• Sonuç bulunamadı

2.3. Siyaset Biliminde Mizah Çalışmaları

2.3.1. Siyaset ve Mizahın İlişkisi

Ross (1998: 1) mizahı en basit hali ile insanı güldüren veya kahkaha attıran şey olarak tanımlamıştır. Ancak ona göre mizah değişik amaçlarla da kullanılabilir;

29

mizah okuyucuyu sadece eğlendirmeyi amaçlayan içi boş komedi değerleri içerebileceği gibi ayrıca toplumun belirli segmentlerinin üstü kapalı veya doğrudan eleştirisi için kullanılabilecek daha derin yan anlamlar da içerebilir. Baudelaire (1988) de aynı şekilde gülmenin sadece mizahi süreçle karakterize edilemeyeceğini, onun ayrıca özgürleştirici bir etkiye sahip olarak insanlığın acılarından arındırdığını öne sürer. Bu bağlamda mizahın sadece okuyucuyu eğlendirme amacına hizmet etmeyip ayrıca okuyucu tarafından değerlendirilmesi ve üzerine gidilmesi için ulusal

ve evrensel konuları açığa çıkarma niyeti olan yazınsal araçlar olduğunu söylemek mümkündür (Sosa-Abella ve Reyes, 2015: 244).

Özellikle mizahın alt unsuru olan şakalar günümüzde ciddi şekilde direnişin hitabetine dâhil edilmiştir ve aktif direnişe eşlik etmektedir (Davies, 2007: 302). Ancak buna rağmen mizah sosyal hiyerarşileri izlemeye yatkındır çünkü insanlar genellikle kendisinden daha üst konumdakilere değil kendisinden daha alt konumdakilere yönelik şakalar yapar (Mulkay, 1988).

Öfke ile korku, düşmanlık ve meşru müdafaanın karışımı mizah için gereklidir (Oring, 1975) ve siyaset bunların hepsini içerisinde belirgin şekilde barındıran bir alandır. Özellikle insanlar siyasi olarak baskılayıcı şartlarda yaşıyorlarsa, bu insanların öfke ve hüsranlarını hikâye tarzı şakalarla, bilmece tarzı şakalarla veya ilgili şakalarla dışa vurması muhtemeldir ve dolayısı ile kendileri için ifade özgürlüğü üzerinde her zaman ve her yerde olan şiddetli kısıtlamalardan geçici bir kaçış yaratırlar (Dundes, 1971; Brunvand, 1973; Obrdlik, 1942).

Eleştiri, özgürlük, evrensellik, hitabet, direniş, hiyerarşi gibi mizahın ilişkili olduğu söylenen bu unsurlar siyaset biliminin olmazsa olmaz unsurlarıdır ve mizahın siyasetteki öneminin göstergesi sayılabilir. Pew Araştırma Merkezi’nin 2008

30

raporuna göre Amerikalıların %8’i kampanyalar ve adaylara dair bilgilerini The

Onion gibi haber alay sitelerinden (new satire websites) veya Jon Stewart ile The Daily Show’dan edindiklerini belirtmiştir (Pew Research Center, 2008). Brewer ve Marquarddt (2007) yaptıkları içerik analizi ile komedi programı olan The Daily Show’daki hikâyelerin yarısından fazlasının siyasi konu veya dünya meselelerine değindiğini bulmuştur. Siyasi mizah (political humor) araması yapıldığında 2006 yılı başında Google’da yaklaşık 46 milyon sonuç çıkmaktadır. Ask.com 3,7 milyon sonuç vermekte ve ayrıca siyasi karükatürler, şakalar, hiciv, editoryal karikatürler, siyasi komedi, siyasi mizah dergileri gibi kategorilerle araştırmayı genişletmeyi önermektedir (Baumgartner, 2007: 321).

