• Sonuç bulunamadı

Kişiliği Ölçmek ve Beş Faktör Kişilik Envanteri

102 Tablo: Başer’den alınmıştır. (2014, s.66-67 )

Yukarıda verilen tablada sosyal medya davranışlarıyla kişilik boyutlarının ilişkilendirildiği başlıca çalışmalardır. Yapılan bu çalışmada sosyal medya davranışları ile kişilik boyutlarının ölçülmesi amaçlanmaktadır. Yapılan çalışmalar da süreç içerisin ilk önce sosyal medya davranışlarıyla kişilik arasında ilişki kurulmuş sonrasında kişilik boyutlarının ölçülebilirliği sınanmıştır. Literatürdeki ilgili araştırmalar, çalışmanın ilerlen bölümlerinde detaylı bir şekilde ele alınacaktır.

103 konuda fazla eğitimi almamış olan kişiler tarafından dâhi birden fazla insana, aynı anda ve kolaylıkla uygulanabilmektedir. Kendini değerlendirme envanterlerini puanlamak da oldukça basit ve objektiftir. Araştırmacılar genellikle eşleştirilmiş maddeleri ya da yanıtların toplam değerlerini alır. Buna ilaveten, kendini değerlendirme envanterlerinin geçerliliği, diğer ölçeklere göre daha yüksektir. Diğer bir ifade ile bir öz güven testindeki maddelere bakarak anketin gerçekten öz güveni ölçtüğünü anlaşılabilir (Burger, 2017, s. 270).

Kendini değerlendirme envanterleri farklı biçimlerde ve uzunluklarda olabilmektedir. Bazıları 10 sorudan az, bazıları ise 500 sorudan fazla olabilmektedir.

Bazılarında ise alt ölçekler ve karşılaştırma gruplarıyla ilgili ayrıntılı bilgisayar analizleri bulunurken, bazıları ise belirli bir özellik boyutu için sadece tek puanlama bulunur. Araştırmacılar bu ölçekleri bir kişilik boyutu üzerindeki bireysel farklılıkları belirlemek için kullanırlar. Örneğin; bir firmanın insan kaynakları departmanı hangi adayı işe alacağına karar vermek, klinik psikologlar da danışana teşhis koymak için bu ölçeklerden yararlanmaktadır (Burger, 2017, s. 270). Tarihsel süreç içerisinde kişilik ölçümlerinde kullanılan kendini değerlendirme ölçekleri geliştirilmiştir.

Minnesota Çok Yönlü Kişilik Envanteri

Araştırmacılar tarafından kullanılan kendini değerlendirme envanterlerinin ilk örneği, Minnesota Çok Yönlü Kişilik Envanteridir (Minnesota Multiphasic Personality Inventory) (MMPI). Bu ölçeğin özgün hali 1930’larda geliştirilmiştir. Sonralarında ölçek gözden geçirilmiş MMPI-2, olarak 1989 yılında bir kez daha yayınlanmıştır.

Alanda özellikle klinik psikologlar, psikolojik danışmanlar, kişilik psikologları ve okul

104 psikologları, hastalarına ve danışanlarına sıklıkla MMPl-2’yi uygulamaktaydılar (İnanç ve Yerlikaya, 2008, s. 237).

MMPI-2’de, 567 tane doğru ya da yanlış sorusu bulunmaktadır. Bu sorular, birkaç ölçeğin sonucunu birlikte hesaplayarak ölçeğin uygulandığı kişinin genel kişilik boyutlarını belirlemektedir. Süreç içerisinde ölçekler, psikolojik rahatsızlıkları ölçmek üzere tasarlanmıştır. Bundan dolayı psikologlar depresyon, histeri, paranoya ve şizofreni gibi boyutların puanlarını da hesaplamaktadırlar. Fakat değerlendirme yapılırken genellikle tek ölçeğin sonucu değil, genel sonuç dikkate alınmaktadır.

Özellikle ele alınan veriler ortalamanın çok üstünde ya da çok altında alınmış puanlardır (Burger, 2017, s. 271).

Özgün MMPI ölçeklerinin ortaya çıkmasıyla beraber, çok fazla farklı ölçek de geliştirilmiştir. Belirli bir patoloji ya da kavram üzerinde çalışan araştırmacılar, genellikle ilgilendikleri örneklemi evrenden ayıran maddeler oluşturmaya çalışırlar.

