• Sonuç bulunamadı

1

2

3

4

1-) Ġlk olarak belirtilen ve Eski Cami çevresi olarak adlandırılan bölge kentin ilk yerleĢiminin oluĢturulduğu bölgedir. Bu bölge ilk dönemdeki dokunun günümüze kısmen gelmiĢ olduğu alandır. Bu bakımdan diğer bölgelerden ayrılmaktadır. Eski Cami de zaten bu bölgede bulunmaktadır. Söz konusu cami kiliseden çevrilmiĢ olup ilk yerleĢim bu kilise etrafında ĢekillenmiĢtir.

2-) Ġkinci olarak tanımlanan bölge ise Abdullah Öztürk Konağının çevresidir ki bu alan, hemen karĢısındaki Savur Kalesinin eteğinde bulunan Eski Cami çevresindeki alanı tam olarak karĢılayan bir bölgededir. Bu alandaki en eski yapı, 1700‘lü yıllara dayanmakta ve çevresindeki kimi yapılar, o dönem mimarisinin yansıtmaktadır. Bununla birlikte, çevresindeki yapılarla birlikte sokak dokuları, cepheleriyle birlikte değerlendirilmelidir. Bölgede kültür varlıklarının yoğunluğu ve sokak cephelerinin orijinalliği bölgenin en önemli potansiyeli olduğu söylenebilir.

3-) Üçüncü olarak Büyük ÇarĢı Camii etrafında oluĢmuĢ olan meydanın bir buluĢma noktası olarak ve bu iki bölgeyi bağlayıcı bir düğüm noktası olarak değerlendirilebilir. Söz konusu iki bölgeyi, abbara (kabaltı) ile bağlaması da bu meydanın çekiciliğini arttırmaktadır.

4-) Vatan Caddesi ve Hanımeli Sokağının kesiĢtiği alandaki meydan, her ne kadar çevresindeki cepheleri oluĢturan yapıların, kültür varlıkları olmamasına rağmen önemli bir konuma sahiptir. Bunun ötesinde bu bölgeyi önemli kılan ise kentin giriĢ noktası olan batı cephesindeki yol aksının direk bu meydana çıkması ve Abdullah Öztürk Konağının bulunduğu ikinci tepeyi siluet olarak görmesi, ayrıca yukarıda bahsettiğimiz bölgeleri birbirine bağlayan anahtar nitelikte bir bölge olmasıdır.

Bu bölgeler ekonomik ve fiziksel anlamda da iyileĢtirilmelidir. Çünkü kültürel varlıkların yoğun olarak bulunduğu 1. ve 2. bölgelerde yapılacak olan restorasyonlar vb. çalıĢmalar sayesinde bu alanlar, turizm anlamında ekonomik girdi sağlayabilecek potansiyele sahiptir. Fiziksel olarak da yenilenmiĢ olacak olan bu bölgeler, çöküntü alanları olmaktan kurtulabilecek ve yaĢayan, talep gören mekânlar haline gelebilecektir. Ancak bunlar yapılırken mevcut dokuya zarar verecek iĢlemlerden kaçınılmalıdır.

Koruma Planı kapsamında bu alanlar öncelikli olarak uygulama görmeli, yapılacak restorasyonlara ilk olarak bu alanlardan, bu bölgelerden baĢlanmalıdır. Kentsel Tasarım, restorasyon, rölöve, restütisyon gibi çalıĢmalara, ilk olarak bu bölgelerden baĢlanmalıdır. Bu çalıĢmalar ile birlikte, bu bölgelerdeki yapılar turizm ve ticaret amaçlı olarak da iĢlevlendirilmelidir. Bu sayede bu alanların ekonomik ve fiziksel anlamda geliĢebilmelerinin önü açılabilir.

Ancak bu alanların dıĢında, Vatan Caddesi ve Cumhuriyet Caddeleri söz konusu kapsamda değerlendirilmeli, sokak sağlıklaĢtırma projeleri ile desteklenmelidir.

