• Sonuç bulunamadı

Dış Politika Alanında Sivil toplum Kuruluşları ve Devlet İlişkisi STK’ların dış politika yapım sürecine katılma biçimlerini; devletle

KURULUŞLAR

B. Sivil Toplum Kuruluşları ve Dış Politika

2. Dış Politika Alanında Sivil toplum Kuruluşları ve Devlet İlişkisi STK’ların dış politika yapım sürecine katılma biçimlerini; devletle

ilişkilerinde ortaya koyduğumuz gibi, rekabet, tamamlayıcılık ve işbirliği ilişkileri olarak üç madde şeklinde sınıflandırabileceğimizi daha önce de ifade edilmiştir. Ancak bu ilişki biçimlerine geçmeden önce şunu belirtmek gerekir ki; STK’lar tarafından dış politika alanına katılmak için kullanılan yöntemler siyasal karar alıcılarla olan ilişkisini sınıflandırmada yeterli bir niteliğe sahip değildir. Söz gelimi; dış politika alanına katılım için kullanılan rapor, analiz, seminer, vs. çalışmaları herhangi bir politikayı ya da kararı eleştirmek ve değişikliğe gidilmesini sağlamak amacıyla kullanılabilmekte ve bu bağlamda rekabet ilişkisi içinde

124Öztürk ve Şahin, s.20.

125Barış Çoban, “Toplumsal Barış, Sivil Toplum Kuruluşları ve İletişim: Barış, Öteki, Önyargı ve

Çatışma Üzerine”, V. Uluslararası Sivil Toplum Kuruluşları Kongresi: Küresel Barış, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Biga İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Çanakkale, 2008, s. 80.

126İkinci kanal diplomasi kavramı; second track diplomacy, track two diplomasi ya da sivil diplomasi

gibi çeşitli isimlerle de anılmaktadır.

127 Burcu Yeşiladalı, “Türkiye’de Sivil Diplomasi Girişimler: Ermenistan ve Yunanistan’la

48 değerlendirilebilmektedir. Aksi yönde düşünecek olursak aynı yöntemler, tamamlayıcılık ilişkisi içinde siyasal karar alıcıları uygulanan politikada desteklemek, ek bilgi sunmak, farklı bakış açılarını yansıtmak ve kamuoyunu pozitif yönde etkilemek için de kullanılabilmektedir. Bununla birlikte bazı katılım araç ve yöntemleri mahiyeti gereği bu ilişki biçimleri içinde belirli bir noktaya yerleştirilebilmektedir. Örnek vermek gerekirse; katılım aracı olarak kullanılan protesto düzenleme ve kamuoyu oluşturma yöntemleri rekabet ilişkisi içinde değerlendirilebilirken, çatışma çözme alanında kullanılan ikinci kanal diplomasi yöntemi tamamlayıcılık ya da işbirliği ilişkisi içinde ele alınabilmektedir. Dolayısıyla dış politika alanına katılım için kullanılan yöntem ilişki biçimini belirlememekte, aksine katılım amacı yani ilişki biçimi kullanılacak araç ve yöntemleri etkilemektedir. Bu kısa açıklamadan sonra dış politika alanında devlet-sivil toplum kuruluşları ilişkisini örnekler dâhilinde ele almak faydalı olacaktır.

a) Dış politikada Tamamlayıcılık İlişkisi

Devletin dış politika kapsamında geleneksel olarak ilgilenmediği bazı konulara, yeni sorunlara ve özellikle küreselleşmeyle birlikte gün yüzüne çıkan ve ortak eylemlerle çözülebilecek sorunlara STK’lar müdahale ederek tamamlayıcılık ilişkisi içinde sürece dâhil olmaya çalışmaktadırlar. Ancak tamamlayıcılık ilişkisi sadece ortaya çıkan yeni sorunlara müdahale edilmesi çerçevesinde düşünülmemelidir. STK’lar çeşitli dış politika konularında, devletin yürüttüğü politikayı desteklemek, eksik kaldığı nokta da çeşitli proje ve argümanlarla bu eksikliği gidermek ve yurtiçinde ve yurtdışında kamuoyunu olumlu yönde etkilemek amacıyla tamamlayıcılık ilişkisine girebilmektedirler. Bu bağlamda örnek vermek gerekirse; TÜSİAD, AB’ne üyeliği desteklemek ve Türkiye’nin iletişim ve tanıtım çalışmalarına katkıda bulunmak amacıyla, “Turkey: A Culture of Change” başlıklı Türkiye tanıtım kitapçığı hazırlamıştır. Kitapçık; 31 Ekim 2011 tarihinde TÜSİAD tarafından Berlin’de düzenlenen Türk-Alman CEO Forumu sırasında iş dünyasına, kanaat önderlerine, politikacılara ve basına tanıtılmıştır. Almanca ve İngilizce hazırlanan söz konusu kitapçıkta Türkiye’nin coğrafi konumu, ekonomik büyüme kapasitesi, girişimcilerin potansiyeli, eğitim ve sanat alanındaki önemli gelişmelere

