• Sonuç bulunamadı

Diğer bilim dallarına göre oldukça yeni bir alan olan siyasal iletişim, kapsam olarak kuramlar ya da tekniklere göre değerlendirildiğinde belirsiz bir durumda olduğundan tartışmalara sebep olmaktadır. Bu belirsizlikten dolayı ortaya çıkan sorunların çeşitliliği, konuya çok yönlü yaklaşımlar getirilmesine ve bu kavramın çok disiplinli bir nitelik kazanmasına sebep olmuştur. Siyasetin günümüzdeki şartlarından dolayı siyasal iletişimin kuramsal özelliğini oluşturan tarihsel ve felsefi birikim, görmezden gelinmiştir. Bu alanda çalışanlar, genelde Psikoloji, Ahlak, Tarih, Davranış Bilimleri, Filoloji, Antropoloji, Hukuk, Semiotik, Sosyal Psikoloji ve Felsefe gibi bilim dallarıyla karşı karşıya gelmektedir (Ekinci, 2014:15).

Yukarıda belirtildiği gibi siyasal iletişimin birçok disiplinle etkileşim içinde olduğu aşikâr, ancak biz burada siyasal iletişim kavramının sırasıyla Psikoloji, Antropoloji, Ahlak, Tarih, Hukuk ve Davranış bilimleri alanlarıyla olan münasebetlerine değineceğiz.

Siyasal İletişim Psikoloji İlişkisi: Psikolojinin alt dalı olan Politik Psikoloji, siyasal davranışın birey, grup ve toplum düzeylerinde meydana gelen değişimleri ve nedenlerini inceler. Ayrıca siyasal tutumlar, siyasal toplumsallaşma, siyasal görüş ve kişilik ilişkisi, kamuoyu, siyasal propaganda, liderlik ve tüm bunların, davranışı nasıl etkilediğini araştırarak, siyaset ve diplomasi alanında hizmet veren siyasilerin ve kişilerin başarısını artırmak için psikolojik bir pencere açmaktadır. Politik Psikoloji, bireyin bilişsel kapasitesi ile siyasi tercihleri arasındaki ilişkiye ve onların karar verme süreçlerine ışık tutar. Ayrıca sokaktaki vatandaşın siyasi davranışının kaynaklarına ait kamuoyu yoklamaları açısından da önemli yeni veriler sağlamaktadır (Daniş, 2014a). Siyasal İletişim Antropoloji İlişkisi: İlkel toplulukları tetkik etme ve araştırma alanı olarak gören ve sosyal bir disiplin olan Antropoloji yani İnsan Bilimi, özellikle Sosyal Antropoloji, siyasal kurum, sistem ve davranışlar üzerine yapılacak araştırmalar için son derece önem arz etmektedir. Yüzyıllarca insanların ve toplulukların nasıl yaşamaları

gerektiğine ve hangi sistemin en iyi olduğuna dair araştırma yapan siyaset felsefecileri, insanların nasıl yaşadıkları, ne gibi siyasal ve sosyal kurumlar ile organizasyonlar kurduklarını pek araştırmamışlardır. Sosyal Antropoloji ve alt dalı olan Siyasal Antropoloji, eski çağ insanlarının siyasal hayat ve davranışları ile kurumları inceleyerek Siyaset Bilimcilerine ışık tutmaktadır (Kuyaksil, 2006:39).

Siyasal İletişim Ahlak İlişkisi: Bir değerler dizini olan ve iyi kötü kavramlarıyla temellendirilen Ahlak, toplumsal yaşamın her alanını etkilediği gibi siyaseti de etkilemektedir. Siyaset bir yandan uzlaşma iken diğer yandan da çatışmadır. Mümkün olduğunca iktidarda uzun kalma ve iktidarı tüm toplumu kapsayacak şekilde kullanma hedefi vardır siyasetin. Bu bağlamda siyasetin Ahlak ile iki türlü ilişkisi olduğu söylenebilir. İlki siyaset felsefesiyle alakalı olmakla beraber etiğin alanına giren ve siyasi faaliyetlerin taşıması gerektiği amaçlar ile yapacağı değerlerin neler olması gerektiği üzerinde durmaktadır. İkinci ilişki ise siyasi faaliyetlerin yürütülmesi sırasında temiz, dürüst ve şeffaf siyasetin uygulanması hedeflenmektedir (Bulut, 2007:3).

