“Ka‘be” örtüsü denilen pûşîde-i latîfet-i resîdenin ismîdir bu Sitâre siyâh ipek ibrişimden mensûcdur ve üzerinde yine siyâh ipek ibrişim ile ve hatt-ı celî ile “Lâ ilâhe
illallâh Muhammedü’r-Resûlullâh” kelimât-ı tayyibesi yazılıdır. Vasatında (sırma
kemer) “Beytullah” nâmında bir kuşak olub bu kuşak Ka‘be-i müfahhamanın dört tarafını kemer-vâri ihâta itmişdir üzerinde dâire-i mâ dâr hâlisü’l-‘a’yâr [69]sırma ve gāyet kalın hatt-ı celî ile zîrde muharrer âyât-ı Kur’âniyye Rükn-i Şâmî ve ‘Irâkî’ye müsâdif olan kemerde de Halîfe-i a‘zâm emîrü’l-mü’minîn Şevketlü Gāzî Sultân “‘Abdülhamîd” Hân-ı Sânî Efendimiz Hazretlerinin nâm-ı hümâyûnlarıyla ecdâd-ı ‘izâm hilâfetpenâhîlerinin ism-i celîlleri muharrerdir.
Âyât-ı Kur’âniyye şöyledir (İnne evvele beytin vudia li’n-nâsi lellezî bibekkete
mubâraken ve huden li’l-‘âlemîn21
Fîhî âyâtun beyyinâtûn makāmu İbrâhîm vemen dehalehü kâne âminan 22
Evelem yerav ennâ ce‘alnâ haramen âminen ve yûtehattafunnâsu min havlihim23
Ce‘ale’l-lâhu’l-Ka‘bete’l-beyte’l-harame kıyâmen li’n-nâsi24
Ve hudû ile’t-tayyibi mine’l-kavl ve hudû ilâ sırâti’l-hamîd. innellezine keferu ve yesuddune ‘an sebîlillahi ve’l-mescidi’l-harâmi’l-lezî ce‘âlnâhu li’n-nâsi sevâeni’l-‘âkifu fîhi ve’l-bâd ve men yurid fihi bi’l-hâdi bizulmin nuzighu min ‘azâbin elîm.25
Ve iz bevve’nâ li-ibrâhime mekâne’l-beyti en lâ tuşrik bî şey′en ve tahhir beytiye li’t-tâifîne ve’l-kāimîne ve’r-Rukke‘i’s-sücûd. Ve ezzin [metinde burada “linnasi yazıyor ama yanlış yazılmış Kur’an’da “finnasi” dir.] fi’n-nâsi bi’l-hacc. Ye′tüke ricâlen ve
20 Sitare-i Şerife, Kâbe’nin örtüsü demektir(bknz. Uzunçarşılı,Mekke-i Mükerreme Emirleri,65)
21 Âl-i ‘İmrân, 3. sure/96. ayet
22 Al-i İmran, 3. Sure/97. ayet
23
Ankebut, 29. sure/67. ayet
24
Mâide Suresi, 5. sure/97. ayet
‘ala kulli zâmirin ye’tîne min kulli feccin ‘amîk. Liyeşhedû menafi‘a lehum ve yezkurusmellâhi fî eyyâmin ma′lâmâtin ‘ala mâ razekahum min behîmeti’l-en‘âm fekulu minhâ ve et‘imu’l-bâise’l-fekîr. Summel yekzû tefesehum ve’l-yûfû nuzûrahum ve’l-yettavvefû bi’l-beyti’l ‘atîk26
Hulefâ-yı ‘İzâm-ı ‘Osmâniyye hazarâtı isimleri de şöyle başlar
E’l-fakîr ila’l-lâhi Te‘âlâ mülki’l-vahhâb Abduhüllezi menne ‘aleyhi bisaltanati’l-‘arab ve’l-‘acem ve ce‘alehu hâdimen lihâze’l-haremi E’s-Sultân ibni’s-Sultâni’l-Gāzî “‘Abdülhamîd” Hân[70]İbnü’s-Sultânü’l-Gāzî “Abdülmecîd” Hân ibnü’s-Sultânü’l-Gāzî “Mahmûd” Hân ibnü’-Sultânü’l-ibnü’s-Sultânü’l-Gāzî “‘Abdülhamîd” Han İbnü’s-Sultân “Ahmed” Hân İbnü’s-Sultân “Mustafâ” Hân sülâlet-i Âl-i ‘Osmân halleda’l-lâhü mülkehû ilâ-ahiri’d-devrân âmîn.
İşbu sitâre-i şerîfe bâlâda zikr olunduğu üzere beher sene tecdîd ve nâm-ı nâme-i hazret-i şehrhazret-iyârîye olarak Mısır’da bhazret-i’l-hazret-i‘mâl Mahmhazret-il-hazret-i Şerîf-hazret-i Mısrî hazret-ile hazret-irsâl olunur.
