• Sonuç bulunamadı

75

İKİNCİ BÖLÜM

SOSYAL MEDYA DAVRANIŞALARI ve KİŞİLİK

76 grupları içinde her bireyle özel mesajlaşma durumu ile açıklanabilir. Günümüzde sosyal paylaşım ağlarında belirli ilgi alanlarına göre oluşan büyük sayılarda insan eş zamanlı paylaşımlarda bulunulabilirken, aynı zamanda bireysel olarak da iletişime veya etkileşime geçilebilmektedirler. Sonuç olarak kitle içerisinde, kitleden bağımsız bir iletişim söz konusu ortaya çıkmaktadır. Eş zamansızlık ise, kullanıcıların istedikleri zamanda ileti alışverişinde bulunabilmelerini ifade etmektedir. Böylelikle aynı anda olma zorunluluğu ortadan kalkmış olur. Bir data yığını olarak internette var olan hiçbir şeyin yok olamadığını ve saklı kaldığı düşünülürse, herhangi bir datanın istenildiğinde ulaşılabilir olmasıdır. Diğer bir ifade ile internet kullanıcılarının farklı zaman dilimlerinde mesaja ulaşmasıdır. Bu temel özelliği ile dijital ağlardaki medya platformlarının, televizyon ve radyo gibi iletişim araçlarının aynı anda olmaya dayalı iletişim gerekliliğini ortadan kaldırmıştır. Sosyal etkileşimi ve ortak iş birliğini ve paylaşımı ön planda tutan Web 2.0(5) teknolojilerinin gelişimiyle birlikte günümüzde daha farklı internet platformları kullanılmaya başlanmıştır ve ilgili platformlarda Web 2.0 teknolojisinin önemli bileşenlerinden ve popüler paylaşım ortamlarından biri olarak kabul edilen sosyal ağ siteleridir (Ünal, 2020, s. 5).

İletişim teknolojilerinin gelişimiyle birlikte içerisinde barındırdığı sosyal medya, insanların bir araya gelip bilgi akışının yanı sıra kişisel bilgilerin paylaşıldığı bir platform sağlamaktadır. Süreç içerisinde toplumda bir değişime sebep olan sosyal medya, bireyi ve bireye dair birçok kavramın yeniden tanımlanmasına sebebiyet vermiştir. Etkileşim ve paylaşıma dayalı sosyal paylaşım ağları, bireylerin duygu ve düşünce bağlamında durum, resim, video, müzik gibi birçok datanın paylaşımla kurulan sosyal etkileşime ortam hazırlayarak sosyalliğe ve sosyalleşmeye dair davranışları yeniden inşa etmektedir (Bakıroğlu, 2013).

77 Dijital ağların, bir iletişim mecrası olarak ele almak, olağan bir insanın, birçok insanla bir anda data paylaşımına girebileceği anlamındadır. Sosyal paylaşım sitelerinin en önemli özelliği adından da anlaşılacağı üzere çoklu paylaşıma ve etkileşime imkân verebilmesidir (Göker, Demir, ve Doğan, 2010, s. 186).

Bunun yanı sıra, sosyal medyanın bir çeşit sosyalleşme aracı olarak kullanıldığı iddia edilebilir. Sosyalleşme, bireyin kimliğini inşa etmesi, toplumdaki değer ve normlarının bireylere öğretilme süreci olarak tanımlamaktadır. Buna bağlı olarak, sosyalleşmenin dinamik ve çok yönlü bir süreç olduğunu belirmek gerekir. İlaveten bahsedilen sosyalleşme sürecinde medyanın çok etkin bir rol oynadığına altı çizilmelidir. Bu bağlamda gelişen bilgi teknojileri ile günümüzde dijital ağların bireye ait bilgilerin paylaşılması, var olan gruplara katılma ya da gruplaşabilme, düşünce ve fikirlerin ifade edilebilmesi ve alıcıdan kullanıcıya geçilmesi ve kullanıcıların aktif davranışları gibi özellikleri dikkate alındığında, dijital ağların sosyalleşme sürecinde oldukça etkin rol aldığı gözlenebilir. Böylelikle var olan özellikleriyle değerlendirildiğinde sosyal medyanın yüz yüze iletişim öğelerini sağlayabilecek unsurları sahip olup yeni iletişim ortamları olarak tanımlanmasının uygun olduğu söylenebilir (Bakıroğlu, 2013).

Sosyal medyayı çevrimiçi toplumsal ağlar olarak ele alındığında, bu ağların temel çıkış noktasının mevcut olan toplumsal ilişkilerin devam etmesi, buna ilaveten yeni ilişkilerin inşa edilmesini desteklemektir. Günümüzde ara yüzlerini daha da geliştirilen Facebook, Twitter, Instagram gibi dünya genelinde yaygın bir şekilde kullanılan toplumsal paylaşım ağları yeni arkadaş bulma ya da mevcut arkadaşlıkların devamını sağlamanın ötesinde gündelik yaşamın rutini içerisinde bir alışkanlık ve yaşam biçimi haline gelmiştir (Ünal, 2020, s. 3).

