• Sonuç bulunamadı

Anne ve Bebek Sağlığını Korumaya Yönelik Uygulama ve İnanışlar

1.4. ADIYAMAN İLE İLGİLİ GENEL BİLGİLER

2.1.6. Anne ve Bebek Sağlığını Korumaya Yönelik Uygulama ve İnanışlar

İran, Orta Asya ve Rusya’nın bazı bölgelerinde bir iblis grubu olarak adı olarak bilinmektedir. İnsanların üremesini tehdit eden doğum cinleridir. Genel inanışa göre yarı insan yarı canavar, korkunç görünümlü bir yaratıktır.271 Acıpayamlı (1961)

değişik çalışmaları inceleyerek umumiyetle kırklı lohusa ve çocuklara, nadir olarak da gebe, gelin, erkek, yolcu ve atlara musallat olduğuna inanılan bir ruh veya hastalıklı bir halden bahsetmiş; bu halin al, albastı, alkarısı, alanası, alkızı tabirleriyle ifade edildiğini dile getirmiştir.272

Anne, doğumdan sonra kan kaybettiği ve enerji harcadığı için bitkin düşer. Enfeksiyona açık haldedir. Bu nedenle enfeksiyona yakalanma riski yüksektir.

267 Kaynak Kişi: 136.

268 Kaynak Kişi:125, 127, 129, 140, 142,1 62. 269 Kaynak Kişi: 3, 18,1 54, 156.

270 Kaynak Kişi: 86, 104, 112, 113, 132.

271 Özhan Öztürk, “Al, Albastı, Alkarısı İnanışı”, http://ozhanozturk.com/2017/11/20/al-albasti- alkarisi-inanisi/, (03.12.2018)

272 Orhan Acıpayamlı, Türkiye’de Doğumla İlgili İnanmaların Etimolojik Etüdü, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1961.

82

Duygusal anlamda hassas bir dönemden geçmektedir. Özellikle lohusa kadının iltihap kapması durumunda ateşi yükselir, gerginliği artar, halsiz düşer. Enfeksiyonun ilerlemesi durumunda sanrılar görmeye başlar. Adıyaman’da bu kara iye için “Pîra

Xêw”, “Pîrevok”, “Elk” ve “Cinê Jina”, “Çil”, “Çel” adları kullanılmaktadır.273 Bu

kara iye, cinler âleminden bir varlık olarak kabul edildiği ve kendisinden korkulduğu için konuşma sırasında adı anılmak istenmez. Mecbur kalındığında bile “ew, ê xêw” (onlar, hayali olanlar) olarak zamirleri kullanılır.

Korkunç bir kadın olarak tasvir edilen bu kara iyenin varlığına dair çok fazla anı, hikâye veya efsane vardır. Bunlardan birine “çelvêketin (kırk basması)” başlığı altında yer verilmiştir. Hayali olan bu varlık, Anadolu’da halk arasında albastı, alkarası, alkarısı, Tepegöz; Kürtler arasında Kapoz, Hıbilik, Hafdar, Pîrebok, Pîrabok, Pîrevok, vb. olarak adlandırılmaktadır.274 Bu isimlere Adıyaman bölgesinde kullanılan “Elk”,

“Teyr” vb. eklenebilir.

Albastı yaratığına karşı alınan tedbirlerin başında loğusa kadının yanında demir bulundurma gelir. İnsanoğlu ile demir arasındaki ilişki sıradan bir maden ile olan ilişkisine göre farklılık arz etmektedir. Bu ilişkinin gerçekleşmesi ve toplumda yerleşmesi için bazı süreçlerin yaşanması gerekir. Özellikle kutsal dinlerde yeniliğe ve icatlara karşı bir tepki vardır. Bu nedenle ilkel dönemdeki kralların ve keşişlerin demirin kullanımına karşı çıktıkları bilinmektedir. Örneğin Polonya’da demir pullukların tarımda kullanılması verimin azalmasına gerekçe olarak gösterilmiştir. Öte yandan, tezat bir durum olarak, uğursuz kabul edilen demirin, cin, albastı veya kötü ruhlara karşı bir koruma aracı olarak kullanıldığı da bilinmektedir.275

Doğu toplumlarında demirin anne ve bebek sağlığında önemli bir yeri vardır. Özellikle lohusa döneminde annelere ve bebeklerini öldürdüğüne inanılan, gözle görülmeyen bu gizemli varlığın sadece demirden korktuğuna dair yaygın bir inanç vardır.