Siyasal İletişim Tarih İlişkisi: Birçok bilim dalıyla direkt ilişki içinde olan Tarih Bilimi, siyasal iletişim faaliyetlerinin de daha sağlıklı işlemesi için bir kaynak oluşturmaktadır. Geçmişi, yönetilenler ile yönetenler arasındaki etkileşimin tarihiyle eşdeğer olarak kabul edilen siyasal iletişim, ilk insandan beri toplumların yönetimleri, seçim sistemleri ve birlikte yaşadıklarına dair Tarih Biliminin kaydettiği geçmişte yaşanan her türlü olguyu önemli görmektedir. Geleceğe dair hedefler ve stratejiler belirlemek isteyen siyasi aktörler, geçmişte yaşananlardan ders çıkarmak ve o yaşanan deneyimleri öğrenmek için Tarih Biliminden faydalanmaktadırlar (Bostancı, 2015:27). Siyasal İletişim Hukuk İlişkisi: Toplumsal olayları özellikle siyasal bakımdan inceleyen Siyaset Bilimci, toplumsal kurumların varlığını ve çalışma şeklini düzenleyen hukuk kurallarını da öğrenmek durumundadır. Bu bağlamda Anayasa, İdare Hukuku, Devletler Hukuku gibi hukuk dalları Siyaset Biliminin içinde yer almaktadır. Hukuk, olması gerekenleri kurallar halinde belirlerken, Siyaset Bilimi bugünkü mevcut durumu ve olayları araştırarak Hukuk Biliminden ayrılmaktadır. Siyaset Bilimi, araştırma yaparak elde ettiği bilgilere kurallar koyarken Hukuk Biliminden yararlanmaktadır (Kuyaksil, 2006:39).

Siyasal İletişim Davranış Bilimi İlişkisi: Siyaset Bilimi üzerinde Davranışçı akımın etkisinin hissedilmesiyle beraber Siyaset Bilimi, Psikoloji, Sosyal Antropoloji ve özellikle Sosyoloji gibi toplumsal bilimlere ait kuram ve yöntemleri kendisine mal etmeye başladığı görülmektedir. Tek hedefinin siyasal davranışları tespit etmek olmadığı ifade edilen Siyaset Bilimi, sosyolojik temellere dayandırılmamış incelemeleri de benimsemediği kabul edilmektedir. Bu yolla toplumsal olgu ile siyasal olgu arasındaki ilişkiyi tespit etmek ve toplumsal bağlamın analizini yaparak siyasal olayları çözme amacı taşımaktadır. Bu, aynı zamanda bugünün sosyolojisinin yarının siyaseti olduğu fikrini destekler niteliktedir (Yavaşgel ve Polat, 2003:28,29).

Özetlemek gerekirse, siyasal iletişim sürecinin birçok bilim dalıyla birebir ilişki içinde olduğu ve onlardan çeşitli düzeylerde faydalandığı görülmektedir. Bu çerçevede, siyasal aktörlerin ve siyasi partilerin politik arenadaki güç mücadelesinde başarılı olabilmeleri için, siyasal iletişim sürecini etkili kullanmaları gerekmektedir. Bu bağlamda siyasal iletişimin başarılı olabilmesi ve kamuoyunun güçlü desteğinin alınabilmesi için faydalanılan bilim dalları gibi kullanılan dilin de önemi büyüktür. Siyasal iletişimin dil ve kamuoyuyla olan ilişkisi konumuz açısından önem arz ettiğinden bu konulara da temas etmek faydalı olacaktır.