6.1.7. Fonksiyonel DeğiĢiklik Potansiyelleri

Savur kentinde kültürel varlıklar orijinal fonksiyonlarında kullanılmaktadır. Ancak Abdullah Öztürk konağı ev pansiyonu olarak kullanılmaktadır. Bu konağa yıl içerisinde turistler rağbet etmektedir. Pansiyonculuk anlayıĢı, henüz Savur‘da yaygın değildir ancak büyük bir potansiyel olduğu ve ilerleyen yıllarda kent ekonomisinin büyük kısmının pansiyonculuk üzerinden geliĢeceği tahmin edilmektedir. Her yıl artan turist ziyaretçi sayısı bunu destekler niteliktedir.

Bu gibi kullanımların bulunması, yerleĢim genelinin de bu konuda bilinçlenmesini sağlamakta ve ilerisi için bu bağlamda potansiyel oluĢturmaktadır.

6.2. KORUMA –PLANLAMA SÜRECĠNE ĠLĠġKĠN DEĞERLENDĠRMELER

6.2.1. Koruma ÇalıĢmaları

Savur kentinde nitelikli bir koruma anlayıĢından bahsetmek zor olsa da kültürel varlıkların günümüze kadar gelmiĢ olması, belirli bir koruma anlayıĢının olduğunu göstermektedir. Teknolojinin ilerlemesi ancak kentteki konut / yapı kalitesinin bu teknolojik geliĢmelere ihtiyaç verememesi, halkın konut isteklerini değiĢtirmekte ve eski yapıya olan talep azalmaktadır. Bu da kültür varlıklarının artık kullanılmamasına neden olmaktadır. Maddi yeterliliğin olmamasından dolayı kültür varlıklarına uygun olmayan eklentiler yapılmakta ve bu eklentiler kültür varlıklarının özgünlüğünün bozulmasına neden olmaktadır.

Ancak yerel yönetimin çabaları ve halkın da bu noktada kısmen duyarlı davranması sonucu eski dokunun kısmen de olsa günümüze kadar gelmesi sağlanmıĢtır.

Öte yandan ekonomik yapının iĢler durumda olmaması ve göçler nedeni ile kimi kültür varlıkları kullanılmaz durumda olmasından ötürü fiziksel anlamda çöküntü haline gelip yıpranmaktadır. Koruma planının olmayıĢı da bu koruma Ģartlarını zorlaĢtıran etmenlerden birisidir.

6.2.2. Koruma Sürecine ĠliĢkin Sorunlar

Savur kentinde koruma sürecini sekteye uğratan en önemli etken ekonomiktir. Ekonomisi iyi olan bir kentte hizmet sektörü geliĢir. Kültürel mirası en önemli potansiyeli olan Savur gibi yerleĢmelerde ise, bu potansiyel turizm sektörüne ivme kazandırır. Tek mirası tarihi olan kent, bu yapıyı korumak için özende bulunur. Ancak Savur kentinde belirli bir ekonominin olmayıĢı, sektörlerin iĢlememesi, halkın tercihlerini değiĢtirmiĢ ve bir kısım kültür varlığı kullanılamaz hale gelmiĢtir.

Ekonominin geliĢmesine yönelik faaliyetler yapılmadıkça, mekânın yaĢaması zorlaĢır. Bu bakımdan Savur kenti elindeki potansiyelleri değerlendirmeli, bu potansiyelleri ekonomik olarak kente girmesini sağlamalıdır. Kentte üzüm ve Ģarap üretiminin teĢvik edilmesi, üretilen ürünlerin pazarlanması, tarihi mekânların turizm sektörüne özgünlüğün bozulmadan kazandırılması, kentin ekonomisini canlandıracağı gibi tarihi mekânların yaĢayan mekânlar haline dönüĢmesine sebep olacaktır.

6.2.3. Koruma Sürecine ĠliĢkin Öneriler

Savur kentine koruma planı kapsamında bakmak için kentin bütününü iyi analiz edilmesi gerekliliği arazi çalıĢmalarında ortaya çıkmıĢtır. Koruma planlarındaki genel anlayıĢ Kentsel Sit Alanı içerisindeki alanı ve o alandaki kültür varlıklarına yönelik olmuĢtur. Mevcut imar planları ile adeta bir bıçakla kesilmiĢ olarak farklı yapılaĢma koĢulları bulunan kentsel sit sınırlarının dıĢında, bambaĢka bir doku oluĢturan çalıĢma mantalitesinin önüne geçilmesinin gerekliliği, planlama konularından birisi haline gelmiĢtir.

