• Sonuç bulunamadı

2.1. Kavram Terimi

2.1.1. Kavramların Özellikleri

Tarih boyunca insanoğlunun oluşturduğu uygarlığı, dile dayalı iletişim olmadan geliştirmesi mümkün değildir. Bu kadar önemli görevleri ve işlevleri bulunan dilin, kavramsız olması düşünülemez. Dolayısıyla kavramlar düşünce sürecinde büyük ekonomi sağlayarak bireyin son derece karmaşık ve detaylı olan algısal yaşantısını soyutlaştırır, özetler ve böylelikle bilim, kültür, sanat, teknoloji ve edebiyat alanında gelişmelere ortam hazırlamaktadır (Cüceloğlu, 2006)

Dil düşüncenin gelişimini sağlar. Her düşünce bir genelleme olup genellemeler kavramları ve sözcükleri ortaya çıkarır. Kavramlar ve nesnelerle sesler arasında kurulan bağlantılar sözcükleri oluşturur. Bu açıdan sözcükler, kavramların ve nesnelerin sembolüdür denilebilir. Sözcük, kavramlar ve dil düşüncenin şekilsel görünüşüdür, başka bir deyişle dış elbisesidir. Çocuğun zihni ve sosyal-kültürel ortam, sözcüklerin anlamlarının sürekli gelişip değişmesini sağlamaktadır. Düşünce ile sözcük arasında devamlı olarak karşılıklı etkileşim vardır. Düşünceler ancak sözcükler

aracılığıyla varlık kazanırlar. Kavram oluşturma ise çocuklukta başlar, ama entelektüel oluşumlar ergenlik döneminde ortaya çıkarlar. Bilimsel kavramlar ise daha çok okulda öğretilirler (Ergün ve Özsüer, 2006).

Düşüncemize yön veren kavramlar, sadece zihne özgü sorunlar olmayıp en sıradan detaylara kadar gündelik eylemlerimize yön verir. Kavramlarımız günlük hayatta algıladığımız şeyleri, dünyada yolumuzu bulma tarzımızı ve diğer insanlarla ilişki kurma şeklimizi belli bir yapıya kavuşturur. Kavram sistemimiz bu şekilde gündelik gerçekliklerimizi tanımlamakta merkezi bir role sahiptir (Lakoff ve Johnson, 2015).

Kavramlar hayatımızı kolaylaştırarak dünya ile daha etkili iletişim kurmaya yardımcı olur. Sahip olmadığımız gerçekler anlamına gelen bir genelleme düzeyine sahip olan kavramlar, hatırlamak zorunda kaldığımız ve yeniden öğrenmek ihtiyacı duyduğumuz gerçeklerin miktarını da kısıtlamaktadır (Candan, 2015). Kavramların gerçek yaşamda tam karşılıkları yoktur, örnekleri vardır. “Öğrenci” bir kavramdır. Anaokulu, ilkokul, ortaokul, lise, üniversite, ön lisans, lisans, yüksek lisans, doktora, açık öğretim öğrencisi gibi birçok değişik öğrenciler vardır ve bütün bu öğrencilerin ortak özelliklerinin dikkate alınmasıyla zihnimiz tarafından “öğrenci” kavramı oluşturulmuştur (Fidan, 2012).

Bireyin düşünmesini sağlayan zihinsel araç olan kavram, fiziksel ve sosyal dünyanın anlaşılmasını ve anlamlı iletişim kurulmasını sağlar. Kavramlar; çok kapsamlı bilgileri kullanılabilir birimler haline getirir. Örneğin “hayvan” kavramı çok büyük miktarda bilgi içerir. Kavramları anlama; ilkeleri anlama, problem çözme ve dünyayı anlama için de gereklidir.

