• Sonuç bulunamadı

1. SİYASAL İKTİDAR KAVRAMI

1.3. Siyasal İktidarın Nitelikleri

Belirttiğimiz gibi iktidarı siyasal olmayan (sosyal) iktidar ve siyasal iktidar diye ayırarak incelememiz zorunluydu. Ancak burada siyasal iktidardan kastedilen şu veya bu şekilde siyasal bir karakter taşıyan, siyasal bir özelliği olan ve bu nedenden dolayı

19 Lipson, a.g.e., s. 87.

20 Erdoğan, a.g.e., s. 328.

21 Bulut, a.g.e., s.22.

22 Kutlu, Mustafa, Kuvvetler Ayrılığı, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2001, s. 50.

23 Hazır, a.g.e., s. 67.

24 Kutlu, a.g.e., s. 50.

25 Rousseau, Jean Jacques, Toplum Sözleşmesi, Çeviren: Vedat Günyol, Adam Yayıncılık, İstanbul, 1974, s.17, 18.

kendisine siyasal sıfatı eklenebilecek iktidar değildir. O bakımdan bu ikinci kavram ile neyin ifade edilmeye çalışıldığını kesin bir şekilde ortaya koymamız gerekir.

Siyasal iktidarın çeşitli açılardan başlıca ayırt edici niteliklerini şu şekilde sıralayabiliriz:

İlk olarak, yapılan siyasal iktidar tanımlarında görülen ilk ortak nokta ve aynı zamanda diğer iktidar türlerinden ayırt edici nokta siyasal iktidarın kapsamıdır. Diğer iktidarlar toplumsal yapı içerisinde çeşitli alan ve durumlarda ortaya çıkarken, siyasal iktidar bir ülkede örgütlenmiş toplumun tümüne etkilidir. Gerçekten’de siyasal iktidar toplumun tamamını etkileyecek temel belirleyici kararları alabilmekte daha doğrusu alabilme ve yürütme yetkisine sahip olmaktadır26.

Siyasal iktidar toplum içindeki en üstün, yani belirleyici iktidardır. Siyasal iktidarla siyasal olmayan iktidarlar arasındaki ilişki siyasal iktidarın lehine değişmiştir.

Siyasal iktidar, siyasal olmayan iktidarların tümünü etkileyebilecek bağlayıcı kararlar alabilmekte, başka bir değişle kendi kararlarını onların hepsine dayatabilmektedir. Fakat modern demokrasilerde bu üstünlüğün mutlak değil nispi bir üstünlük olarak algılanması gerekir27. Bunun anlamı, yani bu üstünlüğün mutlak değil nispi olması demek siyasal iktidarın üstünlüğünün, siyasal iktidarın her türlü kararı alabileceği ve bu kararları her durum ve şekilde topluma dayatılabileceği anlamına gelmemesidir. Siyasal iktidar toplumun bütününü düzenler, diğer topluluklara hükmeder ve onların iktidarlarını kendine bağımlı kılar. Ancak siyasal iktidar bir takım alanlarda faaliyette bulunamaz. Bunun en belirgin örneği, siyasal iktidarın müdahalesine kapalı olan temel hak ve hürriyetlerdir.

Mesela siyasal iktidar yaşama hakkı konusunda çok sınırlı bir düzenleme yapabilir.

İkinci olarak, siyasal iktidarın belki de en belirgin ve en önemli özelliği maddi kuvvet ve zor kullanma gücü (cebir tekeli)’ne sahip oluşudur. Bu demektir ki siyasal iktidar rakip tanımaz. Bu güce toplum içinde yalnız o sahiptir. Yani onun tekelindedir.

Aldığı kararları uygulamak için egemen kamu gücüne (maddi güce) sahip siyasal iktidarın dışındaki diğer sosyal iktidarlar (siyasal olmayan iktidarlar) değişik yöntem ve usuller ile kendi kararlarına uyulmasını sağlayabilirler. Ama kendilerinden kaynaklanan bir zor kullanma gücüne sahip değillerdir. Yalnız yine kaynağını siyasal iktidardan alan “cüzi”

veya “kısmi” zorlama yetkisine sahip yasal iktidar yapıları söz konusu olabilir. Örneğin bir derneğin bazı üyelerini ihraç etmesi yasalarla bu işi yapmaya yetkili kılınmış olmasından

26 Teziç, a.g.e., s. 5.

27 Kapani, a.g.e., s. 49; Çam, a.g.e., s. 332.

kaynaklanır. Yasalar ise siyasal iktidar tarafından yapılır. Böyle bir yetkilendirme dışında kimsenin tek ya da topluca güç kullanmasına izin verilmez. Güç kullanma tekelinin siyasal iktidarın elinde toplanmaması ve diğer iktidarların bu güce iştiraki düzeni ortadan kaldırır;

bu, mevcut siyasal iktidara karşı yeni bir siyasal iktidarın doğmak üzere olduğuna işarettir28. Bu durumların ötesinde tamamen yasal çerçevenin dışında, örneğin bir köy ağasının köylüler üzerindeki iktidarı kaynağını siyasal iktidardan almamaktadır. Fakat böyle olmakla birlikte bu bir iktidardır. Cebir tekeli ülkede tek bir iktidara aittir, o da siyasal iktidardır. Bu bakımdan bir iktidara sahip olmakla beraber köy ağası kendi iktidarını kabul edenler üzerinde kuvvet (cebir) kullanmaya kalkışırsa elbetteki siyasal iktidar tarafından buna müsaade edilmeyecektir; cebre maruz kalanlar buna rıza gösterseler bile.