Bu noktadan hareketle, küçük bir yerleĢim olan ve topografyasından dolayı geliĢiminin sınırlı olduğu bu yerleĢmede kentsel sit sınırı dıĢındaki alanların özelliği önem taĢımaktadır. Kent yaklaĢık olarak aynı yoğunlukta seyretmekte ve Kentsel Sit Alanının dıĢarısında da bu dokuyu devam ettiren çok sayıda kültür varlığı bulunmakta olduğu tespit edilmiĢtir. Kentte tarihi dokunun en yoğun olarak hissedildiği alanlar Kentsel Sit Alanının içerisi olmasına rağmen, bu sınırın dıĢında ise kent siluetini tamamlayan ve dokuya uyum sağlayan çok sayıda eser olduğundan hareketle çalıĢmanın sadece Kentsel Sit Alanı içerisinde değil tüm Savur kentinde yapılması gerektiği kararlaĢtırılmıĢtır. Bu bakımdan çalıĢma alanı tüm Savur Kenti olarak belirlenmiĢtir.

Kentsel Sit Alanının tüm kenti bu bağlamda ilgilendirmesi ve Kentsel Sit Alanı dıĢında birçok yapının da bulunmasından ötürü Plan Sınırı ile Kentsel Sit Alanı arasında kalan alan EtkileĢim GeçiĢ Alanı olarak tanımlanması gereklidir.

6.3. YERLEġMEDEKĠ YAPILARA ĠLĠġKĠN DEĞERLENDĠRMELER

Kentin yerleĢim alanı, bazı alanlarda yoğun ve sıkıĢık bir görünümdedir. Kuzey- güney doğrultusunda geliĢen kent bütünü önceden planlanmamıĢ, ihtiyaç oldukça yeni evler eklenmiĢtir. Ġki tepe eteklerinin birleĢtiği yerde ilçenin tek çarĢısı yer alır. Günümüzde betonarme yapılarla özgün görüntüsü bozulmuĢ çarĢıda, altı dükkân üstü konut olan evler yer almaktadır.

Önceden planlanmayan ve topografyanın da etkisiyle organik bir dokuda geliĢen kentin ana elemanları geleneksel evleridir. Evlerin üzerinde yer aldığı parseller de aynı organikliğin önemli belirleyicileridir. Merkezi ve yüksek kesimlerde beylerin ve zengin ailelerin konakları, tepe eteklerinde ve kenar sokaklarda ise daha sade ve küçük konutlar yer almaktadır.

Kentteki konut alanlarının en çok deformasyona uğradığı alan olarak Savur Kalesinin bulunduğu tepenin batı kısmında bulunan yapılardır. Bu alanda yer yer korunması gerekli kültür varlıklarına rastlansa da en çok deforme olan alan olarak dikkati çekmektedir.

6.4. DEMOGRAFĠK VE SOSYAL YAPIYA ĠLĠġKĠN DEĞERLENDĠRMELER

Savur kentinde demografik yapı yıllar içerisinde değiĢkenlik göstermektedir. Bu değiĢikliğin en önemli nedenlerinden birisi göç olgusudur. ĠĢ imkânları nedeniyle Savur dıĢına yapılan göçler nedeni ile yerleĢimdeki genç nüfus azalmıĢtır. Ancak buna rağmen yine de genç nüfus önemli bir büyüklüğe sahiptir.

Kentin mevcut nüfusu yaklaĢık 7544 kiĢidir. 20 yıl sonraki projeksiyonlarda ise tüm kent genelinin 11000 civarında olması projeksiyon yöntemlerine göre tahmin edilmektedir. Ancak çalıĢma alanı olan Savur kent merkezinin doluluk oranı olarak geniĢleyeceği fazla alanlar olmamasından ötürü Mevcut imar planında yeni geliĢme alanı olarak belirlenen alanların projeksiyon nüfusunda belirlenen nüfusa hizmet vereceği düĢünülmektedir / düĢünülmelidir. Kent merkezinin projeksiyon nüfusu ise 7500 – 8500 kiĢi arasında olacağı düĢünülmektedir.