78 Sosyal Medya

Sosyal medya kavramı ele alındığında literatürde çok sayıda tanımlama bulunmaktadır. Bazı araştırmacılar yeni medyayı, insanlar arasındaki karşılıklı etkileşimi destekleyen, ortak ilgi alanlarına sahip bireylerin paylaşımını arttıran ve herkesin kendi kişisel profilini inşa etme ve etkileşime geçmek istediği arkadaş listesini oluşturma olanağı tanıyan web tabanlı ortamlar olarak tanımlarlar. İlaveten sosyal ağ kavramı; ortak bir amaç doğrultusunda bireylerin düşüncelerini paylaşmalarını ve birbirleriyle etkileşime girmelerini kolaylaştıran internet üzerinden bir topluluk inşasına olanak sağlamaktadır (Vural ve Bat, 2010, s. 3348-3382).

Binark ve diğerlerine göre, sosyal paylaşım ağları, bireyin oluşturduğu profil ile kişinin ününü ve statüsünü arttırma aracı olmasının yanı sıra, bu ağların diğerlerinin bağlantılarını gözlemleyebilirler ve birbirlerine mesaj bırakabilme özellikleri ile ilişki durumlarını da gösteren bir araçtır (Binark, v.d., 2009).

Diğer yandan, sosyal medya toplumdaki daha derin sosyal etkileşimi, topluluk oluşumunu ve işbirliği projelerini gerçekleştirmeyi sağlayan dijital ağlar olarak ele alınabilir. Bununla mevcut toplumsal kontekstin sürdürülmesini ve yeni bağlantıların kurulmasını destekleyen dijital toplumsal ağlar olarak da tarif edilebilir (Hazar, 2011, s.

151-175).

Literatürdeki tanımları bir araya getiren Ünal konuyu şöyle aktarmaktadır;

“Sosyal bir ortamda kendilerini tanıtma, sosyal ağ ortamı kurma, diğer kullanıcılarla iletişim kurma ve devam ettirme (Ellison, Steinfield ve Lanipe, 2007), oluşturdukları içeriği (fotoğraf, video, blog vb.) paylaşma (Kim, Jeong ve Lee, 2010), kişisel bilgilerini, fotoğraf ve videolarını içeren profil sayfası

79 oluşturma ve tanımadığı insanlarla ilişkiler kurma, yeni arkadaşlıklar keşfetme (Wang, Moon v.d., 2010) gibi olanaklar sunan çevrimiçi platformlardır”

(Aktaran: Ünal, 2020, s. 5).

Tanımlamaların yanı sıra araştırmalar ele alındığında söz konusu çevrimiçi dijital ağlardaki platformların, sosyal medya, sosyal ağlar, sosyal medya ağları, sosyal paylaşım, yeni medya gibi pek çok şekilde ifade edildiği gözlenmektedir. Bu çalışmada, çalışmanın tutarlılığı göz önünde tutularak ‘sosyal medya’ kavramı kullanılacaktır. Bir taraftan kavram tartışmaları sürerken, tanımlama çalışmalarının da bir çok farklı disiplinde devam edildiğinin altının da çizilmesi gerekmektedir.

Eleştirel Bakış Açısıyla Sosyal Medya

Geleneksel medyanın yeni medyaya evrilmesi ile denetimin ve kontrolün azalması özgür bir fikir beyan edebilme alanı doğurmuştur. Teknik erişim sorunları göz önüne alınmazsa (internete bağlanabilme, pc-akıllı telefon tablet gibi teknolojik aletler sahip olabilme) yeni medyanın özellikle Web 2.0’ ye geçmesiyle beraber özgür bir kamusal alan oluşturduğu söylenebilir.

Web 2.0 ile etkileşimli hale gelen medya metinleri (hem görsel hem de yazılı) kolektif zeka ile oluşturulmaya başlamıştır. Gün içinde bir kere (bazı dönemler gün içinde iki kere de çıkmaktaydı) çıkan gazeteler, belirli saatlerde televizyon kanallarında yayınlanan haberlerin yerine saniyelik güncellenen haber portalları ortaya çıkmıştır.

Böylelikle bireylerin bilgi edinme süreçleri hızlanmıştır. Ayrıca iki aşamalı iletişimden dört aşamalı akışa geçilmiş. Bunlarla beraber etkileşim içinde olan internet kullanıcıları kendi aralarında gruplar oluşturmaya başlayarak yeni bir örgütlenme süreci

80 başlatmışlardır. Toplumsal fayda amacı gütmeyen sadece oyun ve eğlence amacıyla dahi olsa da internette gruplar, topluluklar yani ‘dijital kabileler’ ortaya çıkmıştır. Bu dijital kabileler günümüzün sivil toplum örgütleri gibi faaliyetler göstermeye başlamışlardır (Varnalı, 2013).

