• Sonuç bulunamadı

Tâlekân‟ın Fethi ve Nîzek‟in Öldürülmesi

III. T ÜRKLERĠN K ÖKENĠ VE T ÜRK A DI Ü ZERĠNE G ENEL B ĠR B AKIġ

2.2. FETĠH VE HÂKĠMĠYET KURMA DÖNEMĠ

2.2.1. Kuteybe b Müslim el-Bâhilî (85-97/704-716)

2.2.1.6. Tâlekân‟ın Fethi ve Nîzek‟in Öldürülmesi

Buhârâ‟nın fethinden sonra Kuteybe ile birlikte geri dönen Nîzek, gördüğü olaylardan korkuya kapılmıĢ ve yanındakilere: “Ben bu adamla birlikteyim. Ama kendimi güvende hissetmiyorum.806 Araplar köpek gibidir. Eğer ona vurursan havlar. Bir Ģey verirsen susar. Eğer savaĢırsan savaĢır; bir Ģey verip anlaĢırsan, ne yapmıĢsan unutur ve buna razı olur.

800 Dîneverî, Ahbâru‟t-Tıvâl, s. 327. 801

Burada geçen Tarhûn ismi özel bir isim değildir daha öncede sözünü ettiğimiz gibi Semerkant‟ın yerli hükümdarlarına verilen bir addır. (H.H. Schaeder, “Semerkand”, ĠA, Ġstanbul, 1966, X/469.)

802 Taberî, Târîh, III/682-683; Ġbn Miskeveyh, Tecâribü‟l-Ümem, II/401-402; Ġbnü‟l-Cevzî, Muntazam, VI/294;

Ġbnü‟l-Esîr, el-Kâmil, IV/198; Ġbn Haldûn, Târîh, III/60.

803 Taberî, Târîh, III/683; NarĢahî, Târîhu Buhârâ, s. 76. 804

Taberî, Târîh, III/682-683; Ġbn Miskeveyh, Tecâribü‟l-Ümem, II/401-402; Ġbnü‟l-Esîr, el-Kâmil, IV/198; Nüveyrî, Nihâyetü‟l-Ereb, XXI/288.

805 Mustafa Demirci, Ġslamın Ġlk Üç Asrında Toprak Sistemi, Ġstanbul, 2003, s. 145-146.

806 Taberî, Târîh, III/683; Ġbnü‟l-Esîr, el-Kâmil, IV/198; Ġbn Miskeveyh, Tecâribü‟l-Ümem, II/402; Nüveyrî,

Tarhûn birçok kere onunla savaĢtı. Fakat ona fidye verince o bunu kabul etti. ġimdi ben de ondan izin istesem ve geri dönsem doğru bir seçim olur mu?” diyerek düĢüncelerini sormuĢtur. Onlar da izin istemesinin doğru olacağını söylemiĢlerdir.807

Muhtemelen Nîzek‟in korkusunun altında Kuteybe‟nin Mâverâünnehir bölgesinde hâkimiyeti ele almaya baĢlamasıyla kendisine olan ihtiyacın azalması yatmaktadır. Bu nedenle Nîzek son bir giriĢim olarak henüz Kuteybe‟ye itaat etmemiĢ yerel beylerle bir ittifak oluĢturarak Kuteybe‟ye karĢı durma yolunu tercih etmiĢtir. Ayrıca Kuteybe‟nin kendisini zora sokabilecek birine kolayca izin vermesi düĢündürücüdür. Nitekim kimi kaynaklar onun Kuteybe‟nin karargahından gece karanlığında adamlarıyla birlikte kaçtığını rivayet etmektedir.808

Bizce de bu rivayet daha makul ve akla yatkın gözükmektedir.

