• Sonuç bulunamadı

akrabaları tarafından paylaşılması gerektiği kanaatinde misiniz?, sorusu ile ekonomik düzey ilişkisi:

Bir ölüm olayı meydana geldiğinde cenaze, defin ve cenaze yemeğiyle ilgili yapılması gerekli işlerin ve bazı ekonomik yükümlülüklerin cenazenin yakın akrabaları tarafından yerine getirilmesi gerektiği kanaatinde misiniz?

Sosyo- ekonomik düzeyiniz?

Kesinlikle evet/

Evet∗ Olabilir Hayır/ Kesinlikle hayır.

Toplam: Zengin/ Orta Hallinin Üstünde∗ n % 108 82.4 16 12.2 7 5.3 131 100.0 Orta Halli n % 283 74.3 76 19.9 22 5.8 381 100.0 Orta Hallinin Altında/ Çok Fakir n % 35 66.0 17 32.1 1 1.9 53 100.0 Toplam: n % 426 75.4 109 19.3 30 5.3 565 100.0 ∗

Zengin/ Orta Hallinin Üstünde ile Orta Hallinin Altında/ Çok Fakir seçenekleri birleştirilmiştir. ∗Kesinlikle evet/ Evet ile Hayır/ Kesinlikle hayır seçenekleri birleştirilmiştir.

Bir ölüm olayı meydana geldiğinde cenaze,… / Sosyo-ekonomik düzeyiniz?, χ²: 10.843 DF:4 P:0.028

Tablo 6.121’in verilerine göre, zengin/orta hallinin üstünde olan katılımcıların büyük kısmı, orta halli katılımcıların ve orta hallinin altında/çok fakir katılımcıların yarıdan fazlası, kesinlikle evet/evet cevabını vermekte oldukları görülmekte ve böylece ölüm olayıyla birlikte ortaya çıkan ekonomik yükümlülüklerin cenazenin yakınları tarafından paylaşılması gerektiğini belirtmektedirler. Bu konuda cevaplarda bir farklılaşmanın olmadığı görülmekle birlikte, sosyo-ekonomik düzeyin değişmesine bağlı olarak evet cevaplarının yüzdelik dilimlerinde bir düşüşün olduğu, olabilir cevabında ise, bir artışın olduğu belirlenmiştir.

Tablo 6.121’in verilerine göre, 2.5 numaralı varsayım doğrulanmaktadır.

-SONUÇ VE ÖNERĐLER

Bu çalışma, ölüm olgusunu Din Sosyolojisi açısından ele alan, Konya il merkezinde ölümün nasıl algılandığı ve ölüm olgusuna bağlı olarak yerine getirilen ritüellerin bağımsız değişkenler arasındaki ilişkiler çerçevesinde tespit etmeye çalışan betimsel bir araştırmadır. Çalışmamızda ölüm olgusuyla beraber, ölüm olgusuna bağlı ritüeller ile ölüm olgusunun sosyal boyutu ele alınmıştır. 565 örneklem grubu üzerinde uygulanan araştırmamızın veri toplama aracı gözlem, mülakat, inceleme ve tartışma sonucu geliştirilen anketlerdir. Bu anketlerden elde edilen veriler, Selçuklu, Meram ve Karatay ilçelerinde katılımcı gözlemci olarak yaptığımız gözlemler eşliğinde yorumlanmıştır. Bir alan araştırması olan bu çalışma, Kasım, Aralık 2008 ve Ocak 2009’da Konya il merkezinde toplam 18 mahallede “basit tesadüfi örnekleme” tekniğiyle seçilen 565 kişi üzerinde gerçekleştirilmiştir.

