• Sonuç bulunamadı

2.1. Kavram Terimi

2.1.10. Sosyal Bilgiler Dersinde Kavram Öğretimi ve Önemi

Merak yetisiyle doğan insanoğlu bu özelliğinden dolayı çevresini incelemeye ve merak ettiği sorulara cevaplar bulmaya çalışır. Bunun yanı sıra sosyal bir varlık olan insanoğlu merak ettiği sorulara cevaplar ararken çevresiyle de sürekli etkileşim halindedir. Bu açıdan bakıldığında karşımıza sosyal bilimler kavramı çıkmaktadır.

Bilginin yapıtaşlarını oluşturan olguları, kavramları ve genellemeleri içeren bilginin, nasıl oluşturulduğu konusuna dayalı bir çağdaş bir okul müfredatı, olgulardan

çok kavramlara dayalı öğretim olarak adlandırılmaktadır. Kavramlara dayalı öğretim yoluyla öğrencilerin, olguların karmaşık yığını içinde anlam kurmak ve özetlemek üzere yardım eden yüksek düzeyli kavramları düşünmeleri, olay ve olguların arkasındaki genellemeleri bulmaları sağlanır (Barth ve Demirtaş, 1997).

Sosyal bilimler, bilimsel bir yaklaşımla toplumların incelendiği disiplinlerden oluşmkatadır. Esas olarak beşerî anlayışın gelişmesi için gruplar içinde oluşan insan etkinliğini inceler. Bu yüzden sürekli bir değişim içerisinde olan, muhtelif ve karışık problemlerle karşı karşıya gelen insan ve toplumların hayatında, sosyal bilimlerin yeri oldukça önemlidir (Köstüklü, 2001).

Sosyal bilimler tarih, hukuk, vatandaşlık bilgisi, sosyoloji, antropoloji, coğrafya ve psikoloji gibi önemli bilimlerin yer aldığı konu alanlarından oluşurken sosyal bilgiler ise bir öğretim programı olup öğretim kurumlarında bulunan eğitim alanlarının ortaya çıkardığı bir kavramdır. Başka bir deyişle sosyal bilgiler, sosyal bilimlerin eğitimsel ilkeler kapsamında özel bir kitle olan öğrenciler için basitleştirilmiş şeklidir. Sosyal bilimler alanında akademik ortamda üretilen bilimsel bilgileri kullanan sosyal bilgiler, bu bilimsel bilgileri öğrencilere sunarken öğrencilerin yaş kuşağı, ilgi ve gereksinimleri ile hazır bulunuşluk düzeyini de göz önünde bulundurmaya çalışmaktadır. Sosyal bilgiler dersi, insanı, toplumu ve bunlarla ilişkisi çerçevesinde çevreyi konu alanı olarak incelerken, öğrencilerin insan-toplum ilişkileriyle ilgili bilgi ve tecrübelerini geliştirmesine imkân sağlamakla birlikte bireyin kendisini, değerlerini ve düşüncelerini keşfedişinin ortamını hazırlayan bir ders de olabilmelidir (Kabapınar, 2014; Turan ve Ulusoy, 2005).

Dünyada ve ülkemizde yaşanan kültürel, ekonomik, sosyal, bilimsel ve teknolojik değişimler ile eğitim alanında meydana gelen gelişmeler okullarda uygulanan öğretim programlarının da yenilenmesi ihtiyacını doğurmaktadır. Bu yaklaşımla Sosyal Bilgiler Dersi Öğretim Programı ilkokul 4.sınıftan ortaokul 7.sınıfa kadar aşamalı bir biçimde uygulanmaktadır. Ayrıca mevcut program, günümüzde pek çok ülkede benimsenen yapılandırmacı yaklaşım ile öğrenme-öğretme süreçlerinde

öğretmenden öğrencilere, okul yönetiminden velilere kadar öğrenci merkezli bir eğitim anlayışının benimsenmesi hedeflenmiştir (Özdemir, 2014).

İlköğretim kurumlarında (4-7. sınıflarda) okutulan sosyal bilgiler dersinin gayesi, bireyin sosyal hayatla ilgili durumları algılayıp yorumlayabilmesi açısından gerekli bilgi, beceri, davranış ve tutumları kazandırabilmektir. İçeriğini, bireyin sosyal hayatta karşılaştığı ve karşılaşabileceği düşünülen durumlar oluşturmaktadır (Kılıç ve Seven, 2002; MEB, 2005b).