Bu istatistikler de açık şekilde göstermektedir ki siyaset ve mizah birbirleri ile yakın ilişkili iki temel alandır. Mary Douglas (1968) bir şakayı analiz ederken sadece içeriğini değil ayrıca söylendiği bağlamı ve sosyal gerçeklik içerisindeki bilinen kalıplarla ilişkisini de anlamamız gerektiğini belirtmiştir. Ona göre şakalar meydana geldikleri sosyal durumun dışavurumcusudur (Douglas, 1968: 366). Bu sosyal durum içerisinde siyasetin olması da elbette ki kaçınılmazdır. Brandes (1977: 344), şaka anlatıcılarının, şakaları ile büyük toplum (society) içinde daha küçük bir toplum yarattığını ve bu iki toplumun birbirlerinin aynadaki görüntüsü olduğunu söyler. Ancak ona göre daha büyük olan toplum ekonomik ve siyasi olarak sıraya konulmuş, derecelendirilmiştir; bunun tersine şakayı anlatan grup eşitlik taraftarıdır, şakada betimlenen siyasi lidere karşıtlıktan değil ayrıca yasal olmayan şekilde tasarladıkları bir eyleme ortak katılımdan dolayı birleşmişlerdir. Bu bağlamda mizah toplum var olduğu sürece var olacaktır.

Hmielowski vd.’nin (2011) siyasi mizah için yakınlık (affinity for political

31

temel teori etkili olmuştur. Bu teoriler; uyuşmazlık teorileri (Young, 2007), üstünlük teorileri (Meyer, 2000), rahatlama teorileri (Meyer, 2000) ve mizahı kişiler arası bağlamda inceleyen teorilerdir (Ziv, 1984). Young (2007) siyasi mizah üzerine yaptığı çalışmasında The Daily Show gibi programların siyasi hitabet içerisindeki tutarsızlıkları aydınlattığını ve günlük haberlerin ironik şekilde tersine döndürülmesi aracılığıyla tipik haber medyasını yöneten normları hicvettiğini dile getirmiştir. Üstünlük boyutu da siyasi mizah açısından önemlidir çünkü insanlar siyasetçilerin veya karşıt oldukları siyasi partilerin aptalca davranışlarına gülmek ister. Diğerlerinin hatalarına gülmek bireylere kendi inançları ile daha güvende

hissetmelerine izin verir ve kendi davranışları veya tercih edilen siyasi parti hakkında olan güvensizlikleri ortadan kaldırır (Hmielowski vd. 2011: 101). Siyasi mizahtaki stres azaltma boyutuna bakarsak; siyasetin doğası gereği insanlar genellikle

kendilerini etkileşimde oldukları ve belki de aynı görüşte olmadıkları diğer insanların içinde olduğu durumlardan endişe duymuş bulurlar. Bu durumlarda mizah endişeyi azaltmanın bir aracı olabilir (Hmielowski vd. 2011: 101). Siyasi mizahın olası sosyal işlevlerinden bahsederken Ziv (1984) mizahın diğer insanlarla iletişim kurmada bir araç olduğundan yola çıkar. İnsanlar genellikle mizahı sosyal hedeflere erişmek ve başkalarını araştırmak için kullanırlar çünkü onları eğlenceli bulurlar (Thorson ve

Powell, 1993). Siyaset açısından insanlar siyasetçilerle veya siyasal partilerle alay ederek sosyal bağları veya bağlantıları şekillendirebilirler. Siyasi elit, insanları benzeşmeyen ideolojilerle birleştiren ortak düşman olarak işlev görür. Ayrıca siyasi

mizah benzer ideolojik dünya görüşünü sürdüren bu bireyler arasında daha güçlü bağlar kurulmasına hizmet eder (Hmielowski vd. 2011: 102).

Mizahın siyaset üzerindeki önemini ortaya çıkaran en önemli olaylardan biri 2006 yılındaki karikatür krizi olmuştur. 2006’nın ilk aylarında Hz. Muhammed’e

32

değinen 12 karikatür Danimarka gazetesi Jyllands-Posten’de yayımlanmış ve büyük bir uluslararası krize sebep olmuştur. Çoğu çalışma bu krizi serbest konuşma özgürlüğü veya uluslararası ilişkiler hakkında bir uyuşmazlık olarak

kavramsallaştırsa da Kuipers (2011) krizin neden karikatürler tarafından ateşlendiğine değinmiştir. Hem batı ülkelerinde hem de İslam dünyasında bu kriz İslam ve Batı medeniyetlerinin çatışmasının kanıtı olarak görülmüştür. Bu kriz Müslümanların ötekileştirilmesine, modernite ve mizah anlayışı yoksunu olarak görülmesine sebep olurken Müslüman dünyasında karikatürler genel olarak Batının İslam’a karşı saygısızlığı olarak sunulmuştur. Mizahın siyaset üzerinde ne kadar sarsıcı etkiler yaratabileceğini göstermesi açısından bu kriz önem taşımaktadır. Küresel tırmanma bu mizah skandalını uluslararası ilişkilerin gerçek siyasetinin, boykotların, isyanların ve öfkeli diplomasinin içine doğru itmiştir (Kuipers, 2011:

63-67).

