• Sonuç bulunamadı

2.1. Kavram Terimi

2.1.3. Kavram Öğrenme ve Kavram Öğretimi

Kavramların bilgileri anlamlı ve kalıcı bir şekilde öğrenmede ne kadar önemli oldukları ve kavramların, kavramlar arasındaki ilişkilerin bir ders, ünite veya konudaki başarının ilk ve en önemli anahtarlarından biri olduğu bilinmektedir (Çaycı, 2003).

Genel anlamda öğrenme, çevresel koşulların değişmesiyle bireylerin davranışlarında meydana gelen değişmedir. Kavram öğrenme ise, uyaranları belli kategorilere ayırarak, zihinde bilgiler oluşturmaktır. Yeterli bir öğrenmede bu bilgilerin davranışla bütünleşmesi beklenir. Sonuç olarak kavram öğrenme bir yapılanma ve yapılandırma işlemidir (Ülgen, 2004).

Kavram öğrenme bireyin doğumuyla başlar ve ölünceye kadar devam eder. Bireyler kavramları, çevreleriyle doğal etkileşimleri ve eğitim yaşamları boyunca okuldaki tecrübeleri yoluyla öğrenmekte, ayrıca karşılaştığı problemlere çözüm ararken de kendiliğinden keşfederek öğrenmektedirler (Wilson ve Tessmer, 1990).

Başlangıçta tesadüflerle, deneme-yanılma ile veya soru-cevapla birçok kavram edinilirken bunlardan bazıları zorunlu olarak, bazıları da keyfi olarak öğrenilir. Zamanla bu kavramların bir kısmı pekişmekte, genişlemekte ve bir kısmı da unutulmaktadır. Bu süreç yaşam boyu sürmektedir. Bazı kavramların ise (bilimsel kavramlar, özel ilgi alanları gibi) yaşamın doğal akışında öğrenilmesi oldukça zordur.

Bu nedenle bu kavramların planlı eğitim kapsamında öğretilmesi gereklidir (Yükselir, 2006)

Bilişsel gelişimin temelinde kavram öğrenme vardır ve çeşitli düzeylerde gerçekleşir. Aynı kavramların farklı düzeylerde nasıl öğrenildiği ve nasıl kullanıldığına ilişkin önemli bir bilgi birikimi elde edilmiş olup kavram öğrenmede bir düzeyden diğerine geçişi sağlayan zihinsel süreçlerin aynı sırayı izlediği ve bunun değişmez bir sıra olduğu araştırmalarla ortaya konmuştur. Kavramların öğrenilmesinde ilgili nesne, olay, fikir ve davranışların yapısal ve işlevsel özelliklerinin algılanması, bunların ortak özelliklerinin belirlenerek kavramla ilgili olan ve olmayan özelliklerin ayırt edilmesi gerekmektedir (Fidan, 2012; Senemoğlu, 2005).

Kavram öğrenmeye yönelik yapılan çalışmalarda araştırmacılar iki anahtar soru üzerinde durmuşlardır; i. insanlar aslında kavramlar hakkında ne öğrenirler? ii. insanlar kavramları nasıl öğrenirler? İlk soru kavramlar hakkında bilgilerimizin doğasını içerirken ikinci soru kavram öğrenimine yönelik zihinsel süreçleri içerir (Ormsrod, 2012). Kavramların öğrenilebilmesi için bellekteki bilginin daha verimli bir şekilde organize edilmesi gerekmektedir. Çocuklar 1–2 yaşlarında kavramları kazanmaya başlarlar. Çocuklar yeni bilişsel yetenekler kazandıklarında bunları gerekmese bile kavramsal olarak harekete geçirme eğilimindedirler. Çocuklarda algısaldan kavramsal değişime doğru bir gelişimsel kapasite vardır. Ayrıca çocuklar akıl yürütme yeteneklerini kullanarak kavramsal analizler yapabilmekte ve bu analizler onların yeni kavramları öğrenmesine neden olmaktadır. Dört yaşından itibaren çocuklarda kavram oluşturma yeteneğinde bir ilerleme görülmektedir. Algısal gelişim ve öğrenme çevremizden bilgi edinme yeteneğindeki artış olarak tanımlanabilir. Kavramların oluşması için nesne ve olayların özelliklerine dikkat etmek ve bunları ayırt edebilmek gerekir (Üstün ve Akman, 2003). Çocukların zihni sadece kendi keşiflerinin sonucu olmayıp çevreden edindiği bilgi ve kavramsal âletler zihinsel gelişmelerinde büyük kolaylıklar sağlar. Çocukların zihinsel gelişmesinin bir doğrultusu vardır. Gelişme hangi düzeyde ise o düzeye özgü bir düşünce vardır. Yetişkinler, çocuklara kendi düşünce tarzını aktaramazlar. Dolayısıyla onlara gelişim

öncesi verdikleri hazır kavram ve anlamlar ancak “yalancı kavram” olurlar (Ergün ve Özsüer, 2006).

