• Sonuç bulunamadı

3) Okuldaki Eğitimin

2.2.2. Kaliteli Öğretmen Kimdir?

2.2.2.3. Etkili Öğretmenin Beceriler

2.2.2.3.1. Sosyal Beceriler

KarĢıdaki bireyin olumlu tepki vermesini sağlamak ve olumsuz tepkileri önleme becerisine sahip olmak oldukça önemlidir. Bireyler baĢkaları tarafından taktir gören ve onaylanan davranıĢlara sahip olmak ister. Bu davranıĢlara genel olarak sosyal beceriler denir (Hargie, 1994). Sosyal beceri tanımlarının çoğunda Ģu öğeler dikkat çekmektedir: 1. BaĢkalarının olumlu tepkiler vermesine yol açacak ve olumsuz tepkileri engelleyecek, baĢkalarıyla etkileĢimi mümkün kılacak, sosyal olarak kabul edilebilir olan öğretilmiĢ davranıĢlar sosyal becerilerdir. 2. Çevrede etki bırakan, hedefe yönelik davranıĢlar sosyal becerilerdir. 3. Duruma özgü ve sosyal içeriğe göre değiĢen davranıĢlar sosyal becerilerdir. 4. Hem belirli gözlenebilir davranıĢlar, hem de gözlenemeyen biliĢsel ve duyuĢsal öğeler içeren davranıĢlar sosyal becerilerdir (Cartledge ve Milburn, 1983). Öğretmen sınıf ortamında sosyal becerilerini kullanarak dersi daha etkin hale getirebilir.

2.2.2.3.1.1. Etkili ve Güzel KonuĢma

Etkili öğretmenin temel malzemesi dildir. Dili etkili kullanan öğretmen, idareyle, velileriyle ve öğrencileriyle olan diyalogları hiçbir Ģekilde problem yaĢamaz. Dili etkili bir biçimde kullanmayan öğretmenin, öğrenci baĢarısına katkı düzeyi düĢer, öğrencilerin öğretmeni yanlıĢ anlama riski ortaya çıkar. Öğretmenin etkili konuĢma düzeyi yeterli olmalıdır ki her öğrenci söylediği sözlerden aynı anlamı çıkarabilmelidir (Bilge,2004).

Etkili konuĢmanın en önemli öğesi giriĢtir. GiriĢ, etkileyici olmalı ve öğrencilerin ilgisini konuya çekebilmelidir. Bu bakımdan öğretmen, öğrencinin dikkatini çekecek bir hikaye, fıkra, olay, anı, film ve benzeri bir materyalle konuya giriĢ yapabilir. Öğretmen, anlaĢır konuĢmalı, kelimeleri yutmamalıdır. Öğrenciyi sınıf ortamında canlı tutmayı baĢarabilmelidir. Çünkü uyuyan bir dinleyici kitlesi, hiçbir Ģekilde konuĢmacıyı takip etmeye çalıĢmaz. Bu yüzden öğretmen, sorularla, yarıĢmalarla, egzersizlerle ve deneylerle öğrencinin ilgisini canlı tutabilir. Etkili konuĢmada bitiĢin de önemi büyüktür. Yapılan bir araĢtırmaya göre, konuĢmalarda ve derslerde akılda en fazla kalan kısımların giriĢ ve sonuç bölümleri olduğu ortaya çıkmıĢtır. Bu sebepten öğretmen, dersi çarpıcı ve akılda kalıcı cümleler kullanarak bitirmelidir (Bozdoğan,2004).

2.2.2.3.1.2. Beden Dilini Kullanma

Beden dili, öğretimin temel dinamiklerinden biridir. Öğretmenin mesleki alanda bilgili olması, öğrencilere konunun kolayca anlatılacağı anlamına gelmemektedir. Çünkü önemli olan sizin ne anlattığınız değil, karĢı tarafın sizi nasıl algıladığıdır. Sözcüklerin gücüne, beden dilinin gücü de eklenmelidir. Bu sayede öğretmen, öğrencileri üzerinde istediği etkiyi oluĢturma imkanı bulur. Öğretmen ayrıca öğrencilerin beden dilini iyi değerlendirerek onları daha iyi anlar. Öyleyse öğretmen etkililiğini arttırabilmek için iyi bir oyuncu olmalıdır (Judi, 1999).

Sınıf içinde otoritenin kaynağı olan öğretmen, duruĢu, bakıĢı, hareketleri bu otoriteyi yansıtmalıdır. Öğretmenler sınıfa hakim bir pozisyonda, iki metre uzaktan bütün sınıfı görebilmelidir. Hiç bir öğrenci kontrol dıĢı kalmamalıdır. Tüm öğrencilerle göz teması kurarak, öğrencilerin derse olan ilgisini devam ettirmeye çalıĢmalıdır. Tüm sınıfla aynı anda göz teması kuramayacağından bir öğrenciye ya da küçük bir grup öğrenciye sırayla yoğun bir Ģekilde bakmalı ve bu sayede bütün sınıf ile etkili bir iliĢki kurabilmelidir (Schober, 1999).

Vücudunu dik kullanmak ve enerjik olmak, canlı olmak bir öğretmen içinde vazgeçilmeyecek unsurlardan biridir. Otururken, ayakta dururken ve yürürken, kendini bırakmıĢ, bitkinlik imajları veren davranıĢlar yerine canlı, kendine güvenen bir izlenim sergileme meslek açısından önem arz etmektedir (Molcho, 2000).