Kuteybe ile birlikte Âmül‟deyken izin isteyen Nîzek, gerekli izni alınca Kuteybe‟nin karargâhından ayrılarak Tohâristan‟a gitmek için Belh‟e yönelmiĢtir. Nevbahâr‟a gelinceye kadar hızlıca yoluna devam etmiĢtir. Nevbahâra gelince arkadaĢları onu tebrik etmeleri üzerine arkadaĢlarına dönerek: “Eminim ki, biz ayrıldıktan sonra Kuteybe bana verdiği izne piĢman olmuĢtur. Kuteybe, en kısa zamanda Muğîre b. Abdullah‟a beni hapsetmesi için emir gönderecektir. ġimdi biz hızlıca hareket edelim. Onun elçisi Burûkân‟a ulaĢmadan biz Hulm geçidine ulaĢalım.” demiĢtir. Bunun üzerine Nîzek‟in adamları dediklerini aynen yapmıĢlardır.809

Nîzek‟in izin aldığından söz eden rivayetlerde ne izni istediği kapalıdır. Kuteybe‟den ayrılmak için değil de kısa süreliğine bir görev maksatlı izin almıĢ olması muhtemeldir. Daha sonra Nîzek dönmeyince Kuteybe durumu anlamıĢ olabilir. Nitekim daha sonra adamlarıyla buluĢan Nîzek‟i adamlarının tebrik etmelerinden bu ayrılığın izin alınmak yoluyla olmadığı bir nevi Kuteybe‟nin elinden kurtulmayı baĢarması sebebiyle tebrik edildiği anlaĢılmaktadır.

Burûkân‟da bulunan Muğîre‟ye, Kuteybe‟nin elçisi gelerek, Nîzek‟i hapsetmesini istedi. Bunun üzerine Muğîre, Nîzek‟i takip etmeye baĢladı. Fakat Nîzek Hulm geçidine girince Muğîre takibi bırakarak geri döndü. Nîzek de burada Kuteybe‟ye itaatini bozduğunu ilan etti. Ayrıca Belh Ġsbehbaz‟ına, Mervu‟r-Rûz hükümdarı Bâzan‟a,810

Tâlekân hükümdarı Sehrib‟e,811 Faryâb meliki Tursul‟a,812 Cürcân hükümdarına mektuplar yazarak, Kuteybe‟ye

807 Taberî, Târîh, III/683; Ġbn Miskeveyh, Tecâribü‟l-Ümem, II/402, Ġbn Kesir‟de bu ibareyi “Araplar hırsız

gibidir” Ģeklide ayrıca bu sözü söyleyeni ise Nîzek Tarhan değil Soğd hükümdarı Ģeklinde vermketedir. Bkz. Ġbn Kesîr, el-Bidâye, IX/95.

808 Taberî, Târîh, III/684; Ġbn A‟sem, Fütûh, VII/148. 809

Taberî, Târîh, III/683; Ġbn Miskeveyh, Tecâribü‟l-Ümem, II/402-403; Ġbnü‟l-Esîr, el-Kâmil, IV/198-199

810 Taberî‟de ve Nüveyrî‟de Bâzâm ( اابلث) Ģeklindedir. (Bkz. Taberî, Târîh, III/683; Nüveyrî, Nihâyetü‟l-Ereb,

XXI/289) Ayrıca Ya‟kûbî sözü edilen Bâzâm‟ın Talekan hükümdarı bildirmektedir. (Bkz. Ya‟kûbî, el-Buldân, Beyrut, 1422, s. 133)

811

karĢı birlikte hareket etmeye, Kuteybe‟yle yaptıkları anlaĢmaları bozmaya çağırdı. Onlar da Nîzek‟in bu isteğini kabul ederek Kuteybe‟ye karĢı birleĢtiler. Bunun üzerine gelecek senenin ilkbahar mevsiminde Kuteybe‟yle savaĢma konusunda anlaĢtılar.813 Bu arada Nîzek, Kâbul ġah‟a mektup yazarak yardım istemiĢtir. Elinde bulunan kıymetli eĢyalarını ve malları Kâbul ġah‟a gönderip, daha sonra zorda kalınca geri almak istemiĢtir. Kâbul ġah da bu isteğini yerine getirmiĢtir.814

Nîzek, kendisini emniyete almak için bir zamanlar efendisi olan fakat zamanla iktidarı zayıflamıĢ Tohâristan hükümdarı Cebguye‟yi hapsetti. Cebguye kelimesi muhtemelen Arap kaynaklarına bozularak geçmiĢ olan Yabgu kelimesinden baĢka bir Ģey değildir.815