Benzer objeleri, olayları, insanları, süreçleri, fikirleri gruplamada işe koşulan bir kategori olan kavramlar, bireyin bir grup varlık, olay, fikir ve süreçleri diğer gruplardan ayırt etmesini sağladığı gibi, diğer grup varlık, olay, fikir ve süreçlerle ilişkiler kurmasına da yardım eder. Örneğin; psikoloji, sosyoloji, eğitim psikolojisi vb. kavramlar her bir bilim dalını diğerinden ayırt edilmesini sağladığı gibi, bir bilim

dalının diğer bilim dallarıyla ilişkilerinin kurulmasına da yardımcı olur (Senemoğlu, 2005).

Farklı bilim dallarında farklı kavramlar kullanılmaktadır. Düşünmenin temel yapı taşları olan kavramlar bilimsel bilgilerin sınıflandırılması, kullanılması ve ilişkilendirilmesi gibi pek çok işleve sahiptirler. Her bilim dalında bilgilerin işlenebilmesi ve yeni bilgilerin üretilebilmesi için temel kavramlara yer verilir. Bu kavramlar, alandaki diğer bilgi türlerinin öğrenilmesine temel oluşturacağı için herhangi bir bilim dalı, konusunu açıklarken öncelikle temel kavramlarını kazandırma eğilimi içerisine girer. Temel kavramlar öğrencilere tam olarak kazandırılamazsa ilgili kavramlar üzerine kurulmuş olan bilgileri öğrencilerin tam olarak kavrayabilmeleri de zor olacaktır (Kılıç ve Seven, 2002).

Bazen aynı sözcük iki bilim dalı arasında farklı anlamlarda kullanılabilmektedir. Kavramların kullanımında öncelikle o bilim dalı için uygun olup olmadığına dikkat edilmelidir. Kavramlar, herhangi bir yanlış anlamaya meydan vermeyecek şekilde açıklanmalıdır. Farklı bilim dallarında aynı kavramın anlamı farklı ise; bu durum açıklanarak öğrencilerin ileride kavram kargaşası yaşamaması sağlanmalıdır (Kılıç ve Seven, 2002).

Ülgen (2004) kavramın özelliklerini aşağıdaki şekilde sıralamaktadır; i. yeni tecrübelerle kavramların özellikleri nitelik ve nicelik açısından değişmekte ve kavramlar sürekli yeniden tanımlanmaktadırlar. Kavramlar, tecrübeyle zamana bağlı olarak değişebileceği için özellikleri sürekli incelenmektedir, ii. kavramların algılanan özellikleri kişiden kişiye farklılık gösterebilir. İnsanlar dünyadaki gerçekleri kabiliyetleri ölçüsünde kendi geçmiş deneyimlerinin etkisi altında kendi değer yargılarına dayalı olarak değerlendirdikleri için kavramların yanlı olduğu düşünülür,

iii. kavramın orijinali (prototype) vardır. Kavramın bireyin düşüncelerindeki ilk

oluşumu olan kavramın orijinali, kavramın kritik özelliklerinden oluşur, iv. kavramların bazı özellikleri, bazen birden fazla kavramın üyesi olabilirler. Bir özellik, birden fazla kavramın özelliği olabilir, v. kavramlar objelerin ve olayların hem doğrudan hem de dolaylı olarak gözlenebilen özelliklerinden oluşurlar. Her kavramın