273 Kaynak Kişi: 10, 36, 43, 60, 61, 80, 88, 90.

274 Hülya Çevirme, Ayşe Sayan, “Alkarısı İnanmaları ve Bilim”, Millî Folklor, 2005;65, s. 68. 275 James G. Frazer, Altın Dal Dinin ve Folklorun Kökenleri, s.172-173.

83

Adıyaman bölgesinde, annelerin ve bebeklerin albastıdan korunması için yaygın olarak görülen inanış ve uygulamalardan bazıları aşağıda verilmiştir.

“Elk, heye. Tê jinê çelinî û pitê wan. Ki xa bavê ser jinê çelinî ya jî pitê wê, ew ê bifetisîne. Sewê wê çire xa ê vêketî we. Hesinkî, kêrikê didin bin serî xa. Kok tinewe derziyekê bi pîskî xa va dikin. Ê mîna pîrevoka ye. Li hêsin ditirse.”276

(Alkarısı vardır, loğusa kadına ve bebeğine saldırır. Kırklı kadın ya da çocuğun üzerine atlarsa, onları boğar. Bu nedenle odanın ışığı açık tutulur. Yastığın altına demir, bıçak gibi şeyler bırakılır. En azından üzerlerinde bir iğne bulundururlar. (Albastı) cadı gibidir, demirden korkar.)

Kadın ve çocuğunu “Elk” tehlikesinden korumak için, doğumdan sonraki kırk gün boyunca geceleri ışıklar kapatılmaz.277

Doğum yapan kadın yalnız bırakılmaz. İnanışa göre, albastının kırk gün boyunca elinde kazma ve kürekle beklediğine, anneyi ve/veya bebeği gömmeye hazır olduğuna inanılır. Evde en az bir yetişkin erkek (baba, kayınbaba, eş vb.) hazır bulunur.278

Albastının bebekleri kaçırdığını ve onların iç organları ile beslendiğine inanılır. Bu nedenle bacalara çalı yerleştirilir.279Bebeklerin alınları, omuzları ve tabanlarına is

sürülür.280Bebeğin yakasına veya kundağına çengelli iğne takılır.281

Albastıdan korunmak için kadınlar yakalarında veya feslerinde iğne bulundururlar.282

Ağrı’da Albastı’nın kadının iç organlarına zarar vereceğine dair yaygın bir inanış vardır: Bunun önüne geçmek için “jajerun” denilen ve un, şeker ve tereyağı ile yapılan özel bir yemek hazırlanır. İlk kaşık kaynana tarafından üç defa besmele eşliğinde loğusa kadının ağzına doğru sürülüp geri çekildikten sonra yemesine müsaade edilir.

276 Kaynak Kişi: 94. 277 Kaynak Kişi: 9,14. 278 Kaynak Kişi: 20, 52, 60. 279 Kaynak Kişi: 56, 61, 65, 76. 280 Kaynak Kişi: 96, 99,100. 281 Kaynak Kişi: 4, 11, 32, 45, 47, 107, 109. 282 Kaynak Kişi: 21, 118, 132, 140.

84

Böylece Albastı’nın kaşıkla beraber gizlice anne karnına geçmesinin engellenmiş olacağına inanılmaktadır.283

2.1.6.2. Adak Adama ve Lokma Dağıtma

Tanrılara, insanlara verdiği nimetlerden dolayı kurbanlar sunmak, insanlığın ilk dönemlerinden itibaren var olan bir gelenektir. Medeniyetlere ve dönemlere göre inanılan, kutsal görülen varlıklar değişebilmektedir. Fırtına tanrıları, Bereket tanrıları, Gök tanrı, Güneş tanrı, Num vb. adı ne olursa olsun her zaman inanılan ve tapılan bir varlık olmuştur. Dinler tarihini inceleyen Mircea Eliade, tanrılara kurban sunma ve kurbanların çeşitliliği ile ilgili önemli bilgilere yer vermiştir.284 Tek tanrılı dinlerle

beraber adak ve kurban kültürü dinin ve kutsal kitapların belirlediği normlara göre yeniden düzenlenmiştir.

