• Sonuç bulunamadı

1.2. SOSYAL MEDYA OLGUSU

1.2.3. Sosyal Medyanın Gelişimi

1.2.6.3. Gözetim Toplumu

Gözetim kavramını iki farklı anlamda tanımlamak mümkündür. Birinci anlamda gözetim, bireylerin haklarında toplanan ve onların davranışlarını yönetmek üzere kullanılabilen şifrelenmiş bilgi birikimini ifade ederken, ikinci anlamda bazı bireylerin davranışlarının, bunlar üzerinde otorite kuran diğer bazı bireyler tarafından doğrudan izlenmesini içermektedir (Giddens 2008’den aktaran Karakehya, 2009:325). Bu iki gözetimden biri, kayda dayanan gözetimi ifade ederken, diğeri izleme tekniğine dayanan gözetimi ifade etmektedir. Günümüzde her iki gözetim türü de iç içe geçmiş, aynı derecede önem arz etmektedir. Kayda dayanan gözetim, depolama işlemine dayanmaktadır, yani bilgilerin depolanması, saklanması ve tekrar işlenmesini

içermektedir. İzlemeye dayanan gözetim ise, görme ve göz ile yakından ilişkilidir. Yani görmeye dayalı bu üstünlük gerçeği, kesinliği, tasarımlamayı, düşünmeyi, yorulmayı, bilgiyi, egemenliği, gücü ve iktidarı içerir (Dolgun 2008'den aktaran Tümurturkan, 2010:4). Gözetim hususu, iletişim teknolojilerindeki gelişmelerin hız kazandığı günümüzde üst seviyelerde yaşanmaktadır. Ancak işin tarihsel bir geçmişe de sahip olduğunu belirtmek gerekmektedir.

Dolayısıyla “gözetim kavramı, sadece yaşadığımız döneme ait değildir. Tarih boyunca insanlar, ne yaptıklarını kontrol etmek, kaydettikleri ilerlemeyi görmek ve daha önemlisi toplumsal örgütleme ve koruma amacıyla diğerlerine bakmışlar ve onları gözetlemişlerdir. Antik dönem yöneticileri, Mısır’da olduğu gibi vergi, askerlik ve göç gibi amaçlarla nüfus kayıtları tutmuşlardır. M.Ö 5. y.y.’da göçebe Yahudi halkında da topluluğa ait ayrıntıların kaydı için birden fazla nüfus sayımı yapıldığı görülmektedir. Ancak bu dönemde, gözetim hususu, sadece askerlik hizmetini düzene sokmak ve vergileri düzgün toplamak gibi amaçlar dışında etkin bir şekilde kullanılmamıştır” (Karakehya, 2009:325).

Ancak toplumsal gözetim bağlamında, Jeremy Bentham’ın geliştirdiği Panoptikon Modeli ile birlikte, bu gözetim kavramının farklı bir boyut kazandığını söylemek mümkündür.

Jeremy Bentham’ın 1791 yılında geliştirdiği ve Foucault’un sosyal bilimlere kazandırdığı Panoptikon Modeli Gözetim, hapishanede uygulanan bir gözetim çeşidi olarak karşımıza çıkmaktadır. Amacı, bedenleri ve zihinleri ıslah ederek yeniden topluma kazandıracak bir iktidarı içselleştirme sisteminin kurgulanmasıdır. Modelin yapısı ortada bir gözetleme kulesi ve onun etrafında dairesel şekilde tasarlanan hücreler, her hücrede bir mahkûmun olması, hücreler arasında duvarlar bulunduğundan mahkûmlar arasında iletişimin olmaması ve mahkûmların gözetleme kulesindeki gözetleyici tarafından gözetlenmesi şeklindedir. Hücreler, içeride gözetleme kulesine bakan bir pencereye ve içeriye ışığın sızmasını sağlayan dışarıda bir pencereye sahiptir (Foucault, 2006’dan aktaran Öztürk, 2013:134). Model ayrıntılı bir biçimde incelendiğinde, hapishane yönetiminin, mahkûmlar üzerinde psikolojik baskı kurmak istediği ve mahkûmlara sürekli bir gözlem altında bulunma hissiyatı uyandırdığı görülmektedir. Dolayısıyla “mahkûmlar, kuledeki gözetleyici tarafından sürekli gözetlenmekte ya da buna inandırılmaktadır. Kule, aşağı ve yukarı hareket edecek

şekilde tasarlanmış, böylece iktidarın bakışının her daim hareket halinde olduğu imajı verilmiştir. Gözetleyicinin bulunduğu kısım, çekme perde ile kapalı olduğundan mahkûmlar gözetleyiciyi görememektedir. Mahkûmlar kendileri her an gözetlenmezlerse bile, davranışlarının sürekli görülebildiklerini bildikleri için eylemlerini buna göre ayarlamakta ve sanki her zaman gözetleniyorlarmışcasına hareket etmektedirler. Düşünürün deyimiyle, Panoptikon mekanizmasının en büyük etkisi, tutukluda iktidarın otomatik işleyişini sağlayan bilinçli ve sürekli bir görülebilirlik halini meydana getirmesidir” (Foucault, 2006’dan aktaran Öztürk, 2013:135).

