• Sonuç bulunamadı

Demokratik siyasal sistemin gelişiminde sivil toplumun etkileri

3. SİVİL TOLUM ve ÖZGÜRLÜKLER İLİŞKİSİ

4.2. Siyasal İktidarın Dönüştürülmesi Çabalarında Sivil Toplum

4.2.1. Demokratik siyasal sistemin gelişiminde sivil toplumun etkileri

“robotlaştıran”, ne adına olursa olsun düşünce ve duygularına “ipotek” koyan rejimler göz önüne alındığında toplumsal kaygılarımızın giderilmesi ve her birimizin amaçlarımızın gerçekleşmesi için gerekli ortamı oluşturur 651. Şüphesiz ki bu ortam, iktidarlara yönelik taleplerin en iyi şeklide dile getirilebileceği bir ortamdır. Esasen çağdaş devlet ve vatandaşları arasında daha yakın bir ilişki kurulması zorunluluğu artık değişen toplumun bir ihtiyacı olmuştur652.

651 Kuzu, a.g.m., s. 361.

652 Yılmaz, Kemal, “Çağdaşlaşma, İnsan Hakları ve Türkiye”, İnsan Hakları Yıllığı, Cilt: 16, Ankara, 1994, s. 101.

Bu noktada sivil toplumun en önemli işlevi devleti “teknik” bir örgüt haline getirmesinde yani devleti metafiziksel bir kurum olmaktan çıkarmakta kendini göstermektedir. Zira devlet, sivil toplumcu bir ortamda bireyin ve gurupların eleştiri odağı haline gelmekte bu da sivil toplumun devlet üzerinde sıkı bir denetim yapısı kurmasını sağlamaktır. Böylece devleti “ulaşılamaz”, “sorgulanamaz”, “yarı-Tanrısal” bir güç olmaktan çıkararak, eleştirilebilen, sorgulanabilen, gerektiğinde yanıldığı sivil toplum tarafından ortaya konulabilen bir teknik örgüt ve “hizmet eden” bir birim haline gelir 653. Aynı zamanda bu, bazı toplum üyelerinin keyfi olarak dışlanmasını ortadan kaldırılabilir;

sivil toplum içinde ve devletle olan ilişkilerde katılımcı yapıları yaygınlaştırabilir ve haklar sistemin yeniden tanımlanmasını ve geliştirilmesini sağlar654.

Sivil toplum bazen toplum barışı ve düzenini de tehlikeye düşürecek biçimde toplumu yönetmek isteyen devletin bu kapasitesini zayıflatarak onu, daha çağdaş ölçülere göre yönetmeye, sistemin gidişatını bu ölçüleri aşmadan yönlendirmeye zorlamaktadır655. Sivil toplum, toplumun tümüne hükmedici bir nitelikte anlayış ve ideolojiye sahip olan siyasal iktidarı dengeleyeci bir güç oluşturmaktadır656. Başka bir anlatımla sivil toplum, siyasal iktidarı uyaran, kendine “çeki düzen” vermeye çağıran ve değişik seçenekler üreten bir işlev üstlenmektedir657. Bu bağlamda sivil toplum insan haklarını kendi varlığının dayanağı sayan, ondan güç alan ve onu gerçekleştirmeyi kendine amaç edinen, bireyi ve onun özgürlüğünü siyasal iktidara ve sahip olduğu otoriteye karşı korumayı ilke edinen yapısıyla658, siyasal iktidara da bu anlayışın hakim olmasına çalışır ve gücü ve etkinliği nispetinde başarılı olur. Diğer yandan sivil toplumun gelişip çeşitlendiği ve bireyin haklarının önem kazandığı bir dünyada siyasal iktidarın faaliyetleri, tüm bu toplumsal ve bireysel farklılıklara yönelik olacaktır. Çoğulcu toplum yapısına cevap vermeyen bir anlayışın toplumsal ihtiyaçlara cevap verdiğini söylemek mümkün olmayacaktır. Bunu gerçekleştirmek ise gruplar ya da bireyler arasında eşitlikçi ve özgür ilişkiler kurmak ve siyasal iktidara bu yönde görev yüklemekle sağlanır. Bu da, kendi içinde çoğulculuğu

653 Çaha, “1980 Sonrası Türkiye’sinde Sivil Toplum Arayışları”, s. 31.

654 Gençkaya, Ömer Faruk, “Demokratikleşme ve Sivil Toplum İlişkisi Üzerine Bir Not”, Yeni Türkiye, Sivil Toplum Özel Sayısı, Yıl: 2, Sayı: 18, 1997, s. 103.

655 Gençkaya, a.g.m., s. 104.

656 Çaha, “1980 Sonrası Türkiye'sinde Sivil Toplum Arayışları”, s. 35.

