• Sonuç bulunamadı

Sporcu Giysilerinin Kullanımı Sırasında Ortaya Çıkabilecek

1.1. Sporcu Giyim Özellikleri

1.1.8. Sporcu Giysilerinin Üretimi ve Kullanımı Sırasında Ortaya

1.1.8.2. Sporcu Giysilerinin Kullanımı Sırasında Ortaya Çıkabilecek

a) Boncuklanma (Pilling): Boncuklanma, ipliklerden çıkan lif uçlarının kullanım

sırasında bir araya gelerek kumaş yüzeyinde lif düğümcükleri meydana getirmesidir (Tarakçıoğlu, 2000: 69). Boncuklanma büyük ve sık ise, yüzeyin görünüşü oldukça kötüdür. Kumaş kalitesi olumsuz yönde etkilenir. Sürtünme sonucu giysilerin kol altında, kalça civarında, iç parçalarda ve cep ağızlarında boncuklanma problemi görülür. Bu problemin yok edilmesi için uzun elyaf kullanılmalı, ipliğe fazla büküm verilmeli ve kumaş yapısını etkileyen yakma, makaslama, ısıl işlem, enzim yıkama, antipilling (boncuklanmama) apre işlemleri uygulanmalıdır (Çoban, 2001: 88-89).

b) May Dönmesi: Yazlık üst giysi ve iç çamaşır üretiminde yaygın olarak kullanılan

düz (süprem) örgü kumaşlarda “may dönmesi” olarak tanımlanan çarpık kumaş yapısı önemli bir problemdir. Kumaştaki bu çarpıklık, T-shirtlerde ve eşofman altlarında yan dikişlerin ön veya arka bedene doğru kaymasına neden olur. Düz örgü yüzeylerde görülen may dönmesinin en önemli nedeni iplikteki yüksek büküm miktarından kaynaklanan bükülme eğilimidir. May dönmesini önlemek için bükülme eğiliminin azaltılması ve düz örgü yüzeylerde az bükümlü ipliklerin kullanılması gerekir (Çeken, 2005: 6). Kumaş yapısının yumuşak ve parlak olması nedeniyle dönme yüzdeleri artmaktadır. Dönme yüzdesi yüksek olan kumaşlardan üretilen üst giysilerde etek ucu, pantolonlarda ise paça bölgesi ribana gibi dengeli örgü yapılarıyla veya lastik gibi malzemelerle dikildiğinde dönmeler azalmaktadır. Pantolon paçaları reçme yapıldığında dönme yüzdesi artar.

c) Düşük Mukavemet: İplik ve kumaşların mukavemetli olması çok önemlidir.

Konfeksiyonda düşük mukavemet olarak bilinen problem kullanılan liften, iplikten veya kumaşın aşırı hırpalanmasından kaynaklanabilmektedir. Mukavemet ile ilgili en çok karşılaşılan problemler şunlardır:

1- Yırtılma Mukavemeti: Yırtılma mukavemeti, kumaştaki herhangi bir delik veya

yırtığa uygulanmış yanal çekme kuvvetine karşı kumaşın gösterdiği dirençtir. Kumaş sıklığı ve örgü tipi yırtılma mukavemeti üzerinde oldukça etkilidir. Bir kumaş için yırtılma mukavemeti, kopma mukavemetinden daha önemlidir. Çünkü pek çok ürün kullanımları sırasında uzunlamasına kuvvetlerin değil yanal kuvvetlerin etkisi altındadır. Bununla birlikte kumaşlar kullanımları sırasında sivri bir nesne ile temas edebilir. Yırtılma işlemi

sırasında iplikler tek tek kopabileceği gibi gruplar halinde de kopabilir. İpliklerin tek tek koptuğu durumlarda yırtılma mukavemeti üzerinde ipliğin kopma mukavemetinin etkisi daha belirgindir. Kumaşı oluşturan ipliklerin kopma uzaması yüksekse kumaşın yırtılma mukavemeti de artar. İplik kesişme sayısı düşük olan örgüler yırtılma sırasında uygulanan kuvvete karşı daha fazla direnç gösterir. Kumaşa sentetik reçine veya nişasta gibi maddelerle terbiye yapılmışsa, bu durum iplikler arasındaki sürtünme kuvvetini artırarak ipliklerin hareket serbestliğini azaltır. Bu azalma da kumaşın yırtılma mukavemetinde düşüşe neden olur. Yıkama işlemiyle iplikler arasında sürtünme kuvveti artar ve yırtılma mukavemeti azalır. Geliştirilen iletken lifler sporcu giysilerini yırtılmadan koruyacak polimer katmanına sarılır. Ancak bu lifler oldukça serttir. Lifler ve parçaları arasındaki bağlantılar kırılmaya eğilimlidir ve mekanik olarak bunları dirençli hale getirici çalışmalar yapılmalıdır (Gould, 2003: 162).