49 yer verilerek, Avrupa kamuoyunun Türkiye hakkında doğru bilgilendirilmesi ve imajının olumlu yönde gelişmesine katkı sağlanmaya çalışılmıştır128. Benzer şekilde yine TÜSİAD’ın girişimiyle 8 Eylül 2009’da; Fransız toplumunda Türkiye’nin siyasal, ekonomik ve kültürel özellikleri hakkında bilgileri geliştirmek, günümüz Türkiye’sinin ve Türk insanının daha iyi anlaşılmasını sağlamak ve Fransa ile kültürel etkileşimi, iletişimi ve işbirliğini desteklemek amacıyla “Institut du Bosphore” (Paris Boğaziçi Enstitüsü) kurulmuştur. Söz konusu enstitü Fransa ile Türkiye toplumları arasındaki diyaloğu güçlendirmeyi hedeflerken aynı zamanda Türkiye-AB ilişkilerinin geliştirilmesi ve kültürlerarası etkileşimin kolaylaştırılması da amaçlamaktadır129

. Bu bağlamda enstitü tarafından gerçekleştirilen çalışmalardan biri; Fransa Halk Hareketi Birliği Partisi (UMP)’nin Danışman ve Düşünce Kuruluşu Klübü ile Paris Boğaziçi Enstitüsü arasında 28 Haziran 2011 tarihinde imzalanan işbirliği anlaşmasıdır. Söz konusu anlaşma; Fransa ve Türkiye’nin ekonomik, siyasal, sosyal ve çevresel alandaki farklı konular hakkında fikir alışverişinde bulunmak ve iki toplum arasındaki anlayışın ve ilişkilerin geliştirilmesini desteklemek amacıyla imzalanmıştır130. Örneklerden de anlaşılacağı gibi TÜSİAD Türkiye’nin AB’ne üyeliğini desteklemek ve katkı sağlamak amacıyla, rapor hazırlama ve dış odağa hitap etme yöntemlerini kullanarak tamamlayıcılık ilişkisi içinde sürece dâhil olmaktadır.

b) Dış Politikada Rekabet İlişkisi

STK’lar, devletin kontrol altında tuttuğu dış politika alanını denetleme ve yürütülen dış politikadan memnun olmadığı durumlarda, kaynak üretme, alternatif seçenekler sunmak ve iktidarı etkileme hedeflerine bağlı olarak rekabet ilişkisi içinde dış politika yapım sürecine dâhil olmaya çalışmaktadırlar. Bu noktada yine

128TÜSİAD, “TÜSİAD Türkiye ile ilgili bir tanıtım kitapçığı hazırladı”, Basın Bülteni, http://www.tusiad.org.tr/komisyonlar/uluslararasi-siyaset-ve-yurtdisi-iletisim-komisyonu/basin- bulteni/tusiad-turkiye-ile-ilgili-bir-tanitim-kitapcigi-hazirladi, (20.02.2013).

129TÜSİAD, “Institut du Bosphore Kuruluş Amacı”, http://www.tusiad.org.tr/etkilesim/turkiyenin- tanitimina-katki/institut-du-bosphore, (20.02.2013).

130

TÜSİAD,“Institut du Bosphore Fransa iktidar Partisi UMP ile bir işbirliği anlaşması imzaladı”, Basın Bülteni,

http://www.tusiad.org.tr/komisyonlar/uluslararasi-siyaset-ve-yurtdisi-iletisim-komisyonu/basin- bulteni/institut-du-bosphore-fransa-iktidar-partisi-ump-ile-bir-isbirligi-anlasmasi-imzaladi/, (20.02.2013).

