• Sonuç bulunamadı

Kültür, insanlığın ortak mirasıdır. Her millet; dil, kültür ve tarih mirasıyla dünyada yerini alır. Bu kültür mirasları, insanların kökleşmesini ve toplumsallaşmasını sağlayan geçmişin tanıkları geleceğin de biçimlendirilmesinde etkindir. Bir değerler ve kurumlar bütününün meydana getirdiği, gelişme özelliği gösteren ve insanları ortak noktalarda birleştiren bir sosyal yaşam şekli olan sosyal yapı, ait olduğu toplumun kültür öğeleriyle biçimlenir. Kültür, yaşanan, yaşatan ve yaşayan varlık olarak geçmişten geleceğe sürekliliktir. Kişi içinde yaşadığı toplumun kültüründen soyutlanamaz. Bir yaşam şekli ve toplumsal davranış olan kültür, tarihseldir ve uzun yaşam dilimi içinde olgunlaşmaktadır (Sarı, 2006:4). TDK, kültür kavramını, “tarihsel, toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün maddi ve manevi değerler ile bunları yaratmada, sonraki nesillere iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların bütünü, hars, ekin” (tdk.gov.tr, 2016b) olarak açıklamaktadır.

Kültür, sadece sanat ve öğrenimde değil, kurumlarda ve gündelik hayattaki bütün davranışlarda belli anlam ve değerler ifade eden belirli bir hayat tarzına işaret etmektedir. Bu tanıma göre, kültür analizi belirli bir hayat tarzının ortaya çıkarılması

olmaktadır (sendika14.org, 02.01.2017). Bu açıklamalardan sonra, artık kitle kültürü kavramından ve tarihsel köklerinden bahsedebiliriz.

Kitle kültürü kavramı, sanayi devrimini izleyen yıllarda ortaya çıkmıştır. Bu kavram ile daha çok endüstriyel tekniklerle üretilen ve çok geniş kitlelere yayılan, karşı konulması güç, davranış, mitos ya da temsili olguların tümü anlatılmak istenmektedir (Sarı, 2006:42). Kitle toplumu ve buna bağlı olarak kitle kültürü kavramlarının geliştirilmesinin altında, Batı Avrupa’da kapitalizmin yükselişi olgusu yatmaktadır. Kapitalizmin gelişimiyle beraber, pazar için üretim ortaya çıkmış, üretim artmış ve teknolojik gelişme ile de kültürel üretim ortaya çıkmıştır. Kitle toplumunun doğması ve gelişmesi, beraberinde bu kitlelerin kültürü olan kitle kültürünü doğurmuştur. Kitle kültüründeki gelişmelerle birlikte, pek çok seçkin ve seçkinci yaklaşıma sahip olan insanlar, kitle kültürünü yüksek ve ciddi kültüre karşı bir tehdit olarak görmeye başlamıştır (Yaylagül, 2014:90). Kitle kültürü, kitle iletişim araçlarıyla üretilen ve yayılan, sadece kitlesel pazar için imal edilen standardize kültürel ürünlerdir. Bunların kullanımlarında ve tüketimlerinde de kitlesel bir davranış söz konusudur. Kitle kültürü, 19. y.y. kapitalizmi gibi dinamik, devrimci bir güç olup, eski sınıf, gelenek, beğeni engelleri yıkıp parçalamakla tüm kültürel farklılığı eritip yok eder, türdeşleşmiş bir kültür üretir, değerleri yok eder. Sanayileşmeyi takip eden yıllarda işbölümünün artması, toplumsal üretim sürecinin karmaşık bir yapı kazanması, insanın bu yeni yaşam şeklinin benimsenmeye zorlanması, insanın dış gerçeği algılaması ve anlamlandırmasında yeni bir perspektife ihtiyaç duyulması, kitle kültürü oluşumunu gündeme getirmiştir (Sarı, 2006:41,42).

Bu bağlamda kitle kültürü kavramının, çeşitli yazarlar ve değişik siyasal görüşlere göre farklı şekillerde bir değerlendirmeye ve tanımlamaya tabi tutulduğunu da belirtmek gerekmektedir.

