• Sonuç bulunamadı

4.1. Tüketicilerin Mizahı Tüketme Motivasyonları

4.1.3. Kimlik Sembolü Olarak Mizah

Levy (1959: 118) ürünlerin sembolik yönlerinden bahsederken insanların ürünleri sadece ne yapabildikleri için değil ayrıca ne anlam ifade ettikleri için de aldığını dile getirmiştir. Hazcı tüketim anlayışına göre de ürünler sadece nesnel varlıklar olarak görülmemekte, ayrıca subjektij (öznel) semboller olarak da görülmektedir (Hirschman ve Holbrook, 1982: 93) ve bu bağlamda sembolik

115

tüketimin hazcı tüketim ile ilişkisi kaçınılmazdır. Lynch (2002), mizahın kim olduğumuzu ve kendimiz hakkında nasıl düşündüğümüzü belirlemede önemli rol oynadığını söylerken Weinberger ve Campbell (1991) ise dışavurumcu tüketici ürünlerinin (expressive consumer products) reklamlarında kullanılan ilişkili mizahın olumlu etkileri olduğunu göstermiştir. Bizim araştırmamızda mizahın kendisi bir dışavurumcu tüketici ürünüdür ve dolayısı ile tüketicilerin bu ürünü kullanırken kendilerini tanımlamaya çalışmaları da beklendik bir durumdur. Katılımcılarımız da aynı şekilde bireylerin bazı zamanlar simge ve sembollerle kendi kişiliklerini ve ilgi alanlarını en kolay ve etkili şekilde yansıtmak istemekte ve bunun için mizahı kullanmaktadırlar:

Ya şey vardır, bazı karikatürler, bazı espriler, mesela espri bir cümle şeklinde olabilir, ya bazen çok kısa fıkralar vardır; iki kelimelik, iki cümlelik falan böyle, harbiden şey anlatır, senin içinde olduğun bir durumu anlatır ve sen insanlar senin içinde bulunduğun o durumu anlasın istersin. Bunun için şey yaparsın, yani bilgisayarın arkasına bir sticker yapıştırabilirsin bununla ilgili veya bardağa koyabilirsin seni çok iyi anlattığını düşündüğün, hani kendini insanlara anlatabilme çabasının bir parçası olarak yapılabilir yani (Cemil, Araştırma Görevlisi, 25). Özel kullandığın eşyalar, hani herkesin görmediği, hani özel senin kullandığın eşyalar, onun senin kişiliğini göstermesini istersin. Yani hani kalemin mesela eğer pofuduk bir insansan üstünde pofidik bir şey olmasını istersin ilkokul öğrencileri gibi ya da ne bileyim bardağın üstünde sevdiğin bir karakterin isminin, şeklinin olmasını istersin ama onda bir şey yok yani. O biraz şeydir hani modifikasyondur aslında, sana ait özel eşyaların bir modifikasyonudur (Cemil, Araştırma Görevlisi, 25). Giydiğin tişörtün üzerindeki mesaja bağlı… Yansıttığını düşünürüm yani bunu beğenmiş ki, bu şekilde düşünüyor ki, bunu da insanlara bu şekilde aksettirmek istiyor ki bunu giymiş diye düşünürüm. Belki bunu hani dili ile dile getirmek istemiyor da işte simge ve sembollerin daha etkili olduğunu düşünüyor dile getirebilmek için bunu. Onun için de böyle bir yöntem kullanıyor olabilir (Yasemin, Araştırma Görevlisi,25).

Bir nevi dışa vurum gibi, hani karakterin dışa vurumu gibi; hani ben esprili biriyim, giydiğim tişörtten belli gibi. Çünkü kıyafet çoğu zaman insanın kişiliğinin dışavurumudur. Ha her zaman bu doğru mu? Değil, genelde öyle... Dışavurum derken insan ne olursa olsun bir başkası için değil de en çok kendi için giyinir. Kendini güzel gördüğü için, şey gördüğü için, bir şey alırken de şöyle söyleyeyim karşı taraf ne kadar beğenirse beğensin beğenmediğin kıyafeti üzerine giymezsin. Giysen bile kendini huzurlu, rahat hissetmezsin. Çünkü sen onu beğenmedin ya, işte şey gibi nasıl diyeyim, hiç kimse seni beğenmiyormuş gibi gelir (Mehmet, Mimar,33).

