• Sonuç bulunamadı

Ka‘be-i mu‘azzama’nın bir ismi de “Beyt-i ‘atîkdır”

Mekke-i Mükerreme bâ‘is-i tekvîn-i cihân ve sermâye-i rahmet-i ‘âlemiyân Sultânü’l-enbiyâ salla’l-lâhu-te‘âlâ ‘aleyhi ve sellem efendimiz hazretlerinin mahall-i vilâdet-i

nübüvvet-penâhîleri olduğu gibi kable’n-nübüvve merkez-i ikāmetleri ve bi‘setden sonra da on üç sene karar-gâh [66]-ı risâlet-penâhîleri olduğundan belde-i mezkûre maddî ma‘nevî her türlü şerefle meşmûl ve Kur’ân-ı celîlü’ş-şâna da mahall-i nüzûl olmuşdur. “Beyt-i ‘atîk-i hüdâ’ya” Ka‘be ıtlâkı mürabba‘ü’ş-şekl olmasından nâşîdir. Mescidü’l-Harâm’ın “Mescidü’l-Harem” ‘unvân ve celâlet-nişânını hâiz olması dâire-i harem-i muhterem beyt-i hüdâda olmasını cihetiyledir.

“Ka‘betu’l-lâh” zemîn-i matâfdan i‘tibâren 27 arşun, 1 parmak irtifâ‘ı olub bir köşesine “rüknü’l-Hacerü’l-Esved”, bir köşesine “Rükn-i Yemânî”, bir köşesine “Rükn-i Şâmî”, bir köşesine “Rükn-i ‘Irâkî” denir. Rüknü’l-Hacerü’l-Esved’den Rükn-i ‘Irâkî’ye kadar “32” ve Rükn-i Yemânî’den Rükn-i Şâmî’ye kadar “31” arşun tûlî ve Rükn-i Yemânîden Rükn-i Hacerü’l-Esvede kadar “30” ve Rükn-i ‘Irâkî’den Rükn-i Şâmî’ye kadar “22” arşun ‘arzı vardır.

Ka‘betu’l-lâh’ın dîvâr-ı şarkîsi ile dîvâr-ı garbîsinde birer kapusı varsa da Bâb-ı garbî mesdûddur e’l-ân meftûh olan Bâb-ı şarkî’nin altı arşun dört parmak tûlî ve üç arşun on sekiz parmak ‘arzî olub kanatları sac ağacından ma‘mûl ve yaldızlı gümüş safhâlarla mastûrdur. Bâb-ı şerîf-i mezkûrun mülessem-i efvâh olan ‘atebe-i sidre mertebesi zemînden dört arşun sekiz parmak mürtefi‘dir.

Beyt-i mu‘azzamın “Müstecâr, Hacerü’l-Esved, dâhil-i Ka‘betu’l-lâh, Hacer-i İsmâ‘îl” “Mîzâb-ı Şerîf, hafrâ-i mu‘accen, şâdurvân, sitâre-i Ka‘be, matâf-ı şerîf” “Makām-ı İbrâhîm, Makāmât-ı Erba‘â ile, minber-i şerîf, Kubbetü’s-Sikāye, Kubbetü’l-Ferrâşîn” nâm-ı kudsiyyet-ittisâmında mevâki‘i mukaddese ve meâsir-i mübârekesi vardır. Mültezem-i Şerîf Hacerü’l-Esved ile Bâb-ı Şarkî arasına dinür. Hüccâc ve züvvâr ba‘de’t-tavâf burada du‘â iderler Fahr-ı ‘Âlem salla’l-lâhu ‘aleyhi ve sellem efendimiz hazretlerinin makām-ı du‘âları burası olub hakkında şu Hadîs-i Şerîf şeref-sâdır

buyurulmuşdur. “Hadîs-i Nebevî “An İbn-i ‘Abbâs radıya’l-lâhu ‘anhu ‘Ani’n-nebiyyi

salla’l-lâhu ‘aleyhi ve sellem ennehû kāle (Ma beyne’r-rukni ve’l-bâbi multezemun mâ yed‘û bi-hi sâhibe âheti’l-ebrai)

Müstecâr kapalu olan Bâb-ı garbî mahallinin ismidir. Müstecâr mine’z-zünûb olması yani hüccâcın bu mevki‘de sîne-sây istiğfâr bulunması sebeb-i tesmiyye olunmuşdur.[67]

“Müstecâr” hakkında şeref-sunûh buyurulan Hadîs-i Şerîf-i Peygamberî şudur: ‘An Ebî

Hureyrate enne’n-nebiyye salla’l-lâhu ‘aleyhi ve sellem kāle (ve küllü bihi) yani ruknu’l-Yemânî (Seb‘ûne meleken men Kāle Allahumme innî eseluke’l-‘afve ve’l-‘âfiyete fi’d-dunyâ ve’l-âhirâti Rabbenâ Âtinâ fi’d-dunyâ haseneten ve fi’l-âhireti haseneten ve ginâ ‘azâbe’n-nâr)kālû Âmîn Hadîs-i Diğer kāle salla’l-lâhu ‘aleyhi ve sellem (velev lâ mâ messahuma min zî ‘âhetin velâ sagîme’l-eşfâ) buyurulmuşdur.

