• Sonuç bulunamadı

4.2. Tüketicilerin Tercih Ettikleri Mizahın Nitelikleri

4.2.3. Absürtlük ve Yapaylık

Yapılan derinlemesine mülakatlar sonucu katılımcılar absürt şeylerin hoşlarına gittiği dile getirmiştir. Brigham’ın (2005) öne sürdüğü gibi mizahta saçmalık (absurdity) rasyonelliğe üstün gelmektedir çünkü bunun aracılığı ile akıl ve

149

mantık yolu ile ulaşmamız zor olan yeni içgörüler kazanırız. Buijzen ve Valenburg’un (2004) mizah tipolojisinde de saçmalığın (absurdity) dostça olan ve hassas durumlarda daha masum görünen bir mizah çeşidi olduğu ve böylece negatif tepki de çekmediğini belirtilmiştir. Katılımcılar da mizahta bu absürtlüğü görmekten hoşlanmaktadır:

Çünkü dediğim gibi adam ne kadar sarcastic olursa, ne kadar aşırıya kaçarsa, çünkü bu şey demektir, espride hani biraz absürtlüğe kaçıyorsun ya, bu aslında iyi bir şey hani yani. Çünkü Muhammed’e gülebilmen için zaten onun olmadığı bir şeyi ona atfetmen lazım, ne kadar extreme bir şey atfedersen de bu aslında senin o kadar o extremeden uzak olduğunu gösterir. İşte ters bakış açısı, iyi bir insanı ne kadar kötü gösterirsen o kadar gülünebilir, sen onu ne kadar kötü gösteriyorsan içten içe onun aslında ne kadar iyi olduğunu biliyorsun demektir yani hani (Cemil, Araştırma Görevlisi, 25).

Öyle hayatta absürt taraflarıyla dalga geçerim, hani ne bileyim Kemal Sunal izlemenin, izleyerek büyümenin verdiği bir şey herhalde, absürt komedi, absürt şeyler çok hoşuma gidiyor. Ondan kaynaklı, onlar da absürt geliyor bana o şekilde dalga geçmesi (Onur, Araştırma Görevlisi, 25).

Ya absürt komedi bana göre herkesin kolay kolay gülmeyeceği, hani çoğunun “of baydın” dediği esprilerin altında yatan, onların daha mantıklı hallerine diyorum, mesela nasıl diyeyim, Leyla ile Mecnun’daki birçok şey hayali, gerçekte olma ihtimali çok az ama olma ihtimali de var bazılarının, onlar komik geliyor bana (Onur, Araştırma Görevlisi, 25).

Uyuşmazlık teorisinin değişkenlerinden biri de karşıtlık yaratmak amacı ile

bir araya getirme (juxtaposition) durumudur (Warren ve McGraw, 2013) ve yukarıdaki argümanlar ve alıntılardan yola çıkarsak bu terim absürtlük ile oldukça ilişkilidir. Katılımcılar komedi- hüzün, zengin- fakir, ateist- imam gibi birbirleri ile alakası olmayan zıt kavramları bir arada görmekten hoşlanmaktadır:

Toplumun içinde gördüğün kro karakterleri, ya şey komedisi vardır ya, şey dramı da vardır hatta. Halkın içinden birini alır, zenginlerin, sosyetenin arasına atarsın, onun dramını izlersin bir, halkın içinden bir tane kroyu, bir tane şeyi, absürt bir karakteri

150

zenginlerin içine atarsın, ezilmez; bu sefer onlara komiklikler yapar hani, komiklikler derken kendi olur, komik olur falan (Cemil, Araştırma Görevlisi, 25). O da mesela absürt komediydi ki zaten komedi olması için absürt olması lazım, yani hani ya bence iki türlü komedi yapılabilir; bir çok hüzünlüdür, o hüzünlü durumdan bir komedi çıkartırsın hani, iki az önce söylediğim gibi bir konuda veya bir insanda olmayan bir özelliği ona atfedersin, o konuya atfedersin, absürtleştirirsin yani onu ve gülersin. Leyla ile Mecnun öyleydi bence hani, bazen hüzünden beslendiği oluyordu, bazen absürtleştiğinden beslendiği oluyordu; işte “yok artık deve” diyordu, deve geliyordu, mesela bu çok absürt ve çok komik harbiden (Cemil, Araştırma Görevlisi, 25).