Kuteybe‟nin görevlilerini baĢta Tohâristan valisi Muhammed b. Süleym en-Nâsıh olmak üzere Tohâristan‟dan çıkardı. Kuteybe, Nîzek‟in ve arkadaĢlarının isyan haberini kıĢ mevsiminden hemen önce öğrenmiĢti. Ancak bu arada Kuteybe askerlerini dağıtmıĢ, değiĢik kıĢlalara göndermiĢti. Sadece elinde Mervliler vardı. Bu nedenle Nîzek‟in üzerine yüremek için bahar mevsimini beklemesi gerekiyordu. Nitekim Belh‟de bulunan kardeĢi Abdurrahman‟ı on iki bin kiĢilik bir kuvvetle Burûkân üzerine gönderdi ve ona: “Orada kal. Hiç bir faaliyete giriĢme, kıĢ mevsimi biter bitmez Tohâristan‟a doğru ilerle ve benim sana yakın bir mesafede bulunacağımı unutma!” diye emir verdi.816

Bunun üzerine Abdurrahman ordusuyla ilerleyerek Burûkân‟a vardı. KıĢ mevsiminin sona ermesi üzerine Kuteybe NîĢâbur,817

Herât, Serahs, Bîverd, EbraĢehr818 gibi Ģehirlerden daha önceki anlaĢmalarda göndermeyi taahhüt ettikleri askerleri göndermesini istedi. Bu istenilen askerler beklenilenden daha önce Kuteybe‟nin yanına geldiler.819

Bu askerlerle birlikte Mervu‟r-Rûz üzerine yürüyen Kuteybe, ordu komutanı olarak Hammmad b. Müslim‟i, harac memuru olarak da Abdullah b. Ehtem‟i atadı. Mervu‟r-Rûz merzübânı Kuteybe‟nin kendi üzerine geldiğini duyunca memleketini bırakıp Fars diyarına kaçtı. Kuteybe Ģehre girerek hükümdarın iki oğlunu ele geçirdi ve astırarak öldürdü.820

812

Taberî, Târîh, III/683.

813 Taberî, Târîh, III/683; Ġbnü‟l-Esîr, el-Kâmil, IV/199; Nüveyrî, Nihâyetü‟l-Ereb, XXI/289; Ġbn Haldûn, Târîh,

III/61.

814

Taberî, Târîh, III/683; Ġbnü‟l-Esîr, el-Kâmil, IV/199; Nüveyrî, Nihâyetü‟l-Ereb, XXI/289; Ġbn Haldûn, Târîh, III/61.

815 Faruk Sümer de Ġslam kaynaklarında yer alan Cebguye, Cebguy, Beygu, Cebbûye, Cebuye, Cebyuy, Beygu

gibi ifadelerin Yabgunun değiĢik söyleniĢ tarzları olduğunu iddia etmektedir. (Faruk Sümer, Oğuzlar, s. 52.)

816 Taberî, Târîh, III/683; Ġbnü‟l-Cevzî, Muntazam, VI/295; Ġbnü‟l-Esîr, el-Kâmil, IV/199; Nüveyrî, Nihâyetü‟l-

Ereb, XXI/290: Ġbn Haldûn, Târîh, III/61.

817 Ġbnü‟l-Esîr, el-Kâmil, IV/199; Ġbn Haldûn, Târîh, III/61. 818 Taberî, Târîh, III/683.

819 Taberî, Târîh, III/683; Ġbn Haldûn, Târîh, III/61. 820

Nîzek Tarhan isyan edip Kuteybe ile mücadeleye karar verince ona destek verenler içinde Tâlekân hükümdarı da vardı. Kuteybe ile olan savaĢında ona destek olacağına dair anlaĢmıĢlardı. Nîzek Kuteybe‟nin hakkından gelemeyeceğini anlayarak Hulm geçidine doğru kaçınca Tâlekân hükümdarı da kaçtı. Bunun üzerine Tâlekân‟a giren Kuteybe yukarda sözünü ettiğimiz Ģeyleri yapmıĢtır. Kuteybe oluĢan bu ordu ile Tâlekan üzerine yürüdü. Kendisiyle savaĢan birçok kimseyi öldürdü. Dört fersahlık yol boyunca kendisiyle savaĢanları çift sıra halinde astı.821