Toplumsal hayatta, bilimsel incelemelere ve araştırmalara ihtiyaç duyulan ve çözüm bekleyen pek çok sorun yer almaktadır. Đnsan yaşamının önemli evrelerinden biri olan ölüm olayını konu edinen araştırmamızın sonuçlarına göre, Konya il merkezinde ölüm olgusuna bağlı olarak aile içi ilişkiler ve toplumsal ilişkiler canlı bir şekilde devam etmektedir. Öncelikle belirtmeliyiz ki, ölüm olgusuna bağlı olarak gerçekleştirilen ritüellerin büyük çoğunluğu sosyal baskının etkisi altındadır. Bunun yanında yeni gelişme ve uygulamalar, insanların ölüm olgusunu algılamalarını ve yeniden anlamlandırmaları noktasında büyük etkiye sahiptir. Bu çerçevede, örneklemin ölüm olgusuyla ilgili kanaatleri ile ilçe, cinsiyet, yaş grubu, medeni durum, eğitim durumu, meslek durumu, gelir durumu, dini bilgi düzeyi, dindarlık düzeyi gibi değişkenler arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişkiler söz konusudur. Katılımcılar, genel olarak ölümü, “bedensel yaşamın sona ermesi, sonsuz bir hayatın başlangıcı” ve “yaratana kavuşmanın ilk adımı” olarak nitelendirmektedirler. Ölümden korkup, korkmama noktasında, örneklemin büyük kısmının, ölümden bazen korkup, bazen korkmadığı ortaya çıkmıştır. Bu noktada, cinsler arasında fazla bir farklılaşmanın olmadığı görülse de, kadınların erkeklere nazaran daha duygusal olmaları, annelik özelliklerini ön plana çıkararak, ölümlerinden sonra çocuğuna(çocuklarına) ne olacağı endişesini taşıdıkları görülmektedir. Diğer bağımsız değişkenlerinde, ölümden korkma noktasında etkilerinin olduğu tespit edilmiştir.

Ölüm düşüncesinin hangi sıklıkla akla getirildiği noktasında da, cinsler arasında farklılaşma yaşanmakta ve kadınlar erkeklerden daha fazla oranda ölüm düşüncesini

akıllarına getirmektedirler. Yaş grupları içerisinde de, yaşın ilerlemesine bağlı olarak, doğru orantılı bir şekilde ölüm düşüncesinin sıklık derecesi artış göstermektedir. Eğitim seviyesinin farklılaşması da, ölüm düşüncesi üzerinde etkili olmakta ve eğitim seviyesinin yükselmesine bağlı olarak, ölüm düşüncesinin sıklık derecesinin azalmakta olduğu görülmektedir. Aynı zamanda, dini bilgi düzeyinin artmasıyla birlikte, ölüm düşüncesinin akla gelme sıklığı da artmaktadır. Ölümü unutmanın nedenleri olarak, hayat kavgası ve ekonomik sıkıntılar ile hayatı Đslam’a göre yaşayamamak cevapları verilmiştir. Bu cevaplar üzerinde, farklı yaş gruplarının, medeni durumun ve dindarlık düzeyinin etkisinin olmadığı tespit edilmiştir. Ölümü hatırlamaya bağlı olarak ortaya koyulan tepkiler noktasında da, cinsiyet, medeni durum, mesleki durum, dini bilgi düzeyi ve dindarlık düzeyi arasında istatistiksel bir ilişki olduğu tespit edilmiş ve insanların ölüm karşısında genel olarak, sessiz ve sakin bir şekilde kaçınılmaz ve tabii bir sona yaklaştıklarını düşündükleri ortaya çıkmıştır.

Ölümün bireylerde sıkıntı ve korku uyandırmasının sebebi olarak, farklı yaş grupları, cinsiyet, medeni durum, eğitim seviyesi, mesleki durum ve dini bilgi düzeyi arasında da, anlamlı ilişkilerin olduğu ortaya çıkmış ve bu değişkenlere göre, bireylerin ölüm karşısında sıkıntı ve korku duymalarının genel nedeni olarak, ölümden sonra yaratanın huzurunda nasıl hesap vereceğim düşüncesinin olduğu görülmüştür. Ölen Müslüman bir kişi için kullanılan kavramlar noktasında da, yaş gruplarına ve dindarlık düzeylerine göre farklılıklar ortaya çıkarmamakta ve ölen kişi için, “vefat etti” ve “rahmetli oldu” kavramlarının yaygın bir

şekilde kullanıldığı görülmektedir. Ölümün hangi durumda akla geldiğine yönelik soruyla da, ilçelerin, yaş gruplarının ve dini bilgi düzeyinin, cevaplar noktasında farklılıklara yol açtığı görülmüştür. Mezarlık görmek, varlıklarının başlangıcını düşünmek ve herhangi bir cenaze görmek katılımcıların ölümü akıllarına getirmelerine yol açmaktadır. Eğitim düzeyinin artması, mesleki durumun ve sosyo-ekonomik düzeyin farklılaşması da, yeni gelişmelerin ve teknolojik ilerlemelerin, ölüm olgusunu tanımlamada ve ölüm olgusuna bağlı gerçekleştirilen uygulamalar da değişiklikler ortaya çıkardığı görülmektedir.

Đnsanlar yaşlarının ilerlemesiyle, ölümün daha çok akıllarına gelip gelmemekte olduklarına yönelik soruya, farklı medeni durum ve dindarlık seviyesinden kişilerin aynı