doğrudan gözlenen (somut) ve dolaylı gözlenen (soyut) özellikleri vardır. Bunların bazılarında somut özellikler ağırlıklı olabilirken, bazılarında da soyut özellikler ağırlıklı olabilir, vi. Bir kavram konumuna göre, bazen merkezde bazen de merkezin çevresinde yer alabildiği için çok boyutludur. Bu çok boyutluluk, bir açıdan onun esnek olmasına işaret eder. Birtakım belli özellikler belli konumda değerlendirilir, vii. kavramlar özelliklerine uygun olarak kendi içlerinde belli ölçütlere göre gruplanabilirler. Bir kavram iki ayrı ölçütle gruplandığında fazla sayıda gruplar oluşurken ölçütlerin değişmesiyle birlikte özellikler ve gruplar, nitelik ve nicelik açısından değişirler, viii. kavramlar, aralarındaki etkileşime dayanarak bir bütünlük oluştururlar ve bunlar kavram haritaları adı altında ele alınmaktadır. Kavram haritaları, belli bir alanda etkileşen kavramların mantıksal bir yolla bütünlük içinde analiz edilmesiyle, yatay ve dikey düzende çapraz ilişkilerin dikkate alınarak organize edilmesini işaret eder. Bir alanda aynı kavramlarla birbirinden farklı haritalar oluşturulabilirken bunların tümü de doğru olabilir, ix. Dille ilgili olan kavramlar bir sözcükle ifade edilir. Bir kültürün dil zenginliği ile o kültürde geliştirilen kavram çeşitliliği arasında olumlu anlamda bir ilişki vardır. Bir kültürü oluşturan insanların yaşam tarzı kavram oluşturma ve geliştirme sürecini etkilemektedir. Kavramların insan yaşamına etkisi ele alındığında insanların hayatı, geliştirdikleri kavramlarla sınırlıdır, x. kavramların özellikleri de kendi içlerinde birer kavramdır. Bazı kavramların öğrenilebilmesi için, özelliklerle ilgili sözcüklerin anlamlarının bilinmesi gerekir. Bu nedenle, çoğunlukla kavram öğrenme etkinliklerinde ilk önce, kavramda kullanılan sözcüklerin anlamları üzerinde durulur.

Kavramlar sözcüklerle ifade edilirler, sözcük kavramın adıdır. Bir kavramı adlandıran sözcük, aynı dili konuşan bireyler arasında anlaşmayı; anlamları ortak kılmayı sağlar. Kavramlar, toplumsal olarak kabul edilmiş sözcüklerin anlamıdır denilebilir. Kavramlar, sözcükler ve bileşik sözcüklerle adlandırılırlar. Kavramları isimlendiren sözcükler isimler, sıfatlar, fiiller, zarflar, bağlaçlar vb. gibi cümlede kullanıldıkları yere göre gruplanabilirler. Bazı kavramlar, örneğin nesneler isimlerle, süreçler fiillerle temsil edilirken nitelik gösteren kavramlar sıfatlarla temsil edilirler. Bütün kavramlar öğrenilebilirlik, kullanılabilirlik, açıklık, genellik ve güçlülük özellikleri taşırlar (Senemoğlu, 2005); i. öğrenilebilirlik: Tüm kavramlar sonradan

öğrenilir, ii. kullanılabilirlik: Kavramlar ilkeleri anlama, problem çözme gibi birçok kullanım alanlarına sahiptirler, iii. açıklık: Kavram açık ve anlaşılır olmalı; konu alanı ile ilgili uzmanlar arasında kavramın anlamına ilişkin görüş birliği bulunmalıdır, iv. genellik: Çoğu kavram hiyerarşik düzende organize edilmiştir. En genel olan kavram hiyerarşik yapının en üstünde bulunur. Genel kavramların alt gruplarına doğru inildikçe genellik özellikleri daha da azalarak daha özel kavramlara dönüşürler, v. güçlülük: Kavramın gücü, çoğunlukla diğer kavramların, ilkelerin anlaşılmasına yardımcı olma, problem çözmeyi sağlama gibi konularda faydalı ve destekleyici olması ile orantılıdır. Örneğin, sayı kavramı tüm matematiksel işlemlerin anlaşılmasına yardım ettiği için oldukça güçlü bir kavramdır.