Kuteybe‟nin burada astığı kiĢiler içinde hırsızların olduğu yönünde de rivayetler mevcuttur. Kuteybe Tâlekân‟ı fethettikten sonra oraya kardeĢi Ömer b. Müslim‟i vali olarak bırakmıĢtı. Tâlekân hükümdarının Kuteybe ile savaĢmadığı, dolayısıyla Kuteybe‟nin ona iliĢmediği de söylenir. Kuteybe Tâlekan‟da sadece hırsızları öldürüp asmıĢ, ondan sonra Fâriyâb‟a doğru yürümüĢtür.822

Ancak bir Ģehirde bulunan bütün hırsızlar sıra sıra asılsa bile, dört fersahlık mesafeye eriĢmesi zor gözüktüğünden bu rivayetlerin biraz Kuteybe‟yi sevimli göstermek çabasıyla söylenmiĢ olabileceğini aklımıza getirmektedir. Hem hırsızlığın cezasının ölüm olmaması hem de o dönemde Ģehirde bulunan insanlarının yeniden isyana kalkıĢmaları için gözdağı vermek maksadıyla darağacı uygulanan bir yöntemdi.

Fâryâb hükümdarı Kuteybe‟nin yanına gelip ona itaat ettiğini söyledi. Kuteybe de onun bu itaat arzını kabul etti. Fâryâb‟da hiç kimseyi öldürmediği gibi oraya da ailesinden birisini vali olarak tayin etti. Cûzcân hükümdarı onların durumunu haber alınca dağlara kaçtı. Kuteybe de Cûzcân üzerine yürüyünce Cûzcân halkı Kuteybe‟nin yanına gelerek itaatlerini sundular. Kuteybe onların bu itaatlerini kabul etti ve Cûzcân‟da hiç kimseyi öldürtmedi. Buraya da Bâhilî kabilesinden Âmir b. Mâlik el-Himmânî‟yi vali tayin etti. 823

Kuteybe Cûzcân‟dan sonra Belh‟e geldi. ġehrin yöneticisi Ġsbehbaz tarafından karĢılanan Kuteybe burada bir gün kalarak yoluna devam etti.824

Nîzek‟le birlikte isyan eden hükümdarların isyanını bastıran Kuteybe, Nîzek‟i yalnız baĢına bıraktı. Kuteybe kardeĢi Abdurrahman‟ı takip ederek Hulm Geçidi‟ne girdi. Yalnız baĢına kalan Nîzek Hulm geçidindeki Bağlân‟a gelerek karargâh kurmuĢ, ayrıca geçidin dar yerlerine ve bu geçidin arkasında bulunan muhkem bir kaleye savaĢçılar yerleĢtirmiĢti. Kuteybe geçidin dar ve muhkem yerlerine yerleĢtirilen askerlerle çarpıĢmaya baĢladı. Kuteybe

821 Taberî, Târîh, III/683-684; Ġbnü‟l-Cevzî, Muntazam, VI/295; Ġbnü‟l-Esîr, el-Kâmil, IV/199; Ġbn Kesîr, el-

Bidâye, IX/94; Ġbn Haldûn, Târîh, III/61.

822 Taberî, Târîh, IV/3; Ġbnü‟l-Esîr, el-Kâmil, IV/203; Nüveyrî, Nihâyetü‟l-Ereb, XXI/290; Zehebî, Târîhu‟l-

Ġslâm, VI/251.

823 Taberî, Târîh, IV/3; Ġbn A‟sem, Fütûh, VII/153; Ġbn Miskeveyh, Tecâribü‟l-Ümem, II/404; Ġbnü‟l-Cevzî,

Muntazam, VI/299; Ġbnü‟l-Esîr, el-Kâmil, IV/203; Nüveyrî, Nihâyetü‟l-Ereb, XXI/290; Zehebî, Târîhu‟l-Ġslâm, VI/251; Ġbn Kesîr, el-Bidâye, IX/100.