Örneğin dışadönüklük ölçeği geliştirmek için, dışadönüklük boyutu yüksek insanların, pek dışadönük olmayan insanlardan farklı yanıt verdiği maddeler belirlenmeye çalışıldı (Burger, 2017, s. 271).

Uzun yıllar boyunca MMPI ve MMPI-2, en sık kullanılan klinik değerlendirme ölçeklerinden birisi olmuştur. Yapılan akademik tartışmalarda, MMPI-2’nin klinik psikoloji lisansüstü eğitimine dâhil edilmesi gerekliliği konusunda, neredeyse evrensel bir görüş birliği olduğu ortaya çıkmıştır. Fakat ölçek çok sayıda araştırmada da kullanılmasına rağmen MMPI-2’de de itiraz edilen noktalar bulunmaktadır. Psikologlar bazı ölçeklerin geçerliliği, ölçeğin uygulandığı kişiden elde edilen veri örneklerinin

105 uygunluğu, testin ölçmeyi tasarladığı yapılar gibi konuları tartışmaya açmıştır (Burger, 2017, s. 271).

Beş Faktör Kişilik Envanteri; Goldberg’den Somer’e

Alanda yapılan tartışmaların yanı sıra, MMPI-2 çok yönlü olması, soru sayısının çok fazla olması, istenilen kişilik boyutunun derinliklerine inilememesi gibi nedenler araştırmacıları yeni bir ölçek geliştirmeye yöneltmiştir. Bu ihtiyaçlar doğrultusunda 1990’lı yıllarda Goldberg Beş Faktör Kişilik Envanterini geliştirmiştir. Kişiliği etkileyen dil ve kültür unsurları dikkate alındığında; Amerika kültüründe İngilizce olarak geliştirilen ölçeğin sadece Türkçeye çevirisi yetersiz kalacaktı. Bunun için dil ve kültürel uyarlamalarına bağlı olarak ülkemizde Somer, O., Korkmaz, M. ve Tatar, A.

2002 yılında Beş Faktör Kişilik Envanterini geliştirmişlerdir. Bu bağlamda ölçek hakkında bilgi ve ölçeğin gelişim süreçlerini Somer ve arkadaşları şöyle aktarıyor;

“Bu çalışmada, ülkemizde yaşayan insanların kişilik yapısına ilişkin algılamalarına uygun bir yapısal özellik gösteren, çok boyutlu bir kişilik envanterinin geliştirilmesi amaçlanmıştır. Bir kişilik ölçeği geliştirmeye başlarken bazı temel tercihlerde bulunmak gerekmektedir. Bunların en önemlilerinden birisi ölçülecek kişilik yapısına, diğeri ise madde havuzunun nasıl oluşturulacağına ilişkin kararların alınmasıdır. Çalışmamızda bu iki alandaki tercihlerimizi yaparken şöyle bir kaygı yol gösterici olmuştur; ölçek geliştirme modelimiz hem bizi herhangi bir envanterin uyarlanması alternatifine göre daha serbest bırakarak kendi kültürümüze uygun bir araç geliştirmemize olanak sağlasın, hem de dünya literatüründen tamamen koparmayarak ileride

106 kültürlerarası çalışma sonuçları ile bağlantı kurmaya imkan tanısın. Bu yaklaşım ile, aracımızın yapısını kurarken tercihimizi Beş Faktör Kişilik Modelinden yana kullandık. Sözlükteki kişilik belirten sıfatlara dayalı olarak geliştirilen bu modele ilişkin çalışmalar yaklaşık 70 yıllık bir geçmişe sahiptir ve son yıllarda farklı dil grupları üzerine yapılan çalışmalarla da desteklenmiştir. Çeşitli araştırmacılar İngiliz dilinde Beş Faktör Modeli üzerine pek çok çalışma yapmışlar ve bu modeli destekleyici veriler sunmuşlardır (Örn. Church ve Burke, 1994; Costa, McCrae ve Dye, 1991; Digman ve Inouye, 1986; Goldberg, 1990; 1992; Johnson ve Ostendorf, 1993; McCrae, 1987; 1993; McCrae ve Costa, 1985; 1987; 1988; 1989; 1991; Peabody ve Goldberg, 1989; Piedmont, McCrae ve Costa, 1991; Saucier ve Goldberg, 1996; Trapnell ve Wiggins, 1990).

