• Sonuç bulunamadı

Harita 1: İşgal Altındaki Azerbaycan Toprakları ve Karabağ’ın Durumu

D. Protokollerin Analiz

Yukarıda da ifade edildiği gibi Türkiye-Ermenistan arasında 10 Ekim 2010 tarihinde ikili ilişkileri normalleştirmek amacıyla “Diplomatik İlişkilerin Kurulması Hakkında Protokol” ve “İkili İlişkilerin Geliştirilmesi Hakkında Protokol” olmak üzere iki protokol imzalanmıştır. Ayrıca bu iki protokolün yanı sıra, “İkili İlişkilerin Geliştirilmesi Hakkında Protokol” ün unsurlarını ve uygulama takvimini belirleyen bir belgeyle de sürecin nasıl işleyeceği belirtilmiştir. Her iki protokolde de bazı maddeler dikkat çekmekte ve protokollerin onaylanması durumunda iki ülke arasındaki ilişkilerin nasıl şekilleneceği ve mevcut duruma göre nasıl bir değişikliğe gidileceği hakkında bilgi vermektedir. Bu bağlamda protokollerin analizini yapmak ve dikkat çeken maddeleri incelemek, protokollerin onaylanması durumunda her iki ülkenin birbirlerine karşı uyguladıkları politikada nasıl bir değişikliğe gidecekleri hakkında öngörü sağlayacaktır.

1. “Diplomatik İlişkilerin Kurulması Hakkına Protokol”

“Diplomatik İlişkilerin Kurulması Hakkında Protokol”de Türkiye-Ermenistan arasındaki sınır tartışmalarına atıfta bulunulduğu ve söz konusu tartışmaların çözümüne dair unsurların 2. , 3. ve 5. paragraflarda yer alan maddelerle çözüme kavuşturulduğu görülmektedir. Bu bağlamda söz konusu maddeler şu şekildedir:

91 • (2. paragraf): Birleşmiş Milletler Şartı, Helsinki Antlaşması ve Yeni Avrupa için Paris Şartı kapsamındaki yükümlülüklerine atıfta bulunulmakta,

• (3. Paragraf): İki taraflı ve uluslararası antlaşmalarda eşitlik, egemenlik, diğer devletlerin içişlerine, toprak bütünlüğüne ve sınırlarının ihlal edilemezliğine müdahale etmeme taahhüdünü bir kez daha teyit etmekte, • (5. paragraf): İki ülke arasındaki sınırın uluslararası hukukun ilgili

antlaşmalarında belirlendiği şekliyle karşılıklı olarak kabulünü teyit etmekte238.

Yukarıdaki maddelerden de anlaşılacağı üzere, imzalanan protokollerle Türkiye ve Ermenistan arasındaki mevcut sınırın tanındığı ve bunun uluslararası hukukun ilgili antlaşmalarıyla da onaylandığı teyit edilmektedir. Bununla birlikte söz konusu maddeler Türkiye-Ermenistan arasındaki sınırın tanınmasını onaylarken, aynı zamanda dolaylı olarak da Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki sınıra da değinmektedir. Özellikle 3. paragrafta geçen “…diğer devletlerin içişlerine, toprak bütünlüğüne ve sınırların ihlal edilemezliğine müdahale etmeme taahhüdünü bir kez daha teyit etmekte” ibaresiyle Ermenistan’ın Azerbaycan sınırını da tanıdığı görülmektedir239. Dolayısıyla bu maddeler; Ermenistan’ın sınırların tanınmaması, Kars Antlaşması’nın kabul edilmemesi ve toprak taleplerine yönelik politikasında değişikliğe gittiğini göstermektedir. Benzer şekilde Dağlık Karabağ sorununa ilişkin olarak BM Güvenlik Konseyi’nde alınmış olan kararlardaki Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü vurgulayan unsurları da üstü örtülü bir şekilde kabul ettiği görülmektedir240. Ancak söz konusu maddelerde ve genel olarak protokollerde Kars Antlaşması’nın açıkça ifade edilmemesi ve Dağlık Karabağ sorununa değinilmemesi Türkiye’de tepkiyle karşılanmış ve bu maddelerin farklı şekillerde yorumlanabileceği endişesi uyandırmıştır.

