• Sonuç bulunamadı

Sosyal (Yeni) Medya Okuryazarlığı ve Sosyal Bilgiler Öğretimi

2.1. Kuramsal Çerçeve

2.1.9. Sosyal (Yeni) Medya Okuryazarlığı ve Sosyal Bilgiler Öğretimi

Her yaĢtan insanı; çocuk, genç, yetiĢkin ayırt etmeksizin mesajlarını alıcılara, kitle iletiĢim araçlarının avantajlarını kullanarak ulaĢtıran geleneksel medya, uzun yıllar gündemimizi belirlemekle kalmamıĢ, aynı zamanda ürettiği içeriklerle yaĢantımıza müdahale etmekte olup, beğeni ve arzularımızı yönlendirerek biz tüketicilerin hayatında önemli bir fenomen olarak yerini almıĢtır. Medya okuryazarlığının dünyada ve ülkemizde son dönemde öneminin daha çok anlaĢılmasını sağlayan medya tüketim kültürü, birey için önemli ihtiyaçlardan biri olmuĢtur. Medyanın sunduğu mesajları daha iyi anlamlandırma, estetik ve etik özellikler yönünden değerlendirebilme ve medya içeriklerini bilinçli tüketebilme süreci olarak nitelendirilen medya okuryazarlığının amacı çocuklar üzerindeki

medyanın olumsuz etkilerini en aza indirmektir. Nitekim Medya Okuryazarlığı eğitimi ihtiyacı, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye‟de de hissedilmiĢtir.

Türkiye‟de Medya Okuryazarlığı‟nın bir ders olarak okutulması sürecinin en önemli adımı RTÜK-MEB iĢbirliği ve bu iĢbirliğinin sonucunda ilköğretim kademesinde seçmeli ders olarak kabul edilmesi olmuĢtur. Uzman ve eğitimcilerin medya araçlarının çocuklar üzerinde riskler oluĢturduğu ve okullarda Ģiddet olaylarının meydana gelmesi, bu olaylara televizyon yayınlarındaki ve internet oyunlarındaki Ģiddet içeriğinin neden olduğuna yönelik görüĢlerin belirtilesi üzerine Radyo ve Televizyon Üst Kurulu konuyla ilgilenip, 2004 yılında Devlet Bakanlığı bünyesinde kurulan, ülkemizin baĢlıca kurumlarında kurumlarının bulunduğu ġiddeti Önleme Platformunda, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu ilk kez ilköğretim okullarında medya okuryazarlığı derslerinin okutulmasını önermiĢtir. Bu konuda hız kesmeden devam eden çalıĢmalar, 22 Ağustos 2006 tarihinde önemli bir neticeye ulaĢmıĢtır. Nitekim Radyo ve Televizyon Üst Kurulu ile Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu arasında “Öğretim Kurumlarına Medya Okuryazarlığı Dersi Konulmasına Dair ĠĢbirliği Protokolü” imzalanarak, “Ġlköğretim Seçmeli Medya Okuryazarlığı Dersi Öğretim Programı” 31.08.2006 tarihinde MEB Talim ve Terbiye Kurulu‟nda görüĢülerek kabul edilmiĢtir (RTÜK, 2007; Akt. Altun, 2009).

Geleneksel medyada tüketicilerin daha pasif medya okuru konumunda olmaları, medyada aktif rol almanın birtakım güç yollardan geçmeyi gerektirmiĢtir. Eski medyada kitleiletiĢim araçları herkese eĢit fırsatlar sunmuyordu. Örneğin gazetede köĢe yazmak, televizyonda program yapmak ve radyoda sesini duyurmak kolay değildi. Ancak internetin sosyal hayata hızla girmesiyle bu durum boyut değiĢtirmiĢtir. Diğer taraftan internetle birlikte gelen özgürlük ortamı ise teknik bilgi ve beceri ihtiyacını doğurmuĢtur. Çünkü Web 2 teknolojisiyle insan hayatının ayrılmaz bir parçası haline gelen “sosyal medya” kavramı ortaya çıkmıĢtır. Artık insanlar rutin birçok ihtiyacının cevabını sosyal medyada arar olmuĢtur. Nitekim Facebook hayatla ilgili birçok bilginin paylaĢıldığı geniĢ bir ajandaya, Youtube ise yayın içeriğinin nasıl olacağına kullanıcıların karar verdiği bir yayın ağına, blog ortamları popüler ve yeni yazarların kendilerine ait gazete köĢelerine, Twitter ise tüm dünyadan en son geliĢmelerin dakika dakika takip edilebileceği bir haber ajansına dönüĢmüĢtür. Kullanıcılarına medya içeriklerini üretmek ve paylaĢmak için yeni bir fırsat, yeni bir rol veren sosyal medya, artık bilgisayar ve elektronik cihazlardan rahatlıkla ulaĢabileceğimiz içerikleri ile sosyal hayatımız için vazgeçilmez araç haline gelmiĢtir.