116

Ben almıyorum, bence alanlar da kendilerini ifade etme biçimi olarak alıyorlar. Ben sokakta bir adam görsem, üstünde dümdüz siyah bir tişört, kadına şiddet konusundaki düşüncelerini bilemem ama kadına şiddete hayır tişörtü giyenlerin insan haklarına önem veren bir insan olarak nitelendirebilirim (Defne, Araştırma Görevlisi, 25).

Mesela ben sevdiğim Star Wars filminde sevdiğim Darth Vader’ın kupasını severim, kalsın işte. Matematik köyüne gittim, onun bardağı kalsın bende. Ofisime koymayı severim ya da ne bileyim bir sürü kupa var evde, bu tarz şeyleri, yani insanın ilgisini belli etmesi güzel bir şey bence yani nelerle ilgilendiği, bir koleksiyon oluşturması… Yani insanın birazcık entelektüel şeyini yansıtan şeyler bence (Güler, Araştırma Görevlisi, 24).

Şimdi kendim için, benim için bardak bardaktır. Kendim için tercih etmem ama bana hediye olarak geldi, ben de aynı şekilde… Galiba bir bardağı kişisel bir şey oluşturmak istiyorsun; yani o evet bardağın yanı sıra bir şeyi kullanırken aynı zamanda senden ve ikiniz arasında bir diyalogla ilgili kişisel bir şey katmış oluyorsun ve bu ek bir maliyete katlanmana sebep oluyor, değiyor (Bengü, Araştırma Görevlisi, 25).

Bunlar da marka gibi bir şey yani bence. Niye Polo’yu tercih ediyoruz? Mizahın üstünden sohbet de dönebiliyordur, bu amaç olmaz ama mizahı aksesuarlarımıza taşıyoruz diyebiliriz (Erdem, Reklam Yazarı, 26).

Kupalarım değil de pankartlarım vardı mesela hani söz ve nişan için kullanılan pankartlar var ya hani onlar hoşuma gidiyor açıkçası. Yakın zamanda nişan düşünüyorum o yüzden almıştım. Böyle şeyler hoşuma gidiyor çünkü burada bir art niyet yok. Çünkü hoşuma gidiyor. O anda fotoğrafta tabi ki dile getiremeyeceksin, orada fotoğrafta söyleyemediklerine yardım ettiğini düşünüyorum. Sonradan hatırladığımda daha eğlenceli olacak yani baktığımda (Burcu, Araştırma Görevlisi, 24).

Kişilerin kendi kimliklerini yansıtma isteğinin yanı sıra Miller (1996) mizahın iş ortamında bireyin güvensizlik duygusunu azalttığını ve benlik saygısının yükselmesine yardım ederek sosyal ilişkilerini güçlendirdiğini belirtmiştir. Pountain ve Robbins (2000) ise ironinin “cool” karakteri devam ettirmede bir savunma silahı olarak kullanıldığını savunmuştur. Katılımcılarımız da mizahı aksesuar olarak kullanıp, başkalarına gösterme çabası olan bireylerin dikkat çekme ve beğenilme isteğiyle hareket ettiğini ifade etmiştir. Ancak literatürün aksine bu durum sosyal ilişkileri güçlendirmek yerine karşı tarafta bir önyargı oluşturmaktadır. Bu durum

Miller’ın (1996) mizahı ele aldığı bağlam ile bizim araştırmamızdaki sosyal bağlamların farklı olması ile açıklanabilir ancak mizahın iletişimde

117

kullanılmasındaki amaçların benzer olduğunu da göz önünde bulundurmak

gerekmektedir. İş ortamında kullanılan mizah özgüveni artırmasına rağmen, bazı tüketim eğilimlerinde bu mekanizma ters işlemektedir. Dolayısı ile mizahın kullanım alanının, sosyal ilişkilere etkisindeki rolü önem arz etmektedir:

Ben o parayı verip de, hele hele ön sıralarda izlemek gibi hiçbir iddiam olmaz. O parayı da vermem. Başkalarının vermesi bana sorarsan, o biraz da gösteriş. Ben onu çok doğru bulmam, şimdi eğer ki sorunuza samimiyetle cevap vermem gerekiyorsa, oraya o deli parayı vermektense verilecek çok yerler var (Hasan, İnşaat Taşeronu, 63).