2- Kopma Mukavemeti: Kumaş, kullanım sırasında maruz kaldığı kuvvetlere karşı

dirençli olmalıdır. Kumaşlarda olması gereken özelliklerden birisi de yüksek kopma mukavemetidir. Kopma mukavemeti, kumaşa çözgü veya atkı ipliği doğrultusunda bir yük uygulandığında kumaşın gösterdiği dirençtir. Kopma mukavemeti iplik mukavemetinden ve liflerin mekanik özelliklerinden etkilenmektedir. Bir life kuvvet uygulandığında lifin molekül yapısında meydana gelen iç kuvvetler, bu kuvveti dengeler. Herhangi bir kuvvete maruz kalan iki liften elastikiyeti düşük olan lif kopabilmektedir. Örneğin pamuk esnekliği çok fazla olmayan bir liftir. Bu nedenle kopma mukavemeti de düşüktür. Liflerin tamamen paralelleştiği, üzerinde hiç bükümün olmadığı penye bandının mukavemeti hemen hemen yoktur. Bu nedenle bu nitelikteki lifler çok kolay kopabilir. İpliklerde büküm arttıkça iplik mukavemeti artar. Atkı ve çözgü ipliği sık olan kumaşların kopma mukavemetleri de yüksektir (Çelik ve Bozkurt, 2005: 31).

3- Patlama Mukavemeti: Dokuma kumaşlar örgü kumaşlara göre daha az esneme

özelliğine sahiptir. Bu nedenle bu yüzeylerde dikiş patlamalarına daha sık rastlanır. Kumaşta dikiş sayısı arttıkça dikiş mukavemeti de artar. Atkı ipliklerinin dikiş patlama dayanımı çözgü ipliklerinin dikiş patlama dayanımından daha düşüktür. Gerilmelerin fazla olduğu pantolon ağı, kol oyuntusu gibi dikim yerlerinde ikiz iğnenin kullanılması dikiş patlamalarını azaltır. Hammaddesi polyester olan dikiş ipliklerinin kullanılması, dikiş mukavemetini ve dikiş patlama dayanımını arttırır (Yeşilpınar, 1997: 30-41). Günlük hayatta pek çok kişi dikiş patlaması ya da sökülmesi problemi ile karşılaşmaktadır. Dikiş

patlamalarının birçok nedeni vardır. Bunların başında giysiye gereken bolluk ilavelerinin yapılmaması gelir. Modaya bağlı olarak giysinin vücudu sarması da zaman zaman istenen bir özelliktir. Bu durumda vücudu saran giysilerin dikişleri gerilmeler karşısında yeterli sağlamlıkta olmak zorundadır. Giysinin kullanım yeri göz önüne alınarak, vücut hareketlerini engellemeyecek şekilde kalıba bolluk ilaveleri yapılmalıdır.

4- Aşınma Mukavemeti: Kumaşların kullanım performanslarının belirlenmesinde

kopma, yırtılma, patlama mukavemetlerinin yanı sıra aşınma mukavemetinin tespiti de büyük önem taşımaktadır. Aşınma, tekstil materyali kullanıldıkça, giyildikçe ve yıkandıkça kullanışlılığının ortadan kalkmasıdır. Her bir tekstil ürününün aşınma mukavemeti farklılık göstermektedir. Örneğin, bir polyester ipliği aynı kalınlıktaki bir pamuk ipliğinden daha fazla aşınma mukavemetine sahiptir. Giysilerde kullanılan kumaşların performansları çok çeşitli açıdan değerlendirilmektedir. Bu, iki kategoriye ayrılabilir. İlki kumaşların giyim sırasındaki ve sonrasındaki sürtünme direncidir. Sürtünme direnci olmayan giysiler çok çabuk aşınma ve yırtılma eğilimi gösterir. İkincisi ise, yüksek kalite ile doğrudan ilgili olan kumaşın performans yönü ve rahatıdır. Sürekli hareket halinde olan sporcular için kullanılan kumaşlar rahat hareketi engelliyorsa, verimli bir sportif faaliyetten söz etmek mümkün değildir (Niwa, 2002: 238).

