• Sonuç bulunamadı

Sultân Ahmed Hân-ı Evvel hazretleri “ehcâr-ı semîne” ile altundan ma‘mûl(3) kandîl irsâl buyurmuş olduklarından ol vakt Emîr-i Mekke bulunan Şerîf Hasan İbnü’ş-Şerîf Ebu Nemi Hazretleri yed’iyle ikisi “Ka‘be-i Mu‘azzama” dâhilinde ta‘lîk ve birisi Ravza-i Mutahhara-i Hazret-i Seyyidi’l-Enbiyâya” takdîm itdirilmişdir. 1019

1020 senesinde halîfe-i müşârun-ileyh hazretleri “Altın oluğu” tecdîd ve Ka‘be-i Mu‘azzamaca ba‘zı ta‘mîrât icrâsıyla kesb-i şeref-i mezîd itdikleri gibi, 1024 târîhinde 80000 altun hâlisü’l-‘ayâr kıymetinde iki kıt‘â (elmas) ihdâ buyurmuşlarsa da “Hücre-i Mutahharâ-i” cenâb-ı risâletpenâhîye ithâf-ı şerîf-i Mekke Hazretlerince tensîb kılınarak e’l-yevm muvâcehe-i darîh-i “sa‘âdetde” lem‘ân eyleyen (kevkeb-i dürrî) nâm meşhûr elmas üzerine vaz‘ itdirilmişdir.

‘Adn-i âşiyân hazretlerinin âsâr-ı mebrûrelerinden biri de “zemzem-i şerîf” kuyusunun içinde vaz‘ itdirdikleri demir kafestir çünkü ‘aşk u şevk erbâbından ba‘zılarının kendilerini bi′r-i mezkûreye atarak fedâ-i nefs itdikleri ‘atebe-i seniyye-i şâhânelerine ‘arz olunmuş ve zikr olunan kafes Der-Sa‘âdet’ten irsâl buyrulmuşdur. Bu kafes bi′r-i mezkûr derûnuna indirilerek suyun bir metre aşağısına rabt olunmuşdur.

Halîfe-i müşûrun-ileyh hazretleri “ravza-i mutahharâ-i” cenâb-ı fahr-ı enâm içün altın yaldızlı gümüş şebîkeler irsâl buyurmakla eski şebîkeleri teberrüken kendi türbe-i Şerîfelerine vaz‘ itdirmişlerdir.

Hakân-ı müşârun-ileyh hazretlerinin âsâr-ı hayriyyelerinden biri de “’Arafât” cihetindeki ‘âlemlerdir. ‘Ulema-i kirâm zikr ve beyân idiyorlar ki “hacer-i esved” Ka‘be-i Mu‘azzama’ya vaz‘ olununca şark vü garb vü yemîn vü yesâra ziyâlar salmış ve o ziyânın müntehî olduğu mesâfeyi Cenâb-ı Rabb-i Mennân “Harem-i Muhterem” kılmışdır. Binâen-‘aleyh ta‘yîn-i hudûd için ‘alâmet-i vâzıhâ vaz‘ı icab idüb evvelâ “Hazreti İbrâhim ve oğlu[34]İsmâil ‘aleyhimâ’s-selâm” taraflarından vaz‘ olunub muahharan “’Adnân” ve “Kusay” câniblerinden tecdîd kılındıkdan sonra Hicret-i Nebeviyyenin sekizinci sâlinde “taraf-ı hazret-i risâletpenâhîden” inşâ buyuruldu ondan sonra halîfe-i sânî emîrü’l-mü’minîn hazret-i ‘Ömer ibnü’l-Hattâb “ve hazret-i ‘Osmân ve Mu‘âviye ve ‘Abdullah’ın ve Mehdî ‘Abbâsî cenâbları taraflarından ta‘mîr idildiği gibi Sultân Ahmed Han Tâbe-serâhu hazretleri şimdi görülmekde olan “’Arafât” “ve ‘Umre” “ve Yelmelem” cihetlerindeki ‘alemleri tecdîden inşâ buyurmuşlardır. “Rahmetu’l-lâhi ‘aleyhi rahmeten vâsi‘âten”

“Ka‘betu’l-lâhın” on birinci ta‘mîr ve inşâsı “Hulefâ-yı ‘İzâm-ı ‘Osmâniyye” Hazarâtına nasîb olmuş bahtiyârlıklardandır.

“Ka‘betu’l-lâh’ın” binâsı bahsine gelince 1039 sene-i hicriyyesinde şiddetle nüzûl iden yağmurun husûle getirdiği seyl-i ‘azîmden bir çok telefât-ı nüfûs vukû‘â geldiği ve Harem-i Şerîf’e kadar girerek Ka‘be-i Mu‘azzamanın rükn-i yemânîsinden mâ‘adâ cihât-ı sâiresinin inhidâmına sebebiyet vermesinden ahâlî vü şürefâ müteessir olmuşlardır. Çünkü Ka‘be-i Mufahhamenin ol-vakitdeki binâsının ba‘zısı Abdullah bin E’z-Zübeyr Hazretlerinin olub zamân-ı hümâyûnlarına değin aradan bin seneye karîb