Kavramların birbirleriyle ilişkisinden yargılar, ilkeler ve kurallar ortaya çıkmaktadır. Kavramlar, dört özellik bakımından birbirinden farklılaşırlar (Nas, 2006);

i. soyutluk derecesi: kavramlar, özünde soyut ifadelerdir. Bazı kavramlar duyu

organlarıyla algılanabildikleri için daha az soyut iken, adalet gibi kimi kavramlar da daha soyuttur. Kavramın özellikleri azaldıkça kapsamı genişlemektedir, ii. karmaşıklık derecesi: Kavramlar, yalından karmaşığa doğru bir sıra izlemektedir, iii. genellik (çok boyutluluk): Birçok kavram, birbiriyle ilişkili birçok kavramı içerir, iv. özelliklerin kritikliği: Özelliklerin kritik (doğrudan ilgili) olup olmaması kavram gelişimi açısından önemlidir.

Kavramların birçok temel özellikleri vardır (Fidan, 2012); i. kavramların temel özellikleri ya tanımlama ya da işlevsel yönlerden olabilir. Anahtar kavramı yaptığı, gördüğü işle; taş kavramı da özelliklerine bakılarak geliştirilir. Anahtar kavramında işlevsel yön, taş kavramında tanımlayıcı yön öne çıkar. Bazı kavramlar ise her iki yönden birlikte olmasını gerektirir. Kan kavramında kanın özelliklerinin yanı sıra vücuttaki iş görüsü de ele alınmalıdır, ii. kavramlar yatay ve dikey organizasyon içindedirler. Canlı kavramı hem yatay hem de dikey bir yapı gösterir. En üstte canlı olur, onun altında ise insan, hayvan, bitki olur. Bu kavramlar altında ise birçok farklı kavramlar olabilir. Yüksek düzeydeki kavramlar oldukça karmaşık bir yapı gösterirler,

iii. kavramlar kişilere göre göreceli olup kişiden kişiye değişen ve değişmeyen olarak

aynı anlam verilir. Bireylerin neredeyse tamamı “kitap” kavramının anlamı üzerinde birleşebilirler. Bazı kavramlar ise bireylere ve içinde bulunulan duruma göre farklı mânâlara gelebilir. Demokrasi, adalet, egemenlik gibi kavramların tanımı ve anlamı kişilere göre değişmektedir, iv. kavramlar sürekli gelişerek yeni anlamlar kazanan sınıflamalardır ve bu gelişim çocukların gelişimi ile de iç içedir. Hayvan ve bitki kavramları, çocukların çevreleriyle etkileşime girerek gelişmesi ile hem genişlemesine hem de derinlemesine yeni mânâlar kazanır. Hayvan kavramı çocuğun etrafında gördüğü hayvanlarla sınırlı iken mikroskobik bir hayvanın, hayvan kategorisine girmesi için oldukça uzun bir zamana ihtiyaç vardır, v. kavramlar hangi yolla elde edilirse edilsin bunlara yalnız bireyin geçmiş yaşantıları anlam kazandırır. Öğretmeni otoriter ve katı bir kişi olarak tanımlayan bir çocuk, zamanla onun demokratik davranışlara sahip, yüreği sevgi dolu bir kişi olduğunu anlayabilir. Bu durum, yaşantılarını niteliğine bağlıdır, vi. insanlar, kavramların önemli bir bölümünü sembolik şekillerle zihinlerine yerleştirir ve hatırlarlar. Trafik işaretleri ilgili kavramların sembole dönüştürülmüş hâlidir.