d) Düşük Elastikiyet: Elastikiyet kumaşların mekanik özellikleri üzerinde oldukça

etkilidir. Herhangi bir kuvvete maruz kalan lifin elastikiyeti düşük ise lif kopabilmektedir. Kumaşların elastikiyetini ipliklerdeki büküm, liflerin iplik içindeki yerleşimi ve ipliğe uygulanan terbiye işlemleri etkilemektedir. Pamuk ipliğine uygulanan kuvvet arttıkça lif belli bir süre esnemektedir. Lif, belli bir noktaya geldiğinde kopma durumuyla karşılaşmaktadır. Spandex lifi, uzama ve geri gelme özellikleri sayesinde iç giyim dışında tüm giysi türlerinde kullanılmaktadır. Bu tür sentetik liflerin elastikiyete ve termal özelliklere sahip olması ürünlerin performans düzeyini arttırmaktadır. Giysilerin yırtılma ve patlama ihtimallerini de azaltmaktadır.

e) Buruşma: Kumaş katlarına baskı uygulandığında buruşma meydana gelmektedir.

Bu duruma oturma esnasında sık rastlanır. Eğer kumaş iyi bir esneme özelliğine sahipse kırışıklıklar genellikle kendiliğinden kaybolmaktadır. Bu durumda iyi bir buruşmazlık özelliğinden söz edilebilir. Günümüzde uygun bir terbiye işlemi sayesinde çok fazla buruşan materyaller bile buruşmazlık özelliğine kavuşabilmektedir. Son zamanlarda bakımı kolay giysilerin kullanımı yaygınlaşmıştır. Bakımı kolay giysiler; sıkmadan

kurutulan, buruşmaya dayanıklı, çekmeyen, çok az bir ütülemeye ihtiyaç duyan giysilerdir (Anonim 9, 2004: 66).

f) Yanma: Kumaşların yanması üzerinde etkili olan parametreler lif cinsi, liflerde

karışım oranı, örgü şekli, kumaşın gramajı ve geçirdiği terbiye işlemleridir. Kumaşların yanıcılık değerleri iyi olsa da, geçirdiği terbiye işlemlerinin yoğunluğu kumaşın ya mukavemetini kaybetmesine ya da üzerinde yanıcı kimyasal maddelerin kalmasına neden olur. Örneğin kumaş tutumunu, dökümünü, kayganlığını ve dikiş kolaylığını arttırmak için kullanılan yumuşatıcılar yüksek yanıcılığa sahip yağ asiti içermektedir. Bu sebeple yumuşatıcılar düşük konsantrasyonlarda dahi örgü kumaşların tutuşma dirençlerini azaltır. Bu durum ürünün tutumunu iyileştirecek farklı yapıda yumuşatıcıların araştırılması gereğini ortaya koymaktadır (Dayıoğlu, Candan ve Özcan, 2002: 99-106). Isıya ve yanıcı kimyasal maddelere karşı dayanıklı kumaşlar dış katmandan, ısı ve nem bariyerlerinden oluşmaktadır. Dış katman, aleve ve sıcaklığa maruz kalan ilk dirençli yüzeydir. Giysideki iç tabaka da vücuttan gelen ısıyı dışarı atarak vücudun ısı ve nem dengesini korur. İç giyimlerin ısıya dayanıklı elyaftan örülmüş olması gerekir. Aksesuarların da giysiler kadar aleve ve ısıya dayanıklı, el ve ayaklarda hareket özgürlüğünü kısıtlamayacak özellikte olması gerekir. Özellikle, sporcu giysilerinin tasarımında uyum ve hareket serbestliği çok önemlidir. Bu nedenle ergonomik tasarımlar yapılmalıdır (Eray, Aras ve Öztürk, 1999: 447-455). Doğal liflerden üretilen giysi ve tekstiller çabuk yanabilir. Sentetik liflerin bulunuşu ile bu problem azaltılmıştır. “Termoplastik lifler” olarak bilinen bu lifler yüksek ısıya dayanıklıdır. Örneğin poliamid ve polyester genellikle zor tutuşur. Termoplastik liflerden yapılan hafif kumaşlar kendiliğinden sönme özellikleri gösterirken, ağır kumaşlar eriyen polimerin büyük orandaki yapışkanlığı nedeniyle daha çabuk yanar (Horrocks, Nazare and Kandola, 2003: 260-261). Güç tutuşurluk özelliği kumaşların üzerine uygulanan kaplama işlemleriyle de sağlanır. Cam lifi içeren kumaşlar yüksek ısıya dayanıklıdır. Özel bir kaplama sayesinde bu kumaşların mekanik dirençleri artar.