6.5. EKONOMĠK YAPIYA ĠLĠġKĠN DEĞERLENDĠRMELER

Savur kentinde tarım sektörü, üretilen ürünlerin iĢlenmesi ve pazarlanması anlamında küçük çaplı geliĢim göstermiĢtir. Bu anlamdaki potansiyellerin yerleĢmeye yarar sağlayıcı Ģekilde kullanılması halinde ekonomik anlamda geliĢim sağlanabilir. Kentte üretilen üzüm ve bu üzümden üretilen Ģarabın kalitesi oldukça geliĢmiĢ seviyededir.

Kentin en büyük potansiyelinin kentin tarihine bağlı olarak bıraktığı kültürel mirastır. Eski taĢ yapıları, kendine has mimarisi, organik, doğaya uyumlu dokusu ile diğer yerleĢmelerden ayrılmaktadır. Bu özelliğinden ötürü yerleĢmenin turistik potansiyeli bulunmaktadır. Kente dıĢarıdan gelen turistler ve kentin kuzeyindeki eski tarihi köĢkün pansiyon olarak kullanılması bu potansiyele kanıt olarak gösterilebilir.

Savur kentinde ticari faaliyetlerin ihtisaslaĢmamıĢ olmasından dolayı faaliyetlerin mekân içerisinde belirli bir organizasyon çerçevesinde yer seçmediği görülmektedir. Ticari faaliyetlerin ihtisaslaĢmaması faaliyetlerin mekân içerisindeki yer seçimlerinde etkili olduğu gibi bu faaliyetler için bir örgütlenme durumunu da beraberinde getirememiĢtir.

7. SONUÇ

Koruma kavramının ülkemizde geliĢtiği 1950‘li yıllardan itibaren hazırlanan koruma planlaması mantığı salt kültür varlıklarını koruyan bir yaklaĢımdan oluĢmaktaydı. Ancak günümüzde özellikle de 2005 yılında yürürlüğe giren yönetmelik gereği koruma planlaması için planlama ekibi oluĢturma zorunluluğu, yapılan çalıĢmaların niteliğini arttırsa da yeterli olamamaktadır.

Öncelikle, her mekânın, özellikle de tarihi dokusu ile ön plana çıkmıĢ olan mekânların, yerleĢmelerinin kendine özgü bir oluĢum sürecinden geçerek, kendine has kodları bulunduğu bilincinin, planlama felsefesinin temelini oluĢturması gerekliliğidir. Planlama çalıĢmasına konu olan mekanın niteliklerinin ortaya konması ise plancı ile birlikte restorasyon konusunda uzmanlığa sahip mimarın öncelikli görevleridir. Kente iliĢkin detayların, kente kimlik veren unsurların ortaya konmasıyla beraber, tarihi mekânların en önemli kimlik unsuru olan yapıların niteliklerinin detaylı Ģekilde ortaya konması gerekmektedir. Planlama ve koruma konularına iliĢkin detaylı çalıĢmaların, analizlerin, değerlendirilmesiyle ortaya çıkacak sonuç, hem kentin planlı Ģekilde büyümesini, ekonomik geliĢmesinin politikalarını ortaya koyarken, kente kimlik veren, o yerleĢimi kendine özgü hale getiren niteliklerin de bir bütün Ģeklinde korunmasını sağlarken, hem de tarihi kültür varlıklarının korunmasını, yaĢatılmasını sağlamalıdır.

ÇalıĢma alanı olarak seçilen Savur yerleĢmesi üzerinde yapılan çalıĢmalarda kentin kendine has özellikleri ortaya konulmuĢtur. Bu özellikler ise,

 Tarihi Kültür Varlıkları (Anıtsal Yapı ve Sivil Mimarlık Örnekleri)  Kültür Varlıklarına Ait Mimari Nitelikler

 Kentteki Sokak Dokusu

 Kentteki Su Varlığı (Savur Deresi)  Kentin Doğu ve Batısındaki YeĢil KuĢak

 YerleĢimin Üzerine Kurulduğu Topografya ve Savur Kalesi  Sosyal Yapı‘dan oluĢmaktadır.