Çoğunluğu apolitik ve toplumsal fayda gütmeden oluşan örgütlenme biçimleri doğmuştur. Süreç içerisinde bilgiye erişim olanakları da göz önünde bulundurursak, sadece internet üzerinden içerik söylem düzeyinde kalmamıştır. Son dönemdeki dünyadaki toplumsal hareketlere bakıldığında, özellikle yeni medya üzerinden örgütlenmiş oldukları gözlenmektedir. Arap Baharı, Wall Street işgali, İran Yeşil Devrimi, İspanyadaki 15M olayları ve Gezi olayları bunların en bilinen örnekleridir.

Gazeteciliğin geleneksel iş modelinde ürünün maliyetin düşük tutulması ve geniş kitlelere ulaşılması, ve bu ulaşılan geniş kitlelerin üzerinde reklam gelirleri elde etmek üzerine kurulmuştur. Gazeteler, fotoğraf ajanslarına, muhabirler, editörlere, basıma para ödemektelerdi. Bu süreçlerde kurum içi ilişkiler ve ortaya konan içerik önemliydi.

19.yy’da ortaya çıkan ve halen devam etmekte olan bu modelle yüksek karlar edinilerek tekeller oluşmuştur. Son dönem gelişen bilgi teknolojileri özellikle haber edinme süreçlerinde yeni gelişmeler ortaya çıkarmıştır. Buna bağlı olarak gazetecilik ve gazeteciliğin iş modellerinde dönüşümler yaşanmıştır. Örneğin The Guardian gazetesinin internet üzerinden yayın yaptığı ilk gün (Facebook üzerinden) üç milyon görüntüleme edinmiştir. Fakat o gün gazete zarar etmiştir. Bahsedilen günde The Guardian gazetesinin en çok okunduğu fakat en az para kazandığı gün olmuştur. Süreç içerisinde gazeteler yayıncılık ilkelerini değiştirmiş ve buna bağlı olarak ta gazetecilik pratiklerinde değişimler olmuştur(Geray, 2019, s. 108-111).

81 İçeriğin değişerek multimedyalaşması, bu durum mekân ve istihdam konuların da farklı gereksinimler doğurmuştur. Yeni içeriğin üretilebilmesi için gerekli mekanlara taşınılmış. Gazetelerde çalışanlar kend işlerinin yanı sıra multimedya içerik üretebilecek yeteneklere sahip olması gerekliliği ortaya çıkmıştır. Özel yazılımlarla robot gazetecilik ortaya çıkmıştır. Buna bağlı olarak alanda istihdam azalmıştır. Sektörde işsizlik artmıştır. Sadece ABD’de 2002-2013 yılları arasında 16 bin 300 gazeteci işsiz kalmıştır. (Luengo, 2014, s. 476-485)

Özellikle yeni dönem gazetecilikte uygulanan mekansızlaştırılma ile artı değerin sömürüsü iyice artmıştır. Yeni dönem gazetecilere, ‘işe gelmenize gerek yok istediğiniz yerden içerik üretebilirsiniz’ söylemi, alanda çalışan gazeteciler için cazip görünse de sekiz saatlik mesai yirmi dört saatte çıkartılmış olduğu gözlenmektedir.

Yeni yayıncılık anlayışı ile çok ’tık’ edinme ve buna bağlı olarak gelir edinme amacı haberlerin içeriklerinde önemli değişimlere sebep olmuştur. Tık kazanmak adına bilgi vermeyen manşetlerin ortaya çıkması, ‘habgaler’lerin ortaya çıkması ve bunun gibi bir çok olgudan dolayı yayınlarda içerik önemsizleşmiştir. Bu durum ise kamusal yarar adına yapılan haberciliği işletmeciliğe evirilmesine yol açmıştır (Geray, 2019, s.121).

Birinci Dünya Savaşı sonra kamu yayıncılığı adına yapılan ücretsiz radyo yayıncılığı ile ortaya çıkmış olan çaylar şirketten modeli, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra başlayan televizyon yayıncılığı da bu modele göre devam etmiştir. Bu model de iki unsur önemlidir. Birincisi izleyici diğeri ise yayının ücretsiz yapılmasıdır. Aslında bu model de iki ürün vardır bir içerik iki izleyici. İçeriği ücretsiz olarak edinen izleyiciler aslında üründür. Liberal kuramcılar yeni medya ile sürtünmesiz ekonomiye geçileceği, internet ortamındaki kişilerin kimliklerinin belli olduğundan dolayı edindiği

82 içeriğin ücretini ödeyeceğini düşünmekteydiler. Fakat ücretsiz içeriğe yönelim bunu mümkün kılmadı. Liberal kuramcılar kamu yayıncılığı için, piyasa tökezlemelerinin önlenmesi için reklamın gerekli olduğunu ileri sürerek rekabeti meşrulaştırmışlardır.

