• Sonuç bulunamadı

19. yüzyıla kadar "tüketiciden" değil "alıcıdan" söz edilmekteydi. 19. yüzyıl- dan itibaren yavaş yavaş tüketici kavramı ele alınmaya başlanmıştır. 20. yüzyılın başında tüketicinin korunması yönünde yasal düzenlemelerin gündeme gelmesi ve bu gündemin günümüze kadar gittikçe artan bir şekilde sürmesi, "tüketici" kavramının çağımızın bir kavramı olduğunu göstermektedir. Tüketici ve tüketim kavramları ilk olarak ekonomistler tarafından kullanılmış sonra da hukuk bilimi içinde yerini almış-

tır49. En basit tanımıyla tüketim, ürünlerin ve hizmetlerin mevcut taleplerle belli bir

pazarda birleşmesi sonucunda ortaya çıkan bir olgudur50.

Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda tüketici; “ticarî veya meslekî olma- yan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi”51 olarak tanımlanmıştır52. Buna

tanbul 2002, s.19; Seda ULAŞ, Avrupa Toplulukları Hukukunda Tüketici Hakları ve Tüketicinin Korunması, Prof. Dr. Kemal Oğuzman’ın Anısına Armağan, İstanbul 2000, s. 1161-1193; Thierry BOURGOIGNIE, Avrupa Birliği ve Türkiye‘de Tüketicinin Korunması Politikaları, İKV Dergisi 1998, S. 142, s. 19; Hans SCHULTE-NÖLKE, Perspectives For European Consumer Law Towards A Directive On Consumer Rights And Beyond, Munich 2010; Hans W. MİCKLİTZ / Norbert REİCH / Peter ROTT, Understanding EU Consumer Law, Oxford 2009; Paolisa NEBBİA / Tony ASKHAM, EU Consumer Law, New York 2004; Thierry BOURGOİGNİE / David TRUBEK, Consumer Law, Common Markets and Federalism in Europe and the United States, Berlin 1986.

48 Amerika Birleşik Devletleri’ndeki tüketici örgütleri hakkında genel bilgi için bkz. JASPER, s. 3.vd..

49

Renan BAYKAN, Tüketici Hukuku, Mevzuata İlişkin Yorum-Eleştiri-Öneri, İstanbul 2004, s. 30. 50 AKİPEK, Tüketici Kredisi, s. 63; TİRYAKİ, s. 29.

51 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda ise tüketici “bir mal veya hizmeti ticari

veya meslekî olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişi” şeklin-

de tanımlanmıştı. 52

1999/44 sayılı AB Yönergesinde ise tüketici “Yönerge kapsamındaki sözleşmelerde ticaret, meslek

veya iş amaçlı olmaksızın hareket eden gerçek kişi” şeklinde tanımlanmıştır. Buna göre Kanunda-

ki tanım Yönergeye paraleldir. Ancak, Yönergede olmamakla birlikte tüzel kişiler de tüketici ola- bileceklerdir. Bkz. Mustafa Alper GÜMÜŞ, 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun

göre tüketici sayılmanın ana kriteri ticarî veya meslekî olmayan amaçlarla, başka bir deyişle kişisel (kendisinin veya ailesinin) tüketim amacıyla hareket edilmesi-

dir53. Yani tüketici, bir mal veya hizmetten ya da krediden nihai olarak faydalanan

kişidir. Mal veya hizmetin tekrar piyasaya sunulmak ya da meslekî veya ticarî faali- yette kullanılmak üzere edinildiği hâllerde artık tüketici sıfatının varlığından bahsedi-

lemez54. Örneğin, duruşmaya katılmak üzere şehirlerarası otobüs firmasından bilet

satın alan avukat, kliniğinde kullanmak üzere bilgisayar satın alan doktor, araba satın alan bir ticarî şirket ya da satmak üzere bir malı edinen esnaf tüketici sayılamaz.

