• Sonuç bulunamadı

Koruma kavramının ülkemizde geliĢtiği 1950‘li yıllardan itibaren hazırlanan koruma planlaması mantığı salt kültür varlıklarını koruyan bir yaklaĢımdan oluĢmaktaydı. Ancak günümüzde özellikle de 2005 yılında yürürlüğe giren yönetmelik gereği koruma planlaması için planlama ekibi oluĢturma zorunluluğu, yapılan çalıĢmaların niteliğini arttırsa da yeterli olamamaktadır.

Öncelikle, her mekânın, özellikle de tarihi dokusu ile ön plana çıkmıĢ olan mekânların, yerleĢmelerinin kendine özgü bir oluĢum sürecinden geçerek, kendine has kodları bulunduğu bilincinin, planlama felsefesinin temelini oluĢturması gerekliliğidir. Planlama çalıĢmasına konu olan mekanın niteliklerinin ortaya konması ise plancı ile birlikte restorasyon konusunda uzmanlığa sahip mimarın öncelikli görevleridir. Kente iliĢkin detayların, kente kimlik veren unsurların ortaya konmasıyla beraber, tarihi mekânların en önemli kimlik unsuru olan yapıların niteliklerinin detaylı Ģekilde ortaya konması gerekmektedir. Planlama ve koruma konularına iliĢkin detaylı çalıĢmaların, analizlerin, değerlendirilmesiyle ortaya çıkacak sonuç, hem kentin planlı Ģekilde büyümesini, ekonomik geliĢmesinin politikalarını ortaya koyarken, kente kimlik veren, o yerleĢimi kendine özgü hale getiren niteliklerin de bir bütün Ģeklinde korunmasını sağlarken, hem de tarihi kültür varlıklarının korunmasını, yaĢatılmasını sağlamalıdır.

ÇalıĢma alanı olarak seçilen Savur yerleĢmesi üzerinde yapılan çalıĢmalarda kentin kendine has özellikleri ortaya konulmuĢtur. Bu özellikler ise,

 Tarihi Kültür Varlıkları (Anıtsal Yapı ve Sivil Mimarlık Örnekleri)  Kültür Varlıklarına Ait Mimari Nitelikler

 Kentteki Sokak Dokusu

 Kentteki Su Varlığı (Savur Deresi)  Kentin Doğu ve Batısındaki YeĢil KuĢak

 YerleĢimin Üzerine Kurulduğu Topografya ve Savur Kalesi  Sosyal Yapı‘dan oluĢmaktadır.

Söz konusu özellikler (EK-3) Savur kentine kendi özgünlüğünü veren özellikler olup, koruma planlamasında bütüncül olarak değerlendirilmesi ve korunması gerekmektedir.

Topografik olarak iki tepe arasına kurulmuĢ olan kentin etrafında yeĢil dokuyla bütünleĢmiĢ olması kenti tarihi kimliğiyle birlikte anlamlı kılmaktadır. Söz konusu topografyanın yıllar içinden günümüze mevcut haliyle gelmiĢ olması, kenti, mevcut

haliyle tanımlamaktadır. Bu bakımdan koruma planlaması bünyesinde söz konusu tepelerin mevcut haliyle korunması gerekmektedir. Özellikle de Savur Kalesi‘nin bulunduğu tepe, kente fiziksel ve anlamsal olarak kimlik katmaktadır.

Bunlarla birlikte kenti doğu ve batı aksında çevreleyen yeĢil kuĢak içerisinde ve kentin kuzeybatısında bulunan Savur Deresi‘nin de koruma planlaması bünyesinde değerlendirilmesi ve doğal halini bozacak hamlelerin yapılmasına engel olacak plan kararlarının üretilmesi gerekmektedir.

Tarihi dokularda yerleĢimlere kimlik katan en önemli unsur, sosyal yapı ve yaĢam mekânlarıdır. Sosyal yapının, kentteki ekonominin durağan yapısından ötürü statik bir durum izlemesi, söz konusu sosyal yapının değiĢmemesine, sürekliliğinin devam etmesine neden olmuĢtur. Ancak okuryazarlık oranı gibi kentin kültürel yapısına olumlu katkı sağlayacak etmenlerin pozitif yönde geliĢmesi sosyal yapının daha da olumlu bir eksende geliĢmesine katkıda bulunmaktadır. YerleĢimin küçük ölçekli olması ve ikili iliĢkilerin geliĢmiĢ olması kentteki sosyal yaĢantının da sağlıklı yürümesini sağlamakla birlikte, birtakım ekonomik iliĢkilerin de (turizm anlamında) canlı olabileceğinin sinyallerini vermektedir. Ekonomik yapının durağan bir yapı göstermesi, olumsuz bir geliĢme olarak görülse de, sosyal yapının ve fiziksel mekânın korunmasına katkı sağlaması dikkate değer bir husus olarak öne çıkmaktadır.