824

ne bu geçitten geçebilmiĢ, ne de baĢka bir yol bulabilmiĢti. ÇatıĢmaların devam ettiği sırada Kuteybe ne yapacağını ĢaĢırmıĢtı.825

Tam bu esnada Kuteybe‟ye Raub ve Simincân hükümdarı Raub Han gelerek Nîzek‟in yanına gidebilecek gizli bir yol göstereceklerini fakat buna karĢı eman istediklerini söyledi. Kuteybe de ona eman verdi.826 Geceleyin onunla birlikte yanından bir miktar asker gönderdi. Onlar kaledekilerin kendilerini güvende hissettikleri bir sırada baskın yaptılar. Geçitteki askerlerin bir kısmı öldürüldü. Geriye kalanlar ise kaçtılar. Kuteybe böylece geçitte bulunan kaleye girdi. Sonra Simincan‟a geldi. Bu arada Nîzek, Fenccâh diye bir pınarı olan Bağlân‟daydı. Simincân ile Bağlân arasında geçilmesi zor olmayan bir çöl vardı.827

Kuteybe, bir kaç gün Simincân‟da kaldıktan sonra Nîzek‟in üzerine yürümüĢtür. KardeĢi Abdurrahman‟ı önden gönderen Kuteybe‟nin hareket ettiği haberini alan Nîzek yeniden kaçmaya baĢlamıĢtır. Nîzek Fergana Vadisini geçtikten sonra paralarını ve kıymetli eĢyalarını Kâbul ġah‟a göndermiĢtir. Kendisi de Kürz adı verilen mevkiye gelerek konaklamıĢtır. Abdurrahman b. Müslim ise onu takip ederek Kürz‟ün karĢısında bir mevkiye yerleĢmiĢtir. Kuteybe‟nin de Abdurrahman‟dan iki fersah uzaklıkta bulunan EskimeĢt‟te karargâh kurmasıyla Nîzek‟in bulunduğu yerin tek bir çıkıĢ noktası kalmıĢtır. Orası da hayvanların dahi güç yetiremeyeceği kadar sarp bir yerdi. Kuteybe iki ay süreyle Nîzek‟i kuĢatmıĢ sonunda Nîzek‟in elindeki yiyecekler azalmıĢ ayrıca ordusunda da çiçek hastalığı salgını baĢ göstermiĢtir. Bu salgın sonucunda esir olarak tuttuğu Cebguye bile çiçek hastalığına yakalanmıĢtır.828

Kuteybe, kıĢ mevsiminin baĢlamasından korktuğu için Süleym en-Nâsıh‟ı çağırarak: “Nîzek‟in yanına git ve onu bana eman vermeden bir hileyle getir. Eğer getirmeye ikna edemezsen eman ver. Fakat eğer getiremezsen seni asarım. Kendin için bunu yap!” demiĢtir. Bunun üzerine Süleym en-Nâsıh, Kuteybe‟den Abdurrahman‟a bir mektup yazarak kendisine karĢı koymamasını, yardım etmesini bildirmiĢtir. Abdurrahman‟ın yanına giden Süleym, Nîzek‟le beraber çıktıkları zaman, dönüĢ yolunu kapatacak askerler istemiĢtir. Abdurahman, Süleym‟in isteğini yerine getirmek için bir miktar süvari göndermiĢ bu süvariler de Süleym‟in gösterdiği yere yerleĢmiĢtir. Süleym yanına bol miktarda yiyecek alarak Nîzek‟in yanına

825 Taberî, Târîh, IV/3; Ġbn Miskeveyh, Tecâribü‟l-Ümem, II/404; Ġbnü‟l-Esîr, el-Kâmil, IV/203; Nüveyrî,

Nihâyetü‟l-Ereb, XXI/291.