“Matâf-ı Şerîfe” dâire-i ma‘lûme-i tavâfdır ki Ka‘be-i muhteremenin etrâf-ı erba‘âsını dâire şeklinde devrân ider.
“Makām-ı İbrâhîm ‘aleyhi’s-selâm” binâ-i Ka‘be’de iskele makāmında kullanıldığı taşdır. Ka‘betu’l-lâh’ın şark cihetindedir. (Kāle resulullahi salla’l-lâhu ‘aleyhi ve
sellem men sallâ halfe’l-makami rek‘ateyni gufira lehu mâ tekaddeme min zenbihi ve ma teahhara ve huşira yevme’l-kıyayeti ma‘a’l-âminîn.) hadîs-i celîli şeref-sâdır
olduğu gibi (Vet’tehazû min makāmi İbrâhîme Musallâ) ilâh âyet-ı celîlesi şeref-nüzûl itmişdir. Her mü’min için ba‘de’t-tavâf bu makām-ı şerîfde iki rek‘at namâz kılmak vâcibdir.
Minber-i şerîf makām-ı İbrahim’in şimâl cihetindedir ve hutbe tilâvetine mahsûsdur. “Makāmât-ı erba‘â” mezâhib-i erba‘â eimmesine mahsûs olarak Ka‘betu’l-lâh’ın cihet-i erba‘âsında dört makām vâcibü’l-ihtirâmdır.
Her mezhebin imâmı evkāt-ı hamse namâzlarını kendi cemâ‘atleriyle başka başka edâ iderler.
“Makām-ı Hanefî” Beytu’l-lâhü’l-Harem’in taraf-ı şimâlîsinde ve mîzâb-ı rahmetin karşusundadır.
“Makām-ı Şâfi‘î” Ka‘be-i Mu‘azzamanın cihet-i şarkîsinde ve Makām-ı İbrâhîmin arkasındadır.
“Makām-ı Mâlikî” Ka‘be-i muhteremenin cânib-i garbîsindedir.
“Makām-ı Hanbelî” beyt-i mufahham’ın semt-i cenûbîsindedir.[71]
“Kubbe-i Zemzem” Ka‘be-i Mükerremenin şark cenûbîsinde olub üzerinde ‘âlî bir kubbe vardır ve Hacer-i Esved’in otuz dokuz arşun kadar ba‘îdindedir
“Zemzem Kuyusu” Bu kubebenin altında olub ağzı iki arşun kutrunda bir bilezik ile mahdûddur. Bi′r-i mezkûrun ‘amîki altmış yedi arşundur.
“Kubbetü’l-Ferrâşîn” Bi′r-i zemzem ittisâlindedir ism-i diğeri de kubbetü’l-hızânedir. Eczâ-i şerîfe ile şema‘dânlar ve sâire bu mahzende vaz‘ ve hıfz olunur
“Kubbetü’s-sakyâ” Bu dahi zemzem kuyusuna muttasıl olub bir ismi de “sikāyâtü’l-hâcc”dır. Feth-i Mekke günü işbu sikāyâtü’l-Hâcc vazîfe-i celîlesi taraf-ı eşref-i hazret-i nübüvvet-penâhîden ‘amm-i Ekremleri ‘Abbâs ibn-i ‘Abdülmuttalib radıyallahu ‘anh hazretlerine tevcîh buyurulmuşdu
Hey’et ve vaz‘iyyeti ber-mûceb-i bâlâ nigāşte-i sahîfe-i beyân olan “Ka‘betu’l-lâh’ın” etrâf-ı erba‘âsı ya‘nî “Mescidü’l-Harâm’ın” dâiresi şebeh-i müstatîl şeklindedir. Divârı metîn ve üç hatt üzerine müesses kubbelerle muhât olub şark cihetindeki
Bâbü’s-Selâm’dır. Garb cihetinde vâki‘ Bâbü’l-‘Umre’ye kadar tûlen 400 ve cenûb cihetinde vâki‘ Bâbü’s-Safâ’dan şimâl tarafında bulunan Bâbü’z- Ziyâda’ya kadar ‘arzan üç yüz altmış arşundur. İşbu dâire-i muhteşeme kırk kapuyu ve yedi minâreyi ve beş yüz kubbeyi hâvîdir. Bâlâ da zikr olunduğu üzere işbu binâ-i muhteşem u ‘âlînin inşâ ve itmâmı cennet-mekân Gāzî Sultân Süleymân Hân-ı Kānûnî ve Sultân Selîm Hân-ı Sâni tâbe-serâhümâ hazarâtıyla necl-i necîblerine nasîb olmuş bahtiyârlıklardandır.
Dâhil-i Mescidi’l-Harâm’da müezzinler Makām-ı Hanefî ile Makām-ı Şâfî‘î üzerindeki dâirelerde ifâ-yı vâzife iderler.