Beş Faktör Modelinin geçerliği dünyadaki diğer başka dillerde de araştırılmıştır. Kişilik tanımlayıcı terimlerle ilgili çalışmalar; Flemenkçe, Almanca, İtalyanca, İspanyolca, Slovakça, İbranice, Macarca, Çince, Filipince (Tagalog), Lehçe ve Rusça’da yapılmıştır ve büyük ölçüde modeli destekleyici veriler sunmuşlardır (bu dillerdeki çalışmaların özet bir derlemesi için bkz. De Raad, Perugoni, Hrebickova ve Szarota, 1998; Saucier, Hampson ve Goldberg, 2000). Paunonen, Jackson, Forsterling ve Trezebins (1992), Beş Faktör Modelinin genellenebilirliğine ilişkin verilerin, yalnızca İngiliz diliyle sınırlı olmadığına dikkat çekmişlerdir. Araştırmacılar, sözel ve sözel olmayan kişilik envanterleri ile 4 ülkede (Kanada, Finlandiya, Polonya ve Almanya) yürüttükleri çalışmada, Beş-Faktör Modelini destekleyen bulgular elde etmişlerdir. Yazarlar, Beş Faktör Modelinin kişilik ölçümünde dile dayalı ölçümler kullanmaktan ve

107 dilin yapısındaki kelime anlamlarının benzerliğinden kaynaklanmadığını belirtmektedirler. Piedmont ve Chae (1997), Kore’de yetişkinlerle yürüttükleri çalışmaları sonucunda, Beş Faktör Modelinin kültürlerarası genellenebilirliğine ilişkin destekleyici veriler elde ettiklerini belirtmektedirler. Yine McCrae, Costa, Del-Pilar, Rolland ve Parker (1998), NEO kişilik envanterinin Filipince ve Fransızca çevirileri ile elde ettikleri verilerin Amerikan normatif faktör yapısıyla net bir uyuşum gösterdiğine işaret etmektedirler. Somer ve Goldberg de (1999), Türkçe’de sözlükteki kişilik özelliklerini tanımlayan sıfatlarla yürüttükleri çalışma sonucunda, Beş Faktör Modelini destekleyici veriler elde etmiştir.

Modelimizi kurduktan sonra, ikinci kararımız madde havuzunun oluşturulması ve madde formatı ile ilgiliydi. Ölçeğimizde denenecek madde havuzunun tamamen kendi geliştirdiğimiz maddelerden oluşmasının bizi dünya literatüründen nispeten kopartacak bir tercih olacağı yaklaşımı ile uluslararası bir kişilik madde havuzundan yararlanmayı uygun gördük. Amerikalı bir kişilik araştırmacısı olan Goldberg (1999b), Avrupalı kişilik araştırmacılarının yıllardır üzerinde çalıştıkları kişilik maddelerini genişleterek 1452 maddeden oluşan bir uluslararası kişilik maddeleri havuzunu (literatürde IPIP olarak anılmaktadır, International Personality Item Pool) derleyerek bir WEB sayfasında tüm araştırmacıların serbest kullanımına sunmuş ve bu maddelerin her birini yaklaşık 1000 kişilik bir Amerikan yetişkin örneklemine uygulayarak, kişilik ölçekleri üzerinde çalışmak isteyen araştırmacılara serbest kullanıma açık önemli bir ön veri sağlamıştır.

Goldberg (1999a), bir kişilik ölçeğinde madde formatı olarak sıfatların kullanılmasının; a) dildeki kişilik belirten sıfatların sayısının sınırlı olması ve bu

108 nedenle daha alt düzeydeki kişilik yapılarının kapsamlı olarak ele alınmasına imkan vermemesi b) sıfatların treytleri oldukça üst düzeyde ve soyut bir biçimde tanımlaması gibi sakıncaları olduğuna işaret etmektedir. Bu nedenlerle Goldberg, geniş kapsamlı bir kişilik ölçeğinde sıfatlar kadar kısa ifadeler ya da klasik kişilik envanterlerindeki uzun ifadeler yerine davranışsal düzeyde tanımlamaları kapsayan kısa cümleciklerden yararlanılmasını önermiş ve IPIP kişilik madde havuzunda sunduğu maddelerde bu formatı benimsemiştir”

(Aktaran: Somer, Korkmaz ve Tatar, 2002, s. 21 - 33).