Gözetim, sadece hapishanede değil, “hayatın her alanında en eski çağlardan beri toplumsal denetimi sağlama aracı olmuş ve devletlerin gücünü destekleyici bir işlev görmüştür. Ancak gözetim insanlık tarihi kadar eski iken, gözetim toplumu kavramı yeni ve çağcıl bir olgudur. Gözetim toplumu, bireylerin özel hayatlarına ait her türlü ayrıntının devletlerin ve büyük şirketlerin bilgisayarlarının veri tabanlarında toplanması, saklanması ve işlenmesidir. Gözetim toplumu kavramını ilk kullanan Gary T. Marx’a göre, çağdaş toplumlarda elektronikleşme, yeni gözetim anlayışını meydana getirmiştir. Düşünüre göre gözetim toplumu, bilgisayar teknolojisiyle, bütünsel denetimin önündeki engellerin yıkıldığı bir durumdur ve bu gözetim toplumunda hepimizin gizliliği tehdit altındadır” (Tümurturkan, 2010:4,5).

Günümüz toplumunda, bilgilerin depolanması ve tasniflenmesi yoluyla insanların gözetimi sadece devlet tarafından değil, özel bazı kişi ve kuruluşlarca da yapılmaktadır. Örneğin bankalar arasındaki ortak bilgi paylaşımı çerçevesinde, herhangi bir banka, bir bireyin diğer bankalarda ne kadar mevduatı/borcu olduğunu öğrenebilmektedir. Bu sayede bireyler Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Numaralarının yer aldığı bir telefon mesajıyla kredi başvurusu yapabilmektedir. Ayrıca hipermarketler de müşterilerine verdikleri indirim kartları sayesinde müşterilerinin harcama alışkanlıklarını takip etme imkânına sahip olmaktadır. Müşteriye verilen kartlar, alışveriş öncesi barkottan geçirilerek hangi müşterinin ne aldığı kayıt altında tutulabilmektedir (Karakehya, 2009:323).

Bu açıklamalar ışığında insanlık tarihinin ilk dönemlerinden bu yana gözetleme faaliyetlerini üç evrede sınıflandırmak mümkündür (Dolgun 2008'den aktaran Tümurturkan, 2010:5);

Birincisi ilkel toplulukları, yerleşik uygarlıkları, göçebe toplumları, askeri devletleri, feodal beylikleri, kilise ve imparatorlukları kapsayan ve pastoral olarak adlandırılan gözetim türüdür. Bu dönemlerdeki gözetim türü, iş gücünün denetlenmesi, vergi toplanması, göçebe hayatın kontrol altında tutulması, asker sayısının belirlenmesi ve monarşik yapı ile mevcut iktidarı desteklemek için nüfusun kayıt altında tutulması gibi amaçlar taşımıştır.

İkincisi, modern toplumların ortaya çıkmasıyla gelişen teknik gözetimdir. Teknik gözetim, ulus devletlerin ortaya çıkmasıyla beraber devletlerin var olan iktidarlarını sağlamlaştırmak ve toplumsal denetimi sağlamak amacındadır. Devlet idaresi, bürokratik yapılanma, ulus devletin her türlü tehlikeye karşı koruma güdüsü, askeri örgütlenmeler, sanayi kentleri ve kapitalist işletmelerin artması bu gözetimin temel unsurlarıdır. Gözetimin karakteristik özelliğini kamusal alanda bürokrasi, üretim alanında da bilimsel yönetim ilkeleri oluşturmaktadır.

Üçüncüsü ise günümüz toplumlarını anlatan ve gündelik hayatı hem kitlesel hem de bireysel açıdan gözetleyen enformatik gözetimdir. Enformasyon teknolojilerinin gelişmesiyle meydana gelen bu gözetim türü, egemen sınıflara ve iktidarlara meşru bir bilgi kaynağı sunarak, telefonların dinlenmesi, bilgisayar, uydu ve telekomünikasyon teknolojilerinden faydalanır. Bu teknolojiler içine biyo-teknolojileri, genetik mühendisliğini ve insan genom projesini de almakta ve hızla gelişmektedir.