826 Taberî, Târîh, IV/3; Ġbn Miskeveyh, Tecâribü‟l-Ümem, II/404. Ġbnü‟l-Esîr ve Nüveyrî Raub Han‟ın ismini

vermeden bir kiĢinin gelip eman verildiği takdirde geçidin nasıl aĢılabileceği noktasında bilgi vereceğini zikretmektedirler. (Bkz. Ġbnü‟l-Esîr, el-Kâmil, IV/203; Nüveyrî, Nihâyetü‟l-Ereb, XXI/291) Ġbn Haldûn da Kuteybe‟nin bu geçidi bazı acemlerin rehberliğiyle aĢtığını zikretmektedir. (bkz. Ġbn Haldûn, Târîh, III/61)

827 Taberî, Târîh, IV/3-4.

828 Taberî, Târîh, IV/4; Ġbn Miskeveyh, Tecâribü‟l-Ümem, II/404; Ġbnü‟l-Esîr, el-Kâmil, IV/204; Nüveyrî,

gitmiĢtir. Ona, Kuteybe‟ye vermiĢ olduğu sözden dönerek, isyan etmesiyle kendine kötülük yaptığını söylemesi üzerine zaten zor durumda olan Nîzek, Süleym‟e ne yapması gerektiğini sormuĢtur. Süleym, Kuteybe‟nin yanına bir an önce dönmesinin, özür dilemesinin iyi olacağını, aksi takdirde Kuteybe‟nin kıĢı geçirmek pahasına bile olsa bu iĢi halledeceğini ve kendisinin kurtulması için nasihat etmek maksadıyla geldiğini söylemiĢtir. 829

Bu konuĢmalardan sonra yanında getirmiĢ olduğu yiyecekleri dağıtması üzerine Nîzek‟in ileri gelen adamlarının bu yiyecekleri kapıĢtıklarını gören Nîzek‟in moralini bozulmuĢtur. Süleym bu arada Kuteybe‟nin kendisine eman verdiğini söylemiĢ Nîzek‟in arkadaĢları da Süleym‟in yalan söylemeyen bir kimse olduğunu söyleyerek Nîzek‟i Kuteybe‟ye gitmeye ikna etmiĢlerdir.830

Nîzek bunun üzerine yanına Cebgûye, Cebgûye‟nin halifesi Sûl Tarhân, güvenlik kuvvetleri komutanı Habs Tarhân, Nîzek‟in yeğeni ġakrân‟ı da alarak bulunduğu kaleden çıkmıĢtır.831

Geçitten çıktıkları zaman Süleym‟in daha önce geride bırakmıĢ olduğu atlılar araya girerek Nîzek‟in adamları olan Türk birliklerinin arasına girince Nîzek: “ĠĢte sözde durmamanın ilki!” demiĢ Süleym Ģu cevabı vermiĢtir: “Bunların geride kalmaları senin için daha iyidir.”832 Bu esnada Kuteybe‟nin verdiği sözde durmayacağını anlayan Nîzek, Süleym‟e “Ey Süleym, hiçbir kimse ne zaman öleceğini bilmez. Ancak ben ne zaman öleceğimi biliyorum. Kuteybe‟yi gördüğümde öleceğim” diyerek ihanete uğradığını anlamıĢtır.833

Süleym ve Nîzek, Abdurrahman b. Müslim‟in yanına gelince Kuteybe‟ye de durumu bildiren bir elçi göndermiĢler, Kuteybe, Amr b. Ebû Mühzim‟i Abdurrahmana göndererek Nîzek‟i kendisine getirmelerini emretmiĢtir. Abdurrahman da Nîzek‟i ve yanında bulunan kimseleri Kuteybe‟ye götürmüĢtür. Bunun üzerine Nîzek ve adamları tutuklanmıĢ, Nîzek, Ġbn Bessam el-Leysî‟ye teslim edilmiĢtir. Ġbn Bessam Nîzek‟i bir çadırın içine hapsederek çevresine hendek kazdırtıp baĢına muhafız koymuĢtur. Bu arada Nîzek‟in durumunu Kuteybe, Haccâc‟a bir mektupla bildirerek görüĢünü sormuĢ Haccâc‟dan kırk gün sonra öldürülmesini emreden bir mektup almıĢtır. Kuteybe Nîzek‟i çağırarak ona: “Ben, Abdurrahman veya Süleym sana eman verdik mi?” diye sordu. O da: “Süleym verdi.”dedi. Bunun üzerine Kuteybe “Yalan söylüyorsun!” diyerek hapse tekrar götürülmesini emretmiĢtir. Üç gün daha

829

Taberî, Târîh, IV/4; Ġbn Miskeveyh, Tecâribü‟l-Ümem, II/404-405; Ġbnü‟l-Esîr, el-Kâmil, IV/204.