Ayrıca gene kamusal fayda için devlet sübvansiyonlarının gerekli olduğunu ileri sürmüşlerdir. Bu durum yandaş medya olgusunu doğurmaktadır (Geray, 2019, s.65).

Alanlarında tekel durumunda olan şirketlerin yöndeşme ile farklı alanlarda büyümesi, medya tekellerinden büyük holdinglere geçilmesine sebep olmuştur. Bu da sözde var olan kamusal fayda yönelik yayıncılığın kar odaklı yayıncılığa dönüşümünü sağlamıştır.

Ayrıca internet üzerinden hükümet tarafından algoritmalara yapılan müdahalelerin ortaya çıkması, güvenilirlik, reklam gelirleri gibi tartışmaları ortaya çıkartmıştır.

Bunların yanı sıra internet araştırmalarında yöntemsel olarak dikkat edilmesi gereken hususlar karşımıza çıkmaktadır. Bunlar; Araştırmacının araştırma için önem taşıyan bilgileri edinememesi; kimlik, yaş cinsiyet gibi. Bu durum, çevrimiçi ankette de karşımıza çıkan örneklem ve genelleme hatalarını getirmektedir. Videolu chat’te dahil olmak üzeri görüşmelerde sözel olmayan iletişimsel kodların edinilememesi. Araştırma sürecinde birçok bilginin edinilmesi bunların hangilerinin araştırmanın konusu ile ilgili olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir. İnternet üzerinde ‘şifrelenmiş’ alanların kamusal alan olup olmadığı ve buna bağlı olarak devam eden etik tartışmalar halen devam etmektedir (Binark, 2014, s.93).

83 Dijital Ağlardaki Platformlar

Günümüzde sosyal medya platformları sadece iletişimi sağlamakla yetinmeyip, eğlenme, bilgi edinme, alış-veriş yapma, resmi evrakların temini gibi pek çok şeye olanak sağlamaktadır. Neredeyse insanın hemen hemen tüm gereksinimini karşılar olmuştur. Böylelikle ihtiyacı olan her şeyi sosyal medyada bulan insanların başka bir araca gereksinimi kalmamıştır (Davran, 2020, s. 36).

Bilgi aktarımının bu kadar yaygın hale gelmesi her geçen gün yeni sosyal medya platformlarının ortaya çıkmasına sebebiyet vermektedir. Sosyal medya platformu olarak tanımlayabileceğimiz ilk internet sitesi; ‘classmates.com’ (1995) dur. Bunun akabinde

‘SixDegrees.com’ (1997) sitesini söyleyebiliriz. Classmates.com özellikle geçmişteki sınıf arkadaşlarının bulunmasına yönelik platform ortaya koymuştur. SixDegrees.com ise, kullanıcılarına profil oluşturma ve arkadaşlarını listeleme olanağı sunmaktaydı. Six Degrees olarak adlandırılan sosyal medya platformu milyonlarca kullanıcıya erişmesine rağmen popülerliğini devam ettirmemiştir. Benzer platformların artması ve onlarla rekabet edememesi üzerine 2001 yılında kapanmıştır. Kapanma sebeplerine bakıldığında, kullanıcıları arkadaş tekliflerini kabul ettikten sonra sitede yapacakları alternatif uygulamaların olmaması ve sitenin etnik kimliklerle buluşma konusundaki yetersizleri öne sürülmektedir (Akyazı ve Ateş, 2012, s. 173-195).

Takip eden aşamalarda; 2002 senesinde Fotolog, 2001 senesinde Cyworld, Ryze, Wikipedia, 2000 senesinde LunarStorm, 1999 senesinde Asian Avenue, Black Pla-net, Napster, Third Voice, Blogger, Epinions, Livejournal, 1998 senesinde MoveOn, uygulamaları kurulmuş olup bazıları günümüzde de faaliyetlerine devam etmektedir.

2000’li yılların başından itibaren takip edilemeyecek sayıda sosyal medya platformu

84 kurulmuştur. Bunların varlığından ziyade kullanıcı sayısının çokluğu yani popülerliği ve bilinirliği üzerinden ele alınmaya başlamıştır (Hazar, 2011, s. 151-175).

Kullanıcı ara yüzlerini iyice geliştirilen Facebook, Myspace, Friendster, Hi-5, Twitter, Netlog vb. gibi sosyal medya platformları 2000’li yıllarda oldukça popüler hale geldiği gözlenmektedir. Hususiyetle 2003 senesinden sonra ortaya çıkan sosyal medya platformları arasında Facebook ve Myspace en tanınanları haline gelmiştir (Ünal, 2020, s. 6).

