• Sonuç bulunamadı

KURULUŞLAR

A. Sivil Toplum Kuruluşları ve Özellikler

Her ne kadar Türkçe literatürde yaygın olarak STK terimi kullanılsa da bunun yanında; yasama, yürütme, yargı ve medyadan sonra “beşinci güç”, kamu ve özel kesimden sonra “üçüncü sektör”, “gönüllü teşekküller (GT)”, “sivil toplum örgütleri (STÖ)”, vakıf, dernek, sendika, oda, kooperatif, kulüp gibi farklı isimler de kullanılmaktadır44

. Uluslararası literatürde ise STK terimi yerine kullanılan en yaygın isimler; “kar gütmeyen kuruluşlar (non-profit organizations)”, “kar gütmeyen sektör (non-profit sector)”, “gönüllü kuruluşlar (voluntary organizations)”, “kar için olmayan kuruluşlar (not-for-profit organizations)”, “sivil toplum kuruluşları (civil society organizations)”, “hükümet dışı kuruluşlar (non-governmental organizations- NGO)”, “üçüncü sektör (third sector)”, “bağımsız sektör (independent sector)”, “hayırsever yardım kuruluşları (charitable organizations)”, “vergiden muaf kuruluşlar (tax-exempt organizations)”, “sosyal hareketler (society movements)”45

; uluslararası alanda faaliyet gösterenleri ise “uluslararası devlet dışı örgütler (international non-governmental organizations)” şeklinde isimlendirilmektedir.

Yukarıda da belirtildiği gibi STK kavramı üzerine birçok tanım bulunmaktadır. Bunlardan bir kaçına yer vermek gerekirse STK’lar; “toplum yararına çalışan ve bu yönde kamuoyu oluşturan, kar amacı gütmeyen, sorunların çözümüne katkı sağlayarak çoğulculuk ve katılımcılık kültürünü geliştiren, demokratik işleyişe sahip, bürokratik donanımdan yoksun ve gönüllü olarak bir araya

44 Ahmet Yatkın, “Avrupa Birliğine Üyelik Sürecinde Sivil Toplum Kuruluşlar: Güçlü Sivil Toplum

Kuruluşları, Avrupa Birliği Üyesi Türkiye”, Doğu Anadolu Araştırmaları Dergisi, Doğu Anadolu Bölgesi Araştırma ve Uygulama Merkezi, Cilt:6,Sayı:2, Şubat 2008, s.31.

45 Süleyman Özdemir, “Kar Gütmeyen Kuruluşlar (KGK) ve Sosyal Refah’ın Sağlanmasında Artan

Rolü”, İ.Ü. İktisat Fakültesi Sosyal Siyaset Konferansları, 2004, Sayı:48, s.133’dan aktara Öztürk ve Şahin, s. 15.

20 gelen bireylerden oluşan örgütlenmelerdir46.” Bir başka tanıma göre; “Sivil toplum kuruluşları, belirli bir" mekan ve zamanda bilgiye dayanılarak teşhis edilen bir ihtiyacı ya da bir ihtiyaçlar demetini karşılamayı amaç edinen, kar amacı gütmeden hizmet veren böylece de kamunun yönetimine katılan kuruluşlardır47 .”Sıklıkla kullanılan bir başka tanıma göre ise; “Devletten bağımsız olarak, tamamen gönüllü birlikteliğe dayalı ve üyelerinin çıkarlarının ötesinde toplumsal çıkar amaçlı çalışan, kar amaçsız ve yasal çerçevede faaliyet gösteren kuruluşlar STK olarak tanımlanır48

.” Dünya Bankası ise sivil toplum kuruluşlarını; kar amacı gütmeye, kamusal alanda bir varlığa sahip, ilgili üyelerinin ve etnik, kültürel, bilimsel, dini ya da hayırsever değerler temelindeki diğer grupların çıkarlarını ifade eden kuruluşlar olarak tanımlamaktadır49