Kavram oluşturma konusunda birçok farklı görüşler vardır. Bu görüşler temel özellikleriyle dört boyutta ele alınmıştır (Cüceloğlu, 2006); i. çağrışımsal kuram: Bu kuramda, kavram öğrenilmesi çağrışımlar kurma olarak ele alınır. Bir nesne ya da olay belirli bir grubun adıyla çağrışım kurarak başlatılır ve grubun adı iletişim kurmada yararlı olduğu sürece kullanılır. Böylelikle nesne ile kavram arasında çağrışım kurulmuş olur. Ancak kullanılan kavram iletişim kurmakta etkin değilse daha önceden kurulan çağrışım, etkinliğini yitirir ve söner. Çağrışımsal kurama göre, uzun bir zaman süreci içerisinde yapılan deneme ve yanılmalar kavramlarla, o kavramların kapsamına giren örneklerin birbirleri ile bağ kurmasına yol açar. Öğrenen birey, kendine verilen kavramlarla örnekler arasında çağrışım kurar, ii. hipotez oluşturma: Bireylerin kavram geliştirirken son derece aktif oldukları ve farklı hipotezler geliştirerek bu hipotezleri sürekli test ettikleri ileri sürülmüştür. Kavram geliştiren kişi, bir problem üzerinde çalışan bir bilim adamı gibi devamlı hipotezler geliştirmekte ve bunları sürekli deneyerek deneyiminin neticesine göre ya kabul ya da reddedip yeni bir hipotez kurmaya yönelmektedir, iii. kurallar oluşturma: Kavramların temelinde bazı tanımlayıcı kuralların olduğunu ve kavram öğreniminin gerçekte bu kuralların geliştirilmesinden ibaret olduğunu söyleyen araştırmacılar özellikle işlevsel kavramların böyle kurallarla tanımlandığını vurgulamaktadır. Karmaşık kuralları olan kavramlar, basit kuralları olan kavramlara göre daha zor öğrenilmektedir, iv. prototipler: Kavram öğreniminin belirli bir soyutlama sürecini içerdiğini kabul eden psikologlara göre her kavramın soyutlanmış bir model yapısı olup prototip adını almaktadır. Örneğin hiçbir ağaç birbirinin tıpkısı değildir. Dolayısıyla insan zihninde tipik bir ağacın nasıl olacağına dair bir model şema mevcuttur ve bu şema sayesinde tipik olan bir ağaçla tipik olmayan bir ağaç kolaylıkla ayırt edilebilmektedir.

Ülgen’e (2004) göre kavram öğrenme, süreç ve ürün olarak iki boyutta ele alınabilir. Birinci boyut olan ürün olarak kavram öğrenmede, davranışçı ve bilişsel yaklaşım olmak üzere iki yaklaşım vardır. Öğrenme ürünlerine davranışçı yaklaşım açısından bakıldığında bireyin kavramla ilgili doğrudan gözlenebilen davranışları ile

söz ifadeleri akla gelir. Bir kavramı öğrenen bireyin kavramla ilgili davranışları dört aşamada incelenmektedir. Bunlar; i. kavramla ilgili öğrendiklerini dille bütünleştirerek ifade edebilme, kavramla ilgili bilgi açıklandığında kavramın ismini söyleyebilme (Bu bir ağaçtır der), ii. kavramı tanımlayabilme, kavramın özelliklerini hatırlayarak kavramı tanımlayabilme (Ağaç; kökü, dalları, yaprakları olan; oksijen, su ve toprakla beslenen canlı bir varlıktır diyebilir), iii. kavramın benzer ve farklı yanlarını söyleyebilme (Bütün ağaçların dalları ve kökü vardır, bazıları meyve verir bazıları vermez diyebilir), iv. öğrenilen kavrama benzeyen yeni bir kavramla karşılaşıldığı zaman yeni kavramı olasılıklarla tanıyabilme ya da kendi sözcükleriyle tanımlayabilmedir.

Bilişsel yaklaşım açısından kavram öğrenme, bellek sürecinde daha önceden öğrenilmiş olan bilgilerin hatırlanması ve esnek algılarla yeniden yapılandırılmasıdır. Birey, bilişsel yapısında meydana gelen değişiklikler sonucunda karşılaştığı problemleri rahatlıkla çözebilmektedir. Esas olan kavram öğrenme ürünü bilginin transferi ve problem çözebilmedir (Ülgen, 2004).

İkinci boyut olan süreç olarak kavram öğrenmede, davranışçı yaklaşımı benimseyen eğitim psikologlarına göre birey kavramlarla kavramların isimleri arasında bağ kurar. Belli özelliklerle karşılaştığında hangi kavramla bütünleştireceği konusunda tahminlerde bulunur ya da olasılıkları dener ve tesadüfi olarak uygun kavrama ulaşır. Böylelikle uygulama sonucunda elde ettiği doğrulardan destek alarak hatalarını azaltabilir (Ülgen, 2004).

Bilişsel yaklaşımı benimseyen eğitim psikologlarına göre, bireyin bir kavramı öğrenmesi için ilgili kavramlarının bütününü dikkate almalı, anlam ağı kurmalı, ilkeler oluşturmalı ve şema geliştirmelidir. Bu süreç içinde, birey kavramların olumlu ve olumsuz örneklerinden algıladığı benzerlikler ve farklılıkları, geliştirdiği belli ilkeler/kurallar ve önermeler ışığında gruplayarak kavramı geliştirir.

Kavram öğretiminde birçok yöntem olmakla birlikte çok kullanılan iki yöntem vardır (Fidan, 2012); i. kural-örnek yöntemi: Kavramın temel-kritik özellikleriyle tanımlanmasından sonra örnekler verilir. Turist, bir yeri gezmek, hoş vakit geçirmek

ve yeni şeyler görmek amacıyla seyahat eden kişidir. Sonra buna uygun örnekler verilir, ii. örnek-kural yöntemi: Önce örnekler ortaya konur ve bu örneklerden yararlanılarak tanımlamaya gidilir. Bu yöntemde tarihi yerleri gezenler, yazın deniz kenarında dinlenmek için gelen kişiler gibi örnekler verilir ve bu örnekler arasında gezip dolaşan fakat turist kavramı içine girmeyen ilgisiz örnekler de verilir.