Martorella, kavramların özelliklerine yönelik olarak yaptığı çalışmada kavramları isim, ayırt edici özellikler, ayırt edici olmayan özellikler ve örnekler olmak üzere dört başlık altında incelemiştir (Martorella, 1986’dan Akt. Doğanay, 2003); i. kavramların birinci özelliği “isim” dir. Her kavramın bir ya da iki kelimeden oluşan ve insanların iletişimde kullandığı isimleri vardır. Örneğin öğretmen “ada” sözcüğünü kullandığında, eğer bu kavram daha önceki deneyimlerden kazanılmışsa, öğrenciler zihninde net olarak canlandırabilecektir. Şayet bu kavram daha önceden öğrenilmemişse öğrenci için bir anlamı olmayacaktır, ii. kavramların ikinci özelliği, kavram sınıfına giren obje, olay ve düşüncelerin ortak özelliği olan “ayırt edici özelliği” dir. Örneğin etrafımızda gördüğümüz kavak, meşe, çam, ladin, akasya, çınar diye isimlendirdiğimiz nesnelerin ortak özelliği hepsinin gövde, kök ve dal ve yapraklardan oluşmuş olmasıdır ki bunlara ayırt edici özellikler denilmektedir. Dolayısıyla bu nitelikleri taşıyan her nesne ortak bir ad ile yani “ağaç” kavramıyla dile getirilmektedir. O halde, ismini bilmesek bile gövde, kök, dal ve yaprakları olan nesneye ağaç denilebilir, iii. üçüncü olarak her kavramın, ayırt edici özelliklerinin yanı sıra bir de kavram kapsamındaki her örnek için farklı olan “ayırt edici olmayan

özellikleri” vardır. Söz konusu ağaçların boyları, yapraklarının şekli, meyve verip vermemesi gibi birçok özellikleri farklıdır. Bu özellikler, örneğin kavram içinde olup olmamasını değiştirmez. Eğer ortak özellikler varsa, boyları, yaprağın şekli, meyve verip vermemesi gibi ayırt edici olmayan özellikleri ne olursa olsun, o ayırt edici özelliklere sahip olması nedeniyle ağaçtır. Kavramların öğrenilmesinde ayırt edici özellikleri arttıkça ve farklı değerler alabildikçe kavramı tanımak kolaylaşırken, bu özelliklerin ayırt edicilik özellikleri azaldıkça kavram oluşturma gittikçe zorlaşmaktadır. Dolayısıyla kavramların öğretilmesinde kavram ait ayırt edici özellikler oldukça önem arz etmektedir. Burada kavramın ayırt edici özelliklerinin tek başına kavramı betimlemek için yeterli olmadığı hususu da göz önünde bulundurulmalıdır. Kavramın ayırt edici özellikleri kendi içinde bir ilişki, sıra ve yapı oluşturarak tanımlanmasını sağlar. Örneğin su, kara parçası ve etrafını sarma özellikleri hem göl hem de ada kavramları için geçerli olan ayırt edici özelliklerdir. Burada kavramı tanımamızı sağlayan şey, bu özelliklerin arasındaki ilişki ya da yapıdır. Şayet, su kara parçasının etrafında ise kavram adadır, kara parçası suyun etrafında ise kavram göldür, iv. son özellik kavram “örnekleri”dir. Her kavramın pek çok örnekleri kavramın ayırt edici özellikleriyle birlikte kendine has özellikleri de taşırlar. Kavramın ayırt edici özelliklerinden bir veya birkaçının bulunmadığı örneklere de örnek olmayan denilmektedir. Dolayısıyla bir kavramın örneği diğer bir kavramın örnek olmayanıdır. Örneğin, Tuz gölü göl kavramının örneği olmasına karşın Ege Denizi örnek olmayanıdır. Deniz ve göl kavramlarının bazı ortak özellikleri olmasına rağmen, ayırt edici özellikleri ve bu özelliklere ait ilişkilerin oluşturduğu yapı birbirinden farklıdır. Sonuç olarak örnekler kavramların anlaşılmasını kolaylaştırarak kavram öğretimi modellerindeki yeri de önemlidir (Tokcan, 2015).