Söz konusu özellikler (EK-3) Savur kentine kendi özgünlüğünü veren özellikler olup, koruma planlamasında bütüncül olarak değerlendirilmesi ve korunması gerekmektedir.

Topografik olarak iki tepe arasına kurulmuĢ olan kentin etrafında yeĢil dokuyla bütünleĢmiĢ olması kenti tarihi kimliğiyle birlikte anlamlı kılmaktadır. Söz konusu topografyanın yıllar içinden günümüze mevcut haliyle gelmiĢ olması, kenti, mevcut

haliyle tanımlamaktadır. Bu bakımdan koruma planlaması bünyesinde söz konusu tepelerin mevcut haliyle korunması gerekmektedir. Özellikle de Savur Kalesi‘nin bulunduğu tepe, kente fiziksel ve anlamsal olarak kimlik katmaktadır.

Bunlarla birlikte kenti doğu ve batı aksında çevreleyen yeĢil kuĢak içerisinde ve kentin kuzeybatısında bulunan Savur Deresi‘nin de koruma planlaması bünyesinde değerlendirilmesi ve doğal halini bozacak hamlelerin yapılmasına engel olacak plan kararlarının üretilmesi gerekmektedir.

Tarihi dokularda yerleĢimlere kimlik katan en önemli unsur, sosyal yapı ve yaĢam mekânlarıdır. Sosyal yapının, kentteki ekonominin durağan yapısından ötürü statik bir durum izlemesi, söz konusu sosyal yapının değiĢmemesine, sürekliliğinin devam etmesine neden olmuĢtur. Ancak okuryazarlık oranı gibi kentin kültürel yapısına olumlu katkı sağlayacak etmenlerin pozitif yönde geliĢmesi sosyal yapının daha da olumlu bir eksende geliĢmesine katkıda bulunmaktadır. YerleĢimin küçük ölçekli olması ve ikili iliĢkilerin geliĢmiĢ olması kentteki sosyal yaĢantının da sağlıklı yürümesini sağlamakla birlikte, birtakım ekonomik iliĢkilerin de (turizm anlamında) canlı olabileceğinin sinyallerini vermektedir. Ekonomik yapının durağan bir yapı göstermesi, olumsuz bir geliĢme olarak görülse de, sosyal yapının ve fiziksel mekânın korunmasına katkı sağlaması dikkate değer bir husus olarak öne çıkmaktadır.

KORUNMUġLUK;

Kentsel mekânı ve Savur yerleĢimindeki tarihsel dokuyu oluĢturan yapıların korunmuĢluk durumlarının ortaya konulması önemli bir husustur. YerleĢim üzerinde tescilli kültür varlıkları ve tescilli olmayan, geleneksel dokuya uyumlu yapılar ve geleneksel yapım özelliği göstermeyen yapılar üzerinde yapılan incelemeler sonucunda söz konusu yapı gruplarının korunmuĢluk durumları ortaya konulmuĢtur. Yapıların içinden ve dıĢından yapılan resimlemeler, yerinde tespitler, ġehir Planlama ve Mimarlık disiplinlerinin ortak çalıĢması sonucunda ortaya çıkan KorunmuĢluk Analizi‘nde tüm yapı grupları değerlendirmeye alınmak istenmiĢ ancak bir kısım yapıların içinden ve dıĢından incelemek olanağı olmamasından ötürü çalıĢma genele yayılmaya çalıĢılmıĢtır. ÇalıĢma, kültür varlıkları ve geleneksel yapım özelliği göstermeyen yapılar üzerinde genelleme yapabilmek amacını taĢımaktadır. Bu çalıĢmaya göre yapılan değerlendirmeler, yapıların,

 Cephede ve Ġçten KorunmuĢ  Cephede Kısmen, Ġçte KorunmuĢ  Cephede BozulmuĢ, Ġçte KorunmuĢ

 Cephede KorunmuĢ, Ġçte BozulmuĢ

 Cephede KorunmuĢ, Ġçte Kısmen KorunmuĢ  Cephede Kısmen KorunmuĢ, Ġçte BozulmuĢ  Cephede ve Ġçte Kısmen KorunmuĢ

 Cephede BozulmuĢ, Ġçte Kısmen KorunmuĢ  Cephede ve Ġçte BozulmuĢ

olup olmadığını, buradan hareketle kent dokusunun hangi kısımlarında daha çok korunduğunu, hangi bölümlerinde daha az korunabildiğini yada korunamadığını anlayabiliriz. Ek 12‘de gösterilen “KorunmuĢluk Analizi”nde heterojen bir yapı göstermekle birlikte, kentsel sit alanının merkezinde dokunun mekânsal ve yapı bazında daha çok korunabildiği saptanmıĢtır. YerleĢim dokusunun çeperlerine doğru ise söz konusu korunabilmiĢliğin seyreldiği söylenebilir.