Zaytung’un bakış açısı, mesela hiç bakmadığın taraftan bakış açısı, mesela atıyorum ateist imam, ateist imamla ilgili verdiği örnekler, mesela “sen” diyor “kereviz sevmiyorum diye kereviz satmayan bir manav gördün mü” ya da diyor “Türk milli takımının başında yabancı teknik direktör var” diyor (Mehmet, Mimar,33).

Absürtlükler sevilmesine rağmen çok göze batan, abartılan ve zorlama absürtlükler katılımcılar tarafından sevilmemektedir ve onlara yapay gelmektedir. Bu bağlamda en çok örnek verilen dizi “Yalan Dünya” adlı dizi olmuştur ve katılımcılar bu dizideki absürtlüklerin çok abartılarak yapay bir tat verdiğini belirtmiştir:

Yalan Dünya dizisinde mesela karakterlerin hepsi saçmaydı ya, bence karakterlerin hepsi saçma olmamalı veya saçmalığı bu kadar göze batmamalı mesela Barney Stinson’ın saçmalığı gözümüze batmıyordu, biz onu öyle kabullendik; hani seksi Kazanova şeklinde. Ama Yalan Dünya’da hepsi böyle çok, bilmiyorum benim gözüme batıyordu açıkçası (Ezgi, Araştırma Görevlisi, 25).

İşte ayarında olmalı bence, yani absürtlük çok fazla olursa çok gözüne batar ama çok yedirilmiş olursa, hani sen ona çok gülersin yani, mesela Barney Stinson bence bir Türk olarak baktığımda çok absürt bir karakter ama onun sunuluş şeklinden mi artık diyeyim yedirilişinden mi, o çok göze batmıyor (Ezgi, Araştırma Görevlisi, 25). Yani çok absürt karakterler ki olmamış karakterler bence, absürtlüğün sınırı yoktur eyvallah ama şey yani, absürtleştirirken şey olur, içinden, toplumdan bir parça, toplumdaki insan profilinden bir parça olur, bazı yönlerini absürtleştirirsin. Buradaki karakterler tamamen uydurma, tamamen fictional gibi geliyor bana. Komik değil, gülmedim yani (Cemil, Araştırma Görevlisi, 25).

Belki biraz oynarken oyuncuların çok vurgulu konuşması bence şey gelebiliyor bazen, mesela oradaki şey karakteri adını bilmiyorum, şu adam neydi? Bıyıklı adamın böyle çok vurgulu vurgulu bazı şeyleri söylemesi, sanki biraz yapmacıklık katıyor, yani biraz daha doğal konuşulabilir gibi geliyor lafların, o benim kişisel şeyim (Yasemin, Araştırma Görevlisi,25).

151

Komik değil çünkü ne yapıyor biliyor musun? Bir tane orada hani eciş bücüş bir şey var ya, şimdi toplam kaç dakika izledik bunu, iki dakika falan gibi bir şey, orada komik olan bir şeyi taklit ediyor işte, bir de eciş bücüş bir şey çıkarıyor, komik oluyor. Onun dışında komik öğe yok. Sen onu yaydırıyorsun böyle, hâlbuki bak şu şeyde üst üste kaç tane komik şey oldu. Dolayısıyla yani şöyle izliyorsun, bunda kırk yılın başında bir şey oluyor, gülüyorsun. Beceremiyorlar, üretemiyorlar çok fazla (Zeynep, Akademisyen,39).

Zorlama bir komiklikleri olmadığı için Big Bang Theory dizisini seviyorum. Kendi hayatlarını yaşarken yaptıkları espriler ve metaforlar, onlar komiklik sağlıyor. Hani bir zorla espri yapayım gayesi taşımıyorlar, hani normal konuşurkenki kendi halleri komik (Defne, Araştırma Görevlisi, 25).

Recep İvedik görünce benim aklıma abartı geliyor. Bizden bir şeyler var mutlaka, onu yansıtmaya çalışıyor ama genel olarak çok fazla abartıyla, çok fazla hayatımıza girdi. Artık insanlar bu abartıyı da normal görmeye başladı. Biraz ben hani aslında bu kadar tutmasından da rahatsızım bu karakterin ülkemizde. Hani çok fazla bu abartıya da hayatımızda yer vermeye başladık. Bence çok fazla etkiliyor, rekor da kırdı gişelerde. İnsanların espri anlayışı da bu yönde gelişmeye başladı. Bahsettiğim baştaki güldürürken başkalarını düşünmek, ahlaki değerler açısından bakarsak biraz zarar verdiğini düşünüyorum (Özdemir, Araştırma Görevlisi, 26)