2.2.2.3.1.3. Ġyi Bir Dinleyici Olma

Tüm insanlar, söyleyecekleri sözün önemli ve özgün olduğuna inanır. Öğrencilerde, böyledir. Etkili öğretmen, öğrencisinin ne söyleyeceğini veya söylediği Ģeyleri çok iyi bilse de onun söylediklerini ve söyleyeceklerini sonuna kadar dinlemelidir. Öğrenciyi dinlememe, konuĢtuklarını dikkate almama gibi davranıĢlar, öğrenicinin cesaretini kırabilir ve kendine güvenin sarsabilir. Bu nedenle ileride baĢaramama kaygısı gibi çok büyük sorunlar yaĢayabilir. Öğrenci konuĢurken, “Demek öyle, böyle mi düĢünüyorsun, Ģöyle dedin…” gibi konuĢmanın önünü açıcı sözler, öğretmen tarafından onaylandığını hissettirerek onu cesaretlendirir. Bu öğrencinin doğru yönlenmesine ve doğruyu bulmasına yardımcı olur. Bunun yanı sıra, öğrenci söylediklerine önem verildiğini hissedecek ve kendi söylediklerine önem verildiğine inanan öğrencilerde, öğretmenin söylediklerine önem ve değer verecektir (Gordon,1996).

2.2.2.3.1.4. Empati Kurabilme

Bir kiĢinin kendisini karĢısındakinin yerine koyarak olaylara onun bakıĢ açısıyla bakması, o kiĢinin duygu ve düĢüncelerini doğru olarak anlaması, hissetmesi ve bu durumu ona iletmesi sürecine empati denir (Greathouse ve Down, 1996).

Empati kurabilme öğretmen ve öğrencinin arasındaki iliĢki açısından oldukça önemlidir. Öğretmenle öğrenci bir sorun yaĢadığında, bu sorun bazen öğrencinin bazen de öğretmenin lehine çözümlenir. Bazense bu sorun çözülümsüz bırakılır ya da görmezlikten gelinir. ĠĢte bu sorunların çözümünde empatik iliĢki kurmak hem öğrenci açısından, hem öğretmen açısından iĢlerin daha kolay yürümesini sağlar (Vural, 2004).

Öğretmenin empatik iliĢkiler kurabilmesi sadece sınıf içi huzuru sağlamanın yanı sıra öğretmenin çevre ve diğer öğretmenlerle iliĢkini de etkileyecektir. Daha doyumlu ve nitelikli sosyal iliĢkilerin ise, gerek öğretmenlerin performansında ve doyumunda gerekse bir eğitim kurumu olarak okulların iĢlevlerinin yerine getirilmesinde olumlu katkılar sağlayacağı beklenebilir. Okulda sorunla karĢılaĢıldığında, öğretmenler, öğrenciler ve yöneticiler birbirlerini iyi anlarsa, sorunlar birlikte çözülür, tüm bireyler sorunun değil, çözümün bir parçası olur. Bu da öğretmen- öğrenci arasındaki iliĢkiyi geliĢtirerek sağlamlaĢtırır (Nagel, 1999).

2.2.2.3.1.5. .Biz Duygusunu OluĢturma

Öğretmenler, öğrencilerin „ben‟ duygusundan kurtulup, „biz‟ duygusuyla hareket etmesini sağlamalıdır. Bireyler birbirleriyle etkileĢime girdiği sürece kalıplardan kurtulup, insan olmanın ne demek olduğunu anlar ve „biz‟ duygusunun farkına varır. Ailede, iĢte, okulda yani toplumun her kesiminde „biz‟ duygusu temele alınmazsa iliĢkiler kopuk ve sağlıksız olur. Okulda öğretmen- öğrenci arasındaki kaliteli etkileĢim „biz‟ bilincine ulaĢınca gerçekleĢir. Biz olma olgusu öğrenciler tarafından paylaĢıldığı takdirde, öğrenciler herhangi bir teĢebbüsten baĢarısız çıksa bile birlikte bir Ģeyler yapmanın hazzını doyasıya yaĢamıĢ olurlar. Biz bilincinin geliĢtiği gruplar her giriĢimin sonunda hep iyi sonuçlar alır. Martin Luther King‟ e göre “Birey kendi dar kiĢisel sorunlarının içinde boğulmaktan kurtularak onların üzerine çıktığı ve insanların tümünün sorunlarıyla ilgilenecek hale geldiğinde yaĢamaya baĢlar.” Mevlana‟nın “Gel, ne olursan ol, gel.” dizileri „biz‟ bilincinin en önemli örneğidir (Dökmen,2006).

„Biz‟ bilinci geliĢmiĢ olan sınıflarda ortak hedefler oluĢturulur, önemli ve doğru düĢünceler ortaya çıkar. Fikirler paylaĢıldıkça, gizli kalmıĢ problemler ortaya çıkar, gerçek ve doğru çözüm yollarının bulunma olasılığı artar. Bir birey ne kadar becerikli ve bilgili olursa olsun, büyük iĢlere tek baĢına baĢlayıp, bu iĢleri tek baĢına sonuçlandıramaz. „Biz‟ duygusu bir sınıfta ne kadar geliĢmiĢse, ortak amaçlara ulaĢma olasılığı o kadar fazladır (Cüceloğlu, 2008).