• Sonuç bulunamadı

2.3. ÖLÜM

2.3.3 Ölüm Sonrası

Kişi öldükten sonra yakın akrabaları toplanır. Ölüyü sabaha kadar yalnız bırakmama geleneği vardır. Ölüm anından hemen sonra, gözleri açıksa kapatılır; sırtüstü uzatılır. Ölünün üzerindeki elbiseler kesilerek çıkarılır; kişi bir battaniye veya çarşafın içine konularak üzeri örtülür. Çıkarılan elbiseler başka bir yere götürülerek gizlice yakılır. Bu uygulama, ölüye ait elbiselerin ürküntü kaynağı olmasından ileri gelir. Ölen kişinin geri kalan temiz elbiseleri, yas boyunca kadın yakınları tarafından elden ele dolaştırılarak ağıtlar yakılır; ağlanır, yas tutulur.

398 Kaynak Kişi: 2, 9, 95, 116, 130, 141. 399 Kaynak Kişi: 1.

400 Kaynak Kişi: 16, 45, 102. 401 Kaynak Kişi: 9.

112

Taziyeden sonra bu elbiseler ihtiyacı olan kişilere özellikle de yoksul, öksüz ve yetim kişilere dağıtılır.402

Ölüm akşam gerçekleşmiş ise ölen kişi kadın ise yaşlı kadınlar; erkek ise yaşlı erkekler, sabaha kadar uyumazlar, ölünün bulunduğu odada cenazenin yanı başında beklerler. Ölen kişi için dua edilir, mezhebine göre Kur’an okunur, ölen kişinin iyiliklerinden bahsedilir.403

Kişi öldükten sonra bedenin üzerine bıçak veya demirden başka bir alet bırakılır. Kaynak kişilere göre, bu uygulama ölü bedenin şişmemesi içindir. 404

“Miriyan bi herî û sawûnê dişon. Ê jinan sê kefen in. Dido yê sipî ne yek î kesk e. Ê mêran her sê jî sipî ne. Ê ku rih jê nakişe sawuna xaşil (ê nûh) di binê lingê nexweş didin.”405

(Ölüleri, yün ve sabun ile yıkarlar. Kadınların, üç kefeni vardır. İki tanesi beyaz, bir tanesi de yeşildir. Erkeklerin ise üçü de beyazdır. Ruhu, bedeninden ayrılmayan hastanın tabanlarına kullanılmamış “sawuna xaşil” (kullanılmamış sabun) sürülür.)

Sabahın erken saatlerinde kalkılır, büyük kazanlarda ölünün yıkanacağı su ısıtılır. Ağıtlar eşliğinde ölü evden çıkarılır, “teneşo” (ölü yıkama tahtası-teneşir) denilen tahtanın üzerine konulur etrafı battaniye, çarşaf vb. örtülerle kapatılarak yıkama işlemine geçilir. Ölen kişi erkek ise, genellikle imamlar veya ekonomik olarak fakir ama ölü yıkama konusunda tecrübesi olan yaşlılar yıkar. Bu iki grubun bulunmadığı durumlarda sevap işlemek isteyen herhangi biri tarafından yıkanır.406

Ölen kişi kadın ise, yaşlı, yoksul ve tecrübeli kadınlar tarafından yıkanır. Yün ve sabun kullanılarak ölü beden yıkanır ve kefenlenir; gülyağı, kolonya vb. güzel kokular serpiştirilir. Eskiden yapılan bir uygulamaya göre, kefenin üzerine toz kına

402 Kaynak Kişi: 6, 7, 13, 21, 33, 87, 90, 100, 101, 134,159. 403 Kaynak Kişi: 10, 15, 54, 75,

404 Dünyanın başka yerlerinde de benzer inançlara rastlanmıştır. Ölünün bedeninin üzerine demirden bir alet bırakılması inancının kökenleri eskilere dayanır. İnanışa göre, ölen kişinin ruhu bedenden çıktıktan sonra bir süre bedenin etrafında dolaşır, ruhun bu dolaşma sırasında kendini yaralamaması için bıçak, makas, testere vb. kesici demir aletler kullanılmaz. Transilvanya romanlarında ölümden sonra ceset evde bulunduğu sürece bıçağın keskin tarafı havada tutulmaz. Ruhun yanlışlıkla da olsa, bu keskin alete değerek kendisini yaralamasına yol açabileceğine inanılır. Bkz.James G. Frazer, Altın Dal Dinin ve Folklorun Kökenleri, s.174.

405 Kaynak Kişi: 153.

113

serpiştirilir.407 Adıyaman’da ölen kişi kadın ise baş, ayak ve ellerine kına yakılır.