Yani neden (mizahi tişört) giyiyor olabilirler, bana biraz ergenlikten geliyor birincisi. Yani çünkü çok olgun birisinin yapacağı bir şey değil komik komik tişörtler giymek. Ergenlerde biraz var ya kendini ispat etme, kendi düşüncelerini etrafa ispat etme şeyi; o yüzden olduğunu düşünüyorum. Giyen birinin çok çocuksu biri olduğunu düşünürüm, işte hala ergenliğin etkisinde yani sen kime neyi kanıtlamaya çalışıyorsun (Ezgi, Araştırma Görevlisi, 25).

Giyenler neden giyiyor? Yani özgüven eksikliği olabilir, ne bileyim ben farklıyım demeye çalışıyor olabilir hani, bu da bir tarz sonuçta, hani her insan bir tarzı seçip şey yapıyor, o tarzı şey yapmaya çalışıyor (Cemil, Araştırma Görevlisi, 25).

Ya bir de şey gibi oluyor, yani kendini göstermek değil bence o, o da şey gibi “ya bak benim diyeceğim bir şey var, tamam mı böyle, ben böyle çok değişik bir insanım bak diyeceğim şeyi de buraya yazıyorum, senden farklıyım yani anladın mı? Bana öyle yaklaş” falan gibi bir tipleri var gibi geliyor, çok itici geliyor bana (Zeynep, Akademisyen,39).

Lacher (1989: 368) gençler arasındaki çevre baskısı gibi sosyal baskıların bireylerin neyi satın alacağına belki de yardım ettiğini dile getirmiştir. Ancak aynı şekilde bazı aksesuarlar da tepki çekmekten korkulduğu için tercih edilmemektedir. İnsanlar bazı simgeleri tercih ettikleri gibi bazı simgelerden de kaçınmaktadır ve bu simgeler genellikle mizah olmasına rağmen tepki çekmekten korktukları simgelerdir. Üzerinde elinde kırbaç olan bir gelinin önünde eğilmiş bir damat figürü olan tişört gösterildiğinde katılımcıların çoğu bunu giymekten çekineceğini belirtmiştir:

118

Bunu giymem mesela. Toplumdaki insanların bakıp da yargılayacağını düşünebilirim mesela (Yeliz, Araştırma Görevlisi, 25).

Bunu hiç giymezdim. Yani ne bileyim bir bayan olarak hani bunu giydiğimde erkeklerin bana, hatta bir bayanın da bana aa ne giymiş diye bakması beni rahatsız ederdi… Bunun o tişörtte yer almasının çok ta doğru olmadığını düşünürler herhalde yani ne alaka… Benim çok rahat biri olduğumu düşünür herhalde bir bayan olarak. Yani cinsel konularda, yani şöyle cinsel konulardan kastım; şey olarak, yani nasıl derler, yani bu konuları çok rahat konuşabilen, çok rahat ifade edebilen bir insan olduğumu düşünürler herhalde, marjinal bir kişilik olarak görülmek istemem herhalde, o yüzden böyle bir tişört giymeyi tercih etmezdim (Yasemin, Araştırma Görevlisi,25).

Giyen birinin cesur olduğunu düşünürüm. Seksi çağrıştırıyor çoğu insan için, ondan sokakta amcalar kötü kötü bakarken yürümek hoşuma gitmiyor yani (Onur, Araştırma Görevlisi, 25).

Ben giymem, sonuçta giydiğimde dolaşacağım yer sokaklar. Bu kadar cinsel görselli bir tişörtü giymemeyi tercih ederim, tepki olduğu için belki de ülkeden dolayı. Gidip Amerika’da belki de bu tişörtü giymekten o kadar çekinmem ama Türkiye’de ben çok fazla mizahın olduğunu düşünmüyorum, insanların belirli bir mizaha sahip olduğunu düşünmüyorum. Ayrıca da cinselliğin bu kadar ulu orta görsellenmesinin de hoş karşılanmayacağını düşünüyorum (Defne, Araştırma Görevlisi, 25).