• Sonuç bulunamadı

Futbolcu giysilerinin sporcular üzerinde etkisini belirlemek amacıyla yürütülen araştırma konusuyla ilgili bazı bilimsel çalışmalar şöyledir;

Ulrich’in 1981’de yaptığı çalışmaya göre, erkeklerde kadınlara göre daha fazla vücut değişimi olduğu ve bu değişimin vücut hareketinin şekline göre %2-%50 arasında olduğu anlaşılmıştır. Giysilerin vücut hareketleri nedeniyle çekme kuvvetine maruz kaldığı, giysiler genişledikçe hareket serbestliğinin arttığı saptanmıştır. Araştırmaya göre yetişkinlerin giysilerdeki daralmayı kalça ve baldır bölgelerinde hissettiği, pijama ve eşofman gibi giysilerde hissetmediği anlaşılmıştır. Çalışmada ayrıca vücut hareketleri nedeniyle giysilerde meydana gelen dikiş bozulmaları da daha çok pantolonlarda ve pantolonların arka dikişlerinde görüldüğü ortaya çıkmıştır.

Kirk ve Ibrahim 1966’da yaptıkları çalışmada, kumaş ve vücut esnemesi arasındaki ilişkiyi araştırarak, “Vücut Esnemesi= Giysi Uyumu + Giysi Serbestliği + Kumaş Esnemesi”eşitliğini ortaya çıkarmışlardır.

Crowther 1985’te yaptığı çalışmada ise, bazı hareketler için giysi serbestliğinin yeterli olmadığını, giysi kalıbı üzerindeki bazı uzunlukların artması gerektiğini belirtmiştir. Ayrıca ağ eğrisi verevliğinin fazla olduğu pantolonların vücutla uyumlu olmadığı ve esnek kumaşların kullanıldığı giysilerde konforun daha yüksek olduğu saptanmıştır.

Müler, Denoth ve Stüssi tarafından 1991’de yapılan bir araştırmada, spor yüzeylerinin, spor ekipmanının önemli bir bölümü olduğu düşünülmüş, bu yüzden güvenlik, kullanım ve performans ihtiyaçlarını da karşılaması gerektiği saptanmıştır.

Demirhan ve Meriç 1992’de yaptıkları çalışmada kumaş çekmesinin hidrofilik (su tutuculuğu yüksek) lifli kumaşlarda büyük problem olduğunu, bu kumaşların başında elastikiyeti az olan pamuklu kumaşların geldiğini ortaya koymuşlardır.

Gore 1995’te yaptığı çalışmada, sporcu giysileri için konvensiyonel boyama metodlarının daha iyi sonuç verdiğini, bu metodun çok miktarda yapılacak boyama çalışmalarında solmaya karşı direnç gösterdiğini saptamıştır.

Bozkurt 1995’te yaptığı bir çalışmada, hareket serbestliğini kısıtlayan bir giysinin, dikiş sıyrılmalarına ve sökülmelerine sebep olduğunu saptamıştır. Testler sonucunda 5 iplikli overloğun dikiş mukavemetinin en yüksek, 5 iplikli overlok + çıma dikişinin ise dikiş mukavemetinin en düşük olduğu saptanmıştır.

Eray, Aras ve Öztürk’ün 1999’da yaptıkları çalışmaya göre, giysinin vücuda iyi oturmasını sağlamak için giysi yapımında kullanılan 2 boyutlu kalıpların vücudun 3 boyutlu formunu doğru yansıtması ve insanların farklı anatomik yapıları dikkate alınarak ara bedenlerin oluşturulması gerektiği ortaya koyulmuştur. Eray, Aras ve Öztürk, ısıya ve yanıcı kimyasal maddelere karşı dayanıklı kumaşların dış katman, ısı ve nem bariyerlerinden oluştuğunu, dış katmanın, aleve ve sıcaklığa maruz kalan ilk dirençli yüzey olduğunu, iç tabakanın da vücuttan gelen ısıyı dışarı atarak vücudun ısı ve nem dengesini koruduğunu saptamışlardır.

Mete 2001’de yaptığı çalışmasında kalıp çizim sistemlerinde karşılaşılan sorunlardan dolayı farklı vücutlara uygulanabilecek, direkt olarak vücut üzerinden alınan ölçülere dayalı, verimli ve etkili bir kalıp hazırlama yönteminin geliştirilmesi gerektiğini ortaya koymuştur.

Niwa 2002’de yaptığı çalışmada, sporcu giysilerinde kullanılan kumaşların sporcuların hareketlerini engellememesi gerektiğini, aksi takdirde verimli bir sportif faaliyetten söz edilemediğini ortaya koymuştur.

Hearle 2002’de yaptığı bir çalışmada, polimer ve lif teknolojisinde meydana gelen yenilikler ile liflere fiziksel ve kimyasal özellikler kazandırıldığını,“yüksek performanslı lifler” (high performance fibres) olarak adlandırılan bu liflerin özellikle sporcu giysilerinin üretilmesinde çok fazla kullanıldığını saptamıştır.

