “albasması”ndan, vahşi hayvanlardan soğuktan vb. korumak için halk hekimliği yöntem ve uygulamalarına başvurulur. Amaç çocuğun sağlıklı ve uzun bir yaşam sürmesidir.197

Çocuğun ergenliğe adım atmasından itibaren yeni bir geçiş dönemi başlar. Bu dönemin adı evliliktir. Bu dönemde birey sağlık açısından çocukluğa oranla daha iyi bir durumdadır. Evlilik dönemi farklı aşamaları olan sosyal bir süreçtir. Tanışma, anlaşma, kız isteme, başlık belirleme, nişan, kına ve düğün törenleri birbirini takip eder. Bu dönemde de yer yer halk hekimliği uygulamalarına başvurulur.

İnsanoğlu, yaşamının herhangi bir döneminde sağlık problemleri ile karşı karşıya kalabilir. Bu hastalıkların bir kısmı, yaralanma, incinme, kırılma vb. dış müdahaleler sonucu oluşurken bazı hastalıklar doğuştan gelir. Hastanın, hastalığın veya sosyal çevrenin durumuna göre başvurulan halk hekimliği yöntemlerinde de değişiklik görülür. Adıyaman halk hekimliğinde, bitkilerden, yiyeceklerden, madenlerden, nistîlerden, muskalardan vs. yararlanılır.

Ölüm, insanoğlunun yaşamını son dönemidir. Ölüm korkusu insanoğlunun en büyük endişe kaynaklarından biri olmuştur. Ölümün kaçınılmaz bir son olduğu bilindiği halde, insanlar her zaman ölümü engellemek veya en azından ertelemek için sürekli bir arayış içinde olmuştur. Ölüm ile ilgili halk hekimliği inanmaları ve uygulamaları hastanın durumunun ağırlaşması ile beraber başlar, ölümden sonra da