Sosyal Medya’nın Nitelikleri

Literatürdeki çalışmalar ele alındığında farklılıklar olmasına rağmen sosyal medyanın özellikleri beş ana başlık altında toplanabilir. Bunlar; katılım, açıklık, karşılıklı etkileşim, topluluk ve bağlantısallıktır. Söz konusu özelliklerin her biri sosyal medya uygulamaları için tartışılabileceği gibi çevrimiçi herhangi bir uygulamanın sosyal medya uygulaması olup olmadığı değerlendirilirken de kriter olarak ta kullanılabilir (Gürsakal, 2009, s. 182).

Katılım: Sosyal medya, etkileşime geçilen insanların geribildirimde bulunmasını ve katkı sağlamasını kolaylaştırmaktadır. Teknik zorunluluklar (pc ya da akıllı telefeon sahibi olmak, internet erişimi) göz önün de bulundurulmazsa herkes eşit şekilde dijital ağlardaki platformlara katılabilir. Paylaşımlarda bulunabilir (Bayraktutan, 2015, s. 431-462).

Açıklık: Sosyal medya, içeriğe erişim ve kullanımda mümkün olunduğu kadar herkese açıktır. Eşik bekçileri, kanaat önderleri gibi arada iletileri engelleyen ya da

85 biçimlendiren aracılar kalkmıştır. Bu özelliği ile özgür bir kamusal alan potansiyeli taşımaktadır (Bayraktutan, 2015, s. 431-462).

Karşılıklı Konuşma: Burada medya ile izleyicisi arasındaki çizgi ortandan kaldırmıştır. Sosyal medyada herkes kendi ve diğerlerinin sayfalarına birtakım yorumlar yazarak geribildirim sağlayabilmektedir. Bununla beraber izleyiciden kullanıcıya geçilmiştir (Bayraktutan, 2015, s. 431-462).

Topluluk: Sosyal medya büyük yığınların örgütlenebilmesini veya topluluk oluşturmasına kolayca ve hızlı bir şekilde sağlayabilmektedir (Bayraktutan, 2015, s.

431-462).

Bağlantısallık: Her sosyal medya platformu, akışkan, geçişken bağlantısallığa sahiptir. Bu durum verilen linkler ile sağlanmaktadır. Bu bağlantısallık kullanıcılar için sonsuz bir döngüde akışkanlık sağlamaktadır. Yani metin sürekli devam etmektedir (Bayraktutan, 2015, s. 431-462).

Yukarda bahsedilen özellikler daha da artırılabilinir. Alandaki çalışmalardaki sonuçları indirgersek yaygın olarak bu özellikleri edinilir (Gürsakal, 2009, s. 186). Bu çalışmada da yaygın olan bu beş özellik ele alınmıştır. Bu bağlamda çalışmada incelenen sosyal medya platformlarına bakılacak olunursa;

Twitter

Twitter, 2006 yılında kurulmuş ve ilerleyen yıllarda yaygınlaşmıştır. Kısa cümlelerin kurulmasıyla oluşturulan mesajlar ile iletişim kurulmasını sağlayan platformdur. İlk ortaya çıkışıyla daha çok yaşça gençlere ve Hollywood’un müzik

86 dünyasındaki ünlülerine hitap etmesi nedeniyle oldukça ünlenmiştir. 2006 yılında Evan Williams, Jack Dorsey ve Biz Stone tarafından geliştirilmiştir. Özellikle Twitter’ın mobil teknolojilerden takip edilebilmesi erişilebilirliğini ve kullanım hızını artırmıştır.

Twitter, 140 karakter mesajlar ile başlayan yolculuğuna daha sonraları kendine pek çok özellik katarak devam etmektedir. Günümüzde mesajlar yazılırken ilerleme halkası ile doluluk oranı takip edilebilmekte olup pek çok görsel özelliğin eklenmesiyle birlikte popüler diğer sosyal medya platformları ile özdeşme yolundadır (Ünal, 2020, s. 7).

Twitter 2017 yılı itibariyle 313 milyon aktif kullanıcıya erişmiş olup, 2014 yılı itibariyle yıllık net geliri 1.4 milyar $ dır (Davran, 2020, s. 44).

Mikro blog olarak ortaya çıkan Twitter ve belirli sayıdaki karakterle kullanıcıların düşüncelerini, bilgilerini, başka internet sayfalarını ve başka sayfalardaki, resim ve videoları paylaşılabilindiği, başka kullanıcıların sayfalarındaki paylaşımlarının beğenilebildiği bunları re-tweet (yeniden twit) ile yeniden üretebildiği ve bu paylaşımlar hakkında yorumların yapılabilindiği bir sosyal medya platformudur. Twitter’da kullanıcılar kendilerine ait bir ağ oluşturabilmekte ve bu ağları kullanarak etkileşimde olabilmektedirler. Kendilerine özgü ağlarını kuran kullanıcılar bu ağlar sayesinde başkalarıyla etkileşim ve işbirliği içinde olabilir, belirli konular üzerinde hızlı bir şekilde bilgi sahibi olabilir, hatta hiç bilmedikleri bir konularda kendilerini eğitebilirler (Greenhow, 2009, s. 10-11).