Saçları örülerek göğüslerinin üzeri örtülür. Ölen kişi erkek ise, sakalı ve mahrem bölgeleri tıraş edilir.408 Ölen kişi kadın ise, tabutun üzerine o kişiye ait ve cinsiyeti

belirten, eşarp, tülbent, gelinlik, elbise vb bir örtü konulur. Ölüm olayı, evin dışında gerçekleşmişse yıkamadan sonra son bir kez eve getirilir. Helallik alınır. Cenaze omuzlarda taşınarak mezarlığa götürülür.409 Tabutu sadece erkekler taşır, kadınlar

geriden takip eder ve mezarlığa yaklaşmaz. Ölü, dini vecibelere uygun olarak gömüldükten ve erkekler dağıtıldıktan sonra, kadınlar mezarın başına gider ve ağıt yakarlar. Mezarın üzerine buğday serpilir ve sulanır. Ölen kişi kadın ise, eşarbı veya tülbendi mezar taşına bağlanır. Bu tülbent yaklaşık 40 gün gün boyunca orada kalır.410

Ölünün gömülmesi sırasında kullanılan kazma ve kürekler doğrudan eve getirilmez. Önce bir türbe veya yatırın avlusuna bırakılır. Bir süre beklendikten sonra gizlice eve götürülür. Bu uygulama, ölünün arkasından başka kişilerin de ölmemesi için yapılır.411

Bütün inançlara göre hayat ölümden sonra da devam eder. İslam inancına göre baki olan ahirettir. Kişinin ahirette huzur içinde kalması için bu dünyada iken sorumluluklarını yerine getirmesi gerekir. Bu sorumluluklar aynı zamanda insan yaşamını düzenler. Bunların başında iyilik yapma inancı vardır. Kişi öldükten sonra da onun adına bazı iyilikler yapılır. Bu iyilik merasimleri ölünün gömülmesinden hemen sonra başlar. Bir yandan yas tutulurken, bir yandan da yasa gelen kişiler için yemek hazırlanır. Hayvan kesilir. Yasa gelen kişiler imkânları ölçüsünde, yas evine yağ, şeker, çay, odun, bulgur vb. gıda ve yakacak yardımında bulunurlar.

Ölümden üç gün sonra mevlit okutulur ve yemek ikram edilir. Alevi toplumunda bu uygulama yedinci gün “devvekirin” adıyla yapılır.412 Devvekirin

yani yedinci gün yas evine gelen herkes bir tabak un getirir. Bütün unlar biriktirilir, pekmez yardımıyla un helvası yapılır. Hazırlanan helva ile birlikte ölen kişinin mezarına gidilir. Kısa bir ağıt yakma olayından sonra gelen kişilere helva dağıtılır.

407 Kaynak Kişi 18, 22, 27, 117, 118. 408 Kaynak Kişi: 152. 409 Kaynak Kişi: 3, 9, 12, 76, 155. 410 Kaynak Kişi: 6, 13, 74. 411 Kaynak Kişi: 85, 122, 131, 133, 154.

114

Kalan helva evlerine götürülmek üzere misafirlere dağıtılır.413 Bu uygulama yasın

en acılı günlerinin sona erdiğinin göstergesidir. Bugünden sonra ölüye ait eşyalar yoksul ve muhtaç sahiplerine dağıtılır. Hatıra olarak tespih, saat, tütün tabakası gibi küçük kişisel eşyalar evde saklanır.

Ölümden sonraki kırk gün boyunca yas yavaşlayarak devam eder. Bu sürede her akşam “şîva miriya” denilen bir tabak “ölü yemeği” dağıtılır. Kırkıncı gün

“çel” (kırk) denilen merasim yapılır. Yakın akrabalar yas evinde toplanır.

Genellikle bulgur veya pirinç ve güveç yemeği hazırlanır, okunan mevlitten sonra bu yemek misafirlere ikram edilir.

Ölümden yaklaşık bir yıl sonra ölünün hayrına yemek verileceği çevredekilere ve akrabalara duyurulur. Büyükbaş bir hayvan kesilerek yemekler hazırlanır, gelen misafirlere ikram edilir. Böylece ölüye karşı bütün sorumluluklar yerine getirilmiş olunur.

Benzer uygulamalara Anadolu’nun hemen her bölgesinde rastlamak mümkündür. Örneğin, Silifke yöresinde kişi ölür ölmez üzerindeki elbiseler çıkarılır, elbisenin yakası yırtılır. Ölü, sırtüstü uzatılarak çene bağlanır, elleri göğsünün üzerine konur, ayaklarının başparmakları birbirine bağlanır. Ölü bekletilmez, en fazla bir gece bekletilir. Ölünün gömülmediği sürece rahat etmeyeceğine inanılır.414

Kırsal kesimlerde törenler ve uygulamalar varlığını sürdürürken, Adıyaman il merkezinde yukarıda gelenek ve uygulamalarda hızlı bir değişim gözlenmiştir. Hastaların çoğu hastane ortamında vefat etmektedir. Vefat evde gerçekleşmişse bile ilgili sağlık birimlerine haber verilmekte, doktor ve diğer sağlık görevlilerin teşhis veya müdahalelerinden sonra gerekli tören ve vecibeler yerine getirilmektedir. İl merkezinde, yas törenlerinin büyük bir bölümü ilk üç gün içinde olup bitmektedir. Üçüncü gün, ölünün ruhu için mevlit okutulmakta ve akabinde yemek ve irmik helvası dağıtılarak tören sona erdirilmektedir.

413 Kaynak Kişi: 4, 5, 9, 16, 19.

414 Özkan Demir, Nur Bakar, “Silifke Yörüklerinde Doğum, Evlenme ve Ölüm Gelenekleri Üzerine Bir Araştırma”, Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 2014;35, s. 127.

115

2.4. ADIYAMAN ve ÇEVRESİNDE HALK HEKİMLİĞİ VE TEDAVİ