Reilly ve Lees 2003’te yaptıkları çalışmada, tüm spor dallarında koruyucu ekipmanların güvenlik düzeylerinin arttırılmasının önemli olduğunu belirlemişlerdir.

Gould 2003 yılında yaptığı çalışmada, iletken liflerin sporcu giysilerini yırtılmadan koruyacak polimer katmanına sarıldığını, ancak bu liflerin ve parçaları arasındaki

bağlantıların bazı durumlarda kırılmaya eğilimli olduğu ve bunların dirençli hale getirilmesi gerektiğini belirtmiştir.

Horrocks, Nazare ve Kandola tarafından 2003’te yapılan bir çalışmada ise termoplastik liflerden yapılan hafif kumaşların kendiliğinden sönme özelliği gösterdiği, ağır kumaşların ise eriyen polimerin büyük orandaki yapışkanlığı nedeniyle daha çabuk yandığı saptanmıştır.

Aniş ve Eren’in 2003’te yaptığı bir çalışmada konvensiyonel boyama metodunun, koyu renklerde (lacivert ve siyah) karşılaşılan oligomer problemini önlediği belirlenmiştir.

Amann, Söhne GmbH ve Co.KG tarafından 2004 yılında geliştirilen ve “sabaflex” olarak adlandırılan elastik dikiş ipliğinin, elastik materyallerin üretiminde iyi bir çözüm olduğu saptanmıştır.

Herzberg, Rodel, Fuchs, Halkeh ve Preussler tarafından 2004’te yapılan çalışmada karbon lifli iplikler (CF) ve cam lifli ipliklerin (GF) çok katmanlı tekstil kumaşlarını güçlendirici nitelikte olduğu, termoplastik bileşikler içerdiği ve sporcu giysileri için uygunluk gösterdiği saptanmıştır.

Hoffman 2004 yılında yaptığı bir çalışmada, ünlü sporcu giyim markalarının tekstil ve konfeksiyon sektöründe taklit edildiğini belirtmiştir. Yaptığı başka bir araştırmasında ise Rhovyl lifinden dokunmuş kumaşların özel kanallı yapısı sayesinde teri etkili bir şekilde ortadan kaldırdığını, vücudu ılık tutma özelliğine sahip olduğunu, esnek olması nedeniyle hareket kolaylığı sağladığını belirtmiştir.

Fontana, Rizzi ve Cugini 2004’te yaptıkları çalışmada, sporcu giysilerinde şekil, materyal, fonksiyon özelliklerinin, vücut ölçülerinin, moda trendleri ve estetik çalışmaların çoğu kez benzer olduğunu saptamışlardır.

Sexton ve Bernat 2005’te yaptıkları çalışmada ise, likra ve spandex liflerinin esnek olduğunu, giysileri kötü koku ve mikroplardan uzak tuttuğunu ortaya koymuşlardır.

Krzywinski, Sigmund ve Rodel 2005 yılında yaptıkları çalışmada üç boyutlu tasarım yöntemlerinin ürün ve tasarım gelişimini sağladığını, sporcu giysileri gibi vücudu saran giysilerin tasarımında mükemmel bir sonuç verdiğini saptamışlardır.

Synder 2005’te yaptığı çalışmada, bay ve bayan giyiminde kumaş ve renk bakımından bir benzerliğin olduğunu, farklılığın ise tasarımlarda ve kalıpta olduğunu belirlemiştir.

Çelik 2005’te yaptığı çalışmada, uzun liflerin kumaşta daha az tüylenmeye neden olduğunu, sentetik liflerin pamuk liflerine göre uzunluk dağılımlarının daha düzgün olmasından dolayı bu liflerde tüylenme problemine az rastlandığını ortaya koymuştur. Çelik yaptığı çalışmada yine lif karışım oranlarının dengeli yapılması ile örme ve dokuma ürünlerinin yıkama ve giyim özelliklerinin arttığını saptamıştır.

Demir ve Mutlu 2005’te yaptıkları çalışmada ise, boyama işleminin yanlış uygulanmasının kumaşta renk farklılığına neden olduğunu, giysinin boyanabilmesi için ekipmanın, boyaların, kumaşın, kimyasalların, ısının ve pH değerinin uygun seçilmesi gerektiğini ortaya koymuşlardır.

Çeken, 2005’te yaptığı çalışmada iplikteki fazla bükümden kaynaklanan may dönmesinin önemli bir sorun olduğunu, bu çarpıklığa T-shirtlerin ve eşofman altlarının yan dikişlerinde karşılaşıldığını ortaya koymuştur.

BÖLÜM-II 2. YÖNTEM 2.1. Araştırmanın Modeli

Bu araştırmada survey (tarama) modeli uygulanmıştır. Bu modelin kullanımı Türkiye’de amatör ve profesyonel olarak futbol ile uğraşan sporcuların eşofman ve formalarının yeterlilik düzeyini tespit etmeye yönelik olmuştur.