Twitter üzerinden tercih edilen kişilerin sayfalarını takip etmek izlemek için

‘fallow’ (takip) isteği gönderilir ve bu takip karşılıklı olma zorunluluğu yoktur. Bazı kullanıcılar binlerce kişiyi takip edebilirken, bazıları birkaç kişiyi takip edebilir. Bu durum tamamen kullanıcının tercihine bağlıdır. Bu özellikleriyle Twitter, karşılıklı konuşma ve katılım nitelikleri göstermektedir (Boyd, Golder, ve Lotan, 2010).

87 Twitter da bulunan bir diğer özellik ise; belirlenen belirli bir coğrafi alan içerisinde hakkında en çok konuşulan konuları sıralamaktadır. Örneğin bir kullanıcı Twitter üzerinden Ankara ya da Türkiye gibi alan seçip o alanda en çok gündem olan konuları görür bunları takip edebilir bu konu hakkında yorumlar veya paylaşımlar yapabilir. Ayrıca klavyedeki ‘ # ’ (hashtag) işareti kullanarak kendisi bir konu oluşturabilir fakat oluşturulan konunun popülerliği diğer kullanıcıların davranışlarına bağlıdır (Boyd, Golder, ve Lotan, 2010).

Twitter bağlantısallık özelliği güçlü olan bir dijital ağ platformudur. Yapılacak olan paylaşımların belirli karakter sınırlandırılması kısa ve öz olarak düşüncelerin belirtilmesini ve daha geniş içerikler için diğer sayfalara link verilmesini zorunlu doğurmaktadır (Boyd, Golder, ve Lotan, 2010).

Sosyal medya uygulamalarının giderek görsel özellikleri bünyesine katarak birbirine benzeme süreçleri gözlenmektedir. İlk orta çıkışı ile kısa mesaj özelliğine benzer olarak yazı yazma işlevi ile ön plana çıkan Twitter’ın şimdilerde fotoğraf, video, hareketli görüntü(gif), yer bildirimi, etiketleme gibi hem görsel hem bağlantı(link) verme özelliklerini bünyesine katarak diğer sosyal medya uygulamalarıyla özdeşme süreçleri gözlenebilir.

Twitter’ın her geçen gün artan kullanıcı sayısı, gündem olan konuların siyasi gündeme evirilmesi, Twitter’ı haber kaynağı olma konumuna taşımıştır. Günümüzde Twitter doğru habere ilk olarak ulaşılan yer olma özelliğini kazanmıştır (Ünal, 2020, s.

11).

Ayrıca Twitter’ ın gündem belirleme ve kamuoyu oluşturma özeliklerinin altı çizilmesi gerekmektedir. Günümüz Türkiye’sinde son dönemlerdeki üstü örtülmesi

88 istenen kadın cinayetleri, çocuk tecavüzlerinin failleri Twitter’ dan örgütlenen kamuoyu sayesinde gün yüzüne çıkarılmıştır. Twitter için Türkiye bağlamında adaletin sağlanmasına yardımcı olma işlevine de sahiptir denilebilir.

Gündelik hayatımızda karşılaştığımız yeni bireyler hakkında kanaat edinir, o birey hakkında bir tutum oluştururuz. Bu bağlamda kişiliği hakkında da bir takım düşünceler ediniriz. Bu düşüncelerimiz inşa ederken karşımızdaki kişililerin tutum ve davranışlarını gözlemleriz. Bu bağlamda kişilik araştırmacıları kişilik analizleri yaparken bireyin dili kullanma düzeylerini de göz önünde bulundurmuşlardır (Pennebaker ve King, 1999), (Golbeck, v.d., 2011), (Park, v.d., 2015). Yapılan bu çalışmada Twitter kullanıcıların dil kullanma özellikleri incelenecektir. Tabi ki Twitter da sadece sözel içerikler bulunmamaktadır. Fakat Twitter üzerinden yapılacak analizin önceliği dil üzerinden olacaktır. Konu ile ilgili detaylı bilgi yöntem bölümünde aktarılacaktır.