50 TÜSİAD’ın çalışmaları dış politika alanında rekabet ilişkisine örnek gösterilebilir. Türkiye’nin AB’ne üyeliğine büyük önem veren TÜSİAD, 2002 yılında Devlet Bahçeli tarafından AB’ne üyelik için bir takım şartlar öne sürülmesi nedeniyle MHP ile karşı karşıya gelmiştir. MHP’nin AB’ne yönelik bu tutumu karşısında TÜSİAD gazetelere tam sayfa ilanlar vererek AB’ne üyelik konusunun iç politika malzemesi yapılmaması gerektiğini vurgulamış, idam cezası ve anadilde eğitim ve yayın konularında hazırladığı önerileri kamuoyuna sunmuştur131

. Söz konusu ilan Bakanlar Kurulu, Yüksek İstişare Konseyi Başkanlık Divanı ve Yönetim Kurulu olarak 34 imzayla yayınlanmış ve Türkiye’nin AB üyeliğinin bir devlet politikası olduğu ve iç siyaset arenasında mücadele aracı haline getirilmemesi gerektiği vurgulanmıştır132

. Bununla birlikte Süheyl Batum tarafından hazırlanan; “ölüm cezası”, “anadilde yayın” ve “anadilin serbestçe öğrenimi” konularındaki önerilerini ve bu konularla ilgili kanun tasarısı önerisini kamuoyuna sunmuştur133. Görüldüğü gibi TÜSİAD, 2002’de koalisyon hükümetinin bir kanadını oluşturan MHP’nin AB üyeliğine yönelik yaptığı açıklamalar karşısında, rapor ve kanun tasarısı önerisiyle tepkisini dile getirerek ve baskı unsuru oluşturarak rekabet ilişkisi içinde süreci etkilemeye çalışmıştır. Bununla birlikte kullanılan yöntem açısında, katılım araç ve yöntemlerinde belirtildiği gibi bazı STK’ların varlıkları bile baskı unsuru oluşturabilmektedir. Söz konusu bu yöntem TÜSİAD için geçerli olup örnek verdiğimiz konuyla da uyuşmaktadır. Zira TÜSİAD etki alanı oldukça geniş olan, yurtdışında ve yurtiçinde yaptığı çalışmalarla ve basın açıklamalarıyla siyasal alanı ve kamuoyunu etkileyebilen sayılı kuruluşlardan biridir. Ayrıca yine katılım yöntemlerinde ifade edilen üyelerin ve kanaat önderlerinin nüfusundan yararlanma unsuru; söz konusu örnekte raporun ve kanun tasarısı önerisinin Süheyl Batum tarafından hazırlanması noktasında karşımıza çıkmaktadır.

131 TÜSİAD, “TÜSİAD: “Türkiye’nin Geleceği Avrupa Birliği’ndedir””, Basın Bülteni,

http://www.tusiad.org.tr/bilgi-merkezi/basin-odasi/basin-bultenleri/tusiad--turkiyenin-gelecegi- avrupa-birligindedir/, (20.02.2013).

132 Bulut Gürpınar, “Türkiye Dış Politikasında Bir Aktör: TÜSİAD”, Doğan ve Cerit Mazlum,

s.243.

133TÜSİAD ,“TÜSİAD, “ölüm cezası”, “anadilde yayın” ve “anadilin serbestçe öğrenimi” konularındaki

önerilerini açıkladı”, Basın Bülteni, http://www.tusiad.org.tr/bilgi-merkezi/basin-odasi/basin- bultenleri/tusiad--olum-cezasi--anadilde-yayin-ve-anadilin-serbestce-ogrenimi-konularindaki- onerilerini-acikladi/, (20.02.2013).