“Diplomatik İlişkilerin Kurulması Hakkında Protokol”de dikkat çeken bir başka unsur ise soykırımın yapılıp yapılmadığına yönelik tartışmalara ve bu

238Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, “Türkiye Cumhuriyeti ile Ermenistan Cumhuriyeti

Arasında Diplomatik İlişkilerin Kurulması Hakkında Protokol”,

http://www.mfa.gov.tr/data/DISPOLITIKA/T%C3%BCrkiye-ermenistan-turkce.pdf, (20.05.2012).

239 Özdal, s.72.

92 tartışmalara yönelik politikalara atıfta bulunan 7. paragraftır. Protokolde söz konusu madde; “iyi komşuluk ilişkilerinin ruhuna uymayacak bir politika uygulamaktan kaçınacaklarına yönelik taahhüdünü yinelemekte” şeklinde yer almaktadır. Bu maddeyle Ermenistan soykırımın yapılıp yapılmadığı yönündeki iddiaları konusunda izlediği politikada değişikliğe gideceğini onaylamıştır241. Bilindiği gibi özellikle Ermeni diasporası tarafından uluslararası alanda soykırımın yapılıp yapılmadığı yönündeki iddiaların tanınması için yürütülen çalışmalara Ermenistan hükümeti de destek vermekte ve dönem dönem Ermeni diasporasına paralel olarak bu iddiaların tanınması adına çaba sarf etmektedir. Ancak bu maddeyle Ermenistan hükümetinin bu iddiaların tanınmasına yönelik verdiği desteğin önüne geçilmiştir. Söz konusu madde 8 ve 9. paragraflarda yer alan ifadelerle de desteklenmiştir. Bu bağlamada 8. ve 9. maddelere yer verecek olursak;

• (8. paragraf): Sebebi ne olursa olsun her türlü terör, şiddet ve aşırılığı kınayıp, bu tür hareketleri yüreklendirmek ve onlara müsamaha göstermekten kaçınmayı taahhüt edip mücadelede işbirliğine gitmek, • (9. paragraf): İlişkilerin ortak çıkarlar, iyi niyet, barış çabası, karşılıklı

anlayış ve uyum çerçevesinde yeniden şekillendirileceğine yönelik gönüllü olduklarını onaylamak242

.

Türkiye açısından değerlendirildiğinde söz konusu protokolde öne çıkan maddeler sınırların tanınması ve soykırımın yapılıp yapılmadığına dair iddialarıa atıfta bulunan 2,3,5 ve 7. paragraflardır. Bununla birlikte sınır kapılarının açılma taahhüdü 6. paragrafta “ortak sınırı açma konusundaki kararlarının altını çizmekte” ifadesiyle dile getirilmiş ve 10. paragrafla 1961’de imzalanan Diplomatik İlişkilerin Viyana Konvansiyonu’nun gereklilikleri doğrultusunda diplomatik ilişkilerin kurulacağı ifade edilmiştir.

241

Aras ve Özbay, s.5.

242Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, “Türkiye Cumhuriyeti ile Ermenistan Cumhuriyeti

Arasında Diplomatik İlişkilerin Kurulması Hakkında Protokol”,

93 2. “İkili İlişkilerin Geliştirilmesi Hakkında Protokol”

“İkili İlişkilerin Geliştirilmesi Hakkında Protokol”e bakıldığında genel olarak birinci protokolde yer alan unsurları açıklayıcı ve sürecin işleyişine yönelik atılması gereken somut adımların neler olduğunu belirten maddelerin yer aldığı görülmektedir.

Bununla birlikte söz konusu protokolde iki unsur dikkat çekmektedir. Bunlardan ilki dolaylı olarak Dağlık Karabağ sorununa atıfta bulunan 6. paragraftır. Bu paragrafta; “bölgesel ve uluslararası anlaşmazlıkların ve çatışmaların uluslararası hukukun öngördüğü normlar ve prensipler temelinde barışçıl yoldan çözülmesine bağlılıklarını yinelenmekte243” ifadesi yer almaktadır. Bilindiği gibi Dağlık Karabağ sorununun çözümüne yönelik BM ve AB’nin farklı organlarının Ermenistan’ın işgal ettiği Dağlık Karabağ’dan çekilmesinin gerektiği yönünde kararları bulunmaktadır244. Dolayısıyla bu maddeyle açıkça belirtilmese bile; Ermenistan’ın Dağlık Karabağ sorununun çözümünde uluslararası hukuk ilkelerini kabul edeceği sinyali verilmiştir245

.

