• Sonuç bulunamadı

KaĢgâr‟ın Fethi ve Çin‟e Seferler Yapılması

III. T ÜRKLERĠN K ÖKENĠ VE T ÜRK A DI Ü ZERĠNE G ENEL B ĠR B AKIġ

2.2. FETĠH VE HÂKĠMĠYET KURMA DÖNEMĠ

2.2.1. Kuteybe b Müslim el-Bâhilî (85-97/704-716)

2.2.1.13. KaĢgâr‟ın Fethi ve Çin‟e Seferler Yapılması

96/714-715 yılında Kuteybe, KaĢgâr üzerine askerî bir sefer düzenlemiĢtir.980 Bu sefere giderken yeni halife Süleyman b. Abdülmelik‟den korkusundan981 ailesini de Semerkant‟a yerleĢtirmiĢtir.982 Ceyhun Nehrini geçince Kuteybe, Hârezmî983 denilen kölelerinden olan bir kiĢiyi nehrin geçiĢ yerine koyarak, ona izinsiz geri dönmek isteyenlere mani olmasını emretmiĢtir. Buradan Fergana‟ya geçen984

Kuteybe Fergana ile KaĢgâr arasında yer alan Ġ‟sâm boğazına985 KaĢgâr‟a kadar uzanan geçidin düzeltilmesi ve güvenliğinin sağlanması için görevliler göndermiĢtir. O gün için KaĢgâr, Çin hâkimiyetindeki Ģehirlerin en yakın olanıydı.986

KaĢgâr‟a Kesîr b. Fulân kumandasında yedibin987 kiĢilik bir ordu gönderilmiĢ, bu ordu pek çok ganimet ve esir ele geçirmiĢtir.988

Ele geçirdiği bu iki yüz989

esiri köle yaparak990 Kuteybe‟ye göndermiĢ991 daha sonra Çin‟e doğru ilerlemiĢtir.992 Kuteybe KaĢgâr‟ı fethettikten sonra Çin yakınlarındayken Çin imparatoru Kuteybe‟ye bir elçi göndererek kendilerini ve dinlerini tanıtacak kıymetli birini yollamasını istemiĢ,

979 Taberî, Târîh, IV/26; Ġbnü‟l-Esîr, el-Kâmil, IV/232.

980 Taberî, Târîh, IV/31; Ġbn A‟sem, Fütûh, VII/165; Ġbn Miskeveyh, Tecâribü‟l-Ümem, II/422; Ġbnü‟l-Cevzî,

Muntazam, VII/12; Ġbnü‟l-Esîr, el-Kâmil, IV/239; Nüveyrî, Nihâyetü‟l-Ereb, XXI/301; Ġbn Kesîr, el-Bidâye, IX/169; Ġbn Haldûn, Târîh, III/66.

981 Taberî, Târîh, IV/31.

982 Taberî, Târîh, IV/31; Ġbnü‟l-Esîr, el-Kâmil, IV/239; Nüveyrî, Nihâyetü‟l-Ereb, XXI/301; Ġbn Haldûn, Târîh,

III/66.

983

Taberî, Târîh, IV/31.

984 Taberî, Târîh, IV/31; Ġbnü‟l-Esîr, el-Kâmil, IV/239. 985 Ġbnü‟l-Esîr, el-Kâmil, IV/239.

986

Taberî, Târîh, IV/31; Ġbn A‟sem, Fütûh, VII/165; Ġbn Miskeveyh, Tecâribü‟l-Ümem, II/422; Ġbnü‟l-Esîr, el- Kâmil, IV/239.

987 Ġbn A‟sem, Fütûh, VII/165.

988 Taberî, Târîh, IV/31; Ġbn A‟sem, Fütûh, VII/165; Ġbnü‟l-Esîr, el-Kâmil, IV/239; Nüveyrî, Nihâyetü‟l-Ereb,

XXI/301; Ġbn Haldûn, Târîh, III/63; Taberî, Ġbnül-Esîr ve Nüveyrî‟de bu ordunun komutanı Kesîr b. Fulân olarak geçmesine karĢın Ġbn A‟sem‟de Kesîr b. Eymurriyak olarak geçmektedir.

989 Ġbn A‟sem, Fütûh, VII/165.