Erden ve Akman’a (2015) göre okul öğrenmelerinin vazgeçilmez unsurları olan kavramların özellikleri şu şekildedir; i. kavramlar kendi aralarında kategorilere ayrılır. Dolayısıyla diğer objeler, fikirler gibi kategorize olabilirler ve adlandırılabilirler. Kavramın türü nasıl öğrenileceğini belirlediği için farklı kavram çeşitlerinin bilgisi önemlidir, ii. Kavramlar örnekleri ve örnekleri olmayanları ile öğrenilir. Gerçek yaşamda kavramların tam karşılığı yoktur. Bu yüzden örnek sayısı ne kadar çoğaltılırsa bireyin kavrama anlam vermesi ve kavramı oluşturması o kadar etkili olmaktadır, iii.

kavramlar sosyal çevreden etkilenebilirler, iv. kavramların adları ve tanımları vardır. Her dilde aynı kavramlar farklı şekillerde adlandırılırken tanımları ise evrenseldir. Bundan dolayı bir öğrencinin kavramın adını söylemesiyle o kavramı tam olarak bildiği söylenemez, v. kavramların kritik ve kritik olmayan özellikleri vardır. Kavramlar tanımlanmalarına ve betimlenmelerine yardımcı olan bazı özelliklere sahiptir. Bir kavramı diğer kavramlardan ayırt eden ve tüm örneklerinde mevcut olan özellikleri kritik özelliklerdir.

Günlük hayatta kavramların en önemli rollerinden birisi karmaşık dünyamızı anlayarak yönetmeye ve yorumlamaya yardım etmesidir. Nitekim kavramlar, dünyamızı nasıl algıladığımızı ve dünyadaki varlıklar arasında neyi algıladığımızı etkiler. Kendi dünyamızı yorumlayıp dışa vurmamız için uygun ve akılcı yollar geliştirmeye imkân sağlar. Coğrafi, sosyolojik, ekonomik, politik ve tarihsel dünyaya ait temel kavramlar bilgisi olmadan, kim olduğumuzu ve yaşadığımız dünyanın ne olduğunu anlamamız büyük ölçüde zor olacaktır (Özşahin, 2008). Öğrenilen kavramlar, bir nevi öğrenilen konunun özeti durumunda olmaları, birbirleriyle ilişkili olmaları ve edinilen bilgileri organize etmeleri açısından beynimizi ekonomik kullanmamızı sağlar. Kavramlar, karmaşık olayları basite indirgeyerek anlaşılmasını sağlaması, bilgiye ulaşma hızını arttırması, her türlü iletişimi kolaylaştırması, olaylar arasında daha rahat ve çabuk ilişkiler kurdurması, yeni ürünleri ortaya çıkarması yönünden dolayısıyla başarının artması açısından büyük bir öneme sahiptir (Çaycı, 2003).

Kavramlar duygu, düşünce ve tecrübeleri dile getirip insanlar arasında iletişimi sağlayarak yaşamın sınırlarını belirler ve hayata farklı manalar yükleyerek zenginleştirir. Kavramlar, eğitim programlarının oluşumunda önemli bir yer işgal ederler ve günlük yaşantımızda bizlere birçok yarar sağlarlar. Kavramlar; i. etrafımızda meydana gelen çok çeşitli olay, fikir ve objeleri gruplara ayırır ve oluşan sınıflamalar vasıtasıyla daha kolay tanımamıza ve anlamamıza yardımcı olurlar, ii. insanlar arası iletişimi kolaylaştırır ve mesajlarımızın yanlış anlaşılmasını engelleyerek ekonomik olarak iletilmesini sağlarlar, iii. bilgilerin sistematik bir biçimde kategorize edilmesini ve sınıflanmasını sağlayarak kavramlar arası ilişkileri

ilkeler bazında oluşturur, iv. öğrenilerek bize kalıcı bir bilgi sistemini inşâ eder ve bu bilgi sistemi sayesinde gerek örneklerin tanınmasında gerekse yeni kavramların edinilmesinde bu sistemin genişletilmesine imkân sağlarlar (Erden ve Akman, 2015).

Kavramlar çok sayıda özelliği içine alır ve tek bir olay, uyarıcı ve nesne birer sınıflama değildir. Dolayısıyla kavram birden fazla olay, uyarıcı ve nesneyi gerektirir (Fidan, 2012).