KORUNMUġLUK;

Kentsel mekânı ve Savur yerleĢimindeki tarihsel dokuyu oluĢturan yapıların korunmuĢluk durumlarının ortaya konulması önemli bir husustur. YerleĢim üzerinde tescilli kültür varlıkları ve tescilli olmayan, geleneksel dokuya uyumlu yapılar ve geleneksel yapım özelliği göstermeyen yapılar üzerinde yapılan incelemeler sonucunda söz konusu yapı gruplarının korunmuĢluk durumları ortaya konulmuĢtur. Yapıların içinden ve dıĢından yapılan resimlemeler, yerinde tespitler, ġehir Planlama ve Mimarlık disiplinlerinin ortak çalıĢması sonucunda ortaya çıkan KorunmuĢluk Analizi‘nde tüm yapı grupları değerlendirmeye alınmak istenmiĢ ancak bir kısım yapıların içinden ve dıĢından incelemek olanağı olmamasından ötürü çalıĢma genele yayılmaya çalıĢılmıĢtır. ÇalıĢma, kültür varlıkları ve geleneksel yapım özelliği göstermeyen yapılar üzerinde genelleme yapabilmek amacını taĢımaktadır. Bu çalıĢmaya göre yapılan değerlendirmeler, yapıların,

 Cephede ve Ġçten KorunmuĢ  Cephede Kısmen, Ġçte KorunmuĢ  Cephede BozulmuĢ, Ġçte KorunmuĢ

 Cephede KorunmuĢ, Ġçte BozulmuĢ

 Cephede KorunmuĢ, Ġçte Kısmen KorunmuĢ  Cephede Kısmen KorunmuĢ, Ġçte BozulmuĢ  Cephede ve Ġçte Kısmen KorunmuĢ

 Cephede BozulmuĢ, Ġçte Kısmen KorunmuĢ  Cephede ve Ġçte BozulmuĢ

olup olmadığını, buradan hareketle kent dokusunun hangi kısımlarında daha çok korunduğunu, hangi bölümlerinde daha az korunabildiğini yada korunamadığını anlayabiliriz. Ek 12‘de gösterilen “KorunmuĢluk Analizi”nde heterojen bir yapı göstermekle birlikte, kentsel sit alanının merkezinde dokunun mekânsal ve yapı bazında daha çok korunabildiği saptanmıĢtır. YerleĢim dokusunun çeperlerine doğru ise söz konusu korunabilmiĢliğin seyreldiği söylenebilir.

UYUMLULUK;

Tarihi dokulara sahip kentlere kimlik veren unsurlardan birisi olan geleneksel kent dokusu ve konut yapıları, koruma planlamasının temel konusunu oluĢturur. Koruma planlamasının ana temelini oluĢturan geleneksel konut yapısının sürekliliği ve yeni konut alanlarının kazanacağı nitelik, detaylı analizler sonucunda alınan kararlar doğrultusunda bir bütünlük arz edebilir.

Geleneksel yapılar tespit edilerek mimari nitelikler ortaya konulmalı, geleneksel sokak dokularına sahip olan akslar belirlenerek sokak dokusunu bozan yapılar belirlenmelidir.

Koruma planlamasında kültür varlıklarının bakımı, onarımı gibi uygulamaların nasıl yapılacağı ve söz konusu yapılar tescil altında olduğundan hangi uygulamaların yapılacağı hâlihazırda belirlidir. Koruma altında olduklarından hangi Ģartlar altında yapılara müdahale edileceği koruma kurullarınca ve koruma planlarının plan hükümlerinde belirlenir. Burada önemli olan kültür varlıklarının geleneksel sokak dokusundaki yeri ve diğer yapılar ile olan iliĢkisidir. Bu sebeple Savur yerleĢmesindeki konut yapıları,

 Tescilli Anıtsal Yapı

 Tescilli Sivil Mimarlık Örneği  Diğer Yapılar

olarak sınıflandırılmıĢtır. Yukarıda da bahsedildiği üzere tescil altına alınmıĢ yapılar koruma planlaması bünyesinde bir nevi kendilerini kurtarmıĢ, korumuĢ olarak değerlendirilebilir. Diğer yapıların bu noktada akıbetlerinin ne olacağı önem kazanmaktadır. Bu nedenle, Savur yerleĢmesinde konut yapıları ―Uyumluluk