Bu çerçevede, birçok görüşe göre çeşitli biçimlerde değerlendirilen kitle kültürü kavramını Liberal görüş, demokratikleşme olarak değerlendirmektedir. Bu görüşe göre, kapitalizm hem eğitim seviyesini arttırmış hem de daha önce yalnızca yüksek kültüre ait olan ürünleri ucuza piyasaya sunarak daha fazla kesimin bu ürünlere ulaşmasını sağlamış ve bunun sonucu olarak da toplumda demokratikleşme gerçekleşmiştir. Marksist ve eleştirel yaklaşım ise kitle kültürünü, metalaşma, şeyleşme ve ideolojik egemenlik kavramları çerçevesinde açıklamaktadır

(sendika14.org, 02.01.2017). Öte yandan kitle kültürünü, tüketildiği toplumsal yapıyla birlikte algılamak daha açıklayıcı olacağından, kitle toplumunu da açıklamak gerekmektedir. Kitle toplumu, kitle kültürünün toplumsal ortamıdır ve dayanağını halktan değil, kitle kavramından almaktadır. Kitle ise kısaca, kurumlarının çoğunluğunun farklılaşmamış, benzeşik gruplar olarak görülen toplum üyelerine yöneldiği toplumsal örgütlenme tipi olarak tanımlanmaktadır. Kapitalist işbölümünün gelişmesi, fabrikalardaki geniş kitlesel örgütlenme, kitlesel meta üretimi, iş imkânlarının artması sonucu şehirlerdeki nüfus artışı, işçi sınıfının oy hakkını elde etmesiyle siyasetin kitlesel boyutlara taşınması, karar alma mekanizmasının merkezileşmesi gibi olguların bir araya gelmesi, kitle toplumunun oluşmasında etken olmuştur (Ergül, 1998:195).

Wright Mills ise, kitle toplumunu edilgin, ilgisiz, toplum içerisinde yalnızlaşmış ve birbiri ile ilişkilerinde çözülmelerin yaşandığı bireylerden oluşan, bir kamuoyu oluşturabilecek çıkar gruplarının giderek yok olduğu, herkesin tüketime koşullandırıldığı, yarı refah/yarı polis toplumu olarak nitelendirirken, bu konudaki tartışmaların önemli temsilcisi olan Franfurt Okulu’na ait yaklaşımı temel almaktadır. Okulun öncüleri Adorno ve Horkheimer’a göre; kitle toplumu, atomize olmuş bireyleri ve çözülmüş kamularıyla yukarıdan aşağıya dayatmaya uygun bir görünüm sergilemektedir. Ancak son dönemlerde kitlelerin bütünüyle edilgin konuma indirgen- mesi eleştirilerek, yeni kültür endüstrileri karşısında bireyin sanıldığı kadar umarsız olmadığı ve üretilen ürünlerin de bazen yenilikçi öğeler içerebildiği tartışılmaktadır (Ergül, 1998:196).

Bu çerçevede açıklayacağımız diğer kavramlar ise popülerlik ve popüler kültür kavramlarıdır.

Popüler Kültür, halk arasında yaygın olarak tercih edilen bir dizi kültürel pratik olarak tanımlanabilir. Popüler kültür, gündelik hayattaki davranışlarımızın belirlenmesinde ve tutumlarımızın oluşumunda anahtar rolü üstlenmektedir. Popüler kültürde sürekli olarak kontrol altına alınma ve direnmenin izleri bulunmaktadır. Popüler kültür, haz duygusu güdüler ve özünde eğlenceye, vakit geçirmeye yönelik bir kültürdür. Ancak popüler kültür olgusunu irdelemeden önce, popülerlik kavramını da açıklamamız gerekmektedir (Sarı, 2006:58). Popüler kültür, kelime anlamı olarak geniş halk kesimlerinin zevkine uygun, yaygın kültürel olguları ifade etmektedir.

Popüler sözcüğünün etimolojisi, populace, popülasyon, public, publication, pub, people gibi kökenlerle akrabalıklara dayanır. Hatta eş anlam olarak common, demos, demokrasi gibi sözcüklerle de ilişkilendirilebilir. Latince ile Eski Yunanca açısından ayrılan, İngilizce’de kullanılan bu kelimelerin hepsi halk, yaygınlık, ortaklaşacılık, kamu, demokrasi gibi Türkçe karşılıklara sahiptir (Karakoç, 2014:248). Öte yandan popüler kültürün, kitle iletişim araçlarıyla olan temasına değinmek konumuz açısından faydalı olacağından, aşağıda kısaca açıklanacaktır.