Protokolde dikkat çeken ikinci unsur ise Ortak Tarih Komisyonunun kurulması konusunu içeren 9. paragraftır. Söz konusu paragrafta; “iki ülke arasındaki karşılıklı güveni yeniden tesis etmek için var olan sorunları tanımlama ve çözümüne yönelik önerileri formüle etmek amacıyla tarihi kayıtların ve arşivlerin tarafsız şekilde incelenmesini de içeren tarihi boyut üzerinde bir diyalogun uygulanması” ifadesi yer almaktadır. Bilindiği gibi Türkiye, ortak komisyon kurulmasına yönelik ilk teklifi 2005 yılında yapmış ve soykırımın yapılıp yapılmadığına dair iddiaların bu komisyon tarafında yapılacak tarafsız bir araştırmayla ortaya çıkması yönündeki kararlılığını çeşitli platformlarda yinelemiştir. Bu maddeyle ortak bir komisyonun kurulması ve soykırımın yapılıp yapıladığı yönündeki iddiaların araştırılması teklifi Ermenistan tarafından kabul edilmektedir. Diğer taraftan söz konusu maddeyle Ermenistan’ın soykırımın yapılıp yapılmadığına dair iddiaların tartışılmaz olduğu

243 Hürriyet, “Ermenistan Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti Arasındaki İlişkilerin Geliştirilmesi

Hakkındaki Protokol”, http://dosyalar.hurriyet.com.tr/PROTOKOL_15.pdf , (20.05.2012).

244, İhsan Çoma, “Türkiye-Ermenistan Protokollerini Doğru Okumak”,

http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_content&view=article&id=444:tuerkiye- ermenistan-protokollerini-doru-okumak&catid=86:analizler-kafkaslar&Itemid=148, (03.12.2012).

94 yönündeki duruşunda ve bu yönde uyguladığı politika da değişikliğe gittiği görülmektedir.

Yukarıda da belirtildiği gibi söz konusu ikinci protokolde dikkat çeken hususlar Dağlık Karabağ sorununa ve ortak komisyon teklifine açıklık getiren 6. ve 9. paragraflardır. Bunun yanı sıra söz konusu protokolde; sınırların açılmasına yönelik taahhütler yinelenmiş ve protokolün yürürlüğe girmesinden iki ay sonra iki ülke arasındaki ortak sınırın açılması konusunda mutabakata vardıkları ifade edilmiştir. Diğer taraftan iki ülke arasındaki ilişkileri geliştirmeye yönelik olarak; politika, ekonomi, enerji, ulaştırma, bilim, teknik gibi çeşitli konularda işbirliğine gidileceği kararlaştırılmıştır.

Sonuç olarak Türkiye ve Ermenistan arasında imzalanan protokoller, ikili ilişkilerin normalleşmesi ve diplomatik ilişkilerin kurulması amacıyla çeşitli düzenlemeler getirmektedir. Ancak daha önce de belirtildiği gibi söz konusu protokollerde Karabağ sorunu ve Kars Antlaşması’nın kabulü ibarelerinin bulunmaması Türkiye kamuoyu tarafından eleştirilmiş ve tedirginliğe neden olmuştur. Diğer taraftan protokollerde bulunmamasına rağmen Türkiye tarafından Karabağ sorununun ön şart olarak getirilmesi ve bunun yanında protokollerde geçen bazı maddelerin Ermenistan’ın soykırımın yapılıp yapılmadığına dair iddiaların tanınması çabalarını zedeleyeceği gerekçeleriyle Ermenistan kamuoyu tarafından eleştirilmiştir. Bunun yanı sıra Ermenistan Anayasa Mahkemesi’nin protokollere yönelik kararının Türkiye tarafından tepkiyle karşılanması sonucu iki ülke de söz konusu protokolleri süresiz olarak askıya almıştır.

95 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

TÜRKİYE-ERMENİSTAN İLİŞKİLERİ NORMALLEŞME SÜRECİNE