Değerlendirmesi‖ çalıĢması adı altında,

 Tescilli Yapılar

 Mevcut Özellikleriyle Korunması Gerekli Yapılar (Dokuya Uyumlu Yapılar)  Dokuya Uyumlu Hale Getirilebilecek Yapılar

 Dokuya Aykırı Yapılar

olarak sınıflandırılmıĢtır. Bunun nedeni; tescil altında bulunan kültür varlıklarının dıĢındaki yapılar ile söz konusu kültür varlıklarının bütünselliğinin sağlanmasıdır. ―Dokuya Uyumlu Hale Getirilebilecek Yapılar‖ ile ―Dokuya Aykırı‖ yapılar için yapılacak müdahale biçimleri koruma planlaması bünyesinde, plan hükümlerinde tanımlanarak tarihi dokuya çok zıt durumların ortadan kaldırılması amaçlanmaktadır (EK-13).

Bu değerlendirme sonucunda ise Savur yerleĢiminde geleneksel yapım özelliği göstermeyen ―Diğer Yapılar‖ın, kütle, oran, yükseklik, sokaktaki konumu gibi nitelikler bakımından ―Geleneksel Dokuya Uyumlu Hale Getirilebilecek‖ durumda olduğu tespiti yapılmıĢtır. Dokuya aykırı olarak tanımlanan yapıların büyük bir çoğunluğunun resmi kurumlara ait yapılar olması dikkat çekici bir husustur. Savur yerleĢiminin büyük bir çoğunluğunun kentleĢme baskısından, imar rantından uzak kalmıĢ olmasının bir sonucu olarak ortaya çıkan bu durum, kent için büyük bir Ģans olarak değerlendirilmelidir.

YAPISAL DEĞERLENDĠRME ve KORUMA ÖNERĠLERĠ

Uyumluluk değerlendirmesinde ortaya çıkan sonuç neticesinde Savur yerleĢiminin geleneksel yapım özelliği göstermeyen yapılarının (diğer yapılar) dokuya uyumlu olduğu tespiti yapılmıĢtı. Bu değerlendirmeye göre, söz konusu yapılara yapılacak müdahale biçimleri “Yapısal Değerlendirme ve Koruma Önerileri” isimli çalıĢma ile belirtilmiĢtir (EK-14). Buna göre,

 Mevcut haliyle korunacak Yapılar  Cephede SağlıklaĢtırma Yapılacaklar

 Yapıda Bütünsel SağlıklaĢtırma Yapılacaklar  Eklenti kat ya da Kanadı Kaldırılacaklar

 Geleneksel Cephe Uygulaması Yapılacaklar  Üst Katı Yıkılacak ya da Geriye Çekilecekler

Ģeklinde müdahale biçimleri tanımlanmıĢtır. Bu müdahale biçimlerinin ayrıntıları, nasıl yapılacağı, hangi pencere tiplerinin kullanılacağı gibi tüm detaylar ise koruma plan hükümlerinde detaylı biçimde belirtilecek bir konudur.

Savur kentinde “Yapısal Değerlendirme ve Koruma Önerileri” çalıĢmasına bakıldığında kentsel sit alanı içerisindeki tescilli yapıların büyük bir bölümünün ―mevcut haliyle korunacaklar‖ olarak tanımlandığı görülmüĢtür. Bunun dıĢındaki yapıların ise (EK-14‘te de görüleceği üzere yeĢil ve sarı renk tonlarında gösterilen yapılar) büyük çoğunluğunun, yapılardaki eklentilerin kaldırılarak, cephede iyileĢtirmeler yapılarak, geleneksel cephe uygulaması yapılarak ―dokuya uyumlu hale getirilebilir‖ olduğu saptanmıĢtır. Yapım cinsi ve yükseklik bakımından dokuya tamamen aykırı olan yapılarda ise geleneksel cephe uygulaması yapılması ya da üst katı yıkılması ya da geriye çekilmesi önerilmiĢtir.

Son analizde, kente kimlik veren unsurların koruma planlaması bünyesinde kendine yer bulabilmesi ve söz konusu kimlik unsurlarından olan geleneksel yapılar, kültür varlıkları, diğer geleneksel yapım özelliği göstermeyen yapılar ve yeni yapılacak yapılar olarak bir bütünlük içerisinde denetim altına alınarak tarihi çevre içerisinde üslup birliğinin yakalanmasını sonucuna varılmalıdır.