UYUMLULUK;

Tarihi dokulara sahip kentlere kimlik veren unsurlardan birisi olan geleneksel kent dokusu ve konut yapıları, koruma planlamasının temel konusunu oluĢturur. Koruma planlamasının ana temelini oluĢturan geleneksel konut yapısının sürekliliği ve yeni konut alanlarının kazanacağı nitelik, detaylı analizler sonucunda alınan kararlar doğrultusunda bir bütünlük arz edebilir.

Geleneksel yapılar tespit edilerek mimari nitelikler ortaya konulmalı, geleneksel sokak dokularına sahip olan akslar belirlenerek sokak dokusunu bozan yapılar belirlenmelidir.

Koruma planlamasında kültür varlıklarının bakımı, onarımı gibi uygulamaların nasıl yapılacağı ve söz konusu yapılar tescil altında olduğundan hangi uygulamaların yapılacağı hâlihazırda belirlidir. Koruma altında olduklarından hangi Ģartlar altında yapılara müdahale edileceği koruma kurullarınca ve koruma planlarının plan hükümlerinde belirlenir. Burada önemli olan kültür varlıklarının geleneksel sokak dokusundaki yeri ve diğer yapılar ile olan iliĢkisidir. Bu sebeple Savur yerleĢmesindeki konut yapıları,

 Tescilli Anıtsal Yapı

 Tescilli Sivil Mimarlık Örneği  Diğer Yapılar

olarak sınıflandırılmıĢtır. Yukarıda da bahsedildiği üzere tescil altına alınmıĢ yapılar koruma planlaması bünyesinde bir nevi kendilerini kurtarmıĢ, korumuĢ olarak değerlendirilebilir. Diğer yapıların bu noktada akıbetlerinin ne olacağı önem kazanmaktadır. Bu nedenle, Savur yerleĢmesinde konut yapıları ―Uyumluluk

Değerlendirmesi‖ çalıĢması adı altında,

 Tescilli Yapılar

 Mevcut Özellikleriyle Korunması Gerekli Yapılar (Dokuya Uyumlu Yapılar)  Dokuya Uyumlu Hale Getirilebilecek Yapılar

 Dokuya Aykırı Yapılar

olarak sınıflandırılmıĢtır. Bunun nedeni; tescil altında bulunan kültür varlıklarının dıĢındaki yapılar ile söz konusu kültür varlıklarının bütünselliğinin sağlanmasıdır. ―Dokuya Uyumlu Hale Getirilebilecek Yapılar‖ ile ―Dokuya Aykırı‖ yapılar için yapılacak müdahale biçimleri koruma planlaması bünyesinde, plan hükümlerinde tanımlanarak tarihi dokuya çok zıt durumların ortadan kaldırılması amaçlanmaktadır (EK-13).

Bu değerlendirme sonucunda ise Savur yerleĢiminde geleneksel yapım özelliği göstermeyen ―Diğer Yapılar‖ın, kütle, oran, yükseklik, sokaktaki konumu gibi nitelikler bakımından ―Geleneksel Dokuya Uyumlu Hale Getirilebilecek‖ durumda olduğu tespiti yapılmıĢtır. Dokuya aykırı olarak tanımlanan yapıların büyük bir çoğunluğunun resmi kurumlara ait yapılar olması dikkat çekici bir husustur. Savur yerleĢiminin büyük bir çoğunluğunun kentleĢme baskısından, imar rantından uzak kalmıĢ olmasının bir sonucu olarak ortaya çıkan bu durum, kent için büyük bir Ģans olarak değerlendirilmelidir.