Çalışmada, 22-60 yaşları arasında, 790 (433 kadın, 357 erkek) özne ile çalışılmış. Yaplan analizler sonucun da Türkiye bağlamında beş (5) temel boyutun altında toplanabilen on beş (15) alt boyut oluşturmuşlardır (Somer, Korkmaz ve Tatar, 2002, s. 21 - 33). Temel beş boyut Büyük Beşli (Big Five) olarak adlandırılır bu boyutlar şöyledir; Dışadönüklük (Opennes), Yumuşak Başlılık (Agreeableness), Öz Denetim (Consientouness), Duygusal Denge (Neuroticism), Gelişime Açıklık (Extraversion). Bu Temel 5 boyutun 15 alt boyutları tablolar ile gösterilmiştir.

Tablo: 2.2 DIŞA DÖNÜKLÜK Canlılık Girişken İçedönüklük

konuşkan, atılgan, yalnızlığı seven, hareketli, baskın, mesafeli,

neşeli, sosyal, topluluğu sevmeyen,

canlı, rahat, sesiz,

coşkulu faal, bireyselci,

yarışmacı, kendine yeten söz geçiren

109 Tablo: 2.3 YUMUŞAK BAŞLILIK

Yumuşak Kalplilik/Elseverlik Sakinlik Tepkisellik/Karşıtlık başkalarını düşünen,

sakin, şüpheci,

merhametli, serinkanlı, karşıt,

geçimli, eleştiriye açık, dik kafalı,

verici, ön yargısız inatçı,

sıcak, tartışmacı

anlayışlı

Tablo: 2.4 ÖZ DENETİM / SORUMLULUK

Düzenlilik Sorumluluk/Kararlılık Kurallara Bağlılık Heyecan Arama düzenli,

öz disiplinli, ağırbaşlı, maceracı,

dikkatli,

amaçlı, otoriteye bağlı, aklına geleni yapan,

titiz,

sorumluluk sahibi, temkinli, riske ve tehlikeye açık olan, ayrıntıcı,

güvenilir, görevşinas, çılgın

programlı

başarı motivasyonu yüksek geleneksel

110 Tablo: 2.5 DUYGUSAL DENGE

Endişeye Yakınlık Kendine Güven

endişeli, karasız,

gergin, güvensiz,

kaygılı, alıngan,

kolay incinen, kendinden memnun ve emin olmayan

başkalarının onayına ihtiyaç duyan

Tablo: 2.6 GELİŞİME AÇIKLIK

Analitik Düşünme Yeniliğe Açıklık Duyarlılık

inceleyici, değişikliği seven, hassas,

araştırıcı, farklı düşüncelere açık, ince ruhlu,

irdeleyici, hür düşünceli, sanatçı ruhlu,

düşünen, deneyimleyici duygulu,

eleştiren, nazik

zeki

Tablo: 2.2, 2.3, 2.4, 2.5, 2.6 Somer, Korkmaz ve Tatar, (2002)’dan alınmıştır.

Tabloda verilen temel boyutları ele alınacak olunursa;

Dışa dönüklük (Opennes), bu boyutun bir ucunda aşırı dışa dönükler, diğer ucunda ise içe dönükler bulunmaktadır. Dışa dönükler insanlar oldukça sosyal kişilerdir;

bununla beraber enerjik, iyimser, sıcakkanlı ve girişkendirler, içe dönükler ise bahsedilen bu özellikleri göstermezler fakat asosyal ve enerjisi olmayan bireyler

111 oldukları söylenemez. Bununla beraber içe dönükler için soğuk değil çekingen, izleyici değil bağımsız, uyuşuk değil ağır kanlı denilebilir. Bunun haricinde, dışa dönükler içe dönüklere göre daha fazla arkadaşı olduğunu ve sosyal ortamlarda, daha çok zaman geçirdikleri söylenebilir (Goldberg ve Somer, 1999, s. 431-450).

Yumuşak Başlılık (Agreeableness), bu boyuttu yüksek olan bireyler;

yardımsever, güvenilir ve şefkatli olarak adlandırılır. Bu kişilik boyutunun öteki ucunda ise düşmanca ve kuşkulu insanlar bulunmaktadır. Yumuşak başlı insanlar işbirliğini rekabete tercih ederler. Yumuşak başlı olmayan insanlar ise çıkarları ve inançları için mücadeleci olurlar. Yumuşak başlı insanların, olmayanlara göre daha güzel sosyal ilişkileri vardır ve diğer insanlarla daha az kavga ederler (Goldberg ve Somer, 1999, s.

431-450).