Bu belirtilenler siyasal iktidarın siyasal olmayan iktidarlardan ayırt edilmesine genel olarak yeterli olabilir, fakat siyasal iktidarın gerçek niteliğini tam olarak anlamamıza yetmez. Bilimsel çözümleme açısından, siyasal iktidarı tüm yanları ile kavrayabilmek için şu saptamayı da yapmamız gerekir:

Siyasal iktidarın maddi unsurunun cebir tekeli olduğunu vurgulamıştık; manevi unsuru ise meşruluk yani rızaya (itaate) dayanmasıdır. Cebir tekeli siyasal iktidarın en belirgin özelliği ve temel dayanak noktasıdır ama bu siyasal iktidarın sadece kuvvete dayandığı anlamına gelmez. Yönetilenler genellikle siyasal iktidar tarafından herhangi bir zorlamaya maruz kalmaksızın onun buyruklarına itaat ederler, yani rıza gösterirler. Bu itaatin temelinde çeşitli nedenler yatabilir. Siyasal iktidarın buyruklarının yararına inanıldığı için, gelenek ve görenek, alışkanlık, çevrenin etkisi, eğitim, şartlandırma, menfaat umudu, ceza korkusu ve nihayet çaresizlik duygusu itaatin değişik nedenleri arasındadır. Bununla beraber siyasal iktidar her zaman doğrudan doğruya rızaya dayanmasa da etkilidir. Yine de burada belirtilmek istenen husus iktidarın mutlaka, hiç değilse bir ölçüde, yönetilenlerin rızasına dayanmak zorunda oluşudur29. Diğer bir ifadeyle, sadece çıplak kuvvete dayanan bir iktidar istikrar sağlayamayacağı ve sürekli olamayacağı için, mutlaka yönetilenlerin rızasına dayanmak zorundadır. Şu halde rıza unsurunu da hesaba katarak iktidar, kuvvet ve rızanın toplamıdır, şeklinde bir ifade kullanabiliriz30.

28 Kapani, a.g.e., s. 49.

29 Kapani, a.g.e., s. 49; Kutlu, a.g.e., s. 50; Duvarger, a.g.e., s. 132; Bulut, a.g.e., s. 23.

30 Hazır, a.g.e, s. 69.

Siyasal iktidarı, siyasal olmayan iktidarlardan ayırmak için farklı bir bakış açısı daha ortaya konabilir. Aslında bu değerlendirme yukarıda siyasal iktidarın niteliklerini belirtirken ele aldığımız birinci sıradaki kapsam unsurunun tahlili ve farklı açılardan çözümlenmesinden ibarettir.

Buna göre siyasal iktidar ilk olarak ortaya çıktığı topluluğun türüne göre belirlenir. O halde siyasal olan iktidar, özel gruplarda ortaya çıkan iktidarın aksine yalnızca

“topyekün toplumda (global toplum)” ortaya çıkan iktidardır. Burada özel gruplar ile topyekun (global) toplum arasındaki ayırım nettir ve kesindir. Örneğin feodal beyler ve ulusal hükümetler topyekun toplum katında ve dolayısıyla siyasal iktidar konumunda yer alırken dernek ve işletme yöneticileri özel gruplara dahil olarak siyasal olmayan iktidar konumunda olacaklardır31.

Çok yüzeysel farklar olmakla beraber daha dar bir görüş daha vardır. Buna göre siyasal iktidar yalnızca ulus-devlette ortaya çıkar. Ancak bu fark pek de önemli değildir;

zira birincilerin “topyekun” (global) toplum dedikleri şeye burada devlet denir. Bu ortak doğa, her ikisinin de en üstün, yani kendi dışında hiçbir topluluğa tabi olmayan bir topluluk olmasında toplanır32.

Siyasal iktidarın kapsam olarak nitelemesinin yapıldığı bu çözümlemeden yine yukarıda genel olarak dört madde halinde belirttiğimiz niteliklere ulaşılabilir. Siyasal iktidarın kapsamı tüm toplum (global toplum)’dur, siyasal iktidar en üstün (hiçbir topluluğa tabi olmayan) iktidardır, en üstün olması itibariyle egemen güce (cebir tekeli) sahiptir ve son olarak iktidarı herhangi bir güç (zorlama)’ten ayıran meşruluk yani itaat ve rıza onun temel özellikleridir.

Diğer taraftan günümüzde artık iktidarın insanların davranışlarını kontrol edebilme imkânını veren tek taraflı bir kavram olmasından ziyade karşılıklı bir ilişkiler bütünü olduğu konusu üzerinde durulmaktadır33. Bu iki taraflı ilişkide bir taraf iktidarken (yönetenler) diğer taraf da yönetilenlerdir. Muhakkak ki yönetilenler yukarıdan gelen buyruklara doğrudan doğruya uyan makineler değillerdir. İktidar, grupla (topluluk-yönetilenler) o grubun temsilcileri arasında bir ilişkinin varlığını gerektir34. Fransız devrimi sırasında sokakta koşuşan kalabalığı gören bir politikacı birdenbire evinden fırlar

31 Duverger, a.g.e., s. 133.

32 Teziç, a.g.e., s. 85; Çam, a.g.e., s. 329.

33 Kapani, a.g.e., s. 50.

34 Lipson, s. 86.

ve kalabalığın ardından şu ünlü nükteyi yapar: “Onların önderiyim; öyleyse onları izlemeliyim”35. Böylece anlaşıldığı üzere ortaya çıkan şey karşılıklı bir ilişkinin varlığıdır.

Bu toplumsal gerçeğin bu şekilde anlaşılmasıyla, sade iktidar terimi yerine, karşılıklı görevleri ve etkileşmeyi ifade eden “iktidar ilişkileri” deyimi kullanılmaya başlanmıştır36.