4822 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda tüketici olabilmek için bir mal veya hizmeti ticarî veya meslekî olmayan amaçlarla edinme, kullanma veya yararlanma kriteri öngörülmüştü. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Ka- nun ise tanımı sadeleştirmiş ancak kapsamı oldukça genişletmiştir. Buna göre tüketi- ci olabilmek için ticarî veya meslekî olmayan amaçlarla hareket etmek yeterli sayıl-

mıştır55. Doğal olarak burada tüketicinin ticarî veya meslekî olmayan amaçlarla ha-

reket ettiği işlemin konusu bir mal veya hizmet olmalıdır56. Bununla birlikte söz ko-

Şerhi, C. 1, İstanbul 2014, s. 30; Nalan KAHVECİ, Taşınır Satımında Ayıplı Mal Nedeniyle Tüke- ticinin Sözleşmeden Dönmesi, Ankara 2014, s. 91 vd.

53 Tüketici bir mal ve hizmeti şahsi ve ailesinin ihtiyacı için nihai olarak tüketen kişi olarak tanımlan- maktadır. Bkz. ASLAN, s. 3, dn. 3; Ayşe HAVUTÇU, Açık İçerik Denetimi Yoluyla Tüketicinin Genel İşlem Şartlarına Karşı Korunması, İzmir, 2003, s. 20. Öte yandan tüketicinin tanımı konu- sunda doktrinde çeşitli ölçütler ortaya atılmıştır. Bir kısmı sözleşme taraflarının özelliklerini, diğer bir kısmı sözleşme tarafının hukukî niteliğini esas alırken, en çok tercih edilen ölçüt amaç ölçütü olmuştur. Amaç ölçütünü benimseyen düzenlemelerin bazısında olumlu bir ifade kullanılırken, ba- zısında olumsuz bir ifadeye yer verilmiştir. 4822 sayılı Kanundan önce Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda tüketici, “bir mal ya da hizmeti özel amaçlarla satın alarak nihai olarak kulla- nan veya tüketen gerçek veya tüzel kişi” şeklinde tanımlanmış ve tarafların sözleşmeyi yaparlar- ken taşıdıkları amaç ölçütü olumlu bir ifade ile göz önünde bulundurulmuştu. Halbuki 4822 sayılı Kanunda“tüketici, bir mal veya hizmeti ticari veya meslekî olmayan amaçlarla edinen, kullanan

veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişi, ” şeklinde tanımlanarak; amaç ölçütü esas alınırken olum-

suz bir ifade tarzı da kullanılmıştır. Aynı zamanda uygulamada farklı değerlendirmelere tabi tutu- lan “satın alma” ve “nihai olarak kullanma” ibareleri tanımdan çıkarılarak, daha açık bir tanım yapılmıştır. Örneğin, değişiklikten önce bir malı hediye etmek amacıyla satın alan kişinin tüketici sayılıp sayılmayacağı tartışmalı bir konu iken, bugün bu tereddütler ortadan kaldırılmıştır. Şebnem AKİPEK, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Çerçevesinde Kredi Kartları, AÜHFD 2003, C. 52, S. 3, s. 111, 112.

54 Hasan OZANOĞLU, Tüketicinin Korunması Açısından Taksitle Satım Sözleşmesi, Ankara, 1999, s. 6.

55 Bu değişikliğin sebebi Kanun gerekçesinde belirtilmemekle birlikte, tüketicinin sadece sözleşme- nin tarafı olarak değil, sözleşme yapılmadan önce veya sonra da korunma ihtiyacının ortaya çık- masıdır. Bkz. ASLAN, s. 3.

56 AB Yönergesinde tüketicinin tanımı yapılırken kapsam belirtilmekle birlikte, 6502 sayılı Tüketici- nin Korunması Hakkında Kanunda kapsam belirtilmemiştir. Bununla birlikte Kanunu bütünsel ola-

nusu mal veya hizmeti edinme, kullanma veya yararlanma dışında olmak ve ticarî veya meslekî olmamak kaydıyla her türlü amaçla hareket eden kişi tüketici olacaktır. Hareket etmeden kasıt, edinme, kullanma veya yararlanmanın yanı sıra sözleşme yapılmadan önce ve sonrasında tüketicinin bekleyeceği çeşitli uygulamalar ve hiz- metleri de alma gibi birçok unsur olabilecektir. Bu kapsamda eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşmeyi ticarî veya meslekî amaçlarla hareket etmeden yapan gerçek ve tüzel kişi- ler tüketici sayılacaktır.

Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun ilk metninde tüketici tanımlanır- ken “özel amaçla” mal veya hizmetin edinilmesi kriteri esas alınmıştı. Bu nedenle tüzel kişi tacir konumunda olan ticaret şirketlerinin de mal veya hizmeti tekrar işle- mek veya satmak dışındaki pasif nedenlerle edinmeleri durumunda bunların da tüke- tici sayılacağı belirtilmişti. Bu kriterden hareket edilmesi bir taraftan tüketici kitlesi- nin olabildiğince genişlemesine diğer taraftan da aslında tüketici sayılmaması gere- ken ve kanunun getirdiği korumadan istifade etmemesi gerekenlerin de kanun kap-

samında değerlendirilmesine sebep olmuştur57. Bu yüzden yeni Kanunda tüketici

sayılmada “ticarî veya meslekî olmayan” amaçlarla hareket edilmesi kriterinin geti- rilmiş olması, bu tür tartışmaları ortadan kaldırmış ve isabetli bir değişiklik olmuştur.

Tüketici sayılmada kişinin mesleği, yaşı, kültür ve eğitim seviyesi gibi hususlar belirleyici değildir. Bir mal veya hizmeti ticarî veya meslekî faaliyetleri dışında edi- nen, kullanan veya yararlanan 60 yaşındaki bir kişi ile 25 yaşındaki bir kişi, bir vali ile bir memur, bir profesör ile okuma yazma bilmeyen bir kişi arasında herhangi bir fark bulunmamaktadır.

2 - Unsurları

Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda yapılan tüketici tanımından hare- ketle, tüketici olabilmenin unsurları, tüketicinin işlem yaparken ticarî veya meslekî

rak değerlendirmek gerekmekte olup, ticari veya meslekî olmayan amaçlarla hareket edilen işle- minin konusu bir mal veya hizmet olmalıdır. Bu nedenle işlemin konusu bakımından bir kapsam belirlenmesinden söz edilebilecektir.

olmayan amaçlarla hareket etmesi ve gerçek ya da tüzel kişi olması şeklinde belirle- nebilir.

a) Ticarî veya Meslekî Olmayan Amaçlarla Hareket Edilmesi

Herhangi bir mal veya hizmet, kişisel ihtiyaçlar dışında pek çok amaçla alına- bilmektedir. Bunlar bir meslek veya sanatın icrası, belirli bir üretimde kullanma, tek- rar satış, ticarî amaçlarla kullanma gibi sayma yoluyla belirlenemeyecek kadar deği-

şik olabilir58. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun uyarınca tüketici olabilmek

için bir mal veya hizmetin ticarî veya meslekî olmayan amaçlarla edinilmesi, kulla- nılması veya faydalanılması gerekmektedir. Buna göre ticarî ve meslekî olmayan, başta gündelik ihtiyaçlar olmak üzere her türlü kişisel ve ailevi ihtiyaçlarının karşı- lanması amacıyla yapılan mal ve hizmet edinilmesi, kullanılması veya yararlanılması

işlemlerini gerçekleştirenler ile bu amaçla hareket edenler tüketici olacaklardır59.

Ticarî veya meslekî amaç kavramı, satıcının değil alıcının amacına göre belir-

lenir60. Tüketimden bahsedebilmek için alınan malın veya hizmetin başka bir malın

hammaddesi veya yarı mamul maddesi olarak kullanılmaması veya herhangi bir şe- kilde yeni bir mal veya hizmetin de maliyet unsurları arasında yer almaması gerek- mektedir. Bir mal veya hizmetin başka bir mal veya hizmetin girdisi olarak alınması durumunda, malın fiziki varlığı tükense bile, bu mal veya hizmet tüketim amaçlı ka- bul edilemez. Tüketim denilince kısaca bir malın maddî varlığının ve ekonomik de-

ğerinin ortadan kalkması değil, onu satın alan kişiye mal oluş değerinin geri gelip

gelmemesi dikkate alınmalıdır. Buna göre bir kişinin tüketici sayılabilmesi için, bir mal veya hizmeti elde etmek için harcadığı paranın, o mal veya hizmetin tüketilme- siyle bağlantılı olarak tekrar geri gelmemesi gerekir. Buna göre bir kişinin ticarî iş- letmesiyle ilgili olan her türlü hukukî işlem ticarî ve meslekî amaçlıdır. Türk Ticaret Kanununda belirtilen, bir işin ticarî işletmesiyle ilgili olmadığını belirtme veya bu

58 ASLAN, s. 4.

59

Artık vekâlet sözleşmesi veya eser sözleşmesi yapanlar ticari veya meslekî amaçlarla hareket et- miyorlarsa tüketici sayılacaklardır.