g) Çürüme: Sentetik lifler çürümeye karşı çok dayanıklıdır. Bu lifler çürümedikleri

için parçalanmaz. Kanatlı böceklerden, karınca ve diğer zararlılardan etkilenmez. Bakteriler bu lif yapılarında barınamaz. Bu nedenle bu liflerden yapılmış giysileri kaynatarak yıkamaya gerek yoktur ancak giysilerin hijyenik özellikleri istenen düzeyde olmayabilir.

h) Kir Oluşumu: Giysi, belli bir zaman sonra kirlenir ve kokmaya başlar. Bu da

giyen kişiyi rahatsız eder (Yazıcıoğlu, 2000: 168). Spor yaparken kir ve koku oluşumu problemi ile çok karşılaşılmaktadır. Kir oluşumu lifin kimyasal özelliklerine, iplik ve kumaşa, dış ortama bağlıdır. Kir lif yüzeyine hava akımı ile, elektrostatik çekim kuvvetleri ile veya kirlenmiş bir yüzeyden temiz bir yüzeye transfer ile taşınır. Kir parçacıkları lif yüzeyine mekaniksel olarak tutunmaktadır. Emilen kirin miktarı lif yüzeyinde tutunabilmesine bağlıdır. Giysi ve yüzeylerde sıvı kirler, parça kirler (kum), sıvı veya katı kirlerin bileşiminden oluşan kirler görülebilmektedir. İnsan derisi de giysileri kirletir. İnsan cildindeki sebum, deri yüzeyindeki terleme miktarına bağlı olarak yağda-su veya suda-yağ emülsiyonu halinde bulunmaktadır. Sebum, cildin kumaşla sürtünmesi ile kumaşa iyice nüfuz etmektedir. Bu kirlerin organik yapısında proteinler, yağlar ve ter artıkları bulunur (Cireli ve Çoban, 1997: 42-43). Kumaş ve giysiler yıkanabilen ve kuru temizleme gerektiren malzemelere göre iki sınıfta değerlendirilir. Kuru temizlemeye gönderilen giysilerin bazıları çözücü eriyikte, bazıları suda çözülebilir. Sentetik deterjanlar petrol rafine sanayinin kimyasal yan ürünlerini yıkamada kullanılır. Bu deterjanlar kir zerreciklerini yıkama çözeltisinde tutar ve onların malzemeye tekrar yapışmasını önler. Bazı deterjanlar beyazlatıcı maddeler içerir. Bunlar, beyaz pamuklular için etkilidir. Fakat renkli kumaşların üzerinde olumsuz bir etkiye sahiptir. Polyester, naylon ve polyester/pamuk karışımlı iplikler lekelenmeye karşı yüksek mukavemet gösterir. Yıkama veya herhangi bir çözücü ile temizlenme olanağı olmayan kumaşlara ve giysilere kir iticilik bitim işlemi uygulanmaktadır. Nano florokimyasal bitim işlemleri ile kir ve lekeler kumaştan uzaklaştırılmaktadır. Ayrıca nemin kumaşın içinden dışarı doğru atılması sağlanır. Bu uygulama, pek çok yıkama ve temizlik işleminden sonra bile etkisini sürdürmektedir (Namlıgöz, Çay ve Bahtiyari, Dereli ve Bahar, 2006: 4).

ı) Sararma: Giysileri kullanım sırasında karşılaşılan problemlerden birisidir. Beyaz

giysilerin sararma riskleri fazladır (Anonim 9: 2004: 60). Sararma pamuk, polyester ve poliamid liflerinden yapılmış mamullerde görülmektedir. Sararmanın nedenleri, atmosferdeki nitrojen oksitleri ve hidrojen sülfitler, ortamın pH değeri [Ph, maddenin asit veya alkali miktarıdır (Anonim 26, 2006: 1).], liflerdeki fenolik kimyasallar, kumaşlara, ipliklere ve süslemelere uygulanan flour parlayıcı katkı maddeleri, dikiş ipliklerine uygulanan yapay yağlayıcılar, polietilen torbalardan kaynaklanan oligomerlerdir. Yüksek Ph değeri sararmayı arttırırken, düşük pH değeri azaltır. Düşük sıcaklık sararmayı azaltır.

Fazla nem sararmayı arttırır. Bu nedenle ortam nemli ise açık renkli bir kumaş, koyu renkli bir iplikle dikildiğinde lekelenme meydana gelebilir.