2004 yılından itibaren ülkemizin eğitim sisteminde oldukça köklü değişikliklere gidilmiştir. Sosyal Bilgiler Öğretim Programı ve ders kitapları yapılandırmacı yaklaşım anlayışına göre hazırlanmıştır. Bu değişiklik vesilesiyle “Sosyal Bilgiler” öğrencilerin toplumsal var oluşunu gerçekleştirebilmesine katkıda bulunmak amacıyla tarih, hukuk, ekonomi, sosyoloji, coğrafya, antropoloji, felsefe, psikoloji, uluslararası ilişkiler ve siyaset bilimi gibi sosyal bilimleri ve vatandaşlık bilgisi konularını yansıtan öğrenme alanları bir ünitede birleştirilmiştir. Ayrıca Sosyal Bilgiler Dersi Öğretim Programı’nın dört temel ögesini beceriler, kavramlar, değerler ve genel amaçlar oluşturmaktadır (MEB, 2005b; Turan ve Ulusoy, 2015).

Sosyal Bilgiler Dersi Öğretim Programı, bireyin kendisinden hareketle yaşadığı çevreye ve dünyaya makul bir anlam yükleyebilmesi için yol göstermektedir. İnsan kendine ve hayatta karşılaştığı her şeye “dil” aracılığıyla anlam vererek yapılandırır, ifade eder ve yine dil ile başkalarıyla paylaşır. Bu anlamın yapılandırılması, “olgu- kavram-genelleme ya da ilke-kuram” olmak üzere dört ana evreyi içermektedir. Sosyal hayatı oluşturan insan deneyimlerinin bütünlüğü, bu evrelerin tek başına ele alınmasına engel olmaktadır. Dolayısıyla Sosyal Bilgiler Dersi Öğretim Programı’nda olgu, kavram, genelleme ve ilke-kuram tek başına ele alınmamıştır. Ayrıca denilebilir ki bu dört evre, dünyaya bakan insanın, ona bütüncül ve kapsamlı bir mânâ verebilmesi için ortaya koyduğu hiyerarşik zihinsel etkinliklerdir. Olgular, kavramlarla tanımlanmaya ihtiyaç duydukları gibi, doğru olarak belirlenen kavramlar da genellemeler ve ilkeler türetirler. İlkeler yaşamın içinde anlamlı açıklayıcı yapılara dönüşerek teorileri oluştururlar (MEB, 2005a).

Sosyal bilgiler dersleri tarih, coğrafya, hukuk, sosyoloji, siyaset bilimi, antropoloji, ekonomi vb. sosyal bilimler disiplinlerinin baz alınarak oluşturulmasından dolayı kavramlar açısından oldukça zengindir ve öğrencilerin birçok kavramla karşılaşması doğaldır. Özellikle ilköğretim kademesinin kavram öğretimine temel teşkil etmesi, kavramların önemle ele alınmasını gerektirmektedir. Sosyal Bilgiler Öğretim Programı’nın bu kadar geniş içeriğe sahip olması aynı zamanda kavram zenginliği anlamına gelmektedir ki bu durum öncelikli olarak tüm temalarda o temada geçen kavramların anlam bilgisinin kazandırılmasını gerektirmiştir. Çünkü bir temanın anlaşılması, o temaya ait kavramların iyi bilinmesine ve öğrenilmesine bağlıdır. 2004 Sosyal Bilgiler Öğretim Programı’nın vizyonlarından birisini de kavramların kullanımı oluşturmakta ve programın genel hedeflerinde de önemle üzerinde durulmaktadır (Alkış, 2014; Taşlı, 2005).

İlköğretime başlayan öğrencilerin zamanla yaşamlarında bazı sosyal kavramlarla ilk kez karşılaştığı için, bu tür kavramları çoğunlukla anlamakta sıkıntı yaşayarak birbirine karıştırabilmekte veya kavramlarla ilgili yanılgılara sahip olmaktadırlar. Okullarımızda bazı derslerin geleneksel yöntemlerle işlenmesi ve teknolojik aletlerin yetersiz kalması sonucu, öğrencilerin konuları anlamlı öğrenmelerine engel olabilmektedir (Yazıcı ve Sabancı, 2003).

Okullarda kavramların öğretilmesi oldukça önemlidir. Çünkü insan zihninin temel yapıtaşları olan kavramların açıklığı ve çeşitliliği, bireylerin öğrenmelerinin anlamlı olması ile doğru orantılı olmaktadır (Fidan, 2012).

Öğrenciler sosyal bilgiler dersinde öğrendikleri bilgileri ve kavramları günlük yaşantılarında kullanmak suretiyle kendi zihinsel gelişimlerinin inşasına olumlu katkıda bulunabilirler ve karşılaştıkları olgular ve problemler karşısında gerekli açıklamaları yaparak çözüm üretebilirler. Öğretmenler, öğrencilerin sahip olduğu ön bilgileri ve kavramları ortaya çıkarmalı, bunlardan yanlış olan bilgi ve kavramların yerine doğru olanları öğretmek için gerekli çabayı göstermelidirler.