60 ASLAN, s. 4. Nitekim Kanunda, satıcı tanımlanırken “ticari veya meslekî amaçlarla tüketiciye mal sunma” olgusu, bir unsur olarak sayılmıştır.

durumun hâlin icabından anlaşılması kriterleri, bir işin ticarî ve meslekî amaçlı olup

olmadığının tespit edilmesinde, kıyasen burada da uygulanır61.

Yeni Kanunda tüketici sayılmanın unsuru olarak ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket etme şartı aranmaktadır. Bu değişiklik tüketicinin korunma alanını daha da genişletecektir. Zira eski Kanun’da yer alan edinme, kullanma veya yarar- lanmanın yanı sıra, sözleşmenin yapılmasından önce veya sonrasında da tüketicinin korunması sağlanacaktır. Zira Kanunun kapsamının belirlendiği 2. maddesinde tüke- ticiye yönelik her türlü uygulamaların da kapsama dâhil olduğu belirtilmiştir. Bu haliyle yapılan değişiklikle tüketici tanımı daraltılmamakta, blakis genişletilmekte- dir62.

4077 sayılı Kanunun ilk hâlindeki tanımda,“satın alarak nihai olarak kullanan veya tüketen” ifadeleri bulunmaktaydı. Bu ifadeler bir sözleşmenin tarafı olanın, sadece alıcının tüketici olarak kabul edilmesi gerektiği izlenimi vermekteydi. Hâlbu- ki tüketici sadece kendi kullanımı için değil, çok daha geniş bir çevrenin kullanımı için sözleşmeler yapmaktadır. Bu nedenle tüketici kavramına sadece sözleşmenin tarafı olan kişinin değil, bunun yanında sözleşme konusu mal veya hizmeti edinen,

yararlanan veya kullanan ailesi, misafirleri ve çevresi de dâhildir63.

b) Gerçek veya Tüzel Kişi Olma

Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun gerçek kişilerin yanında tüzel kişilerin64 de

tüketici olabileceğini kabul etmiştir. Başka bir deyişle Kanun açısından tüketicinin gerçek kişi olması ile tüzel kişi olması arasında her hangi bir farklılık söz konusu

61 Bu ölçüt doğal olarak sadece gerçek kişiler açısından söz konusu olacaktır. Tüzel kişi tacirler açı- sından ise böyle bir istisna bulunmamaktadır. Bkz. ASLAN, s. 4. Uygulamada, internet cafe işlet- mecisi olan kişinin satın aldığı bilgisayar ve cihazların ticarî işletmesi ile ilgili olması ve bunları ticarî işletmesinde kullanması sebebiyle bu kişinin tüketici sayılmayacağı ve satıcıya karşı açtığı davanın tüketici mahkemesinde görülemeyeceği Yargıtay tarafından belirtilmiştir. 19. HD. 27.2.2003, E.2001/9868, K. 2003/1544. Başka bir kararda, kendi kasabında satmak üzere satın al- dığı ineğin hasta çıkması sebebiyle imha edildiği gerekçesiyle ödediği bedelin tahsilini talep eden kişinin söz konusu ineği ticarî amaçla edindiği belirtilerek, bu kişinin tüketici sayılmayacağına ka- rar verilmiştir. 13 HD. 28.04.2003, E.2002/15359, K.2003/5184. (Kararlar için bkz. http://www.kararevi.com, son erişim 01.04.2014).

62

ASLAN, s. 9. 63 ASLAN, s. 9.

64 Tüzel kişiler hakkında geniş açıklama için bkz. Mehmet AYAN / Nurşen AYAN, Kişiler Hukuku, Konya 2014, s. 195 vd..

değildir65

. Bu durum tüketici tanımı açısından diğer ülkelerdeki uygulamalardan fark- lıdır. Zira birçok ülke mevzuatında tüketici olarak sadece gerçek kişiler kabul edil-

miştir66. 1999/44 sayılı Avrupa Birliği Yönergesi67 uyarınca da sadece gerçek kişiler

tüketici olabileceklerdir68.