STK kavramı üzerine tek bir tanım bulunmamasının en önemli nedeni, bu kuruluşların çok çeşitli alanlarda faaliyette bulunuyor olmalarıdır. Bununla birlikte belirtmek gerekir ki kavramın tanımını zorlaştıran tek etken STK’ların faaliyet alanlarının çeşitliliği değildir. Bunun yanı sıra, bu kuruluşların nitelikleri, perspektifleri, hedefleri, mali imkânları gibi unsurlar da STK’ların çeşitliliğini arttırmaktadır. Bu çeşitlilik ise kavramın farklı tanımlarının ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bu tanımların hepsinde, kimi özellikler ön plana çıkartılmakla birlikte, her sivil toplum kuruluşunun taşıması gereken benzer özelliklere yer verilmektedir. Bu bağlamda Lester Salamon’a göre bu kuruluşların 6 benzer özelliği bulunmaktadır. Bunlar:

46 Mehmet Aslan ve Gazanfer Kaya, “1980 Sonrası Türkiye’de Siyasal Katılımda Sivil Toplum

Kuruluşları”, Cumhuriyet Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 2004, Cilt:5, Sayı:1, s.216’dan aktaran Öztürk ve Şahin, s.15.

47

Loanna Kuçuradi, “Projeler, Projecilik ve Sivil Toplum Kuruluşları”, Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı, İstanbul,2003, s.40. aktaran: Mehmet Kabasakal, Sivil Toplum ve

Demokrasi, (Yayınlanmış Denetçi Yeterlilik Tezi), T.C. İçişleri Bakanlığı Dernekler Dairesi

Başkanlığı, Ankara, 2008, s.25., http://www.belgeler.com/blg/2yu4/sivil-toplum-ve-demokrasi, (11.01.2012).

48 Mehmet Şahin, Kamu Ekonomisi ve Sivil Toplum Kuruluşları, Ankara, Seçkin Yayınları,

2007,s.31’dan aktaran Süleyman Özdemir, Halis Başel ve Hasan Şenocak, “Sivil Toplum

Kuruluşları’nın Artan Önemi ve Üsküdar’da Faaliyet Gösteren Bazı STK’lar Üzerine Bir Araştırma”,

İstanbul Üniversitesi Sosyal Siyaset Konferansları Dergisi, Sayı:56, Haziran 2009, s.160.

49 Martina Fischer, “Civil Society in Conflict Transformation: Strengths and Limitation”, s.288., http://www.berghof-handbook.net/articles/section-ii-analysing-conflict-and-assessing-conflict- transformation, (09.01.2012).

21 • Birincisi; bu kuruluşlar her şeyden önce hepsi bir şekilde “kurumsallaşmış”tır. Enformel ve geçici bir şekilde insanların bir araya gelmesi, kar gütmeyen kuruluş kapsamında değerlendirilemez.

• İkincisi; bu kuruluşların “özel sektörde” faaliyet gösteriyor olmasıdır. Dolayısıyla bunların devletten ayrı olması zorunludur. Ancak bu husus, bu kuruluşların devletten maddi destek alamayacağı anlamına gelmez. • Üçüncüsü; “elde edilen karın sosyal amaç doğrultusunda dağıtılması”dır.

Yani, bu kuruluşlar, özel işletmelerdeki gibi karı kurucular arasında paylaştırılamaz.

• Dördüncüsü; “bağımsız bir yönetimin varlığı”dır. Kendi faaliyetlerini kendileri planlar ve uygularlar. Dışarıdan başka bir kişi ya da kurum bu kuruluşlara müdahalede bulunmamalıdır.

• Beşincisi; kar gütmeyen kuruluşların “gönüllü” bir şekilde ortaya çıkmasıdır. Genelde yönetim kurulu gönüllüdür, ancak, çalışanların bir kısmı gönüllü olmayabilir.

• Sonuncusu ise; kar gütmeyen kuruluşların “kamusal amaçlı” faaliyette bulunmalarıdır50

.

Yukarıdaki özelliklere benzer bir şekilde Avrupa Birliği de, sivil toplum kuruluşlarının benzer özelliklerini belirterek bir sınıflandırmaya gitmektedir. Bu çerçevede:

• Sivil toplum kuruluşları kişilere (üyelerine ve yöneticilerine) kazanç sağlamak amacıyla kurulmamalıdır. Ancak, sivil toplum kuruluşları faaliyetlerini sürdürebilmek için kuşkusuz ücretli eleman çalıştırabilirler, örneğin kar amacı gütmeyen kuruluşlar gibi.

50 Lester M. Salamon, “America’s Nonprofit Sector: A Primer”, New York: The Foundation

22 • Sivil toplum kuruluşları gönüllü kuruluşlardır. Yani sivil toplum kuruluşları gönüllü birer inisiyatif olarak kurulurlar ve gönüllü katılımcılık prensipleri doğrultusunda yürütülürler.