51 c) Dış Politikada İşbirliği İlişkisi

Son olarak çoğunlukla dış politikaya yönelik olarak kurulan veya dış politika konularına ilgi duyan STK’lar, siyasal karar alıcılarla devamlı işbirliğini ve bilgi alışverişini sağlamak suretiyle devletle işbirliği içinde bu sürece dâhil olmaya çalışmaktadırlar. Bu yöntemle STK’lar düzenli bir danışılma mekanizması olmayı ve böylece siyasal süreçlere dâhil edilmeyi amaçlamaktadırlar134. Dış politika alanında işbirliği ilişkisine, 2002 yılında gerçekleştirilen Johannesburg Zirvesi (Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi) ve hazırlık süreci örnek gösterilebilir. Çevrenin korunmasıyla sosyal gelişme ve ekonomik gelişmenin bağlantılı bir şekilde yürütülerek sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması konusunun değerlendirilmesi amacıyla 26 Ağustos-4 Eylül 2002 tarihleri arasında düzenlenen söz konusu konferansa hazırlıklar Ocak 2002 de başlatılmıştır135. Hazırlık süreci Çevre Bakanlığının eşgüdümünde oluşturulan; Çevre, Dışişleri, İçişleri Bakanlıkları ile Devlet Planlama Teşkilatı (DPT), Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Ulusal Çevre ve Kalkınma Programı (UÇKP)’nın yer aldığı Ulusal Komisyon Grubu tarafından yönlendirilmiştir. Ancak bu hazırlık sürecine öncülük etmek amacıyla Heinrich Böll Vakfı ve Habitat ve Gündem 21 Gençlik Derneği tarafından Ocak 2002’de “Sivil Toplum Kuruluşları Forumu” düzenlenmiştir. Söz konusu forum, STK’lar ve kamu kuruluşlarını bir araya getirerek zirveye sunulacak ulusal raporun içeriğinin tartışılması ve hazırlıkların hız kazanmasına katkıda bulunmuştur. Bununla birlikte söz konusu raporun hazırlık süreci kamu ve sivil toplum işbirliğiyle yürütülmüş, konu başlıkları ise kamu kuruluşları, STK’lar ve üniversitelerin çağırıldığı toplantılarda kararlaştırılmıştır. Zirveye sunulacak rapor için altı bölüm belirlenmiş ve STK’lar tarafından hazırlanan bu bölümler birleştirilerek rapor son halini almıştır. Bu bağlamda raporun bölümleri; Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV), Türk Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV), Uluslararası Yerel Yönetimler Birliği Akdeniz ve Ortadoğu Bölümü (IULA-EMME), Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Etüdler Vakfı (TESEV), Çevre Koruma ve Ambalaj Atıkları Değerlendirme Vakfı (ÇEVKO) ve TÜBİTAK-MAM kuruluşları tarafından

134Doğan ve Cerit Mazlum, s. 15.

135Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, “Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi(Johannesburg, 26

Ağustos - 4 Eylül 2002)”, http://www.mfa.gov.tr/dunya-surdurulebilir-kalkinma-zirvesi_johannesburg_- 26-agustos---4-eylul-2002_.tr.mfa, (20.02.2013).

52 hazırlanmıştır. Bununla birlikte söz konusu zirvede ulusal delegasyonun üyesi olarak katılan çeşitli STK’lar da yer almıştır136

. Örnekte de görüldüğü gibi, STK’lar öncelikle konferans düzenleme yöntemiyle sürecin hızlandırılmasına katkıda bulunulmuş ve sonrasında hükümetle bilgi alışverişine girilerek işbirliği sağlanmıştır. Böylece bir yandan bu kuruluşlar bilgi, tecrübe ve çalışmalarından yararlanılarak uzmanlık alanları çerçevesinde bir tür danışılma mekanizması işlevi görmüş, diğer taraftan devletle ilişkilerinde işbirliğinin geliştirilmesine katkı sağlanmıştır. Çünkü devlet ve STK’larının ortak çalışmalar yürütmesi ve bu bağlamda işbirliği ilişkisine girmeleri rekabet ve tamamlayıcılık ilişkilerine nazaran daha seyrek rastlanan bir durumdur. Bu nedenle özellikle işbirliği ilişkisi çerçevesinde yürütülen bu tarz çalışmalar gerek demokrasinin uygulanabilmesi gerekse devlet-sivil toplum kuruluşları ilişkilerinin geliştirilmesi açısından önem arz etmektedir.

136 Cerit Mazlum, “Dış Politika Sorunu Olarak Çevre: Rio’dan Johannesburg’a Türkiye’de Çevre Dış

53 İKİNCİ BÖLÜM

TÜRKİYE-ERMENİSTAN İLİŞKİLERİ TEMEL SORUNLAR