müddet mürûr itmişdi. Binâen ‘aleyh ‘ulemâ vü şürefâ-yı kirâm vü sâdâtla mühendisîn vü erbâb-ı hibre taraflarından Ka‘betu’l-lâh’ın münhedim olmayan cihet-i yemâniyesinin dahi hedm ile yeniden ta‘mîr ve inşâsı lüzûmuna karar virilerek selâtîn-i diyânet-perver-i ‘Osmânî Hazarâtının on yedinci gasn-ı cer-sevme-i hilâfeti bulunan cedd-i a‘zam hazret-i şehriyâri Fâtih-i Bağdâd hazretlerinin zamân-ı saltanatlarına müsâdif bulunmuş olmakla karâr-ı vâki‘ südde-i seniyye-i mülûkânelerine arz u iş‘âr olunarak “mucebince” irâde-i seniyyeleri şeref-sâdır buyrulmuş ta‘mîrât vü inşââtına muktezî mebâliğ-i cesîme, mühimmât-ı sâire Dârü’l-Hilâfet-i ‘ulyâdan tertîb ve irsâl buyrularak tenfîz-i irâde-i seniyye zımnında 1039 sene-i hicriyyesi şehr-i Şa‘bânının on birinci gününde kemâl-i ehemmiyetle ta‘mîrâtına bed’ ü mübâşeret olunmuş ve bu ta‘mîrat-ı mühimme bir seneden beş gün eksik müddet imtidâd iderek 1040 senesi şehr-i Şa‘bân’ının on altıncı günü resîde-i hüsn-i hitâm olmuşdur. [35]Ta‘mîrât-ı mezkûre şimdiki umerâ-yı Mekke hazarâtının cedd-i muhteremleri olan Şerîf ‘Abdullah ibnü’ş-Şerîf e’l-Hasan Hazretlerinin müddet-i emâretlerinde tekmîl olmuşdur.

Bu bâbda ‘ulemâ-yı kirâm müellefât-ı ‘adîdelerle beyân-ı tafsîlât ile selâtîn-i ‘izâm-ı ‘Osmâniyye hazarâtının hizmet-i haseneleriyle kudsiyetlerinin derece-i ‘ulviyetini beyân itmişlerdir.

İşbu ta‘mîrât-ı celîle “Ka‘betu’l-lâhda” vuku‘ bulan ta‘mîrâtın on birincisidir. Ka‘be-i mu‘azzamanın birinci def‘â ki binâ ve inşâsı “Meleke-i kirâm” ikincisi Hazret-i Âdem, üçüncüsü Hazret-i Şît, dördüncüsü Hazret-i İbrâhîm

‘aleyhi’s-selâm, beşincisi

(‘Amâlikâ)nın,altıncısı,(Cürhümü)n,yedicinsi,(Kusay)ın,sekizincisi(Kureyş’in),dok uzuncusu Abdullah bin e’z-Zübeyr’in, onuncusu Haccâc bin Yûsuf’un, on birincisi

Ta‘mîrât-ı şerîfe-i mezkûre ikmâl olundukdan sonra bâkî kalan ba‘zı ta‘mîrât-ı mezkûre şehr-i Şa‘bân nihâyetine kadar imtîdad itmiş ise de sene-i mezkûre gurre-i Ramazânında “Ka‘betu’l-lahü’l-Harama” kisve-i sa‘âdet iksâ olunmuş ve termîmât-ı sâire de şehr-i Zi’l-ka‘de gurresinde kâmilen hitâm bulmakla ‘umûm ehl-i İslâm mesrûr ve dil-şâd olmuşlardır.

Cenâb-ı Rabb-i ‘izzet imâmü’l-müslimîn halîfe-i Resûl-i Rabbi’l-‘Âlemîn Şevketlü Gāzî Sultân “’Abdülhamîd” Hân-ı Sânî Efendimiz Hazretlerini “beyt-i mu‘azzam” ve nebiyy-i muhteremi hürmetine ilâ âhiri’d-devrân kemâl-i sıhhat vü ‘âfiyet vü ikbâl ile erîke-i saltanatda ber-karâr buyursun âmîn.

Ta‘mîrât-ı mezkûreden dolayı nesren söylenilen târîh “Rafa‘a Allâhu kavâ‘ide’l-beyti”

406 181 443

Bazı üdebânın dahi nizâmen karîha-sâz-ı sutûr olan kasîde-i gurrânın hatîme-i târîhiyesi olan şu iki beyt-i bedî‘ ber-vech-i zîr derc olundu.[36]

Beyt

Fedûneke târîhen li-‘âmmin binâihi

Vefiyyen lidabti’l-‘âmmi kad ca′e ‘ahduhu Âl-i ‘Osmâne benâ’l-beyte illâ lehu ve zâdehu Senâen behâen yezdihî zîde mecduhu

‘Ayn-ı Zübeyde Ta‘mîrâtı

15

1039 târîhinde zuhûr iden seyl-i kebîrde bütün (‘Ayn-ı Zübeyde) su yolları harâb olduğundan Der-Sa‘âdet’den İbrahim Bey vâsıtasıyla irsâl buyrulan 50000 altun sarf ile ta‘mîrât-ı mükemmelesi icrâ buyrulmuşdur.

1093 senesinde cennet-mekân Sultân “Mehmed Hân”-ı Râbi‘ Hazretleri cânib-i hümâyûnlarından irsâl buyrulan Süleymân Ağa vâsıtasıyla da mecrâ-i ‘Arafât ta‘mîr ve e’l-hâletü-hâzihi ‘Arafât’da mevcûd bulunan cesîm su havzalarını müceddeden inşâ ve hayât-ı hüccâc-ı müslîmîni te’mîn buyurmuşlardır. [37]