“Hacer-i Esved” mebde′-i tavâf olmak üzere mevzû‘ siyâh taş denir. Hâl-i cemâl-i Ka‘betu’l-lâh olan Hacer-i Esved-i sa‘âdet-peyvend zemînden üç arşun dört parmak mürtefi‘ bir dâire-i sîmin içinde mevzû‘dur.

Hacer-i Esved hakkında şeref-sâdır olan Hadîs-i Şerîf de şudur: Ve ‘an ebî Hureyete

radıya’l-lâhu ‘anhu kāle kāle resûlu’l-lâh salla’l-lâhu ‘aleyhi ve sellem men fâveza’l-hacera’l-esvede kāimen tefâvaza yede’r-Rahmâni Ravâhu’l-Hakîm min hadîsi emîri’l-mü’minîne ‘Ömeru’l-Farûki radıya’l-lâhu ‘anhu sahîhân isnâdühu ve kablühu sümme kāle inni lâ a‘lemu inneke hacerun la tederru velâ tenfe‘u velev lâ inni raeytu Resulu’l-lâhi salla’l-lâhu ‘aleyhi ve sellem yukabbiluke lemmâ kabbeltüke sümme hassâ ‘alâ neşcihi ve’l-tefet ilâ verâihi verâe ‘Aliyyen radıya’l-lâhu ‘anhu ve kāle ya ebâ’l-hasan hâhuna teskubu’l-‘ibrâtü fekāle ya emîra’l-mü’minîn hel huve yedurru ve yenfe‘u kāle ve keyfe kāle inna’l-lâhe teâl‘â lemmâ

ehaze’l-mîsâga ‘ale’z-zurriyeti ketebe ‘aleyhim kitâben summe elgamehu haza’l-hacera fehuve yeşhudu li’l-mü’minîne vefâi ve yeşhudu ‘ale’l-kâfirîne bi’l-cuhûdi kîle fezâlike kavlü’n-nâsi Allahumme îmânen bike ve tasdîkān bi kitâbik ve vefâen bi ‘ahdike) buyurulmuşdur. [68]

“Dâhil-i Ka‘betu’l-lâh” derûn-ı kudsiyyet-nümûn Ka‘be-i mu‘azzama’dır ki gögez renkli bir pûşîde-i nâdîde ile mestûrdur. “Hacer-i İsmâ‘îl ‘aleyhi’s-selâm” hatîm-i kerîmin nâm-ı diğeridir Ka‘betu’l-lâh’ın taraf-ı bâhirü’ş-şeref şimâlîsinde ve nısf-ı dâire şeklinde bir dîvâr ile mahdûd ve mümtâz olub iç tarafı nakış-ı Bihîn mermerlerle döşenmişdir. Hatîm-i Şerîf dîvârında cidâr-ı Ka‘betu’l-lâh’a kadar imtidâd iden altı arşunlık mahall-i dâhil-i kudsiyyete şâmil Ka‘be-i mübârekedendir ve kusûru hazreti İsmâ‘il ‘aleyhi’s-selâmın tahte’l-hatîm medfûn bulundukları mahalldir. Hatîm-i Şerîfin hadd-ı münevverî rükn-i ‘İrâkî’den Rükn-i Şâmî’ye kadar olub yirmi arşundır ve iki kapusı bulunub dîvârının irtifâ‘ı üç ve kavsen tûlî otuz sekiz arşundur.

“Mîzâb-ı Ka‘be” mîzâb-ı rahmet-âb-ı beyt-i hüdâ sâlifü’z-zikr Rükn-i ‘Irâkî ile Rükn-i Şâmî’nin arasındaki dal‘-ı Ka‘be’nin bâlâsında ve sakf-ı şerîf iltisâkındadır ki buna Türkce “altun oluk” dinmektedir.

“Hafret-i mu‘accin” buna makām-ı Cibrîl dahi denir Bâb-ı sa‘âdet-meâb Ka‘be ile Rükn-i ‘Irâkî arasında vâki‘ bir çukurdur Hazreti İbrâhîm ‘aleyhi’s-selâma binâen Ka‘be’de sarf eylediği çamuru bu çukurda yapmış ve namâzın İslâm’a farz olduğu zamân fahr-i risâlet salla’l-lâhu ‘aleyhi ve sellem Efendimiz Hazretleri en evvel burada namâz kılmışdır.

“Şadurvân” Ka‘be-i mu‘azzama dîvârlarının zemîne muttasıl olan çıkıntı yerlerine şadurvân denir bu çıkıntıların üzerindeki halkalara “sitâre-i sa‘âdet” merbûtdur.