Özdenetim – Sorumluluk Duygusu ile Hareket Etme (Consientouness), bu boyut ise insanın ne kadar kontrol ve disiplin sahibi olduğunu göstermektedir. Bu boyutun yüksek ucunda yer alan bireyler düzenli, belirli bir plan doğrultusunda hareket eden, kararlı insanlardır. Düşük ucunda yer alanlar bireyler ise dikkatsiz, dikkati kolay dağılan ve güvenilmez insanlardır. Sorumluluğu belirleyen nitelikler, genellikle başarı ya da iş ortamlarında daha belirgin olduğu için, bazı araştırmacılar bu boyuta başarma isteği demektedirler (Goldberg ve Somer, 1999, s. 431-450).

Duygusal Denge - Nevrotiklik (Neuroticism), bu ölçüt, bireyleri duygusal kararlılık, kişisel uyum ve bunların sürekliliği üzerinde bir noktaya yerleştirir. Duygusal problemler yaşayan ve duyguları aşırı değişiklik gösteren bireyler duygusal dengesi düşük insanlarıdır. Bu boyutu düşük bireyler, yüksek olanlara göre gündelik olaylar karşısında daha sık stres yaşarlar. Duygusal denge düzeyi yüksek olan bireyler sakin, iyi

112 uyum göstermiş, aşırı ve uyumsuz duygusal tepkilere yatkın olmayan kişilerdir (Goldberg ve Somer, 1999, s. 431-450).

Gelişime Açıklık (Extraversion), bu boyut, kişiler arası ilişkilerde açık olmaktan ziyade, deneyimlere açık olmak anlamındadır. Bu boyutu oluşturan nitelikler içinde, güçlü bir hayal gücü, yeni görüşleri kabul etme isteği çok yönlü düşünebilme ve zihinsel merak bulunmaktadır. Açıklık boyutu yüksek olan bireyler, geleneksel olmayan ve bağımsız düşüncelere sahiptirler. Açıklık boyutu düşük olan bireyler ise nazaran daha gelenekseldir. Herhangi bir konu ya da olay hakkında yeni bir şey yerine bilineni tercih etmektedirler (Goldberg ve Somer, 1999, s. 431-450). (8)

Kişilik üzerine çalışan birçok araştırmacı, kişiliğin ne şekilde ölçülürse ölçülsün, Büyük Beşli’nin yaygın bir şekilde kendini göstermesinden oldukça etkilenmişlerdir.

Öz değerlendirme ölçeği sonucunda edinilen beş faktör, kişiliğin farklı göstergeleri de ele alındığında da ortaya çıkmaktadır. Örneğin bireylerin, arkadaşları ve tanıdıkları öğretmenleri tanımlarken kullandıkları sözcüklere benzerdir. Beş faktör anaokulu öğrencileriyle yapılan çalışmalarda dahi ortaya çıkmıştır. Süreç içerisinde oldukça yüksek düzeyde kararlılık göstermiştir. Bazı araştırmacılar, Büyük Beşli puanlarını belirlemek için 1939-1944 yılları arasında üniversite öğrencileriyle yapılan görüşmeleri ve anketlerden alınan verileri edinerek puanlamışlardır. Bu puanlar, 45 yıl sonra aynı öznelerin yaptığı Büyük Beşli ölçek sonuçlarıyla yüksek düzeyde korelasyon göstermiştir. Öz olarak, farklı pek çok kaynaktan elde edilen kanıtlar ile kişiliği oluşturan özelliklerin çoğunun, beş temel kişilik boyutu üzerinde toplanabileceğini ortaya koymaktadır (Burger, 2017, s. 275).

113 Bu çalışmada kullanılan, uygulamaya hazırlanmış Beş faktör Kişilik Envanteri Prof. Dr. Nebi Sümer’in internet sitesinden alınmıştır(9). Ölçekler hakkında Sümer;

“Bu site bulunan ölçekler uygulama hazır ve erişime açıktır. Ölçekler etik ilkelere uymak koşulu ile sadece bilimsel araştırmalarda kullanılabilir.

Ölçeklerin kullanımı için izin alınmasına gerek yoktur. Söz konusu ölçeklerin klinik tanı koyma, psikolojik değerlendirme ve/ya eleman seçme vb. amaçlarla kullanılması hem bilimsel (psikometrik) hem de etik bakımdan uygun değildir”

(Sümer, 2020).

Diyerek hiçbir ölçeğin değiştirilemeyeceğini, üzerinde oynama yapılamayacağını da önemle vurgulamıştır (Sümer, 2020).