Instagram

Görsel özellikleriyle ön planda olan Instagram ise, 2010 yılı sonunda Kevin Systrom ve Mike Krieger adlı iki girişimcinin kurduğu bir fotoğraf paylaşım uygulaması olarak ortaya çıkmıştır. Günümüzde uygulamanın oldukça popüler olduğu ve 2012 yılında Facebook tarafından kayda değer bir ücrete satın alındığının altı çizilmesi gerekmektedir. Oldukça geniş çapta kullanıcı kitlesine ulaşarak pek çok sosyal medya uygulamasına kıyasla birinci sırada tercih edilmektedir ve günlük kullanım süresinin giderek artış gösterdiği gözlenmektedir. Alanda yapılan araştırmalarda yaşça gençlerin bu uygulamayı daha çok tercih ortaya çıkmıştır (Ünal, 2020, s. 7). Instagram

89 kullanıcılarına 25 dilde kullanım imkanı sunmaktadır. 2019 yılı itibariyle 1 milyar aktif kullanıcıya sahiptir (Davran, 2020, s. 44).

Son zamanlarda Instagram oldukça tercih edilen bir sosyal medya uygulamasıdır. Bu platformdan fotoğraf ve video paylaşımlarına yapılmaktadır. Ayrıca ara yüzünün sade, basit ve kullanımın kolay olması tercih edilmesini sağlayan bir diğer özelliğidir.

Diğer yandan, bu uygulamayı ilgi çekici yapan en önemli özelliği çekilen fotoğraflara farklı filtrelerin uygulanabilmesidir. Bu filtreleme özelliği kullanıcılara gerçek ‘ben’ den ideal ‘ben’ e tercih etmekte olanak tanımaktadır. Örneğin kullanıcı gerçekte var olan bir vücut uzvundan rahatsızlık duyabilir ya da kendini şişman hissedebilir. Bahsedilen filtreler sayesinde rahatsız olduğu uzvunu değiştirebilir ya da kendini daha zayıf gösterebilir. Alan da yapılan çalışmalar bu durumun aksini kanıtlamıştır (Golbeck, Robles ve Turner, 2011), (Markovikj, v.d., 2013). Filtreler ve diğer araçlar ile yapılan müdahaleler farklı amaçlardan dolayı yapıldığında bu çalışmanın kapsamında değildir.

Kullanıcıların Instagram içeriklerinin başka platformlarda da paylaşabilmesi bağlantısallık özelliği ile açıklanabilir. Günlük rutinlerin paylaşılması için oluşturulmuş hikaye özelliği kullanıcılar tarafından çok popüler olmuş, başka uygulamalarda kendi bünyelerinde bu özelliği koymuşlarıdır. Ayrıca özel mesajlaşma, paylaşımların altına yorum yapabilme, paylaşımları beğenme özelliklerine de sahiptir (Ünal, 2020, s. 14).

Alan da yapılan çalışmalarda Instagram da paylaşılan görsellerin tercihleri üzerinden kişilikle ile bağlantılar bulunmuştur. Bireyin kişiliği ile Instagram hesabından paylaşmış olduğu görsellerdeki, renk, renklerin doygunluğu, parlaklık, görseldeki kişi

90 sayısı ve bunun gibi değişkenler üzerinden anlamlı korelasyonlar bulunmuştur (Ferwerda, Schedl, ve Tkalcic, 2015), (Liu, v.d., 2016), (Ferwerda, Schedl, ve Tkalci, 2016). Bu çalışmada yapılan analizlerde Instagram üzerinden görsel çözümlemeler yapılacak. Yorumlar, açıklamalar ele alınmayacak.

Facebook

Sosyal medya platformu olarak tarihsel süreç içerisinde ilk akla gelen Facebook, 2004 yılında Mark Zuckerberg ve oda arkadaşları tarafından Harvard Üniversitesi içinde kurulmuştur. Uygulama 2005 senesinde üniversite içinde kalsa da 2006 yılında günümüzdeki özeliğine ulaşmıştır. Bu yıldan itibaren dünya genelinde yaygınlaşarak.

Büyük kitlelere ulaşmıştır (Ünal, 2020, s. 6). 01 Ocak 2019 tarihi itibariyle 2.3 milyar aktif kullanıcıya ulaşan Facebook, kullanıcılarına 70 dilde kullanılabilme özelliği sunmaktadır. 2019 yılı itibariyle yıllık net geliri 18.485 milyar $’dır (Davran, 2020, s.

43).

Facebook’un özelliklerini ele alındığında; Duvar (Wall), her bir kullanıcı sayfasındaki bir boşluk olup arkadaşların mesaj göndermesi/alması, paylaşım ve beğeniler de bulunma amacıyla kullanılmaktadır. Ayrıca bu sayfada istenildiği ölçüde kişisel bilgilerde yer almaktadır. Bu sayede isteyen Facebook kullanıcıları kendi ağ grubundaki arkadaşlarıyla ve hatta arkadaşlarının arkadaşlarıyla etkileşime geçebilir. Bu noktada gizlilik ayarları devreye girer. Eğer kullanıcı izin verdiyse duvarını izin verdiği diğer kullanıcılar tarafından görüntülenebilir. Duvara yazılan iletiler, beğeniler genellikle ağda yer alan diğer kullanıcılar tarafından görülebilir. Bu Facebook’un katılım özelliğine hizmet ettiğini göstermektedir (Ünal, 2020, s. 9).