Gerçek kişilerin yanında tüzel kişiler de tüketici olabileceklerinden, güçlen- dirme, tedavi, eğitim, ekonomik destek gibi amaçlarla hareket eden vakıf, dernek,

meslek odaları vb. gibi tüzel kişiler tüketici sıfatıyla korunabilirler69. Zira bunlar har-

camalarını maliyetlere dönüştürerek geri dönüşümünü sağlayamamaktadırlar.

Bununla birlikte şirketler bakımından konu tartışmalıdır. Tüzel kişi statüsün- deki tacirlerin işlemleri, ticarî işlemler ve özel amaçla kullanılıp tüketilen işlemler olmak üzere iki türlü olabilir. Bir görüşe göre, herhangi bir mal veya hizmet özel amaçlarla edinilmişse Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamına girmeli,

ticarî amaçlarla edinilmişse genel hükümler çerçevesinde değerlendirilmelidir70. Bi-

zim de katıldığımız diğer görüşe göre ise, hukukumuzda ticaret şirketlerinin tüm iş- lemleri ticarî olduğundan (TTK m. 19/1), bir ticaret şirketinin özel işi (adi sahası)

olamaz ve tüketici sayılmazlar71. Zira ticaret şirketleri her türlü harcamalarını mali-

yetlerine ekleyebilmekte ve böylece ödedikleri bedelin bir şekilde geri dönüşünü

sağlayabilmektedirler72. Bu nedenle, Kanunun kapsamına sadece ticarî amaç gütme-

65

Tüzel kişilerin tamamının tüketici olabileceğinin kabul edilmesi yerinde olmamıştır. Bunun yerine sadece kazanç paylaşma amacı gütmeyen özel hukuk tüzel kişilerinin tüketici olabilecekleri belir- tilmeliydi. Bkz. Mehmet AKÇAAL / Alper UYUMAZ, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Bazı Hükümlerine (m.1-16) İlişkin Bir İnceleme, İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 4, S. 2, 2013, s. 246-247.

66 Alman Medeni Kanunu, İsviçre Hukuku ve Avrupa Konseyi Direktiflerinin benzer hükümleri için bkz. HAVUTÇU, s. 20; Çağlar ÖZEL, Mukayeseli Hukuk Işığında Tüketiciyi Koruyan Geri Al- ma Hakkı, Ankara 1999, s. 31; Aydın ZEVKLİLER / Murat AYDOĞDU, Tüketicinin Korunması Hukuku, İzmir 2004, s. 81.

67 Directive on Certain Aspects Of The Sale Of Consumer Goods And Associated Guarantees “Tüke- tim Mallarının Satışına İlişkin Bazı Hususlar ve Toplu Garantiler Hakkında Yönerge”. (http://eur- lex.europa.eu/legal-content/en/ALL/?uri=CELEX:31999L0044 son erişim: 01.04.2014.)

68 KUTOĞLU, s. 28.

69 ZEVKLİLER/AYDOĞDU, s. 80-83; Selçuk YAVUZ, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Açısından Haksız Şartlar, Ankara, 2007, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), s. 16.

70 Mustafa TAŞKIN, Tüzel Kişilerin ve Şirketlerin Tüketicilik Vasfı, ABD 1997, S. 1, s. 34-37. 71

ASLAN, s. 8; ZEVKLİLER/AYDOĞDU, s. 81. Tüzel kişi tacirler, tüketici sayılamaz ve yaptıkları işlemler TKHK hükümlerine tabi tutulamaz. Bkz. Sabih ARKAN, Ticari İşletme Hukuku, Ankara 2013, s. 62.

yen tüzel kişiler girecektir73. Kamu tüzel kişileri ise kanımızca tüketici olamayacak- lardır. Zira Kanun satıcı, sağlayıcı ve üreticiyi tanımlarken kamu tüzel kişilerini özel olarak belirtmesine karşın, burada belirtmemiştir. Öte yandan tüzel kişilerin tüketici

sıfatları kural değil, istisnai olmalıdır74.