990 Taberî, Târîh, IV/31; Ġbnü‟l-Esîr, el-Kâmil, IV/239. 991 Ġbn A‟sem, Fütûh, VII/165.

992

Kuteybe de yakıĢıklı, tatlı dilli, güçlü, akıllı ve sâlih kimselerden on iki993

kiĢi seçmiĢ, bunların en güzel Ģekilde teçhiz edilmesini, kıymetli mallar verilmesini emretmiĢtir. Bunların arasında Hübeyre b. MüĢemric el-Kilâbî de vardı. Kuteybe onlara Ģu talimatı vermiĢtir: “Çin imparatorunun huzuruna girdiğinizde ona, benim ülkelerine ayak basmadıkça, hükümranlıklarına son vermedikçe ve haraçlarını toplamadıkça buradan ayrılmayacağıma yemin ettiğimi bildirin.”

Bu heyet Hübeyre baĢkanlığında hareket etti. Çin ülkesine ulaĢınca Çin imparatoru onları davet etti. Heyet hemen beyaz uzun elbiselerini giydiler, etrafına kurmaylarını toplamıĢ olan Çin imparatorunun huzuruna çıktılar. Ġmparator ve imparatorun yanında bulunan diğer önemli kiĢiler Kuteybe‟nin heyetiyle hiç konuĢmadılar. Bunun üzerine heyettekiler de toparlanıp kalktılar. Ġmparator yanında bulunanlara: “Bunları nasıl buldunuz, haklarında ne düĢünüyorsunuz?” diye sorunca onlar da: “Tıpkı kadınlar gibiydiler, hepimizin Ģehveti kabardı.” diye cevap verdiler.

Ertesi gün Ġmparator heyeti tekrar çağırdı. Bu sefer nakıĢlı elbiseler, ipek sarıklar, üzerinde çeĢitli iĢlemeler bulunan elbiseler giyip imparatorun huzuruna çıktılar. Melik bunları geri çevirdikten sonra arkadaĢlarına; “ġimdi nasıl buldunuz?” diye sordu. Onlar “ġimdiki kıyafetleri erkek kıyafetine daha çok benzemiĢ.” diye cevap verdiler.

Üçüncü gün imparator onları tekrar huzuruna çağırdı. Heyet bu sefer de silâhlarını kuĢandılar; zırhlarını, miğferlerini giydiler, kılıçlarını ve mızrakları aldılar ve atlarına binerek geldiler. Çin imparatoru onları böyle görünce âdeta bir dağa benzetti. Heyet yaklaĢınca mızraklarını toprağa saplayıp imparatorunun huzuruna geldiler. Tekrar geri dönmeleri söylendi. Ġmparator arkadaĢlarına: “Simdi nasıl buldunuz?” diye sordu. Bu defa: “Bunlar gibisini görmedik” diye cevap verdiler.

AkĢam olunca Çin imparatoru heyetin baĢkanını Hübeyre b. MüĢemric‟i saraya davet etti. Melik Hübeyre‟ye: “Saltanatımın büyüklüğünü ve sizi elimden hiç kimsenin kurtaramayacağını gördünüz. Sizler avucumdaki yumurta994

gibisiniz. ġimdi size bir Ģey soracağım, eğer doğru cevap vermezseniz hepinizi öldürtürüm.” dedi, Hübeyre‟nın kabul etmesi üzerine Çin Ġmparatoru ona üç gün boyunca neden hergün farklı bir Ģekilde giyindiklerinin sebebini sordu. Hübeyre: “Ġlk günkü kıyafetimiz ailemiz arasında giydiklerimizdir. Ġkinci gün emirlerimizin yanında nasıl giyiniyorsak öyle giyindik. Üçüncü

993 Taberî Ġbn Miskeveyh ve Nüveyrî bu heyetin sayını on iki (Taberî, Târîh, IV/31; Ġbn Miskeveyh, Tecâribü‟l-

Ümem, II/423; Nüveyrî, Nihâyetü‟l-Ereb, XXI/301) Ġbnü‟l-Esîr ve Ġbn Haldûn on olarak verirken (Ġbnü‟l-Esîr, el-Kâmil, IV/239; Ġbn Haldûn, Târîh, III/66) Ġbn Kesîr üç yüze kadar çıkarmaktadır. (Ġbn Kesîr, el-Bidâye, IX/169)