• Sivil toplum kuruluşları bir olay karşısında kurulmuş olan geçici kurullardan veya gayri resmi oluşumlardan yasal ve tüzel kişilikleri itibariyle ayrılırlar.

• Üyelerine ve destekleyenlere karşı denetlenebilir bir yapıları olmalıdır. • Sivil toplum kuruluşları özellikle devlet ve diğer kamu kuruluşlarından,

ticari kuruluşlardan ve siyasi partilerden bağımsız olmalıdırlar51 .

STK kavramına yönelik tek ve genel kabul görmüş bir tanım olmamasına rağmen, yukarıda belirtilen özellikler bir kuruluşun STK olup olmadığını ortaya koyabilecek niteliktedir. Bu özellikler arasında, özerklik olarak da nitelendirilebilecek olan bağımsızlık çoğu zaman yanlış değerlendirilmektedir. STK’ların bağımsızlığı ya da özerkliği, sadece devletten özerkliği değil aynı zamanda piyasanın da dışında örgütlenmelerini öngörmektedir. Bununla birlikte STK’ların zaman zaman maddi ihtiyaçlarını kamu desteği ile gidermeleri nedeniyle devlete karşı göreli bir özerklikten söz etmek daha doğru olacaktır52

. Buna ek olarak STK’lar siyaset alanının dışında kalmalı, daha doğru bir ifadeyle siyasallaşmamalıdır. Aksi durumda, STK’ların bağımsızlığı ve güvenilirliği zedeleneceği gibi, demokrasiyi geliştirme işlevlerini de kaybetmelerine neden olacaktır.

STK’lar faaliyet alanları çok geniş olmakla beraber temelde bu özellikleri barındırmakta ve bu noktada birlik sağlanmaktadır. Bununla birlikte faaliyet alanları nedeniyle farklılık gösteren STK’lar, demokratikleşme taleplerinden insan haklarına,

51Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, 2006:11’dan aktaran Mine Tamer Gözübüyük, “Demokrasi

Kültürü ve Sivil Toplum Kuruluşları”, BİDDER Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı:2, Mayıs-Ağustos 2010, Ankara, s.75.

52Oğul Zengingönül, Yoksulluk, Gelişmişlik ve İşgücü Piyasaları Ekseninde: Küreselleşme,

Adres Yayınları, Ankara,2004, s.199’dan aktaran Olcay Karakuş, Avrupa Birliği Uyum Sürecinde

Türkiye’deki Sivil Toplum Kuruluşları, (Yayınlanmış Yüksek Lisans Tezi ), Süleyman Demirel

23 mesleki çıkarların korunmasından çevrenin korunmasına kadar çok geniş bir alanı kapsamaktadır. Bu noktada bir sınıflandırma yapmamız gerekirse öncelikle Sürdürülebilir Kalkınma Komisyonu (CSD) sivil toplum içindeki temel grupları; kadınlar, çocuklar ve gençler, yerel halk ve topluluklar, hükümet dışı kuruluşlar, işçiler ve sendikalar, bilimsel ve teknolojik birlikler, iş ve sanayi dünyası ve çiftçiler olarak sınıflandırmıştır. Tüm bu gruplar, sivil toplum örgütleri için geliştirilen özel bir akreditasyon mekanizması yoluyla Birleşmiş Milletler tarafından tanınmıştır53

. Ayrıca Birleşmiş Milletler Ekonomi ve Sosyal Konseyine ve Avrupa Birliği Sivil Toplum Veri Tabanına göre; işçi-işveren sendikaları, toplumsal ve ekonomik konularda görev alan, belli bir grubu temsil eden kuruluşlar, ticaret, hizmet ve üretim birlikleri, hükümet dışı kuruluşlar, insanları belli bir amaç için bir araya getiren dernekler, vakıflar, cemiyetler, yerel girişimler, politik ilgi grupları ve dinsel gruplar STK kabul edilmektedir.54 Bunun yanı sıra uluslararası alanda “think-tank” olarak da isimlendirilen düşünce kuruluşları da STK olarak değerlendirilmekte ve eğitim, kalkınma, doğrudan yardım, teknik yardım ve danışmanlık, politika çözümlemeleri, tanıtım ve savunma, araştırma ve değerlendirme gibi alanlarda faaliyette bulunmaktadırlar.