Dini adakların çoğu “kan akıtma”yla ilişkilendirilmesine rağmen dilekte bulunan kişinin dilek sırasında Allah’a ve kendine verdiği söz ne ise o adanır. Adıyaman’da kesme ve kan akıtma ile ilgili adaklar “kurban” olarak nitelendirilirken et dışındaki gıdalar “lokma” olarak değerlendirilmektedir. Lokma, şeker, lokum, kuru üzüm, bisküvi vb şekerli gıdalar olabileceği gibi pilav, sulu yemek veya herhangi bir yiyecek de olabilir.285

Adıyaman’da da diğer bölgelerde olduğu gibi modern tıbbın yeterince gelişmediği veya insanların modern tıbbın olanaklarına ulaşamadığı zaman ve durumlarda hastalık, beslenme yetersizliği vb. farklı sebeplerden dolayı birçok bebek doğumdan sonraki kısa bir süre (bazen bir kaç ay; bazen birkaç yıl) içinde yaşamını kaybetmiştir. Üst üste birden fazla çocuğunu kaybeden bu aileler, ölümlere son verilmesi amacıyla türbelere başvurur. Çocuklarının yaşaması için dilekte bulunur, dua eder, adak adar, küçük bir lokma dağıtır. Bu ilk ziyaretten sonra doğan çocuk belli bir yaşa kadar geldiğinde ve artık ölmeyeceğine kanaat getirildiğinde, önceden adanan adaklar bu türbelere getirilerek kesilir.

283 Akif Arslan, Şahin Çelikkaya, Abdulhan Taşbaşı, “Türk Kültürü Bağlamında Ağrı İli Alkarısı İnanmaları”, Millî Eğitim, 2016;212 (2), s.208.

284 Ayrıntılı bilgi için bkz. Mircea Eliade, Dinler Tarihi (İnançlar ve İbadetlerin Morfolojisi), Mustafa Ünal (Çev.), Serkat Kitabevi, Konya 2005.

85

Adak adamada bazı hususlara dikkat edilir. Bunlar şu şekilde sıralanabilir.

Adağın önceden belirlenen cinsten olması gerekir. Örneğin horoz adanmışsa horoz; koç adanmışsa koç kesilir. Adak çoğunlukla özenle evde beslenir.286

Adağın erkek olmasına dikkat edilir.287

Kesilen hayvanın (küçük veya büyükbaş ise) derisi ve diğer sakatatları satılmaz. İhtiyaç sahiplerine veya (varsa) ziyaretin bekçisine verilir.288

Etin bir kısmı türbenin bekçilerine bağışlanır. Kalan kısmı pişirilerek davet edilen misafirlere lokma olarak dağıtılır.289

Adağın önceden belirlenen tarihte adanmasına dikkat edilir. Adak veya lokmanın mümkün oldukça çok sayıda kişiye ulaştırılmasına dikkat edilir. Adak törenine katılımın fazla olması için genellikle işlerin bittiği ve havanın uygun olduğu sonbahar mevsimi tercih edilir.290

Türkiye ve Ortadoğu’nun hemen her bölgesinde yatırlara, türbelere, etrafı duvar ya da çitlerle çevrilmiş ağaçlara rastlamak mümkündür. Sadece Adıyaman’da onlarca yatır ve türbeden söz edilebilir. Öyle ki aynı ilde aynı adı taşıyan birden fazla yatır vardır. Halk inancı gereği buraları sık sık ziyaret etmekte, bu türbelere adaklar adamaktadır. Türbelerde adak adama, türbelerden dilek dileme İslam dininin esasları arasında yoktur. Ancak toplumun yaşadığı veya yaşamak istediği din ve inanışlar ile kitabi dinlerin belirlediği inanç ve ibadet biçimleri arasında farklılıklar olabilmektedir. C. Gustav Jung’a göre bu durumun sebebi, insanda kendi dışında gelişmiş bir bilinçaltı sisteminin varlığıdır. Birey, üyesi olduğu toplumun binlerce yılda oluşan kültürünün

286 Kaynak Kişi: 14, 21, 35, 78, 102.

287 Kaynak Kişi: 4,7, 13, 89, 120. (Bu konuda Kürtçe’de “Berxê nêr, ji bo kêr” (koç, kesmek içindir.) biçiminde bir atatözü de vardır. Erkek çocukların savaş için yetiştirilmesine işaret etse de, özünde “kurban” olayının hikâyesi olan Hz. İbrahim’in oğlunu yani Hz. İsmail’i kurban olarak Allah’a sunmasını çağrıştırmaktadır.)

288 Kaynak Kişi: 85, 101, 119, 125, 145.

289 Kaynak Kişi: 5, 29, 33, 40, 56, 62, 67, 103, 110. 290 Kaynak Kişi: 11, 24, 113, 114, 122.

86

izlerin taşır. Bu duruma kollektif bilinçaltı denilmektedir. Bireyler bu kollektif bilinçaltına göre hareket etmektedir.291