YAPISAL DEĞERLENDĠRME ve KORUMA ÖNERĠLERĠ

Uyumluluk değerlendirmesinde ortaya çıkan sonuç neticesinde Savur yerleĢiminin geleneksel yapım özelliği göstermeyen yapılarının (diğer yapılar) dokuya uyumlu olduğu tespiti yapılmıĢtı. Bu değerlendirmeye göre, söz konusu yapılara yapılacak müdahale biçimleri “Yapısal Değerlendirme ve Koruma Önerileri” isimli çalıĢma ile belirtilmiĢtir (EK-14). Buna göre,

 Mevcut haliyle korunacak Yapılar  Cephede SağlıklaĢtırma Yapılacaklar

 Yapıda Bütünsel SağlıklaĢtırma Yapılacaklar  Eklenti kat ya da Kanadı Kaldırılacaklar

 Geleneksel Cephe Uygulaması Yapılacaklar  Üst Katı Yıkılacak ya da Geriye Çekilecekler

Ģeklinde müdahale biçimleri tanımlanmıĢtır. Bu müdahale biçimlerinin ayrıntıları, nasıl yapılacağı, hangi pencere tiplerinin kullanılacağı gibi tüm detaylar ise koruma plan hükümlerinde detaylı biçimde belirtilecek bir konudur.

Savur kentinde “Yapısal Değerlendirme ve Koruma Önerileri” çalıĢmasına bakıldığında kentsel sit alanı içerisindeki tescilli yapıların büyük bir bölümünün ―mevcut haliyle korunacaklar‖ olarak tanımlandığı görülmüĢtür. Bunun dıĢındaki yapıların ise (EK-14‘te de görüleceği üzere yeĢil ve sarı renk tonlarında gösterilen yapılar) büyük çoğunluğunun, yapılardaki eklentilerin kaldırılarak, cephede iyileĢtirmeler yapılarak, geleneksel cephe uygulaması yapılarak ―dokuya uyumlu hale getirilebilir‖ olduğu saptanmıĢtır. Yapım cinsi ve yükseklik bakımından dokuya tamamen aykırı olan yapılarda ise geleneksel cephe uygulaması yapılması ya da üst katı yıkılması ya da geriye çekilmesi önerilmiĢtir.

Son analizde, kente kimlik veren unsurların koruma planlaması bünyesinde kendine yer bulabilmesi ve söz konusu kimlik unsurlarından olan geleneksel yapılar, kültür varlıkları, diğer geleneksel yapım özelliği göstermeyen yapılar ve yeni yapılacak yapılar olarak bir bütünlük içerisinde denetim altına alınarak tarihi çevre içerisinde üslup birliğinin yakalanmasını sonucuna varılmalıdır.

8. KAYNAK

Ahunbay, Z., 1999, Tarihi Çevre Koruma ve Restorasyon, Yem Yayınları, 2. Baskı, Ġstanbul.

Akın, N., 1995, Ev, Ġslam Ansiklopedisi, 11, Ġstanbul, 502 – 512.

Akkoyunlu Z., 1989, Geleneksel Urfa Evlerinin Mimari Özellikleri, Kültür Bakanlığı

Yayınları, Ankara.

Aksoy, E. , 1963, Ortamekan: Türk Sivil Mimarisinde Temel KuruluĢ Prensibi,

Mimarlık ve Sanat, 7 – 8, 41 – 91.

Akyüz, G., 1998, Mardin Ġlinin Merkezinde, Civar Köylerinde ve Ġlçelerinde Bulunan Kiliselerin ve Manastırların Tarihi‖, Resim Matbaacılık, Ġstanbul.

Alioğlu, F., 1989, Mardin ġehir Dokusu ve Evleri Üzerine Bir Deneme, Doktora Tezi,

İstanbul Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Ġstanbul.

Alioğlu, F., 2000, Mardin ġehir Dokusu ve Evler, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, Ġstanbul. Altunsoy, A., 2005, Kentsel Tarihi Çevre Koruma (Kars Üzerine Bir Ġnceleme), Yüksek Lisans Tezi, Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Bursa

Anonim, 2000, YaĢayan Tarih Mardin, Mardin Valiliği Yayını, Ġstanbul.