91 Facebook kişisel mesajların diğer kullanıcıların göremeyeceği şekilde gönderilmesini sağlamaktadır. Facebook’ta yer alan sohbet ve mesaj özellikleri ile kullanıcılar ağlarında yer alan kişiler ile konuşabilmektedir. Ayrıca karşılıklı konuşma, bir iletinin(video ya da fotoğraf vb.) altında olup diğer kullanıcılar tarafından gözlenebilir. Hatta diğer kullanıcılar da katılımda bulunabilir.

Facebook’un bir diğer özelliği oyun oynayabilmektir. Oynanılan oyun ağ içinde başkalarıyla beraber oynanabilmektedir. Böylelikle kullanıcılar etkileşime geçebilmektedir. Burada Habermas’a atıfta bulunabilir; kahvehanelerde edebi tartışmaların üzerinden bir araya gelen insanlar bir süre sonra siyasi tartışmalara girmiş kamusal alan inşa edilmiştir (Habermas, 2010). Dijital ağlarda oyun ve eğlence için bir ara gelen insanlar, amaçlamadan örgütlenerek, dünya çapında siyasi protestolar yapmışlardır.

Buna ilaveten Facebook’ta grup kurabilme özelliği bulunmaktadır. Kurulan bu gruplar siyasi ya da kültürel olabilir. Bu gruplar örgütlenme süreçlerine hizmet ettiği gibi yankı odalarının (Echo Chambers)(6) da oluşmasına sebebiyet verir.

Ara yüzün basit ve sade oluşu kullanım kolaylığı sağlamaktadır. Bu da her yaştan kullanıcıya hizmet ettiğinin göstergesidir. Bunun yanında sahip olduğu algoritma sayesinde kullanıcının kişisel duvarında kullanıcının beğenileri doğrultusunda içerik bulundurur. Bu durum kullanıcıların daha çok uygulamada kalmasını sağlamaya yöneliktir. Kullanıcının duvarındaki bu içerik uygulamaya her girişte yenilenir ve sonu olmayan bir döngüde akar.

İlaveten Facebook içinde bağlantısallıklar barındırır. Firmanın sahip olduğu diğer uygulamalara direk bağlantı özeliği bulunmaktadır. Bunun yanı sıra link

92 paylaşma, başka sayfalara ve uygulamalara geçiş yapabilme özellikleri de bulunmaktadır.

Facebook üzerinden yapılan analizde; görsel ögeler için Instagram için kullanmış olduğumuz tekniği, sözel ögelerde Twitter da kullanılan teknik kullanılacak.

Bu bağlamda karma bir teknikle ele alınacak olan Facebook uygulamasının kendisi de tarihsel olarak diğer uygulamalardan önce ortaya çıkmasına rağmen kullanıcılar karma özellikler sunmaktadır.

Dijital ağ ortamlarında kullanıcı sayısı yüksek olan ve popülerliğini sürdüren daha birçok uygulama veya platform bulunmaktadır (örneğin Whatsapp, Youtube, vb.).

Fakat bu çalışmadaki öznelere uygulanan ankette sadece bu üç (3) uygulama çıkmış olduğundan dolayı sadece bu üç uygulamadan (Facebook, Instagram, Twitter) bahsedilmiştir. Yöntem bölümünde daha detaylı ele alınacak olmasına rağmen;

araştırmaya katılan katılımcıların dokuz (9)’u hariç hepsi ‘En çok kullandığınız yeni medya platformu’ sorusuna cevap olarak sadece yukarıda bahsedilen üç (3) sosyal medya platformunun adını vermişlerdir. Bahsedilen dokuz (9) öznenin üç (3)’ü ise e-mail hesaplarını, üç (3) kişi ise Whatsapp uygulamasını, iki (2) kişi internet demiş, kalan bir (1) kişi ise radyo uygulamasının adını vermiştir. Bahsedilen bu dokuz (9) özne araştırmaya dahil edilmemiştir. Araştırmadan çıkarılma sebepleri ise verdikleri sosyal medya platformlarının özel alana girmesi, mahrem bilgilerin var olmasıdır. Bu sebepten dolayı bu datayı kullanmak çalışmanın etik bakış açısına uygun değildir. Ayrıca anket sürecinde anonimleştirilmiş olan öznelerin mahrem bilgilerinin edinilmesi etik problemlerin yanı sıra teknik yetersizliklerden dolayı da edinilememiştir. Daha öncede bahsedildiği gibi bu konu çalışmanın yöntem kısmında detaylı biri şekilde ele alınacaktır.

93 2.2 Sosyo-Ekonomik Demografiden Daha Fazlası: Psikodemografik (7)