Mizahın ironi, hiciv, şaka gibi alt türleri bulunmaktadır. İroni, hiciv, şakalar

ve kahkaha sosyo-kültürel gerçekliğin parçaları olarak spesifik gerçeklikler taşırlar (Sosa-Abella ve Reyes, 2015: 245). İroni değişik anlamları olan günlük ifadeleri kullanır; bu nedenle de iki olası yorumlamaya dayanan gerçeklikler ileri sürme gücü vardır. Ancak ironin kuvvetini anlamak kullanılan dilin farkındalığını ve dünya hakkında bilgi gerektirir (Ross, 1998: 50-51). Aksi takdirde ironi kolaylıkla yanlış anlaşılabilir. Belki de bu nedenle mizahın bu kadar fazla alt türü olmasına rağmen siyaset alanındaki mizah çalışmaları özellikle hicive (satire) odaklanmışlardır (Scott,

1990; Sorensen, 2008; Lee ve Kwak, 2014; Jones, 2010; Hmielowski vd. 2011; Test, 1986; Gray vd. 2009). Hiciv, genellikle mizahın her zaman sosyal eleştiriye sahip olan bir alt türü olarak görülmektedir (Gray vd. 2009: 8). Siyasi hiciv yazılı veya çizili medya aracılığı ile bir milletin siyasi sisteminin mizahi kaynakların kullanımı

33

yolu ile eleştirilmesidir. Bu eleştiri siyasi meselelerle ilişkili olan sosyal, dini ve ekonomik alanları da kapsamaktadır (Sosa-Abella ve Reyes, 2015: 245). Hicivciler (satirist) ilk önce izleyicileri siyasi süreçle ilgili karamsar bakış açısına sürüklese de sonraki aşamada sosyal sorunları ve hastalıkları düzeltebileceği idealist bir izlenim aktarırlar ve Jones (2005: 121) buna hayal kırıklığına uğramış idealizm (disappointed

idealism) der.

Mizahın türlerinin yanı sıra araştırmalarda yapılan diğer bir ayırım ise mizahı kimin kullandığı ile ilgilidir. Mizahı politikacılar veya vatandaşlar yani yönetenler ve yönetilenler kendi amaçları için kullanabilir.

Zijderveld (1968: 306) bazı durumlarda politik erklerin protestoları ve uyuşmazlıkları belirli sınırlarda tutmak ve topluma olası bir çıkış yolu (outlet) sağlamak için siyasi mizahı teşvik ettiğine inanmaktadır. Siyasi mizah ile siyasi liderlerin değerlendirilmesi arasındaki ilişki mizahın çeşidine bağlıdır. Eğer siyasi bir lider kendisi ile alay ediyor ise bu olumlu bir değerlendirme meydana getirir

(Baumgartner, 2007: 332). Bazı araştırmalar başkanların ve diğerlerinin kendileri ile alay ederek sevilebilirliklerini artırdıklarını öne sürmüştür (Oldenburg, 2006). Türkiye siyasetinde Cemil Özyıldırım’ın (2015) tabiri ile “siyasetin mizah ustası” olarak anılan Süleyman Demirel bunun belki de en güzel örneklerinden biridir. Geriye dönüp bakıldığında siyaseti mizah ile yoğuran, hazır cevaplığıyla, bir zeka inceliği gösteren Süleyman Demirel, bugün hala hafızalara kazınan sözleriyle hatırlanmaktadır (Özyıldırım, 2015).

Vatandaşların mizahı kullanması ise literatürde genel olarak iki boyutta ele alınmıştır. Bazı araştırmacılar mizahın direnme veya protesto amacı ile kullanıldığını dile getirirken bazı araştırmacılar ise onun siyasi katılımın yeni bir şekli olduğunu

34

öne sürmüşlerdir. Ancak Habermas’ın (1989) ortaya koyduğu kamusal alan argümanı her hem siyasi katılım hem pasif direniş hem de sosyal ilişkileri geliştirme işlevi görerek siyasi mizahın işlevini ortaya koyması açısından önem taşımaktadır.