Sosyal medyanın sunduğu yeni ortamda düĢüncelerinizi, yazılarınızı, video ve fotoğraflarınızı, konumunuzu rahatlıkla paylaĢabiliyor, sosyal ağ geniĢliğinize göre milyonlara ulaĢabiliyorsunuz. Bu da beraberinde “okuryazarlık” kavramını getirmektedir. Çünkü geleneksel medyanın aramıza koyduğu, “ben üreticiyim, sen tüketicisin” anlayıĢı sosyal medya ile değiĢerek, artık sosyal medya okuryazarı veya diğer ismiyle yeni medya okuryazarı bireylerin çıkmasını sağlıyor. Sosyal medya okuryazarlığı, etkin sosyal ağ profili yönetimi, sosyal ağlarda bilinçli olarak içerik üretme ve tüketme, paylaĢılan içerikleri anlamlandırabilme becerisi Ģeklinde tanımlanabilir. Binark ve Bayraktutan (2013) sosyal (yeni) medyaya iliĢkin eserinde Sonia Livingstone‟un sosyal medyanın üç bileĢeni olduğu belirtilmektedir. Bunlar; okuryazarlığın bir bilme biçimi olması, okuryazarlığın bireysel beceriler ve toplumsal pratikleri bağlayan bilmenin yerleĢtirilmiĢ bir biçimi olduğu ve okuryazarlığın neyin kültürel olarak kural, neyin onaylanmayan olduğu bilgisini kapsayan kültürel olarak düzenlenmiĢ yetkinlikler dizgesi olduğunu belirtmiĢtir. Dolayısıyla sosyal medya okuryazarlığı kiĢinin, sosyal medyayı kullanırken önemli özelliklerinden yararlanırken, bu ortamlardaki risklere karĢı da kendini geliĢtirip, dikkatli olur.

Gün geçtikçe hayatımızda daha büyük bir yer iĢgal eden sosyal medyanın varlığı bu konunun önemini görmemizi kolaylaĢtırıyor. Geleneksel medyaya nazaran doğru ve yanlıĢ bilgiyi bir arada sunan sosyal medyada zamanla devasa bir bilgi yığını bulunmakta olup, doğru bilgiye ulaĢmak da sizin sosyal medya kullanım becerilerinize göre değiĢebilmektedir. Bu yüzden Avrupa ülkelerinde sosyal medya okuryazarlığı eğitimlerine baĢlanmıĢtır. Bu konuda Ġngiltere‟de 13-14 yaĢlarındaki öğrencilere sosyal medyada paylaĢılan ne tür mesajların hakaret içerebileceği, kiĢilik haklarına saldırı sayılabileceği konularına sahip dersler bir okulda verilmektedir. Bu konuda ülkemizde ise, Radyo Televizyon Üst Kurulunca medya okuryazarlığı faaliyetleri yürütülmekte olup, bu çalıĢmaların; yetiĢkin, öğretmen, öğrenci ve medya çalıĢanları Ģeklinde dört temel hedef kitlesi bulunmaktadır. Bu yüzden geleneksel medya ve interneti de temel alan medya okuryazarlığı çalıĢmaları sosyal medya okuryazarlığını da kapsayacak Ģekilde geniĢletilerek, geleneksel medyadan daha farklı niteliklere sahip sosyal medyanın verimli kullanımı ve olumsuz etkilerinin azaltılmasına yönelik yeni çalıĢmalar gerekmektedir. Medya okuryazarlığının en önemli hedef kitlesi olan çocuk ve gençlerin, sosyal medyada nasıl mesajlar paylaĢacakları, bu ağlarda ne kadar süre geçirecekleri, sosyal medyayı ne Ģekilde verimli kullanabilecekleri konularında onlarda öncelikle farkındalık oluĢturmak gerekmektedir. Sürekli değiĢen ve geliĢen dünyayı daha iyi uyum sağlamak için bu konuda

sosyal bilgiler eğitimcilerine düĢen görevler (Efe Özad, 2011): “öğrencilerine eleĢtirel bakıĢ açısı kazandırmak, etkin okuma ve dinleme becerisi geliĢtirtmek, seçme ve izleme becerisi geliĢtirmek” (s.94). Sosyal bilgiler öğretmenlerinin sosyal medya okuryazarlığı konusunda niteliklerini geliĢtirmeleri gerekmektedir. Bu ise Medya Okuryazarlığı dersi iĢlenirken bazı temel soruları öğretmenlerin göz önünde bulundurması gerekmektedir. Bunlar (Thoman ve Jolls, 2003):

 Öğretmen öğrencilerine mesajın ne olduğunu mu söylemeye çalıĢmalı yoksa öğrencilerine mesajın ne olabileceğine dair yetenekleri mi vermeli?

 Ġyi kanıtlara dayandığı sürece öğrencilerinin açıklamalarını kabul etmeye hazır olduğumu onlara bildirdi mi, yoksa sadece kendi görüĢlerinin doğru olduğu fikrini mi onlara hissettirdi?

 Dersin sonunda öğrenciler daha çok eleĢtirel mi görünüyor yoksa alaycı mı görünüyorlar? Sosyal Bilgiler öğretmenlerinin bu yansıtıcı düĢünme sürecinin ardından medya okuryazarlığına iliĢkin kendilerine beĢ anahtar soruyu yöneltmesi gerekmektedir. Bunlar (Thoman ve Jolls, 2003):

 Bu mesaj kim tarafından oluĢturuldu?

 Bu mesajda ilgimi çekebilmek için ne çeĢit teknikler kullanıldı?

 Bu mesajı baĢka insanlar benim anladığımdan farklı bir Ģekilde nasıl anlamıĢ olabilirler?

 Bu mesajda ne tür yaĢam biçimleri, değerler ve görüĢlere yer verilirken, hangileri görmezden gelinmiĢtir?

 Bu mesaj neden gönderilmiĢtir?