994 Diğer kaynaklardan farklı olarak Ġbn Miskeveyh metnin burasında yumurta yerine yüzük ibaresini

gün ise düĢmanlarımızın karĢısında nasıl giyiniyorsak öyle giyindik.” Ģeklinde cevap verdi. Çin imparatoru bunları duyunca: “Bunu çok güzel düĢünmüĢsünüz. ġimdi kumandanınıza çekip gitmesini söyleyin. Ben onun hırsının ne kadar fazla olduğunu ve adamlarının da fazla kalabalık olmadıklarını biliyorum. Eğer çekip gitmezse, üzerinize bir ordu gönderir, hepinizi periĢan ederim” dedi. Hübeyra: “Sınırının bir ucu senin ülkende, diğer ucu da zeytin yetiĢen yerlerde olan birinin ordusu ve adamları nasıl az olabilir? Bizi ölümle korkutmana gelince; hepimizin belirlenmiĢ bir eceli vardır. O ecel geldikten sonra biz ondan ne korkarız, ne de kaçınırız. Üstelik kumandanımız sizin topraklarınızı çiğnemedikçe, hükümdarlığınıza son vermedikçe ve cizye almadıkça çekip gitmeyeceğine yemin etmiĢtir.” diye karĢılık verdi.

Çin imparatoru: “Biz onun yeminini yerine getirmesini sağlayabiliriz. Üzerine basıp çiğnemesi için ülkemiz toprağından gönderelim. Oğullarımızdan da bir kaç tanesini gönderelim, onları mühürlesin. Bir de kendini hoĢnut edecek bir cizye gönderelim.” dedi ve Kuteybe‟ye hediyeler ile birlikte kral çocuklarından oluĢan dört genç gönderdi. Ġmparatora giden heyete hediyeler vermek suretiyle çok iyi bir Ģekilde uğurladı. Bunlar Kuteybe‟ye geldiler. Kuteybe cizyeyi kabul etti. Gençleri azad ederek geri gönderdi Gönderdiği toprağa gelince o toprağı yere serdirerek çiğnedi.995

Çin Ġmparatorunun çok tehditkar konuĢmasına rağmen tutup Kuteybe‟ye cizye yanında bir takım hediyeler göndermesi anlamakta zorlandığımız konulardan biridir. Fakat imparatoruun bu davranıĢ biçiminin ülkesinin içinde bulunduğu durumla alakalı olması muhtemeldir. Rivayetlerden anlaĢılacağı üzere Araplarla aralarında bulunan Türk bölgesinde herhangi bir devlet kalmamıĢ ve KaĢgâr‟a kadar olan bölge Çin hâkimiyetine girmiĢtir. Ġmparator hem Kuteybe‟nin kendi ülkesi üzerine gelmemesini sağlamak hem de sınırları içerisine aldığı bu topraklarda egemenliğini sağlamlaĢtırması adına atılmıĢ bir adım olabilir. Çünkü Kuteybe Çin topraklarına girmiĢ olsa, o bölgede yaĢayan Türkler‟in ortak düĢman karĢısında Kuteybe‟nin yanında yer almaları muhtemel olacaktı. Nitekim Abbasîler döneminde Talas savaĢında ortaya çıkan durum siyasî dinamiklerin bu Ģekilde iĢleceğini ortaya koymuĢtur. Burada Kuteybe‟nin bahtsızlığı Çin‟e dair emellerine en yakın olduğu dönemde iki önemli destekçisi olan Haccâc b. Yusuf ve Velîd b. Abdülmelik‟i kaybetmesi olmuĢtur.

Kuteybe‟nin öldürülmesinden sonra da yerine geçen valiler bölgenin siyasî durumunu iyi analiz edememeleri sebebiyle Doğu Türklerinden ayrılan Batı Türklerini yanlarına çekmeyi baĢaramamıĢlardır. Batı Türkleri içerisinde birliği sağlayan TürgiĢlerle yeniden

995 Taberî, Târîh, IV/31-32; Ġbn Miskeveyh, Tecâribü‟l-Ümem, II/423-426; Ġbnü‟l-Esîr, el-Kâmil, IV/239-240;

Mâverâünnehr‟in hâkimiyeti noktasında mücadeleye girilmiĢtir. Bu nedenle Velîd b. Abdülmelik‟den sonra baĢa geçen halife Süleyman b. Abdülmelik‟in Kuteybe b. Müslim‟i görevinden azletmesi stratejik açıdan yapılmıĢ çok büyük bir hatadır. Bu hata hem bölgedeki mücadelenin yeniden baĢlamasına sebep olduğu gibi bu mücadele sırasında dökülen kan ve alınan sert tedbirler bölge halkının özelde Emevîlere genelde ise tüm Araplara karĢı tepki duymasına da sebeb olmuĢtur. Bu da bölgenin ĠslâmlaĢma sürecine önemli bir darbe vurmuĢtur.