830 Taberî, Târîh, IV/4; Ġbn Miskeveyh, Tecâribü‟l-Ümem, II/407; Ġbnü‟l-Esîr, el-Kâmil, IV/204. 831 Ġbn Haldûn, Târîh, III/62; Ġbnü‟l-Esîr, el-Kâmil, IV/204.

832 Ġbnü‟l-Esîr, el-Kâmil, IV/204. 833

hapsedilen Nîzek‟in hemen öldürülmemesinin sebebi ordu içerisinde bir kısım insanların eman verildiği için Nîzek‟in öldürülemeyeceğini düĢünmeleridir.834

Kuteybe, Muâviye b. Âmir b. Alkame Uleymî‟yi göndererek Kürz‟de bulunan malları çıkartıp ve orada bulunan kiĢileri getirmekle görevlendirmiĢtir. O da bunları ele geçirip Kuteybe‟nin yanına gelmiĢtir. Haccâc‟dan gelen mektup Nîzek‟i öldürmesini emrediyordu. Adamlarının çoğu da Nîzek‟in öldürülmesini gerekli görüyordu. Bu nedenle Kuteybe adamlarından ileri gelenleri çağırarak Nîzek‟i öldürüp öldürmemek konusunda istiĢare etmiĢtir. ĠstiĢare sonucunda Dırâr b. Husayn Ģöyle dedi: “Ben senin „elime imkân verecek olursa Nîzek‟i öldüreceğime dair Allah‟a söz verdim.‟ dediğini iĢittim. ġayet bunu yapmayacak olursan Allah seni ona karĢı ebediyyen bir daha muzaffer etmeyecektir.”835

Bunun üzerine Kuteybe “Allah‟a yemin ederim ki üç söz söyleyebilecek vaktim olsa Ģöyle derim: Onu öldürün! Onu öldürün! Onu öldürün!” diyerek öldürülmesi emrini üç kez tekrarlamıĢtır. Kuteybe, Nîzek‟i yanına birini göndererek öldürtmüĢtür Ayrıca o gün Nîzek‟le birlikte yediyüz kiĢi öldürülmüĢtür.836

Buradan açıkca anlaĢılmaktadır ki Kuteybe‟nin Nîzek‟in öldürülmesi noktasında tereddütleri aslında Nîzek‟e eman verilmek suretiyle teslim olduğunu göstermektedir. Her ne kadar bu tereddütleri yaĢasa da adamlarının isteği ve Haccâc‟ın emri doğrultusunda hareket etmiĢtir.

Bâhilî rivayetlerine göre Süleym ona eman vermemiĢtir. Yine o gün Nîzek‟in yeğeni Osman veya ġakrân ve Sûl‟un de boyunları vurulmuĢtur.837 Nîzek ve yeğeninin VahĢ HâĢân838

adı verilen ve EskimeĢt‟de839 bulunan bir pınarın çıktığı yerde asılarak öldürüldüğü840

rivayet edilmektedir. Ayrıca Nîzek ile birlikte toplam onikibin kiĢi öldürülmüĢ ve Nîzek öldürüldükten sonra onun baĢı Haccâc‟a gönderilmiĢtir.841 Bâhilîlerden gelen bu rivayetin Kuteybe‟yi kurtarmaya yönelik olduğu açıktır.

Müslümanlığın yayılmaya baĢladığı dönemde Mâverâünnehr‟in güney ve batı bölgelerinde yaĢayan Akhunlar Ġslâm dinini benimsemiĢlerdir. Daha önce sözünü ettiğimiz üzere 42/662 yılında Tohâristan‟da müslüman yönetiminden hoĢnut olmayanlar ayaklanmıĢlar ve 47/667 yılında Ġslâm orduları ile Akhun ordusu arasındaki savaĢ neticesinde müslümanlar

834

Taberî, Târîh, IV/5; Ġbn Miskeveyh, Tecâribü‟l-Ümem, II/407-408.