2.2. Evren ve Örneklem

Araştırmanın evrenini, Türkiye’de futbol antrenman ve müsabakalarına katılan 151’i profesyonel, 4202’si amatör olmak üzere toplam 4353 futbol takımı oluşturmaktadır. Profesyonel futbol takımları 3 lige ayrılmaktadır. Bunlar Turkcell Süper Ligi, 2. Lig ve 3. Lig’dir. Süper Lig’in (1. Lig )18 takımı vardır. 2. Lig; 2. Lig A Kategorisi, 2. Lig B Kategorisi 1. Grup, 2. Lig B Kategorisi 2. Grup, 2. Lig B Kategorisi 3. Grup, 2. Lig B Kategorisi 4. Grup ve 2. Lig B Kategorisi 5. Grup olarak ayrılmaktadır. 2. Lig’de toplam 69 takım vardır. 3. Lig ise; 3. Lig 1. Grup, 3. Lig 2. Grup, 3. Lig 3. Grup ve 3. Lig 4. Grup olarak ayrılmaktadır. 3. Lig’de toplam 64 takım vardır. Amatör futbol takımları ise her il ve ilçede çeşitli belediye takımlarından oluştuğu ve sayıca fazla olduğu için tablo olarak gösterilmemiştir. Türkiye’de müsabakalara katılan profesyonel futbol takımlarının dağılımı tablo 2’de verilmiştir.

Tablo 2: Türkiye’de Müsabakalara Katılan Profesyonel Futbol Takımlarının dağılımı

PROFESYONEL TAKIMLAR f %

Turkcell Süper Lig (1.Lig) 18 11,9

2.Lig A Kategorisi 18 11,9

2.Lig B Kategorisi 1.Grup 11 7,2

2.Lig B Kategorisi 2.Grup 10 6,6

2.Lig B Kategorisi 3.Grup 10 6,6

2.Lig B Kategorisi 4.Grup 10 6,6

2.Lig B Kategorisi 5.Grup 10 6,6

3.Lig 1.Grup 16 10,5

3.Lig 2.Grup 16 10,5

3.Lig 3.Grup 16 10,5

3.Lig 4.Grup 16 10,5

Araştırmanın örneklemini, Türkiye’de müsabakalara katılan amatör ve profesyonel futbol takımları evreni içerisinden küme yöntemi ile seçilen 10’u profesyonel, 10’u amatör olmak üzere toplam 20 farklı futbol takımından 200 futbolcu oluşturmaktadır. Örneklem grubunu profesyonel takımlardan Trabzonspor, Kayserispor, Sivasspor, Denizlispor, Arsinspor, Ofspor, Araklıspor, Değirmendere, Bulancak ve Denizli Belediyespor; amatör takımlardan Zaferspor, Gürün Doğanspor, Gümüşler Belediyespor, Akkonakspor, Sağlıkspor, Servergazispor, Gemerekspor, Bafra Belediyespor, Yolspor, Sivas Demirspor oluşturur.

Araştırma örnekleminde yer alan profesyonel futbolcuların dağılımı tablo 3’te verilmiştir.

Tablo 3: Araştırma Örnekleminde Yer Alan Profesyonel Futbolcuların Futbol Takımlarına Göre Dağılımı

PROFESYONEL TAKIMLAR f % Trabzonspor 10 10 Kayserispor 9 9 Sivasspor 11 11 Denizlispor 10 10 Arsinspor 10 10 Ofspor 12 12 Araklıspor 10 10 Değirmendere 10 10 Bulancak 10 10 Denizli Belediyespor 8 8 TOPLAM 100 100

Araştırma örnekleminde yer alan amatör futbolcuların dağılımı ise tablo 4’te verilmiştir.

Tablo 4: Araştırma Örnekleminde Yer Alan Amatör Futbolcuların Futbol Takımlarına Göre Dağılımı

AMATÖR TAKIMLAR f % Zaferspor 10 10 Gürün Doğanspor 8 8 Gümüşler Belediyespor 10 10 Akkonakspor 10 10 Sağlıkspor 8 8 Servergazispor 9 9 Gemerekspor 10 10 Bafra Belediyespor 20 20 Yolspor 8 8 Sivas Demirspor 7 7 TOPLAM 100 100 2.3. Sayıltılar

Araştırmada geçerlilik taşıyabilecek varsayımlar şöyledir;

• Anketlere verilen cevaplar ve literatürden elde edilen bilgiler doğru kabul edilmiştir.

• Çalışmaya dahil edilen örneklem evreni temsil edecek niteliktedir.

• Amatör ve profesyonel futbolcular eşofman ve formalarını kullanım sırasında bazı problemlerle karşılaşmaktadırlar.

2.4. Sınırlılıklar

Araştırma; eşofman ve formaların Türkiye’de amatör ve profesyonel olarak müsabakalara katılan futbolcular üzerindeki etkisi ile sınırlandırılmış, diğer konular kapsam dışı bırakılmıştır. Problem; 10’u profesyonel, 10’u amatör olmak üzere toplam 20 farklı futbol takımından seçilen 200 futbolcu üzerinde incelenmiş, diğer amatör ve profesyonel futbol takımları araştırmaya dahil edilmemiştir. Araştırma; Trabzon, Sivas, Denizli, Kayseri ve Samsun’da yürütülmüş, 16 Ocak 2005-15 Aralık 2006 tarihleri ile sınırlandırılmıştır.