657 Yarar, Erol, “Sosyal Gelişmenin Dinamik Güçleri: Sivil Toplum Örgütleri”, Yeni Türkiye Sivil Toplum Özel Sayısı, Yıl: 3, Sayı: 18, 1997, s. 315 (314-316)

658 Sezer, Abdullah/ Kırıt, Emrah/ Boyar, Oya, Hukuk Devleti, Toplusal Katılım ve Gelişim Vakfı, İstanbul, 2003, s. 43, 44.

sağlamış, özerk ve özgür çok sayıdaki sivil toplum örgütlerinin çabalarıyla en sağlıklı biçimde gerçekleştirilebilir.

Bununla birlikte topluma yararlı şeylerle ilgili çalışan sivil toplum örgütleri etkili bir şekilde demokratik değerlerin sürdürülmesini ve “pekişmesini”, bir etkileşim içerisinde sağlarlar. Zira demokratik bir etkileşim sistemi içerisinde diğerinden destek almadan işleyebilecek tek bir alan yoktur. Örneğin, bir demokraside sivil toplum, örgütlenme özgürlüğünü garanti altına alacak hukuk devleti ilkesini benimsemiş ve hak ve özgürlükleri ihlal edenlere karşı hukuki yaptırımları etkili bir biçimde uygulayacak bir devlet

“aygıtı”nın desteğine ihtiyaç duyar659. Bu nedenle sivil toplum, böyle bir yapıya ulaşmak veya nispeten ulaşılmışsa sürdürmek için çaba sarf eder, iktidarın bu yönde değişimi için çalışır.

Sonuç olarak, “devlet büyüdükçe, aynı ölçüde sivil toplum küçülür”660, sözü göz önünde bulundurulursa, sivil toplumun siyasal iktidarı toplum lehine dengelemesinin önemi daha da iyi anlaşılır. Çünkü bu denge devlet lehine siyasal, sosyal, kültürel ve ekonomik alanda bozulursa özgürlük alanı daralacak, eşitlik anlamını yetirmeye başlayacaktır661. Sivil toplum alanını “yutan” bir devleti, dengeleyecek ara oluşumların var olmadığı bir ortamda bir taraftan “hukuk devleti” kurulması zorlaşırken, diğer taraftan iktidar ve rant mücadelesi de devlet katında gerçekleşecek ve bu süreçte devletin

“çeteleştiğine” ve hukuk tanımaz mekanizmaların oluştuğuna tanık olunacaktır. Aynı şekilde devletin, kültürel anlamda resmi ideolojiye sahip olması da toplumu yeniden kurmaya çalışmasına yol açacak, bu, devletin pek çok alana müdahale etmesini ve sivil alandaki farklılıkları, kültürü zenginleştiren unsurlar olarak değil, yok edilmesi gereken unsurlar olarak görmesi neticesini verecektir. Dolayısıyla özgürlükçü bir ortam yerine baskıcı (otoriter) bir ortam oluşturacaktır662. Başka bir anlatımla devlet organlarının ve kurumlarının giderek büyüdüğü ve genişlediği, kanunların ve diğer idari düzenlemelerin her alanı kapsar hale geldiği ve bunun sonucunda devlet görevlilerinin sayısının arttığı, otorite ve yetkilerini genişletmek istemeleriyle de devletin topluma hakim olma konumuna

659 Akpınar, a.g.e., s. 60.

660 Gray, a.g.e., s. 23.

661 Alpay, Şahin, “Türkiye’de Devlet-Sivil Toplum Dengesi Yeniden Kurulmalı”, içinde. Sivil Toplum, Editör: Yurdakul Fincancı, Türkiye Sosyal, Ekonomik ve Siyasal Araştırmalar Vakfı, İstanbul, 1991, s.

66225. Yılmaz, Aytekin, “Sivil Toplum Demokrasi ve Türkiye”, Yeni Türkiye, Sivil Toplum Özel Sayası, Yıl: 3, Sayı: 18, 1997, s. 95.

geldiği ve adeta toplumsal alanı yok ettiği663 böyle bir ortamda bireyin ve toplumun özgürlüğü adına bu durumun önlenmesi için etkin bir sivil toplumun varlığı gerekir.

Diğer yandan sivil toplum örgütlerinin merkezin (siyasal iktidarın) uzantıları olmamaları gerektiğini vurgulamıştık. Ancak yerel yönetimler halkla daha doğrudan ve yakın ilişki içinde oldukları düşünüldüğünde, aynı uzaklıkta tutulmamak gerekir664. Sivil toplum örgütleri, yerel yönetimlerle daha rahat ilişki ve işbirliğine yönelebilirler. Böylece bu ilişki yoluyla demokrasi kültürünün yerleşmesi sağlanabilir. Bu ilişki yani sivil toplum örgütleriyle yerel yönetimler arasındaki işbirliği vasıtasıyla söz konusu değer ve ilkeler yerel yönetimlerce benimsenecek ve yerel yönetimlerde sağlanacak demokratik

“dönüşümler” ölçüsünde aşağıdan yukarıya doğru geniş çaplı bir “dönüşüm”

gerçekleşebilecektir665.