835 Taberî, Târîh, IV/5; Ġbn Miskeveyh, Tecâribü‟l-Ümem, II/407-408; Ġbnü‟l-Esîr, el-Kâmil, IV/205; Nüveyrî,

Nihâyetü‟l-Ereb, XXI/293.

836 Taberî, Târîh, IV/5; Ġbn Miskeveyh, Tecâribü‟l-Ümem, II/408-409. 837 Ġbnü‟l-Esîr, el-Kâmil, IV/205; Ġbn Haldûn, Târîh, III/62.

838

Taberî, Târîh, IV/5; Ġbn Miskeveyh, Tecâribü‟l-Ümem, II/409.

839 Taberî, Târîh, IV/5.

840 Taberî, Târîh, IV/5; Ġbn Miskeveyh, Tecâribü‟l-Ümem, II/409; Ġbnü‟l-Esîr, el-Kâmil, IV/205.

841 Taberî, Târîh, IV/5; Ġbn Miskeveyh, Tecâribü‟l-Ümem, II/409; Ġbnü‟l-Esîr, el-Kâmil, IV/205; Ġbn Haldûn,

Akhunları Kuhistan bölgesine kadar sürmüĢlerdir. Kuhistan çok dağlık bir bölge olması sebebiyle Akhunlar burada kendilerini koruyabilmiĢlerdir. Arapların egemenliğini bir türlü kabul etmek istemeyen Akhunlar sonunda hükümdarları Nizek Tarhan sayesinde müslümanlarla anlaĢarak topraklarına yapılan akınları durdurabilmiĢlerdir. Kuteybe‟nin Nîzek Tarhanı öldürmesinden sonra ise Akhunlar tarih sahnesinden tamamen çekilmiĢtir. Zamanla etnik karakterlerini de yitirmiĢlerdir. Son araĢtırmalara göre, Afganistan‟ın Feyzabad bölgesinde yaĢamakta olan Yeftali halkının Akhunların torunları olduğu ileri sürülmüĢtür.842

Kuteybe‟nin Nizek‟i öldürmesinden sonra Abbâs el-Bâhilî‟nin azatlı kölesi olan Zinnîr, Nîzek‟e ait mücevherli bir kap almıĢtır. Nîzek mal, mülk ve bu tür mücevherleri çok olan bir kiĢiydi. Ayrıca Kuteybe, Tohâristan hükümdarı Cebguye‟yi ise ġam‟a halifenin yanına göndermiĢtir. Cebguye, Velîd b. Abdülmelik‟in ölümüne kadar ġam‟da kalmıĢtır.843

Ayrıca Nîzek ile birlikte sözü geçen Cebguye ise Tohâristan Yabgusudur. Nîzek‟in öldürülmesiyle sadece AĢağı Tohâristan Emevîler‟in hakimiyetine girmekle kalmamıĢ aynı zamanda ilk kez Emevî hâkimiyeti Yabgu ve onun Ceyhun havzasındaki vassallarını da içine alacak Ģekilde geniĢlemiĢtir. ġam‟a sürülen Yabgu ise tekrarlanabilecek bir bağımsızlık giriĢimine karĢı değerli bir rehine olmuĢtur.844

Erken Ġslâm sivil mimarisinin en önemli örneklerinden biri olan Velîd b. Abdülmelik döneminde inĢa edilmiĢ Kusayru Amra‟nın duvar resimleri arasında en önemli olanı, salonun batı duvarının güney ucunda yer alan Altı Kral panosudur. Bu resimde altı kiĢi ayakta durmakta ve baĢları üzerindeki Arapça ve Grekçe yazılardan bunların dördünün Bizans, Ġran ve HabeĢ imparatorları ile Vizigot (Ġspanya) kralı oldukları anlaĢılmakta, yazıları okunamayan diğer ikisinin de Türk hakanıyla Çin imparatoru veya Hindistan hükümdarı oldukları tahmin edilmektedir. Ġslâm fetihleri sırasında Araplar‟a yenilen dünyanın bu en büyük altı hükümdarı, biraz ileride elinde hükümranlık alâmeti olarak “lituus” (ucu kıvrık asâ) tutan bir Ģahsa yönelmiĢlerdir.845