Kitle iletişim araçlarının bireysel ve sosyal yaşantımızdaki yerinin ve öneminin artmasıyla ve bu araçların hem geleneksel kültürlerde değişikliklere yol açması hem de medya kültürünün egemen kültür haline gelmesindeki etkisi, gelişmiş ülkelerin kitle iletişim araçlarını ele geçirme isteğini de kamçılamıştır. Bu yeni kültürün adı elbette popüler kültürdür. Popüler kültür teriminin kaynağı, people (halk)’tan gelmektedir. Kitle iletişim araçlarının gelişmesiyle her yerde ve herkes için hazır olan bu kültür, sınır tanımayan küresel dünya kültürüne dönüşmektedir. Televizyon aracılığıyla yayılan kültür, popüler kültürün en yaygın türü olarak görülmektedir (Davies 1995’ten aktaran Sarı, 2006:58). Ayrıca tamamen ticari bir kültür olan popüler kültür, metalaşmış bir kültürdür. Popüler kültürde her şey alınabilir ve satılabilir bir meta haline ve gündelik tüketime sunulabilir hale getirilmiştir. Diğer bir anlamda, popüler kültürü halk kültürü olarak kabul edersek, hiçbir kültür halkın beğenisini kazanmadan yaşayamaz, yaşaması için halk o kültürde kendine ait bir şeyler bulmalıdır. Yoksa bu kültür kalıcı olmaz (40ikindi.com, 04.01.2017). Öte yandan popüler kültürün, kent yerleşim yerinin kültürü olduğunu da söylemek gerekmektedir. Demokratiklik çerçevesinde kent, eğer demokratikse, o da demokratiktir; eğer kentte kitlesel üretim varsa oda kitle kültürüdür (Sarı, 2006:74).

Sonuç olarak kitle iletişim araçlarının toplumlar üzerinde hâkimiyet kurması ve kitle kültürünün gücünü toplumun tüm mekanizmalarında hissettirmesiyle beraber, birçok sosyal bilimci popüler kültür ile kitle kültürünü eşitlemişlerdir. Bu bağlamda çoğu yerde popüler kültür kitle kültürü yerine kullanılmaktadır. Çağımızda popüler kültür kitle kültürünün kuşatması altındadır ve popüler kültürün dinamiklerini belirleyen en önemli araçlardan birisi kitle iletişim araçlarıdır. Bu etkilere rağmen popüler kültür kendi iç dinamikleriyle alternatif söylemler üretebilmektedir. Çünkü popüler kültür halk tarafından üretilen ve halkın tercihleriyle tüketilen bir kültürdür.

Kitle kültürü ise, belli toplumsal gruplar tarafından halk için geliştirilen, uyuşturucu ve tüketime yönelik bir kültürdür (Sarı, 2006:70)

Kitle kültürü ile popüler kültürü eşitleyen Herbert Gans, bu iki kültürün eleştirisini çağdaş haliyle dört ana tema üzerine oturmuştur. Bunlar (Gans 2005’ten aktaran Karakoç, 2014:249);

Popüler Kültür Oluşturmanın Olumsuz Özelliği: Popüler kültür, yüksek kültürün aksine, kâr zihniyetli yatırımcılar tarafından sadece parasını ödeyen izleyiciyi memnun etmek üzere üretildiğinden sevimsizdir.

Yüksek Kültür Üstündeki Olumsuz Etkileri: Yüksek kültürden alıntı yapan popüler kültür, bu yöntemle onu ayağa düşürür ve geleceğin pek çok yüksek kültür yatırımcısını baştan çıkararak onun yetenek kaynağını tüketir.

Popüler Kültür İzleyicileri Üzerindeki Olumsuz Etkileri: Popüler kültür içeriğinin tüketilmesi en iyi ihtimalle sahte mutluluklar yaşatır, en kötü ihtimalle de izleyiciye duygusal zarar verir.

Toplum Üzerindeki Olumsuz Etkiler: Popüler kültürün yaygınlaşması toplumun kültürel –uygarlık- kalitesini düşürmesinin yanında, aynı zamanda diktatörlüğe eğilimli demagogların kullandığı kitle ikna yollarına tuhaf bir şekilde ilgi gösteren edilgen bir izleyici kitlesi oluşturarak totaliter rejimlere yol açar.